Eğitim Bilimleri Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 20 / 283
  • Öğe
    Yaşam pozisyonları ile kişiliğin karanlık yönleri arasındaki ilişki
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Kök, Hüseyin; Yılmaz, Hasan
    Bu araştırmada üniversite öğrencilerinin yaşam pozisyonları ile kişiliklerinin karanlık yönleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nicel bir araştırma olan bu çalışmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Konya ilinde öğrenim görmekte olan 246'sı (%80.1) kadın, 61'i (%19.9) erkek olmak üzere toplam 307 üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada kullanılacak verileri toplamak amacıyla "Kişisel Bilgi Formu", "Yaşam Pozisyonları Ölçeği", "Kısaltılmış Karanlık Üçlü Ölçeği", "Kindarlık Ölçeği" ve "Bencillik Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmada toplanan verilerin analizi için SPSS 21.00 paket programı kullanılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla Pearson Momentler Çarpım Korelasyon Katsayısı, yordayıcı ilişkileri belirlemek için Çoklu Regresyon Analizi ve üniversite öğrencilerinin yaşam pozisyonları, karanlık üçlü kişilik özellikleri, kindarlık ve bencillik düzeylerini sosyo-demografik faktörler açısından incelemek için Bağımsız Örneklemler için T-Testi ve Tek Yönlü Varyans Analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre üniversite öğrencilerinin yaşam pozisyonları cinsiyet, sınıf düzeyi, öğrenim görülen fakülte, kardeş sayısı ve sosyoekonomik duruma göre anlamlı düzeyde farklılaşma göstermiştir. Üniversite öğrencilerinin karanlık üçlü kişilik özellikleri (Makyavelizm, psikopati ve narsizm) cinsiyet, sınıf düzeyi ve öğrenim görülen fakülteye göre anlamlı düzeyde farklılaşma gösterirken; kardeş sayısına göre anlamlı düzeyde farklılaşma göstermemiştir. Üniversite öğrencilerinin kindarlıkları cinsiyete göre anlamlı düzeyde farklılaşma gösterirken; sınıf düzeyi, öğrenim görülen fakülte, kardeş sayısı ve sosyoekonomik duruma göre anlamlı düzeyde farklılaşma göstermemiştir. Üniversite öğrencilerinin bencillikleri öğrenim görülen fakülteye göre anlamlı düzeyde farklılaşma gösterirken; cinsiyet, sınıf düzeyi, kardeş sayısı ve sosyoekonomik duruma göre anlamlı düzeyde farklılaşma göstermemiştir. Üniversite öğrencilerinin yaşam pozisyonlarının bazı alt boyutları ile karanlık üçlü kişilik özelliklerinin alt boyutları arasında anlamlı düzeyde ilişki bulunmuştur. Yaşam pozisyonları, karanlık üçlü kişilik özelliklerini anlamlı düzeyde yordamaktadır. Üniversite öğrencilerinin yaşam pozisyonlarının bazı alt boyutları ile kindarlık arasında anlamlı düzeyde ilişki bulunmuştur. Yaşam pozisyonları, kindarlığı anlamlı düzeyde yordamaktadır. Üniversite öğrencilerinin yaşam pozisyonlarının bazı alt boyutları ile bencillik ve alt boyutları arasında anlamlı düzeyde ilişki bulunmuştur. Yaşam pozisyonları, bencilliği anlamlı düzeyde yordamaktadır.
  • Öğe
    Genç yetişkinlerde kompulsif çevrimiçi satın alma davranışı ile travma sonrası bilişler ve ölüm kaygısının incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Yakıcı, Hikmet Beyza; Traş, Zeliha
    Bu araştırmanın amacı genç yetişkin bireylerde kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı ile travma sonrası bilişler ve ölüm kaygısı arasındaki ilişkilerin incelenmesidir. Bu araştırmada nicel araştırma yönteminin türü olan ilişkisel araştırma modeli kullanılmıştır. Çalışma grubu 372 kadın (%79.7) ve 95 erkek (%20.3) olmak üzere toplam 467 genç yetişkin bireyden oluşmaktadır. Çalışma grubu yaş aralığı ortalaması 28.09 olarak hesaplanmıştır (x=28.09, ss=9.70). Çalışmada veri toplama araçları olarak Kompülsif Çevrimiçi Satın Alma Ölçeği, Travma Sonrası Bilişler Ölçeği, Ölüm Kaygısı Ölçeği ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde betimsel istatistikler, bağımsız örneklem t testi, tek yönlü varyans analizi, Pearson korelasyon katsayısı, hiyerarşik regresyon analizi ve Bootstrap yöntemi ile aracılık analizi kullanılmıştır. Bu araştırmanın bulgularına göre genç yetişkin bireylerin kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı puanları cinsiyete göre anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır. Kadın genç yetişkin bireylerin kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı puanları erkek genç yetişkin bireylerin puanlarından anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu bulunmuştur. Genç yetişkin bireylerin kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı puanları medeni duruma göre anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır. Bekar olan genç yetişkin bireylerin kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı puanları evli olan genç yetişkin bireylerin puanlarından anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu bulgusu elde edilmiştir. Genç yetişkin bireylerin kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı puanları herhangi bir işte çalışma durumu ve algılanan gelir düzeyine göre anlamlı düzeyde farklılaşmamaktadır. Genç yetişkin bireylerin kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı puanları hafta içi internet kullanım süresine göre anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır. Hafta içi günlük internet kullanım süresi 5-6 saat olan genç yetişkin bireylerin puanlarının istatistiksel olarak daha yüksek olduğu bulgusu elde edilmiştir. Genç yetişkin bireylerin kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı puanları hafta sonu internet kullanım süresine göre anlamlı düzeyde farklılaşmaktadır. Hafta sonu günlük internet kullanım süresi 5-6 saat olan genç yetişkin bireylerin puanlarının istatistiksel olarak daha yüksek olduğu bulgusu elde edilmiştir. Yapılan korelasyon analizi sonucuna göre genç yetişkin bireylerin kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı puanları ile travma sonrası bilişler ve ölüm kaygısı puanları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki elde edilmiştir. Travma sonrası bilişler ve ölüm kaygısı puanları arasında da pozitif yönde anlamlı bir ilişki elde edilmiştir. Hiyerarşik regresyon analizi sonucuna göre ise ölüm kaygısı ve travma sonrası bilişler puanları kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı puanlarını anlamlı düzeyde yordamaktadır. Ayrıca yapılan aracılık analizi sonucuna göre travma sonrası bilişler ve kompülsif çevrimiçi satın alma davranışı arasındaki ilişkide ölüm kaygısı aracı rol oynamaktadır. Araştırma sonucunda elde edilen bulgular ilgili alanyazın temel alınarak tartışılmış ve bulgulara dayalı çeşitli önerilere yer verilmiştir.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinin duygusal zeka, bilişsel esneklik ve psikolojik iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Sarıkan, Sıdıka; Avşaroğlu, Selahattin
    Üniversite yılları insan yaşamındaki önemli dönüm noktalarından biridir. Üniversite ile beraber kişilerin yaşadığı şehir, arkadaş ortamındaki değişimler kişilerin sosyal ve içsel yaşamlarında değişiklik yaratmaktadır. Bununla beraber bireyler çeşitli zorluklarla mücadele etmek durumunda ve uyum sağlamak zorunda kalabilmektedirler. Bu noktada öğrencilerin uyum sağlama sürecinin önemli etkileyicilerinin bilişsel esneklik ve duygusal zeka olduğu bunun sonucunda da öğrencilerin psikolojik iyi oluş süreçlerine bu iki faktörün etki ettiği düşünülmektedir. Öğrencilerin zorlu ve bir o kadar da belirsizlikleri içeren bu yaşam döneminde duygularını ve bilişlerini etkili bir şekilde yönetebilmelerinin psikolojik olarak iyi oluşlarını olumlu etkileyeceği düşünülmektedir. Çalışma bu bakış açısı ve bu amaç doğrulturusnda yürütülmüştür. Çalışma grubunu türkiyede çeşitli illerdeki üniversitelerde eğitim öğreetim gören 322 öğrenci oluşturmaktadır. Veriler 2022-2023 eğitim öğretim sezonunda Google forms aracılığı ile toplanmış olup veriler ''Duygusal Zeka Özelliği Ölçeği'', ''Psikolojik İyi Oluş Ölçeği'' ve ''Bilişsel Esneklik Ölçeği'' ile toplanmıştır. Öğrencilerin duygusal zeka ve bilişsel esneklik ve psikolojik iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişki SPSS paket programı ile analiz edilmişitir. Yapılan analizler sonucunda üniversite öğrencilerinin duygusal zeka, psikolojik iyi oluş ve bilişsel esneklik düzeylerinin cinsiyete göre farklılaşmadığı bulunurken sınıf düzeylerine göre duygusal zeka düzeyleride farklılaşmadığı ancak bilişsel esneklik ve psikolojik iyi oluş düzeylerinin sınıf düzeyleri açısından anlamlı olarak farklılaştığı 2. Sınıfa devam eden öğrencilerin 1. Sınıflara göre hem bilişsel esneklik hem psikolojik iyi oluş düzeyleri yüksek bulunmuştur. Sosyo ekonomik düzey açısından öğrencilerin bilişsel esneklik ve duygusal zeka puanları arasında fark bulunmazken psikolojik iyi oluş puanlarına bakıldığında öğrencilerin refah düzeyleri arttıkça psikolojik iyi oluş düzeyleride arttığı sonucuna ulaşılmıştır. Öğrencilerin duygusal zeka, bilişsel esneklik ve psikolojik iyi oluş düzeyleri arasındaki ilişki düzeylerine bakıldığında duygusal zeka ve psikolojik iyi oluş düzeyleri arasında orta; bilişsel esneklik ve psikolojik iyi oluş düzeyleri arasında orta düzey ilişki tespit edilmiştir. Yapılan regresyon analizine göre öğrencilerin duygusal zeka ve bilişsel esneklik ölçeklerinden aldıkları puanların psikolojik iyi oluş düzeylerini %56 oranında açıklamaktadır. Buradan hareketle öğrencilerin bu zorlu dönemi atlatmalarında bilişlerini ve duygularını yönetebilme yeteneklerinin yaşamlarını anlamlı ve değer yüklü olarak değrelendirmlerinde kilit rol oynadığı düşünülmektedir. Bu araştırmanın sonuçlarından hareketle üniversite öğrencilerinin yaşama bakış açıları ve karşılaştıkları problemleri ele alış şekillerini anlamada ve baş etme stratejileri geliştirmede alan yazınına önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Ergenlerin çatışma çözme becerilerinin, psikolojik sağlamlık ve bilişsel esneklik açısından incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Aslan, Burcu; Arslan, Coşkun
    Bu araştırmanın amacı ergenlik dönemindeki öğrencilerin çatışma çözme becerilerinin, psikolojik sağlamlık ve bilişsel esneklik açısından incelenmesidir. Araştırmanın çalışma grubunu Konya'nın Selçuklu ilçesinde üç ortaokulda 7 ve 8. sınıfta öğrenim gören 12-14 yaş aralığındaki toplam 404 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplamak amacıyla ''Kişisel Bilgi Formu'', '' Çatışma Çözüm Becerileri Ölçeği'', ''Psikolojik Sağlamlık Ölçeği'' ve ''Bilişsel Esneklik Envanteri'' kullanılmıştır. Araştırma ilişkisel tarama modeli ile gerçekleştirilmiştir. Ölçme araçlarından alınan veriler SPSS 21.00 paket programına aktarılıp araştırmacı tarafından analiz gerçekleştirilmiştir. Verilerin analizinde normallik, uç değer, homojenlik ve doğrusallık testi yapılmıştır. Parametrik teste geçmeden önce çoklu doğrusallık için gerekli olan varsayımlar sınanmıştır. Değişkenlerin yordama gücünü tespit etmek için Çoklu Regresyon Analizine başvurulmuştur. Bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkeni açıklama oranlarını ortaya çıkarmak amacıyla Çoklu Regresyon Analizi kullanılmış, göreceli açıklama düzeyleri standardize edilmiş Beta değerleri ile karşılaştırılarak analiz gerçekleştirilmiştir. Cinsiyete göre farklılık olup olmadığını tespit etmek amacıyla ilişkisiz örneklemler için t testi analizi, yaşa göre farklılık olup olmadığını tespit etmek amacıyla ilişkisiz örneklemler için Tek Yönlü Varyans Analizi kullanılmıştır. Analiz sonucunda bağımsız değişkenlerden psikolojik sağlamlığın çatışma çözme ölçeğinin alt boyutlarından bütünleşme, uyma, kaçınma ve hükmetmeyi anlamlı düzeyde yordamadığı ortaya çıkmıştır. Bilişsel esneklik değişkenine bakıldığında bütünleşme, uyma ve hükmetme alt boyutlarını anlamlı düzeyde yordadığı görülmektedir. Kaçınma alt boyutunu ise anlamlı düzeyde yordamadığı görülmüştür. Bilişsel esneklik ve bütünleşme alt boyutu arasındaki beta katsayısına bakıldığında negatif değerde olduğu görülmektedir. Yani bilişsel esneklik ile bütünleşme arasında negatif yönde anlamlı bir ilişki ortaya çıkmıştır. Bilişsel esneklik değişkeni ile çatışma çözmenin uyma ve hükmetme alt boyutları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki vardır. Kız ve erkek gruplarının çatışma çözme alt boyutlarından uyma, bütünleşme, kaçınma ve hükmetme ölçeğinin puan ortalamaları arası anlamlı bir fark bulunamamıştır. Yani grupların ortalamaları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Farklı 3 yaş grubuna ait 404 kişilik öğrenci grubunun, çatışma çözme alt boyutundan hükmetme, uyma, bütünleşme ve kaçınma arasında fark olup olmadığını sınamak için, yaşlarına göre oluşturulan grupların alt boyutların hepsinin puanlarının ortalamaları karşılaştırılmış, test sonunda öğrencilerin ortalamaları arasında anlamlı bir fark görülmemiştir.
  • Öğe
    Okul müdürlerinin kişilik özellikleri ile çatışma yönetim stratejileri arasındaki ilişki
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Olwan, Heba; Yılmaz, Ercan
    Bu araştırmanın amacı, okul müdürlerinin kişilik özellikleri ile çatışma yönetim strateji düzeylerini çeşitli değişkenler açısından incelemek ve aralarında bir ilişki olup olmadığını belirlemektir. Araştırmanın evreni, 2021-2022 eğitim öğretim yılında Gazze ilinde devlet okullarında görev yapmakta olan ortaokul müdürlerinden oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemi ise Gazze'de basit seçkisiz örnekleme tekniğiyle seçilen devlet ortaokullarında görev yapan 275 okul müdüründen oluşmaktadır. Tarama modelinde betimsel bir nitelik taşıyan araştırmada, veri toplamak amacıyla kişisel bilgi formu ve iki adet ölçek kullanılmıştır. Ölçeklerden biri "Kişilik Özellikleri Ölçeği", diğeri ise "Çatışma Yönetim Stratejileri Ölçeği"dir. Veriler elektronik ortam aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmada ortaokul müdürlerinin kişilik özelliklerinin duygusal dengesizlik, dışa dönüklük, açıklık, geçimlilik ve sorumluluk boyutlarının çatışmayı çözme stratejilerinin hükmetme, kaçınma, uzlaşma ve ödün verme boyutlarıyla ilişkisi incelenmiştir. Ayrıca ortaokul müdürlerinin kişilik özelliklerinin sosyo-demografik özelliklerden olan cinsiyet, yaş, öğrenim durumu, mesleki kıdem, medeni hal ve kurum statüsü değişkenleriyle ilişkisi incelenmiştir. Verilerin analizinde geçerlik ve güvenilirlik testleri ile faktör analizinden yararlanılmıştır. Araştırmada katılımcıların demografik özellikleri frekans ve yüzde aracılığıyla belirlenirken, ölçeklerden elde edilen verilerin normal dağılıp dağılmadığını saptamak için Kolmogorov-Smirnov testi yapılmıştır. Normal dağılım gösteren veriler parametrik testlerle (t testi ve Anova) analiz edilmiştir. Ayrıca, iki ölçek verileri arasındaki ilişkiyi saptamak için Pearson korelasyon katsayısından yararlanılmıştır. Yapılan analizlerden elde edilen bulgulara göre, okul müdürlerinin çatışma yönetimi stratejileri algılarının cinsiyet değişkenine göre farklılaşmadığı; kişilik özelliklerinin ise geçimlilik ve sorumluluk boyutlarında kadınlar lehine anlamlı derecede farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Okul müdürlerinin çatışma yönetimi stratejilerinin yaş değişkenine göre hükmetme ve kaçınma alt boyutlarında anlamlı düzeyde farklılaştığı; kişilik özelliklerinin ise duygusal dengesizlik, dışa dönüklük ve sorumluluk alt boyutlarında anlamlı derecede farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Diğer bir bulguya göre, okul müdürlerinin çatışma strateji yönetim algılarının öğrenim durumuna göre sadece ödün verme alt boyutunda anlamlı düzeyde farklılaştığı; kişilik özelliklerinin ise dışa dönüklük ve açıklık alt boyutlarında anlamı düzeyde farklılaştığı görülmüştür. Okul müdürlerinin çatışma strateji yönetim algılarının sadece uzlaşma alt boyutunda medeni hallerine göre farklılaştığı tespit edilirken öte yandan kişilik özelliklerinin hiçbir alt boyutunda anlamlı düzeyde farklılık olmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca okul müdürlerinin çatışma yönetimi stratejileri algı puanlarının ödün verme, hükmetme ve kaçınma alt boyutlarında anlamlı düzeyde farklılık gösterdiği; kişilik özelliklerinin ise duygusal dengesizlik, dışa dönüklük, geçimlilik, sorumluluk boyutlarında anlamlı düzeyde farklılık gösterdiği saptanmıştır. Diğer bir bulguya göre, okul müdürlerinin çatışma yönetimi stratejileri algı puanlarının kurum statüsü değişkenine göre sadece hükmetme ve kaçınma alt boyutlarında; kişilik özelliklerinin ise açıklık dışındaki diğer boyutlarda anlamlı dercede farklılaştığı tespit edilmiştir. Korelasyon analizleri sonuçlarına bakıldığında, okul müdürlerinin çatışma çözme stratejilerine ait alt boyutlar ile okul müdürlerinin kişilik özelliklerine ait alt boyutlar arasında pozitif yönlü anlamlı ilişkilerin olduğu görülmektedir. Elde edilen bu verilere dayanarak okul müdürlerinin çatışma yönetirken kullandıkları stillerin kişilik özelliklerinden etkilendiği söylenebilir. Yani kişilik özelliklerinin çatışma yönetme becerisi üzerinde önemli bir rol oynadığı ifade edilebilir. Araştırma sonucunda ise elde edilen bulgulara dayalı olarak araştırmacı ve uygulayıcılara yönelik önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    BİLSEM öğretmenlerinin görüşlerine göre Türkiye'deki özel yetenekli öğrencilere yönelik eğitim politikalarının değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Uğurlu, Raziye; Yavuz, Mustafa
    Her birey fizyolojik ve psikolojik özellikleri açısından birbirinden ayrışmaktadır. Bu durumdan kaynaklanan hepsinin ayrı ayrı yetenek, ilgi ve gereksinimleri bulunmaktadır. Fakat özel gereksinimli bireyler kapsamında yer alan özel yetenekliler, akranlarına göre ilgi, yetenek ve gereksinimleri bakımından farklılık göstermektedir. Eğitimde adalet ve eşitlik yaklaşımından dolayı her bireyin yetenek ve potansiyelleri oranında eğitimden faydalanabilmeli ve özel gereksinimleri dikkate alınarak özel düzenlemeler yapılmalıdır. Bu araştırmanın amacı, Türkiye'de alanda görev yapmakta olan Bilim ve Sanat Merkezi (BİLSEM) öğretmenlerinin görüşlerine başvurularak ülkemizde özel yeteneklilerin eğitim kalitesinin geliştirilmesi için neler yapılabileceği sorusunun cevabını belirlemektir. Bu çalışmada, nitel araştırma yaklaşımlarından fenomenoloji deseni kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu; 2022-2023 eğitim öğretim yılında Konya'da alanda görev yapmakta olan Konya Meram Bilim ve Sanat Merkezi, Karatay Bilim ve Sanat Merkezi ve Yüksel Bahadır Alaylı Bilim ve Sanat Merkezi'ndeki öğretmenler oluşturmaktadır. Araştırmada görüşlerine başvurulan öğretmenlerin belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemlerinden biri olan tipik durum örneklem modeli kullanılmıştır. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Toplanan veriler içerik analizine uygun olacak şekilde çözümlenmiştir. Yapılan analiz sonucunda, özel yetenekli öğrencilerin BİLSEM'lerde ihtiyaçlarının kısmen karşılandığını fakat fiziksel donanım ve materyal eksikliklerinin bulunduğunu, öğrencilerin okuldan sonra BİLSEM'e geldikleri için yorgun olduklarını, özel yetenekli öğrencilerin eğitiminde görev alacak olan öğretmenlerin bu alanda eğitim alması gerektiğini, hizmet içi eğitimlerin belirli periyotlarda yapılması gerektiği ve özel yetenekli bireylere yönelik istihdam politikalarında düzenlemelere gidilmesi gerektiği sonuçlarına ulaşılmıştır. Araştırmada elde edilen sonuçlar ile alanyazında var olan sonuçların yüksek oranda örtüştüğü görülmüştür.
  • Öğe
    Okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan fen ve doğa etkinliklerine yönelik öğretmen görüşlerinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Arı, Saniye; Sönmez, Işıl
    Çocuklar dünyaya geldikleri ilk andan itibaren, daha okula başlamadan çok önce öğrenmek ve keşfetmek için büyük bir heves duyarlar; etkin bir şekilde çevrelerini keşfederler, iletişim kurmayı öğrenirler ve çevrelerinde gördükleri şeylere dair fikirler oluşturmaya başlarlar. Bu kapsamda doğa, çocuğun gelişimini ve öğrenme motivasyonunu arttırdığı için okul öncesi eğitim kurumlarında doğa içerikli uygun ortamlar hazırlamak önemlidir. Çocuğun sağlıklı bir şekilde büyüyebilmesi, gelişebilmesi ve öğrenmeye karşı olumlu tutumlar geliştirebilmesi için nitelikli bilişsel uyarıcıların, zengin dil etkileşimlerinin, olumlu sosyal ve duygusal deneyimlerin çocuğa sunulduğu ve çocuğun bağımsızlığının desteklendiği bir çevrenin yaratılmasına ihtiyaç vardır. Bu ise okul öncesi eğitimde nitelikli, bilimsel ve sistematik olarak ilerleyen fen ve doğa etkinliklerinin yürütülmesi ile mümkün olabilir. Bu araştırmada, okul öncesi eğitim kurumlarında uygulanan fen ve doğa etkinliklerinin işlevselliğine ilişkin öğretmen görüşlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, tarama modelinde olup 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Konya ili Selçuklu ilçesindeki Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı 4 anaokulunda gerçekleştirilmiştir. Araştırma için 20 anasınıfı öğretmeniyle görüşülmüştür. Araştırma verileri, nitel veri toplama yöntemlerinden yarı-yapılandırılmış görüşme tekniğiyle toplanmıştır. Verilerin çözümlenmesinde betimsel analiz tekniği kullanılmış ve elde edilen veriler sayısallaştırılmıştır. Daha sonra, bu sayılara dayalı olarak bulguların yorumu yapılmıştır. Bu araştırma doğrultusunda; anasınıfı öğretmenlerinin tümü, fen ve doğa etkinliklerinin çocuklar için önemli olduğunu düşünmektedirler. Ayrıca öğretmenlerin tamamına yakınının fen ve doğa etkinliklerini uygularken birtakım sorunlarla karşılaştıkları ve bu sorunların araç-gereç yetersizliği, uygulama alanlarının olmaması, okuldaki kaynakların kullanımına izin verilmemesi gibi sorunlar olduğu görülmüş ve anasınıfı öğretmenlerinin bu sorunlara kendilerine göre çözüm ürettikleri saptanmıştır.
  • Öğe
    Özel gereksinimli çocuğu olan ve olmayan ebeveynlerin çatışma çözme stilleri ve bilişsel duygu düzenleme stratejileri arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Takı Kapıdaş, Zeynep; Sargın, Nurten
    Ebeveynlik rolü ile birlikte birey dünyaya gelen bir canlının sorumluluğu yüklenmekte ve çocuğunu hayata hazırlamaktadır. Çocuğunu yetiştirdiği bu süreçte ebeveyn, diğer kişilerle zaman zaman uyuşmazlıklar yaşamakta ve stresin ortaya çıktığı durumlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Çocuğun özel gereksinimle dünyaya gelmesi çevresi ile uyuşmazlık yaşadığı konuları artırmaktadır. Kişiler arasındaki stres yaratan durumların çatışma süreci ortaya çıkabilirken bu durumlara nasıl anlam verdiği ve bireyde ortaya çıkan duygular çatışmaları çözme sürecinde etkili olmaktadır. Bu araştırmada, özel gereksinimli çocuğu olan ve olmayan ebeveynlerin çatışma çözme stilleri ile bilişsel duygu düzenleme stratejileri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Konya'da ikamet eden özel gereksinimli çocuğu olan 268 ve özel gereksinimli çocuğu olmayan 273 toplam 541 ebeveyn oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplamak amacıyla Ohio Çatışma Çözme Komisyonu tarafından hazırlanan ve Sargın, Tor, Bozoğlan ve Köroğlu (2007) tarafından Türkçe'ye uyarlanan Çatışma Çözme Stilleri Formu ve Garnefski vd. (2002) tarafından geliştirilen Onat ve Otrar (2010) tarafından Türkçeye uyarlanan Bilişsel Duygu Düzenleme Stratejileri Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde elde edilen veriler normal dağılım gösterdiği için parametrik istatistik tekniklerinden t testi ve korelasyon analizi teknikleri kullanılmıştır. Araştırmanın bulguları bilişsel duygu düzenleme stratejileri ile çatışma çözme stilleri arasından anlamlı bir ilişki olduğunu göstermiştir. Elde edilen bulgular alanyazın ışığında tartışılmış ve sonuçlara göre önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Öz-kontrol odaklı psiko-eğitim programının dijital oyun bağımlılığı ve dürtüsellik üzerine etkisi: Deneysel bir çalışma
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Çakırbilgiç, Batuhan; Yılmaz, Hasan
    Gerçekleştirilen çalışmanın amacı araştırmacı tarafından tasarlanan öz-kontrol odaklı psiko-eğitim programının dijital oyun bağımlılığı ve dürtüsellik üzerindeki etkisini incelemektir. Bu doğrultuda araştırmada 2x3'lük split-pilot ismi verilen deney ve kontrol gruplu öntest-sontest-izleme testi ölçümlü karışık desen kullanılmıştır. Çalışmanın araştırma grubunu Millî Eğitim Bakanlığına bağlı bir ortaokulda eğitim-öğretim görmekte olan 7. ve 8.sınıf öğrencileri oluşturmuştur. Araştırmanın verileri Kısa Öz-Kontrol Ölçeği, Barratt Dürtüsellik Ölçeği ve Dijital Oyun Bağımlılığı Ölçeği ile toplam 258 öğrenciden toplanmıştır. Toplanan veriler analiz edildiğinde öz-kontrol ile dijital oyun bağımlılığı arasında istatistiksel olarak anlamlı ve negatif yönde bir ilişki tespit edilmiştir. Aynı şekilde öz-kontrol ile dürtüsellik arasında da istatistiksel olarak anlamlı ve negatif yönde bir ilişki tespit edilmiştir. Dijital oyun bağımlılığı ile dürtüsellik arasında ise istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki tespit edilmiştir. Deney grubuna araştırmacı tarafından hazırlanan öz-kontrol odaklı psiko-eğitim programı uygulanırken kontrol grubuna herhangi bir işlem uygulanmamıştır. Araştırmanın bulguları, öz-kontrol odaklı psiko-eğitim programına dahil edilen katılımcıların öz-kontrol puanlarının arttığını, dijital oyun bağımlılığı puanlarının ve dürtüsellik puanlarının azaldığını göstermektedir. Yapılan analizlerde ulaşılan sonuçların 2 ay sonra uygulanan izleme testlerinde de devam ettiği ve kalıcılığın sağlandığı görülmüştür. Deney ve kontrol gruplarının son-test karşılaştırılmasında benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Deney grubuna ait öz-kontrol son-test puanlarının kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek çıktığı fark edilmiştir. Deney grubuna ait dürtüsellik son-test puanlarının da kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük çıktığı görülmüştür. Ancak deney grubuna ait dijital oyun bağımlılığı son-test puanlarının kontrol grubuna göre anlamlı bir farklılık içermediği tespit edilmiştir. Aynı şekilde deney ve kontrol gruplarının izleme testlerinde de benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Deney grubuna ait öz-kontrol izleme testi puanlarının kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek çıktığı fark edilmiştir. Deney grubuna ait dürtüsellik izleme testi puanlarının kontrol grubuna göre anlamlı derecede düşük çıktığı görülmüştür. Ancak deney grubuna ait dijital oyun bağımlılığı izleme testi puanlarının kontrol grubuna göre anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Ulaşılan analiz sonuçları öz-kontrol odaklı psiko-eğitim programının deney grubu katılımcılarının öz-kontrol düzeyini artırdığını, dijital oyun bağımlılığı düzeyini ve dürtüsellik düzeyini düşürdüğünü göstermektedir.
  • Öğe
    Uzaktan eğitimle öğrenim gören üniversite İngilizce hazırlık sınıfı öğrencilerinin çevrimiçi öğrenmeye yönelik tutumları, İngilizce özyeterlik inançları ve yaşam boyu öğrenme eğilimleri arasındaki ilişkilerin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Doğan, Ceren; Sönmez, Işıl
    Bu araştırmada ile Necmettin Erbakan Üniversitesi İngilizce hazırlık sınıfı öğrencilerinin demografik özellikleri (cinsiyet ve sayısal- sözel bölüm değişkeni) doğrultusunda "çevrimiçi öğrenmeye yönelik tutumları, İngilizce ile ilgili özyeterlik inançları ve yaşam boyu öğrenme eğilimleri" arasındaki ilişkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 2020- 2021 eğitim öğretim yılında, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Yabancı Diller Yüksekokulu uzaktan eğitim yoluyla ders alan ve İngilizce hazırlık sınıflarında öğrenim gören 371 öğrenci katılmıştır. Veriler "Demografik Bilgi Formu", Usta, Uysal ve Okur (2016) tarafından geliştirilen "Çevrimiçi Öğrenmeye Yönelik Tutum Ölçeği", Yanar ve Bümen (2012) tarafından geliştirilen "İngilizce ile ilgili Özyeterlik İnancı Ölçeği" ve Diker Coşkun (2009) tarafından geliştirilen "Yaşam Boyu Öğrenme Eğilimi Ölçeği" yoluyla elde edilmiştir. İlişkisel tarama modelinin kullanıldığı araştırma sonuçları için bir istatistik paket programından yararlanılmıştır. Araştırma bulgularına göre, üniversite hazırlık sınıfı öğrencilerinin çevrimiçi öğrenmeye yönelik tutumları orta düzeyde bulunurken, İngilizce ile ilgili özyeterlik inançları orta düzeyden biraz yüksek ve yaşam boyu öğrenme eğilimleri ise orta düzeyin biraz altında bulunmuştur. Cinsiyetlerine göre öğrencilerin çevrimiçi öğrenmeye yönelik tutumları üzerinde anlamlı bir farklılık bulunurken, İngilizce ile ilgili özyeterlik inançları ve yaşam boyu öğrenme eğilimleri üzerinde cinsiyetin anlamlı bir etkisi bulunmamıştır. Sayısal- sözel bölüm değişkeninin İngilizce hazırlık sınıfı öğrencilerinin çevrimiçi öğrenmeye yönelik tutumları üzerinde anlamlı bir etkisi olduğu bulunurken; İngilizce ile ilgili özyeterlik inançları ve yaşam boyu öğrenme eğilimleri üzerinde anlamlı bir fark oluşturmadığı tespit edilmiştir. Öğrencilerin çevrimiçi öğrenmeye yönelik tutumları ile yaşam boyu öğrenme eğilimleri arasında istatistiksel açıdan anlamlı bir fark bulunmamıştır. Fakat öğrencilerin İngilizce özyeterlikleri ile çevrimiçi öğrenmeye yönelik tutumları arasında istatistiksel açıdan anlamlı pozitif yönde, düşük düzeyde bir ilişkinin olduğu saptanmıştır. Ayrıca öğrencilerinin yaşam boyu öğrenme eğilimleri ile İngilizce özyeterlikleri arasında negatif yönde, düşük düzeyde anlamlı bir ilişkinin olduğu saptanmıştır.
  • Öğe
    İlköğretim matematik öğretmenlerinin uzaktan eğitim sürecinde ölçme ve değerlendirmeye ilişkin görüş ve uygulamaları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2022) Karakoyun Makhabbat, Büşra; İzci, Kemal
    Tüm dünyayı etkisi altına alan Covid – 19 salgını dolaysıyla birçok kurumda olduğu gibi eğitim kurumları da uzaktan eğitime geçiş yapmıştır. Uzaktan eğitime geçişle birlikte bu sisteme hazırlıksız yakalanan öğretmen ve öğrenciler birçok sıkıntıyla karşılaşmışlardır. Bu sıkıntıların en önemlilerinden biri de ölçme ve değerlendirme yapmakta yaşanılan zorluklardır. Bu kapsamda bu araştırma matematik dersini ortaokul seviyesinde öğreten ilköğretim matematik öğretmenlerinin uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirmeye yönelik görüşleri, uygulamaları ve ihtiyaçlarını belirlemeyi amaçlamaktadır. Nitel araştırma yöntemi ile gerçekleştirilen bu araştırmada veriler açık uçlu anket soruları ve yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla toplanmıştır. Araştırmanın anket kısmına toplamda 96, yarı yapılandırılmış görüşme kısmına ise 12 gönüllü ilköğretim matematik öğretmeni katılım sağlamıştır. Bulgular ilköğretim matematik öğretmenlerinin uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirmenin avantaj ve dezavantajlarının farkında olduklarını göstermektedir. Katılımcıların uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirmeyi kolaylaştıran etmenler olarak kullanım kolaylığına ve zorlaştıran etmenler olarak ise öğrenci katılımına dikkat çektikleri de görülmüştür. Bunun yanında katılımcılar uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirmeyi öğrencilerin hazırbulunuşluklarını ve konuyu anlayıp anlamadıklarını ölçmek ve dönüt sağlamak amacıyla kullandıklarını ifade etmişlerdir. Ayrıca katılımcılar uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirme amacıyla en çok çoktan seçmeli testleri ve çevrimiçi testleri tercih ettiklerini belirtmişlerdir. Katılımcıların uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirme sürecinde en çok öğrenci katılımı, altyapı ve teknik destek eksikliğinden dolayı sorunlar yaşadıkları görülmektedir. Katılımcılar uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirmede karşılaştıkları sorunları veli desteği ve okul idaresi yardımıyla çözdüklerini ifade etmiştir. İlköğretim matematik öğretmenleri genel anlamda uzaktan eğitimde ölçme ve değerlendirme yaparken yeterli alt yapının ve kesintisiz internet bağlantısının olduğu ortama ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdir. Son olarak elde edilen bulgular ilgili alan yazın kapsamında tartışılmış ve önerilerde bulunulmuştur.
  • Öğe
    Meslek dersi öğretmenlerinin 21. yüzyıl öğreten becerileri ve yaşam boyu öğrenme eğilimleri
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Özdemir, Mehmet; Yumuşak, Güngör
    Araştırmamız meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin 21. Yüzyıl öğreten beceri düzeyleri, yaşam boyu öğrenme eğilimleri belirlemek ve bunlar arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Bu genel amaçla birlikte meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin 21. Yüzyıl öğreten beceri düzeyleri, yaşam boyu öğrenme eğilimlerinin cinsiyet, mesleki kıdem, lisansüstü eğitim durumları değişkenleri açısından karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaç kapsamında araştırmamız ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Ayrıca araştırmamızda meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin YBÖ eğilimleri 21. Yüzyıl öğreten becerilerini yordayıp yordamadığı araştırılacağından araştırmamız bu alt problem yönüyle de yordayıcı korelasyonel araştırmadır. Araştırmanın evrenini 2022-2023 eğitim öğretim yılında Mersin ilinde meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmamızın örneklemi ise uygun (Kolay ulaşılabilir) örnekleme yöntemi ile belirlenen 381 meslek dersi öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmamız kapsamında "YBÖ Eğilim Ölçeği" ve ‟21. yy. Öğreten Becerileri Kullanım Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırma sonucunda meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin YBÖ eğilimleri düzeylerinin, 21. Yüzyıl öğreten beceri düzeylerinin yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin YBÖ eğilim düzeyleri cinsiyet değişkenine göre kadın öğretmenlerin YBÖ eğilimi düzeyleri erkek öğretmenlere göre daha yüksek olduğu ancak meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin 21. Yüzyıl Öğreten Becerileri Kullanım ölçeğinin geneli ve alt boyutlarından aldıkları puanlar cinsiyet değişkenine göre anlamlı şekilde farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin 21. Yüzyıl Öğreten Beceri düzeyleri ile YBÖ eğilimleri arasında orta düzeyde pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu ve meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin YBÖ düzeyi arttıkça öğretmenlerin 21. Yüzyıl öğreten beceri düzeyleri de artmakta olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinin yakın ilişkilerde çiftler arası şiddet kabul düzeyleri ile psikolojik sağlamlıkları arasındaki ilişkisinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Mert, Kadir; Sargın, Nurten
    Bu araştırmada, üniversite öğrencilerinin yakın ilişkilerde çiftler arası şiddeti kabul düzeyleri ile psikolojik sağlamlıkları arasındaki ilişki incelenmiştir. Bu çalışma şiddeti kabul düzeyi ile psikolojik sağlamlık arasındaki ilişkiyi ölçmek amacı ile yapılmıştır. Araştırma, ilişkisel tarama modelinde bir çalışmadır. Bu araştırmanın çalışma grubunu Konya ili Necmettin Erbakan Üniversitesinde öğrenim gören 577 lisans öğrencisi oluşturmuştur. Araştırmada veri toplamak amacıyla Foshee vd. (1992) tarafından geliştirilen ve Sezer (2008) tarafından Türkçeye uyarlanan Çiftler Arası Şiddeti Kabul Ölçeği ile Smith vd. (2008) tarafından geliştirilmiş olan ve Doğan (2015) tarafından Türkçeye uyarlanmış Kısa Psikolojik Sağlamlık Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada ele alınan sosyodemografik değişkenlere ait veriler ise araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu aracılığıyla elde edilmiştir. Araştırma kapsamında elde edilen veriler Bağımsız Gruplar t Testi, ANOVA, Kruskal Wallis, Mann Whitney U ve Spearman Korelasyon Katsayısı Analizi teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, üniversite öğrencilerinin yakın ilişkilerde çiftler arası şiddet kabul düzeyleri ile psikolojik sağlamlıkları arasında düşük düzeyde, negatif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Çiftler arası şiddeti kabul durumları cinsiyete göre incelendiğinde erkek öğrencilerin şiddet kabul düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Çiftler arası şiddeti kabul durumu yaşa göre incelendiğinde 21-23 yaş aralığında yer alan öğrencilerin, 18-20 yaş aralığında bulunan öğrencilere göre şiddet kabul düzeylerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Kendisini yüksek ve düşük sosyoekonomik düzeyde algılayan öğrencilerin, orta sosyoekonomik düzeyde algılayan öğrencilere göre şiddet kabul düzeyleri daha yüksek bulunmuştur. Yakın ilişkilerinde şiddete maruz kalan öğrencilerin, şiddete maruz kalmayan öğrencilere göre daha yüksek şiddeti kabul düzeyine sahip oldukları belirlenmiştir. Psikolojik sağlamlık düzeyleri, cinsiyete dayalı olarak karşılaştırıldığında kadın öğrencilerin psikolojik sağlamlıklarının erkek öğrencilerden daha yüksek olduğu görülmüştür. Yakın ilişkilerinde şiddete maruz kalmayan öğrencilerin psikolojik sağlamlıklarının maruz kalanlara oranla psikolojik sağlamlık düzeylerinin daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Araştırmadan elde edilen sonuçlara dayalı olarak önerilere yer verilmiştir.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinde internet oyun oynama bozukluğu ile internet bağımlılığı, psikolojik katılık ve umutsuzluk arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) İbaoğlu, Elmas Nur; Traş, Zeliha
    Bu araştırmada üniversite öğrencilerinde internet oyun oynama bozukluğu ile internet bağımlılığı, psikolojik katılık ve umutsuzluk arasındaki yordayıcı ilişkilerin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 2021-2022 yıllarında İç Anadolu bölgesinde bir üniversitede öğrenim gören üniversite öğrencilerinden oluşmaktadır. Araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmaya 464' kadın 178'i erkek olmak üzere 642 üniversite öğrencisi katılmıştır. Araştırmada İnternet Oyun Oynama Bozukluğu Ölçeği Kısa Formu (İOOBÖ9-KF), Young İnternet Bağımlılığı Testi Kısa Formu (YİBT-KF), Kabul ve Eylem Formu-2 ve Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırmada bağımsız örneklemler t-testi, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), Person momentler çarpımı korelasyon katsayısı analizi ve çoklu doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, internet oyun oynama bozukluğu puan ortalamalarının romantik ilişki durumu, kardeş sayısı, günlük uyku süresi ve düzenli fiziksel aktivite yapma durumuna göre anlamlı olarak farklılaşmadığı bulunmuştur. Erkeklerin internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri kadınlardan daha yüksek bulunmuştur. Annesi lise mezunu olan ve annesi üniversite ve üzeri eğitim kademesinden mezun olan katılımcıların internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri annesi ilkokul mezunu olanlardan anlamlı düzeyde daha yüksek bulunmuştur. Babası üniversite ve üzeri eğitim kademesinden mezun olan katılımcıların internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri babası ilkokul mezunu olan katılımcılardan anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. İnternet oyun oynama bozukluğunun hafta içi/hafta sonu oyun oynama süresine göre anlamlı olarak farklılaştığı tespit edilmiştir. Hafta içi/hafta sonu oyun oynamadığını belirten katılımcıların internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri 1 saatten az, 1-3 saat arasında ve 3 saatten fazla oynayanlardan daha düşüktür. Hafta içi/hafta sonu 1 saatten az oyun oynadığını belirten katılımcıların internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri de 1-3 saat arasında ve 3 saatten fazla oynayan katılımcılardan daha düşüktür. Hafta sonu 1-3 saat oyun oynadığını belirten katılımcıların internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri 3 saatten fazla oynadığını belirten katılımcılardan daha düşük bulunmuştur. Düzenli beslendiğini belirten katılımcıların internet oyun oynama bozukluğu düzeylerinin bazen düzenli beslendiğini ve düzenli beslenmediğini belirten katılımcılardan daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Oyun oynamadığını belirten katılımcıların internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri, oyun oynamak için masaüstü/dizüstü bilgisayar kullanan ve oyun oynamak için akıllı telefon/tablet/oyun konsolu kullanan katılımcılardan daha düşüktür. Oyun oynamak için akıllı telefon/tablet/oyun konsolu kullanan katılımcıların internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri masaüstü/dizüstü bilgisayar kullanan katılımcılardan daha düşüktür. Oyun oynamadığını belirten katılımcıların internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri FPS, MOBA/MMORPG, Battle Royale ve diğer oyun türlerini tercih eden katılımcılardan daha düşük bulunmuştur. Ayrıca kategorilerin dışındaki diğer oyunları tercih ettiğini belirten katılımcıların internet oyun oynama bozukluğu düzeyleri FPS oyun türünü tercih eden katılımcılardan ve MOBA/MMORPG tercih eden katılımcılardan daha düşük bulunmuştur. Oyun oynamak için motivasyonu olmadığını belirten katılımcıların internet oyun yonama bozukluğu düzeyleri oyun oynamak için motivasyonu olduğunu belirten katılımcılardan daha düşüktür. İnternet oyun oynama bozukluğu ile internet bağımlılığı, psikolojik katılık ve umutsuzluk arasında pozitif yönlü anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. İnternet bağımlılığı ile psikolojik katılık ve umutsuzluk arasında ve psikolojik katılık ile umutsuzluk arasında da pozitif yönlü anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Araştırma sonucunda internet bağımlılığı, psikolojik katılık ve umutsuzluğun internet oyun oynama bozukluğu üzerinde yordayıcı etkisi olduğu bulunmuştur.
  • Öğe
    Duygusal farkındalık, psikolojik esneklik ve yaşam doyumu arasındaki yordayıcı ilişkiler
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Çakır, Büşra; Dilmaç, Bülent
    Bu çalışma öğretmenlerin duygusal farkındalıkları, psikolojik esneklikleri ve yaşam doyumları arasındaki yordayıcı ilişkileri belirlemek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada genel tarama modellerinden ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2021-2022 eğitim-öğretim yılında Türkiye'nin farklı illerinde 276 kadın, 74 erkek olmak üzere görev yapmakta olan 350 öğretmen oluşturmaktadır. Araştırmada verileri toplamak amacıyla araştırmacı tarafından hazırlanan "Kişisel Bilgi Formu", "A Duygusal Öz Farkındalık Ölçeği (DÖFÖ)-10", "Kabul ve Eylem Formu (KEF)-II" ve "Yaşam Doyumu Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmanın analizinde Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) kullanılmıştır. Analiz sonucunda elde edilen bulgulara göre; öğretmenlerin duygusal farkındalıkları ile psikolojik esneklikleri arasında pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir. Ayrıca öğretmenlerin psikolojik esneklikleri ile yaşam doyumları arasında da pozitif yönlü anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Diğer bir bulguya göre, öğretmenlerin duygusal farkındalıkları ile yaşam doyumları arasında pozitif yönlü dolaylı bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ulaşılan sonuçlara yönelik öneriler geliştirilmiştir.
  • Öğe
    Adana ili örneğinde pandemi sürecinde uzaktan eğitim uygulamalarının değerlendirilmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Özova, Selin; Izgar, Gökhan
    Bu araştırmada pandemi döneminde temel eğitim düzeyinde gerçekleştirilen uzaktan eğitim uygulamalarının öğretmen görüşlerine göre değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması desenine göre tasarlanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 2020-2021 eğitimöğretim yılında ülkemizde yapılan uzaktan eğitim uygulamalarını gerçekleştirmiş 51 öğretmen oluşmaktadır. Geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu ile öğretmenlerden veriler toplanmıştır. Toplanan veriler nitel veri analiz yöntemlerinden içerik analizine göre çözümlenmiştir. Araştırma bulgularına göre öğretmenler uzaktan eğitimi sırasıyla dijital eğitim, alternatif eğitim, zaman ve mekâna bağlı olmayan eğitim, kalitesiz eğitim ve etkileşimsiz eğitim şeklinde tanımlamışlardır. Öğretmenlerin uzaktan eğitim sürecinde ders içeriklerini sunarken Web 2.0 araçlarının sıklıkla kullanıldıkları görülmüştür. Diğer taraftan öğretmenler, video ve resimler, Microsoft Office uygulamaları, Eğitim Bilişim Ağı (EBA), Google arama motoru, PDF görüntüleyici, basılı materyaller, Youtube gibi araçları da kullanmışlardır. Öğretmenler öğrenme-öğretme sürecinde çoğunlukla anlatma yöntemi, soru-cevap yöntemi ve gösteri yöntemini kullandıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlere göre uzaktan eğitim sürecinde öğrenciler araştırma yaparak öğrenme, tekrar yaparak öğrenme, dijital platformları kullanarak öğrenme, yetişkin yardımı alarak öğrenme, gözlem ve inceleme yaparak öğrenme yollarıyla okul dışı öğrenmelerini gerçekleştirmişlerdir. Diğer taraftan az sayıda öğretmen öğrencilerinin okul dışında herhangi bir öğrenme yaşantısı gerçekleştirmediğini belirtmiştir. Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenlerin öğrencilerinde gözlemledikleri çevrimiçi öğrenme deneyimleri incelendiğinde birçok öğretmene göre öğrenciler derse katılımda isteksizlik, derse motive olamama, işbirlikçi uygulamaları yapamama, iletişim ve etkileşim problemleri yaşama gibi sorunlar yaşamışlardır. Bazı öğretmenler de hedeflenen öğrenmelerin gerçekleştiğini, iletişim becerilerinin geliştiğini, derse katılımda istekli olunduğunu, fikirlerin rahatlıkla ifade edebildiğini belirtmişlerdir. Uzaktan eğitim sürecinde öğretmenlerin dijital platformları kullanırken yaşadıkları zorluklar incelendiğinde öğretmenler teknik ve yazılımsal sorunların yanı sıra, dijital okuryazarlık yetersizliğinden, ekipman eksikliğinden, fiziksel hareketsizlikten ve uygulamaların yabancı dilde olmasından kaynaklı zorluklar yaşadıklarını belirtmişlerdir. Öğretmenlerin uzaktan eğitimle ilgili hizmetiçi eğitim ihtiyaçlarına yönelik görüşleri incelendiğinde birçok öğretmen dijital eğitim uygulamalarına, temel bilgisayar kullanımına ve dijital platformlarda kullanılan yabancı dil terimlerine yönelik hizmetiçi eğitime ihtiyaçlarının olduğunu belirtmişlerdir. Öğretmenler uzaktan eğitim uygulamalarının geliştirilmesine yönelik bazı önerilerde de bulunmuşlardır. Bu öneriler sırasıyla şu şekildedir: Mevcut uygulamaların yetenekleri arttırılmalı, altyapı ve donanım desteği sağlanmalı, öğretmen ve öğrencilere eğitim verilmeli, ölçme ve değerlendirme uygulamaları geliştirilmeli, güvenlik tedbirleri arttırılmalı.
  • Öğe
    Öğretmenlerin özyeterlik inançlarının psikolojik sağlamlık düzeyleri üzerindeki etkisinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Temiz, Sevim Rahime; Beyhan, Ömer
    Bu araştırmanın amacı öğretmenlerin özyeterlik inançlarının psikolojik sağlamlık düzeyleri üzerindeki etkisini incelemektir. Araştırmanın çalışma grubunu Konya ili Karatay, Meram, Selçuklu ilçelerinde özel ve devlet kurumlarında görev yapmakta olan 189 öğretmen oluşturmuştur. Araştırma sonuçlarına göre öğretmenlerin özyeterlik inançları cinsiyete, görev yapılan kurum türüne ve kıdem yılına göre anlamlı düzeyde farklılık göstermemiştir. Öğretmenlerin özyeterlik inançları görev yapılan öğretim kademesine ve yetiştirilirken algılanan ebeveyn tutumuna göre anlamlı düzeyde farklılık göstermiştir. Lise kademesinde görev yapan öğretmenlerin özyeterlik inançları okul öncesi kademesinde görev yapan öğretmenlere göre; ebeveyn tutumunu mükemmeliyetçi algılayan öğretmenlerin özyeterlik inançları ebeveyn tutumunu baskıcı-otoriter algılayan öğretmenlere göre anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Öğretmenlerin psikolojik sağlamlık düzeyleri cinsiyete göre anlamlı düzeyde farklılık göstermiştir. Erkek öğretmenlerin psikolojik sağlamlık düzeyleri kadın öğretmenlere göre anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Öğretmenlerin psikolojik sağlamlık düzeyleri görev yapılan kurum türüne, kıdem yılına, görev yapılan öğretim kademesine, yetiştirilirken algılanan ebeveyn tutumuna göre anlamlı düzeyde farklılık göstermemiştir. Öğretmenlerin özyeterlik inançlarının öğretmenlerin psikolojik sağlamlık düzeylerine ilişkin varyansın %18.6'sını açıkladığı bulunmuştur.
  • Öğe
    Parçalanmış aileye sahip ergenlerin öz yeterlik algıları ve okul bağlılık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Aybars Öztürk, Gizem; Sürücü, Abdullah
    Bu araştırmada parçalanmış aileye sahip ergenlerin öz yeterlik algıları ve okul bağlılık düzeyleri arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada nicel araştırma yöntemlerinden olan ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Çalışma grubu 2021-2022 eğitim öğretim yılında Kayseri ili merkez ilçelerindeki orta öğretim kurumlarında öğrenim görmekte olan 226 (%74.3) erkek, 78 (%25.7) kız olmak üzere toplam 304 ergenden oluşmaktadır. Araştırmada verileri toplamak amacıyla Çocuklar İçin Öz Yeterlik Ölçeği, Öğrencinin Okula Bağlılığı Ölçeği ve araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırmada bağımsız örneklemlerde t-Testi, Pearson Korelasyon Katsayısı, Tek Yönlü Anova Testi, Basit Doğrusal Regresyon Analizi, Tukey ve Post Hoc teknikleri kullanılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre parçalanmış aileye sahip ergenlerin öz yeterlik puanları ve duygusal öz yeterlikleri cinsiyete göre farklılaşmıştır ve erkeklerin puan ortalamaları kızlardan daha yüksektir. Okul bağlılık puan ortalamalarında ise cinsiyete göre anlamlı farklılık bulunmamıştır. Sınıf seviyesi değişkenine göre parçalanmış aileye sahip ergenlerin öz yeterlik ve okul bağlılık puan ortalamaları farklılık göstermemekle birlikte öz yeterlik konusunda 9. Sınıf seviyesi en yüksek ortalamaya sahipken 10. Sınıf seviyesi tüm boyutlarda en düşük ortalamaya sahiptir. Okul bağlılığı konusunda ise geleceğe yönelik akademik istekler ve amaçlar alt boyut puanlarında 12. Sınıf seviyesindeki öğrencilerin puanları 9. Sınıf seviyesindeki öğrencilere göre daha düşüktür. Parçalanmış aileye sahip ergenlerin öz yeterlik ve sosyal öz yeterlik puanları anne eğitim durumu değişkenine göre farklılaşmaktadır ve her iki durumda da annesi ilkokul mezunu olan ergenlerin puanları annesi üniversite mezunu olan ergenlere göre daha düşüktür. Öte yandan okul bağlılığı anne eğitim durumuna göre incelendiğinde okul bağlılık puanı ve diğer alt boyut puanları anlamlı bir farklılık göstermezken anne eğitim durumu okur-yazar olan ergenlerin dışsal motivasyon alt boyut puanları anne eğitim durumu ortaokul olan ergenlere göre daha yüksektir. Öz yeterlik, sosyal öz yeterlik, duygusal öz yeterlik, okul bağlılık puanları baba eğitim durumuna göre farklılaşmamakla birlikte akademik öz yeterlik ve dışsal motivasyon puanları parçalanmış aileye sahip ergenlerin baba eğitim durumuna göre farklılaşmaktadır. Aynı zamanda parçalanmış aileye sahip ergenlerin öz yeterlik ve okul bağlılık düzeyleri anne-baba birliktelik durumuna ve kiminle birlikte yaşadığına göre farklılaşmamaktadır. Öz yeterlik ölçeği ve alt boyutları ile okul bağlılık düzeyi ve dışsal motivasyon hariç diğer okul bağlılık alt boyutları arasında anlamlı düzeyde ilişki olduğu görülmektedir. Parçalanmış aileye sahip ergenlerin öz yeterlik düzeyleri okul bağlılık düzeylerine ilişkin varyansın %21.1'ini açıkladığı tespit edilmiştir.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinin psikolojik ihtiyaçları, geleceğe ilişkin tutumları ile algılanan gelecekteki istihdam edilebilirlik arasındaki ilişkinin incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Koçakoğlu, Merve Gül; Yalçın, Süleyman Barbaros
    Bu çalışmada, üniversite öğrencilerinin psikolojik ihtiyaçları, geleceğe ilişkin tutumları ile algılanan gelecekteki istihdam edilebilirlik arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Nicel bir çalışma olan bu araştırmada ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Verileri toplamak amacıyla etik kurul onayı ve kurum izni alındıktan sonra gönüllülük esasına dayalı olarak veriler toplanmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu 295 kadın (%43,6) 381 erkek (%56,4) olmak üzere toplam 676 öğrenci oluşturmuştur. Veri toplama araçları olarak Yeni Psikolojik İhtiyaçları Değerlendirme Ölçeği, Geleceğe Yönelik Tutum Ölçeği, Algılanan Gelecekteki İstihdam Edilebilirlik Ölçeği ve araştırmacı tarafından hazırlanan Kişisel Bilgi Formu kullanılmıştır. Araştırmada toplanan veriler SPSS (Statistical Package for Social Sciences) paket programına aktarılarak istatistiksel analizler yapılmıştır. Elde edilen verilerin analizinde bağımsız örneklemler t-testi, One Way ANOVA, Pearson korelasyon analizi, çok değişkenli doğrusal regresyon analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda üniversite öğrencilerinin gelecekteki istihdam edilebilirlik algısı puan ortalamalarının cinsiyet değişkenine göre anlamlı şekilde farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Üniversite öğrencilerinin fakülte/yüksekokul değişkenine göre yapılan karşılaştırma sonucunda; Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencilerinin algılanan gelecekteki istihdam edilebilirlik puan ortalamasının hem Mimarlık ve Tasarım Fakültesi hem de Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğrencilerinden anlamlı derecede daha yüksek olduğu bulunmuştur. Üniversite öğrencilerinin gelecekteki istihdam edilebilirlik algısı puan ortalamalarının sınıf düzeyine göre anlamlı şekilde farklılaşmadığı tespit edilmiştir. Bu araştırmada Algılanan Gelecekteki İstihdam Edilebilirlik Ölçeği ile Geleceğe Yönelik Tutum Ölçeği alt boyutlarından olumlu ve planlı; Yeni Psikolojik İhtiyaçları Değerlendirme Ölçeği alt boyutlarından başarı, ilişki, özerklik ve başatlık arasında pozitif yönlü ilişki bulunmuştur. Ayrıca Algılanan Gelecekteki İstihdam Edilebilirlik Ölçeği ile Geleceğe Yönelik Tutum Ölçeği alt boyutlarından kaygılı alt boyutu arasında negatif yönlü bir ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Yapılan çok değişkenli doğrusal regresyon analizi sonucunda Geleceğe Yönelik Tutum Ölçeği alt boyutlarından olumlu ve planlı alt boyutun gelecekteki istihdam edilebilirlik algısı puanları üzerinde yordayıcı olduğu tespit edilmiştir. Ayrıca Yeni Psikolojik İhtiyaçları Değerlendirme Ölçeği alt boyutlarından başarı, ilişki ve özerklik alt boyutunun gelecekteki istihdam edilebilirlik algısını yordadığı bulunmuştur.
  • Öğe
    Üniversite öğrencilerinin kişilerarası ilişki tarzlarının bağlanma stilleri ve duygusal zeka açısından incelenmesi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Mutlu, Cansu; Yalçın, Süleyman Barbaros
    Genç yetişkinlik dönemindeki bireylerin sosyal yaşam içerisinde kurmuş oldukları ilişkiler ile yaşamlarının kalitesini belirlediği yapılan araştırmalar ile ortaya koyulmuş bir gerçektir. Bu ilişkilerin niteliğini belirleyici birçok unsur olabileceği gibi çevresel etkenlere göre de farklılık gösterebilmektedir. Amaç: Bu araştırma ile kişilerarası ilişki tarzlarının genç yetişkinlerin bağlanma stilleri ve duygusal zekâ becerileri ile olan ilişkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: İlişkisel tipteki bu çalışma Ekim 2022'de gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın evrenini Konya ili merkez fakültelerindeki 600 üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Verilerin toplanması için Kişisel bilgi formu, Kişilerarası ilişkiler Ölçeği, Duygusal Zekâ Özellik Ölçeği ve Üç boyutlu Bağlanma Stilleri Ölçeği kullanılmıştır. Bulgular: Üniversite öğrencilerine uygulanmış olan bu araştırmada Güvenli bağlanma ile Besleyici ilişki tarzı arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki, zehirleyici ilişki tarzı ile ise negatif yönlü anlamlı ilişki elde edilmiştir. Duygusal zekâ ile besleyici kişilerarası ilişki tarzı arasında pozitif yönlü ilişki, zehirleyici kişilerarası ilişki tarzı ile ise negatif yönlü bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Besleyici kişilerarası ilişki tarzını güvenli bağlanma, iyi oluş, duygusallık ve sosyallik anlamlı olarak yordamaktadır. Tüm bağımsız değişkenler besleyici kişilerarası ilişki tarzının %34.9'unu açıklamaktadır. Zehirleyici kişilerarası ilişki tarzını güvenli ve kaçınan bağlanma, öz kontrol ve sosyallik anlamlı olarak yordamaktadır. Tüm bağımsız değişkenler zehirleyici kişilerarası ilişki tarzının %30.7'sini açıklamaktadır Sonuç: Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin kişilerarası ilişki tarzlarının alt boyutlarından biri olan Zehirleyici ilişki tarzını kadınlara göre daha fazla benimsedikleri ortaya çıkmıştır. Cinsiyete göre farklılaşan bir diğer değişken bağlanma stillerinden Güvenli bağlanma olmuştur. Güvenli bağlanmanın kadınlarda erkeklere göre daha yüksek olduğu bulgusu elde edilmiştir. Besleyici ilişki tarzını benimsemiş olan bireylerde romantik ilişkiye sahip olma olasılığının daha yüksek olduğu, romantik ilişkisi olmayan bireylerin kaygılı-kararsız bağlanma stiline sahip bireylerden oluştuğu ortaya çıkmıştır.