Necmettin Erbakan Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Erbakan, Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.
Güncel Gönderiler
Son trimesterdeki gebelerde risk algısının doğum korkusu ile ilişkisi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Ersoy, Merve; Altuntuğ, Kamile
Doğum korkusu, gebeliğin özellikle son trimesterinde gebelerin yaşadıkları kendisine ve bebeğine zarar geleceği veya doğumun ölümle sonuçlanacağını düşündüğü bir kaygı halidir. Doğum korkusunun anne ve bebek için pek çok olumsuz sonucu olabilmektedir. Ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçların önüne geçmek, anne ve bebek sağlığını koruyup iyileştirmek için doğum korkusu ve ilişkili faktörler ele alınmalıdır. Bu çalışma, son trimesterdeki gebelerde risk algısının doğum korkusuyla ilişkisini incelemek amacıyla yapılmıştır. Tanımlayıcı ve ilişki arayıcı türde yapılan bu çalışma 284 gebe ile yürütülmüştür. Veriler araştırmacı tarafından 01.10.2023-01.02.2024 tarihleri arasında, Gebelerin tanıtıcı özellikleri ile ilgili anket formu, Gebelikte Risk Algısı Ölçeği ve Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği (A Versiyonu) kullanılarak yüz yüze görüşme yöntemi kullanılarak toplanmıştır. Verilerin analizinde sayı, yüzde, ortalama ve standart sapma, bağımsız gruplar için t testi, Mann Whitney U testi, Pearson korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırmanın sonunda, gebelerin Gebelikte Risk Algısı Ölçeğinden aldıkları toplam puan ortalaması 26,64±18,27, bebeğe yönelik risk algısı puan ortalaması 13,57±10,91, kendisine yönelik risk algısı puan ortalaması 13,08±8,26 ve Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi (A Versiyonu) Ölçeğinden aldığı puan ortalaması 59,89±22,82 olduğu bulunmuştur. Gebelerin düşük düzeyde doğum korkusu yaşadıkları ve düşük düzeyde risk algısına sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Gebelerin Gebelikte Risk Algısı Ölçeği puanları ile Wijma Doğum Beklentisi/Deneyimi Ölçeği puanları arasında pozitif yönde anlamlı düzeyde ilişki olduğu bulunmuştur (p<,001). Sonuç olarak son trimesterdeki gebelerin risk algısı ile doğum korkusu arasında pozitif yönde ve anlamlı düzeyde ilişki bulunmuştur. Sonuçlar doğrultusunda, sağlık profesyonelleri doğum öncesi bakımda gebelerin kendisine ve bebeğine yönelik risk algısını ve doğum korkusunu değerlendirmeli. Girişimleri gebenin psikososyal sağlığını koruyucu ve geliştirici yönde planlayıp, bakımda bütüncül uygulamalara yer vermelidir.
Perkütan koroner girişim sırasında müzik dinleme ve stres topu uygulamasının hastaların anksiyete düzeyine ve hemodinamik parametrelerine etkisi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Yıldız, Keriman; Yüksel, Serpil; Yılmaz, Ahmet
İnvaziv koroner girişim hastaların anksiyete düzeyini artırmakta ve hemodinamik parametrelerinde değişikliğe neden olmaktadır. Bu araştırmada, perkütan koroner girişim (PKG) sırasında müzik dinleme ve stres topu uygulamasının hastaların anksiyete düzeyine ve hemodinamik parametrelerine etkisini belirlemek amaçlandı. Prospektif paralel, üç kollu (müzik dinleme, stres topu, kontrol) randomize olmayan kontrollü araştırma, Karaman Eğitim ve Araştırma Hastanesi Koroner Anjiografi Ünitesi'nde gerçekleştirildi. Araştırma kapsamına, 10 Ağustos 2022-22 Şubat 2023 tarihleri arasında PKG uygulanan, 18 yaş ve üzeri 183 hasta alındı. Her bir kola 61 hasta atandı. Hastalar, hasta yakınları, klinik çalışanları, istatistikçi, kol atamasına körlendi. Araştırma için etik kurul ve kurum izni alındı. Müzik koluna PKG süresince kulaklık ile Hüseyni Makamı enstrümantal müzik dinletildi. Stres topu kolundan PKG süresince topu sıkmaları, beşe kadar saydıktan sonra gevşetmeleri, girişim süresince sıkma ve sayma işlemini tekrarlamaları istendi. Veri analizinde, tanımlayıcı istatistikler, Ki-Kare testleri, Mann-Whitney U testi, Tek Yönlü Varyans Analizi, Kruskal-Wallis H testi, Wilcoxon İşaretli Sıralar Testi, Bağımlı Gruplar t testi, post hoc testler ve etki büyüklüğü kullanıldı. Stres topu ve müzik uygulamasının PKG kaynaklı anksiyete üzerinde anlamlı etkisinin olmadığı saptandı (p>0,05). Kol içi karşılaştırmalarda, anksiyetenin stres topu kolunda 0,57, müzik kolunda 0,72, kontrol kolunda ise 0,66 etki büyüklüğünde azaldığı saptandı (p<0,001). Stres topu ve müziğin, kalp atım ve solunum hızı dışında diğer hemodinamik parametreleri anlamlı olarak etkilemediği belirlendi (p>0,05). Müzik kolundakilerin kalp atım hızının stres topu kolundakilerden (p=0,023, etki büyüklüğü=0,47) solunum hızının da kontrol kolundakilerden (p<0,001, etki büyüklüğü=0,63) anlamlı olarak daha düşük olduğu saptandı Kol içi karşılaştırmalarda ise, sistolik kan basıncının tüm kollarda, diyastolik kan basıncının ve solunum hızının sadece müzik kolunda, ortalama arter basıncının da sadece stres topu ve müzik kolunda anlamlı olarak azaldığı saptandı. Sonuç olarak araştırma bulguları, stres topu ve müzik uygulamasının PKG hastalarının anksiyete düzeyini ve kalp atım ve solunum hızı dışındaki hemodinamik parametrelerini anlamlı olarak etkilemediğini gösterdi. Kol içi yapılan karşılaştırmalarda, tüm hastaların PKG sonrası anksiyete düzeylerinin anlamlı olarak azaldığı, ancak en fazla azalmanın müzik kolunda olduğu belirlendi. Bu bulgu, PKG sırasında müzik dinletmenin anksiyetenin azaltılmasına katkı sağlayabileceğine dikkati çekmektedir. Aynı hasta grubunda, müziğin bu etkisinin araştırıldığı yeni çalışmalara gereksinim vardır. Anahtar Kelimeler: Anksiyete, Hemodinamik parametre, Müzik, Perkütan koroner girişim, Stres topu.
Retinopati muayenesi sırasında dinletilen farklı müziklerin prematüre bebeklerin ağrı ve konfor düzeyine etkisi: Randomize kontrollü çalışma
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Kıvrak, Gizem; Köse, Semra
Bu çalışma ROP muayenesi sırasında dinletilen farklı müziklerin prematüre bebeklerin ağrı, konfor ve fizyolojik parametreler üzerine etkisini belirlemek amacıyla prospektif randomize kontrollü çalışma olarak yapıldı. Çalışma Konya'da bulunan bir Şehir Hastanesi'nin Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitesi'nde Ocak 2023-Haziran 2024 tarihleri arasında yürütüldü. Örneklem seçiminde tabakalı randomizasyon yöntemi kullanılmış olup müdahale 1 (yağmur çubuğu grubu n:25), müdahale 2 (beyaz gürültü grubu n:25), kontrol (n:25) olmak üzere toplam 75 prematüre bebek çalışmaya dâhil edildi. Müdahale grubundaki prematüre bebeklere ROP muayenesinden 3 dakika öncesinde, muayene sırasında ve muayeneden 3 dk sonrasında yağmur çubuğu ve The happiest baby müziklerinden beyaz gürültü dinletildi. Kontrol grubundaki bebeklere ise rutin muayene ve hemşirelik bakımı uygulandı. Tüm gruplarda ROP muayene işlemi video kaydına alınarak görüntüler araştırmacı ve birbirine kör iki gözlemci olmak üzere toplam üç kişi tarafından incelendi. Muayene öncesi, sırası ve sonrasında alınan video kayıtlarının 1. Dakikasında prematüre bebeklerin ağrı ve konfor değerlendirmeleri yapıldı. Veriler Bebek Bilgi Formu, Hasta Takip Formu, Yenidoğan Ağrı Ajitasyon ve Sedasyon Ölçeği, Prematüre Bebek Konfor Ölçeği ile toplandı. Verilerin analizinde hastalara ait sayısal tanımlayıcı özelliklerin gruplar arası karşılaştırılmasında Bağımsız Örneklem t Test, kategorik tanımlayıcı özelliklerin gruplar arası karşılaştırılmasında ise ki-kare testlerinden (Pearson kikare/Fisher exact test) yararlanıldı. Değerlendiriciler arası uyum Sınıf İçi Korelasyon Katsayısı (ICC) ile incelenirken üç ölçüm zamanı arasında karşılaştırmalar Tekrarlı Ölçümlerde ANOVA analizi ile yapıldı. Gruplarda değişkenlerin izlem zamanlarına göre karşılaştırılmasında karışık düzen varyans analizi (ANOVA) kullanıldı. Analizlerde ana etkilerin karşılaştırılmasında Bonferroni düzeltmesi uygulandı p<0,05 değeri istatistiksel olarak önemli kabul edildi. Yağmur çubuğu, beyaz gürültü ve kontrol gruplarındaki prematüre bebeklerin tanımlayıcı özellikleri benzer (homojen) dağılıma sahiptir (p>0,05). Prematüre bebeklerin muayenede önceki 1. dakikada muayene sırasında 1. dakikada ve muayene sonrası 1 dakikadaki ölçüm zamanlarında yağmur çubuğu grubunda NPASS ortalamaları beyaz gürültü ve kontrol gruplarından istatistiksel olarak düşük bulundu. Aynı zamanda işlem öncesi ve işlem sonrası ölçüm zamanlarında yağmur çubuğu grubunda konfor ölçeği puan ortalaması beyaz gürültü ve kontrol gruplarından istatistiksel olarak düşük bulundu (p<0,05). Yağmur çubuğu ve beyaz gürültü gruplarında işlem öncesi ve işlem sonrası zamanında SpO2 ortalaması işlem sırasında ölçümlerinden istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edildi (p<0,05). Yağmur çubuğu ve beyaz gürültü gruplarında işlem öncesi ve işlem sonrası zamanında kalp tepe atım hız ortalaması işlem sırasında ölçümlerinden istatistiksel olarak anlamlı farklılık tespit edildi (p<0,05). Sonuç olarak prematüre bebeklere ROP muayenesi sırasında dinletilen farklı müziklerin ağrı ve konfor üzerinde anlamlı bir etkisinin olduğu bulundu.
Ortopedi kliniğinde yatan yaşlı hastalarda sağlık okuryazarlığı ve öz-bakım gücü ilişkisi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2024) Kapu, Samed; Faydalı, Saide
Yaşlanma insanlar için kaçınılmaz olan; bireyin davranışlarında ve fonksiyonlarında önemli değişikliklerin yaşandığı bir dönemdir. Yaşlanmayla birlikte kas-iskelet sistemi problemleri de artmaktadır. Ortopedik cerrahi, yaşlılara en fazla uygulanan cerrahi operasyonlar arasında yer almaktadır. Bu işlemler yaşlı bireyin öz bakım gücünü etkilemektedir. Sağlık okuryazarlığı doğru sağlık kararları almak için sağlık bilgilerini anlama ve kullanma becerisidir. Sağlık okuryazarlığı düzeyinin öz bakım gücünü etkileyeceği düşünülmüştür. Bu çalışmanın amacı ortopedi kliniğinde yatan yaşlı hastalarda sağlık okuryazarlığı ve öz bakım gücü ilişkisini belirlemektir. Araştırma, Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi, Ortopedi ve Travmatoloji kliniğinde tedavi olan 96 hasta ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın verileri 15 Temmuz 2023-16 Mart 2024 tarihleri arasında hastaların özelliklerini içeren Anket Formu, Sağlık Okuryazarlığı Ölçeği ve Öz Bakım Gücü Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Araştırmaya ameliyat sonrası I. gününde olan, okuma-yazma bilen, 60 yaş ve üzeri ortopedi hastaları dahil edilmiştir. Araştırma için Necmettin Erbakan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Etik Kurulu'nun ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nin izni alınmıştır. Verilerin toplanmasından önce, araştırmaya katılmaya gönüllü olan hastaların aydınlatılmış onamları yazılı olarak alınmıştır. Araştırma verilerinin analizinde Bağımsız Örneklem t Test, ANOVA, Bonferroni testi, Pearson korelasyon katsayısı, doğrusal ve çoklu regresyon kullanılmıştır. Araştırma sonucunda hastaların sağlık okuryazarlığı ölçeği puan ortalamaları 87,93±19,58 iken, öz bakım gücü puan ortalamaları 90,41±19,84 olarak bulunmuştur. Araştırma sonucunda sağlık okuryazarlığı ile öz bakım gücü puanları arasında pozitif yönlü, istatistiksel olarak anlamlı güçlü ilişki bulunmuştur (r=0,756; p<0,05). Sağlık okuryazarlığı puanı, öz bakım gücü puanlarını %57,2 düzeyinde açıklamaktadır. Sağlık okuryazarlığı puanındaki bir birimlik artışın, öz bakım gücü puanını 0,766 puan arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Çoklu regresyon modellemesine göre; yaş, cinsiyet, eğitim durumu, kronik hastalığı olma, yardımcı araç/gereç kullanımı, hastanın yaşadığı sorunların varlığı ve sağlık okuryazarlığı puanı, öz bakım gücü puanlarını %63 düzeyinde açıklamaktadır. Sonuç olarak, ortopedik cerrahi geçiren yaşlıların sağlık okuryazarlıkları düzeyi ortalamanın biraz üzerinde; öz bakım gücü düzeyleri ortalamanın üstünde bulunmuştur. Yaşlı ortopedi hastalarının sağlık okuryazarlığı ile öz bakım güçleri arasında pozitif yönlü güçlü ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Sağlık okuryazarlığının parçaları olan bilgiye erişim, bilgileri anlama, değerlendirme ve uygulama becerilerinin kazanımı ile bireylerin öz bakım faaliyetlerini bağımsız bir şekilde yerine getirebilme kapasitesi artacaktır. Klinik tedavi ve bakım sürecinde yaşlı hastaların sağlık okuryazarlığı düzeylerini artırmanın yanı sıra, öz bakım gücünü etkilediği bulunan yaş, cinsiyet, eğitim durumu, kronik hastalığı olma, yardımcı araç/gereç kullanımı, hastanın yaşadığı sorun olup olmamasının tedavi ve bakımın planlanmasında dikkate alınması önerilir. Sağlık okuryazarlığının, sağlık hizmetlerinden daha etkin yararlanma, karar verme yeteneğinin artması ve sağlık sonuçlarının iyileşmesi gibi konulara ilişkin etkisinin de araştırılması önemlidir.
Farklı güneş paneli üretim süreçlerinin çevresel etkilerinin LCA yöntemi ile karşılaştırılması
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Eryılmaz, Olcayto Doğukan; Demet, Atıf Emre
Günümüzde çevresel sorunlar ve enerji taleplerindeki artış, güneş enerjisinin temiz ve sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak öne çıkmasını sağlamaktadır. Bu araştırma, güneş paneli üretim süreçlerinde kullanılan farklı yöntemlerin çevresel etkilerini değerlendirmek amacıyla Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi /Life Cycle Assesment (LCA) yöntemini kullanmaktadır. Bu çalışmada, multi-kristal güneş paneli ve kadmiyum tellür (CdTe) ince film güneş paneli üretim süreçlerinin çevresel etkileri incelenmiştir. LCA analizi, güneş paneli üretim süreçlerinin her aşamasında ortaya çıkan çevresel etkileri kapsamlı bir çerçeve içinde değerlendirir. Ham madde çıkarma, üretim, taşıma, kullanım ve bertaraf aşamalarında çeşitli çevresel göstergeler analiz edilmiştir. Özellikle, multi-kristal güneş paneli ve kadmiyum tellür ince film güneş paneli üretim süreçlerindeki dört ana aşama (İngot üretimi, Wafer üretimi, Güneş hücresi üretimi, Güneş paneli üretimi) OpenLCA uygulaması kullanılarak analiz edilmiştir. Çevresel göstergeler arasında enerji tüketimi ve su kullanımı yer almaktadır. LCA yöntemiyle elde edilen veriler, her iki güneş paneli teknolojisinin çevresel göstergeler açısından farklılıklar gösterdiğini ortaya koymaktadır. Polikristal güneş paneli üretiminde kullanılan etil vinil asetat (EVA) için abiyotik tükenme değeri 6,72x10-6 Kg 1,4-DB eq iken, kadmiyum tellür panellerde bu değer 3,66x10-6 Kg 1,4-DB eq olarak hesaplanmıştır. Solar cam üretiminde ise polikristal panellerde 6,41x10-7 Kg 1,4-DB eq, kadmiyum tellür panellerde 6,06x10-7 Kg 1,4-DB eq abiyotik tükenme değeri ölçülmüştür. Bu sonuçlar, kadmiyum tellür panellerin hem daha az enerji tükettiğini hem de daha sürdürülebilir bir seçenek olduğunu ortaya koymaktadır. Elde edilen bulgular, sürdürülebilir enerji üretimine yönelik stratejiler geliştirilirken, endüstride tercih edilecek güneş paneli teknolojilerinin seçiminde rehberlik sağlar. Çalışma, gelecekteki enerji üretimi ve çevresel politika oluşturulması konularında önemli bir rol oynar.