Primer hipertansiyonu olan gebe hastalarda fetal gelişim
Dosyalar
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Bu çalışmada primer hipertansiyonu olan gebelerin takiplerinde yüksek tansiyonun fetal gelişime etkisi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Bu çalışma 01.01.2017- 01.02.2020 tarihleri arasında Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları Ve Doğum Kliniğine başvuran önceden primer hipertansiyon tanısı konmuş ve anamnezlerinde kronik hipertansiyon öyküsü veren hastalar çalışmaya dahil edilmiştir. Bu hastaların tedavileri kardiyoloji konsültasyonları sonucu belirlenmiştir. Primer hipertansiyonu olup ek hastalığı olmayan ve hiçbir ek hastalığı olmayan gebeler olarak iki ayrı gruba ayrılmıştır. Gebelerin doğum zamanlaması, doğum ağırlığı Apgar skorlaması bakılarak fetal gelişim incelenmiştir. Aynı zamanda yüksek hipertansiyonun gebelerdeki kan serum belirteçlerinin (LDH, albümin, Hgb, ürik asit) düzeylerine etkisi araştırılmıştır. Çalışmaya alınan gebelerin yaş aralığı 18-46 arasıdır. Aynı zamanda gebelerimiz de hiçbir enfeksiyon bulgusu mevcut değildir. Ve gebelerimizin bu süreçte sigara kullanımı olmamıştır. Çalışmamız hastaların doğum şekline bakılmaksızın doğum haftası doğum kilosu ve Apgar skorlamasına bakılarak yapılmıştır. Doğum öncesi kan serum belirteçlerinin düzeylerine bakılmıştır. İstatiksel analiz için toplanan tüm veriler statistical package for the social sciences, sürüm 23, spss ınc., chicago, ıl (spss) ile analiz edildi. Her iki grubun değerlerinin normal dağılım gösterip göstermediği kolmogorov smirnov testi ile değerlendirildi. Normal dağılıma uyan veriler student t testi ile karşılaştırırken, normal dağılıma uymayan veriler için mann whitney u testi kullanıldı. Normal dağılıma uyan kategorik verilerin değerlendirilmesi için ki kare testi ya da normal dağılıma uymayan koşullar için fisher's exact testi uygulandı. İstatistiksel anlamlılık değeri p 0,05 altında olan değerler anlamlı olarak tanımlandı. Çalışmanın gücünü hesaplamak için g*power 3.1 istatistiksel analiz programı (erdfelder, faul ve buchner, düsseldorf, germany) kullanıldı. Araştırmanın α hata olasılığı, etki büyüklüğü d değeri ve gücü sırasıyla 0.05, 0.6 ve 0.80 idi. Toplam gerekli örneklem büyüklüğü 72 olarak hesaplandı. Bulgular: Primer hipertansiyonu olan gebe hastalardaki yüksek tansiyonun fetal gelişimine olan etkisini araştırdığımız çalışmaya yaşları 18-46 arasındaki toplam 91 hasta dahil edildi. Bunlardan 53 tanesinde primer hipertansiyon vardı. Kontrol grubu ise 38 hastadan oluşmaktaydı. Çalışmaya dahil edilen gebe hastalarımızın 16 tanesi primipar, 75 tanesi multipardı. Primer hipertansiyon olan hastaların (vaka grubu) en yüksek sistolik kan basınç değeri 149.7±13, en yüksek diyastolik kan basınç değeri 97±10 olarak belirlendi. Primer hipertansiyon olan hastaların (vaka grubu) bebeklerin doğum ağırlığı ortalaması 2925±888 iken ek hastalığı olmayan annelerin bebeklerinin doğum ağırlığı ortalaması 3108±385idi. Annesinde primer hipertansiyonu olan bebeklerin apgar skorlaması ortalaması 7(0-9) iken annesinde hipertansiyon olmayan bebeklerin apgar skorlaması 8(5-9) idi. Primer hipertansiyonu olan gebelerin fetal gelişim yönünden kontrol grubuyla karşılaştırılmaları sonucunda apgar düzeylerinde ve doğum zamanında anlamlı fark saptandı. Ayrıca, vaka grubunda oligohidroamniyoz tespit edilen gebe sayısı 9 iken (%18), kontrol grubunda bu sadece 1 hastada oligohidroamniyoz tespit edildi. (%2.6) (p=0.03). Vaka grubunda FGR tespit edilen gebe sayısı 4 iken (%7,5), kontrol grubunda bu sadece 1 hastada FGR tespit edildi. (% 2.6) (p=0.310). Primer hipertansiyonu olan gebe hastaların yani vaka grubunun serum LDH düzeyleri 246 iken Kontrol grubunda 211 idi. Serum ürikasit düzeyleri ise 5.1 iken kontrol grubu serum ürikasit düzeyleri 4.5 idi. Sonuç: Çalışmamızda primer hipertansiyonu olan gebelerde fetal gelişim açısından baktığımız da doğum haftası ve apgar değerlerinde anlamlı fark izlenmiş olup doğum kilosunda anlamlı fark izlenmemiştir. Doğum haftası daha erken olmakla birlikte doğum apgar'ı hastalığı olmayan anne bebeklerine göre daha düşük izlenmiştir. Yine bu çalışmamızda bu grupların karşılaştırmalarında oligohidroamniyoz gelişme riski anlamlı farkı tespit edilmştir. Aynı zamanda çalışmaya dahil edilen gebelerin grupların karşılaştırmasında yapılan kan serum incelemelerinde ise HGB değerlerinde ürikasit yüksekliğinde anlamlı fark bulunmuştur.
In this study, investigation of the effect of hypertension on fetal development during follow-ups of pregnant women with primary hypertension was aimed. Material and Method: In this study, pregnant women with primary hypertension and no additional comorbidity who admitted to Necmettin Erbakan University Meram Faculty of Medicine Department of Gynecology and Obstetrics between 01.01.2017 and 01.02.2020 were divided into two groups. Pregnant women's delivery time, birth weight and, by Apgar scoring, fetal development were examined. In addition, the effect of high blood pressure on blood serum markers (LDH, albumin, Hgb and uric acid) of pregnant women was also examined. Our patients were between 18 to 46 years of age. Furthermore, no evidence of infection was observed in our pregnant women. In addition, our pregnant women were non-smokers. Our study was conducted by taking into consideration gestational age, birth weight and Apgar scores, regardless of mode of delivery. Prior to delivery, levels of blood serum markers were examined. For statistical analysis, all obtained data were analyzed by using the Statistical Package for the Social Sciences, version 23, SPSS ınc., Chicago, IL (spss). Exhibition of normal distribution of values of both groups was evaluated using Kolmogorov Smirnov test. While data exhibiting normal distribution was compared using student t test, Mann-Whitney U test was used for data not exhibiting normal distribution. For evaluation of categorical data exhibiting normal distribution, Chi-square test was used, whereas for situations not exhibiting normal distribution, then Fisher's exact test was used. Values with a level of statistical significance of p<0.05 were described as statistically significant. In order to estimate study power, the g*power 3.1 statistical analysis program (Erdfelder, Faul ve Buchner, Dussseldorf, Germany) was used. α error probability and d effect size and power of the study were 0.05, 0.6 and 0.80, respectively. Total necessary sample size was estimated to be 72. Results: In the study by which we investigated effect of high blood pressure on fetal development in pregnant women with primary hypertension, a total of 91 patients aged between 18 and 46 were included. 53 of these had primary hypertension. The control group was comprised of 38 patients. Of our pregnant patients included in the study; 16 were primiparous and 75 multiparous. Of patients with primary hypertension (the patient group); the highest value of systolic blood pressure was determined to be 149.7±13, and the highest value of diastolic blood pressure to be 97±10. Mean birth weight of infants of patients with primary hypertension (the patient group) was 2925±888, whereas mean birth weight of infants of mothers with no additional disease was 3108±385. While mean Apgar score of infants born to a mother with primary hypertension was 7(0-9), mean Apgar score of infants born to a mother without hypertension was 8(5-9). As a result of comparison of pregnant women with primary hypertension with the control group in regard to fetal development, a significant difference was revealed in regard to Apgar levels and gestational age. In addition, number of pregnant women who were found to have oligohydramnios was 9 (18%) in the patient group, whereas only 1 patient 2.6%) in the control group was found to have oligohydramnios (p=0.03). While number of pregnant women whose infants were determined to have FGR was 4 (7.5%) in the patient group, in the control group, only 1 (2.6%) patient whose infant was determined to have FGR (p=0.310). Mean serum LDH level of the pregnant women with primary hypertension, i.e. the patient group, was 246, whereas it was 211 in the control group. Mean serum uric acid level was 5.1 in the patient group compared to 4.5 in the control group. Conclusion: The parameters we studied for fetal development in pregnant women with primary hypertension were gestational week, birth weight and neonatal Apgar score. A significant difference was observed in gestational week and Apgar score, whereas no significant difference was observed in birth weight. In addition to earlier gestational week, birth Apgar was determined to be lower compared to infants born to a mother with no additional disease. Again, in this study, as a result of comparisons between both groups, a significant difference in risk of developing oligohydramnios was determined. Furthermore, again in group comparisons of these pregnant women, a significant difference in Hgb values and uric acid elevation was determined in blood serum examinations.












