Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 7 / 7
  • Öğe
    Experimental and Numerical Investigation of the Structural, Thermal and Acoustic Performance of Reinforced Concrete Slabs with Balls for a Cleaner Environment
    (Springer, 2023) Arslan, Musa Hakan; Özkılıç, Yasin Onuralp; Arslan, Hatice Derya; Şahin, Ömer Sinan
    This study conducted a comprehensive experimental and numerical assessment to investigate the effect of plastic circular balls placed in the middle of a section of a reinforced concrete slab on strength, ductility, thermal, and acoustic performance. The ball diameter/slab thickness (D/H), grades of concrete, and longitudinal tensile reinforcement ratio (q) in the slab were selected as the main variables. The variation in thermal and acoustic performance depending upon the ball’s diameter was investigated as well. The results showed that the slab’s load-carrying capacity, ductility, and energy dissipation capacity did not differ if the D/H ratio did not exceed 0.4; however, significant decreases in these values were observed when the D/H ratio exceeded 0.4. Moreover, the increase in the concrete and reinforcement’s strength had a negative effect on the slab with a D/H ratio of 0.8. The experimental results revealed that balled slabs are 3.15 times superior with respect to thermal conductivity and provide 1.38 times more insulation to absorb sound compared to nonballed slabs. In the numerical study of the slabs’ thermal performance, the mean surface temperature and heat flux on the slab where the heat transfer takes place decreased as the ball diameter increased. As seen in acoustic models, the level at which the slabs absorbed sound varied depending upon both the diameter of the balls and the sound frequency.
  • Öğe
    Konya’da Erken Cumhuriyet Dönemi ilkokul yapıları
    (2017) Parlak, Özge; Yaldız, Esra
    Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun ilk yıllarında, yeni rejimin başlangıcı olarak nitelendirilen Erken Cumhuriyet Dönemi , çağdaşlaşma yolundaki her türlü faaliyetin hızlandığı bir süreci ifade etmektedir. 1930"lara kadar özellikle imar faaliyetlerinin yoğunlaştığı bu süreçte, başta eğitim ile ilgili binalar olmak üzere kamuya ait binaların, yeni devlet politikası paralelinde inşa edilmeye başlandığı görülmektedir. Bu dönemde inşa edilen kamusal binalar ve özellikle eğitim yapıları; Osmanlı Neo klasik üslubunun çizgilerinin o günün ihtiyaçları ile birlikte yeniden yorumlandığı I. Ulusal Mimarlık Dönemi ya da Erken Cumhuriyet Dönemi Mimarlığı olarak adlandırılan mimari üslubu yansıtmaktadır. Çalışma, çağdaşlaşma sürecini yaşayan kentlerden biri olan Konya"da inşa edilen ilkokul yapılarının, plan, cephe ve iç mekân özellikleri ile incelenmesini içermektedir
  • Öğe
    Türk Halk Kültürünün Yerel Mimari Mirası “Arı Serenleri”
    (2014) Uysal, Mehmet; Arat, Yavuz
    Tarım, insanoğlunun yerleşik hayata geçiş sürecini başlatan en önemli unsurdur. İnsanoğlu yiyecek ihtiyacını doğadan toplayarak karşıladığı dönemde, bal arısının doğal yuvalarından bal almayı öğrenmiştir. Anadoluda Boğazköy kazıları, MÖ 1300 yıllarında Hititler devrinde arıcılığın önemli bir zirai faaliyet olduğunu göstermiştir. Türklerde göçebelik sürecinde arı ve arı ürünlerinin kullanıldığı, ilaç ve şifalı besin kabul edildiği bilinmektedir. Bal arıları için yapılan barınakların esas amacı doğal etkilerden ve hayvan zararlarından ko- runmak içindir. Araştırma konusu olan arı serenleri yerel mimari öğe olarak özgün bir biçimlenişiyle Antalya İli, Elmalı İlçesi, Söğle Bölgesinde bulunmaktadır. Bu örnekler dışında Anadoluda benzer mimari biçimleniş- ler Torosların bazı bölgelerinde görülmektedir. Arı serenlerinin mimari biçimlenişi birçok araştırmada antik unsurlara (Likya mezar anıtları) dayandırılsa da; biçimsel benzerlik üzerinden kurgulanan bu durumun pek de gerçekçi olmadığı görülmektedir. Araştırmamızda biçimsel, yerel ve sözel kaynaklara dayanarak daha önce literatürde yer almayan mimari belgeleme çalışmalarının yapılması amaçlanmıştır. Bu kapsamda daha önceki çalışmalarda yer alan biçimsel benzerlik tespitinin doğru olmadığı ve bu biçimlenişin yerel kültürün mimari bir unsuru olduğunu vurgulamak araştırmanın hedeflerindendir. Kurgulanan yöntemde; literatüre ilişkin bilgi ve belge toplama süreci gerçekleştirilmiş, etimolojik açıdan seren kelimesine ilişkin bilgiler toplanmış ve değer- lendirilmiş, daha sonra çalışma alanına gidilerek arı serenlerine ilişkin belgeleme çalışmaları (görüşme, rölöve ve fotoğraf) yapılmış ve mimari biçimleniş bu veriler ışığında değerlendirilmiştir. Araştırmamız sonucunda arı sereni mimari biçimlenişinin ihtiyaçları karşılamak için yere özgü olarak ortaya çıktığı, Likya mezar anıtlarına benzerliğin objektif bilimsel temellere dayandırılmadığı tespiti yapılmıştır. Ayrıca arı sereni yapım geleneğinin 1960lı yıllarda bittiği bu işle uğraşan yapı ustalarının kalmadığı görülmüştür. Günümüzde kullanılan bir arı sereni dışında diğerlerinin hem biçimsel hem de fonksiyonel olarak yok olmaya yüz tuttuğu tespit edilmiş ve yerel halk kültürüne ait bu mimari biçimlenişin korunması gerekliliği ortaya koyulmuştur.
  • Öğe
    Kaybedilmiş bir kültürel miras: Saim Sakaoğlu evi/Konya
    (2018) Arat, Yavuz
    Geleneksel halk mimarisinde konutlar folklorik ve yöreye özgü değerleriyle önem arz eden kültür varlıklarıdır. Kente ve yöreye özgü değişen geçmişe ait izler ile kültür varlıkları o kentin kendine özgü dokusunun oluşmasını sağlamaktadır. Anadolu’nun en eski yerleşim yerlerinden biri olan Konya kenti de kendine özgü sivil mimariye sahiptir. Konya sivil mimarisi Cumhuriyet öncesi, en eski höyük olan Alaeddin tepesin-den başlayarak, ovaya doğru bir açılımla, doğu batı aksında birbiri içerisine geçen, kısmen birbirini kesen çıkmaz sokakların da oluştuğu sokaklara açılan avlulu evlerden oluşmaktadır. Konya kentinin sokaklarına açılan avlu kapılarının içerisinde bulunan toprak damlı, kerpiç evleri taş temel duvarlar üzerinden yükselecek şekilde yapılmışlardır. Ancak Konya kenti Cumhuriyetin ilanından sonra yeni bir yapılanmaya dönüşmüş, bu yapılanma içinde yerini bul(a)mayan sivil mimari örnekleri bir bir yok edilerek, kısmen de olsa tescil edilerek korunmaya çalış(ıl)an sivil mimariyi dönüştürmüştür. Cumhuriyet döneminin başından beri yapılagelen imar faaliyetleri pek çok kentte olduğu gibi Konya’nın da tarihî dokusunu olumsuz etkilemiştir. Konya sivil mimarisi dönüşüme uğramadan önce mahalle, sokak ve komşuluk ilişkilerinin çoğunlukla yaşatılarak var olduğu çevrenin biçimlenmesinde etkendir. Çünkü Konya Evleri’nin, çevresiyle oluşturduğu dokuda, üst düzeyde olduğu bir komşuluk ile birbiriyle etkileşim içinde olduğu görülmektedir. Nitekim eski tarihî mahalleleri dönüştürme sivil mimarinin yok olmasına, kent belleğinin yitirilmesine neden olmaktadır. Çünkü bozularak, değişerek ya da dönüşüme uğratılarak, bölgenin tarihî dokusunun değiştirilmesi ile geçmişe dair dokudan bağımsız olan yeni yapılaşma şekilleri önermekte, bölgenin halkına hitap edememektedir. Kaybedilmiş mirasların başında gelen sivil mimari örneklerinden biri olan Çaybaşı Mahallesi’ndeki nitelikli evlerinden ancak 2009 yılında yıkılmış olan Saim Sakaoğlu Evi, günümüzde Konya sivil mimarisini anlamak, yitirilen kent belleğinin yeni nesillerde diri tutmak için tanıtılmaya çalışılmıştır.
  • Öğe
    XIII. yüzyıl Konya mahalle mescitlerinde kullanılan kubbeye geçiş elemanları
    (2018) Turan, Şefika Nur; Yaldız, Esra
    Dörtgen ya da çokgen plan şemasından, daire tabanlı kubbe örtüsüne geçişi sağlayan mimari elemanlar; tarihsel süreç içerisinde medrese, cami, han,hamam, mescit gibi farklı yapı tiplerinde kullanılmıştır. Anadolu Selçuklularının13. yy. da inşa ettikleri, tek kubbeli mahalle mescitleri de geçiş elemanlarının kullanıldığı bir yapı türü olarak karşımıza çıkmaktadır. Tek kubbeli Anadolu Selçuklu mescitleri, mahalle aralarında inşa edilmiş küçük boyutta yapılardır.Değişen kare veya kareye yakın planlı, üzeri kubbe ile örtülü ana mekâna sahip olan bu mescitlerde kubbe ile alt yapı arasında kubbeye geçiş elemanları yer almaktadır. Çalışma kapsamında Konya kent merkezi Meram ilçesinde yer alan,pandantif geçiş elemanının kullanıldığı Abdülmümin Mescidi, üçgenli kuşaksisteminin kullanıldığı Aksinne Mescidi ve üçlü tromp sisteminin kullanıldığıHoca Hasan Mescidi incelenmiştir. Bu yapılarda kullanılan kubbeye geçişelemanlarının bezemesiz ve küçük ölçekte olduğu tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Makedonya, Bitola’daki (Manastır) Haydar Kadı Camisinin 2014-2017 Yılları Konservasyonu Ve Restorasyonu
    (2018) Dişli, Gülşen; Uz Taşkesen, Ayşe Nermin
    Bu araştırmanın amacı, Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçe imkânlarıylaMakedonya Cumhuriyeti İslam Dini Birliği Başkanlığı, Üsküp Milli KonservasyonMerkezi ve Bitola Milli Enstitüsü ve Müzesi Müdürlüğüyle işbirliği içinde,Makedonya, Bitola’da (Manastır) bulunan Haydar Kadı Camii’nde, onarım öncesimevcut bozulmuşluk durum analizi yaparak, 2014-2017 yılları arasındagerçekleştirilen restorasyon çalışmalarını aktarmaktır. Tek kubbeli, kare planlı camitipolojisindeki yapının kuzey cephesinde üç kubbeli açık son cemaat mekânıbulunmaktadır. Harim içinde farklı dönemlere tarihlenen kalemişi/duvar resimlerimevcuttur. Yapı, inşa edildiği 16. yüzyıldan günümüze kadar birçok kez onarımgörmüş, değişikliğe uğramıştır. Özellikle 1912 Balkan Savaşlarıyla birlikteOsmanlıların bölgeden çekilmesi ve Müslümanların azınlık durumuna düşmesiyleyapı kaderine terk edilmiştir. Birçok kez farklı fonksiyonlarda kullanılan camide,Bitola (Manastır) çevresinden toplanan Osmanlı dönemi kırık mezar taşları ve minberparçaları harimde depolanmış, vandalizmin de etkisiyle, yapı çevresiyle birliktemetruk hale gelmiştir. Yapının restorasyonu süresince gerçekleştirilen araziçalışmaları, araştırmada kullanılan başlıca metot olup, ayrıca literatür, arşiv taramasıve tarihi araştırma metotlarına da başvurulmuştur. Onarımlar;sağlamlaştırma/güçlendirme, temizleme, bütünleme, yeniden yapım, kalemişi/duvarresimleri konservasyonu başlıkları altında sunulmuş, çevre düzenlemesiyle mezar taşıkonservasyonu da aktarılmıştır. Koruma ve projelendirme çalışmalarının anayaklaşımı; yapının özgün ve yapıya mal olmuş dönem ekleri ile birlikte yapım tekniği, malzeme ve mimari öğelerini koruyarak, niteliksiz eklerin kaldırılması ve yapısalgüçlendirme olmuştur. Bu çalışmayla yapıdaki onarım öncesi bozulmalar ve onarımesnasında karşılaşılan mimari detay, kalemişi/duvar resimlerine dair tanımlamalar vebulgular bilim dünyasıyla paylaşılmaktadır. Yapının geçmiş dönem onarımları veiçinde bulunduğu bölgenin tarihi, etnik, kültürel kimliği de araştırılarak mimari vebezemeler üzerindeki etkisi değerlendirilmiştir. Bu araştırma, aynı zamandaMakedon ve Türk koruma uzmanlarının bilgi ve tecrübe paylaşımı açısından daönemlidir.
  • Öğe
    İmaj Yapı Tasarımında Evrensel Tasarım İlkelerinin Rolü; Konya Bilim Merkezi Örneği
    (2017) Arat, Yavuz; Sayar, Gevher
    Bilim merkezleri bilimi eğlenceli bir şekilde eğitime dönüştürmektedir. Bunun yanı sıra interaktif ortamda her yaştan kullanıcıya farklı bakış açısı kazandırarak, tüm duyulara hitap ederek bilimi özümsetmeyi amaçlamaktadır. Ülkemizde bilim merkezi çalışmalarını desteklemek için TÜBİTAK 2008 yılında ilk resmi proje çağrısını yapmıştır. Konya Büyükşehir Belediyesi'nin projesi olan Konya Bilim Merkezi bu çağrının ilk projesidir. Dikkat çekici tasarımıyla, Leeds sertifikalı sürdürülebilir bir yapı olmasından hareketle Türkiye ve Konya Kenti için, "İmaj Yapı" olma özelliği taşıyan ve birçok tasarım kriteri açısından ayrıntılı bir şekilde düşünülerek tasarlanan Konya Bilim Merkezi örneklem alan seçilerek, erişilebilirlik açısından değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın amacı Konya Bilim Merkezi örneği üzerinden imaj yapıların erişilebilirliğinin sorgulanmasıdır. "İmaj Yapı" ve "Kamusal Alanlar" engelli bireylerin de sağlıklı bireyler kadar kolay ve eşit şartlarda kullanabilmeleri gereken mekânlardır. Evrensel Tasarım kapsamında tüm bireylerin kentin sunduğu imkânlardan eşit ve aynı şekilde kullanma hakkı bulunduğu öngörüldüğünde, bu kullanım hakkını oluşturan evrensel tasarım ilkelerinden söz edilmesi gerekmektedir. Evrensel tasarım ilkeleri kapsamında yapının erişilebilirliği sorgulanmıştır. Sonuç olarak ileride tasarlanacak olan bilim merkezleri için mevcut yapıdaki eksiklikler tespit edilmiştir