Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 36
  • Öğe
    2002 sonrası Türkiye-Lübnan ilişkileri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Jahjah, Abed Allah; Sayın, Yusuf
    Türkiye-Lübnan ilişkileri tarihsel olarak yoğun gündemli bir seyir izlemiştir. Bu ilişkilerde ticari, kültürel ve dilsel bağlar etkili olmuştur. Osmanlı tarihinin de bir parçasını oluşturan ikili ilişkiler, Türkiye'ye tevarüs edilmiş kurumsal bağları içermektedir. Lübnan'ın 1943'te bağımsızlığını kazanmasından sonra, bazı tarihi ve güvenlik engellerine rağmen, Türkiye ile ekonomik, siyasi ve askeri açıdan iş birliği artış kaydetmiştir. Türkiye, iç çatışmalarda Lübnan'ı destekleyen girişimlerde bulunmuş; bu noktada ilişkilerin gelişmesi noktasında bazı anlaşmalar imzalamıştır. Özellikle sanayi, tarım, gıda, elektronik vb. ürünleri ihraç ederek ekonomik ilişkileri güçlendirmiştir. Bu ilişkiler terörle mücadele, kültürel ve eğitsel değişim programları gibi alanlarda iş birlikleri sağlanarak devam ettirilmiştir. Türkiye, Ak Parti döneminde dış politik olarak Orta Doğu ve Arap dünyasına odaklanmış; Lübnan'la ilişkiler de bundan nasibini almıştır. İkili ilişkilerin genelde bölgesel krizlerden etkilendiği gözlenmiştir. Bu çalışma, 2002 yılı sonrasında Türkiye-Lübnan ilişkilerine odaklanmakta olup, tarihsel anlatım yöntemini benimsemiştir. Osmanlı Döneminden başlayan ilişkiler kronolojik olarak tarihsel arka planıyla sunulmaya çalışılmıştır. Çalışma, tarihsel olarak Türkiye-Lübnan ilişkilerinin hangi düzeylerde seyrettiğini izlemeye dönük bir çabanın ürünü olarak gerçekleşmiştir.
  • Öğe
    Türkiye-Saudi Arabia relations during the Trump era (2017-2021)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2024) Çelebi, Hatice Meltem; Sayın, Yusuf
    Türkiye ve Suudi Arabistan Ortadoğu'nun en güçlü ve önemli aktörlerindendir. Köklü bir tarihsel geçmişe sahip olan Türkiye ve Suudi Arabistan ilişkileri 19. yüzyılda iki ülke arasında imzalanan dostluk anlaşmasıyla resmiyet kazanmış ve günümüze kadar devam etmiştir. Cumhuriyet döneminden Arap Baharı sürecine kadar sorunsuz ilerleyen iki ülke arasındaki ilişkiler, Arap Baharı sürecinde her iki ülkenin farklı dış politika uygulamaları ve bu süreçte ortaya çıkan krizlerden dolayı bazı sorunların yaşanmasına sebep olmuştur. 2017-2021 yılları arasında ABD Başkanlığı görevinde bulunan Donald J. Trump döneminde Katar Krizi ve Cemal Kaşıkçı cinayetinden dolayı Türkiye ve Suudi Arabistan arasında bazı gerginlikler yaşanmış ve ilişkiler var olan seviyenin altına düşürülmüştür. Yaşanan söz konusu krizlere rağmen 2022 yılında değişen bölgesel gelişmeler sebebiyle iki ülke arasındaki ilişkiler ticari iş birlikleri ve karşılıklı ziyaretlerle tekrar üst seviyeye çıkarılmıştır. Çalışmada Arap Baharı süreci ve 2017-2021 Trump dönemini kapsayan süre içerisinde iki ülke arasında yaşanan krizler ve bu krizlerin Türkiye-Suudi Arabistan ilişkilerini nasıl etkilediği "Realizm", "Liberalizm" ve "Konstrüktivizm" teorileri çerçevesinde analiz edilmektedir. Bu bağlamda çalışma, literatürdeki hâkim yaklaşımlardan farklı bir bakış açısı sunarak literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
  • Öğe
    2012-2022 döneminde Türkiye-İran ilişkilerinin neorealist perspektiften değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Avcı, Sümeyra; Sayın, Yusuf
    Türkiye ve İran Ortadoğu'nun iki büyük ve önemli gücü olarak karşımıza çıkmaktadır. En eski sınır komşusu olan iki ülke jeopolitik konumları, tarihi kökenleri ve kimliksel yapılarıyla tarihin her döneminde siyasi, iktisadi anlamda önemini korumaktadır. Sahip oldukları faktörler ele alındığında bu iki bölgesel gücün uluslararası ilişkiler bağlamında merkez konumda olduğu görülmektedir. Son dönemde Orta Doğu'da yaşanan Arap Baharı süreciyle ortaya çıkan krizler Türkiye ve İran ilişkilerini doğrudan etkilemiştir. İki ülke ilişkilerinde Arap Baharı olarak nitelendirilen halk hareketlerinin Suriye'ye sıçramasıyla yeni rekabet alanları oluşmuştur. Arap Baharının sona ermesi bölgede yaşanan sorunları sona erdirmemiş, sonraki süreçte Türkiye ve İran ilişkilerinin seyrini önemli ölçüde etkilemiştir. Bu kapsamda tezin amacı değişen bölgesel gelişmeler çerçevesinde iki ülke ilişkilerini güvenlik ve güç odaklı açıklamalar ortaya koyan neorealizm perspektifinden değerlendirmektir. Bu bağlamda İran ve Türkiye'yi son dönemlerde birbirine yakınlaştıran unsurlardan birinin güvenlik faktörü olduğu üzerinde durulmuştur. İki ülke ilişkilerindeki unsurlara bağlı olarak ortaya çıkan dış politika neorealizmin varsayımları çerçevesinde analiz edilebileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
  • Öğe
    Kashmir in Türkiye's Asia policy and Türkiye's potential role in Kashmir's conflict resolution
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Yılmaz, Meltem Zeynep; Sayın, Yusuf
    Güney Asya'nın en bilinen insani trajedilerinden biri olan Keşmir Krizi, uluslararası gündemi yıllardır meşgul etmektedir. Hindistan, Pakistan ve Çin ortak yönetiminde bulunan Keşmir bölgesinin Hindistan kontrolündeki Jammu kısmı, statü sorununun anavatanı olması nedeniyle bugüne kadar birçok savaşa ve can kaybına şahit olmuştur. Türkiye, netlik kazanan Keşmir politikası olmamasına rağmen krizi yakından takip ederek taraflara ateşkes çağrısında bulunmuş ve hatta arabuluculuk teklifi götürmüştür. Türkiye'nin krize dair söylemleri ve tutumu, insani dış politikasındaki başarıları ve geçmiş arabuluculuk deneyimleri, bu çatışmada daha da aktif olma potansiyeline sahip olduğunu göstermektedir. Bu potansiyelin arabuluculuk olgusu ile güçlendirilmesi ve netlik kazanan bir Keşmir politikasının inşa edilmesi, Türkiye'nin Yeniden Asya Girişimi kapsamında hedeflendiği gibi kıtaya daha bütüncül bir yaklaşım sergilemesini sağlayabilecektir. Türkiye'nin Keşmir politikasının tümdengelim yöntemiyle Türkiye'nin önce Asya, ardından Güney Asya ve son olarak krize taraf olan üç devletle olan son dönem politikası incelenerek, genelden özele doğru bir çıkarım ile kurgulanabileceği öne sürülmektedir. Elde edilen veriler ışığında, Türkiye'nin Hindistan ile ikili ilişkilerinin Keşmir krizinde kardeşlik temasının etkisiyle Türkiye'nin Pakistan yanlısı duruşundan dolayı gerildiği sonucuna varılmıştır. Türkiye'nin bölgeye bütüncül yaklaşabilmesi için küreselleşen dünyada önemli bir aktör ve Hint kıtasının jeostratejik devi olan Hindistan ile ikili ilişkilerin geliştirilmesinin karşılıklı faydayı beraberinde getireceği aşikardır. Hindistan'ın dönem temsilcisi Modi'nin aşırı sağ yaklaşımı, Müslüman nüfusun yoğunlukta olduğu ülkelerde kaygıyla karşılansa da her iki ülke de açık diyalog ve ticaret alanında iş birliğini artırma niyetindedirler. Bu bağlamda Türkiye'nin Keşmir politikası, Keşmir Krizi'nde arabuluculuk olgusu üzerine inşa edilebilir, böylece hem Pakistan hem Hindistan'a Türkiye'nin iyi niyet göstergesi sunularak dengeli bir politika izlenebilirse Pakistan'ı göz ardı etmeden Hindistan ile ilişkileri iyileştirmenin mümkün olacağı düşünülmektedir. ABD'nin bu arabuluculuk girişiminde Türkiye'ye eşlik etmesinin, dış müdahaleye sıcak bakmayan Hindistan'ı müzakereye ikna etmede etkili olabileceği düşünülmektedir. Nihai olarak Türkiye'nin, Keşmir Krizi'ndeki potansiyel rolünün katkısıyla Keşmir politikasını arabuluculuk olgusu üzerinden inşa edebileceği, böylece Asya'ya daha bütüncül yaklaşma ve Yeniden Asya Girişimi kapsamındaki hedeflerinden birine ulaşma fırsatı yakalayabileceği sonucuna ulaşılmaktadır.
  • Öğe
    Pandemi dönemi kamu spotlarında çekicilik kullanımı: T.C. Sağlık Bakanlığı örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Şimşek, Ferat; Zengin, Abdülcelil Mücahid
    Kamu spotları toplumu bir sorun karşısında yönlendirmek için ve soruna karşı çözüm üretmek amacıyla hazırlanan reklam filmleri olarak karşımıza çıkmaktadır. 2020 yılında hayatımıza giren COVİD-19 pandemisi insanları derinden etkilemiş ve birçok insanın ölümüne neden olmuştur. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı bu pandemi sürecinde birçok kamu spotu yayınlanarak hedef kitleyi hastalık konusunda bilgilendirerek yönlendirmeyi amaçlamıştır. Bu kamu spotları hazırlanırken insanlar üzerinde etkisini gösterebilmesi adına birçok reklam çekicilik unsurları kamu spotları anlatımı içerisine yerleştirilmiştir. Korku, Suçluluk, Ahlak gibi birçok reklam çekicilik unsuru bu kamu spotlarında kendisine yer edinmiştir. Bu tez çalışmasında, kullanılan reklam çekicilik unsurlarının ne ölçüde kullanıldığı, çekicilik unsurları kullanılırken hangi anlatım formatlarından yararlanıldığı gibi birçok unsur içerik analizi yöntemi ile derinlemesine incelenmiştir.
  • Öğe
    Dekolonizasyon sürecinde Britanya'nın Orta Doğu politikası
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Başak, Fatmanur; Tekin, Segâh
    Dekolonizasyon terimi genel bir ifadeyle sömürge toplumlarının, sömürgeci devletlerden bağımsızlıklarını kazanmasıdır. Terim, ilk kez iki dünya savaşı arasında ortaya çıkacak ve II. Dünya Savaşı sonrasında tüm dünyada büyük yankılar uyandıracaktır. Dekolonizasyon süreci, özellikle üzerinde güneş batmayan imparatorluk olarak tanımlanan Britanya imparatorluğu için büyük sonuçlar doğuracaktır. Bu bağlamda öncelikle "imparatorluğun" tanımının yapılması, terimin neleri kapsadığı ve neleri ifade ettiğinin analizinin yapılması gerekmektedir. Nitekim Britanya imparatorluğu dünyanın farklı bölgelerinde farklı şekillerde ve farklı yönetim biçimleri ile varlığını sürdürmüştür. Tek bir özelliğe sahip olmayan sömürge yönetimi ile Britanya imparatorluğunun dekolonizasyon süreci de farklı bölgelerde farklı şekillerde gerçekleşecektir. I. Dünya Savaşı sonrası galip güçler tarafından manda ve himaye ile yönetilmeye başlanan Orta Doğu bölgesinde gerçekleşen dekolonizasyon süreci bu çalışmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Britanya imparatorluğu özelinde ele alınacak sürecin başlangıcı, I. Dünya Savaşı öncesine kadar götürülebilmektedir. Nitekim dekolonizasyon sürecinin ana bileşeni olarak kabul edilen milliyetçilik akımı da bu dönemde ortaya çıkacaktır Arap toplumu arasında birlik ve beraberlik hayalleri, II. Dünya Savaşı sonrasında Arap Birliği örgütünün kurulmasına kadar devam edecektir. Dekolonizasyon, dünyanın her bir bölgesinde farklı şekillerde ortaya çıkıp gelişimini sağladığı üzere, Orta Doğu bölgesinde de farklı şekillerde gelişimini sağlamıştır. Her ne kadar bölgesel meselelerde önemli bir aktör konumunda olması amacıyla, Arap toplumunun büyük temennileri doğrultusunda kurulan Arap Birliği örgütü sonrasında dahi Britanya, 1972 yılına kadar Körfez bölgesinde varlığını sürdürecektir.
  • Öğe
    Muhammed Rıza Pehlevi ve Ayetullah Humeyni dönemleri İran dış politikasında antiemperyalizm: Kırılmadan devamlılığa
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022-11-22) Balaban, Nur Zeynep; Sayın, Yusuf
    Çalışma ile birbirinden zıt pozisyonda liderler olarak kabul edilen Muhammed Rıza Pehlevi ve Ayetullah Humeyni dönemleri İran dış politikasında antiemperyalizm ele alınmış ve iki dönem arasında tam bir zıtlıktan ziyade farklılıklar olduğu savunulmuştur. Bu bağlamda çalışma Harvey’in emperyalizm teorik yaklaşımı temelinde dönemlerin tarihsel anlatısı yöntemiyle ele alınmıştır. Ayrıca liderlerin konular ile ilgili konuşmalarına da yer yer verilmeye çalışılmıştır. Çalışmaya göre İran dış politikası Pehlevi Hanedanlığı ve İslam Cumhuriyeti dönemlerinde tarihsel tecrübeler ışığında antiemperyalist bir anlayışına sahip olmuştur. Bu dış politika anlayışını uygulama yöntemlerinde yaşanan farklılıklar iki dönemin birbirinden zıt olduğunu zannetmeye yol açmaktadır. Bu noktada belirtilen farklılığın kaynağı çalışmanın ortaya çıkmasına yol açmıştır. Böylece çalışma içerisinde Muhammed Rıza Pehlevi ve Ayetullah Humeyni dönemleri İran dış Politikasında antiemperyalizm, Harvey’in yeni emperyalizm anlayışı çerçevesinde ele alınmıştır. Çalışma ile iki liderin antiemperyalist bir dış politikaya sahip olduğu, ancak bunu uygulayış şekillerinin farklılık gösterdiği sonucuna varılmıştır.
  • Öğe
    Dış politika aracı olarak gümrük yaptırımlarının uygulanması
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Baran, Mehmet; Tekin, Segah
    Bu çalışmada uluslararası ilişkilerde dış politika aracı olarak kullanılan ekonomik yaptırımların bir alt türü olarak gümrük yaptırımları incelenmiştir. Gümrük yaptırımları çeşitleri, amaçları ve dış politika içerisindeki konumları yönünden araştırılmıştır. Gümrük yaptırımları ithalat ve ihracat yasakları, ithalat vergilerinin artırılması, tarife dışı önlemler, en çok kayrılan ulus statüsünün kaldırılması, DTÖ Anlaşması güvenlik istisnasının uygulanması kategorilerinde ele alınmıştır. Çalışmada gümrük yaptırımlarının bir sert güç politikası olduğu, ekonomik kâr elde etmek için uygulanan dış ticaret politikasından ayrıştığı, kullanımının gün geçtikçe arttığı, uygulanma şeklinin genellikle büyük ekonomilerden küçük ekonomilere yönelik bir şekilde asimetrik olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Islamophobia in modern India since establishment
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Ospanova, Almazhan; Çemrek, Murat
    Since the emergence of Hindu nationalism during the formation of independence, new phenomena noticed in the life of the Muslim community have become the subject of close attention and scrutiny, which has been greatly aggravated by the recent rise of BJP nationalist rulers to power. The focus of the study is the inter-religious relations in India, especially the marginalization of Muslims within the framework of Islamophobia in Indian domestic politics. The significance of this thesis is the need for a comprehensive study of Islamophobic manifestations with the growth of hostility towards Muslims in modern India. The research aims to find the reasons for the rise and activation of antiMuslim sentiment. The study aims to make a comprehensive political analysis and evaluate the role of Islam in modern society through historical events and Indian modernization. I also aim to identify the preconditions and future effects of anti-Islamism in modern India through the policies of the officials of the Bharatiya Janata Party led by Narendra Modi and the Hindu nationalist organization Sangh Parivar. I made a historical, political, cultural, chronological and comparative systemic analysis of the chosen topic to consider the interdisciplinary projections from national, regional and international perspectives. Methodologically, besides statistical data, I examined studies in Russian, Turkish and English languages. So I have used primary documents, scientific literature, publications in print and electronic media.
  • Öğe
    Uluslararası Kurumlarda İş Birliği: Dünya Ticaret Örgütü ve ABD-Çin Ticaret Savaşları Örneği
    (2022) Özdemir, Rukiye Betül; Kaya, Taylan Özgür
    İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan küresel ticari düzen GATT rejiminin kuralları ile düzenlenmiştir. Uluslararası ticari iş birliği sağlamak amacıyla kurulan bu rejim küresel ticaretin değişen şartlarına uyarlanarak yerini Dünya Ticaret Örgütü’ne (DTÖ) bırakmıştır. Bu çalışmanın amacı da iş birliği kavramı ve kurumsalcılık teorisi varsayımlarını test etmek için ABD-Çin ticaret savaşlarında DTÖ’nün konumunu analiz etmektir. Araştırmanın kapsamını ABD Başkanı Donald Trump dönemi ticaret savaşları ve DTÖ oluşturmaktadır. Çalışmada vaka analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu bakımdan önce uluslararası alanda iş birliğini kolaylaştıran ve kısıtlayan unsurlar tartışılmıştır. İş birliğini kolaylaştırıcı etkilerinin olabileceği düşünülen uluslararası rejimler ve örgütler teorik olarak incelenmiştir. Son olarak kurumsalcılık teorisinin varsayımları ABD-Çin ticaret savaşları bağlamında DTÖ özelinde test edilmiştir. İlgili vakada ABD’nin DTÖ’yü etkisiz hale getirmesi nedeniyle anlaşmazlıkları çözme kapasitesini yitirdiği gözlemlenmiştir. Ayrıca ABD’nin ticaret savaşlarını örgüt bünyesinde çözmek istememesi neticesinde ilgili vakada DTÖ’nün müzakere sağlama işlevi de yetersiz kalmıştır. Tüm bu sorunlara rağmen uluslararası sistemde başat güçlerinin DTÖ düzenini sürdürme istekleri örgütün güncellenerek devam ettirilebileceğini göstermektedir.
  • Öğe
    İran devrim muhafızları ve siyasal sistemdeki yeri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Hançer Armağan, Emine; Sayın, Yusuf
    Şubat 1979’da İran’da gerçekleşen Devrim, yönetici elitleri ve kurumları yenileriyle değiştirmiş bunun yanı sıra İran siyasetine egemen olan değerleri ve normları da derinden etkilemiştir. Devrimin doğurduğu yeni kurumlardan biri de devrimi ve kazanımlarını korumakla görevli, silahlı bir milis gücü olarak kurulan Devrim Muhafızları Ordusu olmuştur. Devrim Muhafızları, devrimci bir ordu olarak ortaya çıkmış ancak özellikle ekonomik ve siyasi alanda tanınan önemli imkân ve imtiyazlar ile zamanla muazzam bir güce kavuşmuştur. Çalışma kapsamında Devrim Muhafızları Ordusu’nun İran siyasal sistem içerisinde etkili bir güç haline gelmesinin arkasında yatan nedenler ve süreçler incelenmiştir. Devrim sonrası İran siyasetinde Devrim Muhafızları Ordusu’nun, İran siyasal sistemi içerisinde neden ve nasıl etkili bir siyasi aktör haline geldiği çalışmanın temel amacıdır. Devrim Muhafızları’nın İran siyasal sistemi içerisindeki rolünü anlamak için hem Devrim Muhafızları’nın özelliklerinin hem de ülke genelinde hâkim olan siyasi dinamiklerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
  • Öğe
    Suriye İç Savaşı’nın çözüm sürecinde Türkiye’nin rolü
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Güçlü, Müge; Sayın, Yusuf
    2010 yılında Orta Doğu’da patlak veren Arap Baharı’nın etkilediği ülkelerden birisi de Suriye olmuştur. Suriye krizi, otoriter bir yönetim anlayışı sergileyen Baas rejimine karşı halkın demokrasi isteğiyle yaptığı gösteri hareketleriyle başlamıştır. Esad ordusunun halk gösterilerini şiddetle bastırmaya çalışması olayların iç savaşa evrilmesine yol açmıştır. Suriye’de başlayan iç savaşla birlikte binlerce insan hayatını kaybetmiş birçok kişi de mülteci olarak başka ülkelere sığınmıştır. Suriye krizi, Türkiye açısından ayrı bir öneme sahiptir. İki ülke arasında geçmişten gelen tarihsel bağlar ve yakın dönemde Türkiye’nin Orta Doğu’da etkili bir aktör olma girişimi konuya özel bir önem verilmesini gerektirmiştir. Ayrıca Türkiye’nin en uzun kara sınır komşusu da Suriye’dir. Suriye krizinin derinleşmesiyle beraber birçok devlet ve devlet dışı aktör bu topraklar üzerinde rekabete girişmiştir. Suriye’de oluşan güç boşluğundan faydalanmak isteyen terör örgütleri Türkiye’nin sınır güvenliğini tehdit etmiştir. Türkiye, hem sınır hattının güvenliğini sağlamak hem de Suriye’nin toprak bütünlüğünü korumak için çeşitli askeri operasyonlar düzenlemiştir. Türkiye, gerçekleştirdiği askeri müdahalelerin yanı sıra Suriye’de kalıcı barışı sağlamak adına toplanan zirvelerde diplomatik girişimlerde de bulunmuştur. Bu çalışmanın amacı da, Suriye İç Savaşı’nın çözüm sürecinde Türkiye’nin oynadığı rolü analiz etmektir.
  • Öğe
    Soğuk Savaş Sonrası PKK’nın İdeolojik Dönüşümü
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Gündüz, Mert; Sönmez, Göktuğ
    İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda terör olayları etkisini artırmış ve küresel bir problem haline gelmiştir. Soğuk Savaşın ardından hız kazanan küreselleşme olgusuyla beraber terörizm ve terör örgütleri, geçmişte hiç olmadığı kadar güç kazanmışlardır. Türkiye de terör örgütlerinden muzdarip ülkelerden biridir. Şüphesiz ki Türkiye’nin mücadele ettiği terör örgütlerinin başında PKK gelmektedir. 1960’larda yükselişe geçen radikal sol hareketler, Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO)’nun kurulması PKK’nın ortaya çıkışına zemin hazırlamış, 1978 yılında PKK resmen kuruluşunu ilan etmiştir. Kuruluşunda Marksist-Leninist ideolojiyi benimseyen PKK, süreç içerisinde çeşitli değişimler geçirmiş, strateji değişikliklerine gitmiştir. Bu tez çalışmasıyla hedeflenen PKK’nın zaman içerisindeki ideoloji, strateji ve söylem farklılıklarını, bu değişikliklerin etkilerini ayrıntılı bir şekilde analiz etmektir. Gerçekleştirilen bu analizin, konu ile ilgili araştırmada bulunacak kişilere katkı sağlaması amaçlanmıştır.
  • Öğe
    Arap Baharı Sonrasında Türkiye-Suriye Sınır Güvenliği
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 23.09.2021) Büyükkaymaz, Salih; Sayın, Yusuf
    Sınır kavramını anlamak için, zaman içinde farklı yaklaşımları ve dönüşümlerini incelemek önem arz etmektedir. Çünkü özelde uluslararası ilişkilerde genelde sosyal bilimlerde birden çok sınır tanımı ve kavramına rastlamak mümkündür. Özellikle dünyanın birçok yerinde sınır anlaşmazlıkları bulunduğundan, çatışmaların köklerinin daha iyi anlaşılması ve bu anlaşmazlıkların çözüme kavuşturulması için sınır kavramının analiz edilmesi, bu çalışmanın temel amacıdır. Bu çerçevede öncelikle sınır kavramının kuramsal bir çerçevesi sunulmuş olup birçok bilimsel ve akademik kaynakta kullanılmasına rağmen aralarındaki ayrıntıya dikkat edilmeyen sınır (border), sınır boyu (frointer) ve hudut (boundary) kavramları detaylı bir şekilde incelenmiştir. Modern öncesi dönem ve 1648 Vesfalya Anlaşmaları sonrası günümüzde algılandığı şekliyle kesin hatlarla ayrılmış olan teritoryal sınırlar, aynı zamanda sınır güvenliği kavramının nasıl ortaya çıktığını analiz edebilmek için güvenlik kavramı, bu çalışmanın ele aldığı konular arasındadır. Çalışma kapsamında elde edilen sonuçlar neticesinde Türkiye’de ‘Sınır’ ve ‘Güvenlik’ kavramı ve ‘Sınır Güvenliği’ biçimlerinin önemine işaret edilerek sınır komşuları ve sınır biçimleri açıklanmıştır.
  • Öğe
    Bölgesel Hegemonya Olma Arayışı Çerçevesinde İran-Suudi Arabistan Rekabeti
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 28.12.2021) Demir, Muhammet Ali; Sayın, Yusuf
    Bu çalışma, “İran ve Suudi Arabistan bir bölgesel hegemonik güç olmak için ne yapmıştır/yapmaktadır?” sorusuna yanıt aramaktadır. Bahsedilen temel soruya cevap verebilmek amacıyla çalışma üç bölüme ayrılmış ve her bir bölümde bölüm sorunsallarıyla çalışmanın haritası çizilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda birinci bölümde; “hegemonya nedir, Uluslararası İlişkiler’de genel geçer bir hegemonya tanımlaması var mıdır, Neo-Gramşiyan’cı görüşte hegemonya kavramının alt yapısı ve çerçevesi nedir?” soruları tartışılmaktadır. İlk bölümdeki bu sorular, çalışmanın teorik ve kavramsal alt yapısını oluşturulmasını sağlamıştır. İkinci ve üçüncü bölümde; aynı başlıklar üzerinden sırasıyla İran’ın ve Suudi Arabistan’ın bölgesel hegemonya kurma girişimleri karşılaştırılmıştır. İkinci bölümde İran’ın, üçüncü bölümde Suudi Arabistan’ın “tahakküme/rızaya dayalı hegemonya oluşturabilme politikaları nelerdir?” problemine cevap aranmıştır. Bölümler içerisinde her iki ülkenin de askerî güçleri, silah kapasiteleri, bölge devletlerinde yaşanan iç karışıklıklarda üstlendikleri roller, ekonomileri, uluslararası örgütlerle ilişkileri ve ideolojileri ile bu ideolojileri kapsamında bölge dışında nüfuz elde etme çabaları ayrı ayrı değerlendirilmiştir. Çalışma; İran ve Suudi Arabistan’ın bölgesel liderlik arayışında hem maddi hem de ideolojik güçlerini genişletmeye çalıştığı, İran’ın Suudi Arabistan’a kıyasla bölgesel hegemonya için daha fazla girişimde bulunduğu ve her iki ülkenin de hegemonya için çok sayıda adım atmasına rağmen yakın gelecekte bu hedeflerinin gerçekleştirmelerinin önünde engeller olduğu sonucuna varmaktadır.
  • Öğe
    Nuclear Security Tension Between India and Pakistan
    (2021) Köktaş, Özel; Çemrek, Murat
    India and Pakistan are two nuclear powers having tensions in their relations since separation. Their several conflicts pave the path for nuclear safety problem in South Asia. India and Pakistan regard each other as the enemy and this attitude shapes their nuclear policies. This study benefits from qualitative methodology through the case-based orientation. It mostly focuses on the nuclear tension between India and Pakistan since the Cold War era. This study aims to enlighten the future nuclear potential of India and Pakistan and contribute literature about the dynamic nuclear policies of India and Pakistan focusing on nuclear security relations through nontraditional security. It also focuses on the Non-Proliferation Treaty’s backlash impact on Pakistan and India since Pakistan’s nuclear weapon program is shaped against India with mass nuclear weapons. However, both countries have intensified nuclear tension through more complicated and increased nuclear weapons in the region.
  • Öğe
    Berlin Duvarı’nın Yıkılışından Yeni Duvarların İnşasına: Realist Perspektiften İsrail-Filistin ve Türkiye-Suriye Duvarlarının Analizi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Ünay, Hakan; Kaya, Taylan Özgür
    Bu çalışma, “Berlin Duvarı’nın yıkılışından sonra devletler tarafından inşa edilen yeni duvarların, inşa edilme gerekçelerindeki dönüşümle birlikte devletlerin güvenlik politikalarındaki misyonu nedir?” sorusuna cevap aramaktadır. Bu kapsamda ilk bölümde; duvarın kavramsal özü ve inşa ediliş amacı arasındaki ilişki ortaya konmuş ve yüzyıllar öncesinden günümüze kadarki inşa edilmiş duvarlara yer verilmiştir. Duvarın somut bir yapı olmasının yanında felsefi bir temele de sahip olduğu iddiası, Foucault’un iktidar teknolojileri görüşünden yola çıkılarak ortaya konmuştur. Aynı bölümde realizm ve duvarların ilişkisi genel hatlarıyla ortaya konularak teorik bir giriş yapılmıştır. İkinci bölümde, çalışmanın ilk örneklemi olan İsrail-Filistin Duvarı’na yer verilmiştir. Öncelikle İsrail ve Filistin arasındaki sınır politikalarının geçmişi ele alınarak duvar inşasına kadar gelen sürece değinilmiştir. Devamında duvarın günümüzdeki durumu ile İsrail’in inşa ettiği yeni duvarlara yer verilmiştir. Son olarak ise İsrail’in duvarı realizmin argümanlarına göre analiz edilmiştir. Üçüncü bölümde diğer örneklem olan Türkiye-Suriye Duvarı ele alınmıştır. Bu bölümde de öncelikle iki ülke arasındaki sınır politikalarının geçmişi, duvarın inşa aşaması ve günümüze kadarki süreci değerlendirilmiştir. Bölüm, Türkiye-Suriye Duvarı’nın realist analizi ile tamamlanmıştır. Çalışmada; ele alınan iki duvar örneğinden yola çıkarak günümüzde inşa edilen duvarların fiziki olarak Berlin Duvarı’na oldukça benzediği, bununla birlikte duvarların inşa edilme gerekçelerinin dönüşüme uğrayarak güvenlik odağına kaydığı ve duvarların, devletlerin güvenlik politikalarının önemli araçlarından biri haline geldiği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Techno-Politics in Asia: Hi-Tech Competition Between China and India
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Yavuz, Umut; Çemrek, Murat
    Yüksek teknoloji çağımızda insanları birbirine bağlayan ve yaşamın merkezinde küresel bir kavram haline geldi. Tekno-politika ise politikanın ve teknolojinin siyasete ve haliyle insana bakan yönünü incelemektedir. Asya dünya nüfusunun büyük bir kısmını barındıran ve yüksek teknolojinin siyasette belirleyici olduğu bir kıtadır. Dünyanın en kalabalık iki ülkesi Çin ve Hindistan teknoloji ve tekno-politika konusunda da önemli devletlerdir. Bu iki devletin bölgesel teknoloji odaklı hegemonik rekabetleri küresel siyaseti de şekillendirmektedir. Bu çalışma Çin ve Hindistan’ın havacılık, uzay, siber uzay, mekatronik: robotik, biyoteknoloji ve nükleer teknoloji alanlarındaki politikaları ve küresel rekabetteki durumlarını incelemektedir. Çin ve Hindistan tekno-politik rekabeti sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil bölgesel ve küresel dengeleri de yeniden şekillendirmektedir.
  • Öğe
    An ASEAN perspective towards the responsibility to protect (R2P): Can the ASEAN fully adapt the R2P concept in resolving humanitarian crisis in the case of Rohingya Issue (2012-2018)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Hazmı, Adli; Sönmez, Göktuğ
    2005 yılında Birleşmiş Milletler (BM) tarafından The Responsibility to Protect (R2P) ortaya çıkması, insani müdahalenin ilkenin egemenliğini ihlal ettiği görüldüğünden, insani krizle başa çıkmak için gümüş bir çizgi olması bekleniyordu. R2P'nin belgesi, söz konusu devletin nüfusunu koruma ve ülkenin nüfusu koruyamaması durumunda müdahaleye izin verme yükümlülüğünü vurgulamaktadır. R2P'nin ilanından yedi yıl sonra Myanmar, ülkede uzun süredir bulunan Rohingya halkına ciddi zulüm yapmakla suçlandı. Ancak hükümet bağımsızlığından bu yana Rohingya halkını, ülkenin oluşturduğu 1982 Vatandaşlık Yasası'na göre ülkenin bir parçası sayılmadığı için ülkeden kovmaya çalıştı. Bu yeni yasa Myanmar'da yalnızca 135 etnik köken tanıyor, Rohingya ise hükümet tarafından tanınan etnik kökenlerin bir parçası değil. Öte yandan 1967'de kurulan Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN), R2P'nin kurulmasına destek veriyor. Bununla birlikte, kuruluş R2P'yi tüm konseptte uygulamaya tereddüt ettiği için uygulama aksini söylüyor. Bu makale, analiz materyali olarak çeşitli perspektifleri inceleyerek R2P'nin Myanmar'da uygulanma olasılığını inceleyecektir.
  • Öğe
    Iran, Pakistan and Saudi Arabia: The rising sectarianism
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Fatıma, Afsheen; Özşahin, Mustafa Cüneyt
    Sünni Müslümanlarin çoğunluğu oluşturduğu Pakistan önemli bir Şii Müslüman nüfusa ev sahipliği yapmaktadır. Sovyet kuvvetlerinin Afganistan'a gelişi Pakistan'ı mücahitlere ev sahıplığı yapan ve sınır ötesine gönderen bir ön cephe müttefiki yaptı. Bunun yanında Sovyet-Afgan savaşı 1979 İran Devrimi ile aynı zamana tekabul etmistir. Bu iki faktör de komşu devletlerin Pakistan'daki Şii-Sünni ilişkilerine etki etmesi için bir katalizör görevi görüyordu. Bu çalışma, "İç-dış dinamikler" teorik bakış açısı yardimiyla Pakistan'daki Şii-Sünni çatışmasini incelemeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede iç dinamiklerin Pakistan'ın yakın çevresine ve bölgesel güçlere yonelik dış politikasını nasıl etkilediğine odaklanmaktadır. Aynı zamanda, Pakistan iç politikasını etkileyen İran ve Suudi Arabistan gibi bölgesel ve bölge dışı güçlerin ve bu ülke için merkezkaç nitelikteki devlet dışı aktörlerin rolünü ayrıntılarıyla ele almaktadır.