Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 35
  • Öğe
    Kubbe şekilli makülalı bir olguda eşlik eden foveal seröz retina dekolmanı - Klinik seyir ve literatür özeti
    (2017) Oltulu, Refik; Şatırtav, Günhal; Okka, Mehmet; Kerimoğlu, Hürkan; Mirza, Enver
    Yüksek miyop hastalarda, optik koherens tomografi (OKT) ile görülen posterior stafi lom içerisindeki makülanın konveks protrüzyonu Gaucher ve arkadaşları tarafından Kubbe şekilli maküla (Dome Shaped Makula - KŞM) olarak tanımlanmıştır. KŞM'ya seröz retina dekolmanı (SRD), retina pigment epitel (RPE) düzensizlikleri veya koroidal neovaskülarizasyon (KNV) gibi görme keskinliğinin azalmasından sorumlu olan bazı komplikasyonlar eşlik edebilmektedir. Eşlik eden bu komplikasyonlara yönelik görüş birliğine varılmış bir tedavi şekli bulunmamaktadır.KŞM'ya eşlik eden SRD nedeniyle birkaç yıldır sağ gözde görme azlığı olan 51 yaşındaki kadın olgu kliniğimizde takip edilmekteydi. En iyi düzeltilmiş görme keskinliği (EİDGK) sağ gözde 6/10, sol gözde 10/10 düzeyindeydi. Yaklaşık 1 yıllık takibinde EİDGK'nin SRD'a rağmen stabil kaldığı gözlendi ancak 18. ayda subretinal sıvıda artış ve EİDGK'nde azalma meydana geldi. Bu nedenle hastanın sağ gözüne 1 ay ara ile 2 doz intravitreal Anti-VEGF (ranibizumab) enjeksiyonu yapıldı. Sonraki kontrollerinde enjeksiyona yanıt alınamadığı görüldü. Olgu ek müdahale yapılmadan yakın takip edildi. Son enjeksiyondan yaklaşık 8 ay sonra optik koherens tomografi (OKT) tetkikinde foveadaki SRD'nın spontan olarak yatıştığı ve sağ gözde EİDGK'nin 7/10 düzeyine çıktığı görüldü. SRD'nın spontan regresyonunu takiben hasta 6 ay aynı görme düzeyi ve nüks olmadan takip edildi. Bu olgu sunumunda SRD'nın eşlik ettiği komplike KŞM'lı bir hastanın yaklaşık 3 yıllık takibi sonucunda SRD'nın kendiliğinden gerilediği sürecin paylaşılması amaçlanmıştır
  • Öğe
    Mesenteric Fibromatosis Due to Malignant Hypertension: A Case Report
    (2018) Mirza, Enver; Özkağnıcı, Ahmet; Nazmi, Zengin; Okka, Mehmet; Mirza, Deniz
    VR is a rare condition that causes a sudden vision loss. Although VR is considered to be rare but a serious complication of surgery. Ourcase was a 64 years old woman was presented with preretinal haemorrhage including macular area in right eye secondary to VR afteran uneventful cataract surgery under general anesthesia. Her vision was counting fi ngers after the surgery. Although surgical correctionor Nd:YAG laser hyaloidotomy was available she was treated with single intravitreal TPA, intravitreal bevacizumab and 0.2cc SF6 gaseinjection. There was signifi cant reduction of premacular haemorrhage and her vision improved to 7/10 after injection on the fi nal visit.
  • Öğe
    Premacular Subhyaloid Hemorrhage Treated with Argon Laser Hyaloidotomy in a Pregnant Patient: Case Report
    (2016) Şatırtav Akdeniz, Günhal; Kerimoğlu, Hürkan; Refik, Oltulu; Gündüz, Mehmet Kemal
    A 27-year-old female patient had applied to our clinic with complaint of sudden onset, painless and persistent loss of vision in the left eye starting after an airplane flight days ago. She was 26 weeks pregnant. Visual acuity in the left eye was counting fingers with normal anterior segment examination. On fundus exam, subhyaloid hemorrhage covering the macular region between the vascular arcades was noticed. After giving information about the pregnancy, compli-- cation risks and other treatment alternatives, drainage of the subhyaloid hemorrhage with Argon laser membranotomy treatment was performed. After laser treatment, drainage of the hemorrhage into the vitreous cavity and instant improvement of vision was observed with no complications. The visual acuity was 0.3 (Snellen chart) the following day and 0.9 on the third postoperative day. Premacular hemorrhage was completely drained at one month. No complications were observed on month follow--up. 532 nm lasers are present in most clinics and when proper parameters are selected, it proved to be an effective and safe alternative for treating premacular subhyaloid hemor-- rhage in our patient.
  • Öğe
    Serebello-Okülo-Renal Sendrom ve Mikroftalmi Birlikteliği
    (2018) Özkağnıcı, Ahmet; Bitirgen, Gülfidan; Çaksen, Hüseyin; Güneş, İrem; Tınkır Kayıtmazbatır, Emine
    Serebello-okülo-renal sendrom, hipotoni, ataksi, anormal solunum paterni ve gelişme geriliği ile karakterize konjenital nöro-gelişimsel birbozukluk olan Joubert sendromunun bir varyantıdır ve Joubert sendromu bulgularına renal tutulumun eklenmesiyle tanımlanır. Beyin manye-tik rezonans görüntülemesindeki “molar diş” görünümü hastalık için patognomoniktir. Bu çalışmada göz teması kuramama şikayetiyle ailesitarafından kliniğimize getirilen serebello-okülo-renal sendrom tanılı 6 aylık kız olgunun klinik özellikleri ve bilateral mikroftalmi birlikteliğisunulmaktadır. Serebello-okülo-renal sendroma eşlik edebilen çok sayıda oküler anomaliden biri olan mikroftalmide, erken refraktif düzeltmeile ambliyopi riski azaltılabilir. Bu da hayatın ilk aylarında yapılan oftalmolojiik muayenenin önemini vurgulamaktadır.
  • Öğe
    Unilateral Tekrarlayan Ön Üveit ile Tanı Alan Mesane Karsinomu
    (2016) Şatırtav, Günhal; Donbaloğlu, Meryem; Oltulu, Refik; Oltulu, Pembe; Kerimoğlu, Hürkan; Özkağnıcı, Ahmet
    Sağ gözünde son 10 ay içinde 3 kez tekrarlayan tek taraflı ön üveit ile takip edilen 79 yaşında erkek hasta, sağ gözde görme keskinliği parmak sayma düzeyinde, biyomikroskopik muayenesinde hipopiyonlu ön üveit ve vitritis ile başvurdu. Sol göz muayenesi doğal idi. Hasta göz içi yabancı cisim, lenfoma, sistemik hastalık ve malignensi yönünden araştırıldı. Hastada bilgisayarlı tomografi ile mesanede kitle saptandı ve yapılan biyopsi sonucu mesane karsinomu olarak rapor edildi. Transüretral yolla kitle eksizyonu yapılan hastanın iki yıllık takibinde üveit atağı izlenmedi. Hastanın ameliyatından iki yıl sonra yapılan muayenesinde sağ gözde görme keskinliğinin ışık hissi olduğu görüldü ve biyomikroskopik muayenesinde seklusio pupilla ve matür katarakt saptandı. Oküler ultrasonografide vitreusta kondensasyon artışı izlenmedi. Yazımızda tekrarlayan üveit ve mesane karsinomu birlikteliği tartışılmaktadır. Bilindiği kadarıyla olgumuz, tek taraflı tekrarlayan ön üveit ile mesane karsinomu tanısı almış ilk hastadır.
  • Öğe
    Santral seröz koriyoretinopati
    (2014) Şatırtav, Günhal; Kerimoğlu, Hürkan; Oltulu, Refik
    Retina kaynaklı görme kaybının sık görülen nedenlerinden biri kabul edilen santral seröz koriyoretinopati (SSKR), retina pigment epitelinde bir veya daha fazla fokal sızıntının olması sonucunda nörosensöriyel retinanın dekolmanı ile karakteri- zedir. Daha çok genç erkeklerde görüldüğü ve yıllık insidansının 10.000de 10 olduğu bildirilmiştir. Risk faktörleri arasında hiperkortisolism, A-tipi kişilik ve gebelik başta olmak üzere farklı nedenler gösterilmiştir. Akut, rekürren ve kronik olarak sınıflandırılan SSKRnin akut formu çoğunlukla 2-3 ay içerisinde düzelmektedir. Optik koherens tomografi fundus mua- yenesinde görülemeyen bulguların izlenebilmesi ve hastalık progresyonu takibinin yapılabilmesi için değerlidir. Fundus floresein anjiyografi, retina pigment epitelindeki sızıntıları gösterme ve bu noktaların fovea dışında olduğu durumlarda argon laser fotokoagulasyon tedavisinin yönlendirilmesi aşamasında yardımcıdır. Kesin tanının konulamadığı durumlarda, orta faz hiperfloresansın gösterilebilmesi için indosiyanin yeşili anjiyografiden yararlanılmaktadır. Üç aydan daha uzun süren akut formlarında ve kronik SSKRde tedavi planlanmalıdır. Tedavinin uzun dönem etkileri halen tam olarak bilin- memektedir. Tedavi seçenekleri arasında argon laser fotokoagülasyon, yarım-doz fotodinamik tedavi, mikropals diod laser, transpupiller termoterapi, intravitreal vasküler endotelyal büyüme faktörü enjeksiyonu ve farklı farmakolojik ajanlar sayılabilir. Prognoz başlangıç görme keskinliğine bağlıdır ve kronik ve büllöz SSKR olguları dışında çoğunlukla iyidir. Bu yazıda SSKRnin epidemiyolojisi, risk faktörleri, patofizyolojisi, sınıflandırması, tanı ve tedavi seçenekleri derlenmiştir.
  • Öğe
    Evaluation of The Effect of Intraocular Silicone Oil on Retinal Nerve Fiber Layer Thickness in Patients Treated with Pars Plana Vitrectomy and Endolaser for Rhegmatogenous Retinal Detachment
    (2018) Mirza, Enver; Gündüz, Mehmet Kemal; Şatırtav, Günhal; Kerimoğlu, Hürkan; Mirza, Günsu Deniz
    Purpose: To evaluate the effect of silicone oil (SiO) on retinal nerve fi ber layer thickness (RNFLT) by using optical coherence tomog-raphy in patients who underwent pars plana vitrectomy and SiO injection for retinal detachment.Material and Methods: A total of 50 eyes of 50 patients were retrospectively enrolled in this study. 34 patients (68%) were male,16patients (32%) were female. SiO was injected in 50 eyes and the healty fellow eyes (50 eyes) were evaluated as controls. RNFLT mea-surements were compared with the control eyes,one and three months after PPV and one month after SiO removal.Results: In siliconized eyes the temporal, inferotemporal,nasal,inferonasal quadrants and global measurements were signifi cantly thi-cker at fi rst month after PPV compared to controls (p0.001,p0.001,p0.044,p0.002,p0.001 respectively). Temporal quadrantand global measurements were signifi cantly thicker at third month after PPV (p0.001,p0.034). At fi rst month after SiO removal, thetemporal, nasal quadrants, global measurements were signifi cantly thicker (p0.004,p0.01,p0.018). Also siliconized eyes RNFLTmeasurements were evaluated between fi rst, second and third visit separately. Almost there was no signifi cant difference in quadrantsfor the measurements of the subsequent visits.Conclusions: A transient increase in RNFLT in some of the quadrants compared to the control eyes was found in the study due to thepresence of SiO in the globe.
  • Öğe
    Alt Oblik Kas Hiperfonksiyonu Tedavisinde Alt Oblik Kas Geriletmesi ve Miyektomi Yöntemlerinin Karşılaştırılması
    (2016) Bitirgen, Gülfidan; Özkağnıcı, Ahmet; Soylu, Erkan; Gündüz, Mehmet Kemal
    Primer ve sekonder alt oblik kas hiperfonksiyonu (AOHF) düzeltilmesinde kullanıan alt oblik kas geriletmesi ve miyektomi yöntemlerinin sonuçlarının karşılaştırılmasıdır. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2007-Aralık 2014 tarihleri arasında farklı derecelerde AOHF nedeniyle alt oblik kas zayıflatma cerrahisi uygulanan 74 hastanın 120 gözü bu retrospektif çalışmaya dahil edildi. Hastaların demografik özellikleri, uygulanan cerrahi türü, cerrahi öncesi ve sonrası AOHF derecesi, eşlik eden horizontal kayma ve komplikasyonlar kaydedildi. Hastaların takip süresi medyan değeri 22 ay idi. Cerrahi sonrası AOHF'nin tamamen ortadan kalkmasında standart başarı kriterinin 1 düzeyinde olması ise sınırlı başarı kriteri olarak belirlendi. Bulgular: Hastaların medyan yaşı 7,0 yıl (1,0-32,0), medyan takip süresi 22,0 ay (1,0-81,0) idi. Kırk dokuz (%62,6) hastada primer AOHF, 25 (%33,8) hastada ise sekonder AOHF mevcuttu. Altmış üç (%52,5) göze alt oblik kas miyektomisi, 57 (%47,5) göze alt oblik kas geriletmesi yapıldı. Standart başarı oranları miyektomi için %825, geriletme için %82,4 idi. Miyektomi yapılan gözlerin %12,7'sinde, geriletme yapılan gözlerin %10,5'inde sınırlı başarıya ulaşıldı. Hastaların cerrahi öncesi ve sonrası AOHF düzeylerindeki fark yönünden miyektomi ve geriletme yöntemleri arasında anlamlı fark saptanmadı (p0,163). Cerrahi sonrası toplam 14 (sekiz göze miyektomi, alt1 göze geriletme yapılmış) gözde nüks ve (ikisine de miyektomi yapılmış) gözde adezyon sendromu geliştiği gözlendi. Başka bir komplikasyon izlenmedi. Sonuç: Primer ve sekonder AOHF tedavisinde uygulanan alt oblik kas miyektomi ve geriletme yöntemleri etkili ve güvenilir yöntemlerdir. Her iki yöntem de benzer başarı oranlarına sahiptir. Tekrar cerrahi ihtiyacı olan hastalarda geriletme yönteminin avantajı kasa daha kolay ulaşılmasını sağlamasıdır.
  • Öğe
    Spontaneous closure of macular hole induced by accidental nd: YAG laser injury
    (2013) Bakbak, Berker; Gedik, Şansal; Turgut Öztürk, Banu; Kerimoğlu, Hürkan
    Neodymium:yttrium aluminum garnet (Nd:YAG) lazerin yol açtığı maküler deliklerin seyri, bu tip kazaların ender olmasından dolayı bilinmemektedir. Kaza ile Nd:YAG lazer hasarına bağlı maküler delik tanısı alan 47 yaşında erkek fizik uzmanı takibe alındı. Maküler deliğin boyutu azaldı ve vitre hemorajisi çekildi. Kaza ile yüksek enerjili Nd:YAG lazere maruz kalınması, retinada ciddi hasarlara neden olabilir. Ancak, lazere bağlı gelişen bu maküler delikler spontan kapanabilir. Lazere bağlı maküla hasarında, doğal seyri etkileyen en sık bulgular epiretinal membranın varlığı ve maküler deliğin boyutudur.
  • Öğe
    Vitrektomize Gözlerde İntravitreal Anti-VEGF İlaç Enjeksiyonları
    (2018) Kerimoğlu, Hürkan
    İntravitreal anti-vasküler endotelyal büyüme faktörü (anti-VEGF) enjeksiyonları günümüzde retina sahasında en çok uygulanan tedavi yönte-midir. Klinisyenler anti-VEGF tedavisi uygulanan gözlerde pars plana vitrektomi gerektiren durumlarla karşı karşıya kalmakta ve birçok hasta-da arka segment hastalığının kronik ve rekürren doğasından dolayı intravitreal enjeksiyonlara cerrahiden sonra da devam etmek gerekmektedir.Vitrektomize gözlerde ilaç klirensinin arttığı ve etkinliğinin azaldığı genel kabul görmektedir. Anti-VEGF ilaçlarla yapılan geniş serili klinikçalışmaların çoğu vitrektomize olmayan gözlerde yapılmış olup vitrektomize gözlerde bu ilaçlarla tedavi etkinliğinin nasıl bir değişim gös-terdiği sorusuna yanıt vermezler. Vitrektomize gözlerde intravitreal anti-VEGF konsantrasyonunu vitrektomize olmayan gözlerle kıyaslayanaz sayıda hayvan çalışması olsa da eldeki verilerle vitrektomize insan gözlerinde kesin yargıya varabilmek zor görünmektedir. Bu derlemedevitrektominin anti-VEGF ilaçların farmakokinetiğine ve klinik sonuçlara olan etkisini irdelemeyi amaçladık.
  • Öğe
    Sağlıkta Şiddete Hasta Şikayetlerinde Yer Alan Olumsuz İfadeler Açısından Bir Bakış: Konya Örneği
    (2016) Uludağ, Ayhan; Zengin, Nazmi
    Hasta şikayetleri, sağlık çalışanı-hasta ilişkisine dair önemli ipuçları vermektedir. Sağlıkta hasta ve yakınları kaynaklı şiddet olgusunun üzerinde ciddiyetle durulmalıdır. Hasta şikayetleri incelendiğinde, şiddet olgusunun nedenlerine ilişkin bulgular elde edilebilecektir. Çalışmada, Konya Sağlık Müdürlüğü Hasta Hakları İl Koordinatörlüğü'nün hasta hakları sistemine 2012 yılında yapılan 663 başvuruda geçen olumsuz ifadelerin kullanılma durumu incelenmiştir. Elde edilen veriler ışığında hasta algıları ve tutumlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. İfadeler kodlandıktan sonra, istatistik paket programına girilerek sayısallaştırılmış ve analize tabi tutulmuştur. Şikayetlerde, 36 olumsuz ifadenin toplam 917 kez geçtiği bulunmuştur. Sonuç olarak hasta-sağlık çalışanı ilişkisinde olumsuz ifadeler, hasta algı ve tutumlarına olumsuz etki etmektedir
  • Öğe
    Günümüzde Fundus Floresein Anjiyografinin Yeri
    (2015) Kerimoğlu, Hürkan
    Floresein anjiyografinin gelişimi retinal ve koroidal patolojilerin anlaşılabilirliğini artırmış, hem klinikte sıkça karşılaşılan retinal hastalıkların tanısında ve tedavisinin takibinde hem de bilimsel araştırmalarda standart görüntüleme yöntemi haline gelmiştir. Dijital görüntüleme, geniş açılı görüntüleme ve veri analizindeki teknolojik gelişmeler floresein anjiyografinin klinik ve araştırma amaçlı kullanımını daha da yaygınlaştırmıştır. Her ne kadar optik koherens tomografi retina kliniklerinde yaygın olarak kullanılmaktaysa da floresein anjiyografi retinal ve koroidal dolaşımların değerlendirilmesinde tercih edilen yöntem olarak önemini korumakta ve göz hekimleri için retinal hastalıkların tanısında vazgeçilmez bir tetkik olmaya devam etmektedir.
  • Öğe
    Oküler Elektrofizyolojik İncelemeler
    (2017) Gündüz, Mehmet Kemal; Er, Erhan
    Elektrofizyolojik incelemeler genel olarak sinir ve kas hücrelerindeki elektrik yüklerinin hücrede dağılma prensiplerine ve bu hücrelerin farklı koşullardaki davranış biçimlerindeki değişiklikler değerlendirilerek yapılır. Oküler elektrofizyolojide en yaygın kullanılan yöntemlere ağırlık verilerek hazırlanmış olan bu makalede, oküler elektrofizyolojideki temel incelemelerin prensipleri ve elektrodiagnostik birimimizde incelenen hastalardan elde edilen bazı örnekler tartışılmıştır.
  • Öğe
    Diyabetik Retinopati ve Diyabetik Maküla Ödeminde Patogenez
    (2018) Kerimoğlu, Hürkan; Türk, Hüseyin Buğra
    Diabetik retinopatinin (DR) patogenezi vasküler, inflamatuar ve nöronal mekanizmaları içeren karmaşık bir yapıdadır. Diabet retinada metabolik ve fizyolojik anomalilere neden olur ancak bunların diyabetik retinopatinin bilinen bulgularının gelişimine ne kadar katkısı olduğu aşikar değildir. Anjiyogenez ve inflamasyonun hastalığın patogenezi ile ilişkili olduğu gösterilmiştir. Hiperglisemi ve hipoksi tarafından tetiklenen moleküler mediatörler ve beraberindeki metabolik yolaklar doğrudan endotel hücrelerine etki ederek artmış vasküler geçirgenlik, endotel hücreleri arasındaki bağlantıların bozulması, lökostaz ve sonunda diyabetik maküler ödeme (DMÖ) neden olabilir. Moleküler mediatörler ve matabolik yolaklar arasındaki etkileşim, sinyal iletimi ve geri besleme mekanizmaları oldukça karmaşıktır ve tam olarak anlaşılamamıştır. Bu derlemede DR ve DMÖ gelişiminde rol oynayan mekanizmalar mikrovasküler ve moleküler seviyede ele alınmıştır.
  • Öğe
    Optic disc pit with serous macular detachment in a child
    (2013) Oltulu, Refik; Erşan, İsmail; Şatırtav Akdeniz, Günhal; Okka, Mehmet
    Bu yazıda nadir görülen, seröz maküler dekolmanlı optik disk çukurluğu bulunan çocuk olguyu sunuyoruz. Optik disk çukurları 10000de 1den daha az görülür ve olguların %10-15inde iki taraflıdır. Doğumsal optik disk çukuru olgularının yaklaşık %50si seröz makula dekolmanı ile ilişkilidir. Uzun süre devam eden seröz dekolmanlar genellikle makülanın kistik dejenerasyonu ve alttaki retinal pigment epitelinden pigment kaybı ile ilişkilidir. Bundan dolayı, seröz maküla dekolmanı olan gözlerin çoğunda optik disk çukuru oluşumu ile birlikte göreceli olarak kötü görsel prognoz vardır. Burada seröz dekolmanlı optik disk çukuru olan çocuk olgunun değerlendirilmesinin klinik önemini vurguladık.
  • Öğe
    Suçiçeği Geçiren Bir Çocukta Granülomatöz Ön Üveit, İnternal Oftalmopleji ve Retinal Vaskülit
    (2013) Donbaloğlu, Meryem; Kerimoğlu, Hürkan; Bozkurt, Banu; Turgut Öztürk, Banu
    Bu olgu sunumunda suçiçeği esnasında granülomatöz ön üveit, internal oftalmopleji ve retinal vaskülit gelişen bir olgu tartışıldı.Dokuz yaşında bir kız çocuğu sağ gözde bulanık görme ve kızarıklık şikayetiyle tarafımıza başvurdu. Her iki göz düzeltilmiş görme keskinlikleri 20/20 düzeyindeydi. Sağ göz direkt ve indirekt ışık reaksiyonları negatifti ve pupil dilate idi. Biyomikroskopik muayenede sağ göz korneada orta büyüklükte granülomatöz keratik presipitatlar ve ön kamarada yoğun hücre reaksiyonu mevcuttu. Fundus muayenesi normaldi. Hastanın tüm vücudunda kırmızı renkte papüller lezyonları görülmesi üzerine suçiçeğine sekonder granülomatoz ön üveit tanısıyla sistemik ve topikal asiklovir ve steroid, antihistaminik süspansiyon, izolasyon ve günlük takip önerildi. Altıncı günde keratik presipitat ve hücre reaksiyonu azalırken, retinada tuzbiber manzarası izlendi. Onuncu günde retinanın nazal ve temporaperifer kadranlarında görülen perivasküler kılıflanma 4. haftada tamamen geriledi ve ilaçlar azaltılarak kesildi. Suçiçeğinde ön üveit sık görülmesine rağmen, 3 farklı tutulumun görülmesi son derece nadirdir.
  • Öğe
    Posterior Mikroftalmide Spektral Domain Optik Koherens Tomografi Bulguları
    (2014) Kayıtmazbatır Tınkır, Emine; Kerimoğlu, Hürkan; Özkağnıcı, Ahmet; Okudan, Süleyman; Öztürk Turgut, Banu
    Bu olgu sunumunda iki posterior mikroftalmi olgusunun retinal spectral domain optik koherens tomografi (SD-OKT) bulguları sunulmaktadır. Bu amaçla uzağı net görememe şikayeti ile kliniğimize başvuran, yüksek hipermetropi saptanan beş ve yedi yaşlarındaki iki kardeşin bulguları incelendi. Posterior mikroftalmi tanısı konulan her iki olgunun biyomikroskopik ön segment muayenesi ve gonyoskopi bulguları doğal olarak saptandı ve aksiyel uzunlukları 17 mmden kısa olarak ölçüldü. Fundus muayenelerinde gözlenen papillomaküler katlantıların SD-OKT ile yapılan değerlendirmesinde katlantılara yalnız nörosensoriyel retinanın katıldığı izlendi. Katlantı altında intraretinal alanda yalnız birinci olguda bilateral kistler; subretinal alanda ise her iki olguda apeksi katlantı apeksi ile örtüşen üçgen şeklinde hiporeflektif alan gözlendi. SD-OKT posterior mikroftalmi olgularında tanı ve eşlik eden dejeneratif değişikliklerin takibinde yardımcı bir görüntüleme cihazıdır. Bu değişiklikler görme prognozu açısından da önemli olabilmektedir. (Turk J Ophthalmol 2014; 44: 240-2)
  • Öğe
    Prematüre Retinopatisinde Tarama ve Tedavi Sonuçlarımız
    (2017) Müstakim, Halit; Şatiray, Günhal; Refik , Oltulu; Kerimoğlu, Hürkan; Özkağnici, Ahmet; Altunhan, Hüseyin
    Bu çalışmada, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi ve Göz Hastalıkları polikliniğinde takip ve tedavisi yapılan prematüre bebeklerde, prematüre retinopatisi görülme sıklığını saptamak ve tedavi sonuçlarının değerlendirmesi amaçlanmıştır. Ocak 2012 – Haziran 2014 tarihleri arasında takip edilen prematüre bebeklerin muayene bulguları incelendi, doğum haftası ve doğum ağırlıklarına göre gruplandırıldı. Bebeklerde prematüre retinopatisi gelişme oranı, evrelere göre dağılımı ve tedavi durumları değerlendirildi. Çalışma kapsamında 304 prematüre bebek değerlendirildi. Ortalama gestasyonel yaş 31.12.3 (24- 36) hafta, ortalama doğum ağırlığı ise 1587.58 454.49 (490-3300) gram olarak saptandı. Bebeklerin 75 tanesinde (%24.7) prematüre retinopatisi izlendi. Hastalık en sık Zon 2’de (45 bebek) görülürken, en az Zon 1’de (1 bebek) görüldü. En sık Evre 1 (43 bebek) hastalık görülürken, en az evre 3 (3 bebek) görüldü . Evre 4 ve evre 5 olan hasta izlenmedi. Yalnızca 1 bebekte agresif posterior prematüre retinopatisi tespit edildi. Prematüre retinopatisi saptanan bebeklerin 45 tanesinde (%60) Plus hastalık varlığı saptandı. Prematüre retinopatisi saptanan bebeklerin 22 tanesine (%29.3) argon lazer fotokoagülasyon tedavisi uygulandı. Tedavi uygulanan tüm hastalarda başarı elde edildi. Gestasyonel yaşı küçük ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerde görülen prematüre retinopatisi görme kaybına sebep olabilen ciddi bir sağlık sorunudur. Bu hastaların takibi özenle yapılmalı ve gerekli görüldüğü durumlarda Argon lazer fotokoagulasyon tedavisi uygulanmalıdır.
  • Öğe
    Stargardt Hastalığının Elektrofizyolojik Özellikleri ve Bir Olguda Progresyonun Optik Koherens Tomografi, Elektroretinografi ve Elektrookülografi ile Araştırılması
    (2015) Gündüz, Mehmet Kemal; Hürkan, Kerimoğlu; Oltulu, Refik; Şatırtav Akdeniz, Günhal
    Bu çalışmada Stargardt hastalığının özelliklerinin ve progresyonunun incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Fundus flavimakülatuslu (FFM) 18 olgu ve fundus flavimakülatusla beraber Stargardt hastalığı (FFMSTGD) olan 5 olgunun elektrofizyolojik özellikleri gözden geçirilmiş ve STGD'lı genç bir hastada progresyon optik koherens tomografi (OKT), elektroretinografi (ERG) ve elektrookülografi (EOG) ile incelenmiştir. Bulgular: EOG Arden indeksleri (EOG Aİ) ve rod ERG genliklerinde FFM ve FFMSTGD arasında istatistiksel bir fark yoktu (t1.02 ve p0.05). Kon ERG genliklerinde ise %1 olasılık seviyesinde fark vardı ve FFMSTGD grubunda anlamlı derecede azalmıştı (t5.03 ve p0.01). Görsel uyarıya kortikal cevap latensleri (t5.56 ve p0.01) ve genliklerinde de (t4.84 ve p0.01) iki grup arasında anlamlı fark mevcuttu. Stargardt olgusunda ise ERG'de tüm parametreler üç yıllık süre içinde subnormal seviyeden patolojik seviyelere ve EOG Aİ'leri normal oranlardan subnormal-anormal oranlara geriledi. Optik koherens tomografi (OKT) bulgularında ise bu zaman içinde hafif değişiklikler saptandı. Sonuç: STGD hastalığı değişik şekillerde görülebilmektedir. STGD'ın varyantı olarak kabul edilen FFM'ta lezyonlar daha çok periferdedir ve hastalık daha ileri yaşlarda belirti verir. FFM'da elektrofizyolojik parametrelerde etkilenme daha az olmaktadır. ERG ve EOG bulgularının zaman içinde belirgin şekilde değişmesi buna karşın OKT ile tespit edilen görüntülerde hafif değişikliklerin olması, progresyon takibinde ERG ve EOG'nin tercih edilebileceğini göstermektedir
  • Öğe
    Yaşa Bağlı Maküla Dejenerasyonunda Anti-VEBF İlaçların Retinada Yaptığı Değişiklikler
    (2015) Donbaloğlu, Meryem; Gündüz, Mehmet Kemal; Kerimoğlu, Hürkan; Şatırtav, Günhal; Oltulu, Refik; Karaibrahimoğlu, Adnan
    Amaç: Yaşa bağlı maküla dejenerasyonunda intravitreal anti-VEBF ajanların retinada yaptığı değişikliklerin spektral optik koherens tomografi (OKT) ile değerlendirilmesi.Gereç ve Yöntem: Eksüdatif yaşa bağlı maküla dejenerasyonu (YBMD) olan 78 gözde, spektral OKT ile retina sinir lifi tabakası (RSLT) ve maküla kalınlıkları intravitreal anti-VEBF enjeksiyonları öncesinde ve 6 enjeksiyon sonrasında kaydedilerek karşılaştırıldı. Sonuçlar: Anti-VEBF enjeksiyonları sonrasında, RSLT kalınlığı 103.242.06 µ'dan 101.171.49 µ'na geriledi (p0.362). Maküla kalınlığı 420.1516.79 µ'dan 358.5913.52 µ'a geriledi (p0.001). Tartışma: Anti-VEBF ajanlar yaşa bağlı maküla dejenerasyonunda maküla kalınlığında anlamlı azalmaya neden olurken, RSLT kalınlığında anlamlı olmayan azalmaya neden olmaktadır.