Necmettin Erbakan Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Erbakan, Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Cam elyaf kompozitlerin düşük hızlı darbe deneyinin matematiksel modellenmesi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Özdemir, Özlem; Kayrıcı, Mehmet; Gök, Onur
Bu çalışmada, [90/90/90/90], [90/0/90/0], [90/+45/-45/0], [+45/-45/+45/-45], [+55/- 55/+55/-55] fiber doğrultularından oluşan dört katmanlı kompozit yapıların düşük hızda darbe davranışları sonlu elemanlar yöntemi ile incelenmiştir. Her bir numunenin kalınlığı 2 mm olup boyutları 50x50,100x100,150x150,200x200mm'dir. ASTM-7130 standardına göre yapılan analizlerde numunelerin fiber yönelimi ve numune boyut farklılıklarından oluşan darbe hasarları araştırılmıştır.
Farklı asitlikte peynir altı suyu kullanılarak üretilen tozların yapısal özelliklerindeki değişimin belirlenmesi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Kamanlı, Beyza; Sert, Durmuş
Peynir altı suyu (PAS), sütün organik asit ya da peynir mayası ile pıhtılaştırılarak ortaya çıkan pıhtının yağsız veya tam yağlı yapıdaki sütten ayrıştırılmasından sonra geriye kalan ve içeriğindeki riboflavinden dolayı sarı ya da yeşilimsi sıvıya denmektedir. PAS, laktoglobülin, laktoalbumin, serum proteinleri ile birlikte farklı miktarlarda vitamin, yağ, laktoz ve mineral maddeler içerdiğinden dolayı süt endüstrisinde besin değeri yüksek yan ürünler arasındadır. Bu tez çalışmasında farklı asitliklerde ki PAS kullanılarak üretilen tozların yapısal özelliklerindeki değişimlerin incelenmesi, numunelerde asitten kaynaklı meydana gelen reolojik değişikliklerin kaydedilmesi hedeflenmiştir. Fizikokimyasal, biyokimyasal, fonksiyonel ve partikül dağılım özellikleri ayrı ayrı incelenmiştir. Fizikokimyasal analiz olarak yağ, renk, protein analizleri yapılmıştır. Tesktürel anlamda dağılabilirlik, ıslanabilirlik, çözünebilirlik, partikül büyüklüğü ölçümleri yapılmıştır. Yapılan araştırmalar ve elde edilen veriler sonucunda pH ve kalsiyumun doğru orantılı olduğu, peynirin üretim aşamalarından öğütme sırasında düşük pH’ın daha sert bir peynir elde edilmesine, tuzlama sırasında ki düşük pH’ın ise daha yüksek miktarda tuz emilimine yol açtığı, asitliğin peynirin karakteristik lezzetinin ve dokusunun oluşumuna katkı sağladığı gözlemlenmiştir. Bu anlamda pH’ın süt ürünleri üretiminde önemli bir kontrol parametresi olduğu vurgulanmıştır.
Hatalı ürünlerin görüntü işleme yöntemleri ile tespiti ve delta robot ile elenmesi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Aladağ, Nazır Can; Uzun, Yusuf
Gelişen teknolojiyle birlikte Endüstri 4.0 kavramı hayatımıza girmiş ve karanlık fabrika terimi popüler hale gelmiştir. Bu yeni nesil fabrikalarda insan faktörünün en aza indirilmesiyle üretim süreçleri robotik sistemler tarafından gerçekleştirilmeye başlanmıştır. Ancak, bu otomasyon sürecinde üretimde meydana gelebilecek aksaklıklar, ürünlerin hatalı üretilmesine yol açabilir ve bu durum ürün kalitesi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Bu tezde, görüntü işleme teknikleri kullanılarak üretilen ürünlerdeki hataların tespit edilmesi ve delta robot kullanılarak bu hatalı ürünlerin ayıklanması üzerine çalışmalar yapılmıştır. Görüntü işleme ile hatalı ürünler algılanmış ve delta robot yardımıyla üretim hattından çıkarılmıştır. Bu sayede, üretim sürecindeki hataların belirlenmesi ve hatalı ürünlerin ayıklanması hedeflenmiştir. Bu çalışmada, robotik sistemlerin entegrasyonu ve etkinliği detaylı bir şekilde incelenmiştir. Görüntü işleme yöntemlerinin ve delta robotun birlikte kullanıldığı sistemde %95 oranında başarı elde edilmiştir.
İçme suyu dağıtım şebekelerinde sürdürülebilir basınç yönetimi: Konya örneği
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) Değirmenci, Muhammet Nurullah; Eryürük, Kağan
Dünya nüfusu zamana bağlı olarak artış göstermekle birlikte artan sanayileşme, ulaşım, ısınma gibi faktörlerin etkisiyle atmosfere sera gazı salınımı da artarak Küresel İklim Değişikliği üzücü bir şekilde en derinden yaşanmaktadır. Su kaynaklarının azalması ve etkin bir şekilde kullanılmaması gelecek nesillere hatta yakın bir zaman diliminde bizlere tehditler oluşturması kaçınılmazdır. Oluşabilecek tehditleri minimize etmek için bazı önlemler alınması gerektiğini bütün paydaşlar tarafından bilinmektedir. Dünyada çok az bulunan tatlı su kaynaklarının korunması ve etkin bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Resmi Gazetede belirtildiği üzere büyükşehir ve il belediyeleri, su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla %30, 2028 yılına kadar ise en fazla %25 düzeyine; diğer belediyeler su kayıplarını 2023 yılına kadar en fazla %35, 2028 yılına kadar en fazla %30, 2033 yılına kadar ise en fazla %25 seviyesine getirmesi beklenmektedir. Konya ilinde seçilen bir bölgede yapılan basınç yönetimi ile su kayıplarını en aza indirmek, arıza sayılarını azaltmak, son kullanıcılara kesintisiz, yeterli miktarda ve uygun basınçta su temin etmek için hidrolik modelleme ve bazı çalışmalar yapılmıştır. Etkin su yönetimi, tüketim azaltıcı politikalar ve teknolojik gelişmeler gibi iyileştirmelerin etkisinden fiziki kayıp kaçak 2021 yılı için %26,9, 2022 yılı için %25,8 ve 2023 yılı için %24,4 olduğu ve yıllara bağlı olarak su kayıplarının düşürüldüğü saptanmıştır. Konya’nın 2014-2023 yılları arasındaki 10 yıllık arıza sayıları ve su kayıpları değerleri doğrusal regresyon modelleri ile analiz edilmiştir. Geçmiş veriler baz alınarak gelecekte su kayıplarına bağlı arıza sayısı, nüfusa bağlı su kayıpları ve nüfusa bağlı arıza sayılarının ne olacağı regresyon analizi ile tahmin edilmiştir.
Ortopedik uygulamalar için polikaprolakton-kitosan nanolif kaplı Ti-mikroalaşımlı AZ31 Mg alaşımının biyobozunurluk özelliklerinin araştırılması
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2024) Yıldırım, Gamze; Candan, Şennur
Bu tez çalışmasında, ortopedik implant uygulamaları için AZ31 Mg alaşımının Ti mikro alaşımlandırma (ağr. %0,1 Ti, AZ31Ti) ile kontrollü biyobozunur özelliğinin geliştirilmesi çalışılmıştır. Çalışma kapsamında, AZ31 ve AZ31Ti alaşımlarının mikroyapı, sertlik ve çekme dayanımları karşılaştırılmıştır. Kaplanmamış ve elektro-eğirme yöntemi ile nanofiber kaplanmış alaşımların biyouyumluluk ve hücre tutunma testinin yanı sıra yapay vücut sıvısı (SBF) içinde in-vitro korozyon dayanımları araştırılmıştır. Fiber oluşumu için polikaprolakton (PCL) ve kitosan (CS) kullanılmıştır (PCL/CS). Ayrıca, PCL/CS karışımına karanfil özütlü enkapsüle gümüş nanopartikül (eAgNP) ilave edilerek ayrı bir kaplama karışımı (PCL/CS-eAgNP) hazırlanmıştır. AZ31Ti yüzeylerine elektro-eğirme yöntemiyle PCL/CS ve PCL/CS-eAgNP olmak üzere iki farklı nanofiber kaplama yapılmıştır. Biyouyumluluk testi için MC3T3-E1 (CRL-2593) osteoblast hücreleri model olarak kullanılmıştır. Malzeme karakterizasyon analizleri; Optik Mikroskop (OP), Taramalı Elektron Mikroskobu (SEM), Alan Emisyonlu Taramalı Elektron Mikroskobu (FE-SEM), X-Işınları Difraksiyonu (XRD), Fouirer Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopisi (FTIR), temas açısı ölçümleri ile yapılmıştır. OP görüntüleri ve SEM mikroyapı sonuçları; AZ31 ile kıyaslandığında, Ti mikro alaşımlamayla ortalama tane büyüklüğü ve şekillerinde belirgin bir farklılık olmadığını göstermiştir. XRD analizleri, AZ31 ve AZ31Ti alaşımlarının difraksiyon kırınımlarının benzerlik gösterdiğini ve Ti mikro alaşımlamanın AZ31 alaşımının kristal yapısının değiştirmediğini göstermiştir. Ti mikro alaşımlamayla hadde numunelerin sertlik değerlerinde ve mekanik özelliklerinde kayda değer bir değişiklik olmadığı gözlemlenmesine rağmen SEM analizleri, korozyon kaybı sonuçlarını teyit ederek en fazla korozyona uğrayan alaşımın AZ31 alaşımı oluğunu göstermiştir. FESEM görüntüleri, PCL/CS ve PCL/CS-eAgNP kaplamaların ortalama fiber çapları arasında anlamlı bir fark bulunmadığını ve her iki kaplama için de ~55 nm olduğunu göstermiştir. PCL/CS kaplı numunenin temas açısı 123° ve PCL/CS-eAgNP kaplı numunenin ise 118° olarak ölçülmüş ve eAgNP ile kaplamanın ıslatma özelliğinin çok da değişmediği, PCL/CS nanofiber kaplı AZ31Ti alaşımının korozyon kaybı, kaplanmamış AZ31Ti numunesine oldukça yakın olduğu için kaplamanın korozyon kontrolünde beklenen performansı gösteremediği sonucuna varılmıştır. XTT hücre proliferasyon testine göre absorbans sonuçları; PCL/CS kaplanmış numunelerin kaplanmamış alaşım grubuna kıyasla daha iyi biyouyumluluğa sahip olmasına karşın PCL/CS-eAgNP kaplı numunelerin en zayıf biyouyumluluğa sahip olduğunu göstermiştir. Hücre kültürü çalışmaları sonrasında numunelerin SEM görüntülerinde, kaplanmamış numune, zayıf hücre yapışması sergilerken, hücreler, karakteristik kaplama morfolojisi nedeniyle PCL/CS nanofiber kaplı numune üzerinde düzleşmekte ve genişlemekte olduğu gözlemlenmiştir.