Şehir ve Bölge Planlama Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 26
  • Öğe
    Üniversite yerleşkelerinin kent gelişimine etkisi: Şırnak örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Sunar, Fecra; Çiftçi, Çiğdem
    Tarihsel perspektifte, kentlerin planlı gelişimiyle beraber çeşitlenen planlama kararları evrimsel bir dönüşüm süreci yaşamıştır. Bu süreçte kentlerin gelişimini öngören kamu yatırımları, özellikle yeni arazi kullanım kararlarıyla merkezi bir role bürünmüştür. Kentlerin gelişim sistemi, fiziksel mekan boyutlarının yanı sıra toplumsal, ekonomik ve kapsamlı düzeyde sürdürülebilir planlama programları ile ele alınmış ve kontrollü gelişmesini sağlayan altyapı yatırımlarının yanında sosyal donatı alanlarıyla kent sakinlerinin aktif olarak katıldığı ve sosyal etkileşimin sağlandığı mekânların oluşturulmasına olanak sağlamıştır. Bu kapsamda ülkemizde bölgesel eşitsizliklerin giderilmesi için çeşitli planlama politikaları izlenmiş ve bazı yerleşmeler devlet eliyle, küçük kent ya da ilçe statüsündeki sınır yerleşmelerinden il statüsüne getirilmiştir. Böylece T. C. Devleti bu kentleri yatırımda öncelikli iller arasına alarak, eğitim, sağlık, sanayi, sosyo-kültürel, toplu konut, ulaşım gibi çeşitli sektörlerde yatırımlarla, bu yerleşmelerde hızlı ve kontrollü kentleşme politikasını izlemektedir. Üniversiteler, merkezi-yerel-özel-kamu kurum ve kuruluşlarla çok aktörlü ortaklıklarla yönetilebilen, kentsel gelişmenin toplumsal, ekonomik ve çevresel boyutlarıyla bütünleşik gelişimine katkı sağlayan, kamusal nitelikli hizmet sektörü donatılarındandır. Sınır kentlerde hızlı ve kontrollü kentleşmeye öncülük etme potansiyeli yüksek olan üniversite tesisleri, üstlendikleri misyon ve vizyonlarıyla sınır kentlerin yere özgü potansiyellerine dayalı olarak sektörler arası entegrasyonu sağlamaktadır. Tez çerçevesinde kavramsal temalarda üniversite kamusal donatısı sürdürülebilir toplumsal ve ekonomik gelişim ilişkisi çerçevesinde tartışılarak, sınır kent yerleşmesi özelliğinde olan kentlerde kurulu üniversitelerin çalışmaları incelenmektedir. Yapılan literatür incelemesinde bu kavramsal ilişkilere ilişkin yayına rastlanılmamıştır. Bu bakımdan araştırma konusu olarak özgün olan bu çalışmada alan çalışması araştırma yöntemi kullanılarak, Irak ülkesiyle sınırdaş olan Güneydoğu Doğu Anadolu Bölgesi Dicle Doğu Alt Havzası içinde yer alan Şırnak sınır yerleşmesinin; önceleri Siirt‟e bağlı ilçe statüsünden il statüsüne geçiş süreci ve Şırnak Üniversitesi'nin kurulmasıyla birlikte kentsel gelişme ve sosyo-ekonomik etkilerinin değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Tez kapsamında sınır kent kavramı incelenerek, üniversitelerin önemli bir bölgesel donatı potansiyeli olması yanında, bu kentlerin üniversite odaklı kalkınmasının hızlı ve kontrollü kentleşme süreçlerini de desteklemesi nedenleriyle sınır kentlerde üniversitelerin önemli bir planlama kararı olduğu bulgulandırılmıştır.
  • Öğe
    Tarihi çevrelerin kentsel yenileme uygulamalarında mekân ve hafıza etkileşimi: Konya tarihi kent merkezi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Keçeci, Enes; Çiftçi, Çiğdem
    Tarihi çevreler, içinde barındırdığı anlam ve anılarla geçmiş ile gelecek arasındaki bağlantının sağlandığı önemli kentsel mekân öğelerindendir. Küreselleşmenin getirmiş olduğu mutlak ekonomik büyüme hedefleri; toplumun ben merkezli, bireyselci yaklaşımlarıyla hem sosyo-kültürel hem de sosyo-mekânsal çevrede özgün değerlerin rant ve arazi spekülasyonuna odaklanarak, hızla tarihi çevre hafızasını da tüketmektedir. Tarihi çevre kentsel yenileme çalışmalarındaki tarihi hafızanın korunmasına yönelik olan plan, tasarım ve proje ilkelerinin, toplumun mekân ve hafıza etkileşimleriyle belirlenen; kimlik, aidiyet, yere bağlılık, algı, anlam, zaman, mekân ve kültür öğeleri ile ilişkilerini esas alması planlama ve toplumsal sorumluluktan doğan bir gerekliliktir. Mekân ve hafıza ilişkileri öncelikle bireylerin yaşadıkları çevreyi algılamasıyla başlar. Yaşadıkları çevreyi algılayan bireyler edindikleri deneyimlerle mekâna zihinlerinde anlam yüklerler. Mekânın anlam kazanmasıyla birlikte bireylerin yere bağlılık ve mekâna aidiyet hisleri oluşmaktadır. Kentsel mekânda yaşanan bu deneyimler kentlerin kimliklerinin oluşmasında önemli yer etmektedir. Konya Tarihi kent merkezi örnekleminde incelenecek olan tarihi mekân hafızasının yenileme projeleriyle değişimi; bedesten-çarşı-kale kapısı konumundaki Kapı Camii Mevkii I'inci Bölge, yeni Mevlâna Çarşısı II'nci Bölge, Bedesten Çarşısı güneyinde yer alan Buğday Pazarı III'üncü Bölge ve Üçler Mezarlığına bitişik Akçeşme Mahallesi'ndeki Mengüç Caddesi IV'üncü Bölgeden oluşmaktadır. Bu Bölgelerin tamamı tarihi Konya Kent Merkezindeki yenileme çalışmalarından etkilenmesi çalışma alanı olarak seçilme sebebimiz olup; Belediyesince yenileme alanı olarak ilan edilip kısmen sağlıklaştırma, yenileme ve yeniden geliştirme projeleri ile yeni mekanlar üretilmesi ile mekân hafıza etkileşimi göreli olarak ele alınmıştır. Çalışma alanına ilişkin kentsel yenileme ve mekân-hafıza etkileşimi konularının aydınlatılmasına yönelik; tarihi kent çözümlemesi tekniği ile Konya kenti tarihi belgeleri üzerinde literatür taraması yapılmış olup; seçilen inceleme alanda yürütülmüş olan kentsel yenileme faaliyetleri, mekân ve hafıza kavramlarının bileşenleri kapsamında, eski dönem imar planlarının yansıdığı hava görüntüleri ve yürürlükte olan imar planları ile eski-yeni Konya kenti Bedesten-Mevlana çarşısı-Mengüç bölgeleri fotoğrafları yardımıyla görsel ve morfolojik analiz değerlendirme tekniği ile karşılaştırılıp ortaya çıkan mekan hafıza etkileşimi bulguları, alanında uzman şehir plancısı, mimar ve harita mühendisi katılımcılarla yapılan sözlü mülakat çalışmasıyla içerik çözümlemesi tekniği ile karşılaştırılmıştır. Tezin sonuç kısmında Tarihi Bedesten Çarşısı, Mevlâna Çarşısı, Buğday Pazarı ile Mengüç Caddesi ve Çevresinde yapılan kentsel yenileme projelerinin kimlik, aidiyet ve yere bağlılık kavramları çerçevesinde Konya kent kimliğine etkisi mekân ve hafıza etkileşimi bağlamında değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Akıllı turizm destinasyonu olgusunun Malatya örneğinde uygulanabilirliği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) İmrek, Serkan; Tekkanat, Semiha Sultan
    Kentleşme oranların yükselmesiyle birlikte kentler mekânsal ve sosyal birçok zorlukla karşı karşıya kalmıştır. Bunun sonucu olarak kentsel planlama kuramlarında yeni arayışlar ortaya çıkmıştır. Bilgi ve iletişim teknolojileri alanındaki gelişmeler kentlerin yönetimi ve hizmet sunumunda değişikliğe gidilmesine neden olmuştur. Teknolojinin sağlamış olduğu kaynak verimliliği ve sürdürülebilir kent hizmetleri akıllı kent olgusunun temelini oluşturmuştur. Akıllı kent uygulamaları sayesinde sorunlar çok yönlü analiz edilebilmekte, kentliler, her türlü hizmete doğrudan ve daha hızlı şekilde ulaşabilmektedir. Akıllı kentlerde oluşan bilgi ve iletişim teknolojisi altyapısı akıllı turizm uygulamalarının sunulmasına da imkân sağlamıştır. Akıllı turizm teknolojileri; bulut bilişim ağı, sanal gerçeklik, artırılmış gerçeklik, Qr kodlu uygulamalar vb. ile destinasyonların ve turistik odak noktalarının lokasyona gitmeden incelenmesini; seyahat planlarının yapılmasını, konaklama-eğlence vb. hizmetlerin rezervasyonu ile satın alımı vb. hizmetleri kolaylaştırmaktadır. Akıllı kent bileşenlerinin turizm sektörü bileşenleri ile entegrasyonu sonucunda ortaya çıkan akıllı turizm destinasyonları sayesinde; destinasyona yönelik her tür veriye seyahat öncesinde ve seyahat sırasında ulaşılabilirken, seyahat sonrasında elde edilen deneyimler anlık olarak paylaşılabilmektedir. Paylaşılan deneyimler doğrultusunda destinasyonun kendisini yenilemesi için bir fırsat ortamı oluşurken destinasyonu ziyaret eden turistin memnuniyet düzeyi ile birlikte yerel sakinlerin de yaşam kalitesi düzeyi artmaktadır. Akıllı turizm destinasyonlarına değer katan yenilikçi hizmetler ile birlikte olası kriz ve tehditler öncesinde önlem alabilme, kriz esnasında yönetebilme, kriz sonrasında ise toparlanabilme becerisi artmaktadır. Küresel bir salgın olarak ortaya çıkan Covid-19 pandemisi veya yerel/bölgesel ölçekli doğal afetler de akıllı kent ve akıllı turizm destinasyonu uygulamalarının; bireylerin, toplumların ve kentlerin krizlere karşı daha dayanıklı olması için kullanılabileceğini göstermiştir. Bu çalışmada Malatya ilinin akıllı turizm destinasyonu olarak değerlendirilebilmesi için gereklilikleri sorgulanmıştır. İlk olarak akıllı kent olgusu ve sahip olduğu 6 bileşen açıklanırken; dünya ve Türkiye kentlerinde sunulan akıllı hizmetler aktarılmıştır. Sonraki bölümde akıllı turizm, bileşenleriyle birlikte incelenmiş ve bu alanda kullanılan teknolojik uygulamalar açıklanmıştır. Dünyada önemli turizm destinasyonları olarak kabul edilen Venedik, Salzburg, Makao ve Dubai kentlerinde gerçekleştirilen akıllı turizm uygulamaları sunulmuştur. Turizm destinasyonlarına yönelik tehditler ve akıllı kent uygulamalarının yer aldığı bir sonraki bölümde ise; Covid-19 pandemisi ve doğal afetler kapsamında depremden bahsedilmiştir. Çalışma alanı olarak belirlenen Malatya ilinin turizm değerleri detaylıca sunulmuş ve ilin turizm istatistikleri değerlendirilmiştir. Akıllı turizm olgusunun Malatya destinasyonunda uygulanabilirliğini değerlendirebilmek için kentteki turizm paydaşlarıyla yarı yapılandırılmış görüşme gerçekleştirilmiştir. Kentin turizm altyapısı ile birlikte bu görüşmelerden elde edilen bulgulara bağlı olarak kentin akıllı turizm destinasyonu olma düzeyine dair mevcut durumu aktarılmıştır. Son bölümde ise kentin akıllı turizm destinasyonu olabilmesi hedefi doğrultusunda önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Yaşanabilir Kentsel Alanlar Oluşturmada Mahalle Ölçeğinde Planlamanın Önemi: Konya Örneği
    (01-08-2022) Terlemez, Fatiha Nur; Yavuz, Fadim
    Tüm dünyada görülen nüfus artışıyla kapasitelerini aşmış kentlerde birçok insan sağlıksız çevrelerde yetersiz kentsel hizmet alarak yaşamaktadır. Konut stoğunun olmaması en önemli sorun olurken diğer temel ihtiyaçlar da altyapı eksikliği nedeniyle karşılanamamaktadır. Bu noktada sorunlar ve çözüm arayışları içerisinde yaşanabilirlik, yaşam kalitesi gibi kavramlar gündeme gelmiştir. Yaşanabilirliğin artırılması ve her bireyin sağlıklı çevrede yaşama hakkının yerine getirilebilmesi için sorunların giderilmesi konusuna temelden başlanmalıdır. Kentin en önemli yapı taşı olan mahalle kavramı doğrudan sorunların odak noktasıdır. Artan nüfus sorunlarına apartmanlaşma ve siteleşme kavramları az alanda çok kişinin yaşayabilmesi mantığıyla çözüm gibi görünse de mahalle kavramının yitirilmesine neden olmuştur. Kentleşmenin hızla meydana geldiği kentlerden biri olan Konya’da da mahalle kavramının yok olmaya başlaması kaçınılmaz olmuştur. Bu tez kapsamında Konya’da mahalle ölçeğinde planlamanın önemini merkez ilçeler olan Selçuklu, Karatay ve Meram’da yer alan Erenköy, Fetih ve Melikşah mahalleleri örneklerinde vurgulamak hedeflenmiştir. Bu çerçevede on iki adet nesnel ve öznel göstergeye (Sağlık, Eğitim, Çevre, Altyapı ve ulaşım, Güvenlik, Konut, Kaliteli Mekân, Donatı, Erişebilirlik, Katılım, Sosyal ilişkiler, Memnuniyet) odaklanan nitel bir araştırma metodolojisi kullanılarak (teknik veriler, gözlemler, kullanıcı anketleri vb.) değerlendirilmiştir. Mahallelerin karşılaştırılması sonucunda yaşanabilirlik bağlamında farklı mahalle profilleri elde edilmiş, mahallelerde yaşanabilirliğe katkı sağlayan etmenler ile yaşanabilirliği azaltan etmenler ortaya konulmuştur. Son olarak yaşanabilirliğe katkı bağlamında mahalleler için önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Raylı Sistemlerin Kentsel Gelişmeye Etkisi: Ankara Örneği
    (06-07-2022) Yahşi, Kübra; Şendoğdu, Sedef
    Ulaşım teknolojiye bağlı olarak hızla gelişme gösteren ve bu gelişme ile birlikte kentin yapısına yeni bir kimlik kazandıran bir kent bileşenidir. Kentlerin tarihsel süreci içerisinde ulaşım çözümlerinde kullanılan hızlı ve konforlu ulaşım türlerinden biri olan raylı sistemler gelişmiş ülkelerde özellikle 19. yüzyıldan itibaren yaygın bir biçimde kentiçi ulaşımda artan nüfus ile birlikte yaşanan trafik problemlerinin çözümü olarak ele alınmıştır. Bu çalışmanın amacı raylı sistemlerin kentsel gelişim üzerindeki etkisinin irdelenmesidir. Çalışmanın amacına yönelik öncelikle bir kavramsal çerçeve oluşturulmuştur. Kavramsal çerçevede kentsel ulaşım ve raylı sistemlere yönelik ayrıntılı bir literatür taraması hazırlanmıştır. Çalışmanın amacına yönelik bir değerlendirme yapılması için örneklem alan olarak Ankara kenti seçilmiştir. Ankara kentine ilişkin olarak Ankara kent planları, Ankara kenti için yapılan ulaşım çalışmaları ve Ankara Ulaşım Ana Planı incelenmiştir. Raylı sistemlerin bu plan ve çalışmalardaki yeri değerlendirilmiştir. Alanda yapılacak analiz çalışması için ise belirlenen yöntemde Ankara kentine hizmet veren raylı sitem güzergahlarında istasyonlar arası mesafe hesaplanarak ortalama etki alanı çapı 3 km olarak belirlenmiş, bu etki alanı kapsamında her raylı sistem güzergahında 3 km genişliğinde analiz alanları oluşturulmuştur. Analiz alanlarında belirli periyotlar ile raylı sistemlerin kentsel gelişmeye etkisinin değerlendirilmesi açısından yapısal bazlı değişimler analiz edilmiştir. Raylı sistemlerin hizmet verdiği güzergah üzerinde kentsel gelişmeyi yönlendirici rol oynadığı, bu etkinin kent açısından doğru değerlendirilmesi için kent planları ve ulaşım planlarında yapılan çalışmaların entegre ve bütünleşik yürütülmesi son derece önemlidir.
  • Öğe
    Üniversitelerin Kent Ekonomisine Katkılarını Arttırmada Misyon Farklılaşması ve Uzmanlaşmanın Önemi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Bindal, Ayşenur; Yavuz, Fadim
    Üniversiteler kuruldukları kentleri ekonomik, sosyal ve mekânsal açıdan etkileyen kurumlardır. Üniversitelerin kuruldukları kente ekonomik ve demografik canlılık getirilmesi, bölgesel eşitsizliklerin giderilerek kent için imkanlar yaratması üniversiteden beklenilenler arasındadır. Bölgesel eşitsizlikleri gidermek amacıyla Türkiye’de her ile bir üniversite anlayışı benimsenmiş ve özellikle 2006 yılı itibariyle üniversite sayısı hızla artmış; sayıca bu hızlı artış karşısında üniversiteler kimliğini kaybetmiş ve birbirinin benzeri üniversiteler ortaya çıkmış ve üniversitelerin kentlerine etkisi harcama yaratma etkisinden öteye geçememiştir. Bu sorunlara çözüm üretmek adına YÖK 2016 yılında “2006 yılı ve sonrasında kurulan üniversitelerin belirlenen alanlarda uzmanlaşmasını, kentine ve bölgesine özellikle uzmanlaşma alanında ekonomik katkı sağlamasını ve diğer üniversitelerden farklılaşarak alanında uzman bir üniversite haline gelmesini sağlamayı” amaçlayan Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma (BKOMFİ) programını başlatmıştır. Programa 2016, 2018, 2020 ve 2021 yıllarında olmak üzere toplam 22 pilot üniversite seçilmiştir. Bu tezde kent ekonomisine katkı sağlamak ve belli bir alanda uzmanlaşma ile farklılaşma amacıyla yola çıkılan BKOMFİ programına seçilen 10 üniversite [1. Dönem: Bingöl Üniversitesi, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Uşak Üniversitesi; 2. Dönem: Aksaray Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi, Muş Alparslan Üniversitesi, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Siirt Üniversitesi] örneklem alanları olarak belirlenmiştir. Örneklem alanlarının programa seçildikleri yıldan günümüze kadarki süreçte akademik, sosyal ve ekonomik verileri karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Örneklem alanlarından Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Kastamonu Üniversitesi ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi derinlemesine görüşme, kurumlar arası yazışma ve görüşme yoluyla daha çok karşılaştırılabilir nicel verilere sahip ve ayrıntılı olarak değerlendirilen üniversiteler olmuştur. Sonuç bağlamında BKOMFİ programına dahil edilen 1 ve 2. Dönem üniversitelerin uzmanlaşma alanlarında bulundukları kente ve bölgeye ekonomik etkilerini arttırmaya yönelik önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Kentsel Açık ve Yeşil Alanların Yaşanabilirlik Kavramı Bağlamında Değerlendirilmesi: Konya Kent Merkezi Örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Gazel, Bilge; Dağlıoğlu, Ümmügülsüm
    Yaşanabilir kentler, güvenli kentsel mekânlara sahip olması, kentsel kullanım alanlarına erişimin kolay, ulaşımın hızlı ve konforlu olması, ekolojik dengenin korunması, doğal kaynakların, tarihi ve kültürel değerlerin gelecek nesillere aktarımının sağlanması ve yaşam kalitesinin yüksek olması nedeniyle kentlerin gelişimi ve kent insanının yaşamı için önem taşımaktadır. Yaşanabilir kentler, güvenli, sürdürülebilir, erişebilirliği yüksek, çevre ve yaşam kalitesi nitelikli yerleşmelerdir. Kent insanının yaşam kalitesini artıran, kentin arazi kullanımına yön veren, ulaşım ve erişim dengesinin sağlanmasına etki eden, güvenli, konforlu, işlevsel ve birbiriyle bağlantılı kentsel mekânların oluşmasını sağlayan açık-yeşil alanlar, yaşanabilir kentlerin oluşmasında büyük rol oynamaktadır. Bu çalışmanın amacı, yaşanabilir kentlerin oluşmasında açık-yeşil alanların önemini Konya kent merkezi örneğinde ortaya koymaktır. Bu kapsamda yaşanabilirlik kavramına ve yaşanabilir kentlere yönelik literatür taraması yapılarak yaşanabilir kent örnekleri, açık-yeşil alanlar özelinde ele alınmıştır. Güvenlik, çevre ve ulaşım-erişebilirlik yaşanabilir mekân parametreleri, Konya kent merkezinde yer alan açık-yeşil alanlar üzerinden irdelenmiştir. Konya kent merkezinde bulunan açık-yeşil alanların sahip oldukları nitelikler ve kent insanının alana ilişkin değerlendirmeleri doğrultusunda kentin yaşanabilirliğine katkı sağlaması hedeflenen önerilere yer verilmiştir.
  • Öğe
    Eğitim Alanlarının Sürdürülebilir Planlama ve Tasarım Açısından Değerlendirilmesi: Tokat Örneği
    (2021.07.13) Akaevren, Neziha Bilge; Yavuz, Fadim
    İnsanlığın ortak bir problemi olarak geleceği tehdit eden bir boyuta ulaşan çevre sorunları karşısında kentlerde her tür mekânı oluşturmada sürdürülebilir planlama ve tasarım benimsenmesi gereken önemli bir yaklaşımdır. Kentsel kullanımlar içerisinde büyük nüfus kitlelerine hitap eden kamusal alanlar ise daha sürdürülebilir bir gelecek oluşturabilmede özellikle değerlendirilmesi gereken alanlardır. Çocukların zamanlarının büyük bir bölümünü geçirdikleri eğitim alanları, çocuk gelişimi açısından büyük bir öneme sahip kamusal alanlardır. Bütün kamusal alanlar gibi eğitim alanlarının oluşturulma aşamasında sürdürülebilir planlama ve tasarım parametrelerine öncelik verilmesi, sürdürülebilir eğitim alanlarının kullanılmasının ve sürdürülebilir gelişmenin doğasında var olan değerlerin, eylemlerin ve ilkelerin eğitim ve öğretimin bütün biçimlerine dahil edilmesinin önemli ekonomik, eğitimsel, çevresel ve sosyal katkıları bulunmaktadır. Bu tez kapsamında Tokat kenti içerisinde yer alan eğitim alanlarının sürdürülebilir planlama ve tasarım parametreleri doğrultusunda değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda saha çalışmaları okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise düzeylerindeki 12 örneklem alanında [23 Nisan Ulusal Egemenlik Anaokulu, 15 Temmuz Milli İrade Anaokulu, Devlet Hastanesi Anaokulu, İbn-i Kemal İlkokulu, Karşıyaka İlkokulu, Fevzi Çakmak Ortaokulu, Vakıfbank Namık Kemal Ortaokulu, Gazi Osman Paşa Ortaokulu, Milli Piyango İhya Balak Fen Lisesi, 15 Temmuz Milli İrade Anadolu Lisesi, Güzel Sanatlar Lisesi ve Gazi Osman Paşa Lisesi] gerçekleştirilmiştir. Örneklem eğitim alanlarının planlama ve tasarımlarındaki sürdürülebilirlik düzeyleri “imar planı verileri, arazi büyüklüğü, yer seçim kriterleri, ulaşım özellikleri, peyzaj tasarımı, plan tipolojisi, malzeme özellikleri, tasarım özellikleri ve sosyal özellikler” olmak üzere 9 değerlendirme kriteri çerçevesinde teknik bilgiler ve gözlemler doğrultusunda karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Son olarak değerlendirilen okullarda sürdürülebilir planlama ve tasarım parametrelerini destekleyen önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Akıllı Şehir Performans Değerlendirmesi: Bandung (Endonezya) Örneği
    (2021.07.12) Sholihat, Afina; Yavuz, Fadim
    Günümüzde şehirler, yeni teknoloji odaklı endüstriler oluşturarak vatandaşların yaşamlarını ve şehirlerin ekonomisini iyileştirmek için yeni teknoloji hareketliliğinden yararlanarak akıllı şehirlere geçiş yapmaktadır. Akıllı şehir çözümlerinin planlanmasında ve uygulanmasında ise performans ölçümü temel bileşenlerden biridir. Akıllı şehir programlarını eleştirel olarak gözden geçirmeyi ve programın kazanımları ile başarısını belirlemeyi amaçlayan akıllı şehir performans değerlendirmesi sistematik bir kontrol sağlamakta ve programların başarısını arttırmada yol gösterici olmaktadır. Performans değerlendirmesi şehri daha verimli ve sürdürülebilir, daha rekabetçi ve mali açıdan güçlü hale getirmede, sosyal sorunlarla mücadele ederek kente yararlı olmaktadır. Ayrıca kentlilere daha iyi bir çevre ve yaşam kalitesinin sağlama, daha verimli hizmet sunumu, sosyal ve ekonomik zorlukları ele alma, yenilik ve iş yaratmaya odaklanma gibi kazanımlar sunmaktadır. Bu amaçla altı gösterge boyutunda (akıllı yönetim, akıllı markalama, akıllı ekonomi, akıllı yaşam, akıllı toplum ve akıllı çevre) uzman görüşleri ile halk anketlerine dayalı olarak geliştirilen bir performans değerlendirme modeli kullanılmış; tezin veri toplama aşamasında Mart 2020’den itibaren tüm dünyayı etkileyen ve gelecekte de sosyal, ekonomik, fiziksel ve çevresel sonuçları yaşanacak olan Covid-19 pandemisinin akıllı şehir performansına etkileri değerlendirme modelinde kentteki pandemi öncesi ve pandemi esnasındaki koşulları göz önünde bulunduracak biçimde uygulanmıştır. Bulgular Bandung’da Covid-19 koşullarında bazı akıllı şehir programların devam edemediğini, bazı programlarda da Covid-19 sırasında performans düşüşünün yaşandığını göstermektedir. Sonuç olarak çalışmada Bandung akıllı şehir programının performansını artırmak için incelenen altı akıllı şehir gösterge boyutu bağlamında kente, kentliye ve yerel yöneticilere fayda sağlayacağı umulan önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Kentsel Ayrışmanın Toplumsal Cinsiyet Bağlamında İncelenmesi: Konya'daki Eril Mekânlar
    (2021) Çağ, Tuğçe; Özkazanç, Seher
    Mekân yüzyıllar boyunca üzerinde düşünülen ve tartışılan bir kavram olmuş bu nedenle de farklılaşan mekân tanımları ortaya çıkmıştır. Literatürde en yalın hali ile “yaşam alanı” olarak somutlaştırılan mekân nosyonu zamanla ilişkisel bir olgu olarak ele alınmaya başlanmıştır. Böylece önceleri sadece barınma amaçlı korunaklı alan yaratma düşüncesi, sonrasında barınılan mekânı çevresiyle ilişkisel olarak ele alma yönünde evrilmiştir. İnsanın dış mekânlara yeni işlevler ve anlamlar yüklemesiyle birlikte ise kentlerin ortaya çıktığını söylemek mümkündür. Büyüyen ve gelişen kentlerde mekânsal ilişkiler güçlenmeye başlamış, özellikle sanayi devrimi bu süreci hızlandırmıştır. Süreçte insan ve mekân arasındaki etkileşim yeni toplumsal ilişkileri ve dolayısıyla yeni sorunları beraberinde getirmiştir. Bu sorunlardan en somutu ise mekânsal ayrışma (spatial segregation) olarak karşımıza çıkmaktadır. Kentsel mekânlardaki ayrışma sorunu, yalnızca fiziksel boyutta değil aynı zamanda sosyal ve sınıfsal olarak da etkisini göstermiştir. Çalışma kapsamında Marksist düşünürlerin ekonomi-politik temelli mekânsal ayrışma kuramları ile birlikte sosyo-mekânsal ayrışma kuramları incelenmiştir. Bu bağlamda ayrıştırılmış kentsel mekânlar ve toplumsal cinsiyet arasındaki ilişkinin açığa çıkarılması amaçlanmaktadır. Çalışma kapsamında mekânın cinsiyeti, diğer bir deyişle mekâna yansıyan eril ve dişil kimlikler özelinde bir araştırma yapılmıştır. Araştırma kapsamında örneklem alan olan Konya ili kent merkezi özelinde anket ve derinlemesine görüşme teknikleri kullanılmıştır. Araştırma deseni hem nitel hem de nicel araştırma tekniklerine dayanmaktadır. Bu bağlamda anketlerden elde edilen veriler SPSS 25, derinlemesine görüşmelerden elde edilen veriler Maxqda 2020 programı üzerinden analize tabi tutulmuştur. Analizler çalışmanın temel dayanağı olan cinsiyet değişkeni özelinde şekillenmiştir. Anketlerden elde edilen veriler ışığında güvenlik parametresi ve gün vaktinin cinsiyet ile mekânsal ayrışma arasındaki ilişkiyi şekillendiren nosyonlar olduğu çıkarımları yapılmıştır. Bu bağlamda çalışma cinsiyet, mekân güvenliği ve mekânın hava kararmadan önce ve hava karardıktan sonraki kullanım düzeyi ile ilişkilendirilmiştir. Araştırmanın sonuçlarında mekânın toplumsal cinsiyet rolleri ile şekillendiği, kadınların bu mekân kurgusunda toplumun dışına itildiği, ayrıştırıldığı bulgulanmıştır. Ayrıştırılma sonucunda ataerkil zihniyet etkisiyle eril mekânlar oluşmuş ve bu mekânlar yalnızca zihin haritaları ile anlam kazanmıştır. Kadınların güvensiz olarak nitelendirdiği mekânların dışında kalması ile kadınlar kamusal mekânlara yabancılaşmış ve kentsel mekânlara erişimde stres yaşayan kadınlarda endişe, kaygı ve korku duygularını açığa çıkmıştır.
  • Öğe
    Koruma Amaçlı İmar Planı ve Alan Yönetim Planı Entegrasyonunun Değerlendirilmesi: Bergama Örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Öncüer, Mustafa Rahman; Yavuz, Fadim
    Türkiye genelinde planlı döneme geçişin başladığı 1950’li yıllarda planlama faaliyetleri hız kazanırken korunan alanlarda da planlama çalışmaları başlamıştır. Zaman içerisinde dünya çapında korunan alanlara artan ilgi doğrultusunda Türkiye’de de korunan alanlara yönelik planlama faaliyetlerini yürütebilmek açısından planlama literatürüne koruma amaçlı imar planı pratiği dahil edilmiştir. Koruma amaçlı imar planları alanın sit statüsüne göre farklı meslek gruplarının katılımı ile hazırlanan, mevcut yapıyı en iyi şekilde gelecek nesilleri aktarmayı hedefleyen bir planlama yöntemidir. Planlı döneme geçişin hız kazanması ve koruma mevzuatında gerçekleşen değişiklikler doğrultusunda kalıplaşmış koruma kavramları yerini “alan yönetimi” ve “yönetim planı” kavramlarına bırakmıştır. Bu kavramların gelişimi ile kültürel mirasın sınırlarının belirlenmesi, mevcut durum analizinin yapılması ve alanın “sürdürülebilirlik” ilkesi bağlamında gelecek nesillere korunarak aktarılmasna yönelik planlama çalışmaları başlatılmıştır. Yönetim planlarının temel kaynağı koruma amaçlı imar planlarıdır. Tarihsel serüveni 3.000 yılı bulan Bergama, kültürel miras ve kültürel peyzaj bağlamında UNESCO Dünya Miras Listesi içerisine adını yazdırarak sürdürülebilirlik ilkesi doğrultusunda planlama ve uygulama çalışmalarına konu edilmektedir. Bu tez kapsamında Bergama Koruma Amaçlı İmar Planı ile Bergama Çok Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı Yönetim Planının entegrasyonu GZFT-AHS birlikte kullanım tekniği ile değerlendirilmiş olup bu iki plan arasındaki uygunluklar ve eksiklikler belirlenmiştir. Sonuç olarak ise; yerel yönetimin planlama faaliyetlerinde etkin rol üstlenmesi, uygulamaya yönelik mevzuat çerçevesinde denetlenebilirliğin gerçekçi yapılabilmesi, kültürel miras alanlarının pazarlama sürecinde ulaşım bağlantılarının önemi gibi bulgular doğrultusunda iki plan arasındaki uyumsuzluğun giderilmesine yönelik öneriler geliştirilmiştir.
  • Öğe
    Kentsel mekanda açık-yeşil alanların çevre kalitesi açısından değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Kısak, Elif; Yavuz, Fadim
    Kentte yaşayan her birey sağlıklı ve kaliteli bir kentsel çevrede yaşama hakkına sahiptir. Kaliteli kentsel çevreler yapıların, ulaşım sistemlerinin ve açık-yeşil alanların birbiriyle uyumlu tasarımları sonucu meydana gelmektedir. Kente ve kentliye yönelik fiziksel, sosyal, ekonomik ve ekolojik perspektifte çok çeşitli olumlu etkilere sahip olan açık-yeşil alanlar yaşam kalitesi yüksek ve yaşanabilir kentleri belirleyen en önemli göstergelerinden biridir. Açık-yeşil alanlar özellikle estetik, ekolojik ve fiziksel işlevleriyle çevre kalitesine doğrudan katkı sağlamaktadır. Bu nedenle kaliteli kentsel mekânların oluşması ve çevresel kaliteyi sağlama bağlamında kent planlamanın önemli bir unsuru konumundaki açık-yeşil alanlara verilen önem her geçen gün artmaktadır. Çevre kalitesine katkıda bulunan açık-yeşil alan uygulamaları ise planlama ve tasarım göstergeleri bağlamında iyi nitelikteki açık-yeşil alanlar olmaktadır. Bu tez kapsamında kentsel mekânda açık-yeşil alanların çevre kalitesine etkileri Malatya kentinde bulunan ve kentsel ölçekli olan Hürriyet Parkı ve Abdullah Gül Parkı örneklem alanlarında araştırılmıştır. Literatür taramasında kentsel mekân ve kalite, yaşam kalitesi, kentsel çevre kalitesi, açık-yeşil alan kavramları ve açık-yeşil alanların çevre kalitesi ile ilişkisi, çevre kalitesine katkıda bulunan açık-yeşil alanların planlama ve tasarım göstergeleri ile açık-yeşil alanlara ilişkin yurt içi ve yurt dışındaki iyi uygulama örnekleri ele alınmıştır. Açıklanan bu kavramlar doğrultusunda örneklem alanlarını oluşturan parkların Malatya kentsel açık-yeşil alan sistemi içerisindeki yeri ve çevresel kaliteye katkıları "sosyal, işlevsel, güvenlik, ekolojik ve kentsel mekân kalitesi" olmak üzere beş gösterge çerçevesinde öznel (kullanıcı anketleri) ve nesnel (teknik bilgiler, gözlemler vb.) biçimde karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Son olarak çevresel kaliteye katkı bağlamında parklarda saptanan planlama ve tasarım sorunlarını bertaraf etmeye, böylece her iki parkın kente ve kentliye daha faydalı hale getirilmesine yönelik önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    İkonik Mimarlık Kapsamında Konya'daki Modern Mimari Yapılarının Kent Kimliğine Etkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Hazaea, Saddam Mohammed Abdulwali; Tekkanat, Semiha Sultan
    Her mekân, kendisini özel bir boyayla boyayan ve onu diğer mekânlardan farklı kılan ayrıcalıklı bir kentsel kimliğe sahiptir. Kent kimliği ait olduğu mekânın önemli bir işareti haline gelir, bu yönüyle mekân dünyanın farklı bölgelerinden ziyaretçilerin akın akın geldiği bir turistik cazibe merkezi olabilir. Böylece kentsel kimlik, ekonomik faaliyetler için önemli bir etken olurken, sakinler ve ikamet edenler için gelir getiren bir kaynak haline de gelebilmektedir. Mimari ve kentsel kimlik olgusu, yıllar içerisinde büyüyen, süreklilik arz eden, biriken mimari miras ile kentsel mirastan kaynaklanmaktadır. Bu miras, sosyo-kültürel, çevresel, ekonomik ve teknik içerikleri olan bir dizi değişkenden oluşmaktadır. Kentsel kimliğin özellikleri, mekânın unsurlarına dayanmakta, mekânla ilişkilendirilmekte ve onu diğer mekânlardan ayıran özel bir ruh vermektedir. Mekânın ziyaretçileri, çeşitli duyularının yakaladığı şeyler sayesinde bu ruhu hissetmektedir. Öyle ki mekânın kokusu, mekânda gezerken görülen ardışık sahneler ve manzaralarla birlikte mekândaki seslere karışır. İşte bu tecrübeler dizisi hafızada depolanır ve o şehri veya mekânı tanımlayan zihinsel bir model oluşturmak üzere kök salar. 21. yüzyılda küreselleşme, kentler ve kentsel kimlikler üzerinde olumlu ve olumsuz etkilere neden olmuştur. Öznel veya nesnel olarak yaşam kalitesi ölçeğinde dengesizliklerin yanı sıra kentsel kimliklerin bozulmasına, yok olmasına neden olmuştur. Ancak küreselleşme süreci ile birlikte, mimari ürün ve tasarım stratejileri sayesinde kentler arasındaki rekabet artmış, hatta küreselleşme çağındaki ikonik yapılar, tarihi eserlerin statüsüne eşit bir konuma sahip olmuş, prestij ve ihtişam göstergeleri olarak kabul edilmiştir. Böylece ikonik yapılar, bir şehir veya mekânın imajını yönetmek için bir standart haline gelmiştir. Öyle ki bu imaj, şehrin ya da mekânın ziyaretçileri ile ve vatandaşlarının refahı ve memnuniyeti hususunda önemli bir rol oynamaktadır. Bu tez ile ikonik yapların, anlam bakımından kentsel kimliğe ve kentsel yaşam kalitesine etkisi tartışılmıştır. Bu etki, araştırmanın temel hipotezi sorgulanarak Konya şehri üzerinde test edilmiştir. Bu hipotez, Konya kentinin kent markası kapsamında küresel şehirler ve özelde Türk şehirleri arasındaki kozmik bir parlaklığın olmamasının ve değer eksikliğinin sebeplerinden birinin, onu tanıtan ve köklü geçmişini şimdisi ve geleceğiyle ilişkilendiren ikonik yapılar kurma hususundaki ilgi eksikliği olduğunu dikte etmektedir. Bu sorgulanma, hem kentin kimliği hem de yaşam kalitesi ile ilgili kısa bir şekilde kavramlar sunan ve ikonik yapılarla aralarındaki bağı bulmaya yönelik tezde yer alan literatür araştırmaları yardımıyla örneklem alanda yerinde gözlem, uzmanlar ile yapılan odak grup görüşmesi ve anket çalışmasıyla yapılmıştır.
  • Öğe
    Assessing quality of place in residentıal areas: Case study of Konya
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2020) Hayat, Khair Mohammad; Dağlıoğlu, Ümmügülsüm
    İçinde yaşadığımız mekanın kalitesi, yaşam kalitemizi ve refahı gösterir. Yaşam alanlarının nitelikli ve başarılı mekanlar olarak tasarlanması gerekliliğinden hareketle tez çalışmasında, konut alanlarında mekan kalitesi konusunda araştırma yapılmasına karar verilmiştir. Konut alanları, kentin en önemli alan kullanımlarındandır. Bu alanlar hayatımızın çoğunu içinde geçirdiğimiz yerlerdir. Konut alanlarının sahip oldukları mekan kalitesi, hayatımızı zevkli hale getirebilir veya arzu ettiğimiz yaşam biçimini zorlaştırabilir. “mekan kalitesi” kavramı, mekanların başarı seviyesini ve yaşanabilirliğini tanımlamak için yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu araştırma, mekan kalitesini etkileyen fiziksel faktörleri irdeleyerek konut alanlarında mekan kalitesinin kritik parametrelerini değerlendirmeye yönelik etkin yaklaşımları ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırma, daha önce mekan kalitesi konusunda yapılan çalışmalar ışığında amacına ulaşmaya çalışır. Bu amaca yönelik olarak çalışmanın yöntemi, kapsamlı bir literatür taramasına ve örneklem alan olarak seçilen Konya şehrinin kuzey koridorunda yer alan Bosna-Hersek mahallesinde gerçekleştirilen alan araştırmaları üzerine kurgulanmıştır. Çalışma kapsamında, mekan kalitesi kavramı ve mekanın duyu sistemimiz tarafından nasıl algılandığı, dış mekan aktivite türleri, konut alanlarında sosyal yaşam, kalite türleri ve mekan kalitesini değerlendirmeye yönelik ortaya konan parametrelere yer verilmiştir. Yapılan değerlendirme sonucunda örneklem konut alanın mekan kalitesi, güvenlik, konfor, erişilebilirlik, okunabilirlik, karma kullanım ve estetik parametreleri doğrultusunda ele alınmış ve bu parametreleri değerlendirmeye yönelik bir kontrol listesi oluşturulmuştur. Oluşturulan kontrol listesinde yer verilen altı parametre örneklem alanında hafta içi ve hafta sonu gerçekleştirilen doğrudan gözlem yöntemi ile irdelenmiştir. İrdeleme sonucunda Bosna-Hersek mahallesinin mekan kalitesinin artırılmasına yönelik önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Güneybatı Ankara Bölgesindeki kentsel yayılmaya üniversite yatırımlarının etkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Türkmen, Seda Nur; Tekkanat, Semiha Sultan
    Kentsel mekân dinamik bir yapıda olup sürekli değişim göstermektedir. Kent, yaygın, parçalı, dağınık ve sınırsız bir gelişim gösteriyorsa alan yazınında buna "kentsel yayılma" denmektedir. Üniversite kurmak gibi büyük yatırım kararları nüfusun, ekonomik faaliyetlerin ve kamu hizmetlerinin coğrafi mekânda dağılışına etki etmektedir. İdari ve akademik çevrelerde üniversitelerin kente etkileri gündem oluşturan, sıkça tartışılan ve üzerinde çalışılan bir konu halini almıştır. Üniversiteler, "komşu çevre" olarak adlandırılan alanların aktifleşmesinde ve canlandırılmasında önemli aktörlerdir. Bu tezin amacı kentsel alanın yayılması üzerinde üniversite yatırımlarının etkisini araştırmaktır. Bu bağlamda tez kapsamında Ortadoğu Teknik Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi Beytepe Yerleşkesi, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi, Başkent Üniversitesi Bağlıca Yerleşkesi, Atılım Üniversitesi, Ufuk Üniversitesi Dr. Rıdvan Ege Yerleşkesi ve Çankaya Üniversitesi Merkez Yerleşkesi'nin Güneybatı Ankara'nın yayılma sürecine etkileri incelenmiştir. Çalışma alanının seçilmesinde bölgenin tarihsel gelişimi ile kısa erimli ve tutarsız planlarla üretilen parçalı kentsel yapısı etkili olmuştur. Üniversite yerleşkeleri etrafındaki kentsel büyüme, farklı dönemlerdeki uydu görüntülerinin piksel tabanlı kontrollü sınıflandırılması ile elde edilen alan büyüklüklerinin karşılaştırılması yöntemi ile incelenmiştir. Yerleşkelerin öğrenci sayısı, yapılı alan büyüklüğü ve kent merkezine olan uzaklığı gibi çeşitli parametreler ışığında üniversitelere etki alanı çizilmiş ve araştırma, etki alanı içerisinde sürdürülmüştür. Sonuçlar tezin "üniversite yatırımlarının kentsel fonksiyonları, çevresinde toplama potansiyeli olduğu" savını destekler niteliktedir. Çalışmanın, kentsel işlev alanları ile kentsel yayılma olgusu arasındaki ilişkiyi sorgulayan araştırmacılar için yol gösterici olduğu ve kent formunun şekillenmesi ile ilgili sayısal yöntemlerle yapılan çalışmalar açısından örnek olabileceği düşünülmektedir. Çalışmaya farklı parametreler eklenerek alternatif yöntemlerle çalışma konusunun detaylandırılabileceği veya dönüştürülebileceği düşünülmektedir.
  • Öğe
    Kayseri tarihi kent merkezinde koruma amaçlı planlama yaklaşımlarının sürdürülebilir kentsel koruma bakımından irdelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Karademir, Büşra; Çiftçi, Çiğdem
    Tarihi dokular tarih ya da sanat değeri taşıyan yapıların doğal değerlerin ya da kent parçalarının bir bütünü olarak kentin çekirdeği ve kimliğini oluşturur. Bu dokular canlı bir organizma olarak değişen dönüşen yerleşimlerde, günün ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla korumanın karakterine uygun olmayan müdahalelerle yıpranma, bozulma, yok olma gibi yapısal sorunlarla canlandırılmaktadır. Böylece tarihi çevre önceki kimliğini kaybederek tek bir mekânsal öğe ya da bütün bir kentin geçmişteki görünen somut varlığının ötesinde, bunların kent belleğindeki toplumsal yapı ve sosyo ekonomik durumları gibi soyut karşılıklarını anlamaya yönelik belge niteliğini de kaybetmektedir. Bu durum çoğu zaman halkın korumaya yeterince önem ve değer vermemesi ve tarihi dokuda kent kimliğini korumaya yönelik yaklaşımların eksiklik olması, kimi zamanda teknik anlamdaki yanlışlıklardan (planlama süreci, yasal ve yönetsel mevzuattaki değişimler, planlama ekibinin koruma konusuna bakış açıları, rant amaçlı kullanım yaklaşımları vb) kaynaklanmaktadır. Tarihi Kent merkezleri korumacı bir yaklaşımla geliştirilip kentli insanlar tarafından etkin bir kullanımla gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde aktarılması gereken önemli kent parçalarıdır. Kültürel mirasa konu olan yerel kimlik değerlerinin, gelecek kuşaklara aktarılmasında, sürdürülebilir planlama yaklaşımı ile fiziksel koruma-kullanmanın dengesi yanında sosyo-kültürel, ekonomik ve yönetsel-kurumsal sürdürülebilirliklerinin de temini gereklidir. Bu çalışmanın amacı Kayseri Tavukçu Mahallesindeki koruma planları ve plan uygulamalarının sürdürülebilir koruma esasları bakımından kültürel mirasının sürdürülebilirliğinin etkilerini irdelemektedir. İlk olarak tarihi kent merkezini koruma-planlama literatüründe sürdürülebilir koruma yaklaşımı Kayseri örneklemi ile incelenmiştir. Akabinde alanın kent bütünündeki yeri, koruma gerekçeleri, bu alana dair koruma kararları irdelenerek halkın sürdürülebilir korumaya bakış açıları ele alınmıştır. Koruma planının sürdürülebilir koruma yaklaşımları da Kayseri'deki Koruma Kurulu ve belediyesinde, resmi kurumlarda çalışan ve serbest plancılarla mülakat yoluyla değerlendirilmiştir. Tüm veriler, alan çalışmaları, sürdürülebilir kentsel koruma bakımından da gelişim ile birlikte değerlendirilerek, koruma amaçlı planlama yaklaşımlarının tarihi süreklilikteki durumları ortaya konmuştur.
  • Öğe
    Sürdürülebilir kentsel gelişmenin sağlanmasında SymbioCity yaklaşımının değerlendirilmesi: Trabzon Değirmendere örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Cansever, Dilara Büşra; Dağlıoğlu, Ümmügülsüm
    Mevcut kentleşme eğilimleri ile birlikte artan sosyal ve çevre sorunları göz önüne alındığında, sürdürülebilir şehirler için, insan-doğa ilişkisini odağına alan çevre dostu kent formları ve yönetim biçimleri geliştirilmesi zorunlu kılınmaktadır. Yaşam kalitesini güçlendiren, kentsel mekanı doğal çevre ile bir bütün olarak ele alınmasını amaçlayan, sürdürülebilir kent ve eko-kent kavramlarının yanı sıra çevrenin sosyo-ekonomik gelişimine katkıda bulunan SymbioCity yaklaşımı, 2013 yılında İsveç Hükümetinin uluslararası sürdürülebilir kentsel gelişimleri destekleyen politikalarının bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. SymbioCity kavramının hareket noktası şehirlerin temel anlamda insanlar için tasarlanmasıdır. Bu yaklaşım ile şehirlerin, ekonomik, doğal ve kültürel gelişmelere olan etkilerinin daha sürdürülebilir ve güvenilir olmasıyla birlikte yaşam kalitesinin yükseltilmesine katıda bulunması amaçlanmaktadır. Dinamik bir yapıda olan kentsel gelişmelerden sosyal, ekonomik ve çevresel açıdan etkilenen tüm kentte yaşayanlar arasında ilişki kuran SymbioCity yaklaşımları, sürdürülebilir kentsel gelişme için katılımcılık sağlamaktadır. Bu çalışma ile kentsel alanların yeni bir bakış açısıyla planlanmasında Trabzon ili Değirmendere Bölgesi örneklem alan olarak seçilmiş olup, çevresel açıdan tahribata uğramış bu bölgenin planlanmasında, doğa ve insan arasındaki ilişkiyi ön planda tutan, sosyal ve ekonomik çevre için SymbioCity yaklaşımının kentsel gelişme ilkeleri doğrultusunda değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    Cinsiyet faktörünün trafik güvenliğine etkisi: Ankara örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Yiğitel, Zeliha; Eryiğit, Sedef
    Kentlerdeki mutsuzluğa sebep olan etmenler arasında ilk sırayı trafik yoğunluğu ve trafik kazaları almaktadır. İnsan, taşıt, yol ve çevre gibi faktörlere bağlı olarak gerçekleşen trafik kazalarında, en ölümcül faktör %89,9'luk bir oran ile insan (sürücü) hatalarıdır. Bu hatalar trafik kurallarını ve yol şartlarını bilmeme, sürücü becerisinin kötülüğü, kötü karar verme, değişen koşullara ayak uyduramama ve en önemlisi agresif sürücü davranışlarıdır. Trafik kazalarının meydana gelmesinde insan faktörü parametresi içerisinde sürücülerin cinsiyeti, yaşı, medeni durumu, öğrenim durumu ve gelir durumu gibi özelliklerin her birinin trafik güvenliği üzerinde önemli etkisi bulunmaktadır. Kadın ve erkeklerin birbirlerinden fiziksel, psikolojik, duygusal vb. yönlerden farklı oldukları ve bu farklılıkların iki cinsiyet arasında farklı davranışlara yol açtığı bilinmektedir. Dolayısıyla yaşamın her alanında olduğu gibi trafikte de kadın ve erkek bireylerin farklı davranışlar sergilemeleri kaçınılmaz olup trafikteki tutumları, risk algıları, öfke ve sinir halleri, refleksleri vb. özelliklerin trafiğe yansıması da farklı olacaktır. Bu çalışmada sürücü nitelikleri parametresi içerisinde cinsiyet faktörünün trafik güvenliğine etkisinin ortaya konması amaçlanmıştır. Bununla birlikte kaza yapma olasılığı olan sürücü tiplerini incelemek ve tüm bu bilgiler doğrultusunda trafik kazalarını azaltıcı çözümler üretmek çalışmanın kapsamında yer almaktadır. Çalışmada; Ankara kentinde trafiğin yoğun olduğu ve kazaların en sık yaşandığı üç bölge İstanbul Yolu (Fatih Sultan Mehmet Bulvarı), Eskişehir Yolu (Dumlupınar Bulvarı) ve Konya Yolu(Mevlana Bulvarı) örneklem alan olarak seçilmiş ve seçilen örneklem alanda cinsiyet faktörünün trafik güvenliğine etkilerinin araştırılabilmesine yönelik olarak otomobil kullanıcılarının kural ihlali, hız yapma, kazaya karışma durumları vb. olumsuz davranışları cinsiyete göre incelenmiş olup trafik güvenliğinin sağlanarak kazaların azaltılmasına yönelik öneriler geliştirilmiştir.
  • Öğe
    Ekonomik, sosyo-kültürel ve mekansal boyutlarıyla suriyeli mülteciler:Elazığ örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Taş, Duygu; Tekkanat, Semiha Sultan
    Göç insanların bulundukları yaşam alanlarından başka bir bölgeye veya yere olan nüfus hareketi olarak tanımlanmaktadır. İnsanlar tarih boyunca çeşitli nedenlerden dolayı sürekli göç etmişlerdir. Bu göç olayları bazen insanın kendi iradesiyle bazen de zorunlu olarak gerçekleşmektedir. Göç olgusu insanların var olmasından beri karşılaştığı en önemli sorunların başında gelmektedir. Göç hem göç alan hem de göç veren yerleri doğrudan etkileyerek insan yaşamında derin izler bırakmaktadır. Türkiye bir göç ülkesi olduğu için tarihinin her döneminde çeşitli göç olaylarıyla karşılaşmaktadır. Son yıllarda yaşanan iç savaşlar göçlerin gönüllü olarak gerçekleşmesinin yanı sıra zorunlu olarak gerçekleşmesine doğru bir eğilim göstermiştir. 15 Mart 2011 yılında Suriye'de yaşanan iç savaş, çatışma, şiddet nedeniyle 10 milyondan fazla insan zorunlu olarak yer değiştirerek, kitlesel çapta mülteci sorununun doğmasına neden olmuştur. Savaş sonrası 3.5 milyondan fazla Suriyeli mülteci Türkiye'ye akın etmeye başlamıştır. Suriye'den gerçekleşen göç olgusunun kitlesel olması, Türkiye'nin dünyada en çok zorunlu mülteci barındıran ülke haline gelmesine neden olmuştur. Mültecilerin sosyo-ekonomik açıdan daha çok dar gelirli insanların yaşadığı kent çeperlerine veya kentin altyapısının gelişmediği bölgelere yerleşmeleri, yaşadıkları yerlerde ekonomik, sosyo-kültürel ve mekânsal birçok sorunu beraberinde getirmiştir. Bu bağlamda Suriye'den gelen kitlesel göç hareketi ile birlikte sosyo-kültürel, ekonomik ve mekânsal açıdan mevcut kent yapıları ile dinamiklerinin geçirdiği değişim ve dönüşümlerinin analizi bu çalışmanın temel amacını oluşturmaktadır. Çalışmanın kapsamında göçün etkilediği kentlerden biri olan Elazığ ilindeki mülteciler, göç sürecinde yaşadıkları sorunlar ve Elazığ halkının mültecilere yönelik bakış açısı ele alınmaktadır. Çalışmada öncelikli olarak göçün çeşitli tanımlarının yanı sıra ulusal ve uluslararası düzeyde göçmen, mülteci ve sığınmacı kavramları açıklanarak, bu kavramların hukuki çerçevesi incelenmektedir. Çalışmada göç türlerine ve göçe neden olan faktörlere değinilmekte; göç olgusunun tarihsel gelişim süreci ve göç kuramları üzerinde durulmaktadır. Aynı zamanda Avrupa Birliği'nin ve Türkiye'nin göçmen politikaları ile Türkiye'de geçmişten günümüze gerçekleşen göç hareketlerine değinilerek, Suriye'de iç savaşın başlamasıyla 2011-2018 yılları arasında 3.5 milyondan fazla mültecinin Türkiye'ye doğru ilerleyişi üzerinde durulmakta, mültecilerin eriştiği ülkelerden biri olarak Türkiye nezdindeki statüleri ve yaşadıkları sorunlar ele alınmaktadır. Elazığ kentindeki Suriyeli mültecilerin kent içindeki yaşamları sosyo-kültürel, ekonomik ve mekânsal boyutlarıyla ele alınmaktadır. Elazığ'a yerleşerek yaşamlarını sürdüren mültecilerin yaşam biçimleri ve kentsel mekân ile olan ilişkileri, yerel halkın gözünden de değerlendirilmektedir. Kente yerleşen mülteciler örneğinden yola çıkarak Türkiye kentlerinde yerleşik durumda olan mültecilere yönelik sosyo-kültürel ve mekânsal çıkarsamalarda bulunulmaktadır. Bu çıkarsamalar sonucu elde edilen veriler ışığında değerlendirmeler yapılmakta ve çalışma konusu ile ilgili çeşitli çözüm önerilerine yer verilmektedir.
  • Öğe
    Tarihi çevrede kentsel mekan algısının ilkokul çağı çocukları üzerinden değerlendirilmesi: Ilgın örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2019) Özgül, Zeynep; Çiftçi, Çiğdem
    Bir kentin sahip olduğu tarihi ve kültürel değerler, geçmiş ile gelecek arasında bağ kurmamıza yardımcı olur. Kenti temsil eden bu değerler kent kimliğini oluşturan en önemli etmenlerin başında gelir. Değişen yaşam koşulları, teknolojik gelişmeler, küreselleşme ve hızlı nüfus artışı, kent ve kentsel sistemi sürekli etkilemekte ve tarihi kent merkezini de değişim ve dönüşüm baskısı altına almaktadır. Kent planlama disiplininin bir ana bilim dalı olan Kentsel Koruma ve Yenileme Bilimi, kültürel mirasın gelecek kuşaklara aktarılmasını güvence altına almayı hedefleyerek bu değişim ve dönüşümü planlama yoluyla kontrol etmeyi amaçlamaktadır. Böylece tarihi çevreyi koruyarak kentin sahip olduğu kimlik değerinin sürdürülmesi güçlendirilmektedir. Ancak kent kimliğinin algılanabilirliği sadece mekanın fiziksel boyutunun korunmasıyla sağlanamaz. Aynı zamanda kullanıcının kültürel yapısı, beklentileri ve deneyimleriyle mekana yüklediği anlamla şekillenir. Bu nedenle tarihi ve kültürel değerlerin kuşaktan kuşağa aktarılmasını sağlamak için kullanıcılarda koruma bilincinin geliştirilmesi gerekir. Tarihi çevrelere duyarlı, bilinçli, sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmenin temeli de ilkokul çağından itibaren çocuklara koruma hakkında eğitimler verilmesi ile mümkündür. İsviçreli psikolog Jean Piaget'in çocuklar üzerine yaptığı çalışmasında, çocukların mekanı 10-11 yaş grubundan itibaren tam olarak algılamaya başladıkları belirtilmiştir. Bu nedenle ilkokul çağı çocuklarının tarihi çevreye olan tutumlarının incelenmesi çalışmanın temel hedefi olmuştur. Çalışma kapsamında Ilgın (Konya) kentinde yer alan 9 ilkokul içinden 3 tane İlkokul örneklem alan olarak seçilmiştir. Seçilen örneklem alandaki 10-11 yaş grubundaki 140 öğrencinin tarihi çevre koruma bilincini değerlendirmek için çocukların sosyo-kültürel yapısı, yaşam biçimleri, okulda kentsel korumaya ilişkin dersleri, algı ölçme parametreleri doğrultusunda anket soruları yöneltilmiştir. Araştırma sonucunda sosyo-kültürel yapı ve ilkokul dersleriyle tarihi çevre koruma bilinci arasında yüksek düzeyde ilişki tespit edilmiş olup, bu çağ nüfusuna tarihi çevrenin önemi ve koruma bilinci eğitiminin verilmesi gerektiği sonucu bulgulanmıştır.