Yazar "Bulut, Osman" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Safra yolları anastomozunda absorbabl polyglycolic asid kaplı tüple onarım ile polypropylene sütürle onarımın striktür oluşumuna etkileri.(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2024) Bulut, Osman; Şentürk, MustafaAmaç: Biliyer sistem hastalıkları gastrointestinal sistem patolojilerin başında gelir. Safra kesesi ve safra yolları cerrahisi sonrası gelişen en önemli komplikasyonlardan birisi biliyer darlıklardır. Çalışmamızda sıçanlarda koledok kesilerinde poliprolen sütür materyali onarımı ile poliglikolik asit kaplı tüple onarımın biliyer striktür gelişimine etkisinin karşılaştırılması amaçlanmıştır. Materyal Metod: Hayvan deneyi modelimizde 30(otuz) adet Wistar Albino cinsi dişi rat random olarak kullanıldı. Denekler random olarak 3(üç) gruba ayrıldı. Çalışma iki aşamalı cerrahi üzerinden planlandı. Birinci cerrahi basamakta deneklerin hepsinden preoperatif kan numuneleri alındı. Anestezi prosedürünü takiben laparotomi yapıldı. Ratların hepsinden 0.5 cm eksizyonel karaciğer biyopsileri alındı. Her grupta koledok distal anterior yüzünde kontrollü defekt oluşturuldu. Grup 1 de koledok defekti 8/0 poliglikolik asit ile primer onarıldı, Grup 2 de 8/0 polyproplen ile primer onarıldı, Grup 3 de koledok defekti 8/0 poliglicolidcolaktid (PGLA) ile primer onarıldıktan sonra etrafı emilebilir poliglikolik asit mesh tüp ile sarıldı. İkinci cerrahi basamakta, postoperatif 3. ayda yeniden tüm deneklerden kan numuneleri alındı. Ratlardan anestezi sonrası laparotomi yapılarak eksizyonel karaciğer biyopsileri alındı. Onarım yapılan koledok alanı rezeke edilerek histopatolojik değerlendirme için örnekleme yapıldı. Gruplar arasında koledok onarımı öncesi alınan karaciğer biyopsileri ile onarım sonrası 3. Ayda alınan karaciğer biyopsileri portal ödem, fibrozis, inflamasyon, safra kanalı proliferasyonu parametreleri incelenerek karşılaştırıldı. Gruplar arası koledok onarımı sonrası 3.ayda anastomoz hattı ve proksimal koledok kısmı ayrı ayrı rezeke edilerek çap oranları kameralı mikroskop ile mikron cinsinden ölçüm sonrası karşılaştırıldı. Koledok anastomoz alanlarının histopatolojik inceleme ile striktür yoğunlukları değerlendirildi. Bulgular: Operasyon sonrası ALT ve GGT düzeyleri Grup 1’deki ratlarda diğer gruplardaki ratlara göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu (p değerleri sırasıyla; p=0,036, p=0,017). Operasyon sonrası Grup 2’deki ratların ALP düzeyleri diğer gruplardaki ratlara göre istatistiksel olarak anlamlı düşük saptandı (p=0,049). Her üç grupta anastomoz ve proksimal çap ölçümleri istatistiksel olarak benzer tespit edildi. Oransal olarak en geniş çap 482,50±174,47 micron ile Grup 3 iken, en dar çap 377,85±100,53 micron ile Grup 1 olmuştur. Grupların koledok histopatolojik bulgularında her üç grupta polimorf, mononükleer hücre, proliferatif fibroblastlar ve kollajenskar dokusu oranları benzer olarak saptandı (p >0,05). Grup 3’te bulunan ratların %20’ında epitelyal hiperplazi varlığı tespit edildi. Grup 3’te oransal olarak proliferatif fibroblastlar ve kollajen skar dokusu diğer gruplara göre daha az görüldü. Grupların operasyon sonrası karaciğer histopatolojik bulgularında Grup 1 ve Grup 3’te bulunan ratların tamamında (n=10), Grup 2’de bulunan ratların %90’ında (n=9) inflamasyon varlığı tespit edildi. Her üç grupta fibrozis ve safra kanalı proliferasyonu varlığı benzer olarak bulundu (p>0,05). Grup 3’te bulunan ratlarda portal ödem olmama oranı grup 1 ve grup 2’deki ratlara göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu (p=0,009). Grup 1’de bulunan ratların tamamında (n=10) postop dönemde portal ödem ve inflamasyon varlığı saptandı. Sonuç: Çalışmamızda üç grubunda anastomoz çapları istatistiksel olarak benzer tespit edilmiş olup, kolanjiyografik ölçümlerin histolojik ölçümlerden daha optimal sonuç vereceğini düşünmekteyiz. Oransal olarak, prolen ile onarım yapılan ratların anastomoz çapı PGLA sütür ile onarım yapılan ratlardan geniş olmasına rağmen PGLA ile sütürasyon sonrası poliglikolik asit kaplı tüp kullanılan ratların anastomoz çaplarının en geniş olması poliglikolik asit kaplı tüplerin safra yolları onarımında striktürü azaltabileceğini düşündürmüştür. Daha önceki çalışmaların aksine nonabsorbable monoflaman sütür materyali olan prolenin transaminazlar ve kolestaz enzimlerini diğer gruplara göre anlamlı olarak daha az yükseltmesi striktür geliştirmeme açısından diğer sütür materyalinden üstün olabileceğini düşündürmüştür. PGA kaplı kondüitin bilindiğinin aksine inflamatuar süreçlere yol açabileceği düşünüyoruz.