Sosyoloji Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 10 / 10
  • Öğe
    1970'li yıllar gençliğinde siyasal ideolojinin düşünsel ve eylemsel oluşumu
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Çakır Yüce, Göze; Hakkı Akın, Mahmut
    Geçirdiği tarihsel süreç içerisinde birbirinden farklı anlamlar içeren ideoloji kavramı daha çok sahip olduğu siyasal içerikli anlamı ile siyaset sosyolojisinde merkez kavramlardan olmuştur. Bireylerin hayatlarında yol haritası sunan ideoloji toplumların kendi dönemsel özelliklerine göre şekillenmiş ve toplumsal siyasal alanda varlığını sürdürmüştür. Türkiye'de 1970'li yıllarda gençlik hareketlerinin siyasallaşması ile birlikte, siyasal ve toplumsal alanın merkezinde olan ideoloji ve siyasal gruplar, gençler üzerinde etkili olmuştur. Araştırmanın amacı, 1970'lerde Türkiye'de etkili olan Milliyetçilik, Sosyalizm-Komünizm ve İslamcılık ideolojileri ile bu ideolojilere aracılık eden Ülkü Ocakları, Devrimci Yol ve Milli Görüş siyasal gruplarının bu gruplar içerisinde aktif olarak hareket eden üniversite öğrencileri üzerindeki etkilerini incelemektir. Araştırmanın temel sorusu birey ideoloji ve siyasal grup ilişkisinin birey üzerindeki etkilerinin neler olduğudur. Bu bağlamda, bireylerin siyasal grup içindeki konumları, kendilerini grup içinde nasıl gördükleri ve bu ilişkinin sonuçları ele alınacaktır. Araştırma, fenomenoloji yönteminin kullanıldığı nitel bir çalışma özelliğini taşımaktadır. Bu yöntem ve tekniklere bağlı kalınarak hazırlanan yarı yapılandırılmış sorular ile 28 görüşme ile elde edilen veriler betimsel olarak analiz edilerek, araştırma sonuçları sunulacaktır.
  • Öğe
    Para olgusunun benzeşen aktörü: Afyonun sosyal tarihi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Karakoyunlu, Murat; Karaarslan, Faruk
    Sosyal hayat, sürekli devinim sağlayan, zaman ve mekâna bağlı olarak farklılıklar gösteren bir bütündür. Birey, yapı ve çevre gibi koşulları dikkate almadan yapılacak bir değerlendirme, sosyal hayatı anlamak ve açıklamak noktasında yeterli olmaz. Geçmiş değiştirilemez olsa da geçmişe dair bilgiler güncellenebilir. Bu güncelleme tarihe sosyal boyutu esas alarak bakmakla mümkündür. Klasik tarih anlayışı sosyal hayatın gerçeklerini anlamak ve açıklamak için yeterli olmayabilir. Bu sebeple, tarih disiplinine yeni bir bakış açısı getirmek üzere ortaya çıkmış olan sosyal tarih metodundan yararlanmak gerekir. Tarihi, savaşlar, devletler ve önemli kişiler üzerinden anlamanın yeterli olmayacağını iddia eden bu metot sosyoloji bilimine derin katkılar sunmaktadır. Tarihsel süreç içerisinde belli bir zaman ve mekâna bağlı kalmayan, kronolojiye boğulmamış bu tarih anlayışı, bu çalışmanın çıkış yollarından biri olmuştur. Bir nesne üzerinden sosyal tarih okuması yapmak anlamına gelen bu çalışma, afyon bitkisinin sosyal, siyasal ve kültürel alanda ne gibi etkiler doğurduğunu keşfetmeyi amaçlamaktadır. Toplumsal hayat içerisinde derin bir yeri olan afyon, klasik tarih yazını içerisinde yeterince açıklanamayan, gözden kaçan pek çok hususun anlaşılmasına imkân tanımıştır. Afyon, Osmanlı'dan bugüne siyasal ve sosyal hayatımızdaki klasik tarih anlayışının eksik bıraktığı pek çok hususun anlaşılmasına yarayan veriler sunar. Bu çalışma, bir sosyal tarih anlatısı niteliğinde olup haşhaş bitkisi ve afyon üzerinden bir sosyal hayat fotoğrafı çekmeyi ve bu sayede sosyal tarih anlatısı içerisinde bir elde ettiği verilerle sosyolojik yazına katkı sunmaya çalışacaktır.
  • Öğe
    1980 sonrası Türkiye'de toplumsal değişme ve Refah Partisi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Uğraş, Özge Seda; Akın, Mahmut Hakkı
    1980 ve sonrası Türkiye'nin sosyolojik, siyasi, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik gelişim ve değişiminde önemli bir dönüm noktasıdır. Türkiye'nin tarihsel ve sosyolojik gerçekliğinde bu denli önemi haiz bir sürecin şüphesiz önemli toplumsal ve siyasal aktörleri, yeni kimlikleri ve siyasi partileri de olacaktır. İşte bu dönem içerisinde aktör ve siyasi partilerin en önemlilerinden biri Refah Partisi'dir. Parti, 1980'lerin ilk yıllarından 1990'lı yılların sonlarına kadar Türkiye'nin kendine özgü sosyolojik, tarihsel ve siyasal gerçekliğinde bir mihenk taşı olmuştur. Bu çalışmada Milli Görüş Hareketi'nin üçüncü siyasi partisi olan RP'nin özellikle 1990'lı yıllarda yerel ve genel seçimlerdeki başarısının altında yatan sosyolojik, siyasi, sosyo-kültürel ve sosyo-ekonomik faktörler seçim sonuçlarına dayalı bir biçimde incelenecektir. Bu çalışma bir seçim sosyolojisi çalışmasıdır. Bu nedenle Milli Görüş Hareketi partilerinden ve RP'nin öncülü sayılan Milli Selamet Partisi'nin girdiği son seçimlerle RP'nin ardılı sayılan Fazilet Partisi'nin girdiği ilk seçim sonuçlarına da değinilmiştir. Böylece hareketin tarihsel ve sosyolojik sürekliliğinden kopmadan 1984 ile 1995 yılları arasındaki altı seçim sonucu Türkiye'nin siyasal gerçekliğinde değerlendirilecektir.
  • Öğe
    Sosyal reaksiyon ve suçta tekerrür: Denetimli serbestlikte resosyalizasyon
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2023) Soysal Bulgurcu, Hilal; Tekin, Ferhat
    Suçluların damgalanması, dışlanması, topluma uyum sorunları ve suç tekrarları önemli toplumsal sorunlardır. Mevcut durumdan yola çıkarak bu çalışmada damgalama teorisi bağlamında ceza adalet sistemine dahil olma sonucunda deneyimlenen damgalanma ve dışlanmanın suç tekrarına etkisini anlamak amaçlanmıştır. Buna ek olarak cezaevinden salıverilen ve denetimli serbestlik tedbiri altında olan bireylerin hem cezaevi hem de denetimli serbestlik sürecinde yaşadıkları deneyimler, sorunlar ve denetimli serbestliğin gerçekleştirdiği sosyal uyum ve istihdam alanlarındaki çalışmaların etkililiği araştırılmıştır. Suçlu olma deneyimlerini, karşılaşılan sosyal tepkilerin tekrarlı suç davranışına etkisini anlamayı amaçlayan bu araştırmada nitel araştırma tekniklerinden fenomenolojik yaklaşım benimsenmiştir. Araştırma kapsamında Karaman İlinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü'nde infazı devam eden 26 denetimli serbestlik yükümlüsü ve 9 eski hükümlü birey ile derinlemesine görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Görüşme verileri MAXQDA 2022 (Analiytics Pro) programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırma sonuçları damgalanmanın toplumsal bir gerçeklik olarak genellikle suçlu bireylerin yüzleştiği bir sorun olduğunu göstermiştir. Hüküm giymiş bireylerin damgalanma ve özellikle iş gücü piyasasından dışlanma deneyimleri onları tekrar suç işlemeye yönlendirmektedir. Bununla birlikte denetimli serbestliğin psikososyal destek, meslek edindirme faaliyetleri ve iş kurma destekleri gibi yeniden sosyalleştirme çalışmalarının etkililiğine yönelik umut verici sonuçlar elde edilmiştir.
  • Öğe
    Türk sosyoloji tarihinde Nurettin Şazi Kösemihal'in yeri ve önemi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Uyanık, Hale Nur; Akın, Mahmut Hakkı
    Bu çalışma, Türk Sosyoloji tarihinde önemli bir yeri olan "Nurettin Şazi Kösemihal" in sosyolojik görüş ve fikirlerini ortaya koyma adına yapılmış biyografik-bibliyografik bir çalışmadır. 1940-1970 dönemleri arasında değerli çalışmalar ortaya koyan dönemin sosyolojik anlayışında hakim olan Durkheim ekolüne eleştiride bulunarak; "Durkheim Sosyolojisi Üzerine Kritik Bir Deneme" isimli tezi ile İÜ Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Kürsüsünde doçent olarak akademi de yerini alan Kösemihal, Türk Sosyolojisine Gurvitch ve Moreno gibi önemli isimlerin yöntemlerini ve çalışmalarını kazandırmıştır. Kendisi de bu isimlerin görüşlerinden etkilenerek çalışmalar ortaya koymuştur. Tezde, Türk Sosyolojisinin tarihsel gelişim sürecine kısa bir şekilde değinerek asıl olarak tezin konusu olan Kösemihal'in Türk Sosyoloji dünyasına kazandırdıkları, düşünce hayatı, toplumu ele alış şeklinde kullandığı yöntem ve görüşler ele alınmıştır.
  • Öğe
    Yaşlılığın sosyal inşası: Deneyimler, semboller, roller
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Özyer Aksaray, Hanife; Koyuncu, Ahmet
    Çalışmamızda “Yaşlılık sosyal olarak nasıl inşa edilir?” sorusu tartışılmıştır. Bu ana soruya bağlı kalınarak yaşlı ve şekillendiği toplumsal yapı arasındaki ilişki kapsamında yaşlı bireylerin yaşam süreleri boyunca deneyimlerini nasıl şekillendirdiğini ortaya çıkarmak amaçlanmıştır. Bu nedenle toplumsal olanın hangi düzeyde kendisini gösterdiği, yaşlının gözüyle nasıl tecrübe edildiği çalışmamız açısından önemlidir. Keşfedici bir bakış açısı sağlanması bakımından, araştırma yöntemi olarak nitel araştırma, araştırma deseni olarak da fenomenoloji tercih edilmiştir. Bu kapsamda Konya il merkezinde dağ ve ova köyü olarak bilinen köylerde DSÖ tarafından belirlenen yaşlılık başlangıç yaşı esas alınarak 65 yaş ve üzeri erkek ve kadın katılımcılarla görüşmeler yapılmıştır. Böylece yaşlanmanın farklı kültürlerdeki ortak anlamlarına ulaşılmıştır. Görüşmelerin analizi MAXQDA paket programı aracılığıyla yapılmış; kod, kategori ve temalar bu sayede oluşturulmuştur. Yaşlılığın bir anda 64 yaşın son günü ile 65 yaşın ilk günü arasında ortaya çıkmadığı, kişinin deneyimlerinin, yaşam koşullarının, sosyal ve kültürel özelliklerinin ve yaşadığı coğrafi bölgenin yaşlanmada son derece etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Hatta toplumsal rolleri ve oluşturdukları sembollerle kişinin yaşlılık ile birlikte kalan yıllarına nasıl odaklandığı saptanmıştır.
  • Öğe
    Orta Anadolu’da Kentsel Yaşlanma: Kayseri Örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2022) Avşar Arık, Işıl; Karaarslan, Faruk
    Bu çalışma kentsel yaşlanma deneyimini Orta Anadolu’nun en gelişmiş kentlerinden biri olan Kayseri’de ele almaktadır. Kayseri bir taraftan Neoliberal kentleşme dinamiklerine uyum sağlayarak modern, diğer taraftan geleneklere bağlılığı ve kapalı toplumsal yapısıyla muhafazakâr bir kimliğe sahiptir. Kayseri’nin yaşlı nüfusu ise Türkiye ortalamasına denktir. Kentin merkezi yönetim ile olan uyumu geçmişten bugüne süreklilik göstermiş ve bu sürekliliği korumada iş dünyası önemli olmuştur. Bu nedenle Kayseri’de politik, ekonomik ve sosyal hayat arasındaki ilişki biçimi kentin nevi şahsına münhasır bir karakter kazanmasını sağlamıştır. Fakat kent son yıllarda yaşam kalitesi bakımından bazı çelişkileri beraberinde getirmiştir. Buradaki durum çalışmada yaşlılar özelinde değerlendirilmektedir. Çalışma ekonomik, kültürel, mekânsal ve politik süreçlere odaklanarak kentsel yaşlanmayı hak temelli yaklaşımla tartışmayı amaçlayan niteliksel bir çalışmadır. Yaşlıların yaşlanma sürecine ilişkin bakış açıları, bu bakış açısının mekânsal, toplumsal ve ekonomik ilişkilere yansıması, mekân üretimiyle bağlantılı olarak ortaya çıkan eşitsizlikler ve mekânsal pratikler, yaşlıların kendileri, yerel yönetimler ve sivil toplum ile görüşülerek analiz edilmiştir. Sonuçta yaşlıların yaşlanma sürecine ilişkin olumsuz kalıp yargıları benimsedikleri fakat kendilerini bu olumsuz yargıların dışında tuttukları, emeklilikle birlikte mekânsal, toplumsal ve aile ilişkilerinde görünürlüklerinin azaldığı, mekânsal pratiklerinde toplumsal cinsiyete dayalı farklılaşmanın olduğu ve yerel yönetimin mekân üretiminin bunu pekiştirdiği görülmüştür. Kentsel yaşlanmaya ilişkin mekân üretiminde yerel yönetimin önemli farkındalıklar kazandığı ve ekonomik aktörlerin bunda kendisine önemli roller biçtiği, fakat hak temelli kentsel yaşlanma olanaklarını sağlamada kentin hala yetersiz olduğu ön plana çıkmıştır. Kentte toplumsal dayanışmanın önemli bir parçası olan hayırseverliğin, dini ya da vicdani hassasiyetlerle sürdürüldüğü kadar sistemi ve mevcut yapıyı korumanın bir yolu olarak da görüldüğü anlaşılmıştır.
  • Öğe
    Muhafazakârlığın yerel görünümleri Siirt örneği
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Özüdoğru, Büşra; Akın, Mahmut Hakkı
    Muhafazakârlık, Avrupa'da kapitalist modernleşme süreci karşısında, bu sürecin çözdüğü toplumsal, kültürel, siyasi ve dini tüm yapıların anlam ve sürekliliği adına gösterilen bir tepkidir. Türkiye'de ise muhafazakârlığın varlığı, modern Türkiye'nin doğuşuyla ortaya çıkmış ve cumhuriyetin ürettiği bir zeminde siyasal ve felsefi bir dil olarak berraklaşmıştır. Türkiye'de muhafazakâr düşüncenin belirginleştiği temel alan Batılılaşma tartışmaları ekseninde ortaya çıkmıştır. Batılılaşma çerçevesinde yeni bir milli kimlik inşa etme amacıyla gerçekleştirilen inkılaplara yönelik Türk muhafazakârlığı, bu inkılapların görmezden geldiği toplumsal hassasiyetlerin korunmasını esas alan ve ilerlemeyi farklı bir kulvardan izleyen bir modernleşme tasavvuruna sahip olmuştur. Türkiye'de Cumhuriyet ile birlikte inşa edilmeye çalışılan ulus-devlet inşasının merkezileşmeye, kültürü standartlaştırmaya ve toplumun homojenleştirilmesine dayanan bir süreç oluşunun Türkiye'de yarattığı gerilimler özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde farklı gerilimler ve farklı dirençler ortaya çıkarmıştır. Bu da Türkiye'de muhafazakârlığın tek boyutta yaşanmadığını, farklı dinamiklerle ele alınması gerekliliğini göstermiştir. Araştırmanın örnek alanı olarak belirlenen Siirt ile Türkiye'de muhafazakârlığın belli bir "yere" bağlı olarak irdelenmesi ve "yerel" olanın sosyolojik bilgisine ulaşılması amaçlanmıştır. Nitel araştırma yöntemi ve yarı-yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılarak, 36 kişi ile gerçekleştirilen derinlemesine mülakatlar neticesinde muhafazakârlığın belli bir "yer" e özgü olarak aldığı farklı biçimsellikler, mekânda yaşayan insanların toplumsal ilişkileri üzerinden ele alınmıştır. Elde edilen görüşme verileri fenomenolojik araştırma desenine bağlı kalınarak, betimsel olarak analiz edilmiştir. Görüşmeler neticesinde dini, kültürel ve siyasal muhafazakârlığa yönelik yerel farklılıkları serimleyen önemli temalar ortaya çıkmıştır.
  • Öğe
    Türkiye'de Bürokrasi ve Üç Kuşak Memur Vatandaş Etkileşimi
    (2021) Kurşun Karakoyunlu, Betül; Akın, Mahmut Hakkı
    Toplumsal yaşam ekonomik, sosyal ya da siyasal pek çok örgütsel ağın kuşatması altındadır. Her birimiz doğmak için değilse de varlığımızı sürdürebilmek, ölmek için değilse de defnedilmek sebebiyle dahi bürokratik örgütlerle ilişki içindeyiz. Yolumuzun bürokrasiden geçmemiş olması oldukça zayıf bir ihtimaldir. Ancak bürokrasi ile arası iyi olan kişi sayısı da pek azdır. Esasen bireylerin bürokrasi ile ilişkileri memurla olan müşahhas ilişkileri ile yakından ilgilidir. Öte yandan memurlarla olan ilişkimiz devlete olan takdirimiz, yermemiz ya da küskünlüklerimizi etkileme kabiliyetine sahiptir. Osmanlı’dan bu yana bürokrasi, çökmekte olan devleti kurtarmak, yeni bir devlet kurmak, modernleşmenin yükünü omuzlarına almak, darbe yapmak ya da bir darağacı kurmak gibi çok çeşitli etkinliklerin müsebbibi olmuştur. Memurların da bürokrasinin mevzi değişimi ile beraber toplumsal konumlarının değişim gösterdiğini söylemek mümkündür. Memur vatandaş etkileşimine üç kuşak üzerinden bakmak sureti ile toplumsal değişim adına bir dekupaj kesmeyi amaçlayan bu çalışma, teorik ve uygulamalı olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yönetim düşüncesinden yola çıkılarak bürokrasinin teorik zemini tartışılmış, ardından Türkiye’de bürokrasinin inkişaf seyrine yer verilmiştir. Çalışmanın uygulamalı bölümü ise 17 memur ve 16 vatandaştan derinlemesine mülakat yolu ile elde edilen verilere ayrılmıştır. Çalışmada fenomenolojik yaklaşım benimsenmişse de araştırmacının on dört yıllık devlet memuru olması nedeniyle pek çok etnografik kodu içerdiğini ifade etmemiz gerekir. Görüşme verileri betimleyici analizle yorumlanarak memur vatandaş ilişkilerine etki eden temalar ortaya konmuştur. Araştırmada üç kuşak bağlamında memur vatandaş ilişkilerinin oldukça köklü değişim gösterdiğini ortaya koyan bulgular elde edilmiştir.
  • Öğe
    Tarihsel kopuş ve süreklilik bağlamında Türkiye'de devlet ve sivil toplumun uluslararası öğrenci politikası
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020) Alkın, Ruhi Can; Birekul, Mehmet
    Bireylerin farklı ülkelere doğru eğitim amaçlı olarak gerçekleştirdiği hareketlilik binlerce yıl öncesine dayansa da günümüz küresel toplumunda yükseköğretimin uluslararasılaşması süreci ile birlikte uluslararası öğrencilik olgusu müstakil bir çalışma alanı haline gelmiştir. Çeşitli itme ve çekme faktörlerine bağlı olarak her geçen yıl artış gösteren uluslararası öğrenci hareketliliği, günümüzde ulus ötesi kuruluşların, ulus devletlerin, üniversitelerin ve sivil alanın politika ürettiği bir konudur. Bu politikalar, hem Küresel Kuzey ve Batı ülkelerinin ekonomik, siyasi ve kültürel olarak çerçevesini çizdiği ve literatürde hâkim paradigmayı oluşturan algı ve pratikler doğrultusunda hem de ulus devletlerin tarihsel ve bölgesel beklenti, hassasiyet ve uygulamalarına göre şekillenmektedir. Bu çalışmada, Türkiye'nin dışarıdan gelen uluslararası öğrencilere ilişkin 2010'lu yıllarda şekillenen politikası, literatürdeki hâkim paradigma ve Türkiye'ye has tarihsel, kültürel ve bölgesel paradigmalar doğrultusunda incelenmiştir. Konuyla alakalı politika üreten ve bu politikayı sahaya yansıtan kamu görevlileri, akademisyenler ve sivil alan temsilcileri ile yapılan nitel görüşmelerin tematik olarak incelenmesi sonucu Türkiye'nin mevcut uluslararası öğrenci politikasının, çalışmada detaylı bir şekilde incelenen diğer dünya ülkelerinden çok daha farklı bir konumda olduğu, bu politikaya etki eden temel motivasyonların "öğrencinin kendi ülkesini kalkındırmasına yönelik eğitim ve kalkınma yardımı" üzerinde şekillenen aşkın bir arka plana sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Bu aşkınlığa etki eden kültürel ve siyasi faktörlerin beslendiği temel nokta, Türkiye'nin uluslararası öğrenci profiline ağırlık veren ülkelerin geçmişte Osmanlı İmparatorluğuna bağlı olan ülkeler oluşu ve bu durumun önemli bir itme-çekme faktörü olarak Türkiye ile gelen öğrenciler arasında kurduğu bağlantıdır. Tarihsel bağlantı ve bölgesellik gerçeğinden hareketle çalışma, Türkiye'nin mevcut uluslararası öğrenci politikasının, geçmiş on yıllar ve yüz yıllarda tecrübe ettiği dışarıdan öğrenci getirme süreç ve motivasyonlardan beslendiğini ortaya koymuştur. Tarihsel bir süreklilik olarak ortaya çıkan bu durum, Türkiye'nin uluslararası öğrenci politikasına, çalışmada ortaya çıkan "aşkın donörlük" kavramı açısından yaklaşılabileceğini göstermektedir.