Saçlı deri psoriazis ve deri psoriaziste histopatolojik açıdan ve immünohistokimyasal olarak ölçülen TNFα, IL17 ve IL23 ekspresyonları açısından karşılaştırılması
Tarih
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Erişim Hakkı
Özet
Amaç Psoriazis eritemli, skuamlı ve sedefi renkli plaklarla seyreden kronik inflamatuar bir dermatozdur. Simetrik tutulumgösteren hastalık, en çok saçlı deri, diz ve dirsekleri etkilemektedir. Tüm psoriazis hastalarının yaklaşık %80’de saçlı deri etkilenmektedir. Saçlı deri psoriazisi tedaviye dirençli bölge olması sebebiyle psoriazisin özel tutulum alanı olarak kabul edilmektedir. Literatürde, saçlı deri psoriazisi ile gövde psoriazisini histopatolojik ve immünohistokimyasal açıdan karşılaştıran bir çalışma bulunmamaktadır. Çalışmamazda histopatolojik değişiklikler ve immünohistokimyasal olarak ölçülen, psoriazis immunopatogenezinde ve hedefe yönelik tedavilerde kilit rol oynayan TNFα, IL-17 ve IL-23 ekspresyonları açısından saçlı deri ve gövde psoriazisini karşılaştırdık. Bu sayede, saçlı deri psoriazisde gövde psoriazisden farklı olarak tedavi direncine zemin hazırlayabilecek histopatolojik ve immünohistokimyasal faktörlerin araştırılması hedeflendi. Gereç ve Yöntem Deri ve Zührevi Hastalıkları polikliniğine saçlı deri ve gövde psoriazis plağı ile başvuran ve tanı amacıyla hem saçlı deriden hem de gövdeden ikili biyopsi alınan 38 hasta retrospektif olarak çalışmaya dahil edildi. Çalışmaya alınan hastaların demografik özellikleri, PASI skorları, sigara ve alkol alışkanlıkları ve komorbiditeleri hasta dosyaları taranarak veya hastalara bizzat ulaşılarak not edildi. Saçlı deri ve gövdeden alınıp Hematoksilen-Eozin ile boyalı halde olan histopatoloji preparatları, iki bağımsız dermopatolog tarafından yeniden değerlendirildi. Ayrıca, patoloji arşivinden çıkarılan hastalara ait doku blokları immünohistokimya boyaması için 3 μm kalınlığında kesildi ve TNFα, IL-17 ve IL-23 antikorları ile boyandı. İmmünohistokimya preparatlarında epidermis ve dermis olmak üzere iki bölge, boyanma oranları açısından değerlendirildi. Histopatoloji verileri ve immünohistokimyasal boyanma sonuçlarından elde edilen TNFα, IL-17 ve IL-23 ekspresyon verileri, saçlı deri psoriazisi ile gövde psoriazisi arasında ayrı ayrı karşılaştırıldı. Bulgular Histopatolojik olarak saçlı deri psoriazisde papiller dermiste dilate kapillerlerin sayısı gövde psoriazise kıyasla anlamlı ölçüde daha azdı. Ek olarak, aynı bölgde yani papiller dermiste fibrozis saçlı deri psoriazisde gövde psoriazise kıyasla daha sıktı. Retiküler dermiste damar endotellerde şişme ve ödem gövde psoriazisde saçlı deriye kıyasla anlamlı olarak daha sıktı. Gövde psoriazisde, ortalama sebase gland sayısı saçlı deriye kıyasla daha azdı. Sebase gland/folikül oranı da gövde psoriazisde saçlı deriye kıyasla anlamlı olarak daha yüksekti. Bunlara ek olarak, hiç sebase gland içermeyen preparatlar da çoğunlukla gövde psoriazis lezyonlarından alınan örneklerdi. Perifoliküler fibrozis tıpkı dermal papiller fibrozis gibi saçlı deri psoriazisde gövdeye kıyasla daha sık karşılaşılan histopatolojik bulgu idi. İmmünohistokimyasal olarak epidermal ve dermal TNFα ve IL-23 ekspresyonlarına saçlı deri ve gövde psoriazisi arasında anlamlı farklılık saptanmadı. Epidermiste IL-17 ekspresyonu açısından iki psoriazis arasında anlamlı farklılık görülmezken, dermal IL-17 ekspresyonunu açısıdnan gövde psoriazis lehine anlamlı farlılık saptandı. Saçlı deri psoriazisde gövdeye kıyasla anlamlı olarak daha az IL-17 ekspresyonu görüldü. Sonuç Saçlı deri psoriazisi, palmoplantar ve tırnak psoriazisi gibi psoriazisin özel tutulum alanlarından biri olarak kabul edilmektedir. Bu durum, bölgenin tedaviye belli ölçüde dirençli olamasından ileri gelmektedir. Hal böyle iken, saçlı deri psoriazisi ile gövde psoriazisi arasındaki histopatolojik ve immünohistokimyasal farkları irdelemek, tedavi direncinin altta yatan nedenlerini araştırmak ve aynı zamanda saçlı deri psoriazisi için özel tedavi seçenekleri geliştirmekte yararlı olacaktır. Bu bağlamda saçlı deri psoriazisde papiller dermisteki dilate kapillerlerin sayıca daha az olması ve papiller dermişi ve perifoliküler alanları etkileyen fibrozis bölgenin tedaviye dirençli olmasının histopatolojik nedeni olabileceği düşünüldü. İmmünohistokimyasal olarak ölçülen IL-17 ekspresyonunun saçlı deri psoriazisde, gövdeye göre daha az olması, saçlı deride gelişen IL-17 inhibitörlerine karşı direnci açıklayan bir faktör olabileceği düşünüldü. Ayrıca, saçlı deri psoriazisde IL-17 inhibitörlerine karşı direnç gelişmesi durumunda, TNFα ve IL-23 inhibitörleri gibi farklı sitokinleri hedef alan ajanların etkili alternatifler olabileceği öngörüldü.
Objective Psoriasis is a chronic inflammatory dermatosis characterized by erythematous, scaly, and silvery plaques. This disease often shows symmetrical involvement and most commonly affects the scalp, knees, and elbows. Approximately 80% of all psoriasis patients have scalp involvement. The scalp is considered a special involvement area of psoriasis due to its resistance to treatment. In the literature, there is no study comparing scalp psoriasis and body psoriasis from histopathological and immunohistochemical perspectives. In our study, we compared scalp and body psoriasis in terms of histopathological changes and the expression of TNFα, IL-17, and IL-23, which play key roles in the immunopathogenesis of psoriasis and targeted therapies. In this way, it was aimed to investigate histopathological and immunohistochemical factors that may predispose to treatment resistance in scalp psoriasis differently from body psoriasis. Materials and methods Thirty-eight patients who presented to the Dermatology and Venereology clinic with scalp and body psoriasis plaques and had dual biopsies taken from both the scalp and the body for diagnostic purposes were retrospectively included in the study. The demographic characteristics, PASI scores, smoking and alcohol habits, and comorbidities of the patients included in the study were recorded by reviewing patient files or by directly contacting the patients. Histopathology preparations from the scalp and body, stained with Hematoxylin-Eosin, were re-evaluated by two independent dermatopathologists. Additionally, tissue blocks from the pathology archive were sectioned at 3 μm thickness for immunohistochemical staining and stained with TNFα, IL-17, and IL-23 antibodies. Immunohistochemical preparations were evaluated for staining ratios in two areas: epidermis and dermis. Histopathology data and TNFα, IL-17, and IL-23 expression data obtained from immunohistochemical staining were separately compared between scalp psoriasis and body psoriasis. Results Histopathologically, the number of dilated capillaries in the papillary dermis was significantly lower in scalp psoriasis compared to body psoriasis. Additionally, fibrosis in the papillary dermis was more frequent in scalp psoriasis than in body psoriasis. Swelling and edema of the vascular endothelium in the reticular dermis were significantly more common in body psoriasis compared to scalp psoriasis. The average number of sebaceous glands was lower in body psoriasis compared to scalp psoriasis. The sebaceous gland/follicle ratio was also significantly higher in body psoriasis compared to scalp psoriasis. Furthermore, preparations without any sebaceous glands were mostly from body psoriasis lesions. Perifollicular fibrosis, like dermal papillary fibrosis, was a more frequently encountered histopathological finding in scalp psoriasis compared to body psoriasis. Immunohistochemical epidermal and dermal TNFα and IL-23 expression was not significantly different between scalp and body psoriasis. There was no significant difference between the two psoriases in terms of IL-17 expression in the epidermis, whereas a significant difference was found in favour of body psoriasis in terms of dermal IL-17 expression. Significantly less IL-17 expression was observed in scalp psoriasis compared to body psoriasis. Conclusion Scalp psoriasis is considered one of the special involvement areas of psoriasis, like palmoplantar and nail psoriasis. This condition arises from the region's relative resistance to treatment. Thus, examining the histopathological and immunohistochemical differences between scalp psoriasis and trunk psoriasis can help investigate the underlying causes of treatment resistance and develop specific treatment options for scalp psoriasis. In this context, it was thought that the lower number of dilated capillaries in the papillary dermis and the fibrosis affecting the papillary dermis and perifollicular areas in scalp psoriasis might be the histopathological reasons for the region's treatment resistance. Furthermore, the lower IL-17 expression measured immunohistochemically in scalp psoriasis compared to the trunk might explain the resistance to IL-17 inhibitors in scalp psoriasis. Additionally, in cases where resistance to IL-17 inhibitors develops in scalp psoriasis, agents targeting different cytokines, such as TNFα and IL-23 inhibitors, might be effective alternatives.












