Necmettin Erbakan Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@Erbakan, Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
Yeni nesil dizilemenin herediter renal tübüler hastalıkların tanısındaki yeri
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2025) Şanal, Sümeyye; Göktaş, Emine
Amaç: Kalıtsal renal tübüler hastalıklar, sıvı, elektrolit ve asit-baz dengesi bozuklukları ile seyreden, genetik ve fenotipik olarak heterojenite gösteren nadir bir hastalık grubunu oluşturur. Yeni Nesil Dizileme (NGS) teknolojileri, bu heterojen yapıyı anlamada ve birden fazla genin eşzamanlı analizini mümkün kılarak tanısal doğruluğu artırmada önemli bir araçtır. Bu çalışmada, merkezimizde değerlendirilen hastaların fenotipik özellikleri ile NGS verileri birlikte ele alınarak, Türk toplumunda gözlenen genetik varyasyonlar hakkında bilgi edinmek, genotip-fenotip ilişkisini daha iyi anlamak ve daha önce tanımlanmamış varyantları inceleyerek klinik veri ile korelasyonlarını değerlendirmek amaçlanmıştır. Yöntem: 2019–2023 yılları arasında Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Tıbbi Genetik Anabilim Dalı’na kalıtsal tübüler hastalık ön tanısı veya ilişkili klinik bulgular ile başvuran toplam 56 hastanın genetik analiz verileri retrospektif olarak incelenmiştir. Tüm hastalardan elde edilen DNA örnekleri, kalıtsal tübülopatilerle ilişkili genleri içeren hedefe yönelik NGS paneli ile analiz edilmiştir. Belirlenen dahil etme kriterlerini karşılayan 26 hastanın fenotipik ve genotipik verileri detaylı olarak değerlendirilmiş ve bu hastalar çalışma grubunu oluşturmuştur. Ayrıca, saptanan genetik varyantların aile içi segregasyonunu incelemek amacıyla Sanger dizileme veya hedefe yönelik NGS yöntemleri ile elde edilmiş veriler retrospektif olarak taranmıştır. Bulgular: Çalışma grubundaki 26 hastada, 12 farklı gende patojenik, olası patojenik ve önemi bilinmeyen varyant sınıflarına dahil olan toplamda 30 varyant tespit edilmiştir. Genetik tanı oranı ise %46,4 olarak belirlenmiştir. En sık saptanan kalıtsal tübülopati Gitelman sendromu olup, 10 hastada (%38,5) saptanmıştır. Bunu sırasıyla Bartter sendromu (4 hasta, %15,4), distal renal tübüler asidoz (3 hasta, %11,5), ailesel hipokalsiürik hiperkalsemi (2 hasta, %7,7) ve hipokalsemi (2 hasta, %7,7) izlemiştir. Ayrıca, beş olguda literatürde daha önce bildirilmemiş, “novel” varyantlara rastlanmıştır. Sonuç: Bu çalışmada, kalıtsal tübüler hastalıklarla ilişkili genlerde saptanan genetik varyantlar kapsamlı biçimde değerlendirilmiş; klinik önemi bilinmeyen ve literatürde daha önce bildirilmemiş varyantlar tartışılarak olası yeni genotip-fenotip korelasyonları ortaya konulmuştur. Elde edilen bulgular, mevcut literatüre katkı sağlamanın yanı sıra, kalıtsal tübülopatilerle ilgili gelecekte planlanacak araştırmalara, hastaların klinik yönetiminde ve tedavi stratejilerinin geliştirilmesinde yol gösterici olabilir.
Öğe
Teyipcan Eliyev'in şiirleri (notlar-metin-dizin)
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Karul, Ümit; Öztürk, Rıdvan
Teyipcan Eliyev, 1930-1989 yılları arasında Doğu Türkistan’da yaşamış çağdaş Uygur şairlerinden biridir. Şiirlerini 1945-1988 yılları arasında kaleme almıştır. 43 yıllık şairlik hayatında hemen her konuda şiir yazmıştır ve bu şiirleriyle Uygur halkının duygularına tercüman olmuştur. Üretken ve kalemi güçlü bir şair olan Teyipcan Eliyev’in şiirleri “Şerk Naḫşisi”, “Tinçliḳ Naḫşisi”, “Tügimes Naḫşa”, “Vetinimni Küyleymen”, “Zepmu Çirayliḳ Keldi Bahar”, “Bahar İlhami”, “Tallanġan Şéirler”, “Töhmet Ḳurbani” ve “Yantaḳ” adlı eserlerde yayımlanmıştır. 1986 yılında kansere yakalanan Teyipcan Eliyev, ölümüne yakın bir zamanda kendisi gibi şair olan arkadaşı Muhemmet Rehim’e vasiyette bulunmuştur. Yayımlanan ve o zamana kadar yayımlanmayan şiirlerini ve diğer eserlerini bir araya toplayarak düzenlemesini ve yayımlamasını vasiyet etmiştir. Muhemmet Rehim de Teyipcan Eliyev’in vasiyetini ölümünden sonra yerine getirmiştir ve Eliyev’in tüm şiirlerini kronolojik bir sıra ile toplayarak “Téyipcan Éliyév Şé’irliri” adıyla iki cilt hâlinde yayımlamıştır. 1997’de Pekin’de Milletler Neşriyatı tarafından yayımlanan bu eser, çalışmamızın ana malzemesini oluşturmaktadır. Bu çalışma, Teyipcan Eliyev ve şiirlerini saha araştırıcılarının dikkatine sunmak ve çağdaş Türk lehçeleri arasındaki çalışmalara katkıda bulunmak amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmamız Yeni Uygur Türkçesi ve Çağdaş Uygur Edebiyatı, Notlar, Transkripsiyonlu Metin ve Dizin olmak üzere dört ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde Uygurların tarihi kısaca verilmiş, Yeni Uygur Türkçesi tanıtılmış, Çağdaş Uygur Edebiyatının genel durumu özetlenmiş ve Teyipcan Eliyev’in hayatı verilmiştir. İkinci bölümde Yeni Uygur Türkçesinin eserde görülen karakteristik özellikleri, eserin kendine has dil özellikleri ve Eliyev’in üslubu notlar hâlinde verilmiştir. Üçüncü bölümde eserin Latin alfabesine yazıçevrimi yapılmıştır. Dizin bölümünde eserin sözlüğü gramatikal dizin şeklinde oluşturulmuştur. Elde edilen bilgi ve bulgular sonuç bölümünde maddeler hâlinde verilmiştir.
Öğe
Türkiye'de Ak Parti hükümetleri dönemlerinde askeri vesayet ve sivilleşme
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Oluç, Şerife; Bayrakcı, Erdal
Türkiye’de demokrasinin kurumsallaşma süreci, tekrarlanan askeri darbeler, muhtıralar ve darbe girişimleri nedeniyle defalarca kesintiye uğramıştır. Cumhuriyeti kuran kadroların asker kökenli olması, aynı zamanda askerin ‘koruyuculuk’ rolünü üstlendiği bir yönetim anlayışını doğurmuştur. Rejimin koruyuculuğu misyonunu üstlenen bu kadroların devleti “tehlikede” gördükleri her an devreye girip müdahalede bulunma istekleri Türk demokrasisinin 1960 yılından itibaren ortalama on yılda bir askeri müdahalelere maruz kalmasına neden olmuştur. Sivil-asker ilişkilerindeki bu sorunlu yapı, askeri vesayetin siyasal sistem üzerindeki etkisinin kurumsal bir nitelik kazanmasına ve ordunun devlet yönetimi üzerindeki belirleyici rolünün pekişmesine neden olmuştur. Türk siyasetinde askerin sivil otorite üzerindeki baskısı 2000’li yıllardan sonra azalmaya başlamıştır. AB adaylık süreci ile başlayan demokratik reformlar sivil-asker ilişkilerinin de demokratik zemine taşınması gerekliliğini ortaya çıkarmıştır. 2002 yılında tek başına iktidara gelen Ak Parti’nin politik alanı genişletmeye yönelik istekli ve kararlı yaklaşımı sivilleşmede yaşanan dönüşüm sürecini daha da hızlandırmıştır. Asıl kırılma ise 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşanmış askeri vesayetin sivil siyaset üzerindeki etkisi güçlü reformlarla sona erdirilmiş ve ordu, sivil alandaki güçlü konumunu yitirmiştir. Bu çalışmada, 2002 yılından itibaren iktidarda olan AK Parti’nin askeri vesayetle mücadele ve sivilleşme konularında gerçekleştirdiği reformlar ile bu reformların sivil-asker ilişkilerine yansıması incelenerek, gelinen noktanın yeterliliği değerlendirilmiştir.
Öğe
Konfeksiyon sektöründe baskı ve nakış kalite kontrolünde görüntü işleme yönteminin endüstriyel uygulaması
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) Yalçın Kan, Hiranur; Arıkan, Hüseyin; Uzun, Yusuf
Bu tez, konfeksiyon sektöründe baskı ve nakış kalite kontrol süreçlerinde görüntü işleme tekniklerinin uygulanabilirliğini incelemekte ve Beybo firması üzerinde gerçekleştirilen bir örnek uygulamayı ele almaktadır. Tez kapsamında, baskı ve nakış hatalarının tespitine yönelik bir kalite kontrol sistemi geliştirilmiştir. Sistem, bir referans numune ile üretimden çıkan ürünleri karşılaştırarak hataları otomatik olarak algılayabilmekte ve operatör müdahalesini en aza indirmektedir. Tezde, sistemin yapısı ve işleyişi detaylı bir şekilde açıklanmış; Raspberry Pi tabanlı bir donanım altyapısı ile kamera ve ışıklandırma entegrasyonu gerçekleştirilmiştir. Hataların tespiti sonrasında sistem, görsel bir uyarı mekanizması (kırmızı-yeşil ışık) ile sonuçları operatöre bildirmektedir. Bu uygulama, kalite kontrol süreçlerindeki insan hatalarını azaltmış, verimliliği artırmış ve süreçleri dijitalleştirerek iş gücü maliyetlerini düşürmüştür. Sonuç olarak, görüntü işleme ile kalite kontrol sistemleri, konfeksiyon sektöründe yüksek hassasiyetli hata tespiti ve süreç iyileştirmesi için yenilikçi bir çözüm sunmaktadır. Bu çalışma, sektör için benzer uygulamalara rehberlik edebilecek bir örnek teşkil etmektedir.
Öğe
Rus oryantalistleri E. A. Belyaev, I. M. Filshtinsky ve O. G. Bolshakov'un Emevî halifelerine yaklaşımları
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2025) Myrzabayeva, Kamila; Yüksel, Ahmet Turan
Emevîler dönemi, İslâm tarihinin önemli safhalarından biridir. Hz. Peygamber ve Hulefâ-i Râşidîn devrine özgü olan seçim esaslı yönetim anlayışından ilk olarak Emevîler vazgeçmiş, hilâfeti saltanata dönüştürmeleri sebebiyle yönetimleri tartışma konusu oluşmuştur. Emevîler hakkında mevcut bilgilerin büyük ölçüde Abbâsî dönemi müellifleri tarafından aktarılması, bu döneme dair önyargılı değerlendirmelerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Çağdaş araştırmalar, bu önyargılı yaklaşımın varlığını açıkça ortaya koymaktadır. Benzer şekilde Rus oryantalizminin de Emevîler üzerine yapılan çalışmalara özel dikkat gösterdiği görülmektedir. Bu çalışmada, Rus oryantalistlerin Emevî halifelerine dair yaklaşımları incelenmiştir. Araştırma giriş ve üç bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, Rus oryantalizminin oluşumu ve gelişimi ele alınmış, Rus oryantalistleri E. A. Belyaev, I. M. Filshtinsky ve O. G. Bolshakov hakkında genel bilgiler verilmiştir. Birinci bölümde, adı geçen üç Rus oryantalistin Emevî Devleti’nin kuruluşuna, Süfyânîler dönemine ve Süfyânî iktidarının sona ermesine dair görüşleri incelenmiştir. İkinci bölümde, Emevîler’in yükseliş devri çerçevesinde Abdülmelik b. Mervân ve Velîd b. Abdülmelik’e dair değerlendirmelerine yer verilmiştir. Üçüncü bölümde ise Emevîler’in Velîd b. Abdülmelik’ten sonraki dönemleri ve yıkılışına ilişkin görüşleri ele alınmıştır.