İnşaat Mühendisliği Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 33
  • Öğe
    Düşük dayanmalı atıklardan geri dönüştürülmüş agrega kullanılarak kendiliğinden yerleşen betonun dayanımı ve dayanıklılık özelliklerinin değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Taha, Fadhil Adnan; Özdöner, Nebi
    Yapı mühendisinin karşılaştığı en büyük zorluklardan biri inşaat projelerini doğayla uyumlu bir şekilde hayata geçirmektir. Bu, inşaat uygulamalarında doğal kaynakların akılcı kullanımıyla bir dereceye kadar başarılabilir. Beton, inşaat sektöründe en çok kullanılan ve atık üreten yapı malzemesidir. Doğal kaynaklar ağırlıklı olarak beton üretiminde kullanılmaktadır. Beton üretimiyle birlikte kullanılan agrega miktarı artmakta ve dolayısıyla mevcut agrega rezervleri zamanla tükenmektedir. Bu çalışma, doğal agreganın (kaba ve ince) kısmen geri dönüştürülmüş beton agregası (kaba ve ince) ile değiştirilmesiyle kendiliğinden yerleşen betonun (KYB) laboratuvar testlerinin sonuçlarını sunmaktadır. Referans karışımına ek olarak dokuz adet beton karışımı hazırlanıp test edilmiştir. Karışımlar, kullanılan çimento ağırlığının %20'si oranında uçucu kül kullanılan ve bağlayıcının %1,7'sı oranında sabit bir süperakışkanlaştırıcı oranı kullanılarak 0,35'lik sabit su/çimento malzemesi oranıyla üç farklı gruba ayrıldı. Birinci grupta %0 oranında geri dönüştürülmüş kumun doğal kumla değiştirilmesi ve doğal çakılın %15, %30, %45 oranında geri dönüştürülmüş çakılla değiştirilmesi yer alıyordu. İkinci grup, geri dönüştürülmüş kumun %10 oranında doğal kumla değiştirilmesini ve doğal çakılın %15, 30, 45 oranında geri dönüştürülmüş çakılla değiştirilmesini içermektedir. Üçüncü grupta ise geri dönüştürülmüş kumun %20 oranında doğal kumla değiştirilmesi, doğal çakılın ise %15, 30, 45 oranında geri dönüştürülmüş çakılla değiştirilmesi yer alıyor. Tüm karışımlar 500 mm'nin üzerinde hedef durgunluk akışı elde edecek şekilde tasarlanmıştır. GDA'lar kullanılarak üretilen KBY'nin fiziksel, mekanik ve geçirgenlik özelliklerindeki değişimler, musluk suyunda 28 gün süreyle işlemden geçirildikten sonra incelenmiştir. Taze beton karışımlarının özellikleri çökme-yayılma, T500, V-Hunisi ve L-kutusu testleri kullanılarak belirlendi. Test sonuçlarından görüldüğü üzere doğal agregaların KYB karışımlarının işlenebilirliğini olumlu yönde etkilediği tespit edilmiştir. Geri dönüştürülmüş agreganın ikamesi tüm karışımların basınç dayanımında azalmaya neden olmuş ve bunun çekme dayanımı üzerindeki etkisi önemsiz olmuştur. Geri dönüştürülmüş agregalı betonun su emme ve geçirgen boşluklarının hacmi gibi ölçülen dayanıklılık özellikleri de GDA'ların eklenmesinden olumsuz etkilenmiştir ve bu özellikler GDA içeriğinin artmasıyla artmıştır.
  • Öğe
    Farklı döşeme sistemlerine sahip betonarme yapıların 2007 ve 2018 Türkiye deprem yönetmeliklerine göre deprem davranışlarının incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Düzoylum, Fatma Betül; Özdöner, Nebi
    Ülkemiz aktif bir deprem kuşağında bulunduğundan yıkıcı depremler yaşanmıştır ve halen yaşanmaktadır. Bu yıkıcı depremler ciddi can ve mal kaybına sebep olmuştur ve olmaktadır. Yaşanan bu kayıpları önlemek için belirli kuralları içeren deprem yönetmelikleri ortaya çıkmıştır. Bu yönetmelikler sayesinde depreme dayanıklı yapılar inşa edilebilmektedir. Hazırlanan tez çalışmasında TDY 2007 ve TBDY 2018 yönetmeliklerince tasarlanmış olan 12 katlı kullanım amacı konut olan betonarme yapı için iki farklı döşeme sistemi seçilmiştir. TDY 2007'de bulunan 4 adet deprem bölgesi için, her deprem bölgesinden ikişer adet konum, toplamda 24 farklı yapı modeli oluşturulmuştur. Belirlenen konumlara ait kısa ve uzun periyot değerlerine 2018 Türkiye Deprem Tehlike Haritasından ulaşılmıştır. Deprem yer hareketi DD-2 ve yerel zemin sınıfı ZC olarak kabul edilmiştir. TDY 2007 ve TBDY 2018 yönetmeliklerinde farklı olan tasarım ivme spektrumları, ideCAD programıyla modellerin statik hesabı yapılmıştır. Analiz sonrası ulaşılan yer değiştirme, göreli kat ötelemeleri, kat kesme kuvvetlerine ulaşılmıştır ve grafiklerle gösterilerek kıyaslanarak incelenmiştir. TBDY 2018'de konumların koordinatlarına göre farklı değerlerde ve konuma özel değerlerle daha gerçekçi ve doğru sonuçlara ulaşıldığı görülmüştür.
  • Öğe
    Farklı detaylara sahip betonarme çerçevelerin deprem davranışının incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Özerdem, Ali; Balık, Fatih Süleyman
    Ülkemiz coğrafi konumu gereği aktif deprem kuşaklarından birinde bulunmaktadır, bu da depremlerin hayatımızın bir parçası olduğunu ortaya koymaktadır. Deprem gibi doğal afetler, yapıların inşa edilme süreçlerini etkileyen faktörler arasında yer almaktadır. Bu bağlamda, ülkemizde mevcut olan yapılar için belirli şartları ve esasları olan yönetmelikler geliştirilmiştir. Bu çalışmanın amacı, deprem yönetmeliklerinde yapılan değişiklikleri yansıtabilecek nitelikte 1/5 ölçekli, tek açıklıklı ve iki katlı 3 adet betonarme çerçeve numunelerin üretilerek deprem etkisi altındaki davranışlarının belirlenmesidir. Üretilen bu numunelerde temel değişken donatı detayları olmuştur. Deney numuneleri deprem yüklerini simüle eden tersinir-tekrarlanır yükler altında test edilmiştir. Çalışma kapsamında, farklılıkları daha iyi gözlemlemek amacıyla bir numune referans olarak seçilerek test edilmiştir. Elde edilen sonuçlara göre betonarme çerçevede uygulanan donatı detaylarının çerçeve davranışını önemli ölçüde etkilediği gözlemlenmiştir. Bindirme boylarının fazla tutulması ve enine donatılarda aralıkların sık olması çerçevenin rijitlik, yük taşıma kapasitesi, dayanım ve enerji tüketme kapasitesini artırmıştır. Bu çalışma, depremlere karşı dayanıklı yapıların tasarımı ve inşası konusunda önemli bir katkı sağlamaktadır. Elde edilen bulgular, gelecekteki yapı projelerinde deprem etkilerinin daha etkin bir şekilde dikkate alınmasına yardımcı olacaktır.
  • Öğe
    Yüksek oranda hurda lastik kullanımının taşıyıcı hafif ve normal betonun basınç dayanımı ve eğilme dayanımı ile titreşim özelliği üzerindeki etkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) al-Hadeethi, Mohammed Ibrahim Majeed; Ecemiş, Ali Serdar
    Son yıllarda, dünya nüfusunun katlanarak artması sebebiyle, atılan hurda lastiklerin sayısı ciddi bir ekolojik sorun haline gelmiştir. Ayrıca agreganın çıkarılması sırasında meydana gelen çevresel ve sosyal zararlar ise arazi kullanımının tartışılan konularından biridir. Bu nedenle bu iki sorunu çözmenin yolları aranmakta olup, bu yöntemlerden biri de beton üretiminde doğal agrega yerine hurda lastiklerden retimli kauçuğun kullanılmasıdır. Bu çalışmada pomza tipi doğal hafif agrega kullanılarak üretilen taşıyıcı hafif beton ve normal betonun basınç dayanımı, eğilme dayanımı ve titreşim özelikleri üzerinde hurda lastik kullanımının etkisi karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Taşıyıcı hafif ve normal betonun doğal agregası 4 tip lastikle (kırıntı ve lif formunda ve bu iki formun her biri ince ve iri) ağırlıkça %5, %10, %15 ve %20 değiştirme yaparak 6 farklı seri kauçuklaştırılmış hafif ve normal beton karışımları üretilmiştir. (28) günlük numunelerin hedef basınç dayanımı 30 MPa (küp) olarak belirlenmiştir. Hurda kauçuk içeriğinin artmasıyla kauçuklaştırılmış hafif betonun basınç ve eğilme dayanımındaki düşüş miktarı tüm serilerde kauçuklaştırılmış normal betondan daha az olmuştur. Titreşim test sonuçları incelenip analiz edildiğinde beklenmedik bir şekilde, her iki beton türünde de kullanılan kauçuk oranlarıyla orantılı olarak sönüm oranlarındaki artma veya azalmasında tutarlı bir yaklaşımın olmadığı fark edilmiştir.
  • Öğe
    Konya ili içme suyu şebekelerinde işletmeden kaynaklı bakım-onarım işlerinin analizi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Görgülü, Mahmut Esat; Kumcu, Ş. Yurdagül
    Su, bütün canlıları yaşamları boyunca hem kendisine bağlayan hem de onların yaşamlarını doğrudan etkileyen vazgeçilmez bir kaynaktır. Ancak yaşamsal öneme sahip olan bu kaynak, ne yazık ki yeryüzünde sınırlı miktarda bulunmaktadır. Kentlerde gerçekleşen nüfus artışına, çarpık kentleşmeye, küresel ısınmaya, sanayileşmeye ve tarımsal kullanıma bağlı olarak su talebi artmakta ve bu durum temiz içme suyu kaynakları üzerinde baskı oluşturmaktadır. Bu riski azaltmanın yolu su kaynaklarının doğru yönetilmesi ve kaynakların verimli kullanılmasından geçmektedir. Su yönetimi; bütün canlıların ve sektörlerin taleplerini dikkate alarak, su kaynaklarının optimum faydalı kullanımlarını sağlayacak ve olumsuz etkilerini kontrol altına alacak politika geliştirme, planlama, kalite koruma, yatırım, izleme, izin verme, denetim, yaptırım ve koordinasyon faaliyetlerinin bütünüdür. Sürdürülebilir su kullanımı ise, suyun tek bir damlasının bile israf edilmeden çevre ile uyumlu olacak şekilde etkin kullanımının sağlanmasıdır. Bu kapsamda, su tüketim oranlarının azaltılıp, suyun etkin ve yeniden kullanımına ilişkin yöntemlerin belirlenmesi ve sürdürülebilir su yönetimi için su tasarrufu modellerinin geliştirilmesi ve uygulanması gerekmektedir. İçme suyu dağıtım şebekelerinde meydana gelen su kaybı tüm dünyada önemli bir konudur. Nüfusun her geçen gün artması ve ekonominin gelişmesi nedeniyle su tüketimi artmaktadır. İçme suyu dağıtım şebekelerinde meydana gelen su kayıpları şebekeye verilen su miktarı ile faturalandırılan miktar arasındaki farktır. Su kayıpları fiziksel kayıplar ve idari kayıplardan oluşmaktadır. Bu çalışma kapsamında, Konya ili merkez Meram, Karatay, Selçuklu ilçelerinde içme suyu şebekelerinde oluşan arızalardan kaynaklı su kayıpları hesaplanmıştır. Ayrıca su kayıplarının kuruma maliyeti hesaplanmıştır. Konya ili merkez ilçeler Meram, Karatay, Selçuklu'da 2021 yılının ilk 6 ayında 710 adet arıza meydana gelmiştir. Oluşan arızaların; %41,55'i Selçuklu, %40'ı Meram, %18,45'i Karatay'da oluşmuştur. 2021 yılının ilk 6 ayında oluşan arızaların %79,72'sine KOSKİ sebep olmuştur. Arızalardan kaynaklı değişen boruların KOSKİ'ye maliyeti 2.454.254,36 TL + KDV'dir. Oluşan arızaların bakım-onarımın tamamlanmasına kadar geçen süre boyunca şebeke hattında kayıp olan suyun hacmi 28.890 m3'dür. İçme suyu şebeke hattındaki yaklaşık 28 bin ton kayıp suyun KOSKİ'ye maliyeti 242.277,65 TL + KDV'dir. Suyun insan hayatındaki önemi bilinmekte ve ülkemiz kişi başına düşen yıllık su miktarının her geçen gün azalması sebebiyle su stresi yaşamaktadır. İdareler su kıtlığı yaşanmaması için elinden gelen özveriyi yapmalı ve kendilerini kayıp-kaçak, bakım-onarım gibi hayati önem taşıyan konulara daha çok geliştirmeliler.
  • Öğe
    Dikdörtgen çelik tahıl silolarının sonlu elemanlar analizi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023) Acar, Abdullah Safa; Dere, Yunus
    Hızlı imalatı ve kurulumu nedeniyle çelik silolar, betonarme silolardan çok daha fazla tercih edilmektedir. Son yıllarda dikdörtgen gövdeli silolar, silindir gövdeli silolara göre belirli avantajlarından dolayı popüler hale gelmiştir. Gövdenin düzlem çelik levhalardan meydana gelmesi, grup halinde inşa edildiklerinde, dairesel silo gruplarındaki inşaat alanı kaybı olmaması vb. etkenler tercih edilmelerinin başlıca sebepleri arasında yeralmaktadır. Bu çalışmada, öncelikle silo tanımı ve çeşitleri hakkında genel bir bilgilendirme yapıldıktan sonra çelik silo yapım esasları, dikdörtgen ve silindir silo duvarlarına ve hunisine etkiyen doldurma ve boşaltma yükleri detaylı bir şekilde incelenmiştir. Eurocode-1991-4'e göre etki değerlendirme sınıfı 2 olan, oldukça yüksek depolama kapasiteli bir dikdörtgen çelik silo modellenmiştir. Dikdörtgen silo performansının daha iyi anlaşılabilmesi için aynı yükseklik ve kapasiteye sahip bir silindir çelik silo modeli de incelenmiştir. Dikdörtgen silo modelinin dikey duvarı için çeşitli model denemeleri sonucu çift katmanlı, ara kutu profilli, çelik sac duvar paneli tercih edilmiştir. Silindir silo modelinde ise tek katmanlı düz çelik sac levha kullanılmıştır. Dikdörtgen ve silindir çelik buğday silosu örnekleri için Eurocode-1991-4'e göre doldurma, boşaltma ve ek yük de dahil olmak üzere detaylı yük hesabı yapılmıştır. Üç boyutlu sonlu eleman modeli ve analizleri için ABAQUS programı kullanılmıştır. Dikdörtgen ve silindir çelik buğday silosu örneklerinin doğrusal elastik analizleri yanısıra modal analizleri de yapılmıştır. Çift duvarlı dikdörtgen çelik silo modelinin bilgisayar ortamında oluşturulması, benzer kapasite ve yükseklikte bir silindir silo modelinin oluşturulmasına nazaran oldukça zor ve zaman alıcı bir işlemdir. Dikdörtgen çelik silo analiz sonuçları, en uygun silo gövdesinin silindir şeklinde olması gerektiğini göstermiştir. Dikdörtgen çelik silolarda depolanan malzemeden kaynaklı basınç etkisi, silo duvarlarında meydana getirdiği deformasyon etkisi ile silo kesitini dikdörtgenden daireye dönüştürmeye çalışmaktadır. Çift duvarlı dikdörtgen çelik silo ile aynı kapasiteye sahip silindir çelik silo modelleri karşılaştırıldığında, silindir çelik silonun çok daha az gerilme ve deformasyona maruz kaldığı, ayrıca imalatı için çok daha az yapı malzemesine ihtiyaç duyduğu görülmüştür. Ayrıca; silindir silo imalatının mümkün olmadığı hallerde, silo kesitinin dikdörtgen yerine kare seçilmesinin, tüm silo dikey duvarlarının benzer davranışa sahip olmasını sağlayacağı ve böylece daha ekonomik bir çözüm olacağı beklenmektedir.
  • Öğe
    Atık lastik parçalarının, kireç ve uçucu kül ile stabilize edilen yüksek plastisiteli kil zemin üzerindeki etkisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2023-18-01) Büyükoflaz, Muhammed; Soğancı, Ali Sinan
    Dünya genelinde artan insan nüfusuna ve yapılaşma ihtiyacına bağlı olarak, inşaat projeleri için elverişli olan zeminler giderek azalmaktadır. Bu nedenle yapılaşmaya uygun olmayan zeminlerde, çeşitli yöntemlerle zemin iyileştirmesinin yapılması zorunlu hale gelmiştir. Bu çalışma kireç ve uçucu kül ile stabilize edilen yüksek plastisiteli kil bir zemine atık lastik ilavesinin etkileri üzerine odaklanmaktadır. Tez kapsamında kireç oranı optimum seviyede sabit tutulmuş, altı farklı oranda uçucu kül (%3, %6, %9, %12, %15, %18) ve üç farklı oranda atık lastik parçaları (%0.5, %1, %1.5) kullanılarak karışımlar hazırlanmıştır. Karışımlar üzerinde sırasıyla kıvam limit, kompaksiyon, şişme potansiyeli, serbest basinç deneyleri ve mikroanalizler (XRF, XRD, SEM) gerçekleştirilmiştir. Optimum su muhtevasında hazırlanan karışımlar; 2, 7, 28 ve 56 günlük kürden sonra serbest basınç deneyine tabii tutulmuştur. Deney sonuçları zemine kireç, uçucu kül ve atık lastik eklenmesiyle şişme potansiyeli değerinin azaldığını göstermiştir. Ayrıca atık lastik katkısıyla birlikte karışımların dayanımları artmış, gevrek kırılma davranışı değişerek sünek kompozitler elde edilmiştir. Bu kompozitler sıkıştırılmış toprak üretiminde, ulaşım yapılarında temel ve alt-temel olarak dayanma duvarlarında ise dolgu olarak kullanılabilirler.
  • Öğe
    Sille taşının asit yağmurlarına karşı davranışı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 25-10-2022) Bölük, Gizem; Kumcu, Şerife Yurdagül
    Yapılar, asit yağmurları ve farklı nedenlerden kaynaklanan asitler ile tepkimelere girmektedir. Yapı malzemelerinin asitlerle girdiği tepkimeler sonucunda kimyasal ve fiziksel özellikleri değişmektedir. Konya İli Sille İlçesinde taş ocaklarında bulunan Sille taşı da eski tarihlerden beri kullanılan bir yapı malzemesidir. Bu çalışmada, farklı kültür ve uygarlıklar ile günümüze kadar taşınmış, tarihi eserlerde kullanılan Sille taşı yapı malzemesinin asit yağmurlarına karşı dayanımı ele alınmıştır. Yağmur sularının pH değeri 5.6 – 6 arasında değişerek asidik özellik göstermektedir. Yağmurların pH değerinin 5’in altına düşmesi asit yağmurlarına neden olur. Dünyada asit yağmurlarının pH değerinin yer yer 3’e kadar düştüğü de gözlemlenmiştir. Bu çalışma kapsamında, öncelikle Sille taşının kimyasal ve fiziksel yapısı belirlenmiştir. Taşın kimyasal yapısını belirlemek için SEM analizi ile morfolojisi, EDS ile element haritalaması ve XRD analizi ile kristal yapısı tespit edilmiştir. Taşın mukavemetini belirlemek için ise basınç deneyi yapılmıştır. Taş farklı ortamlarda yaşlandırılarak benzer karakterizasyonlar yapılmış ve taşın asit yağmurlarına karşı davranışı incelenmiştir. Taş, atmosfer koşullarında, su ortamında, zayıf bir asit olan ve pH derecesinin asit yağmuruna yakınlığı nedeniyle sitrik asitte, asit yağmurlarında sıkça rastlandığı için sülfürik asit, nitrik asitte ve bunların karışımında Sille taşının davranışı incelenmiştir. Bu amaçla, Sille İlçesinde bulunan taş ocaklarından 7x7x7 cm3 numuneler alınmış ve bahsi geçen asidik ortamlara maruz bırakılmıştır. Asidik ortamlar için 1 molarlık derişimler hazırlanmıştır. Taş numunelerinin vernikli ve verniksiz halinin asidik ortamda gösterdiği davranışları incelemek amacı ile her test, vernikli ve doğal olmak üzere iki durum için tekrar edilmiştir. Zamanla Sille taşlarının hem fiziksel hem kimyasal özelliklerinde değişim olmuştur. Taş ocağından çıkan numune ilk etapta dayanım kazanmış, ancak ilerleyen zamanlarda dayanımda düşmeler olmuştur. Sille taşı verniklendiğinde ise iyileşme yavaşlamış, ancak taş daha kararlı hale gelmiştir.
  • Öğe
    Tabakalı Cam/Karbon Elyaf Takviyeli Kompozit Yüzlü Sandviç Kirişlerin Eğilme Davranışının İncelenmesi
    (2022) Aktaş, Kübra; Madenci, Emrah
    Kompozit sandviç kirişler, ince rijit yüzey plakaları arasına yerleştirilen daha kalın hafif ara tabakalardan (çekirdek) oluşan kompozit laminalardır. Bu yapılar, ağırlıklarına oranla yüksek mukavemet ve enerji sönümleme özelliğinin avantajları sayesinde otomotiv, havacılık ve inşaat mühendisliği gibi pek çok sektörde kullanımı yaygınlık göstermektedir. Bu yapılarda, genellikle eğilme kuvveti yüzey levhaları tarafından oluşturulan kuvvet çifti tarafından taşınırken, kayma kuvvetini ise hafif yapıdaki ara tabaka malzemeleri taşır. Çekirdek bölgesinin temel amacı yüksek bir atalet momenti sağlamaktır. Bu amaca ek olarak çekirdek bölgesi yanal kuvvetlere karşı mukavemet gösterir ve yüzey levhalarını global ve lokal burkulmalara karşı dengelenmesini sağlayarak yapının rijitliğini artırmaktadır. Bu çalışmanın asıl amacı üç nokta eğilme altındaki sandviç kiriş tasarımında, takviye malzemesi olarak kullanılan, elyaf türü ve elyaf sıralama konfigürasyonunun mekanik özelliklerine etkisini incelemektir. Yapılan bu tez çalışması kapsamında 4 farklı kombinasyonda çekme numune grubu, 8 farklı kombinasyonda eğilme numune grubunun üretimi elle yatırma ve vakum torbalama yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Sandviç kiriş üretiminde takviye malzemesi olarak cam ve karbon elyaf, matris malzemesi olarak epoksi ve çekirdek malzemesi olarak PVC köpük kullanılmıştır. Sandviç kirişlerin hem mekanik özelliklerini belirlemek hem de üç nokta eğilme testi altındakini davranışını incelemek amacıyla numuneler çekme testi ile üç nokta eğilme testine tabi tutulmuştur. Elde edilen sonuçlar derlenmiş ve kuvvet (N)-deplasman (mm) grafikleri oluşturularak karşılaştırılıp yorumlanmıştır. Kuvvet (N)-deplasman (mm) grafikleri ve deney sonrası oluşan hasarlar görselleri kullanarak makro ve mikro hasar analizleri gerçekleştirilmiştir.
  • Öğe
    HEC-HMS Kullanarak Juba Nehri Havzası'nın Yağış Akış Simülasyon Modellemesi
    (02-08-2022) Daud, Yahye Ahmed; Aydın, Mehmet Emin
    Yağış-akış modellemesi, su kaynakları planlaması, geliştirme, tasarım, işletme ve yönetim dahil olmak üzere çok çeşitli çevresel ve su kaynakları sorunlarının ele alınmasında ana araç haline gelmiştir. Yağış akış modellemesi Sel, kuraklık, su kaynaklarının uygun yönetimi; yüzey ve yeraltı suyunun doğru kullanımı, hidrolik yapıların güvenilir tasarımı ve havzaların potansiyel suyunun gerekçelendirilmesine önemlidir. Bu çalışmada Juba havzasının HEC-HMS’le uygulanabilirliği Yağış-akış modellemesi değerlendirilmiştir. Modeli geliştirmek için Arc-GİS, Hidrolojik Mühendislik Merkezi'nin Hidrolojik Modelleme Sistemi (HEC-HMS) ve Uzantısı, HEC-GeoHMS kullanılmıştır. Bu çalışmanın iki amacı vardır: Birincisi, Somali Havzalarına HEC-HMS uygulanabilirliğini test etmek ikincisi ise Juba nehri havzasının potansiyel akışını araştırmak. İlk olarak, havzanın arazi karakteristikleri 12.5m çözünürlüklü SYM' den çıkarılır ve havzanın hidrolojik parametreleri HEC-GeoHMS aracılığıyla işlenir ve son olarak sürekli yağış akışı modelli HEC-HMS tarafından simüle edilir. HEC-HMS model çıktıları Nash-Sutcliffe Verimliliği (NSE), Determinasyon Katsayısı (R2) ve Yüzde Biası (PBIAS) kullanılarak performanslarına değerlendirilmiştir. Kayıp, dönüşüm, Baz akışı ve Yönlendirme hesaplama yöntemleri için sırasıyla Soil Moisture Accointing, Clark Unit Hydrograph, Constant Monthly ve Muskingum yöntemleri kullanılmıştır. HEC-HMS parametreleri 1/Ocak/2006 - 31/Aralık/2011 tarihleri arasında kalibre edilmiştir; daha sonra model, 01/Ocak/2012 - 31/Aralık/2015 tarihleri arasındaki dönemde doğrulanmıştır. HEC-HMS model değerlendirmesinden elde edilen sonuç, NSE, PBIAS ve R2'nin kalibrasyon için sırasıyla 0.71, 0.26 ve 0.75 ve doğrulama için sırasıyla 0.54, -0.16 ve 0.72 olduğunu göstermiştir. Bunlar, HEC-HMS modelinin Juba Havzası'nın akışının simülasyonu için iyi performans gösterilmiştir.
  • Öğe
    Konya Çumra Ovasında Su Yönetiminin Önemi
    (2022) Arıaslan, Ali; Kumcu, Şerife Yurdagül
    Tarih boyunca, insanlar medeniyetlerini suyun varlığı üzerine inşa etmişler ve şekillendirmişlerdir. Yaklaşık 5000 yıl öncesinden başlayan sulama kültürü, geçmişten günümüze ulaşıncaya kadar sürekli gelişme göstermiştir. Sulamanın bu uzun sürecinde en önemli materyal suyun planlı ve verimli kullanılması olmuştur. Konya Kapalı Havzasında yaklaşık 2,6 milyon hektar tarım yapılabilir arazi bulunmaktadır. Tarımsal arazilerin zamanla genişlemesi, bitki desenlerinin değişmesi ve iklim değişikliğine bağlı olarak sulama suyuna duyulan ihtiyaç gün geçtikçe artmaktadır. Bu çalışmada Konya Kapalı Havzasında yer alan Konya ili Çumra ilçe sınırlarında yer alan Çumra Sulamasının bir ünitesi olan KOS 6 Sulaması sahasında yapılmıştır. Çumra Sulaması, Ülkemizin ilk sulama şebekesi olma özelliğini taşımaktadır. Sulamanın başlıca su kaynakları; Beyşehir Gölü, Bağbaşı Barajı, Suğla Depolaması ve Apa barajıdır. DSİ tarafından yapılan işletme programı çerçevesinde rezervuarlardan iletim kanalları vasıtasıyla gelen sular Apa barajında depolanmaktadır. Sulama sezonunun başlaması ile beraber barajda depolanan sular Apa Alemdar İsale Kanalı (AAİK) vasıtasıyla sulama kanallarına iletilmektedir. Bu çalışmada KOS 6 sulamasında yer alan tarım arazilerinin su ihtiyacını karşılayan iletim kanalı, ana kanal, yedek ve tersiyer kanallar üzerinde debi ölçümleri yapılarak kanallarda meydana gelen su kayıpları nedenleri ile birlikte incelenmiştir. Sulama sahasında yer alan tarım arazilerinin bitki su ihtiyaçları hesaplanarak kanallara ne kadar su verilmesi gerektiği tablo halinde gösterilmiş olup oluşan su kayıplarını minimuma indirmek için öneriler sunulmuştur. Yıllar geçtikçe ciddi boyutlara ulaşan su sıkıntısı ve su kaynaklarının kuruması tehditti karşısında su yönetiminin iyi yapılması, su tasarrufu sağlanması hayati önem taşımaktadır.
  • Öğe
    Tarihi İshak Paşa Türbesi’nin Deprem Davranışının Sonlu Elemanlar Yöntemi Kullanılarak İncelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Altunok, Hilal; Özdöner, Nebi
    Kültürel miraslarımızın korunması, onarılması, güçlendirilip gelecek kuşaklara aktarılması mühendislik ve mimarlık açısından önem arz etmektedir. Bu miraslarımızın deprem gibi yıkıcı doğal olaylar karşısında davranışlarını gerçekçi bir yaklaşımla belirlemek amacı ile tarihi bir yapının modellemesi ve analizi yapılmıştır. Bu çalışmada Konya’da bulunan ve tarihi bir yapımız olan İshak Paşa Türbesi ele alınmıştır. İncelenen yapının yapısal modellemesi LUSAS ve analizi SAP2000 programında oluşturulmuştur. Analizler sonucunda ele alınan tarihi yapının deprem etkisi altındaki davranışı belirlenmiştir.
  • Öğe
    TBDY 2018'e Göre Kirişsiz Döşeme Sistemli Yapıların Deprem Davranışının Perde Oranına Göre İncelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Haskılıç, Sultan; Ecemiş, Ali Serdar
    Bu çalışmada, Etabs programında aynı yönlü perde sayıları sabit tutularak farklı şekillerde yerleştirilmiş 4 model tanımlanmış; modeller üzerinde iki farklı perde kalınlıkları, 3 farklı yöntemlerle hesaplanmış olan perde oranları ve elde edilen verilere göre uzunlukları değiştirilerek TBDY 2018 ‘e göre mafsallı ve mafsalsız olarak toplam 48 model elde edilmiştir. Analiz sonucu elde edilen deplasmanları, kesme kuvvetleri ve periyot sonuçları incelenip karşılaştırmaları yapılmıştır.
  • Öğe
    Yapı-Zemin Etkileşiminin Binaların Deprem Davranışına Etkisinin Sonlu Elemanlar Yöntemiyle İncelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Yönet, Yüksel; Dere, Yunus
    Bu çalışmada zemin sınıfının ve bina kat sayısının yapı-zemin etkileşimine etkisi Sap2000 ve İdeCAD ticari programları ile sonlu eleman analizi yapılarak incelenmiştir. Temelin ankastre olması durumunun yanında, temel altındaki zeminin yaylar kullanılarak modellendiği Winkler yöntemi ile analizler gerçekleştirilmiştir. Sonlu elemanlar analizleri sonucu yapının doğal frekansları ve periyotları gibi dinamik parametrelerinin zemin-yapı etkileşiminden nasıl etkilendiği irdelenmiştir. Temel altındaki zeminin yaylar ile sonlu eleman modellenmesi sırasıda dikkate alınan zemin sınıfları için zemin etüdü raporlarından alınan zemin yatak katsayıları kullanılmıştır. 4, 8 ve 12 katlı yapılar için gerçekleştirilen sonlu eleman analizleri sonucu elde edilen sonuçlar karşılaştırmalı olarak çizelgeler ve grafikler halinde verilmiştir.
  • Öğe
    Ilgın (Konya) ilçesinde zemin büyütmesinin geoteknik değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Jaber, Haneen Saleh; Özdemir, Adnan
    Depremden etkilenmede, depremin büyüklüğü, depremin odak derinliği, deprem alanına uzaklık, oluşan deprem dalgalarının seyahatları esnasında içinden geçtikleri ve yansıdıkları ortamdan kazandıkları özelliklere ilave olarak, bulunulan yerin havza şartları, havza taban topografyası, havza kenarına uzaklık-yakınlık, yüzey topografyası ile zemin ve nihayetinde yapı özellikleri oldukça önemlidir. Özel yapılarda veya istenmesi halinde herhangi bir yapı yerinde deprem esnasında zemin davranışının modellenmesi nispeten basit ve kolay olurken, geniş alan söz konusu olduğunda farklı zemin özelliklerinin, farklı arazi yüzeyi ile taban topografik yapısının olması, zemin çökel kalınlığının değişmesi ile yeraltı su seviyesinin değişkenliği bu tür alanlarda inceleme yapılmasını zorlaştırmaktadır. Burada sayılan faktörlerin zemin büyütmesine olan etkisini belirlemede alanın boyutları arttıkça zorluklarda artmaktadır. Bu çalışmada Ilgın ilçesi yerleşim alanında daha önce yapılmış olan incelemelerden elde edilen verilerle zemin büyütmesi incelenmiştir. Zemin büyütmesinin belirlenmesinde 10 farklı araştırmacı tarafından verilen bağıntıların kullanılmasıyla Standart Penetrasyon Deneyi düşüm sayılarından kayma dalgası hızları belirlenmiştir. Belirlenen hızlardan da 3 farklı araştırıcı bağıntısının kullanılmasıyla zemin büyütmesi değerleri hesaplanmıştır. Farklı kayma dalgası bağıntıları ile farklı büyütme bağıntılarının kullanılmasıyla belirli bir noktada 30 adet zemin büyütmesi hesaplanmıştır. İncelenen alanda bulunan 163 noktada üretilen bu büyütme değerlerinden büyütme haritaları üretilmiştir. Yine incelenen alanda farklı yönlerde alınan 4 kesit güzergahında belirli noktalarda Deepsoil 7 yazılımı yardımıyla zemin modellemeleri yapılarak büyütmeler belirlenmiştir. Deepsoil yazılımında deprem verisi olarak Dinar depremi seçilmiş ve sahaya göre ölçeklendirilerek kullanılmıştır. Kayma dalgası hızından ve Deepsoil yazılımı vasıtasıyla belirlenen büyütmeler karşılaştırılmış ve sonuçların genel olarak uyumlu oldukları belirlenmiştir. İnceleme alanında zemin büyütmelerinin genel olarak 1.3 ile 4 arasında değiştiği, zemin özelliklerinin, Nspt vuruş sayılarının, kayma dalgası hızlarının ve nihayetinde zemin büyütme değerlerinin kısa mesafelerde fazlaca değişkenlik gösterdiği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Normal Beton ve Taşıyıcı Hafif Betonla Projelendirilen Bir Örnek Yapının Maliyet ve Yapısal Yönden Karşılaştırılması
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2022) Hayırlıoğlu, Furkan; Açıkel, Hicran
    Standartların getirdiği katı kurallar yapıların, yapı taşıyıcı elemanlarının boyutlarını büyültürken, bu büyümede yapı ağırlığını ve yapıya etkiyen yükleri önemli derecede artırırken, aynı zamanda artan yapı malzemelerinin fiyatları da yapıların maliyetini artıran bir diğer önemli etkendir. Hem yapıyı hem de maliyetleri hafifletmek için inşaat sektöründe yeni arayışlar araştırılmaktadır. Bu tez çalışmasında hem normal beton hem de taşıyıcı hafif beton kullanılarak örnek bir yapı 3 katlı, 5 katlı ve 7 katlı olarak projelendirilerek ve gerekli hesaplamaları yapılmıştır ve üç farklı kata ve 2 farklı beton türü kullanılarak toplam 6 tane tasarım birbirleri ile kıyaslanmıştır. Kıyaslama yapıların kolon, kiriş gibi taşıyıcı elemanlarının boyutlandırılması, yapı ağırlığında meydana gelen değişimler, kullanılan beton miktarındaki değişim, yapısal konulardaki değişimler, kaba yapı maliyetlerindeki değişimler gibi bir çok konuda yapılmıştır. Karşılaştırmalar için gerekli hesaplamalar STA4CAD v14.1 Structural Analysis for Computer Aided Design programı kullanılarak yapılmıştır. Yapılan analiz sonuçlarına göre aynı eleman boyutlarına sahip yapılarda taşıyıcı hafif beton kullanılması durumunda yapı ağırlığında, temele gelen yüklerde azalmalar kaydedilirken kaba yapı maliyetlerinde artışlar meydana gelmiştir. Ayrıca taşıyıcı hafif betonla imal edilmiş yapıların yapısal özelliklerinde herhangi bir sorunla karşılaşılmamıştır.
  • Öğe
    Düşük ve Yüksek Plastisiteli Kil Zeminlerde Yüksek Fırın Cürufu, Mermer Tozu ve Polipropilen Fiberin Zemin İyileştirilmesine Katkısının İncelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 02.12.2021) Orman, Ali; Soğancı, Ali Sinan
    Zeminlerin iyileştirilmesinde çeşitli yöntemler kullanılmaktadır. Bu yöntemlerden birisi de çeşitli katkı maddelerinin kullanılması sonucu zeminlerin iyileştirilmesidir. Bu tez çalışması kapsamında, düşük plastisiteli ve yüksek plastisiteli kil zeminlerin mukavemet değerlerinin çeşitli katkı malzemeleriyle iyileştirilebilirliği incelenmiştir. Deneysel çalışmalarda, mermer tozu, yüksek fırın cürufu ve polipropilen lif olmak üzere üç ayrı katkı malzemesi kullanılmıştır. Doğal zeminin ağırlıkça %0, % 5, % 10, % 15, % 20 oranlarında mermer tozu; % 0, % 5, % 10, % 15, % 20 oranlarında yüksek fırın cürufu ve % 0, % 0.1, % 0.5, % 1, % 1.5 oranlarında polipropilen fiber lif maddeleri eklenmiştir. Tez kapsamında yapılan seri deneylerde, zeminlerin Atterberg kıvam limit deneyleri, hidrometre deneyi, özgül ağırlık deneyleri, standart proktor deneyi yapılmıştır. Katkı maddesi ve kil zemin karışımlarının optimum su muhtevaları ve maksimum kuru birim hacim ağırlıkları kompaksiyon deneyleri sonucunda belirlenmiştir. Optimum su muhtevasında sıkıştırılarak hazırlanan numuneler 7 ve 28 gün küre bırakılmıştır. Kür sonrası numuneler üzerinde serbest basınç deneyleri yapılmıştır. Yapılan serbest basınç deneyleri sonucunda üç katkı maddesinin (mermer tozu, yüksek fırın cürufu ve polipropilen fiber) de kil zeminlerin iyileştirmesinde olumlu yönde etkide bulunduğu görülmüştür. En yüksek dayanım değerlerine 28 gün kür sonunda ulaşıldığı gözlemlenmiştir.
  • Öğe
    Darbe Hasarlı Filaman Sargılı Kompozit Yapı Elemanlarının Basma Kuvveti Altındaki Mekanik Özelliklerinin Belirlenmesi ve Hasar Analizi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 12.07.2021) Güven, Zeynep Kübra; Madenci, Emrah
    Kompozit malzemeler üstün özellikleri sayesinde her sektörde yerini almıştır. Teknolojik ilerlemeler ve artan ihtiyaçlar bu malzemelerden beklentileri de arttırmıştır. Çözüm arayışı içinde bulunan araştırmacılarda gelişime açık bir alan olan kompozit malzemeler üzerine yoğunlaşmışlardır. Bu çalışmanın amacı kompozit malzemenin kullanım öncesinde ya da kullanım sırasında alabileceği darbe hasarlarına karşı yapısında meydana gelen enerji yutma kapasitesi ve eksenel yük kapasitesine etkilerini incelemektir. Yapılan çalışmada filaman sarım yöntemiyle üretilmiş farklı tabaka sayılarında ve elyaf oryantasyon açılarına sahip cam takviyeli polimer (CTP) kompozit silindirik borular kullanılmıştır. 1 m’lik üretilen Ø72 mm iç çapında [±30°]k, [±45°]k, [±55°]k, [±75°]k ve [±90°]k elyaf konfigürasyonuna sahip ve 2,4,6 tabakalı filaman sarımlı CTP borular dairesel testereli boru kesme tezgahında deneylere uygun boyutta kesilmiştir. Yakma deneyi ile kullanılan malzemedeki ağırlıkça elyaf-matris oranı belirlenmiştir. ASTM D 7136 standardına göre uygulanan 2 m/s (metre/saniye) hızındaki düşük hızlı darbe deneyi ile numunelerde hasar meydana getirilmiştir. Düşük hızlı darbe deneyinde elde edilen verilerden kuvvet-zaman, kuvvetdeplasman ve enerji-zaman grafikleri oluşturularak darbe kuvvetleri, deplasman değişimleri ve yutulan enerji miktarları incelenmiştir. Darbe hasarlı numunelere darbe sonrası basma (CAI) deneyi yapılmıştır. Basma Deneyi ASTM D 7137 standardına göre 4 mm/dak (milimetre/dakika) hızında uygulanmış ve elde edilen verilerden kuvvet-deplasman grafikleri oluşturulmuştur. Darbe hasarsız numunelere de yapılan basma deneyi sonuçlarına göre darbe hasarının mekanik özelliklere etkisi ve yükleme altındaki davranışları gözlenmiştir. Filaman sarım kompozitlerin tabaka sayısı ve sarım açısı incelenen parametrelerdir.
  • Öğe
    Lojistik Köylerin Analizi ve Planlamasında Coğrafi Bilgi Sistemi Kullanımı: Kayacık Örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Alragheb, Hesham; Güngör, Hatice Canan
    Günümüzde veriler oldukça erişilebilir durumdadır ve bu verilerden yararlanarak gerçek değerli bilgileri mümkün olan en kısa sürede toplamak kritik öneme sahiptir. Özellikle, organize etme ve planlama gibi karar verme süreçlerinde CBS (Coğrafi Bilgi Sistemleri), çeşitli kriterlere göre mümkün olan en iyi seçimi elde etmede kritik bir rol oynamaktadır. CBS kullanan mekânsal analiz, mekânsal veri değerlendirmelerinde doğru kararları vermede son derece başarılıdır. ÇKKV (Çok Kriterli Karar Verme) teknikleri, özellikle birçok yönün kararı etkilediği durumlarda oldukça faydalıdır. Bu çalışmada, ÇKKV süreci olan AHP (Analitik Hiyerarşi Yöntemi) yaklaşımı kullanılarak bir dizi farklı kriter dikkate alınarak Konya'da bir lojistik köy inşa etmek için en uygun yer ortaya konmuştur. Uygulamada dikkate alınan kriterler; transit ulaşım ağı, üretim alanları, yerleşim alanları, Korunan alanlar ve eğim haritası olarak belirlenmiştir. Sonuçta seçilen kriterler ve verilen ağırlıklar doğrultusunda; Potansiyel lojistik merkez bölgeleri, sanayi bölgelerine yakın, yerleşim yerlerinden uzak, eğimi düşük, transit yollara ve limanlara yakın olarak belirlenmiş olup CBS'nin lojistik merkezlerin hızlı ve objektif bir şekilde planlanması için uygun potansiyel lokasyonlar ürettiği tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Yığma Yapıların Duvarlarının Kesme Gerilme Dayanımının Deneysel Olarak Araştırılması
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2021) Erçolak, Ahmet; Korkmaz, Hasan Hüsnü
    Yığma yapılar Türkiye’nin mevcut konut stoğu içinde önemli yer tutmaktadır. Özellikle kırsal kesimde yığma yapı oranı çok yüksektir. Kırsal kesimdeki yığma yapılar mühendislik hizmeti görmeden yapılırken şehirlerde mühendislik tasarımı sonucu yapılmaktadır. Yığma yapıların sünek olmayan ve düşük basınç dayanımının yanında çekme dayanımının çok düşük olması nedeniyle deprem dayanımı sorunludur. Yapı duvarları deprem yükleri altında kesme kuvvetlerine maruz kalmaktadır. Yapının deprem sırasında yıkılmadan bütün halinde depremi atlatabilmesi için duvarların kesme dayanımın yeterli olması gereklidir. Bu çalışmada yığma duvarların kesme dayanımın artırılmasına yönelik uygulanan bir metodun deneysel ve analitik olarak incelenmesi yapılmıştır. Deneysel çalışma olarak 1/3 ölçekli, 150x130 cm ölçülerinde iki yüzeyi sıvanmış kuzu tuğlasından yapılan duvar numuneleri, deprem davranışını sembolize etmek için düşey ve yatay yüklemeye maruz bırakılmış ve yük etkisinde oluşan çatlaklar gözlemlenmiştir. Numunenin kırılma anındaki yük değeri ve yatay deplasman değerleri kayıt altına alınmıştır. Ayrıca aynı duvar ABAQUS sonlu elemanlar programında modellenip aynı işlemler bilgisayar ortamında oluşturulmaya çalışılmıştır. Güçlendirilmemiş duvar numunelerinin yanı sıra güçlendirilmiş duvarlar da analiz edilmiştir. Duvar üstünde düşey olarak etkiyen gerilmenin etkisi de incelenmiştir. Yığma yapıların doğrusal olmayan analizi için farklı bir yaklaşım geliştirilmeye çalışılmıştır. Deney sonuçları 3 boyutlu bina modellerinin güçlendirmesinde yarar sağlayacağı umulmaktadır.