Tez Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 4 / 4
  • Öğe
    H2O2'nin daha koroner arter düz kasında gevşetici etki mekanizmaları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 2003) Ulusoy, Hasan Basri; Şahin, Ayşe Saide
    Bu in vitro çalışmada, reaktif oksijen türlerinden hidrojen peroksid (H2O2) in dana koroner arterindeki etkileri ve bu etkilerde K+ kanallarının, siklooksijenaz, nitrik oksid sentaz ve Na+,K+'a bağımlı ATPaz enzimlerinin rolü araştırılmıştır. Arterlerden elde edilen şeritler, %95 O2 -%5 CO2 karışımı ile gazlandırılan, 37 °C'de Krebs-Henseleit solüsyonu içeren 25 ml hacminde organ banyosu içine alındı. Endotelli ve endotelsiz dokularda H202'nin bazal tonus üzerine etkisi araştırıldı. Çalışmanın diğer bir bölümünde dokular U46619 (3.10"7M) ile kasıldı ve banyolara kümülatif tarzda H2O2 (10"7 - 10"2M) ilave edildi. Bu prosedür H2O2 ilavesinden önce apamin (İO"6^, karibdotoksin (10"7M), TEA (İOİVİ), glibenklamid (KT^M), indometazin (10"5M), L-NAME (İO"4^ ve uvabain (10"5M) ile 20 dakika süreyle inkübe edilen dokularda tekrarlandı. Her bir gruba bu ajanlardan yalnız biri uygulandı. H2O2 endotelli ve endotelsiz dokuların bazal tonusunu değiştirmedi. U46619 ile kasılan dokularda ise doza bağımlı tarzda gevşeme cevaplan oluşturdu. Endotel tabakası sağlam olan ve apamin, karibdotoksin ve TEA ile inkübe edilen dokularda H2O2 için hesaplanan maksimum gevşeme cevaplan ve pICso değerleri ile endotelsiz (kontrol) dokulardan alınan değerler arasında anlamlı bir fark bulunmadı. Glibenklamid, indometazin, L-NAME ve uvabain ile inkübe edilen dokularda ki değerler ise endotelsiz dokulardan alınan değerlere göre anlamlı olarak farklı idi. Bu sonuçlar H^Oî'nin dana koroner arter düz kasında oluşturduğu gevşeme cevaplarında Katp tipi K+ kanallarının ve ayrıca Na+,K+'a bağımlı ATPaz, siklooksijenaz ve NOS enzimlerinin aktivasyonunun rol oynadığını göstermektedir.
  • Öğe
    Tavşan vaz deferens ve aortasında alfa-adrenerjik reseptörler ve kalsiyum kanallarına kastrasyonun etkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 1996) Dalgıç, Hülya; Çiçek, Ekrem
    Sunulan bu in vitro çalışma, kastrasyon işlemi uygulanan tavşanlardan 30 gün sonra alınan vaz deferens ve torakal aorta preparatlarında gerçekleştirilmiştir. Kastrasyonun, vaz deferensde elektriksel stimülasyon ve noradrenalin uygulanmasıyla elde edilen cevaplar ile torakal aortada KCI kasılmasının nifedipinle inhibe edilebilirliğini ne şekilde değiştirdiği araştırılmıştır. Kontrol ve deneme grubundan alınan preparatlar, temparatürü 37°C'de sabit tutulan, % 95 O2 - % 5 CO2 karışımı ile gazlandırılan ve Krebs-Henseleit solüsyonu içeren 25 ml'lik organ banyosuna alınmıştır. Vaz deferenslere supramaksimal voltaj, 0.1 Hz, 1 ms süre ve supramaksimal voltaj, 10 Hz ve 0.5 ms süre olmak üzere iki farklı stimülasyon uygulanmıştır. Torakal aortada ise 40 mM KCI'le elde edilen kasılma cevabı üzerine kümülatif tarz da uygulanan nifedipinin gevşetici etkisi incelenmiştir. Kontrol grubundan farklı olarak kastre tavşan vaz deferensinde düşük frekanslı elektriksel alan stimülasyonu ile tviç kasılma cevapları alınamazken, yüksek frekansta elde edilen bifazik cevabın NANK komponenti silinmiştir. Stimülasyon uygulanmayan bölümde ise, ekzojen olarak verilen noradrenaline bağlı kasılma cevabının tonik fazının kastrasyon işlemi sonrasında kaybolduğu ve spontan kasılmaların oluştuğu görülmüştür. Kontrol ve deneme grubuna ait tavşanların torakal aortalarında 40 mM KCI'le oluşturulan kasılmalar üzerine kümülatif tarzda ilave edilen nifedipin konsantrasyona bağımlı bir şekilde gevşeme oluşturmuş ve her iki grupta nife dipinle elde edilen maksimum gevşeme cevapları farksız bulunmuştur. Benzer durum deneme grubunda nifedipin için hesaplanan ICbo değeri (3.12 ± 1.05x1 (T7 M) ile kontrol grubundaki değer (2.52 ± 0.59x1 0"7 M) ^ için de sözkonusudur.Sonuç olarak, tavşan vaz deferensinde adrenerjik ve NANİK sinir aracılı cevapların regülasyonunda testosteronun da rol oynadığı buna karşın, bu hormonun torakal aortada nifedipine duyarlı kalsiyum kanallarının kinetiğini değiştirmediği söylenebilir.
  • Öğe
    Gonadal steroid tedavisi yapılan ovariektomili sıçanlarda nitrendipin ve ritodrinin tokolitik etkilerinin karşılaştırılması
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 1992) Olcay, H. Ekmel; Doğan, Necdet
    in vitro şartlarda izole sıçan uterusuyla yapılan bu çalışmada kasıcı ajan olarak kullanılan asetilkolin, oksitosin ve KCl'e bağlı ka sılmaların ritodrin ve nitrendipin gibi uterus gevşetici ilaçlarla inhibisyonunda hormonal durumdaki değişimlerin etkinliği araştırılmıştır. Subkutan gonadal steroid uygulamasıyla yapılan tedavinin şekline göre iki farklı hormonal durum oluşturulmuştur. Kontrol grubundaki hayvanlara çalışmadan 24 saat evvel bir 1 mg/kg dozunda estradiol benzoat verilmiş buna karşın deneme grubuna ayrılan sıçanlara ovariektomi yapıldıktan sonra 9.-12. günler arası estrojen benzoat ve 13.-16. günler arası, da estrojenle birlikte projesteron uygulanmıştır. Kontrol ve deneme grubundaki sıçanlardan alınan Cornu uteri 'ler temperatürü 37 °C'de sabit tutulan ve % 95 02-% C02 karışımı ile sürekli gazlandırılan de Jalon solüsyonu içerisine alınarak agonist ve antagnist ilaçlara verilen cevaplar izotonik olarak kaydedilmiştir. Asetilkolin'e ait pD2 değerlerinin karşılaştırılmasında gerek kontrol gerekse deneme grupları arasında anlamlı bir fark bulunamamış tır. Asetilkolin'le elde edilen kasılmaların üç farklı konsantrasyonda fi -7 fi (10, 10", 10 M) ritodrin ve nitrendipin 'le inhibisyonunda, ritodrin deneme grubunda daha etkin bulunmuştur. Submaksimal konsantrasyonda -5 (3x10 M) uygulanan asetilkolin'e bağlı kasılma cevaplarında ritodrinle elde edilen % maksimum gevşeme cevapları farksız olduğu halde deneme grubunda ritodrin için hesaplanan IC^q ve tl/2 değerleri daha düşük bulunmuştur. Benzer durum nitrendipin-asetilkolin etkileşmesi içinde geçerlidir.- 30 Deneme gurubunda kontrol grubuna göre, ritodrin ve nitrendipin'in oksitosin'le elde edilen kasılma cevaplarını daha güçlü bir şekilde antagonize ettiği saptanmıştır. Benzer şekilde potasyum klorür'le elde edilen kasılma cevaplarının inhibisyonunda nitrendipin deneme grubunda daha etkin bulunmuştur. Sonuçlar, asetilkolin'in afinitesinin hormonal duruma göre değişmediğini, ritodrin'in asetilkolın ve oksitosin'le elde edilen kasılmaları deneme grubunda daha belirgin olarak antagonize ettiğini, nitrendipin-asetilkolin etkileşmesinin hormonal duruma göre farklılık gösterme diğini, buna karşın nitrendipin'in oksitosin ve potasyum klorür'le oluş turulan kasılmaları deneme grubunda daha belirgin bir şekilde inhibe ettiğini ortaya koymaktadır.
  • Öğe
    İzole dana koroner arterinde muskarinik agonistlerle oluşan cevaplar ve bu cevapların kalsiyumla ilişkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 1996) Karabacak, Halil İbrahim; Doğan, Necdet
    Bu in vitro çalışmada, dana koroner arterinde asetilkolin ve karbakol ile oluşan kasılma cevaplarının Ca++ ile ilişkisi ve asetilkolinle alman kasılma cevapları üzerine L-NAME'nin etkileri araştırılmıştır. Arterlerden elde edilen stripler, temperatürü 37°C'de sabit tutulan ve % 95 02"% 5 CO2 karışımı ile sürekli gazlandırılan Krebs-Henseleit solüsyonu içerisine alınarak agonist ve antagonist ilaçlar deneysel prosedüre uygun olarak uygulanmıştır. Asetilkolin ve karbakol bu dokuda doza bağımlı ve tekrarlanabilir nitelikte kasılma cevapları oluşturmuş ve bu cevaplar atropin ile non-kompetitif tarzda antagonize edilmiştir. Kalsiyumsuz ortamda, 10"6 M asetilkolin ve karbakol ile alman kasılma cevapları kontrol cevapların sırasıyla, % 23.76 ± 3.17 ve 16.27 ± 3.93 u oranında olmuş ve ortama artan konsantrasyonlarda kalsiyum ilavesiyle bu iki agonistle alman cevaplar artmıştır. Kalsiyum ilavesiyle elde edilen bu cevap artışları verapamil (10-8 - 10"6 M) ile doza bağımlı olarak inhibe edilmiştir. Serotonin ile prekontrakte edilen dokulara kümülatif tarzda uygulanan asetilkolin serotonin cevaplarını % 18.5 ± 1.72 oranında artırmış, buna karşın asetilkolin ilavesinden önce ortama L-NAME (3xl0"4 M) konulması ile bu artış % 47.7 ± 10.52 oramnda gerçekleşmiştir. KCI ile kasılabilirliği tesbit edilen dokuda, kümülatif tarzda uygulanan asetilkolinle KCI cevaplarının % 39.95 ± 10.61'i oranında bir kasılma cevabı elde edilmiş, buna karşın asetilkolin ilavesinden önce ortama L-NAME konulması ile bu oran % 32.26 ± 10.7 şeklinde olmuştur. Kasılma cevabındaki bu azalma anlamsızdır (P>0.05). Bu sonuçlar, asetilkolin ve karbakol kasılmalarının doza bağımlı ve tekrarlanabilir nitelikte olduğunu, atropin ile non-kompetitif tarzda antagonize edildiğini, agonistlere bağlı cevaplarda ekstra - ve intraselüler kalsiyumun rol oynadığını ve ayrıca bazal tonusa sahip dokuda asetilkolinle elde edilen kasılma cevaplarının L-NAME'den etkilenmediğini göstermektedir.