Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 59
  • Öğe
    İmam Hatip lisesi öğrencilerinin eğitim yaşantıları hakkında öğretmen ve öğrenci görüşleri: Kuşaklar arası bir araştırma
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Akkuş, Ümmügülsüm; Turanalp, Muhammed Fatih
    Nitel araştırma yöntemi ve fenomenoloji (olgu bilimi) deseni kullanılan "İmam Hatip Lisesi Öğrencilerinin Eğitim Yaşantıları Hakkında Öğretmen ve Öğrenci Görüşleri: Kuşaklar Arası Bir Araştırma" başlıklı çalışmanın amacı, kuşak farklarının din eğitimi alanındaki eğitime nasıl yansıdığını sorgulamak ve Z kuşağı ile karşı karşıya kalan eğitimcilerin din eğitimi alanında ne gibi değişikliklere gitmesi gerektiği ile ilgili öneriler sunmaktır. Araştırmanın kuramsal kısmının oluşturulması için öncelikle kuşaklarla ilgili yurtiçi ve yurtdışı çalışmalar taranmış ve değerlendirilmiştir. Daha sonra Konya ilinde, imam hatip lisesi okuyan 16 öğrenci ve 8 öğretmenle yarı-yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucu ortaya çıkan veriler içerik ve betimsel analiz teknikleri ile analiz edilmiştir. Ayrıntılı biçimde tanımlanan ve sunulan bulgular, teorik bilgilerle desteklenerek değerlendirilmiş ve kuşak farklarının eğitime yansıyan sorunlarına cevap aranmaya çalışılmıştır. Üç bölümden oluşan araştırmanın giriş bölümünde, araştırmanın problemi, amacı ve önemi, sınırlılıkları ve tanımlarına yer verilmiş, birinci bölümde kuşak kavramının kuramsal temelleri, farklılıkları ve çatışmalarının işlevsel yönü incelenmiş, ikinci bölümde araştırmanın yöntemi incelenmiş, üçüncü bölümde araştırma bulguları yorum ve tartışma ele alınmış, sonuç ve önerilere yer verilmiştir.
  • Öğe
    Yeni Pitagorasçılar'ın bir kozmolojisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Alan, Ebubekir; Harmancı, Mehmet
    Bu çalışmada Yeni Pitagorasçı yazarlar olan Ceraslı Nikomakus'un Aritmetiğe Giriş, İzmirli Teon'un Platon'u Anlamaya Faydası Olan Matematik Bilgisi eserleri ile Apamealı Numenius'un fragmanları ve yazarı bilinmeyen Aritmetiği Teolojisi kitabındaki (YBAT) kozmoloji düşünceleri incelenmiştir. Yeni Pitagorasçı felsefenin ayırt edici özelliği Tales'ten başlayıp Platon'la devam eden doğa felsefesindeki arke setinin çokluğunu teke indirmeleridir. Bu hedefi gerçekleştirebilmek için Timayos diyalogundaki yapıtaşı ilkesi, muharrik ilke ve yasa ilkelerinin rolleri yazılmamış teoriyi teşkil eden İyi Üzerine dersindeki kavramsal şemayla ilişkilendirilmiş ve monist bir sistem altında yeniden ifade edilmiştir. Bir'e dayalı kozmolojilerin başlangıcını temsil eden bu sisteme göre monad, cisimlerin soyut kalıplarını zihninde taşıyan bir tanrıdır ve evreni kendi zihnindeki plana göre kendisinden çıkartır. Nikomakus, Teon ve YBAT'ye göre monad potansiyel olarak her şeyin ilkörneğidir ve her şey bilfiil monaddır. Numenius'a gelince o, monadı soyutlama ameliyesini diğer üç yazara kıyasla daha ileri taşımıştır. Ona göre şeyler Tek Tanrı'nın zihinsel yönelimselliği sonucunda varlığa gelen tohumlardır.
  • Öğe
    Gazilerin karşılaştığı sorunlar ve manevi danışmanlık ihtiyaçları üzerine bir araştırma
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Harputlu, İlke; Bahadır, Abdülkerim
    Bu çalışma, orduda görev almış ve vatan savunması sırasında fiziksel, psikolojik ve manevi olarak yaralanmış gazilerin karşılaşmış oldukları sorunları inceleyerek, bu sorunlar çerçevesinde onların manevi danışmanlık ihtiyaçlarının tespit edilmesini ve bu ihtiyaçlara yönelik çözüm önerilerine ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu çalışmanın yöntemi nitel araştırmadır, çalışma grubu 16 malul, 11 muharip ve 3 yara işareti taşıyan personel olmak üzere toplam 30 gaziden oluşmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmış, elde edilen veriler betimsel analizine tabi tutulmuştur. Çalışmada dört üst tema belirlenmiştir. Bu temalar; gazilerin travma sürecinde yaşadıkları bedensel ve psikolojik sorunlar, gaziler için hayatın anlamı, gazilerin travma sonrası sağladıkları destek kaynakları ile başa çıkma uygulamaları ve gazilerin ihtiyaç duyduğu manevi danışmanlıktır. Elde edilen bulgulara göre; gazilerin yaşadıkları travma sebebiyle fiziksel çeşitli sağlık sorunları yaşadıkları, travmaya bağlı psikolojik sağlık sorunları ile mücadele ettikleri, yaşamış oldukları anlam kaybına bağlı manevi sorunlar yaşadıkları izlenmiştir. Gazilerin yaşadıklarını anlamlandırmak ve hayatlarına tekrar bağlanmak için hayatta anlam bulmaya çalıştıkları, travma sürecinde farklı kaynaklardan manevi destek alma eğilimleri olduğu ve verileceği takdirde manevi danışmanlık uygulamalarından faydalanacakları ve bu yönde çeşitli beklentileri olduğu tespit edilmiştir. Elde edilen veriler ışığında; gazilere verilecek manevi danışmanlığın Varoluşsal Yaklaşım içinde anlam temelli ve bütünsel bir şekilde yapılmasının fayda sağlayacağı ve gazilere yönelik manevi danışmanlığın bilişsel, fiziksel, psikolojik, sosyal ve dini inanç merkezli olarak yapılması önerilmiştir.
  • Öğe
    Avusturya'da dinler ve dini hak ve özgürlüklerin tarihçesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Başyemenici, Mehmet Zeki; Baybal, Mustafa Sami
    Avusturya, Avrupa ülkeleri içerisinde dini hak ve özgürlüklerin tasarrufu açısından üzerinde çalışma yapmaya değer bir ülke olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülke, tarihi boyunca çok uluslu bir imparatorluk olması münasebetiyle, farklı etnik gruplar ve inançlarla bir arada yaşama kültürünü geliştirmiştir. Dolayısıyla Avusturya'nın tarihi, din ve mezhep savaşları ve otorite ile din arasındaki mücadelelere sahne olmuştur. Katolik mezhebinin hâkim ve güçlü olduğu ülkede söz konusu mücadeleler neticesinde farklı mezhepler ve inanç toplulukları ortaya çıkmıştır. Günümüzde ülkede Hıristiyanlık, İslâmiyet, Yahudilik olmak üzere üç temel din ve bunlara bağlı farklı inanç toplulukları, mezhepler hâkimdir. Adı geçen inançlara ait kiliseler, cemaat ve topluluklara ait kurumlar, sadece dini değil birçok alanda faaliyet göstermektedir. Avusturya farklı dönemlerde bünyesi dahilindeki din, mezhep ve inanç topluluklarına dini hak ve özgürlükler tanıma adına onları yasalarıyla desteklemiştir. Ülkede hâkim olan din Hıristiyanlık iken ikinci sırada İslamiyet yer almaktadır. Avusturya, İslâmiyet'i Avrupa'da resmen tanıyan ilk ülkedir. Ancak 2015 yılı itibari ile İslâm, çıkartılan yeni yasa ile bir yandan ülke ile uyumlanmaya çalışırken, aynı zamanda kontrol altına alınmaya çalışılmıştır. Böylece yeni İslâm kanunu, İslâmofobi'nin ülkede kurumsallaştırılmasının yasal dayanağı haline gelmiştir.
  • Öğe
    Din öğretiminde iletişim temelli algılanan öğretmen nitelikleri ve İ.H.L. öğrencilerinin okul aidiyetine etkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Çimen, Rahim; Tavukçuoğlu, Mustafa
    İletişim, hayatın her alanında insanın sürekli kullandığı önemli bir kavramdır. İletişim insanların birçok alanda karşısına çıkmakta ve hayat başarısına etki etmektedir. Eğitim öğretim konusunda da iletişim kavramı önemli bir husustur. Yönetici, öğretmen, öğrenci ve veli eğitim öğretim kurumlarında sürekli bir şekilde iletişim kurmaktadırlar. Öğrencinin eğitim öğretim süreci içerisinde akademik yönden başarılı olması ve eğitim alması konusunda da yine iletişimin varlığı dikkate değerdir. Okul hayatında doğru ve olumlu iletişim şeklini kuran öğretmen ve öğrenciler başarılı bir netice elde etmektedirler. Bunun yanı sıra din öğretiminde de iletişim konusuna daha da büyük önem vermek gereklidir. Çünkü öğrencilerin doğru dini bilgileri almaları doğru bir iletişim sürecine bağlıdır. Din öğretiminde iletişim süreci açısından kaynak olarak kabul edilen öğretmen ile alıcı olarak kabul edilen öğrenci arasındaki iletişimin doğru yürütülmesi de dini bilgilerin öğrenilmesi ve öğrencilerin ileriki hayatlarında etki etmesi bakımından dikkat edilmesi gereken bir konudur. Bu çalışma iletişim süreci temelinde yapılan bir araştırmadır. Öncelikle iletişim sürecinde yer alan temel unsurlar belirlenmiştir. Sonrasında iletişim unsurlarının eğitim öğretim açısından karşılığı olan kavramlar ve roller incelenmiştir. Özellikle tez başlığında belirtildiği üzere iletişim süreci açısından öğretmen niteliklerinin neler olduğu alanyazında araştırılıp taranmış ve öğretmen nitelikleri tespit edilmiştir. Tespit edilen bu niteliklerin Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri görüşleri doğrultusunda araştırma yapmak için bir ölçek oluşturulması için gerekli hazırlıklar yapılmıştır. Bu konuda eğitim öğretim alanında akademisyen görüşleri çerçevesinde gerekli incelemeler neticesinde bir ölçek oluşturulmuştur. Bu ölçek sahada uygulanarak geçerlik ve güvenirlik analizleri yapılmıştır. Daha sonra uygulanan “İletişim Süreci Açısından Öğretmen Nitelikleri” ölçeği ile daha önceden uygulanmış, Aşlamacı ve Eker tarafından geliştirilen “İ.H.L. Okul Aidiyeti” ölçeği uygulanmıştır. Bu iki ölçek arasındaki ilişkiye bakılarak iletişim süreci açısından din öğretiminde öğretmen niteliklerinin İ.H.L. öğrencilerinin okul aidiyetine etkisi araştırılmıştır. Elde edilen veriler sonrasında ortaya çıkan bulgular ışığında, bu çalışma hazırlanmıştır. Araştırmada kullanılan bu iki ölçek arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. İletişim süreci açısından tespit edilen öğretmen niteliklerinin, Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin okul aidiyetlerine etkisi olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca bu bulgular, M.E.B. Genel Öğretmen Yeterlikleri, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Özel Alan Yeterlikleri ile başka araştırmacıların yaptığı çalışmalarla karşılaştırılmış ve genel olarak benzer sonuçların elde edildiği görülmüştür. Araştırmanın sonucunda iletişim süreci açısından öğretmen niteliklerine ve bu niteliklerin okul aidiyetine etkisini çalışmak isteyen araştırmacılara ve uygulama sahasında da öğretmen ve yöneticilere yönelik önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    5E modelinin din eğitimine uyarlanması ve bilgi transferine etkisi üzerine bir araştırma (10. sınıf Hadis dersi örneği)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Mert, Musa; Tavukçuoğlu, Mustafa
    Bu çalışmanın amacı, 5E öğrenme döngüsü modelinin din öğretiminde öğrencilerin bilgi transferine etkisini incelemektir. Bu amacı gerçekleştirmek üzere nitel araştırma yöntemlerinden birisi olan eylem araştırması deseni benimsenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, 2018-2019 eğitim öğretim yılının bahar döneminde İstanbul il merkezinde bulunan bir Kız Anadolu İmam Hatip Lisesi'nin 10. sınıfında öğrenim gören 21 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma için bir eylem planı ve uygulama takvimi oluşturulmuştur. Eylem planı hazırlama sürecinde tez izleme komitesi danışma kurulu fonksiyonu icra etmiştir. Veri toplama aracı olarak araştırmacı notları, gözlemci notları, video kaydı, ses kaydı, öğrenci günlükleri, öğrenci çalışma kâğıtları ve odak grup görüşmesi kullanılmıştır. Araştırmada, Anadolu İmam Hatip Liseleri Hadis dersi öğretim programında yer alan üç farklı konu için kazanımlar dikkate alınmak suretiyle 5E modeline uygun olarak hazırlanan ders planları kullanılmıştır. Ders planları ve etkinlikler literatürden faydalanılarak araştırmacı tarafından hazırlanmış ve uzman görüşleri alınmıştır. Verilerin analizinde MAXQDA Nitel Veri Analizi Programı yardımıyla, betimsel analiz ve içerik analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, din öğretiminde 5E öğrenme döngüsü modeline uygun etkinliklerin bilgi transferi sağlamada son derece etkili olduğu ve konularının öğretiminde 5E öğrenme döngüsü modelinin kullanılmasının oldukça faydalı olduğu saptanmıştır.
  • Öğe
    Klinik manevi danışmanlık eğitimi: Almanya KSA modeli ve Türkiye'de uygulanması
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Bahadır, Aysun; Şahin, Adem
    Bu çalışmada manevi danışmanlığın terapötik-psikolojik kuramına dayalı olan ve Almanya'da uygulanan Klinik Manevi Danışmanlık Eğitim modeli (KSA) tanıtılmış, Türkiye örnekleminde uygulaması yapılarak sonuçları tartışılmıştır. KSA, manevi danışmanın, terapötik iletişim becerilerini kazanması ve kendi farkındalığını geliştirip bütüncül psikoterapi teknikleri ile güçlü ve zayıf yanlarını tanıması adına uygulanan mesleğinde profesyonelleşme eğitimidir. Aynı zamanda kademeli bir eğitim olup, belirtilen akreditelerin tamamlanması ile meslekte yükselme, süpervizör olma ve eğitim lideri olma imkânı tanımaktadır. Araştırmacı tarafından Klinik Manevi Danışmanlık eğitiminin Türkiye'de uygulanabilirliğini gözlemlemek için Almanya'da KSA eğitimleri tamamlanarak, DGfP Kurumu tarafından onaylı sertifika alınmıştır. Türkiye eğitimi ise DİB'de farklı görevlerde çalışan 7 manevi danışman ile birlikte 4 hafta tam gün "Uygulamalı Manevi Danışmanlık Eğitimi" grup oturumları şeklinde gerçekleşmiş ve iki hafta eğitime bağlı olarak çalıştıkları kurumlarda staj yaplmışlardır. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden olan olgubilim (fenomenolojik) çalışma modelinde gerçekleştirilmiş olup verilerin elde edilmesi için yapılandırılmış sorular sorulmuş, araştırma kapsamında veriler, katılımcılardan formlar aracılığıyla ve yüz yüze görüşülerek toplanmıştır. Araştırma kapsamında toplanan yazılı dokümanlar ilk olarak bilgisayara aktarılmış ve içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Daha sonra bulguların tanımları ve yorumlanması gerçekleştirilmiştir. İçerik analizlerinin sonuçlarına göre, Klinik Manevi Danışmanlık eğitiminin manevi danışmanlar üzerinde uygulanması olumlu sonuç vermiştir.
  • Öğe
    Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi yüksek din öğretimi mezunlarının din anlayışları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Yıldırım, Mustafa; Korkmaz, Arif
    Türkiye’de Cumhuriyet Dönemi yüksek din öğretiminin kalıcı hâle gelmesi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin 1949 yılında açılmasıyla başlamıştır. Bu kurumlardan mezun olan kitlenin oluşturduğu dindarlık tipolojisi, 70 yılı aşan tecrübesi ve elit/rasyonel dini temsil düzeyi ile sosyolojik bir araştırma niteliği taşıyan bu çalışmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Türkiye genelinde yüksek din öğretimi kurumlarından mezun olmuş kişilerin, dini anlayışları inanç, ibadet, bilgi, etki ve duygudan oluşan dindarlığın boyutları kapsamında ele alınmıştır. Yüksek din öğretimi mezunlarının dinsellik ve dindarlık açısından incelendiği çalışmada, ilahiyatçıların dinî inanç ve pratiklerinin, somut hayatta ve toplumsal gerçeklik içerisinde nasıl yansıdığı, nasıl uygulandığı, gündelik hayatlarını ve ilişkilerini nasıl biçimlendirdiği tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda nicel bulgulara ulaşmak için ülke genelinden kartopu yöntemi ile evreni temsil edecek düzeyde örneklem oluşturulmuş ve anket uygulanmıştır. Araştırmanın amacına uygun olarak, ilahiyatçıların din anlayışlarındaki farklılaşmaya etki edebileceği düşünülen cinsiyet, yaş, mezun olunan dini yükseköğretim kurumu, meslek, çalışılan kurum ve benimsenen İslami yorum biçimi gibi değişkenlerle, değişmeler arasındaki ilişkiler, etki ve tepkiler tespit edilmiş ve ilahiyatçıların dinî yaşayışları sosyolojik olarak incelenmiştir. Oluşturulan dinî tutum ölçeği ile katılımcıların geleneksel veya modern dinî görüşlerden hangisini daha çok benimsediği ölçülmüş, güncel dinî konular hakkındaki mevcut ilahiyatçı tutumları tespit edilmeye çalışılmıştır. Nicel yöntemin kullanıldığı bu araştırmada örnekleme tekniğine başvurulmuş, yüksek din öğretimi mezunlarından 390 kadın 693 erkek olmak üzere toplam 1083 kişi ile anket uygulaması gerçekleştirilmiştir.
  • Öğe
    Lise Öğrencilerinde Ateizm ve Deizm Eğilimi Üzerine Bir Araştırma (Konya Örneği)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Kandemir, Sibel; Tavukçuoğlu, Mustafa
    Toplumsal değişimlerin çok hızlı olduğu ve küreselleşmenin bir sonucu olarak çok sayıda alternatifle karşı karşıya kaldığımız çağımızda, yerel kültürün daha güçlü olduğu eski çağlara göre gençlerin kimlik krizlerinin daha yaygın olduğunu söylemek mümkündür. Bu durumdan dini değerler de nasibini almakta, gençler yaşadıkları toplumda hâkim olan din hakkında sübjektif yargılar oluşturmaya çalışırken bir yandan da ortaya çıkan diğer alternatifleri değerlendirmektedir. Bu araştırma ve değerlendirme sürecinin sonunda gencin toplumsal değerleri benimseyerek kimliğinin bir parçası haline getirmesi ya da yaygın inançlardan farklı bir tercihte bulunması mümkündür. Bu bağlamda gençlerin dini değerlere yaklaşımlarının araştırılması ve din eğitimi planlamalarının bu araştırmalardan elde edilen sonuçlar dikkate alınarak yürütülmesi önem taşımaktadır. Lise gençliğinin ateizme ve deizme eğilimlerinin araştırıldığı çalışmamız teorik ve empirik olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Teorik bölümde konunun kuramsal çerçevesi ortaya konurken, empirik bölümde Ok-Dini Tutum Ölçeği ve Din Dışı Yönelim Ölçeği ile elde edilen bulgular değerlendirilmiştir. Gençlerin dini tutumları ve inançları üzerinde etkili olan faktörler din eğitimi bilimi açısından ele alınmıştır. Alandan toplanan veriler değerlendirildiğinde lise öğrencileri arasında azda olsa dine karşı olumsuz tutum geliştiren, ateist ve deist anlayışı benimseyenlerin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Ulaşılan bulgulara göre gençlerin dine yaklaşımları üzerinde en etkili kurum ailedir. Alınan din eğitiminin yoğunluğu ve bu eğitimden tatmin olma düzeyi arttıkça ateizm, deizm gibi akımlara eğilim azalmaktadır.
  • Öğe
    Kronik Hastalarda İyi Oluş ve Maneviyat: Nitel Bir Araştırma
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Akbolat, Abdurrahman; Bahadır, Abdulkerim; Yıldırım, Mesut
    Günümüzde engellilik türü olarak nitelendirilen kronik hastalıklar, bireylerde psikolojik ve sosyolojik olumsuzlukların yaşanmasına neden olan, aynı zamanda uzun süreli tedavi almayı gerektiren hastalıklardır. Bu hastalık çeşitleri arasında diyabet, kardiyovasküler hastalıklar, kanser, KOAH, kronik böbrek hastalıklarını sıralamak mümkündür. Bu hastalıkları taşıyan bireyler hastalık sürecinde yoğun stres ve umutsuzluk gibi psikolojik sorunlar yaşamasının yanında sosyal çevreye uyum sağlayamama gibi sosyal sorunlarla da mücadele etmektedir. Manevi danışmanlık; hastalık, doğal afetler ve ölüm gibi olumsuzluklara maruz kalan bireylerin anlam arayışı sürecinde dini ve manevi referanslarla desteklenme hizmetidir. Bu araştırmanın amacı, kronik hastaların psikolojik iyi oluş odaklı manevi destek ihtiyaçlarını tespit etmektir. Araştırma ölüm oranı yüksek olan kronik hastalıklar arasında yer alan kanser, KOAH veya böbrek yetmezliğinden birini taşıyan 79 katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Katılımcı grubun oluşturulmasında seçkisiz olmayan örnekleme yöntemlerinden amaçlı örnekleme yöntemi tercih edilmiş ve bu yöntem içerisinden de ölçüt örnekleme yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmanın temaları, psikolojik iyi oluşun boyutları referans alınarak oluşturulmuştur. Bu temalar bağlamında katılımcıların manevi destek ihtiyaçları sistematik olarak tespit edilmiştir. Katılımcılardan toplanan verilerin analizi sonucunda 145 farklı kod belirlenmiştir. Araştırmanın sonuçlarına göre, katılımcıların manevi destek ihtiyaçlarının büyük bir kısmını (%60,2) dini konulara ilişkindir. Bulgulara göre, katılımcıların din ile maneviyatı birbirinden ayırmadığı söylenebilir. Ayrıca, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesinde manevi danışmanlığın katkı sunabileceği sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Mahremiyet Eğitimine İlişkin Sorunlar Üzerine Bir Araştırma
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) İder, Saadet; Tavukçuoğlu, Mustafa
    Mahremiyet eğitiminin informal bir eğitim alanı olması, eğitim sürecine gelişigüzel dâhil olan unsurları sorgulamayı ve mevcut sorunları tespit etmeyi gerekli kılmaktadır. Ebeveynlerin çoğunlukla toplumsal yargıları referans aldığı mahremiyet algısı onların eğitim anlayışına da yansımakta, aynı anlayışla yetişen bireyler bu zincirin bir parçası haline gelmektedir. Ebeveyn ile toplum arasındaki karşılıklı etkileşim, herhangi bir kırılma yaşamadığı sürece ezber bir mahremiyete hizmet etmektedir. Yaptığımız çalışma, çocukluk ve gençlik dönemindeki mahremiyete ilişkin yaşantıların yetişkinlik dönemine etkilerini ortaya koyarak o dönemde sunulan mahremiyet eğitiminin sorunlarını tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla 21 yetişkin ile görüşme yapılmış, kişilerin mahremiyete ilişkin geçmiş tecrübeleri şimdiki mahremiyet algısı ile ilişkilendirilmiştir. Nitel araştırma yöntemiyle gerçekleştirilen araştırmanın deseni olgubilimdir. İçerik analizinin kullanıldığı çalışmada 'Yetişkinlerde mahremiyet algısı, Çocukluk ve gençlik dönemindeki mahremiyete ilişkin yaşantılar, Mahremiyet eğitiminde anne ve baba, Çocukluk ve gençlik dönemindeki mahremiyete ilişkin yaşantıların yetişkinlik dönemine yansımaları" şeklinde dört ana tema oluşturulmuştur. Yetişkinlerdeki mahremiyet algısı, onların mahremiyet kavramına yüklediği anlam, mahremiyete aykırı durum ve davranışlardan kaçınma sebepleri, mahremiyet kapsamına aldığı alanlar ve mahremiyet ihlaline verdiği tepkiler üzerinden belirlenmiştir. Çocukluk ve gençlik dönemindeki mahremiyete ilişkin tecrübeler, o dönemde merak edilen mahremiyete ilişkin konular, mahremiyete ilişkin konuların paylaşıldığı kişiler, mahremiyet ihlaline verilen tepkiler, mahremiyet anlayışını şekillendiren unsurlar ile ortaya konulmuştur. Mahremiyet eğitiminde anne/babanın rolünü anlamak üzere anne/babanın eğitim sürecine dâhil ettiği konular, anne/babadan gizlenen konular, anne/babada gözlenen olumlu/olumsuz davranışlar ve anne/babanın eğitim anlayışını etkileyen hususlar tespit edilmiştir. Bunun yanında, çocukluk ve gençlik dönemindeki mahremiyete ilişkin tecrübelerin yetişkinlik döneminde eş seçimi, çocuk eğitimi, eşler arası ilişki, ebeveyn/çocuk ilişkisi, karşı cinsle ilişki, sosyal ilişki, cinsel yaşam ve giyinme/örtünme davranışı üzerinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Yüksek Din Öğrenimi Gören Öğrencilerin Bilgi Okuryazarlığı ve Epistemolojik İnanç Düzeyleri Üzerine Bir Araştırma
    (Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) İpek, Fatih; Tavukçuoğlu, Mustafa
    Bu araştırma, "yüksek din öğrenimi gören lisans öğrencilerinin sahip olduğu epistemolojik inanç ve bilgi okuryazarlığı öz yeterlik düzeyini incelemek ve bu ikisi arasındaki ilişkinin ne olduğunu tespit etmek" amacıyla yapılmıştır. Araştırmada, katılımcıların bilgi ve öğrenme anlayışları ile bilgi okuryazarlığı becerilerinin bağımsız değişkenler açısından değişimi sorgulanmıştır. Elde edilen bulgular alanyazındaki bulgularla karşılaştırılarak yüksek din öğrenimi gören öğrencilerin bilgiyi elde etmede ve kullanmada zorlandıkları noktalar tespit edilmeye çalışılmıştır. Böylece Türkiye'deki yüksek din öğretiminde ürün ve süreç olarak beklentilerin karşılanmasıyla ilgili epistemolojik engellerin aydınlatılması ve yüksek din öğretiminin kalitesinin arttırılması çabasına katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için nicel araştırma paradigmasına dayanan ve mevcut durumu sorgulayan "betimsel araştırma modeli" tercih edilmiştir. Araştırmada betimsel model içerisinde hem korelasyonel hem de karşılaştırmaya dayalı ilişkisel tarama yöntemine başvurulmuştur. Veri toplama aracı olarak daha önce Türkçeye uyarlanmış öz bildirime dayalı "Epistemolojik İnançlar Ölçeği" ve "Bilgi Okuryazarlığı Öz yeterlik Ölçeği" kullanılmıştır. Çalışma, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Dicle Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, Bingöl Üniversitesi İlahiyat ve Giresun Üniversitesi İslâmi İlimler Fakültelerinde 2018-2019 yılları arasında öğrenimine devam eden 1318 lisans öğrencisi ile yürütülmüştür. Evrenden örneklemin çekilmesi işlemi, "çok aşamalı örnekleme" yöntemi izlenerek önce "tabakalı örnekleme" ile fakültelerin belirlenmesi sonra "basit seçkisiz örnekleme" ile öğrencilerin belirlenmesi şeklinde yapılmıştır. Gerekli varsayımlar sağlandığı için, veriler üzerinde parametrik testlere uygun olan betimleyici, karşılaştırmacı ve ilişkisel istatistiki araçlar kullanılmıştır. Katılımcıların bilgi okuryazarlığı düzeyleri ile epistemik inançları arasında farklılığın anlamlı olup olmadığını tespitte "Bağımsız Örneklem t-Testi" ve "Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA)" kullanılmıştır. Epistemolojik inanç ve bilgi okuryazarlığı arasındaki ilişkiyi incelemek için ise "Basit Doğrusal Regresyon Analizi" yapılmıştır. Araştırmanın sonucunda, katılımcıların epistemolojik inançlarının "öğrenmenin çabaya bağlı olduğu (ÖÇB)" boyutunda gelişmiş, "öğrenmenin yeteneğe bağlı olduğu (ÖYB)" boyutunda gelişmemiş düzeyde "tek bir doğrunun varlığı (TBD)" boyutunda ise geliştirilmesi gerekir (orta düzey) düzeyde olduğu görülmüştür. Katılımcıların ÖYB puanları ile ÖÇB puanları arasındaki negatif yönlü anlamlı ilişki, İlahiyat öğrencilerinin öğrenmede "çabanın" ve "yeteneğin" yeri ile ilgili epistemolojik inanç gelişimi açısından bir ikilem ortaya çıkarmıştır. Katılımcıların genel bilgi okuryazarlığı öz yeterlik düzeyi "orta gelişmiş/geliştirilmesi gereken" düzeydedir. Bilgi okuryazarlığının temel, orta ve ileri düzey becerilerinin tümünde katılımcıların öz yeterlik seviyesi geliştirilmesi gereken düzeydedir. İlahiyat öğrencileri "bilgi ihtiyacını tanımlama" ve "ürün ve süreç değerlendirme" boyutlarında kendilerini gelişmiş seviyede, "bilgiyi iletme" boyutunda ise zayıf seviyede görmektedir. Bilgi okuryazarlığı (BO) düzeyi ile "öğrenmenin çabaya bağlı olduğu inancı" arasında ters yönde, "öğrenmenin yeteneğe bağlı olduğu ve tek bir doğrunun var olduğu inancı" ile aynı yönde zayıf bir anlamlı ilişki bulunmaktadır. Bağımsız değişkenler açısından epistemolojik inanç gelişimi ve bilgi okuryazarlığı düzeyi ile ilgili eğitimsel olarak hem olumlu hem olumsuz sayılabilecek bulgulara rastlanılmıştır. Fakülteler açısından eğitim geçmişi daha köklü, programa girişte daha yüksek puanlı öğrencilere ve daha fazla öğretim üyesi sayısına sahip olmanın, epistemolojik inanç gelişimine ve bilgi okuryazarlığı öz yeterlik düzeyine olumlu bir katkısı tespit edilememiştir. Katılımcıların epistemolojik inançları hiç bir boyutta sınıf düzeyi arttıkça olumlu yönde anlamlı bir gelişim göstermemiştir. İnternet kullanım sıklığı katılımcıların epistemolojik inanç gelişimi ve bilgi okuryazarlığı düzeyi üzerinde herhangi anlamlı bir farklılaşma oluşturmamıştır. İnterneti en çok araştırma yapmak için kullananların interneti oyun oynamak, sosyal medyayı kullanmak ve alışveriş yapmak için kullananlardan anlamlı olarak daha yüksek bilgi okuryazarlığı becerilerine sahip olduğu görülmüştür. Yaşamın çoğunun geçirildiği yerleşim yerinin nispeten gelişmiş olmasının ve ebeveynlerin öğrenim düzeyinin yüksek olmasının katılımcıların epistemolojik inanç gelişimine ve bilgi okuryazarlığı düzeyine olumlu bir etkisi tespit edilememiştir. Resmi kurumlar dışında da din eğitimi alan katılımcıların sadece resmi kurumlarda din eğitimi almış katılımcılardan anlamlı olarak daha güçlü bir biçimde doğrunun bir ve değişmez olduğuna inanmasına karşın bu katılımcıların daha gelişmiş bilgi okuryazarlığı beceri düzeyine sahip olduğu görülmüştür. Araştırma yöntemlerine yönelik eğitimlerin epistemolojik inanç gelişimine olumlu bir katkısı tespit edilememiş ancak BO açısından böyle bir eğitim alan öğrencilerin lehine anlamlı bir farklılaşma tespit edilmiştir. Bilgi okuryazarlığı öz-yeterlik düzeyi ile "öğrenmenin çabaya bağlı olduğuna inanma" ile ters yönde anlamlı zayıf bir ilişki tespit edilmiştir. "Öğrenme yeteneğe bağlıdır" ve "doğrunun bir tek olduğu" inancında aynı yönde zayıf bir ilişki tespit edilmiştir. Regresyon analizi sonuçları bilgi okuryazarlık düzeyinin epistemolojik inançları anlamlı olarak yordadığını göstermiştir. Bu bulgulara göre; (1) İlahiyat öğrencilerinin öğrenmenin yeteneğe bağlı bir olay olarak görmesine iten nedenleri ve alan odaklı epistemolojik inanç gelişimine odaklanan çalışmalar yapılmalıdır. (2) Yüksek din öğretimi gören öğrencilerin BO seviyesini geliştirmek için epistemolojik inanç gelişimini de kapsayacak biçimde uzman kütüphanecilerin eğitici olarak dâhil olduğu eğitimler yapılmalıdır. (3) Sosyal bilimler ve din bilimleri arasında uyum oluşturmayı amaçlayan İlahiyat alanına özgü BO standartları geliştirilmelidir.
  • Öğe
    İslâm’ın İlk Emri Oku Dergisi’nde Kadın Algısının Dönüşümü (1961-1979)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2021) Taş, Mustafa; Akgül, Mehmet
    Kadın, her toplumun ve her dönemin tartışılan konularından biridir. Kur’an kadın konusunu önceki dönemlerde örneğine pek rastlanmayan bir tarzda ele almış; kadın ve erkeği birbirlerinin velisi ilan etmiştir. Ancak toplumların ve dönemlerin mevcut kültürleri naslara yaklaşımı etkilediğinden pek çok konuda olduğu gibi kadının durumunu da etkilemiştir. Lakin modern zamanlara kadar bu etkinin sınırları kısıtlı kalırken, İslam dünyasında pek çok aydın da kadının değişen durumuna karşı direnç göstermiştir. 1960’ların egemen kadın anlayışı, kadının kocasına sadakati, itaati ve uyumuyla özdeşleşir. Kadının temel hedefi bir aile kurmak ve aileyi çekip çevirmektir. Fedakâr ve yapıcı özellikleriyle aile içi yaşamın düzenini sağlayan kadındır, aile reisi imajıyla ailesini dış tehditlerden koruyan erkektir. Genel olarak kadın, şefkati ile gösterdiği sabırla, durumu idare etmektedir ve ev işlerinde babanın yardımcısı rolünü üstlenir. Çalışmamıza konu olan İslamın İlk Emri Oku dergisi, 1961 yılından 1979 yılına kadar yayınlarını sürdürür. 209 sayı yayınlanan derginin, 109 sayısından, kadınla ilgili 171 müstakil metin inceleme konusu yapılmıştır. Çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde derginin çıkış amacı, ele alınan konular, üslubu, teknik özellikleri, yazarları ve yapılan tercümeler hakkında bilgi verilmektedir. İkinci bölümde ise; moda, tesettür, evlilik, eğitim, kariyer, eşitlik, kamusal alan, doğum ve aile konuları kadın merkezli ele alınmıştır. Derginin kadına bakış açısı; sadakat, namus ve erkeğe itaattir. Erkeğe yüklenen sorumluluk ise karısının ve çocuklarının ihtiyaçlarını temin etmek, onlara kol kanat germektir. Bu aile içi hiyerarşik düzenin toplumsal yansıması, düzenli bir cemiyet ve müreffeh bir toplumdur. Kadının eğitimi ile kısmen meslek hayatı konusunda bir dönüşüm gözlenmiştir. Diğer başlıklarda kayda değer bir değişme bulgusuna rastlanmamıştır.
  • Öğe
    Charles Hartshorne’un Neo-Klasik Teizmi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2021) Özgül, Kadri; Şahin, Naim
    Bu çalışmada Charles Hartshorne’un neo-klasik teizm anlayışını irdelemeye çalıştık. “Klasik” kelimesi mevcut olanın çoğunu muhafaza etmeyi çağrıştırır. “Neo” (yeni) kelimesi ise olana bir şey ekler ve yeniliğe vurgu yapar. Hartshorne’un gayesi de klasik Hristiyan teizmine yeni bir bakış açısı kazandırmaktır. Tanrı problemi onun direkt felsefi/teolojik ilgi alanı içerisindedir. O, bir dizi teolojik hatalardan bahseder. Ölümsüzlük, vahiy, apatik (apathic) Tanrı sevgisi, her şeyi bilme, her şeye gücü yetme, değişmeyen mutlak mükemmel Tanrı anlayışları teolojik hatalardandır. Klasik Hristiyan teizminin problematik ardalanı teolojik hataların ele alınmasını gerektirmiştir. Dolayısıyla Hartshorne, dini yaklaşımlara alternatif, orjinal, akla ve mantığa yatkın çözümlemeler üretmeyi amaçlamıştır. Hartshorne Tanrı’nın sıfatlarının tanımlarının içeriğinde bazı değişikliklere gider. Başta kötülük problemi olmak üzere bazı din felsefesi problemlerini bu şekilde çözmeye çalışır. Tanrı’nın sıfatlarının yeniden yorumlanması sınırlı Tanrı anlayışını beraberinde getirmiştir. Neo-klasik teizm Tanrı-âlem-insan ilişkisini, bağıntı ve süreç kavramlarıyla birlikte ortaya koyar. Hartshorne’da Tanrı sevgisi ön planda tutulmuş ve sevgi atmosferi onun düşünce yapısını sarmalamıştır. Tanrı’nın varlığını kendi global delil versiyonu ve revize edilmiş ontolojik delil ile güçlü bir şekilde tanıtlamaya çalışır. Ayrıca o, Tanrı’nın herhangi bir cinsiyet belirten bir zamirle birlikte zikredilmesini arzu etmez. Bu ekolde Tanrı ve dünya birbirinden bağımsız düşünülemez birinin varlığı ötekinin varlığını zorunlu kılar. Hartshorne, panenteizmin ılımlı bir orta yol tutuş tarzını kişilerin tercihine sunar, zıtlıkların içerisindeki birlikteliği yakalamamızı ister ve hakikatin iki yönünün/kutbunun (soyut-somut) olduğunu da dikkatlerimize sunar. Hartshorne’un çerçevelediği kozmolojide insan bir nevi kendi tarihinin yazıcısı konumundadır. Neo-klasik teizm insanı hayatın merkezine almak istediği için birey bu inanç sisteminde başroldedir. Kişi kendi geleceğini inşa eder. Hartshorne dizgesinde yaratan ve yaratılan olarak iki ayrı ontolojik konumlandırma yapmaz. Onun neo-klasik metafiziğinde Tanrı da insan da yaratıcı dönüşüm ve oluşumda ortaklaşa etken rol alırlar. Onun neo-klasik teizmi karşılıklı ilişkisellik düzleminde din ve bilimi aynı potada eriten holistik bir şema çizer.
  • Öğe
    Kazakistan’da Yaygın İslam Din Eğitimi (Kazakistan’ın Güney Bölgesi Cami Kur’an Kursları Ve Yaz Kur’an Kursları Örneği)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2021) Yrysbayev, Zhandos; Tavukçuoğlu, Mustafa
    Bu araştırma, Kazakistan’ın güney bölgesinde bulunan Cami Kur’an kursları ve yaz Kur’an kurslarında yapılmakta olan Kur’an öğretiminin mevcut problemlerini, öğrenci ve öğretmen görüşleriyle ortaya çıkarmayı amaçlayan bir alan araştırmasıdır. Bu araştırmada survey (genel tarama) kullanılmıştır. Bu araştımanın katılımcıları 50 öğretmen ve 240 öğrencidir. Çalışmada, uygulanan anket çalışmasının bulgu ve yorumlarına yer verilmiş, Kazakistan’da yaygın İslam din eğitiminin fert, toplum ve din eğitimi açısından değerlendirmeye tâbi tutulmuştur. Sonuç ve öneri kısmında ise araştırmanın genel özeti ve değerlendirmesi yapılmış, Kazakistan’da yaygın İslam din eğitimi alanında mevcut olan problemlerin çözümüne yönelik öneriler yetkililerin dikkatine sunulmuştur. Son olarak, araştırmada kullanılan anketlerin ve Kazakistan Müslümanları Dini İdaresi Başkanlığından alınan izin belgesinin örnekleri eklenmiştir. Araştırma sonucunda, kurslarda eğitim-öğretim görmekte olan öğrencilerin ilgi seviyesinin yüksek olmasına rağmen, Kazakistan’ın güney bölgesindeki camilerdeki Kur’an kursları ve yaz Kuran kurslarının derslik, öğretim araç-gereç ve materyali açısından fiziki ve eğitsel düzeyinin yeterli olmadığı, kurs öğretmenlerinin çoğunun pedagojik formasyon altyapısının olmadığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Geçmişten günümüze İngiloylar'ın dini ve kültürel yaşantısı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Zamanov, Elchın; Öztürk, Nermin
    Eski Alban halklarından olan Geller`in günümüzdeki temsilcileri sayılan İngiloylar, Azerbaycan`ın kuzeybatı bölgesinin Qakh (Qax), Balaken ve Zaqatala illerinde yaşamaktadırlar. Eskiden kendilerine has dilleri olan bu halkın dili, XV. yüzyılda Gürcüler tarafından gerçekleştirilen asimilasyon sonucu unutturulmuştur. İngiloylar, günümüzde Gürcü dilinin doğu lehçesi ve Azerbaycan Türkçesi ile konuşmaktadırlar. Balaken ve Zaqatala illerinde yaşayan İngiloylar çoğunlukla İslâm din dinî inancına, Qakh (Qax) ilinde yaşayan İngiloylar ise çoğunlukla Hıristiyan dinî inancına bağlıdırlar. Müslüman İngiloylar, İslâm dininin Şâfiî ve Hanefî mezheblerine, Hıristiyan İngiloylar ise Hıristiyan dininin Ortodoks mezhebine mensupturlar. Ayrıca İngiloylar, Albaniya`da Hıristiyanlık ve İslâm dinî yayılmadan önce putperestlik, ateşperestlik ve doğa ile ilgili inançlara da itikat etmişler. Müslüman İngiloylar, dinî bayramlar olarak Ramazan ve Kurban bayramlarını, Hıristiyan İngiloylar ise Paskalya Bayramı`nı kutlarlar. Ayrıca her iki dine mensup olan İngiloylar`ın kendilerine has olan ve eskiden beri kutladıkları bahar bayramı Qorqot ve Kürmük gibi millî bayramları da mevcuttur. İngiloylar`ın geçmişten günümüze kadar yaşattıkları kendilerine has aile, evlilik ve ölü kültürleri mevcuttur.
  • Öğe
    İlköğretim okullarındaki öğretmenlerin dini yaşayışları üzerine sosyolojik bir araştırma "Konya örneği"
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Yavuz, Şaban; Bayyiğit, Mehmet
    Bu çalışmamızın amacı, ülkemiz için yeni sayılan 4+4+4 eğitim projesinin ilk iki 4+4 nü oluşturan ilköğretim okullarındaki öğretmenlerin dini yaşayışlarının incelenmesi üzerine yapılan sosyolojik bir araştırmadır. Konya merkez üç ilçedeki ilköğretim okulları dediğimiz ilkokul, ortaokul ve imam-hatip Ortaokullarındaki öğretmenlerin dini yaşayışlarının incelenmesini teşkil etmektedir. Öğretmenlerin dini yaşayışlarının ve davranışlarının incelenmesi yani, öğretmenlerin dini anlayışları ve inançlarının, somut toplumsal gerçek içerisinde nasıl tezahür ettiklerini ve nasıl uygulandıklarını; çoğu zaman farkında olmasalar bile, hayat ve ilişkilerini nasıl biçimlendirdiklerini tespit etmeye çalışılmıştır. Bu amaçla, üç merkez ilçe ilköğretim okullarından örnekleme yöntemine ve öğretmen sayılarına göre yeteri kadar seçilen öğretmenin dini yaşayışlarından hareketle çeşitli değişkenler ışığında karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır. Araştırmamızdaki amacımız öğretmenlerin dini yaşayışlarındaki farklılaşmaya etki edebileceği düşünülen cinsiyet, yaş, eğitim, branş, yetiştiği çevre, kimlik, dindarlık düzeyi gibi değişkenlerle ele alınarak, değişmeler arasındaki ilişkileri, etki ve tepkileri ele alarak, öğretmenlerin dini yaşayışları sosyolojik olarak incelenmiştir. Bu çerçevede çoğu ampirik araştırmada olduğu gibi, bu araştırmada da örnekleme tekniğine başvurulmuş olup; ilköğretim okullarında görev yapan öğretmenlerden 419 kadın 397 erkek olmak üzere toplam 816 kişi ile anket uygulaması gerçekleştirilmiştir.
  • Öğe
    Din ve terör (Din ve terör ilişkisinin din psikolojisi açısından değerlendirilmesi-Taliban örneği)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Naimi, Mohammed Naim; Şahin, Adem
    Bu araştırmada 1994 Ekim‟i sonrası dünya gündemine bomba gibi düşen, 11 Eylül 2001 tarihinden beri adından sıklıkla söz ettiren Taliban Hareketi‟nin din psikolojisi açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda mezkûr örgütün çıktığı günden günümüze genel yapısı ve din adına uyguladıkları ile illegal örgütlenmeler (terör örgütleri) zümresine alınıp alınmayacağı üzerinde durulmuĢtur. Bundan yola çıkarak terör ve terörizm kavramlarının incelenmesi ön görülmüştür. Günümüz sorunlarının başında gelen terör, belirli amaç ve idealler uğruna gerçekleştirdiği sansasyonel eylemlerle kitleler arasında korku yaratarak onları sindirmeyi ve pusturmayı başarmıştır. Terör, amaçladığı ideallere ulaşmak için din ve ırk gibi toplumsal değerleri sonuna kadar kullanmaktadır. Terörün kullandığı araçlara göre sağ tabanlı ve sol tabanlı terör örgütleri olarak sınıflandırıldığı görülmektedir. Örneklemimizi oluşturan örgüt, hakiki manada İslamiyet‟i yaşama ve yaşatma parolası ile ortaya çıkmış ve bu söylem etrafında faaliyetlerini sürdürmektedir. Özellikle ilk çıktıkları yıllardan 2006‟lı yıllara kadar dini değerlerin yanı sıra etnik ve kültürel değerleri de kullanmışlardır. Günümüzde ise ağırlıklı olarak dini değerlerin kullanıldığı görülmektedir. Bu değerlendirmemizi temellendirmek maksadıyla örgütün genel profili sosyo-psikolojik açıdan ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Örgütün dini uygulamalarından sosyal düzenleme diktesine, örgütü oluşturan değerlerden kabul gördüğü sosyo-kültürel dokuya, dini-ideolojik dayanağından ekonomik kaynağına vs. bütün boyutuyla incelenmeye çalışılmıştır. Bunun yanı sıra Taliban Hareketi‟nin taraftar kazanmak, kazandığı taraftarlarını örgüte bağlılık ve fedakarlık davranışlarını artırmak gayesiyle kullandığı ekonomik, sosyal ve psikolojik yöntemlerin her biri örnekleri ile tahlil edilmeye çalışılmıştır.
  • Öğe
    Dini kavramların semantik analiz yoluyla öğretiminin imkan ve sınırları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Çetinel, Hasan; Okumuşlar, Muhiddin
    Dini kavramların öğretimi konusunda semantik analiz yönteminin öğrencilerin akademik başarılarına ve kalıcılığa etkisini belirlemeyi amaçlayan bu araştırma, nicel verilere dayalı deneysel desende yürütülmüştür. Söz konusu desende kontrol ve deney grupları oluşturulmuş, deney öncesi ve deney sonrası ölçümler yapılmıştır. Araştırma, 2017-2018 eğitim-öğretim yılı bahar döneminde Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencilerine 1 aylık süreyle gerçekleştirilmiştir. Deney ve kontrol gruplarının her birinde 20 öğrencinin homojen olarak bulunması hedeflenmiştir. Araştırmada iki adet veri toplama aracı kullanılmıştır: Öğrencilerin din eğitimi süreçlerinde dini kavramların öğretiminde semantik analiz yönteminin etkisini ölçmek amacıyla başarı testi, deney grubundaki öğrencilerin semantik analiz yöntemi süreci sonrasındaki düşüncelerini öğrenmek için ise değerlendirme formu. Verilerin çözümlenmesi ve yorumlanmasında verilerin normallik dağılımları test edilmiş, normal dağılım sergilendiğinden parametrik analizlere dayalı istatistikler kullanılmıştır. Araştırma sonrası elde edilen veriler, katılımcılara ait bağımsız değişkenler ve deney grubu katılımcılarına uygulanan değerlendirme formu verileriyle kıyaslanarak, t-testi, anova, ancova gibi çeşitli veri analiz yöntemleriyle yorumlanmaya çalışılmıştır. Araştırma sonrasında, dini kavramların öğretimi aşamalarında başvurulacak semantik analizlerin öğrenci akademik başarısına ve kalıcılığa anlamlı katkı sağladığı sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Avusturya liselerinde islam din derslerinde eğitici dramanın kullanımı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Dür,Tunahan; Tavukçuoğlu, Mustafa
    Araştırmamızın genel amacı Avusturya Liselerinde İslam Din Derslerinde Eğitici Drama'nın Kullanımı ve akabinde din dersine katılan öğrenciler üzerindeki bu uygulamanın etkilerini test etmek, daha önceki din dersi eğitim yöntemleriyle karşılaştırmak, olası bir değişikliğin müspet neticelerini belirlemek ve ilgili makamlara bir rapor olarak sunmaktır. Bir din ve inancı bekleyen en büyük tehlike, o din ve inancın müntesiplerinin beklentilerine cevap verememesi ve durağanlaşmasıdır. Durağanlaşan bir din doğma hale gelir ve ileriki süreçlerde insanların dinden uzaklaşmasına, yaptığı ibadet ve tâatlerden haz duymamasına sebep olur. Din dersi eğitiminin amacı sadece öğrencilere dini ve ahlâkî bilgiler kazandırmak değil aynı zamanda örnek davranış ve değerler üzerinden bir karakter inşa etmektir. Ergenlik çağının problemleri ile mücadele eden lise gençliğine bu davranış alışkanlıklarını kazandırmak kolay değildir. Bu ulvi görev için sabırlı olmak, gençlerin ruh ve gönül dünyalarına hitap edecek bir söylem geliştirmek gerekir. Geçmiş zamanlarda öğrencilerin kulağına hitap etmek eğitim için kâfi gelebilirdi. Ancak modern eğitimde öğrencilerin görmesine, elleriyle dokunmasına ve duygularıyla hissetmesine imkân verilmektedir. İnsanın bütün organlarına hitap eden eğitim yöntemi dramadır. Drama, batı dünyasında sinema ve tiyatro ile başlayıp bugün eğitim hizmetlerinde de yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. İslam peygamberi Hz. Muhammed a.s. "İlim Çin'de bile olsa arayıp bulun!" talimatını vermiştir. Efendimizin buyruğu gereğince İslam din derslerinde drama yönteminin kullanılması bir ihtiyaçtır. Bu yöntemle öğrenciler derste pasif dinleyici olmaktan çıkarılarak, aktif ders işleyici konumuna getirilmektedir. Drama yöntemine peygamber kıssalarının ve tarihe mal olmuş kahramanların konu edinilmesi ile din dersleri daha ilgi çekici hale getirilecek ve o kahramanlar üzerinden öğrencilere kimlik ve şahsiyet kazandırılabilecektir. Günümüz gençliğine kendi kahramanlarımızı rol model olarak kazandıramazsak onlar Holywood'un yapay kahramanlarını, medyanın popüler top ve popçularını idol edineceklerdir. Eğitici drama yönteminin test edilme ve uygulama aşamasında veri tabanımızın sınırlı olması nedeniyle nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Viyana'nın 16. Bölgesinde bulunan Endüstri Meslek Yüksek Lisesi 1. Sınıftan 4. Sınıfa devam eden çeşitli etnik kökenlerden müslüman öğrenciler üzerinde farklı seviyede uygulanmıştır. Uygulama öncesinde ve sonrasında öğrencilerin bilgi, duygu ve düşünceleri test edilerek değerlendirilmeye alınıp, öncesi ve sonrasındaki farklılıklar tespit edilmiştir. Öncelikle drama yönteminin öğrencilerin ilgisini çekip çekmediğine, öğrencilerin derste verilmek istenen ana fikri anlayıp anlamadığına odaklanılmıştır. Daha sonra ise öğrencilerin uygulama sonundaki duygu ve düşünceleri test edilerek, dersin öğrenciler üzerinde pozitif bir etki uyandırıp uyandırmadığı, bir tavır ve davranış değişikliğine yol açıp açmadığı sorgulanmıştır. Bunu gerek kendi gözlemimiz gerekse öğrencilerin doldurduğu anket formları ile tespit etmeye çalıştık. Avusturya kültür ve sanat yönüyle Avrupa'nın merkez ülkelerinden birisidir. Opera, bale ve tiyatronun halkın yüksek derecede ilgisini çektiği başka bir Avrupa ülkesi yoktur. Drama içerisinde ihtiva ettiği görsel efektler ve sahnelendirme dolayısıyla oldukça etkili bir eğitim aracıdır. Katolik din derslerinde olduğu gibi İslam din derslerinde de dramanın kullanımı müslüman öğrencilerin de kültür ve sanata ne kadar duyarlı olduklarını gösterecek, öğrencilerimize yeni bir bakış açısı kazandırarak onların şahsiyetli bir münevver olarak yetişmelerine vesile olacaktır.