Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 245
  • Öğe
    Dindarlık, bilişsel esneklik ve öfke kontrolü ilişkisi üzerine bir araştırma
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Üzüm, Ayşe; Şahin, Adem
    Bu araştırmanın amacı, bireylerin hayatında önemli bir yeri olan dindarlık, bilişsel esneklik ve öfke kontrolü arasındaki ilişkiyi tespit etmektir. Araştırmanın örneklem grubunu, 2022- 2023 eğitim öğretim yılında Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi'nin farklı fakültelerinde öğrenim gören 339 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırmamızda dindarlık ile ilgili verilerin toplanmasında "Dini Hayat Ölçeği" (DHÖ), bilişsel esneklik ile ilgili bilgilerin toplanmasında Bilişsel Esneklik Envanteri (BEE), öfke kontrolü ile ilgili verilerin toplanmasında ise "Çok Boyutlu Öfke Ölçeği"(ÇBÖÖ) kullanılmıştır. Toplanan veriler SPSS yardımıyla analiz edilmiştir. Araştırmamızda dindarlık ile bilişsel esneklik arasında pozitif yönlü, anlamlı ve düşük derecede bir ilişki olduğu, katılıcıların dindarlık puanları arttıkça bilişsel esneklik puanlarının arttığı tespit edilmiştir. Dindarlık ile kişiler arası öfke ölçeği ve intikam alt boyutu arasında negatif yönlü ve anlamlı bir ilişkinin olduğu; dindarlık puanları yükseldikçe örneklemin kişiler arası öfke puanlarının düştüğü, yani öfke kontrollerinin yükseldiği tespit edilmiştir. Dindarlığın ve boyutlarının bağımsız değişken, bilişsel esneklik ve kişiler arası öfke boyutlarının bağımlı değişken olarak girdiği regresyon analizde ise dindarlığın bilişsel esnekliği anlamlı düzeyde yordadığı, fakat kişiler arası öfke kontrolünü yordamadığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Mevlana Celaleddin Rûmi'de bilgi problemi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Yıldırım, Halime; Şahin, Naim
    Antik Çağ'dan itibaren felsefe tarihinin ele aldığı en temel problemlerden biri bilgi problemidir. Birçok düşünür gibi Mevlana Celaleddin Rûmi de bilgi problemine ışık tutmaya çalışan düşünürlerden birisi olmuştur. Mevlana, bilginin neliğini ve değerini ele alırken felsefi bir tartışma amacı gütmemiştir. Mevlana'nın bu konudaki gayesi insanlara dünya ve ahiret saadetini sağlayacak yetkinlikteki bilgilerin neler olduğuna dair insanlara kılavuzluk etmektir. Bilgiyi gönüllerin yaşayışı olarak vasıflandıran Mevlana; cüz'i ve külli akılla ilintili olarak farklı bilgi tasniflerinden bahsetmektedir. Bahsedilen bu bilgi türlerini doğruluk ve güvenilirlik açısından da değerlendirerek hakiki bilgi kavramını ön plana çıkarmıştır. Mevlana'ya göre hakiki bilgi insanın gönlünü aydınlatıp Allah'ı hakkıyla tanıyıp bilmeye yarayan bilgilerdir. Hakiki bilgilerin elde edilebilmesi için de insana düşen gönlünü bir ayna gibi parlatıp bilgiye hazır hale getirmektir. Mevlana Celaleddin Rûmi, bilgi ile aşk arasında kurduğu bağ ile dikkat çekmektedir. Mevlana aşkı evrenin yaratılış sebebi olarak görmekte ve aşkın bilgisiz olamayacağını savunmaktadır. Bilgisiz sevgi olmayacağı gibi sevgisiz de kâmil insan olmak mümkün değildir.
  • Öğe
    İnternet ve ateizm: YouTube örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Baykaldı, Ayşe; Korkmaz, Arif
    İnternet, bilgiye erişimi kolaylaştırarak, bireylerin dünya görüşlerini ve inançlarını yeniden değerlendirmelerine olanak tanımıştır. Bu zemin üzerinden ateizm ve düşünsel biçimleri; internet kaynakları ve sosyal medya araçları vasıtası ile daha görünür hale gelmiştir. Bununla birlikte, internet sayesinde karşıt inançları keşfetmek de mümkün hale gelmiş, bu da bireylerin kendi inançlarını daha geniş bir perspektiften değerlendirmelerini sağlamaya başlamıştır. Türkiye'de, geleneksel değerlerle modernite arasındaki gerilim bağlamında, internetin ateizmle olan etkileşimi özellikle dikkat çekicidir. Bu bağlamda, ateistler tarafından internette ve sosyal medyada ateist kimliği oluşturmak ve ifade etmek, mevcut tanınma biçimlerine meydan okuyan bir yöntem olarak tanıtılmaktadır. Ateist hareketlerin, internet ve sosyal medya aracılığıyla gerçekleşmesi, onun toplumsal çıktılarını da arttırmaktadır. Bu açıklamalarla birlikte bu araştırmada, internet ve ateizm ilişkisinin anlaşılması adına YouTube' da ateizm temalı videoların içeriğinin değerlendirilmesi amaçlanmış ve bu doğrultuda da nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Araştırma kapsamında seçilen videolar ise belirlenen kriterlere göre hem Türkiye'den hem de küresel YouTube kanallarından seçilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre YouTube' da yer alan ateist içeriklerin temel amacının, ateist bireylerin dışlanma ve ötekileştirme olgusuna karşı dayanışma sağlamak ve ateizmi bir felsefe ve hayat görüşü olarak tanıtmak olduğu belirlenmiştir. Bu noktada ateistlerin, Allah'ın varlığına inanmamaları nedeniyle dışlanmakta ve ötekileştirilmekte oldukları yönündeki savları öne çıkmıştır. Ateistlerin ahlak kavramına yaklaşımı da bu doğrultuda değerlendirilmiştir. Ahlakın, sadece dine bağlı olmadığı ve insanların Tanrı'ya inanmadan da ahlaklı olabileceği ateistler tarafından savunulmaktadır. Araştırmada ayrıca, ateistlerin sadece din konusundaki görüşleri değil, siyasi ve sosyal görüşleri de ele alınmıştır.
  • Öğe
    Din dili bağlamında Tanrı'nın sıfatları problemi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Erenler, Mehmet Özgür; Dalkılıç, Bayram
    Bu çalışmada Allah öğretisinin, dildeki karşılığının, anlam aktarım kapasitesi sorgulanmaktadır. Bunun için öncelikle "anlam nedir?" sorusuna cevap aranmıştır. Akabinde "anlamın sınırları neresidir?" sorusuna cevap önerisi sunulmuştur. Anlamın ve onun sınırlarının tespit edilmesi, anlamsız olanı ortaya çıkarmıştır. Bu akışın sonucunda "altı katlı anlam modeli" ismini verdiğimiz model ortaya çıkmıştır. Gerekçelendirmelere çalışmanın içerisinde yer verilmiştir. Çalışmanın giriş bölümünde araştırmanın içeriğinden, amacından, öneminden ve yöntemden bahsedilmiştir. Yanı sıra literatür bilgisi tanıtılmıştır. Yine giriş bölümünde modelin sunumu yapılmıştır. Daha sonra kavram ve tanımın ne olduğu sorusu incelenmiştir. Kavram özel bir anlamda kullanılmıştır. Tanım ise sözlük anlamı dikkate alınarak kullanılmıştır. Din dili problemine dair çeşitli yaklaşımlar ele alınmış ve Tanrı'nın sıfatları konusuna temas edilmiştir. Tanrı'nın sıfatları, O'nun isimlerinden (esmâ-i hüsnâ) elde edilmiştir. Allah'ın isimlerinin etimolojik çerçevesi verilmiştir. Bu sayede ele alınan isimlerin ve dolayısıyla sıfatların ne anlama geldiği ortaya konulmuştur. Bu noktada dildeki anlamı tespit edilen isim ve sıfatlar, anlam hacimlerine göre modelin ilgili kategorilerine yerleştirilmiştir. Yanı sıra sıfatların, neden bağlı oldukları kategoriye yerleştirildiğinin gerekçelendirmesi de her sıfat için ayrılan kısmın içinde açıklanmıştır. Çalışmada anlamın altı katlı modeli, din dilinin en zorlu kelimeleri sayılabilecek "Allah" adı ve O'nun sıfatları özelinde sınanmaktadır. Fakat bu modellemenin daha geniş bir sahada işlevsel olabileceğinden de bahsedilebilir.
  • Öğe
    Hristiyan misyon hareketleri ve sömürgecilik dönemi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Özcan, Emine; Aras, Ahmet
    Sömürgecilik, bir toplumun bir bölgede ortaya koyduğu maddi ve manevi birikimlere yapılan saldırıdır. Sömürülen halkların sosyal, siyasi ve dini hakları kısıtlanmıştır. Tarih, sömürge ülkelerinde yaşayan yerli halkların bir kısmının köleleştirildiğine bir kısmının da feci şekilde katledildiğine tanık olmuştur. İşgalci güçler sömürge ülkelerinde iskân politikası uygulayarak sömürge ülkelerinde yaşayan yerli halkları asimile etmişlerdir. Sömürgecilik tarihi Eski Yunan ve Roma'ya kadar uzanır. Çin, Babürlü Hanedanlığı ve Japonya İmparatorluğu erken dönemlerde sömürgecilik yapmıştır. Müslümanlar ise sömürgecilik faaliyeti yürütmeden yayılma politikası izlemişlerdir. Bu anlayış ile Müslümanların hâkim olduğu topraklar Yeni Çağ'da Asya, Afrika, İber Yarımadası ve Batı Avrupa'ya ulaşmıştır. Sömürgecilik, XVI. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda çok ileri boyutlara ulaşmıştır. Bu dönemde özellikle Katolik ve Protestan devletler, keşif ve sömürgecilik yoluyla Hristiyanlığı yaymışlardır. Kâşifler misyoner gruplarla birlikte hareket etmişlerdir. XVI. XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Fransiskenler, Dominikenler ve Cizvitler sömürge bölgelerinde misyonerlik yapmışlardır. Bu gruplar Katolik sömürgeci devletlerden olan Fransa, İspanya ve Portekiz'in sömürgelerinde görev yapmışlardır. Yine bu yüzyıllarda Protestan sömürgeci devletlerden İngiltere ve Hollanda'nın sömürge bölgelerinde Protestanlığı yaymak için teşkilatlar kurulmuştur. Fransiskenler, Dominikenler, Cizvitler ve Protestan misyoner gruplar gittikleri sömürge ve misyon ülkelerinde eğitim kurumları, kilise ve şapeller açmışlardır. Sömürgeciliğe ve misyonerliğe maruz kalan yerli halkların farklı tutumları olmuştur. Dinlerini değiştiren yerliler olduğu gibi dinlerini değiştirmeyen yerliler de olmuştur. Bazı yerliler ise Hristiyanlığı kendi dinleriyle sentezleyerek kabul etmiştir.
  • Öğe
    SSCB dönemi Kazakistan'da din politikaları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Zhanel, Magzhan; Korkmaz, Arif
    Bu tez çalışması, SSCB Donemı Kazakistan'da Din Politikalarını konu edinmektedir. Bu çerçevede birinci bölümde, Çarlık Rusya ve Geçici Hükümet dönemlerinde Kazakistan tarihinden bahsedilmiştir. İkinci bölümde, Sovyet rejimi döneminde İslam'a karşı mücadele polikaları neticesinde Kazak toplumu ve tarihinde meydana gelen büyük değişiklikler incelenmiştir. Konunun analizi ve işlenişi tarihsel açıdan ele alınarak, eğitim alanında Sovyet mevzuatı ve Alaş Aydınları'nın mücadeleleri, müslüman eğitim kurumlarına yönelik Sovyet politikaları, II. Dünya Savaş yılları ve sonrası dini durum, Sovyet Hükümetinin din politikasında "Sıcaklık" dönemi, Kazakistan'da "Yeniden İnşa" döneminde dini durum, Rus İmperatorluğu'nun İslam'a karşı politikası hakkındaki görüşleri incelenip ortaya koyulmaya gayret gösterilmiştir.
  • Öğe
    X ve Z kuşaklarının din algısı: Kadınhanı merkez örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Özkan, Fatma Zehra; Korkmaz, Arif
    Bu araştırmada, X ve Z Kuşaklarının din algılarındaki benzerlik ve farklılıkların tespit edilmesi, aynı zamanda sınırlı sayıda sunulan kuşak ve din etkileşimi çalışmalarına yönelik ek bir katkı sunulması hedeflenmiştir. Bundan dolayı araştırmanın evrenini X ve Z Kuşakları oluşturmaktadır. Konya Kadınhanı ilçesindeki Anadolu Lisesi, Anadolu İmam Hatip Lisesi, Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi ve Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde eğitim gören Z Kuşağı öğrencileri, ayrıca bu öğrencilerin X Kuşağı olan anne babaları ve Z Kuşağı kardeşleri örnekleme dahil edilmiştir. Örneklem büyüklüğü 1132 kişiden oluşmaktadır. Çalışmada, nitel veri toplama yöntemlerinden, literatür taraması olarak adlandırılan "belgesel gözlem/tarama" yöntemiyle, nicel veri toplama aracı olan "anket" yöntemi kullanılmıştır. Ankette 85 soru yer alırken, katılımcıların demografik ve sosyokültürel profillerinin yanı sıra dini algı düzeyleri de ortaya konulmaya çalışılmış ve anket sonuçlarının SPSS programıyla ki-kare analizi yapılarak, elde edilen bulgular grafiklerle sunulmuştur. X ve Z kuşağı katılımcıların dini inanç düzeyinin yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca, dini yaşayış şeklinin X kuşağında yüksek, Z kuşağında ise düşük olduğu tespit edilmiş ve iki kuşak arasındaki farklılıklar ile bu farklılıklara neden olan faktörlerin ortaya konulmuştur.
  • Öğe
    Göç ve din: Niğde kent merkezinde yaşayan Suriyeli mülteciler örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Bayrak, Vahide Nur; Akgül, Mehmet
    Suriye savaşı sonrasında binlerce Suriyeli göçmenin Türkiye'ye sığınması ile göç konusu ve bunun Türkiye'ye etkileri gündeme gelmiştir. Bu araştırma, savaşın başladığı 2011 yılından itibaren Türkiye'ye göç eden Suriyeli sığınmacıları kapsamaktadır. Suriye'den ülke içerisine yapılan göçler çok geniş bir alanı kapsadığı için konu alanı "Niğde kent merkezinde yaşayan Suriyeli mülteciler" olarak sınırlandırılmıştır. Çalışmanın asıl amacı, Suriyeli mültecilerin göç öncesi dini inanç ve tutumlarının zorunlu göç sonrası herhangi bir değişime uğrayıp uğramadığını tespit etmektir. Doğru tespitlerde bulunmak için yarı yapılandırılmış mülakat yöntemi tercih edilerek katılımcılarla doğrudan görüşme yapılmıştır. Bazı katılımcıların yeterli Türkçe bilmemesinden dolayı Arapça-Türkçe olarak tercüman desteği alınmıştır. Araştırmada Suriyeli sığınmacılara hem Suriye'deki hem de Türkiye'deki dini ve gündelik yaşamlarına dair sorular yöneltilmiştir. Bunun yanı sıra Suriye'de köyde yaşayan ama göç sonrası kent merkezine yerleşen katılımcıların kent deneyimleri incelenmiştir. Son olarak katılımcılara, Suriye'ye geri dönmek isteyip istemedikleri sorulmuştur. Buna göre belli şarlar doğrultusunda gideceklerini söyleyen Suriyeli sığınmacıların öne sürdükleri şartların kısa vadede çözüme kavuşması imkânsız görünmektedir. Bunun yanı sıra katılımcıların demografik bilgileri cinsiyet, yaş, eğitim, dil, medeni durumları not edilerek çok yönlü tahliller yapılmıştır. Yirmi üç kadın ve yedi erkek olarak toplamda otuz kişi ile görüşme yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda katılımcıların Suriye'deki dini yaşam ve tutumları ile zorunlu göç sonrası Türkiye'deki dini yaşam ve tutum arasında değişimler olduğu tespit edilmiştir. Değişimin daha çok dinin pratik yönünde olduğu dikkat çekmektedir. Türkiye'de büyüyen göç neslinin ise bir yere ait olmama duygusu içerisinde oldukları gözlemlenmiştir. Bu çalışmanın göç ve din konulu literatüre küçük de olsa bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    İlahiyat fakültesi öğrencilerinin sosyal medya fenomenleri kanaat önderliği algıları üzerine bir inceleme
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Söylemez, Yusuf Asım; Turanalp, M. Fatih
    Hayatın her alanına yönelik sözü olan din ile insan yetiştirmeyi hedefleyen eğitim günümüzde yeni bir mecra ile karşı karşıyadır. Teknoloji ve kitle iletişim araçları eğitim süreçlerini ve eğitimin öznesi olan insanı doğrudan ve dolaylı yollarla etkileyebilmektedir. Özellikle bireylerin beslendiği epistemik kaynaklar, enformasyonun bolluğu ve başıboş dolaşıma girmesi din eğitimi süreçleri açısından da incelenmesi gereken bir konu olarak öne çıkmaktadır. Gelişen internet teknolojisinin bireylere sağladığı etkileşim imkanı beraberinde sosyal medya fenomenlerini de getirmiştir. Geçmişte "kanaat önderi" olarak öne çıkan bireyler bulunurken günümüzde fenomenler tanınırlık ve etki anlamında önemli bir yere sahip olabilmektedir. Yine öğretmenlerin formal alanda sahip oldukları alan, bireyin hayatında fenomenlerden daha az yer edinebilmektedir. Bu çalışmanın amacı yüksek din eğitimi veren kurumlar olan ilahiyat fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin sosyal medya fenomenleri kanaat önderliği algılarını ölçmek olarak belirlenmiştir. Bu doğrultuda kişisel bilgi formunda bulunan değişkenlerin sosyal medya fenomenlerini kanaat önderliği noktasında takip etme motivasyonlarına yönelik analizler gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya 2021-2022 eğitim öğretim yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesinde öğrenim görmekte olan 466 öğrenci katılmıştır. Hazırlıktan 4. sınıf düzeyine kadar her kademeden, %30 ve %100 Arapça eğitim gören 1. ve 2. öğretim öğrenciler çalışmanın örneklem grubunu oluşturmaktadır. Katılımcılara "Takipçiler nezdinde sosyal medya fenomenleri kanaat önderliği ölçeği" uygulanmıştır. Verilen cevaplar demografik değişkenlere yönelik elde edilen bilgilerle analiz edilerek veriler toplanmıştır Katılımcıların verdikleri cevaplar SPSS 27. paket programı ile analiz edilmiştir. Belirlenen problem ve alt problemlere yönelik yüzde, frekans, standart sapma ve aritmetik ortalama değerlerine ulaşılmıştır. Veriler karşılaştırılırken iki grup arasında t-testi, ikiden fazla grubun karşılaştırılmasında tek yönlü varyans (One-way ANOVA) analizleri kullanılmıştır. Ortaya çıkan anlamlı farklılıkta ileri analizler için Post-hoc Tukey testine başvurulmuştur. Analiz sonuçlarına göre ilahiyat fakültesi öğrencileri sosyal medya fenomenlerini daha çok eğlence ve iletişim boyutlarında kanaat önderliği motivasyonlarıyla takip etme eğilimindedir. Ayrıca dini paylaşımda bulunan fenomenlere dini paylaşımda bulunmayanlara oranla daha fazla kanaat önderliği rolü yüklenmektedir. İlahiyat fakültesi öğrencilerinin bilgi, güven, yakınlık, taklit, iletişim ve eğlence boyutlarında sosyal medya fenomenlerine karşı kanaat önderliği noktasında olumlu düşüncelere sahip oldukları da elde edilen bulgular arasındadır.
  • Öğe
    Elisha Ben Abuyah örneğinde Yahudilikte küfür
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Pulluk, Müzeyyen; Baybal, Mustafa Sami
    Bu tez çalışmasında, Elisha ben Abuyah örneği üzerinden Yahudilikte küfür konusu incelenmektedir. Elisha ben Abuyah örneği ile Yahudi toplumunda önemli bir tartışma ve konuşma noktalarından biri olarak kabul edilen küfür konusu; dinî, etik ve felsefî boyutları ile ele alınmaya çalışılmıştır. Tez, Elisha ben Abuyah'ın küfür eylemlerini ve bu eylemlerin dinî düşünceye etkisini incelemeyi hedeflemektedir. Tez çalışmasında Elisha ben Abuyah'ın hayatı ve öğretisi genel bir biçimde sunularak küfür kabul edilen fiilleri ele alınmış ve bunun neticesinde bahsedilen eylemlerin Yahudi toplumunda nasıl algılandığı incelenmiştir. Dinî toplum içinde önemli bir mesele olan Yahudilikte "küfür" algısı ciddi bir günah olarak kabul edilmiş ve Tanrı'ya yahut dinî değerlere karşı saygısızlık ya da hakaret etme anlamına karşılık gelmiştir. Genellikle ağır bir suç olarak kabul edilen küfür olgusunun, dinî inançların muhafaza edilmesini ve toplumsal normların sürdürülmesini tehdit eden bir eylem olarak algılanması neticesinde ciddi cezalarla önüne geçilmeye çalışılmıştır. Bu suçun karşılığı toplumun dinî otoriteleri veya mahkemeleri tarafından ele alınmış ve dinî yasaların uygulanması ile cezalandırılmıştır. Elisha ben Abuyah, Yahudilikte küfür algısı konusunda önemli bir örnek olarak kabul edilmiştir. Elisha ben Abuyah başlangıçta dindar bir bilge olarak tanınmış ancak zamanla Yahudi inançlarından sapmış olarak kabul edilmenin ardından toplumdan ihraç edilmiştir. Elisha'nın söylemleri ve eylemleri Yahudi toplumunda ciddi bir tepkiye sebebiyet vermiş ve dinî düşüncede tartışmalara yol açmıştır. Küfürün toplum üzerindeki olumsuz etkilerini vurgulayan Elisha ben Abuyah'ın eylemleri, Yahudi toplumunun temel inançlarına ve değerlerine bir tehdit olarak kabul edilmenin yanı sıra inanç sisteminde saygı, ahlak ve dinî değerlere bağlılığın önemini anlamaya katkı sağlamıştır.
  • Öğe
    İbn Sînâ'da (ö.428/1037) tümeller sorunu ve mâhiyet ilişkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Özkan, Naciye; Harmancı, Mehmet
    Bir varlık filozofu olarak İbn Sînâ varlık-mâhiyet teorisiyle beraber kendinden sonra gelecek olan tüm düşünürlerin felsefî, kelamî ve tasavvufî sistemlerine etki etmiştir. Bu çalışmada mutlak mâhiyetin tabiî tümel ile olan özdeşliği ispat edilerek bu özdeşliğin Ortaçağ'da büyük bir sorun olarak addedilen tümeller sorununun İbn Sînâ tarafından yapılmış çözümlerindeki etkisi ortaya koyulmaya çalışılmıştır. Çalışma İbn Sînâ'da mâhiyet itibarları ve tümel sınıflandırmaları üzerine kurulmuştur. Ayrıca tümel ve mâhiyet ilişkisinde aklî tümelin, tümellik arazı açısından zihinde mâhiyetin özdeşi olması sebebiyle zihinde mâhiyet-dış dünyada mâhiyet özdeşliğinde aklî tümelinde zikredilebileceği savunulmaktadır. Neticede zihnî varlık demek dış dünyada mâhiyet olan muhakkak mâhiyetin zihinde mâhiyete yani mücerret mâhiyete özdeş olması anlamına gelmektedir.
  • Öğe
    Kilise tarihinde Avignon papaları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Kuyucular, Hatice; Aras, Ahmet
    Hıristiyanlığın Katolik mezhebinde Vatikan merkez olarak kabul edilmektedir. Bunun sebebi İsa Mesih'in Matta 16:18'deki "Sen Petrus'sun ve ben Kilisemi bu kayanın üzerine kuracağım" cümlesidir. Latincede kaya anlamına gelen Petrus, aynı zamanda Havarilerin lideri ve İsa Mesih'e en yakın olan kişidir. Petrus, M. 64'de Roma'da idam edilerek hayatını kaybetmiş ve oraya defnedilmiştir. İncillerde yer alan bu ibare sebebiyle Katolikler merkezlerini Kutsal şehir olarak kabul ettikleri Roma'ya inşa etmişlerdir. Ancak XIV. yy'da Kilise, Fransa'nın Avignon şehrine taşınmıştır. Katolik Kilisesinin Roma'yı terk edip Avignon'a taşınmasının ardından koyu Katolikler tarafından bu döneme "Hıristiyanlığın Babil Sürgünü" denilmiştir. İki bölümden oluşan bu çalışmamızda, öncelikle Avignon şehri tanıtılmış ardından papaların şehre taşınmasından sonra vuku bulan olaylar aktarılarak, Kilisenin Avignon'a neden taşındığı, bu dönemde yaşanan olaylar nelerdi ve bu döneme neden sürgün denildiği gibi sorulara yanıt aranmıştır. Çalışmada literatür taraması yapılarak, çoğunluğu Fransızca olan kaynaklar kullanılmış ve tasviri bir metot benimsenmiştir. Avignon'da ikamet eden yedi Papanın dönemleri, farklı alt başlıklar altında ele alınarak her birinin kendi döneminde gerçekleşen önemli olaylar ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    Thomas Hobbes'ta ahlak-siyaset
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Demiraslan, Müslüm; Şahin, Naim
    Bu çalışmada Thomas Hobbes'un genel felsefesinde ahlak ve siyasete dair görüşleri incelenmiştir. Çalışmamız giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Girişte Hobbes'un hayatı, eserleri ve felsefesi hakkında kısa bilgiler verdik. Birinci bölümde Hobbes'un insan doğası, doğa durumu ve doğa yasaları hakkındaki görüşlerine yer verdik. İkinci bölümde siyaset felsefesini sözleşme kavramı çerçevesinde inceledik. Üçüncü bölümde ise Hobbes'un ahlak anlayışını, ahlakın kaynakları ve ahlaki ilkeleri merkeze alarak ortaya koymaya çalıştık.
  • Öğe
    Türk Ta'lik hattının anatomik açıdan değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Yürüç, Rukiye; Yıldırım, Mustafa
    Hüsn-i hat sanatı İslam sanatlarının nüvesidir. Hüsn-i hat ilâhi armağanın şifahi bilgi olarak bozulmasına mahal vermemek adına kâtipler tarafından yazılara İslamiyet'in yayıldığı coğrafyalarda farklı bir kimlik kazanarak günümüze kadar gelmiştir. Ta'lik yazı da bu istikamette önemli bir yazı çeşidi olmuştur. Yazının tarihsel evrimi kısaca ele alınarak, Türk Ta'lik yazının belirli kaidelere bağlı kalarak harflerin kendi ölçülerini bulması elden çıktığı gibi yazılmaması ta'lik yazıya estetik yön kazandırmıştır. Bu bilgiler doğrultusunda çalışmamızda ta'lik yazının plastik unsurlar bakımından incelenmesine ve harflerin anatomik ölçülerine odaklanılmıştır. Böylelikle hat sanatının tarih sahnesindeki gelişimi dışında bir yol çizilmiştir.
  • Öğe
    Öğretmenlerde anlam arayışı, mesleki doyum ve dindarlık ilişkisi (Konya örneği)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Akbulut, Tuba; Bahadır, Abdülkerim
    Öğretmenlerde anlam arayışı, mesleki doyum ve dindarlık ilişkisini Konya örneği üzerinden inceleyen araştırmamız, cinsiyet, yaş, branş, mesleki kıdem yılı, okul türü, istihdam durumu, hayatın çoğunun geçtiği yer, medeni durum ve çocuk sahibi olma/olmama durumu gibi demografik değişkenlerin mesleki doyum üzerine etkisini, yaşamda anlam ve dindarlık arasındaki ilişkinin yönünü ve derecesini bilimsel olarak ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırmanın örneklemi, Konya ili merkez ilçelerinde görev yapan 383 öğretmenden oluşmaktadır. Katılımcılar tesadüfi örneklem yöntemiyle seçilmiş olup, "Kişisel Bilgi Formu", "Yaşamda Anlam Ölçeği", "Mesleki Doyum Ölçeği" ve "Dindarlık Ölçeği"nden oluşan anket verilerine online olarak katılım sağlamışlardır. Veriler SPSS programında analiz edilmiştir ve araştırma sonucunda katılımcıların; Yaşamda anlam ve alt boyut puanları; yaş, mesleki kıdem, istihdam durumu, medeni durum ve çocuk sahibi olma/olmama değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermiştir. Cinsiyet, branş, okul türü ve hayatın çoğunun geçtiği değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemiştir. Mesleki doyum ve alt boyut puanlarında: cinsiyet, mesleki doyum ve gelişme isteği alt boyutunda anlamlı farklılık göstermiştir. Yaş, mesleki doyum, niteliklere uygunluk ve gelişme isteği alt boyutlarında anlamlı bir farklılık göstermiştir. Branş, niteliklere uygunluk ve mesleki doyum puanlarında anlamlı farklılık göstermiştir. Mesleki kıdem, gelişme isteği ve mesleki doyum puanlarında istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermiştir. Okul türü, istihdam durumu, hayatın çoğunun nerede geçtiği, medeni durum ve çocuk sahibi olma/olmama değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemiştir. Dindarlık ve alt boyut puanları; cinsiyet değişeninde dindarlık toplam puanı ve inanç alt boyutunda anlamlı bir farklılık oluşturmuştur. Yaş ve istihdam durumu değişkenleri inanç ve davranış alt boyutunda anlamlı bir farklılık göstermiştir. Kıdem ve medeni durum değişkenleri davranış alt boyutunda anlamlı bir farklılık göstermiştir. Branş değişkeninde davranış, bilgi alt boyut ve dindarlık toplam puanında anlamlı bir farklılık göstermiştir. Çocuk sahibi olma/olmama değişkenine göre bilgi alt boyutunda anlamlı farklılık göstermiştir. Okul türü ve hayatın çoğunun nerede geçtiği değişkenlerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermemiştir. Öğretmenlerin; Yaşamda Anlam ile Mesleki Doyum, Yaşamda Anlam ile Dindarlık, Mesleki Doyum ile Dindarlık değişkenleri arasında zayıf düzeyde pozitif yönde anlamlı bir ilişki ortaya çıkmıştır.
  • Öğe
    Okul öncesi çocuk kitaplarının değerler eğitimi açısından incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Taş, Akife; Tavukçuoğlu, Mustafa
    Dinî içerikli çocuk kitapları din eğitimi alanındaki destekleyici materyallerin başında gelmektedir. Din eğitimi ile beraber değerler eğitimi de son yıllarda özellikle okul öncesi dönemde sıkça gündeme gelen bir konu olmuştur. Okul öncesi dönem değerler eğitimi için 4-6 Yaş Kur'an kursları açan Diyanet İşleri Başkanlığı değerler eğitimini destekleyici yayınlar çıkarmaktadır. Bu çalışmada Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çıkarılan "Hikâyeler ve Etkinliklerle Değerler Eğitimi Seti 1" setini hikâyelerin resimleme, kazanımlara uygunluğu ve gelişimsel döneme uygunluğu, etkinliklerin ise öğretim yöntem ve tekniklerine ve kazanımlara uygunluğu çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutulmuştur. Araştırma da nitel içerik analizi tekniği kullanılmıştır. Değerlendirmeler sonucunda bu setin okul öncesi değerler eğitimine olumlu anlamda destek olabilecek bir set olduğu kanısına varılmıştır.
  • Öğe
    İbn Rüşd'ün Telhîsu'l-Kevn ve'l-fesâd'ı temelinde oluş ve bozuluş teorisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Tekelioğlu, Maide; Taş, İsmail
    Oluş ve bozuluş meselesi felsefe geleneğinde geniş bir alan oluşturur. Biz konuyu sınırlandırmak için İbn Rüşd'ün Telhîsu'l-kevn ve'l-fesâd eseri üzerinden çalışacağız. İki bölümden oluşan eserin ilk bölümünde oluş ve bozuluş teorisine; ikinci bölümünde ise cismin ögelerine yer verilmiştir. Oluş ve bozuluş konusunun temel hareket noktaları mutlak oluş ve mutlak bozuluşun gerçekleşme şekli ile başkalaşımın gerçekleşme şekli arasındaki farkın ortaya konulması, oluş ve bozuluşun temel ilkelerinin ve cismin ögelerinin belirlenmesi, bileşik cisimlerin oluş ve bozuluş yönlerinin tespiti, artma ve eksilme, temas, etki, edilgi ve karışımın oluşta sergilediği işlevin belirlenmesidir. Konuyu seçme amacımız oluş ve bozuluş teorisinin İbn Rüşd düşüncesi bağlamında nasıl anlaşıldığını tespit etmek ve konu hakkındaki değerlendirmelerine yer vermektir. Bu amaç doğrultusunda Oluş ve Bozuluş eserinin müellifi olarak Aristoteles'in, bu esere şerh yazan şarih olarak İbn Rüşd'ün ve Sokrates öncesi filozofların düşüncelerinin neler olduğu ile Telhîsu'l-kevn ve'l-fesâd eserinde konu hakkındaki problemlerin ele alınış biçimi açıklanmıştır. Bunun neticesinde konunun temel kavram, ilke ve teorileri belirlenmiştir. Aristoteles'in oluş ve bozuluş nazariyesini İbn Rüşd yorumunun nasıl etkilediği ve nasıl katkı sağladığı ortaya konulmuştur.
  • Öğe
    Abdülhalîm Mahmûd (1910-1978) ve düşünce dünyası
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Abdalla, Basma Ahmed Mohamed; Harmancı, Mehmet
    Bu çalışma, Ezher şeyhi Dr. Abdülhalîm Mahmûd’un (1910-1978) hayatının, düşüncesinin ve eserlerinin İslam felsefesine katkısı hakkında bir çalışmadır. Mahmûd, İslam dünyasının önde gelen eğitim kurumlarından biri olan Ezher’in şeyhliğini yapmış önemli bir Müslüman âlimdir. Mahmûd; kelâm, felsefe, mantık ve tasavvuf gibi çeşitli alanlarda çalışmalar yapmıştır. Bu alanlardan özellikle tasavvuf ve felsefenin ilişkisiyle ilgilenmiştir. Bu çalışma iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Abdülhalîm Mahmûd’un hayatından ve eserlerinden bahsedilmiştir. İkinci bölüm ise Mahmûd’un İslam felsefesi tasavvurunu içermektedir.
  • Öğe
    Sinemada dini değerler ve inançlar: Mısır sineması örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Afaneh, Yasmeen Naser Yousef; Akgül, Mehmet
    Bu çalışma, Mısır sinemasında din unsurunun nasıl kullanıldığını ve dindar izleyicilerin sinemaya ilişkin algılarının nasıl değiştiğini belirlemeyi amaçlamaktadır. Bunun sonuçları ise aşağıdaki gibi özetlenebilir; Dönemden döneme din unsuru birçok alanda ve şiddet unsurunda da kullanılmıştır. Cemal Abdülnasır döneminin etkisinde kalınıldığı Cumhuriyetin ilk yıllarında, dönemin önceki sosyal ve siyasi düzenini simgeleyen diğer konularda olduğu gibi bu alanda da olumsuz anlamda kullanılmıştır. Daha sonra ise ulusal sinema döneminin ortaya çıkmasıyla birlikte din, siyasi ve ideolojik bir bağlamda ele alınmıştır. Günümüzde din, daha önceki ticari ve misyoner çıkarların aksine, farklı geçmişlerden farklı yöneticiler tarafından sanatsal yaklaşımlarla uygulanan bir unsur haline gelmiştir. Dindar izleyiciler, günah olarak sinemaya mesafe koysalar da, daha sonra sinemaya sanat olarak artan bir ilgi gösterdiler, ancak belirli filmleri ve belirli sahneleri eleştirdiler. Bununla birlikte, Mısır sineması hâlâ siyasi çıkarların egemenliği altındadır ve bu zamana kadar Mısır sinemasını bir din klişesi yapan şey ise budur.
  • Öğe
    Mehmed İzzet'in (1891-1930) ahlak anlayışı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Asiltürk, Aliye; Harmancı, Mehmet
    Batılılaşma, Osmanlı Devleti için bir kırılma noktasını temsil eder. Batılılaşmanın ilk resmi adımı Tanzimat Fermanı’nın ilan edilmesidir. Osmanlı toplumu, Tanzimat Fermanı ile bir zihniyet değişimi yaşamıştır. Bu değişimi eğitim, felsefe, sanat, ahlak gibi birçok alanda görmekteyiz. Osmanlı aydınlarından bir grup Batı’nın tekniğinin, bilimin ve zihniyetinin olduğu gibi bütünüyle alınmasının gerekliliğini savunmuşlardır. Diğer bir grup aydın ise Batı’yı örnek almakla birlikte kendi milli, manevi, dini değerlerimize de sahip çıkılması gerekliliğini savunmuşlardır. Mehmed İzzet, ikinci aydın grubunu temsil eden önemli isimlerdendir. Bu çalışmada, Tanzimat sonrası ahlak anlayışı Mehmed İzzet’in şahsında anlatılmaya çalışılmıştır. Ayrıca İzzet’in Osmanlı düşüncesinde, Kant’ın vazife anlayışını temsil ettiği ortaya konulmuştur.