Geleneksel Türk Sanatları Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 18 / 18
  • Öğe
    Bursa Muradiye Külliyesi, Hanım Sultan türbeleri kalemişi tezyinatı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Şeker, Özgenur; Baysal, Ali Fuat
    Bursa, Anadolu toprakları üzerinde yer alan ve tarih boyunca önemli yere sahip kentlerden biridir. 14. yüzyıl başından 15. yüzyıl ortalarına kadar Osmanlı Dönemi'ne ait Erken Osmanlı mimari üslubuna göre şekillenmiş ilk başkent olarak bilinmektedir. Osmanlı mimarisinde külliyeler önemli yer tutar. Sosyal, kültürel, dini ve eğitim gibi farklı fonksiyonların bir araya getirilmesiyle oluşan külliyeler bünyesinde cami, imaret, mektep, hamam, türbe gibi yapıları barındıran yapılar topluluğu olarak tanımlanmaktadır. Bursa ilinde Osmanlı Devleti'ne ait beş adet Sultan Külliyesi bulunmakla birlikte Osmanlı Devleti'nin altıncı padişahı Sultan II. Murad tarafından 1425 yılında yaptırılmaya başlanan ve Sultan II. Murad Külliyesi (Muradiye Külliyesi) Bursa'da yaptırılan son Sultan Külliyesidir. 2014 yılında UNESCO Dünya Mirası içerisinde yerini almış olan külliye bünyesinde camii, imarethane, medrese, hamam, çeşme, hazire alanı ve Osmanlı hanedanına mensup şehzadeler, eşler, çocuklar ve valide sultanlara ait olan türbeler topluluğu bulundurmaktadır. Mimarlık tarihimiz açısından belge niteliği taşıyan ve önemli bir sanat alanı olan kalemişi sanatı, mimari yapılardaki uygulamaları ve tezyini sanatlar ile farklı boyut ve üslupta göz alıcı nitelikte uygulanmıştır. Muradiye Külliyesi Hanım Sultanlar'a ait türbelerin tezyinâtında dönemin üslubunu yansıtan örneklere sahiptir. Osmanlı sultanına ve hanedan mensuplarına ait 12 türbe bulunan Külliye ha-ziresinde en eski türbe Fatih Sultan Mehmed'in annesi Hüma Hatun için 1449 yılında inşa edilmiş olup en son yaptırılan türbe ise 1574 tarihli Şehzade Mustafa'nın türbesidir. Türbelerden beş tanesi hanedan soyuna mensup hanım sultanlara ait yapılardır. Konumuz Hüma Hatun Türbesi, Gülşah Hatun Türbesi, Şirin Hatun Türbe-si, Gülrûh Hatun Türbesi, Mükrime Hatun Türbeleri ile sınırlıdır. Söz konusu sınırları dahilinde türbe yapıları "Giriş, Türbe Mimarisi ve Kalemişi Sanatı, Muradiye Külliyesi ve Türbeleri, Hanım Sultan Türbeleri Kalemişi Tezyinâtı ve Değerlendirme-Sonuç" olmak üzere beş bölümden oluşmaktadır. Katalog kısmı adı geçen beş türbeden oluşmakta ve yapıların kalemişi tezyinâtı, motif, uygulama teknikleri ve yazı istifleri olarak değerlendirilmesi yapılmıştır. Elde edilen veriler tarafımızdan analiz edilmiş değerlendirme ve sonuç bölümüyle çalışmamız nihayetlendirilmiştir.
  • Öğe
    Hattat Çırçırlı Ali Efendi'nin eserleri ve hat sanatına katkıları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Yıldız, Fatma; Baysal, Ali Fuat
    Yaşadığı dönemin en seçkin hattatlarından biri olan Şefik Bey'in talebesi olan Hattat Çırçırlı (Haydarlı) Ali Efendi XIX. yüzyılda yaşamış ve bilhassa istifleriyle bu mecrada kilometre taşı olarak addedebileceğimiz mühim bir sanatçıdır. İsmi çokça zikredilmesine rağmen, hakkında müstakil bir eser yazılmamış ve eserleri bir araya getirilerek incelenmemiş olması sebebiyle bu konuyu ele almak istedik. Sanat eserinin kıymetini bilmek için sanatçıyı tanımak lazım gelir. Biyografi çalışmaları bu bakımdan önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu çalışmanın konusu Kazasker Mustafa İzzet Efendi ve Sâmi Efendi gibi üstâd-ı kâmil hattatların kendisinden övgüyle bahsettiği Çırçırlı Ali Efendi'nin hayatı ve sanatıdır. Ali Efendi'nin yazılarını çeşitli kaynaklardan toplayıp bir araya getirerek katolog biçiminde sunmaya çalıştık.
  • Öğe
    Ankara Altındağ ilçesindeki 12-19. yüzyıl arası cami ve mescidlerdeki yazılar
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Sarı, Sevban Esra; Önkol Ertunç, Çiğdem
    Ankara, tarihte çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış kadim bir şehirdir. 1071 Malazgirt Zaferi'nden iki yıl sonra 1073'te Selçukluların hâkimiyetine geçen şehir, mescit ve camilerle İslam şehrine dönüşmüştür. Eski dönemlerin izlerini taşıyan yapıların Ankara'da, özellikle Altındağ bölgesinde, kale ve çevresinde yoğun olduğu görülmektedir. Buralarda Roma dönemi yapıları, Anadolu Selçuklu Devleti ve Osmanlı Dönemi yapılarına sıkça rastlanmaktadır. Bu çalışmada, Türkiye'nin başkenti olan ve ilkçağlardan bugüne farklı uygarlıkların yaşadığı Ankara kentinin Altındağ ilçesinde 12-19. yüzyıllarda inşa edilmiş cami ve mescitler ele alınmıştır. Dinî yapıların tezyinatında Hat Sanatı önemli bir yere sahiptir, bu durum göz önüne alınarak bu çalışmamızdaki cami ve mescitlerin hat sanatı açısından incelemesi yapılmıştır. Bu çalışmamızla söz konusu cami ve mescitlerin günümüzdeki durumları tespit edilerek, özellikle bu yapılarda yer alan mihrap, minber, kitabelerdeki yazıların detaylı olarak ele alınması amaçlanmıştır. Bu cami ve mescitlerin tezyinatında farklı alanlarda kullanılmış olan yazılar da inceleme kapsamındadır. Bu yazıların genel özelliklerinden bahsedilerek, fotoğraf ve çizimlerle desteklenerek yazıların içeriğine dair malumat verilmiştir. Bu çalışmada arşiv belgeleri, güncel kaynaklar, fotoğraf ve çizimler kullanılmıştır.
  • Öğe
    Nusret Çolpan minyatürlerinde İstanbul camileri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023-03-24) Koçal, Suna Selma; Baysal, Ali Fuat
    Bu çalışmamızda, minyatür nakkaşı Nusret Çolpan'ın hayatı incelenmiş ve "İstanbul Camileri" minyatür eserlerinin kompozisyon özellikleri açısından analizi ve değerlendirilmesi yapılmıştır. Nusret Çolpan, minyatür sanatıyla özdeşleşmiş, tarihe mal olmuş minyatür nakkaşıdır. Şehir minyatürü tarzıyla; hayatını, yaşadığı kültürel ortamı, içinde bulunduğu etkileşimi günümüze yorumlayarak yansıtmıştır. Nusret Çolpan 1952-2008 yılları arasında yaşamış, Cumhuriyet Dönemi Türk Minyatür Sanatının Ord. Prof. Süheyl Ünver ve Azade Akar gibi en önemli şahsiyetlerden ders almış, birçok talebe yetiştirmiş, Türkiye ve dünya şehirlerinden birçok eserler nakşetmiştir. Nusret Çolpan minyatür sanatına kattığı yeni üslubuyla ve hem yerel hem de özgün kalışıyla, bu yüzyılda yetişmiş kıymetli sanatkârlarımızdan olması açısından büyük önem arz etmektedir. Nusret Çolpan'ın en ayırt edici vasfı, minyatürün ana hatlarını zedelemeden ve sürekliliğini sağlayarak özgün ve yeni bir stil kazandırmasıdır. Tez çalışmamızda Nusret Çolpan'ın ailesi, dostları ve öğrencileriyle röportajlar yapılmış, kronolojik sıra ile hayatına yer verilmiştir. Nusret Çolpan'ın minyatüre bakışı, sanatını icra ederken gösterdiği hassasiyeti ve sanatının inceliklerini örnekler ile ele alınmıştır. Nusret Çolpan'ın sadece İstanbul camilerini çalıştığı minyatürler ele alınmış, analiz ve değerlendirmeleri yapılmıştır. Bununla birlikte Nusret Çolpan'ın tüm eserlerinin sergilendiği etkinliklere de yer verilmiştir. Bu çalışma, Nusret Çolpan'ın üslup ve tarzını daha iyi anlamak, minyatür eserlerinin kompozisyon özelliklerini gelecekteki nakkaş adaylarına aktarmak ve rehberlik etmesi açısından literatüre katkı sağlama amacı taşımaktadır.
  • Öğe
    Bursa Muradiye mezar taşları müzesinde bulunan mezar taşlarının hat sanatı açısından incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) İnci, Berrin; Gürbüz, Salih
    Mezar taşı kültürü İslam’ın kabulü ile benimsenmiş olup Osmanlı ile sanatsal boyut kazanmıştır. Tasvir yasağından dolayı mezar taşlarında yazı ve süslemelere yer verilmiştir. Osmanlı döneminde Mimari alanda büyük yazılmasından dolayı genellikle ‘Celi Sülüs’ ve ‘Talik’ yazı çeşitlerini görmekteyiz. Mezar taşlarını incelediğimizde yazının dönemsel gelişimi de gözlenmektedir. Bu araştırmada Bursa Muradiye Külliyesindeki okunabilirliği olan celi sülüs mezar taşları üzerinde çalışma gerçekleştirilmiştir. İlk olarak hat sanatı ve tarihçesiyle ilgili bilgi verilmiş ve Osmanlı Dönemi mezar taşı geleneği incelenmiştir. Bursa Muradiye Külliyesi hakkında kısa bir bilgilendirme yapılarak, mezar taşları yerinde incelenmiş, fotoğraflanmış ve Türkçeye çevrilerek katalog oluşturulmuştur. Mezar taşlarındaki kitabelerin istif, harf yapısı ve dönemsel özellikleri incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Mezar taşlarındaki kitabeler incelendiğinde güzel sözler, dünya hayatının geçiciliği, dünya hayatına verilen önem, ölen kişiler hakkında kimlik bilgilerine ulaşmaktayız. Dolayısıyla bu çalışma hat sanatının kitabelerdeki estetik gelişimi, istif özelliklerini, dönemsel gelişimini ve iletişim aracı olarak kullanılmasından dolayı hem yazının tarihi seyrine hem de sanatın iletişim aracı olma özelliğine katkıda bulunmaktadır.
  • Öğe
    Mohammed Racim gözüyle Cezayir'de Osmanlı dönemi sanatı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022-10-18) Serbis, Mouatez Billah Djillali; Önkol Ertunç, Çiğdem
    Cezayir güzel sanatlar tarihinin en önemli minyatür sanatçısı olarak kabul edilen Mohammed Racim, cesur ve eşsiz eserleriyle Cezayir'de İslam sanatının yerleşmesine katkıda bulunmuştur. Sanatçı, Fransız işgali sırasında doğduğu Cezayir tarihinde zor bir dönemde yaşamıştır. Aynı zamanda kurtuluş devrimine ve bağımsızlık aşamasına da tanık olmuştur. Racim'in sanatsal üretimi, İslam medeniyet tarihinin önceki dönemlerinin birer vesikasıdır. Cezayir'in işgal tarafından kültürel ve sosyal olarak soyulduğu sanatçının yaşadığı gerçekliğin aksine, Cezayir tarihinin önceki yüzyıllarına dönerek Osmanlı döneminde ülkesinde ne olduğunu gösteren eserler üretmeye çalışmıştır. Bu araştırma, Osmanlı İmparatorluğu ile Cezayir arasındaki sanatsal ve tarihsel ilişkiyi ele alınmıştır. Çalışmada aynı zamanda sanatçı Mohammed Racim’in hayatına, şahsiyetine, eserlerine ve talebelerine dair malumat verilmiştir. Son olarak sanatçının Osmanlı dönemini ifade eden eserleri sunulmuş ve analiz edilmiştir.
  • Öğe
    Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivinde kayıtlı olan Hatice Turhan Valide Sultan vakıf defterinin tezyini açıdan değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022-10-18) Beştav, İclal; Önkol Ertunç, Çiğdem
    Medeniyetlere ışık tutan yazı, İslâm dini için de çok ehemmiyet arz eden bir husustur. Müslümanlar bildiklerini en güzel şekilde yazma ve süsleme arzusunu her dönemde gerçekleştirmişlerdir. Başta kutsal kitap Kurân-ı Kerim olmak üzere hadis, fıkıh, tıp, fen, tarih, edebiyat ve bunlar gibi birçok yazılı kaynak dönemlerinin tezyinat özellikleri ışığında tezhiplenmiştir. Tezhip sanatı ‘altınlamak’ anlamına gelen en önemli kitap sanatlarından biridir. İslâm tarihi boyunca yazılı kaynakların birçoğunda görülen tezhip sanatı, günümüze kadar gelişimini devam ettirmiştir. Özellikle Osmanlı İmparatorluğu dönemi her alanda en iyisi olduğu gibi, sanat alanında da geleneksel sanatlarımızın tarihine ışık tutmaktadır. Tezyini sanatların zirve yaptığı bu dönem, tezhip sanatı açısından da çok zengin bir birikimin sahibidir. Hemen hemen bütün yazılı mushaflar, edebi eserler, tarihi ve îlmi yazılı kaynaklar tezhip sanatını icra eden sanatkârların ellerinde bambaşka bir surete bürünmüştür. Yapılan arşiv çalışmaları ve vakıf araştırmaları sonucunda, vakıf kayıt defterlerinin de tezhiplenmiş olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Vakıf kayıt defterleri, imkânların ve mal varlığının gönül rızası ile paylaşılmasını öngören vakıfların, yaptığı bütün icrâatleri, malum vakfa yapılan bağışları, vakf edilen taşınır ya da taşınmaz mülkleri, bu vakfiyelerden elde edilen gelirlerin, nerede ve ne için kullanıldığını ve buna benzer birçok bilginin yazılı olarak kayıt altına alındığı defterlerdir. Hatice Turhan vakıf sicil defterinde, Valide Sultan tarafından vakfedilen mallar, çevre ve civar kasabalardaki mülkler, bağış yapılan miktarlar ve kimler tarafından yapıldığı, başka şahıslar tarafından vakfedilen vakıf malları gibi birçok mülkün adı geçmektedir. Kadıların ve kazaskerlerin şahitliğinde yazılan vakıf defteri, döneminin tezyini unsurları ışığında tezhiplenmiştir.
  • Öğe
    Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu müze ve kütüphanesi'ndeki vakıf mühürlerinin hat sanatı bakımından incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022-10-18) Egeyılmaz, Süreyya; Önkol Ertunç, Çiğdem
    İnsanlığın yolunu aydınlatmada, tarihten bu yana ışık tutarak, yol gösterme niteliği taşıyan kütüphanelerin önemi bizler için ne kadar büyük bir paya sahip ise geçmişten günümüze yine bu nitelikler ile insan uygarlığına gerek delil olan belgeleri ile gerekse kanıt taşıyan kalıntıları ve özgün eserleri ile katkı sağlayan müzelerin payı da oldukça fazladır. Bu nitelikleri amaç edinip taşıyan ve Konya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olarak kurulan Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu müze ve kütüphanesi ilk özel müze olma niteliğini de ayrıca taşımaktadır. Birçok kültürel anlamı barındırarak geleceğe taşıyan kütüphaneler vakıf yolu ile kurulmuşlardır. Adını kütüphane ve müze kurucusundan alan Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu müze ve kütüphanesi de, bu muhterem şahsın kıymetli eserleri, özverili gayreti ve emekleri ile oluşturulmuş olan bir vakıf kuruluşudur. Bu kıymetli eserler içerisinde yaklaşık 27.000 ciltlik basma ve 6119 yazma eser kütüphanenin arşivinde yer almaktadır. Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu kütüphane arşivinde yer alan yazma eserlerde bulunan vakıf mühürlerinin incelenmesi, bu kıymetli eserlerin gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlarken kitaba gösterilen ehemmiyetin bu açıdan da değerlendirilmiş olması tez çalışmamızı belirlemede etkenlik sağlamıştır. Bu çalışmada Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu arşiv kütüphanesinde yer alan 6119 yazma eserin tamamı dijital olarak incelenmiş, mühürler taranarak, tasnifi yapılmış ve ardından vakıf mühürleri kataloğu oluşturulmuştur. Oluşturduğumuz katalogda eserlerin envanter bilgileri ile eser hakkında genel ve mühürlerin hat sanatı bakımından değerlendirilmesi yapılmıştır. Böylece Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu Kütüphanesi arşivi yazma eserlerdeki vakıf mühürlerin hat sanatı açısından incelenmesi çalışması ortaya konmak istenmiştir.
  • Öğe
    İstanbul Çinili Cami çinili kitâbeleri ve çözümlemeleri
    (2022) Kapıcı, Emine; Öztürk, Çetin
    Hat ve Çini sanatı 17. yüzyıla kadar gelişimini sürekli olarak sürdürmüş, geçmişten bugüne birçok mimari yapıda birlikte kullanılarak yapının estetik ve sanatsal yönünün sembolü olmuşlardır. 17. yüzyıl Hat sanatı için gelişimin devam ettiği, yeni üslup ve yazı ekolünün geliştiği bir dönem olurken Çini Sanatı için 16. yüzyılda ulaşılan teknik ve sanatsal seviyenin giderek gerilediği bir dönem olarak kayıtlara geçmiş ve 17. yüzyılda çini üretimi merkezi İznik’ten Kütahya’ya kaymıştır. Kütahya ise kalite açısından İznik çiniciliğinin ulaştığı seviyeyi yakalayamamıştır. İstanbul Üsküdar’da bulunan ve 17. yüzyılda inşa edilmiş olan Çinili Cami Hat ve Çini sanatının birlikte kullanıldığı eşsiz ve aynı zamanda merak uyandıran bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. Çünkü gelişimini sürdüren hat sanatı ve teknik açıdan giderek zayıflayan çini sanatı birlikte kompoze edilmiştir. Yapı aynı zamanda dönem özelliklerini de taşıdığından bu tez çalışmasının konusu olarak belirlenmiştir. Çalışmada Çinili Cami’nin çini kitâbeleri, kompozisyon, yazı dili, yazı çeşidi, teknik ve teknoloji açıdan ele alınarak elde edilen bulgular değerlendirilmiştir.
  • Öğe
    Ebüzziyâ Mehmed Tevfik Bey’in Hayatı ve Hat Eserleri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Selalmaz, Serkan; Yılmaz, Muzaffer
    Birçok sanat tarihçimize göre XIX. Yüzyıl hat sanatının altın çağıdır. Hat sanatında kullanılan neredeyse tüm yazı çeşitlerinin en güzel örneklerinin verildiği bu dönem, Osmanlı coğrafyası için Batı modernleşmesiyle yüzleşmesi açısından kritik bir öneme sahiptir. Batı modernleşmesinin her alanı etkilediği bu dönemde, hat sanatının köklü olmasa da klasik dönemden ayrıldığı birçok husus vardır. En kadim yazı çeşitlerinden biri olan Kûfî yazı, yaklaşık üç yüz elli yıl aradan sonra XIX. Yüzyılda tekrar rağbet görmüştür. Kûfî yazıya oluşan bu büyük ilgide Ebüzziyâ Mehmed Tevfik Bey’in önemi büyüktür. Kurduğu matbaasında tabolunan eserlerde sıklıkla kûfî yazıyı kullanmış olmakla beraber, dini, kamu ve sivil mimaride de Kûfî yazı çeşidiyle tasarladığı eserleri vardır. XIX. Yüzyılda farklılaşan sanat anlayışının merkezi konumlarından biride bulunan Ebüzziyâ Mehmed Tevfik Bey, Kûfî yazı örnekleriyle bize dönemin hat sanatı estetik anlayışını farklı bir perspektiften bakmamıza olanak sağlamaktadır. Araştırmamız Ebüzziyâ Mehmed Tevfik Bey’in matbuat ve mimari eserlerde bulunan yazılarını bir araya getirerek hat sanatı estetiği açısından inceleme yapmak amaçlanmaktadır.
  • Öğe
    Nevşehir Damat İbrahim Paşa Külliyesinin Kitabelerinin Estetik Açıdan Değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Doğruer, Betül; Berk, Süleyman; Yılmaz, Muzaffer
    Osmanlı Devleti’nin en ilgi çeken sadrazamlarından biri olan Damat İbrahim Paşa, İstanbul’daki benzerlerini aratmayacak bir külliyeyi doğduğu yer olan Nevşehir’e kazandırmıştır. Osmanlı tarihinde Lâle Devri olarak adlandırılan dönemde inşa edilen ve 1727 yılında yapımı tamamlanan bu külliye, hem klasik hem de batılılaşma dönemi özelliklerini ihtiva etmektedir. Bölgeye sağladığı sosyal ve ekonomik katkılarla birlikte mimarisi ve tezyinatı ile de önem arz eden bu külliyenin, hat sanatı bakımından kıymetli yapı kitâbeleri de incelemeye ve üzerinde çalışmaya değer niteliktedir. Kitâbelerden ta’lik hattıyla yazılmış olanları devrin önemli hattatlarından Şeyhülislâm Veliyyüddîn Efendi’nin eserleridir. Bu çalışmada; Nevşehir Damat İbrahim Paşa Külliyesi’nin on bir adet kitâbesinin durumları tespit edilerek detaylı fotoğrafları çekilmiş ve bazı yazıların kalıpları çıkartılmış, kitâbeler bir katalogda toplanarak transkriptleri yeniden incelenmiş, yazılar hat sanatı ve estetik değerleri bakımından analiz edilerek, Nevşehir Damat İbrahim Paşa Külliyesi özelinde bir hat sanatı değerlendirmesi yapılmıştır.
  • Öğe
    Sahip Ata Külliyesi Camii ve Hânikâh Taç Kapı Tezyinatı Değerlendirmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2021) Güler, Halime; Önkol Ertunç, Çiğdem
    Anadolu Selçuklu medeniyetinin tasarım gücünün mükemmel bir işçilikle birleştiği, mimarinin karakteristik bir özelliği haline gelen taç kapılar, her yapı için önemli bir kurgu ögesidir. Sahip Ata Külliyesi, 13.yüzyılda inşa edilmiş, kadim medeniyetimizin en önemli miraslarından biridir. Dönemin kudretli veziri Sahip Ata Fahreddin Ali tarafından inşa edilen külliyenin camii ve hânikâh taç kapıları dönemin karakteristik özelliğini en iyi temsil eden abidevi eserler arasındadır. Şehrin tarihi imzası olan bu eserler geçmişin ruhu, inanç dünyası, yaşam tarzı, hayalleri ve estetik anlayışıdır. Kültürel süreklilik, bu zengin mirası koruyarak gelecek nesillere aktarmakla gerçekleşecektir. Bu gaye ile başladığımız araştırmada Sahip Ata Külliyesi Camii ve Hânikâh taç kapı tezyînatı, teknik, malzeme, motif, kompozisyon, üslûp, anlam ve sembol açısından incelenmiş; fotoğraf, ölçüm ve milimetrik çizimle belgelenerek, günümüz ve sonraki zamanlara kaynak oluşturması hedeflenmiştir. Sahip Ata Camii taç kapı tasarımında kompozisyonun bütünü ve parçalarının birbirine oranlarında mükemmel bir denge mevcuttur. Taç kapı bölümleri arasındaki simetri ile tezyînat kurgusundaki asimetri, tasarımı tekdüzelikten korumuştur. Taş, çeşitli renk ve tonlarıyla kullanılmış; çini ve tuğlanın renkli dokusu, umumi ahengi en üst seviyeye taşımıştır. Toplam yirmiyedi desen incelenmiş, tasarım kurgusunda geometrik süsleme ile yazının genel tezyînatın belirleyici öğeleri olduğu anlaşılmıştır. Hânikâh taç kapı tasarımı; doluluk- boşluk oranı, süsleme unsurları arasındaki kademelenmenin meydana getirdiği derinlik ve taşın tek tonuyla oluşan dinginlikle dikkat çekmektedir. Taç kapı tezyînatını oluşturan dokuz desen incelenmiş; tezyînatın genelinde geometrik kompozisyonların, rûmi kompozisyonlara göre daha çok kullanıldığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak, Sahip Ata Külliye taç kapıları arasındaki tezyini unsurlar açısından benzerlik ve farklılıklar tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Bursa Cem Sultan Türbesi Kalem İşleri ve Kompozisyon Özellikleri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimleri Enstitüsü, 2021) Kamacı, Ayşegül; Baysal, Ali Fuat
    Türk tezyini sanatlar içinde önemli bir yere sahip olan kalemişi sanatı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde usta sanatkârların maharetli ellerinde gelişim göstererek zirve noktasına ulaşmıştır. Bu süreç başkent Bursa ile başlayıp fethedilen tüm topraklarda gelişimini sürdürmüştür. Devlet-i Aliyye için önemli bir yere sahip olan Bursa’da birçok sultan, şehzade ve validelerinin türbeleri bulunmaktadır. Bu araştırmada, Osmanlı sanat anlayışına ışık tutmak ve tarihi eserlerimizi belgelemek amacı ile türbe tezyinatının en eşsiz örneklerinden olan Bursa Cem Sultan Türbesi kalemişi tezyinatı çalışılmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde araştırmanın amacı ve önemi, izlenen yöntem ve konu ile ilgili yapılan kaynak araştırmaları yer almaktadır. İkinci bölümde kalemişi sanatı ve teknikler hakkında bilgiler verilmiştir. Üçüncü bölümde ise Bursa Muradiye Külliyesi ve Haziresinde yer alan türbeler hakkında bilgiler yer almaktadır. Dördüncü bölümde Bursa Cem Sultan Türbesi tanıtılıp içerisinde yer alan mevtalarla ilgili bilgiler verilmiştir. Beşinci bölüm katalog olarak düzenlenmiş, türbe içindeki kalemişi tezyinatı, desen, yazı, motif ve teknik açıdan incelenerek her katalog başlığı altında değerlendirmeye yer verilmiştir. Son olarak incelenen eserlerin genel bir değerlendirmesi yapılıp sonuca ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Sebîlürreşâd Dergisi'nde yer alan hat eserlerinin estetik açıdan değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Ekin, Semra; Yılmaz, Muzaffer
    Sebîlürreşâd Dergisi, kültür tarihimizin en önemli ve en uzun soluklu basın-yayın organlarından biridir. İlk olarak Sırât-ı Müstakîm ismiyle 1908 yılında yayın hayatına başlayan dergi, çeşitli sebeplerle bazı dönemlerde kapatılmış olsa da 1966 yılına kadar aralıklı olarak yayınını sürdürmüştür. Eşref Edip Fergan yönetimindeki dergi, başladığı ilk günden son dönemine kadar, benimsemiş olduğu İslâmcılık ideolojisini temsil etmeye devam etmiş ve özellikle din eğitimi meselesi ile ilgili konuları sık sık gündeme taşımıştır. Bu anlamda öncelikle dinî, daha sonra da siyasi bir misyon üstlenen dergi, alanında uzman çeşitli yazarlar aracılığıyla birtakım sosyolojik konuları ve problemleri büyük bir özveri ile ele alıp irdelemiştir. Daha önceki dönemlerde Osmanlı Türkçesi ile yayım yapan ve kapaklarında herhangi bir görsele rastlanmayan derginin, 1948-1966 yılları arasındaki dönemi, Lâtin harfleri ile neşredilmiş ve bu kez kapaklarında çeşitli görsellere de yer verilmiştir. Dergi kapaklarındaki görseller arasında yoğun olarak hat eserlerinin yer alması tez çalışmasının konusunu belirleme noktasında etken olmuştur. Geleneksel sanatlar arasında kültürel belleğimizin en önemli yapı taşlarından birini oluşturan hat sanatını gerek uygulama alanında gerekse kuramsal düzeyde yapılacak çalışma ve tetkiklerle geleceğe taşımak, önemli bir gaye olsa gerektir. Bu çalışmada; Sebîlürreşâd Dergisi'nin 1948-1966 yılları arasında yayımlanan kapaklarındaki hatlar tespit edildikten sonra kronolojik bir sıralamaya göre katalog oluşturulmuş, sonra teknik ve estetik bakımdan analizleri yapılmış, yazıların renkli ya da orijinal görselleri temin edilmeye çalışılmış, eserlerin hattatlarıyla ilgili bilgiler verilmiş ve birçok farklı açıdan tasnif edilen eserlerin bu özellikleriyle ilgili açıklayıcı tablolar hazırlanmıştır. Böylece Sebîlürreşâd Dergisi özelinde bir hat sanatı inceleme çalışması ortaya konmak istenmiştir.
  • Öğe
    Sâmi Efendi ve mimarî eserlerde bulunan yazıları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Korkmaz Taşbaş, Zehra; Berk, Süleyman; Baysal, Ali Fuat
    Hattat Sâmi Efendi, Osmanlı hat sanatının önemli isimlerinden biridir. XIX. yüzyılda hat sanatında ekol olmuş, Celî yazıda Mustafa Râkım Efendi'nin üslûbunun tamamlayıcısı olmuştur. Sâmi Efendi'nin mimarî eserlerde önemli ve sanat değeri yüksek olan yazıları vardır. Camiden çeşmeye pek çok yerde kitâbesi olan Sâmi Efendi'nin Kapalı Çarşı kapılarının kitâbeleri de, mimarîdeki yazılarına örnektir. Sâmi Efendi pek çok talebe yetiştirmiş. Bu talebeler, Medresetü'l-Hattâtîn gibi önemli okullarda hocalık yapmışlardır. Bu çalışmada, Hattat Sâmi Efendi'nin hayatı kaynaklardan ve arşiv belgelerinden araştırılarak, mimarî eserlerde bulunan yazıları incelenmiştir. Çalışmamızda Sâmi Efendi'nin mimarî eserlerde bulunan yazılarının yanında ulaşabildiğimiz yazılarının da bir envanteri verilmiştir.
  • Öğe
    Mehmed Şefik Bey'in hayatı ve eserleri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Korkmaz, Hatice Kübra; Berk Süleyman
    Hattat Mehmed Şefik Bey (1230/1815- 1297/1880) Osmanlı Hat Sanatı'nın önemli isimlerinden biridir. XIX. yüzyılın ekol olmuş isimlerinden Kadıasker Mustafa İzzet Efendi'nin talebesidir. Hattat Mehmed Şefik Bey, Celî Sülüs hattını Kadıasker Mustafa İzzet Efendi yolunda en üst mertebeye taşımıştır. Daha açık bir ifadeyle, hocası Kadıasker Mustafa İzzet Efendi yolunu, talebesi Hattat Mehmed Şefik Bey geliştirmiştir. Hattat Mehmed Şefik Bey'in levha türü eserleri dışında mimarî yapılarda da, önemli ve sanat değeri yüksek yazıları bulunmaktadır. İstanbul Üniversitesi kapısındaki kitâbeler, Kubbetu's-Sahrâ'yı dışından çevreleyen çini üzerinde bulunan kuşak yazısı ve Bursa Ulucami yazıları, mimarîdeki yazılarına örnektir. Hattat Mehmed Şefik Bey, farklı istif denemeleri yaparak sanatında ne kadar yeniliğe açık, cesur ve başarılı bir sanatkâr olduğunu göstermiştir. Yazıda farklı bir bakış açısı olan Mehmed Şefik Bey'in, ağaç formunda tertiplediği bir istifi ve yine ağaç formundaki farklı imzası buna en güzel örnektir. Hattat Mehmed Şefik Bey, eserleri kadar yetiştirdiği talebelerle de hat sanatına hizmet etmiş ve yazı sanatında köprü olmuştur. Bu çalışmamızda, Hattat Mehmed Şefik Bey'in hayatının yanısıra, sanat hayatı ve eserlerinin toplu bir kataloğunu ortaya koymuş bulunmaktayız.
  • Öğe
    Konya bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde bulunan Celi Ta'lik hat levhalarının Hüsn-i Hat sanatı açısından değerlendirilmesi
    (2020) Kağnıcı, Nihat; Baysal, Ali Fuat
    Hüsn-i hat sanatımızın önemli yazı çeşitlerinden bir tanesi olan Ta'lîk yazı, İran'da doğup gelişmiştir. Fatih Sultan Mehmed devri ile Osmanlı'ya gelen yazı estetik olgularıyla büyük ilgi görmüş ve usta hattatlar eliyle kendi estetik ve sanat anlayışımız ile yorumlanarak XVIII. yüzyılda Türk Ta'lîk ekolü doğmuştur. Levha asma geleneğinin en yoğun yaşandığı tekke ve zâviyelerde aynı zamanda hüsn-i hat sanatı da çok rağbet görmüştür. Tarikatlar eliyle hüsn-i hat sanatı ve özellikle Ta'lîk yazı çeşidi yaşatılmış ve çokça eser meydana getirilmiştir. Sadelik ve estetik görünüşüyle ön plana çıkan Ta'lîk yazı Celî levha formuna çok yakışmıştır. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte tekke ve zâviyeler kapatılmış bu mekanlar da bulunan levhalar ise en son Türkiye'nin sayılı yazma eserler kütüphanelerinden biri olan Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi koleksiyonuna dâhil edilmiştir. Kütüphanenin levha koleksiyonunda bulunan ve birçok ünlü hattata ait nadir eserlerin bulunduğu bu koleksiyon ile ilgili bir çalışmanın olamaması tez konumuzu belirlemede etkili olmuştur. Birçok yazı çeşidinden oluşan bu koleksiyon da bulunan Celî Ta'lîk hat levhaları yüksek lisans tezi çalışmamızın ana konusunu oluşturmuştur. Koleksiyonda bulunan Celî Ta'lîk levhalar kullanılan teknik, malzeme ve süsleme özellikleri bakımından tasnif edilmiş, kataloglanmıştır. Ayrıca hüsn-i hat sanatı bakımından son devrin ünlü Celî Ta'lîk hattatı Sâmi Efendi'nin yazılarıyla kıyas edilerek sanat değerleri ortaya çıkarılmış ve Ta'lîk yazının incelenen dönemlere ait tarihî gelişimi değerlendirilmiştir. Bu nadide eserlerin tekrar sergilenmesi için bir farkındalık oluşturulmak istenmiştir.
  • Öğe
    Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesinde bulunan Selçuklu üslubundaki zahriye sayfaları ve şemse formlarının tezhip açısından değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019) Ceran, Meryem Hanne; Baysal, Ali Fuat
    Türk milletinin estetik güzelliğini en güzel şekilde yansıtan gelenekli Türk-İslam sanatları, yüzlerce yıllık bir birikim sonucunda ortaya çıkmıştır. Kitap sanatları diye adlandırdığımız; hüsn-i hat, tezhip, ebru, minyatür ve ciltçilik önemli sanatlarımızdan olup bu sanatlar kültürümüzün en önemli yapı taşlarındandır. Bu araştırmada Konya Bölge Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan Selçuklu Üslubundaki yirmi yedi tezhipli eser incelenerek tezhip sanatına katkı sağlanması amaçlanmıştır. Çalışmanın birinci bölümünde; araştırmanın amacı ve önemi, kapsamı, yöntemi ve konu ile ilgili literatür yer almaktadır. İkinci bölümde, tezhip sanatı ile genel bilgiler verilerek, tezhibin tanımı, tarihi seyri, kompozisyon, motif ve renk, kullanılan teknikler ve kullanım alanları ile bilgi verilmiştir. Katalog bölümünün yer aldığı üçüncü bölümde, Konya Yazma Eserler Kütüphanesi hakkında bilgi verilmektedir. Katalog bölümünde eserler form, teknik ve renk özellikleri açısından incelenmiş ve değerlendirmeler yapılmıştır. Dördüncü bölümde ise, incelenen eserlerin değerlendirmesi yapılıp bir sonuca varılmıştır. Eserlerin fotoğrafları ve çizimleri ek kısmında yer almaktadır.