Matematik ve Fen Bilimleri Eğitimi Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 274
  • Öğe
    2000-2022 yılları arasında gerçekçi matematik eğitimine ilişkin yapılan çalışmaların eğilimleri: Sistematik derleme çalışması
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) İnci, Alper Mustafa; Peker, Bilge
    Gerçekçi Matematik Eğitimi (GME) yaklaşımı Hollanda’da ortaya çıkmış olup günümüze kadar bazı ülkelerde araştırmacılar tarafından ele alınan bir konu olmuştur. Bununla birlikte bu yaklaşıma yönelik yapılan çalışmaların sayısı günden güne artış göstermiş ve artan çalışmalarla birlikte bu çalışmaların eğilimlerini görmek zorlaşmıştır. Bu çalışmada 2000-2022 yılları arasında Gerçekçi Matematik Eğitimi yaklaşımına yönelik yayımlanan çalışmaların eğilimlerinin hangi yönde olduğu sistematik olarak incelenerek elde edilen bulgular üzerinde değerlendirme yapılması amaçlanmıştır. Bu sistematik derleme çalışmasının veri grubunu ERIC, ESCI ve SSCI alan indekslerinde taranmış, 2000-2022 yılları arasında yayımlanan, belirli kriterlere göre seçilen 98 makale oluşturmaktadır. Seçilen bu makaleler içinde aranan bilgiler, araştırmanın amacına uygun olarak hazırlanan veri kayıt formu ile kaydedilmiştir. Kaydedilen bu bilgilerle çalışmaların yayım yılı ve ülkesi, araştırma yöntemi ve deseni, örneklem grubu ve büyüklüğü, veri toplama araçları, öğrenme ve alt öğrenme alanları, konu eğilimleri, amaç ve sonuçları betimsel analiz yöntemi ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgular kategoriler halinde frekans ve yüzde dağılımlarıyla birlikte betimsel olarak sunulmuştur. Yapılan analizler sonucunda yayımlanan çalışmaların 2021 yılında yoğunlaştığı, en çok Endonezya’da yayımlandığı, nitel araştırma yönteminin diğer araştırma yöntemlerine göre daha çok tercih edildiği, nitel desenlerden en çok durum çalışması deseninin kullanıldığı, en fazla tercih edilen örneklem büyüklüğü aralığının 1-50 olduğu, örneklem grubu olarak en çok ortaokul öğrencileri ile çalışıldığı, ilkokul kademesi sayılar ve işlemler öğrenme alanının ağırlıkta olduğu, çoğunluk olarak öğretim modeli/dizisi geliştirme/test etme konu eğilimine yönelik çalışmaların yapıldığı bulgularına ulaşılmıştır. Çalışmaların sonuçları incelendiğinde GME yaklaşımının öğrencilerin akademik başarılarını artırdığı, kavram anlayışlarını geliştirdiği, kendi stratejilerini geliştirebildiği, özyeterliğini geliştirebildiği, motivasyonlarını artırdığı; eleştirel düşünme, problem çözme, akıl yürütme, matematiksel iletişim, yaratıcı düşünme gibi matematiksel becerileri geliştirdiği sonuçlarına ulaşılmıştır. Öğretmen ve öğretmen adaylarının ise GME’ ye yönelik olumlu tutum ve bakış açılarına sahip oldukları söylenebilir. Elde edilen bu bulgulara göre çalışmaların eğilimlerindeki eksik yönler tespit edilmiştir. GME’ ye yönelik çalışmalar ortaöğretim kademesinde de artırılabilir. Çalışmaya konu olan bu yaklaşım ile farklı yaklaşımlar arasında karşılaştırmalar yapılabilir.
  • Öğe
    2001-2020 yılları arasında Türkiye’de yapılan ortaöğretim matematik eğitimindeki kavram yanılgıları çalışmalarının betimsel içerik analizi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Tutar, Mehmet; Cihangir, Ahmet
    Bu araştırmanın amacı 2001-2020 yılları arasında Türkiye’de ortaöğretim matematik eğitiminde kavram yanılgıları ile ilgili yapılan çalışmaları sistematik olarak derleyerek bu alanda yapılan çalışmaların eğilimini ortaya çıkarmaktır. Çalışmada 2001-2020 (2001 ve 2020 dahil) yılları arasında yapılmış ve araştırmanın sınırlandırmalarına uyan 62 çalışmaya erişilmiştir. Erişilen bu 62 çalışmanın 28 tanesi tezden (%45) ve 34 tanesi makaleden (%55) oluşmuştur. Yapılan çalışmalara erişim sağlanırken Google Akademik arama motoru, YÖK Ulusal Tez Merkezi, TR Dizin, Web of Science (WOS), Education Resources Information Center (ERIC) ve Dergi Park’tan yararlanılmıştır. Erişilen çalışmalar öğrenme alanlarına, alt öğrenme alanlarına, yıllarına, çalışma türlerine, kullanılan veri toplama araçlarına ve örneklem büyüklüklerine göre sınıflandırılarak analiz edilmiştir. Ayrıca çalışmaların sonucunda elde edilen kavram yanılgılarından bazıları da bulgular kısmında sunulmuştur. Verilerin çözümlenmesinde veri analiz yöntemlerinden betimsel içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmada, çalışmaların büyük çoğunluğunun “Sayılar ve Cebir” öğrenme alanında yapıldığı görülmüştür. Yapılan araştırmalar alt öğrenme alanları bakımından incelendiğinde ortaöğretim kavram yanılgıları ile ilgili yapılan araştırmaların çoktan aza doğru sırasıyla “Sayılar”, “Fonksiyonlar” ve “Limit ve Süreklilik” alt öğrenme alanlarında yapıldığı, “İntegral ve Uygulamaları” ve “Polinomlar” alt öğrenme alanlarında ise araştırmanın kriterlerine uygun olan bir çalışmaya rastlanılmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan araştırmalar en çok 2013 yılında yapılırken 2002, 2003 ve 2020 yıllarında araştırmanın kriterlerine uygun olan bir çalışmaya rastlanılmamıştır. Ayrıca, 2001-2020 yılları arasında ortaöğretim matematik eğitiminde yapılan kavram yanılgıları çalışmalarının sayılarının giderek arttığı görülmektedir. Ulaşılan çalışmalar çalışma türlerine göre yüksek lisans tezi, doktora tezi, TR Dizin makalesi ve diğer makale olmak üzere 4 başlık altında incelenmiştir. Yapılan çalışmaların çoktan aza doğru sırasıyla yüksek lisans tezin (f=24, %39), diğer makale (f=19, %31), TR Dizin makalesi (f=15, %24) ve doktora tezi (f=4, %6) türünde yapıldığı sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan çalışmaların birçoğunda birden fazla veri toplama aracının kullanıldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, veri toplama aracı olarak en çok açık uçlu sorular ve görüşme kullanılmıştır. Yapılan çalışmalar katılımcı sayıları bakımından incelendiğinde, kavram yanılgıları çalışmalarının büyük çoğunluğunun 0-50 arasındaki katılımcı sayısı ile gerçekleştirildiği görülmüştür. Ancak, 251+ örneklemini tercih eden çalışmaların sayısı oldukça fazladır. İncelenen çalışmalardaki örneklem büyüklüğüne çalışmalarda kullanılan veri toplama araçlarının etki ettiği düşünülmektedir. Elde edilen bu sonuçlar doğrultusunda araştırmanın, bu alanda çalışma yapacak kişilere katkıda bulunacağı düşünülmüştür. Çalışmanın sonunda bu alanda çalışma yapmak isteyen araştırmacılara öneriler sunulmuştur.
  • Öğe
    Lise biyoloji ders kitaplarının 21. yüzyıl becerileri bakımından incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Albayrak, Fatma; Dikmenli, Musa
    Bu araştırmada, 2022-2023 eğitim-öğretim yılında okutulan lise biyoloji ders kitaplarında 21.yüzyıl becerilerinin ne kadar yer aldığı belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmada 21.yüzyıl becerileri; düşünme yolları, çalışma yolları, çalışma araçları ve dünyaya entegrasyon beceri alanları ve bunların alt boyutları açısından ele alınmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. 2022-2023 eğitim öğretim yılında okutulan 9, 10, 11 ve 12.sınıf lise biyoloji ders kitaplarında belirlenen analiz birimleri amaçlı örnekleme yöntemiyle seçilmiştir. Doküman inceleme yöntemi ile toplanan veriler betimsel analiz yöntemiyle incelenmiştir. Verilerin analizinde; düşünme yolları beceri alanı alt boyutları, çalışma yolları beceri alanı alt boyutları, çalışma araçları beceri alanı alt boyutları ve dünyaya entegrasyon beceri alanı alt boyutları analiz kodları olarak kullanılmıştır. Yapılan değerlendirmelere göre, lise biyoloji ders kitaplarında yer alan düşünme yolları beceri alanı ile ilgili analiz birimlerinin diğer beceri alanlarına oranla daha fazla olduğu görülmüştür. Fakat bu beceri alanında üst düzey düşünme becerileri gerektiren problem çözme becerilerinin sayısı oldukça az görülürken, araştırma sorgulama yaklaşımının yansıması olduğu düşünülen eleştirel düşünme becerilerinin sayısının daha fazla olduğu görülmüştür. Yapılan değerlendirmelere göre, lise biyoloji ders kitaplarında dünyaya entegrasyon beceri alanı ile ilgili olduğu belirlenen analiz birimlerinin ise diğer beceri alanlarına oranla daha az olduğu tespit edilmiştir. Ders kitaplarında yer alan bazı ünitelerde dünyaya entegrasyon beceri alanı alt boyutlarına hiç rastlanmadığı görülmektedir. Lise biyoloji kitabında birden fazla beceri alanını aynı anda yansıtması dolayısıyla başarılı bulunan etkinliklerin sayısının artırılmasının gerekli olduğu düşünülmektedir.
  • Öğe
    Fizik öğretmenlerinin ve fizik öğretmen adaylarının uzaktan eğitime yönelik tutumlarının incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Özmen, Esra; Cerit Berber, Nilüfer
    Bu çalışma, fizik öğretmenlerinin ve fizik öğretmen adaylarının uzaktan eğitime yönelik tutumlarının incelenmesi amacıyla 2021-2022 eğitim-öğretim yılında yapılmıştır. Bu amaçla Ağır, Gür ve Okçu (2007) tarafından geliştirilen ''Uzaktan Eğitim Tutum Ölçeği'' veri toplama aracı olarak kullanılmıştır. Online anket formuna dönüştürülen ''Uzaktan Eğitim Tutum Ölçeği'' öncelikle geçerlik ve güvenirlik analizleri için farklı branşlardan 52 öğretmene uygulanmıştır. Geçerlik ve güvenirlik analizleri sonucunda ortaya çıkan son ölçek 57'si kadın, 43'ü erkek toplam 100 fizik öğretmenine ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi Fizik Eğitimi Anabilim Dalında öğrenim görmekte olan 28'i kadın, 15'i erkek toplam 43 fizik öğretmen adayına online olarak uygulanmıştır. Veri analizi için SPSS 15.0 programı kullanılmıştır. Fizik öğretmenlerinin uzaktan eğitime yönelik tutumları; cinsiyet, çalışılan kurum, mesleki kıdem ve öğrenim durumu değişkenlerine göre incelenirken, fizik öğretmen adaylarının tutumları; cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenlerine göre incelenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre fizik öğretmenlerinin cinsiyet ve öğrenim durumu ile uzaktan eğitime yönelik tutumları arasında anlamlı bir fark ortaya çıkmamış fakat fizik öğretmenlerinin çalıştıkları kurum ve mesleki kıdemleri ile uzaktan eğitime yönelik tutumları arasında anlamlı bir farklılık ortaya çıkmıştır. Özel okullarda görev yapan fizik öğretmenlerinin uzaktan eğitime yönelik tutum puanlarının devlet okullarında görev yapan fizik öğretmenlerine göre anlamlı düzeyde yüksek olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca mesleki kıdemi 6-10 yıl olan fizik öğretmenlerinin uzaktan eğitimin avantajlarına yönelik tutum puanlarının mesleki kıdemi 11-15 yıl olan fizik öğretmenlerine göre anlamlı düzeyde düşük olduğu ortaya çıkmıştır. Öte yandan fizik öğretmeni adaylarının uzaktan eğitime yönelik tutumlarının cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenlerine göre farklılaşmadığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Matematik öğretmenlerinin uzaktan eğitime ilişkin görüşlerinin belirlenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Demirlek, Gülsün; Erdoğan, Ahmet
    Bu çalışmanın amacı, matematik öğretmenlerinin uzaktan eğitime ilişkin görüşlerini belirlemektir. Nicel araştırma yöntemlerinden biri olan betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini 2021-2022 eğitim öğretim yılında Konya ilinde görev yapmakta olan ortaokul matematik öğretmenleri oluşturmaktadır. Bu araştırmanın örneklemini gönüllü olan 389 matematik öğretmeni oluşturmuştur. Araştırmada Konya ilinde görev yapmakta olan matematik öğretmenlerinin görüşlerini belirlemek için Metin, Çevik ve Gürbey (2021) tarafından geliştirilen "Öğretmenlerin Uzaktan Eğitime İlişkin Görüşlerini Belirleme Ölçeği" kullanılmıştır. Toplam 37 maddelik 5'li likert tipi sorulardan oluşan ölçeğin derecelendirilmesi; kesinlikle katılmıyorum, katılmıyorum, kararsızım, katılıyorum, kesinlikle katılıyorum şeklinde düzenlenmiştir. Ölçek "Uzaktan Eğitimde Yaşanan Genel Sıkıntılar, Uzaktan Eğitimin Öğretmen ve Öğrencilere Sağladığı Olanaklar, Uzaktan Eğitimde Ders Esnasında Yaşanan Sıkıntılar, Uzaktan Eğitimin Olumlu Yanları, Uzaktan Eğitimde Öğretmenlerin Çalışma Şartları, Uzaktan Eğitimde Teknolojinin Kullanımı" başlıkları altında 6 faktörlü olarak geliştirilmiştir. Bunun yanında katılımcıların "Kişisel Bilgi Formu" ile demografik bilgilerine ulaşılmıştır. Metin, Çevik ve Gürbey (2021) tarafından yapılan çalışmada Cronbach's Alpha güvenilirlik katsayısı 0,847 olarak bulunmuştur. Ölçeğin bu araştırmada yeniden hesaplanan Cronbach's Alpha iç tutarlılık katsayıları 0,721 olarak hesaplanmıştır. Normallik analizleri yapılmış çarpıklık ve basıklık değerlerinin -1 ile +1 aralığında olduğundan normal dağılım gösterdiği şeklinde yorumlanmıştır. Araştırmada elde edilen veriler, bilgisayar ortamında SPSS 18 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmaya katılan öğretmenlerin uzaktan eğitime ilişkin görüşlerini belirlemek doğrultusunda, araştırmanın amaçlarına ilişkin verilerin çözümlenmesinde matematik öğretmenlerinin uzaktan eğitime ilişkin görüşleri ile cinsiyetleri ve çalıştıkları kurum türleri değişkenleri arasında anlamlı bir fark olup olmadığı t-Testi ile incelenmiştir. Mesleki kıdem, öğrenim durumu ve öğretmenlerin uzaktan eğitime karşın bilgi sahibi olup olmama durumlarına göre farklılaşma olup olmadığını tespit etmek amacıyla ANOVA testi kullanılmıştır. Yaşanan genel sıkıntılar, öğretmen ve öğrencilere sağladığı olanaklar, uzaktan eğitimde ders esnasında yaşanan sıkıntılar, uzaktan eğitimin olumlu yanları, öğretmenlerin çalışma şartları, teknolojinin kullanımı hakkındaki görüşlerini tespit edilmek amacıyla yüzde (%) ve frekans (f) analizleri yapılmıştır. Sonuçlar analiz edildiğinde matematik öğretmenlerinin uzaktan eğitime ilişkin görüşlerinin cinsiyetlerine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği gözlenmiştir. Çalıştıkları kurum, mesleki kıdem, öğrenim durumlarına göre ise anlamlı bir fark bulunamamıştır. Öğretmenler uzaktan eğitimde öğrencileri görememek öğretmen -öğrenci etkileşimini azaltır ifadesine yüksek oranda (%65,3) kesinlikle katılıyorum cevabı vermişlerdir. Uzaktan eğitimle öğrencilerin arkadaşlarıyla olan etkileşimleri azalır ifadesine yüksek oranda (%60,7) kesinlikle katılıyorum cevabı verdiği, uzaktan eğitimde yüz yüze eğitime göre daha az yorulur ifadesine ise yüksek oranda (%60,9) kesinlikle katılmıyorum cevabı verdiği sonuçlarına ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Matematik öğretmen adaylarının üstbilişsel farkındalıkları ile matematik öğretim kaygıları arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Yetgin, Rabia; Hatır, Eşref
    Bu araştırmada, matematik öğretmen adaylarının üstbilişsel farkındalıkları ile matematik öğretim kaygı düzeyleri arasındaki ilişki ve bu düzeylerin sınıf ve cinsiyet değişkenine göre farklılık gösterip göstermediği incelenmiştir. Araştırmanın yöntemi nicel yöntem, modeli ise tekil ve ilişkisel taramayı içine alan genel tarama modelidir. Araştırma, 2021-2022 Eğitim-Öğretim yılı içerisinde İç Anadolu Bölgesi'nde bulunan bir devlet üniversitesinin eğitim fakültesindeki 1, 2, 3 ve 4. sınıf olmak üzere toplam 298 İlköğretim ve Ortaöğretim Matematik Öğretmen Adayıyla yürütülmüş, 279 katılımcının verileri dikkate alınarak analizler yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak, kişisel bilgi formu, Peker (2006) tarafından geliştirilen "Matematik Öğretimine Yönelik Kaygı Ölçeği" (MÖYKÖ) ve Schraw ve Dennison (1994) tarafından "Metacognitive Awareness Inventory" adıyla geliştirilen; Akın, Abacı ve Çetin (2007) tarafından Türkçeye uyarlanan "Üstbilişsel Farkındalık Envanteri" (ÜFE) kullanılmıştır. Verilerin analizinde yüzde ve frekans dağılımı, bağımsız örneklem t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), Pearson momentler çarpımı korelasyon katsayısı hesaplaması ve basit doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Analizler SPSS 18 paket programı ile yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre adayların üstbilişsel farkındalık düzeyleri yüksek seviyededir. Üstbilişsel farkındalık düzeyi genel toplamında cinsiyet ve sınıf düzeyi değişkenine göre anlamlı farklılık bulunmamıştır. Alt boyutlardan bazılarında farklılık tespit edilmiştir. Adayların matematik öğretim kaygılarının düşük seviyede olduğu, cinsiyete göre ise kız öğretmen adaylarının erkeklere göre matematik öğretme kaygısının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Sınıf düzeyine göre kaygı genel toplamında anlamlı bir farklılık tespit edilmezken alt boyutların bazılarında farklılık tespit edilmiştir. Matematik öğretmen adaylarının üstbilişsel farkındalık düzeyleri ile matematik öğretimine yönelik kaygı düzeyleri arasında negatif yönde anlamlı ilişki bulunmuştur. Son olarak üstbilişsel farkındalık düzeyi tek başına, matematik öğretim kaygı düzeyindeki değişimin %21 'ini tahmin etmektedir.
  • Öğe
    2000-2022 yılları arasındaki teknoloji destekli geometri öğretiminde başarıyı inceleyen tezlerin sistematik derleme yoluyla incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Karabağ, Hatice Kübra; Solak, Süleyman
    Bu araştırmada 2000-2022 yılları arasında YÖK Ulusal Tez Merkezi'nde yayımlanan teknoloji destekli geometri öğretiminin başarıya etkisi ile ilgili çalışmaları bir sistematik derleme yöntemi olan içerik analiziyle incelemek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda nitel araştırma yöntemlerinden biri olan sistematik derleme modeli kullanılmıştır. Araştırmada belirli kriterler doğrultusunda seçilmiş olan 62 çalışma analiz edilmiştir. Çalışmaların hazırlandığı yıllar, yöntemleri, örneklemi, örneklem büyüklüğü, veri toplama araçları, veri analiz teknikleri, tercih edilen konuları, öğretim teknolojileri ve sonuçları incelenmiştir. Veriler analiz edilirken nitel analiz yöntemlerinden biri olan betimsel analiz tercih edilmiştir. İnceleme sonucu elde edilen veriler grafik, şekil ve tablolar ile ifade edilmiştir. Araştırmanın sonucunda 2013 yılından sonra yapılan çalışmaların sayısında düşüş yaşandığı gözlemlenmiştir. 2019 yılında ani bir artış ile en fazla çalışma yapılmış olmasına rağmen ilerleyen yılda çok az çalışma yapıldığı görülmüştür. Çalışmalarda sıklıkla ortaokul öğrencilerinin tercih edildiği görülmüştür. Okul öncesi, ilkokul, lise ve lisans düzeyindeki öğrenciler ile az çalışma yapılmıştır. Örneklem büyüklüklerinin sıklıkla 31-50 ve 51-100 kişi arasında tercih edildiği görülmüştür. Ancak 30 kişiden az ve 100 kişiden fazla olan örneklem büyüklükleri ile az çalışma yapılmıştır. Araştırma yöntemlerinden sıklıkla nicel ve karma yöntemlerin tercih edildiği görülmüştür. Veri toplama araçlarından daha çok başarı testlerinin ve tutum ölçeklerinin tercih edildiği görülmüştür. Veri analizleri yapılırken t-testlerinin daha çok tercih edildiği görülmüştür. Konular arasında sırasıyla en çok geometrik cisimler ve şekiller, çokgenler ve dönüşüm geometrisi tercih edilmiştir. Öğretim teknolojileri arasında ise sırasıyla en çok Geogebra, Cabri ve Geometer's Sketchpad dinamik yazılımlarının tercih edildiği görülmüştür. Geometrik cisimler ve şekiller konusunun ele alındığı çalışmalarda sıklıkla Cabri'nin kullanıldığı görülmüştür. Ancak diğer öğretim teknolojileri ile yeterli çalışma yapılmadığı fark edilmiştir. Çokgenler konusunda ise Geogebra ve Geometer's Sketchpad yazılımlarının tercih edildiği diğer öğretim teknolojilerinin yeterince tercih edilmediği görülmüştür. Çember ve daire konusunu ele alan çalışmalarda ise sıklıkla Geogebra'nın tercih edildiği tespit edilmiştir. Çalışmalarda elde edilen sonuçlara baktığımızda ise teknoloji destekli geometri öğretiminin öğrenci başarısında etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Beklenen başarıyı elde edemeyen araştırmacılar durumun yazılımdaki teknik aksaklıklardan, grubun küçük olmasından, çalışmanın kısa zamanda yapılmış olmasından ve sınıf yönetiminden kaynaklanabileceğini belirtmiştir. Bu alanda yeni çalışma yapacak olan araştırmacılara yeteri kadar çalışma yapılmayan konuları, öğretim teknolojilerini, örneklem türünü, örneklem büyüklüğünü ve araştırma yöntemini tercih etmesi önerilmiştir. Bu şekilde doyum noktasına ulaşan çalışmaların tekrar etmesi yerine alandaki eksiklikleri giderecek çalışmaların yapılması beklenmiştir.
  • Öğe
    Orantısal akıl yürütme üzerine sistematik derleme çalışması
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Uçar, Rümeysa; Peker, Bilge
    Bu çalışmada orantısal akıl yürütme konusu üzerinde ülkemizde ve diğer ülkelerde yapılan araştırmalar sistematik olarak incelenmiştir. Bu araştırmada Web of Science veri tabanı üzerinden oran ve orantı, orantısal akıl yürütme, çarpımsal ve toplamsal akıl yürütme kavramları taratılmıştır. Tarama sonucunda bu çalışmaya uygun görülen 63 makale araştırma kriterleri ve sorularına göre içerik analizi ile analiz edilmiştir. Veri toplama aracı olarak doküman analizi kullanılmıştır. Çalışmanın bulguları, araştırma soruları temel alınarak oluşturulmuştur. Bu araştırmanın bulgularını makalelerin; yayın yılına göre, yöntemine göre, ülkelerine göre, örneklem grupları ve örneklem büyüklüklerine göre, temalarına göre, konularına ve sonuçlarına göre dağılımları oluşturmaktadır. Sonuçlar grafik, tablo, frekans ve yüzde olarak betimsel bir şekilde açıklanmıştır. Çalışma sonucunda orantısal akıl yürütme çalışmalarında 2016 yılından itibaren büyük bir artışın olduğu, en fazla nitel yöntemin tercih edildiği, en fazla çalışmanın ABD'de yapıldığı, örneklem grubunun genel olarak ortaokul seviyesindeki öğrencilerden oluştuğu, çalışmanın temalarının genel olarak öğrenci ve öğretmen merkezli olduğu, araştırma konusu olarak öğrenci ve öğretmenlerin yer aldığı çalışmaların ön planda olduğu ve çalışmalarda birden fazla veri toplama aracının daha çok kullanıldığı görülmüştür.
  • Öğe
    2010-2020 yılları arasında Türkiye'de matematik eğitimi alanında yapılan doktora düzeyindeki tezlerin kuram, kuramsal çerçeve ve kavramsal çerçeve açısından incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Şahan, Ali; Erdoğan, Ahmet
    Bu çalışmanın amacı, Türkiye'de 2010-2020 yılları arasında matematik eğitimi alanında yapılan doktora düzeyindeki tezlerin kuram, kuramsal çerçeve ve kavramsal çerçeve açısından incelenerek literatüre katkıda bulunması ve yeni çalışmalara yol gösterici olmasıdır. Bu amaç doğrultusunda, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Tez veri tabanında erişime açık olan 374 çalışma incelenmiştir. Veriler doküman incelemesi yöntemi ile toplanmış ve verilerin analizi betimsel içerik analizi yöntemi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmalar alt problemler doğrultusunda sırasıyla; "Tezlerin hazırlandığı yıllara göre, hazırlandığı üniversitelere göre, anabilim dalına göre, eğitim programı/bilim dalına göre, benimsenen araştırma yöntemine göre, kuramsal çerçeve ve kavramsal çerçeve (model) açısından dağılımına göre, kuramsal çerçeve ve kavramsal çerçeve (model) açısından dağılımın nasıl olması gerektiğine göre ve tezlerde kullanılan kuram, kuramsal çerçeve ve kavramsal çerçevelerin (modellerin) sınıflandırılmasına göre" incelenmiştir. Analiz sonuçlarına göre, konu ile ilgili en fazla araştırmanın 2019 yılında yapıldığı tespit edilmiştir. Tezlerin hazırlandığı üniversitelere göre doktora düzeyinde en çok çalışma yapan üniversite Atatürk Üniversitesi olarak belirlenmiştir. Tezlerin hazırlandığı anabilim dalına göre en fazla çalışma İlköğretim Anabilim dalı ile Ortaöğretim Fen ve Matematik Alanlar Eğitimi Anabilim dalında yapılırken tezlerin hazırlandığı bilim dalına göre en fazla araştırmanın Matematik Eğitimi bilim dalında olduğu belirlenmiştir. Nitel araştırma yaklaşımının tezlerde en çok benimsenen yaklaşım olduğu görülmüştür. Tezlerin kuram, kuramsal çerçeve, kavramsal çerçeve (model) açısından dağılımı incelendiğinde matematik eğitimi alanında yazılan doktora tezlerinin 185 tanesinin kuramsal çerçeveyi kullandığı tespit edilmiştir. Kuramsal çerçeveyi sırasıyla 118 çalışma ile alan yazın/literatür taraması ve 66 çalışma ile kavramsal çerçeve (model) takip etmiştir. Ayrıca, 5 çalışmada da kavramsal ve kuramsal çerçevenin birlikte kullanıldığı görülmüştür. Tezlerin kuram, kuramsal çerçeve, kavramsal çerçeve (model) açısından dağılımı nasıl olmalıdır analizi sonucunda, toplam 374 doktora düzeyindeki tezden 77 tanesinin kuramsal çerçevede, 297 tanesinin de kavramsal çerçevede değerlendirildiği tespit edilmiştir. Tezlerde kuram, kuramsal çerçeve ve kavramsal çerçevelerin (modellerin) sınıflandırılmasının dağılımı incelendiğinde 210 kuram kuramsal çerçeve ve kavramsal çerçevenin (modelin) en fazla öğrenme ve öğretme kategorisinde olduğu belirtilmiştir. Bu bulgular ışığında, lisansüstü eğitim programlarında bilimsel araştırma derslerinde, kuram, kuramsal çerçeve ve kavramsal çerçeve (model) kavramlarının özellikle akademik hayata yeni başlayan araştırmacılar tarafından tam olarak anlaşılması için daha fazla yer verilebileceği vurgulanmıştır.
  • Öğe
    Ortaokul öğrencilerinin matematiksel ilişkilendirme öz yeterlikleriyle problem çözme başarıları arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Yılmaz, Mehmet; Hatır, Eşref
    Bu araştırmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin matematiksel ilişkilendirme öz yeterlikleri ile problem çözme başarıları arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Ayrıca ortaokul öğrencilerinin problem çözme başarıları ve matematiksel ilişkilendirme öz yeterlikleri cinsiyet değişkeni ve sınıf düzeyi değişkeni açısından incelenmiştir. Ortaokulda öğrenim gören 340 öğrenciye Problem Çözme Başarı Testi ve Matematiksel İlişkilendirme Öz Yeterlik Ölçeği uygulanmıştır. Öğrencilerin ölçek düzeylerini belirleyen boyutlar arasındaki ilişkiler korelasyon ve regresyon analizleri aracılığıyla incelenmiştir. Öğrencilerin tanımlayıcı özelliklerine göre ölçek düzeylerindeki farklılaşmaların incelenmesinde t-testi, tek yönlü varyans analizi (Anova) ve post hoc (Tukey, LSD) analizlerinden faydalanılmıştır. Etki büyüklüğünü hesaplamak için Cohen(d) ve Eta kare(η2) katsayıları kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda matematiksel ilişkilendirme öz yeterlik ve problem çözme başarısı arasındaki ilişki anlamlı ve pozitif yüksek seviyede çıkmıştır. Matematiksel ilişkilendirme öz yeterliğinin problem çözme başarısının anlamlı bir yordayıcısı olduğu belirlenmiştir. Ayrıca matematiksel ilişkilendirme öz yeterlik seviyesinde cinsiyet değişkenine göre farklılaşma olmadığı gibi problem çözme başarısında da cinsiyet değişkenine göre farklılaşma olmadığı görülmüştür. Aynı zamanda hem problem çözme başarısının hem de matematiksel ilişkilendirme öz yeterlik seviyesinin sınıf düzeyine göre farklılaştığı görülmüştür.
  • Öğe
    LGS matematik sorularının matematik öğretim programına ve TIMMS çerçevesine göre incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Göçebe Yüceer, Elif; Çetin, İbrahim
    Bu çalışmada LGS matematik sorularının Matematik Öğretim Programına ve TIMSS çerçevesine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda 2018-2022 yılları arasındaki LGS matematik soruları incelenmiştir. LGS matematik bölümü 20 sorudan oluştuğu için toplam 100 soru incelenmiştir. Araştırmada doküman analizi tekniği kullanılmıştır. Dokümanlar araştırmacı tarafından Millî Eğitim Bakanlığı'nın resmî sitesinden ulaşılmıştır. Veri analizinde Matematik Öğretim Programı öğrenme alanları, TIMSS 8. Sınıf matematik öğrenme alanları, TIMSS bilişsel alanları ve TIMSS yeterlik düzeyleri dikkate alınmıştır. Matematik öğretim programı kazanımları ile TIMSS kazanımlarından benzer olanlar eşleştirilerek tablo oluşturulmuştur. LGS matematik soruları analizine göre matematik öğretim programı öğrenme alanlarına göre dengeli bir dağılım göstermezken TIMSS öğrenme alanlarına göre de dengeli bir dağılım göstermemektedir. Ancak genel olarak matematik öğretim programı ve TIMSS öğrenme alanları sorular açısından benzer dağılım gösterilmiştir. LGS matematik soruları TIMSS yeterlik düzeylerine göre analiz edildiğinde alt düzeyde hiç soru yer almadığı, orta düzeyde de çok az soru yer aldığı belirlenmiştir. Buna karşın LGS matematik sorularının üst düzey ve daha çok ileri düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Bilişsel alanlara göre en fazla akıl yürütme düzeyinde soru yer alırken uygulama bilişsel alanından daha az soru yer almaktadır. Bilme bilişsel alanında hiçbir soru tespit edilememiştir. Dolayısıyla LGS sorularının TIMSS çerçevesi açısından hem yeterlik hem de bilişsel alan düzeylerinde dengeli bir dağılıma sahip olmadığı belirlenmiştir.
  • Öğe
    Ortaokul 5, 6, 7 ve 8. sınıf ders kitaplarının sayı hissi ve bileşenleri yönünden incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Küçükbardakcı, Özge Eda; Peker, Bilge
    Bu araştırmanın amacı; Millî Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye edilen ortaokul 5, 6, 7 ve 8. sınıf matematik ders kitaplarının içeriğinde yer alan örneklerde, etkinliklerde, öğrencilere konu aralarında verilen alıştırma ve ünite sonlarında verilen ünite sonu sorularda sayı hissinin kullanımı ve bu içeriklerin sayı hissi bileşenlerine göre incelenmesidir. Yapılan bu araştırmada verilerin toplanması nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi kullanılarak yapılmıştır. Doküman incelemesi kapsamında Millî Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye edilen ortaokul 5, 6, 7 ve 8. sınıf matematik ders kitapları veri toplama aracı olarak seçilmiştir. Reys vd. (1999) ve Greeno (1991) tarafından oluşturulan sayı hissi bileşenlerinden yararlanılarak araştırma kapsamındaki verilerin sınıflandırılmasında; sayıların denk gösterimlerini kullanma ve anlama, sayıların anlam ve büyüklüğünü anlama, yapılan işlemlerin etkisini ve büyüklüğünü anlama, ölçüm referansları, zihinden hesap yapma ve niceliksel muhakeme yapma ve çıkarımda bulunma bileşenleri belirlenmiştir. Araştırma kapsamında elde edilen verilerin çözümlenmesinde betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Kitaplarda yer alan içerikler incelenmiş, frekans ve yüzde değerleri hesaplanarak analizi yapılmıştır. Araştırmada ilk aşamada sınıf düzeylerindeki ders kitapları üniteler bazında incelenmiş ve ünitelerde yer alan öğrenme ve alt öğrenme alanlarındaki örneklerin, öğrencilere çözmeleri için verilen alıştırma ve ünite sonu soruların, verilen etkinliklerin sayı hissi bileşenlerine dağılımı yapılmıştır. 5 ve 6. sınıf matematik ders kitaplarında sadece sayılar ve işlemler ile geometri ve ölçme öğrenme alanlarında sayı hissi ile ilişkili örneklerin olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca 5 ve 6. sınıf matematik ders kitaplarında sırasıyla alıştırma sorularının % 41,4'ü ve % 33,7'si, ünite sonu sorularının da % 40,3'ü ve % 14,7'si sayı hissi ile ilişkilidir. 7. sınıf matematik ders kitabında sayılar ve işlemler, geometri ve ölçme ve cebir öğrenme alanlarında sayı hissi ile ilişkili örneklerin yer aldığı ve kitaptaki alıştırma sorularının % 15,2'si ve ünite sonu sorularının % 15,1'i sayı hissi ile ilişkili bulunmuştur. 8. sınıf matematik ders kitabında ise sadece sayılar ve işlemler öğrenme alanında sayı hissi ile ilişkili örneklerin yer aldığı ve alıştırma sorularının % 21,5'i ve ünite sonu sorularının % 7,5'i sayı hissi ile ilişkilidir. Sınıf düzeylerinde okutulan ders kitapları incelendiğinde; 5. sınıf seviyesinde yer alan örneklerin % 53,8'i, 6. sınıfta % 39,6'sı, 7. sınıfta % 24,8'i ve 8. sınıfta % 17,5'i sayı hissi ve bileşenleriyle ilişkili bulunmuştur. Bu doğrultuda sınıf düzeyi arttıkça sayı hissi bileşenleriyle ilişkili örneklerin azaldığı elde edilen bulgular arasındadır. Sınıf düzeylerinde yer alan etkinliklerin; sayılar ve işlemler, geometri ve ölçme ile cebir öğrenme alanlarında olduğu ve etkinliklerin çoğunun sayılar ve işlemler öğrenme alanında yer aldığı belirlenmiştir.
  • Öğe
    RBC soyutlama modeline göre düzlemde öteleme ve dönme kavramının farklı düşünme yapılarına sahip öğretmen adayları üzerinde incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Öztürk Başeğmez, Kübra; Yavuz, Ayşe
    Bireylerin doğası gereği birbirinden farklı olması düşünme yapılarında farklılıklar ortaya çıkarmaktadır. Krutetskii bireylerin problem çözümlerine göre düşünme yapılarını analitik, harmonik ve geometrik düşünme yapısı olarak gruplandırmıştır. Ayrıca zihinde bilgi oluşum süreci düşünme yapılarına göre şekillenmektedir. RBC soyutlama modeli, zihinde bilgi oluşumu gözlenemediği için bireylerin eylemlerine dayanarak bilgi oluşumlarının hangi düzeyde olduğunu analiz etmek için ortaya çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı ise farklı düşünme yapılarına sahip matematik öğretmen adaylarının bilgi oluşum süreçlerini incelemektir. Bu bağlamda araştırma yöntemi olarak nitel araştırma yöntemlerinden olan durum çalışması deseni kullanılmıştır. Örneklemi ise bir devlet üniversitesinde 2021-2022 eğitim öğretim döneminde öğrenim gören ilköğretim matematik öğretmenliği ve matematik öğretmenliği programında analitik geometri dersini almış 97 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Öğretmen adaylarına düzlemde öteleme ve dönme dönüşümleri konusunda bilgi oluşum sürecini incelemek amacıyla araştırmacı tarafından hazırlanan test uygulanmıştır. Ayrıca matematik öğretmen adaylarının düşünme yapılarını belirlemek için Matematik Süreç Aracı testi uygulanmıştır. Araştırma sonuçlarına göre matematik öğretmen adaylarının en çok harmonik düşünme yapısına en az ise geometrik düşünme yapısına sahip olduğu görülmüştür. Öğretmen adaylarının problem çözme sürecinde anlamlı bilgi oluşturmakta zorlandıkları bulgular doğrultusunda tespit edilmiştir.
  • Öğe
    2000-2021 yılları arasında matematik eğitiminde kavram öğretim teknikleri ile ilgili çalışmaların incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Sarıtaş, Ayşe Nur; Erdoğan, Ahmet
    Bu çalışmanın amacı Türkiye'de 2000-2021 yılları arasında matematik eğitiminde kavram öğretim teknikleri konusunu belirli parametreler açısından incelemek ve alan yazındaki gelişmelere hangi yönde ne tür bir katkı sağladığı, sonuçlarının neler olduğu ve alanın gelişimi açısından hangi önerilerin sunulduğu belirlenip ilerde kavram öğretimi konulu yapılacak araştırmalara yol göstermektir. Bu amaç doğrultusunda YÖK Ulusal Tez Merkezi ve Google Akademik veri tabanında matematik eğitiminde kavram öğretim teknikleri ile ilgili çalışmalar incelenmiştir. Ulaşılan çalışmalardan belirlenen 76 lisansüstü tez ve 36 makale olmak üzere toplam 112 çalışma incelenmiştir. Bu çalışmada ilgili literatür kapsamında belirlenen kavram öğretim teknikleri "kavram haritaları, çalışma yaprakları, kavram karikatürleri, zihin (beyin) haritaları, kelime ilişkilendirme testleri, vee diyagramları, analoji (benzetme), kavramsal değişim metinleri ve tanılayıcı dallanmış ağaç" olarak ele alınmıştır. Verilerin toplanması doküman incelemesi yöntemi ile ve verilerin analiz edilmesi betimsel içerik analizi yöntemi ile yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından ilgili literatür taranarak oluşturulan Araştırma Formu (Ek 2) kullanılmıştır. Araştırmalar alt problemler doğrultusunda sırasıyla; yayın türü, yayın yılı, yapıldığı yer, benimsenen kavram öğretim tekniği, örneklem türü, örneklem büyüklüğü, araştırma yaklaşımı, veri toplama araçları, amaç, matematik öğrenme alanı ve matematik konuları temaları altında incelenmiştir. Analiz sonuçlarına göre konu ile ilgili en fazla yüksek lisans tez çalışması olduğu ve çalışma sayısının en fazla 2019 yılında olduğu görülmüştür. Yapıldığı yere göre lisansüstü tezler içerisinde en çok çalışma yapan kuruluşlar Gazi Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi olarak belirlenmiştir. Benimsenen kavram öğretim tekniklerinin dağılımına bakıldığında genellikle bir araştırmada birden fazla kavram öğretim tekniğinin ele alındığı dikkat çekmiştir. Bununla birlikte çalışmalarda en sık ele alınan dört teknik sırasıyla kavram haritaları, çalışma yaprakları, karikatür/kavram karikatürleri ve vee diyagramlarıdır. Araştırmalarda en az benimsenen kavram öğretim tekniklerinin ise kavramsal değişim metni ve tanılayıcı dallanmış ağaç olduğu belirlenmiştir. Örneklem türü olarak en çok ortaokul öğrencileri, en az ilkokul öğrencileri ile çalışmalar yürütülmüştür. Örneklem büyüklüğü %81 oranla 1-80 arasında bulunmuştur. Araştırmalarda en çok nicel daha sonra nitel araştırma yaklaşımı benimsenmiştir. Veriler en fazla sırasıyla testler, ölçekler ve görüşme yöntemi ile toplanmıştır. Çalışmaların amacı çoğunlukla kavram öğretim tekniklerinin değişkenler üzerine etkisinin saptanmasıdır. Kategoriler altındaki kodlar incelendiğinde ise en fazla sırasıyla akademik başarı, tutum ve öğrencilerin/öğretmenlerin kavram öğretim tekniklerine ilişkin görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmalarda en fazla sayılar, işlemler ve cebir öğrenme alanı ele alınmış ve en çok bu öğrenme alanı altındaki konularda incelemeler yapılmıştır. Araştırmalara konu olan matematik konuları içerisinde ortaokul düzeyinde en çok çokgenler, tam sayılar ve rasyonel sayılar; lise düzeyinde en çok fonksiyonlar ve kümeler; öğretmen/öğretmen adayları ile yapılan çalışmalarda en çok fonksiyonlar ve dörtgenlerin ele alındığı görülmüştür. Daha çok kavram öğretim tekniğinin derse entegre edilmesi, ilkokul düzeyinde yapılan çalışma sayısının arttırılması, her öğrenme alanında çalışma yapılması ve hizmet içi eğitim kurslarının düzenlenmesi konusunda araştırmacılara, öğretim elemanlarına, öğretmenlere ve öğretmen adaylarına önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Lise öğrencilerinin biyoçeşitlilik konusunda bilişsel yapılarının ve alternatif kavramlarının belirlenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Türktemiz, Fatmagül; Dinç, Muhittin
    Bu çalışmada, 12. Sınıf lise öğrencilerinin biyoçeşitlilik konusunda bilişsel yapılarının analizi ve mevcut alternatif kavramlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın modeli nitel esaslı olan betimsel bir çalışmadır. Veri toplama aracı olarak öğrencilerin bilişsel yapılarının açığa çıkarılması için kelime ilişkilendirme testi formları, metaforik algı ve açık uçlu soru teknikleri kullanılmıştır. Bu çalışma Konya ilinde bir özel okulda öğrenim gören 12. sınıfların farklı şubelerindeki 151 öğrenci ile yürütülmüştür. Kelime ilişkilendirme testinde içerik analizi kullanılmıştır. Biyoçeşitlilik anahtar kelimesi kullanılarak öğrencilerden 50 sn. içinde belirlenen kavram ile ilgili akıllarına gelen kelimeleri yazmaları istenmiştir. Daha sonra bu ürettikleri kelimelerden 2 cümle kurmaları istenmiştir. İnceleme sonucunda veriler 6 kategori altında toplanmıştır. Bu kategoriler; tür çeşitliliği, ekosistem ve bileşenleri, genetik çeşitlilik, taksonomi, bilim dalı ve ekolojik olaylar çeşitliliği olarak ayrılmıştır. Bunlar içerisinde en yüksek frekansa sahip olan kategori "tür çeşitliliği" kategorisidir. Öğrenciler genellikle bu kategoride canlı çeşitliliği, tür çeşitliliği gibi konularla ilgili kelimeler yazmayı tercih etmişlerdir. Öğrencilerin kurdukları cümleler ise bilimsel bilgi içeren cümleler, yüzeysel cümleler ve kavram yanılgısı içeren cümleler şeklinde kategorilere ayrılmıştır. 4 Katılımcının kavram yanılgısı içeren cümle kurdukları tespit edilmiştir. Metafor tekniğinde elde edilen verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Buna dayanarak anket içerisinde "biyoçeşitlilik …. gibidir. Çünkü …." şeklinde metaforu açığa çıkaran cümleyi tamamlamaları istenmiştir. Biyoçeşitlilikle ilgili geçerli metafor sayısı 80 olarak tespit edilmiştir. Oluşturulan kategori sayısı ise 6' dır. Bu kategoriler frekans değerlerine göre sırasıyla; farklılık bağlamında biyoçeşitlilik, dinamik bağlamında biyoçeşitlilik, yaşam anlamında biyoçeşitlilik, etkileşim bağlamında biyoçeşitlilik, biyolojik entropi anlamında biyoçeşitlilik, ekolojik denge anlamında biyoçeşitlilik şeklindedir. En baskın olan kategori farklılık bağlamında biyoçeşitlilik kategorisi olarak belirlenmektedir. En çok tekrar eden metaforlar ise su (7), insan (6), ağaç (6), orman (5), düşünce (5) ve renk paleti (5) şeklindedir. Açık uçlu sorulardan elde edilen verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi kullanılmıştır. Öğrencilere biyoçeşitlilik ile ilgili 3 tane açık uçlu soru sorulmuş ve alınan cevaplar analiz edilmiştir. Analizlere göre cevaplar bilimsel bilgi içeren, yüzeysel bilgi içeren ve kavram yanılgısı içeren cümleler şeklinde kategorilere ayrılmıştır. "Biyoçeşitliliğin önemi nedir? Bir örnek veriniz." Sorusuna alınan cevaplarda sadece 4 öğrenci kavram yanılgısı içeren cümle kurmuştur. "Biyoçeşitliliğin azalmasının olası etkileri nelerdir?" sorusuna verilen cevaplarda 5 katılımcı kavram yanılgısında bulunmakla beraber "biyoçeşitliliği tehdit eden faktörler nelerdir?" sorusuna verilen cevaplarda kavram yanılgısı içeren cümlelere rastlanmamıştır. Sonuç olarak, biyoçeşitlilik ile ilgili kelime ilişkilendirme testi, metafor tekniği ve açık uçlu sorular tekniği ile yapılan analizler değerlendirildiğinde öğrencilerin bilişsel yapılarının ve alternatif kavramlarının yeterli düzeyde olduğu görülmektedir. Fakat bazı öğrencilerin kurdukları cümlelerde yanlış öğrenmeler ve kavram yanılgısı olması konunun tam olarak anlamlandırılmadığı şeklinde yorumlanabilmektedir.
  • Öğe
    Öğretmen adaylarının çevre etiği bilişsel yapılarının ve alternatif kavramlarının belirlenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Çiller, Nesrin; Dinç, Muhittin
    Bu çalışma lisans öğrencilerinin çevre etiği konusundaki bilişsel yapıları, metaforik algıları ve kavram yanılgılarını tespit etmek ve bununla beraber çevre etiğinin önemini belirtmek için yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini Konya ilinde bulunan Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 209 lisans öğrencisi oluşturmaktadır. Bu çalışmada veri toplama aracı olarak KİT (Kelime İlişkilendirme Testi), metafor tekniği ve açık uçlu sorular kullanılmıştır. Kelime ilişkilendirme testinde elde edilen verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Öğrencilerden "çevre etiği" anahtar kavramı ile ilgili akıllarına gelen kelimeleri 60 saniye içinde boş bırakılan 10 kutucuğa yazmaları anahtar kavramlar yazıldıktan sonra cümle kurmaları istenmiştir. Veriler incelendiğinde öğrencilerin yazmış oldukları cevap kelimeleri 8 kategori altında toplanmıştır. Bu kategoriler; çevre sorunları, çevre ve çevreyi koruma bilinci, yasal düzenlemeler, atıklar, çevresel etik ve ahlak, çevre temizliği ve eğitim, toplumsal etik, ekoloji ve doğal çevre, ilgili olmayan kelimeler kategorisi olarak ayrılmıştır. Kategoriler içinde en yüksek frekansa sahip olan ekoloji ve doğal çevre kategorisidir. Kelime ilişkilendirme testinde öğrencilerin yazmış oldukları kavramlar incelendiğinde atık, çevreyi temiz tutmak, doğa, çevreye saygı, çevre kirliliği gibi terimlere ağırlık verildiği görülmüştür. Öğrencilerin kurmuş olduğu cümleler bilimsel bilgi içeren cümleler, bilimsel olmayan veya yüzeysel bilgi içeren cümleler, kavram yanılgısı içeren cümleler ve ilgisiz olan cümleler olarak ayrılmıştır. Metafor tekniğiyle elde edilen verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Öğrencilerden çevre etiğini neye benzettiklerini yazmaları ve açıklama kısmına nedenini yazmaları istenmiştir. Veriler incelendiğinde çevre etiğini benzettikleri kelimeler ve frekans değerleri 12 kategori altında toplanmıştır. Bu kategoriler; doğanın yansıtıcılığı olarak çevre etiği, gereklilik olarak çevre etiği, koruyucu olarak çevre etiği, işleyiş ve devamlılık olarak çevre etiği, kapsayıcı olarak çevre etiği, toplumsal olarak çevre etiği, değer olarak çevre etiği, ekoloji olarak çevre etiği, felsefi olarak çevre etiği, çözümleyici olarak çevre etiği, ahlak olarak çevre etiği ve gelecek olarak çevre etiği şeklindedir. Frekansı yüksek olan kategoriler işleyiş ve devamlılık olarak çevre etiği ve koruyucu olarak çevre etiği kategorileridir. En çok tekrar eden metaforlar ise su, ağaç ve temizlik metaforları olmuştur. Açık uçlu sorulardan elde edilen verilerin değerlendirilmesinde içerik analizi yöntemi kullanılmıştır. Açık uçlu sorularda ise öğrencilere "Çevre etiği denince ne anlıyorsunuz? Çevre etiğine uygun davrandığınızı düşünüyor musunuz? Çevre etiğine uygun olan davranışlar sizce nelerdir? Çevre etiğinin canlıları korumada etkileri sizce nelerdir?" şeklinde sorular sorulmuştur. Bu sorulara verilen cevaplar değerlendirilmiştir. Sonuç olarak kelime ilişkilendirme testi, metafor tekniği ve açık uçlu sorular değerlendirildiğinde elde edilen veriler kapsamında öğrencilerin çevre ve etik kavramları ile ilgili bilişsel yapıları belirli düzeyde yeterli olduğu görülmüştür. Ancak öğrencilerin bir kısmı çevre ve etik kavramını bir bütün olarak değerlendirememektedir. Yapılan çalışmadaki sorularda çevre ve etik kavramını ayrı olarak değerlendirmeleri bunu göstermektedir. Öğretmenler öğrencilerin eğitiminde her düzeyde vardır. Bu nedenle önce okullarda olmak üzere her yerde çevre etiği ile ilgili eğitimler ve araştırmalar yapılması çevre için oldukça önemlidir.
  • Öğe
    Biyoloji öğretim programının eleştirel düşünme becerileri bakımından incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Doğu, Resmiye; Keskin Samancı, Nilay
    Bu çalışmanın amacı, ülkemizde eğitim- öğretim faaliyetini gerçekleştiren farklı türde liselerde görev yapmakta olan biyoloji öğretmenlerince, biyoloji öğretim programının eleştirel düşünme becerilerinin gelişimini sağlamaya yönelik unsurlar bakımından incelenmesi, değerlendirilmesi ve eğitimde verimliliğin sağlanmasına katkı sağlamaktır. Bu amaç doğrultusunda bu araştırmada, nicel ve nitel verilerin birlikte elde edildiği karma araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın nicel verileri geliştirilen anket formundaki kapalı uçlu sorular aracılığıyla, nitel verileri ise anket formu içerinde yer alan açık uçlu sorular aracılığıyla elde edilmiştir. Katılımcı öğretmenlerin açık uçlu sorulara vermiş oldukları yanıtlar, nitel veri analizi yöntemlerinden olan içerik analizi tekniğine göre incelenmiştir. Çalışmanın evrenini Konya ilinde, devlet ve özel liselerde görev yapmakta olan Biyoloji öğretmenleri oluşturmaktadır. Covid-19 pandemisi nedeniyle kolay ulaşılabilir örneklem tercih edilmiş ve araştırmaya 50 öğretmen katılmıştır. Biyoloji Öğretim programının eleştirel düşünme stratejileri bakımından değerlendirilmesine yönelik geliştirilen soruların kavramsal olarak hazırlanmasında Paul ve arkadaşlarının geliştirmiş olduğu eleştirel düşünme stratejileri çerçevesi ile Stufflebeam'in CIPP (Context/Bağlam, Input/Girdi, Process/Süreç, Product/Ürün (CIPP) modeli temel alınmıştır. Araştırma kapsamında "bağlam değerlendirme" bölümünde öğretmenlere Biyoloji öğretim programının eleştirel düşünme becerisi içerisinde yer alan 15 beceriyi geliştirmeye yönelik kazanımları içerip içermediği ile ilgili düşünceleri sorulmuştur. Öğretmenlerin verdiği cevaplar incelendiğinde, sadece bir ya da birkaç öğretmenin tam olarak biyoloji öğretim programında yer alan kazanımlara örnek verebildiği tespit edilmiştir. Beceri temelli sorulara öğretmenlerin cevapları incelendiğinde çoğunlukla "HAYIR" cevabı veren öğretmenlerin bu durumun sebeplerinin öğrencilerin hazırbulunuşluklarının olmaması, fiziki şartlar ve materyal eksikliği olarak bildirdikleri tespit edilmiştir. Eleştirel ve analitik düşünme becerileri ile ilgili kazanımlarla güçlendirilmiş bir öğretim programı hazırlanırsa uygulanması konusunda öğretmenlerin çekinceleri olduğu görülmektedir. Araştırmanın "girdi değerlendirme" bölümünde öğretmenlerin öğretim programının uygulanması sürecindeki öğretmen yetkinliğini değerlendirmeleri istenmiştir. Bulgular ışığında öğretmenlerin, lisans puanlarının düşmesinin yeni atanan öğretmenlerin kalitesine etkisi, mesleki gelişim faaliyetlerine öğretmen yetiştiren kurumların öğretim programları ile lisedeki biyoloji öğretimi arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi ve eğitim fakültelerine daha yüksek puanla öğrenci alınması ve mesleğe yönelik önemin artırılması konularına vurgu yaptıkları görülmektedir. "Süreç değerlendirme" bölümünde elde edilen bulgulara göre katılımcı öğretmenlerin mevcut biyoloji öğretim programının ders saatinin yetersiz olduğunu düşündüğü görülmektedir. Mevcut biyoloji dersi öğretim programının uygulanması esnasında öğretmenlerin karılaştıkları sorunların başında ise laboratuvar, deney malzemesi gibi fiziksel ihtiyaçların geldiği görülmektedir. Öğretmenlerin eleştirel ve analitik düşünme becerileri ile ilgili kazanımlarla güçlendirilmiş bir öğretim programı hazırlanırsa eğer programın uygulanması sürecinde karşılaşılabilecekleri olası güçlükleri ise öğrenciler, öğretmenler, fiziki imkanlar ve müfredat bağlamında değerlendirmişlerdir. Söz konusu müfredat değişikliğinde öğretmenler uygulamaya yönelik hizmet içi eğitim faaliyetlerine ve fiziki şartların iyileştirilmesine ihtiyaç duyacaklarını belirtmişlerdir. Araştırmanın ürün değerlendirme bölümünde öğretmenlerin mevcut biyoloji öğretim programındaki ölçme ve değerlendirme yaklaşımı ile ilgili düşünceleri sorgulanmıştır. Bulgulara göre; mevcut öğretim programı sınav odaklı bir yapıda kurgulandığı için "test odaklı" olarak değerlendirilmiştir. Öğretim programının "ürün odaklı" yapıdan çıkarak öğrenci gelişimini değerlendiren "süreç odaklı" bir ölçme değerlendirme yapısına sahip olması gerektiği belirtilmiştir.
  • Öğe
    Ortaokul 7. sınıf ve 8. sınıf fen bilimleri ders kitaplarında ve öğretim programında yer alan fizik konularının bilimsel süreç becerileri yönünden içerik analizi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Karpuz, Selçuk; Bozkurt, Ersin
    Bu araştırmada 2022 -2023 eğitim-öğretim yılında 7. sınıflarda ve 8. sınıflarda okutulan MEB fen bilimleri ders kitapları ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2018 yılında yayınlanan fen bilimleri dersi öğretim programının bilimsel süreç becerileri bakımından incelenmesi amaçlanmaktadır. 7. sınıf ve 8. Sınıf fen bilimleri ders kitapları ile ve öğretim programı geliştirilen değerlendirme formları kullanılarak doküman incelemesi yoluyla değerlendirilmiştir. Ayrıca, 7. sınıf ve 8. sınıf fen bilimleri ders kitapları ve öğretim programı arasındaki uyum ki-kare testi aracılığıyla belirlenmiştir. Analizler sonucunda, 7. sınıf ve 8. sınıf ders kitaplarının fizik ünitelerindeki etkinlik ve soruların ölçmeyi hedeflediği bilimsel süreç becerileri ile öğretim programındaki kazanımların içerdiği bilimsel süreç becerileri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı bulunmuştur. 7. sınıf fen bilimleri ders kitabı fizik ünitelerindeki deneysel becerileri içerme oranı yaklaşık olarak %20 iken, öğretim programında yaklaşık %6'sı deneysel becerileri ölçmeyi hedeflemiştir. Ayrıca 8. sınıf fen bilimleri ders kitabı fizik ünitelerindeki deneysel becerileri içerme oranı yaklaşık olarak %17 iken, öğretim programında yaklaşık %10'u deneysel becerileri ölçmeyi hedeflemiştir. Bu durum kitap ve öğretim programı arasındaki uyumsuzluğun sebebi olarak görülmüştür. Bu sonuca göre, 7. sınıf ve 8. sınıf fen bilimleri ders kitaplarındaki etkinlik ve sorular ile öğretim programındaki kazanımlarda yer alan deneysel süreç becerilerinin birbiri ile uyumlu olarak arttırılması önerilmektedir.
  • Öğe
    Ortaokul 7. sınıf ve 8. sınıf fen bilimleri ders kitaplarında ve öğretim programında yer alan fizik konularının bilimsel süreç becerileri yönünden içerik analizi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Karpuz, Selçuk; Bozkurt, Ersin
    Bu araştırmada 2022 -2023 eğitim-öğretim yılında 7. sınıflarda ve 8. sınıflarda okutulan MEB fen bilimleri ders kitapları ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2018 yılında yayınlanan fen bilimleri dersi öğretim programının bilimsel süreç becerileri bakımından incelenmesi amaçlanmaktadır. 7. sınıf ve 8. Sınıf fen bilimleri ders kitapları ile ve öğretim programı geliştirilen değerlendirme formları kullanılarak doküman incelemesi yoluyla değerlendirilmiştir. Ayrıca, 7. sınıf ve 8. sınıf fen bilimleri ders kitapları ve öğretim programı arasındaki uyum ki-kare testi aracılığıyla belirlenmiştir. Analizler sonucunda, 7. sınıf ve 8. sınıf ders kitaplarının fizik ünitelerindeki etkinlik ve soruların ölçmeyi hedeflediği bilimsel süreç becerileri ile öğretim programındaki kazanımların içerdiği bilimsel süreç becerileri arasında anlamlı bir ilişki olmadığı bulunmuştur. 7. sınıf fen bilimleri ders kitabı fizik ünitelerindeki deneysel becerileri içerme oranı yaklaşık olarak %20 iken, öğretim programında yaklaşık %6'sı deneysel becerileri ölçmeyi hedeflemiştir. Ayrıca 8. sınıf fen bilimleri ders kitabı fizik ünitelerindeki deneysel becerileri içerme oranı yaklaşık olarak %17 iken, öğretim programında yaklaşık %10'u deneysel becerileri ölçmeyi hedeflemiştir. Bu durum kitap ve öğretim programı arasındaki uyumsuzluğun sebebi olarak görülmüştür. Bu sonuca göre, 7. sınıf ve 8. sınıf fen bilimleri ders kitaplarındaki etkinlik ve sorular ile öğretim programındaki kazanımlarda yer alan deneysel süreç becerilerinin birbiri ile uyumlu olarak arttırılması önerilmektedir.
  • Öğe
    Kuantum fiziği ve geleceği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Yayla, İlhan; Dereli, Ömer
    Bu çalışma, kuantum fiziği dersi alan öğrencilerin felsefeye dikkatini çekmek ve okumalarına başlangıç olacak bir rehber hazırlamak amacıyla yapılmıştır. Nitel araştırma modeli benimsenerek yapılan bu çalışmada, kuantum fiziğinde felsefenin önemini, kuantum fiziğindeki gelişmelerin düşünce dünyasındaki yankılarını ve bilim devrimini ele almış kitap ve makaleler incelenmiştir. Bunların içerisinden Türkçe basılmış kitap ve makaleler seçilmiştir. Araştırmada, veri toplama yöntemlerinden doküman incelemesi yöntemi seçilmiştir. İnceleme kapsamına alınan kitap ve makalelerin içerik analizi sonucunda elde edilen bulgular, doğruluğu veya yanlışlığı tartışılmadan verilmiştir. Elde edilen bulguların ortak yönleri saptanmaya çalışılmıştır. Bilim devrimi öncesinde, bilimin doğa felsefesinden ibaret olduğu görülmektedir. Bu dönemde deney, gözlem ve matematikten uzak bir şekilde mantık yürütme, çıkarımlar yapma, kıyas gibi Aristo Mantığının ilkeleriyle bilim yapılmaktadır. Bu döneme, skolastik felsefe hâkimdir. Skolastik felsefe, okul sistemi demektir. Kilisenin güdümünde olan bu sistemde, filozoflar gerçeği araştıran araştırmacılardan ziyade gerçeğe hâkim olan hocalar olarak görülmektedir. Onlara göre gerçek zaten belliydi ve bunlar Hristiyanlığın dogmalarından ibaretti. Bilim devriminden sonra pozitif bilimlerin içine matematik, deney ve gözlem girmiş olsa bile bilim dünyası Aristo mantığını halen kullanmaktadır. Bilim devrimi sonrasında, Aristo'dan etkilenen, Galileo, Kopernik ve Kepler tarafından geliştirilen ve yine Aristo'dan etkilenen, Newton'la zirveye ulaşan gelişmelerin, insanlığın dünya görüşünü değiştirdiği görülmektedir. Newton, matematik, deney ve gözlemi mükemmel bir şekilde birleştirmiş ve muazzam bir bilimsel yöntem geliştirmiştir. Bu döneme de çok katı bir determinizm hakim olmuştur. Sebep sonuç ilişkisi öyle iyi çalışmaktadır ki, adeta insan aklının çözemeyeceği hiçbir şey kalmamıştır. Bu durum, bilime olan güvene zirve yaptırmış ve ateistler tarafından, bilimin dinin yerini alması gerektiği fikri bile düşünülmeye başlanmıştır. Sonrasında ise kuantum fiziğinin ortaya çıkmasıyla birçok şey tekrardan sorgulanır hale gelmeye başlamıştır. Fizik bilimindeki gelişmeler düşünce dünyasında da derin izler bırakmıştır. Ünlü fizikçilerin pek çoğu aynı zamanda iyi birer filozoftur. Kuantum fiziği ile ilgili felsefi tartışmaların genellikle "Kopenhag Ekolü" nün kabulleri çerçevesinde döndüğü görülmektedir. Fakat her ne kadar "Paris Ekolü" nün tezleri sonuçsuz kalmış gözükse de, bir gün bir matematikçinin her şeyi değiştirebileceği bekleyişinde olan bilim insanlarının sayısı da az değildir. Belki de fizikçilerden felsefi yorumları az duyuyor olmamızın nedeni de bu beklentidir. Kuantum fiziğinin bugün geldiğimiz noktada bir duraksamaya girmesi, ilk çıkış yaptığı yıllardaki ivmesini kaybetmiş olması, yerli-yabancı bütün bilim dünyasınca kabul edilmektedir. Kuantum fiziği dünyası, insanlığa sadece perdesini birazcık aralamıştır hepsi o kadar. Bundan sonra neler olacağını herkes heyecanla beklemektedir. Kuantum fiziğiyle birlikte bilim dünyası ve düşünce dünyası tam bir bunalım içine tekrardan girmiştir. Albert Einstein'ın "Sezgisel akıl kutsal bir hediye iken rasyonel akıl sadık bir hizmetçidir. Öyle bir toplum yarattık ki o toplum hediyeyi unuttu ve sadece hizmetçiyi onurlandırıyor" sözü de sanki kuantum fiziği öncesini anlatıyor. Düşünce dünyası da sanki Einstein'ın söylediği bu iki uç arasında sürekli gidip geliyor.