Yazar "Demirci, Şerafettin" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Penetran göğüs travmalarına bağlı ölümler(1998) Demirci, Şerafettin; Günaydın, İ. GürselBu çalışmada 1 ocak 1994- 31 aralık 1995 yılları arasında 2 yıllık zaman aralığında otopsisi yapılmış, ölümü PGT olan 604 olgu ve I ocak 1994-31 aralık 1996 yılları arasında 3 yıllık bir zaman diliminde PGT tanısıyla hastaneye getirilen tedavi sonrası yaşamlarını sürdüren 60 olgu geriye dönük olarak değerlendirildi. PGT'larına bağlı ölümler tüm adli otopsilerin %13.6 oluşturmakta idi. Her iki cinste de genç erişkin yaş grubunda (20-40 yaşları) belirgin olarak daha sık görüldü. Olgularda sıcak aylarda önemli bir artış olduğu tespit edildi. Ölüm yeri belirtilen 133 olgudan 75'i (%56.4) olay yerinde ölü bulunan olgulardır. Penetran göğüs travması sonucu ölen vakalar arasında en sık rastlanan ölüm nedeni kanamalar olarak tespit edildi. Gerek ölenlerde gerekse yaşamlarını sürdürenlerde olayda en sık KDA'ler kullanılmış olup, orijine bakıldığında, ölenlerin %89.7'si cinayet iken, yaşayanların %95'ini kasten yaralama olguları oluşturmakta idi. KDA'lerle işlenmiş cinayetlerde %58.8 oranla savunma yarası bulundu. Olguların %19.3'inde alkol tespit edilmiştir. Yaralanma %40. 1 olguda sadece göğüs bölgesinde iken, %17.7 olguda göğüs+ekstremite yaralanması saptandı. Göğüs bölgesinde tespit edilen yaraların "/oöS^'u tek yara olup, yaralar %39.7 oranla göğsün sol tarafında bulunmakta idi. En sık yaralanan göğüs içi organ akciğer, en çok yaralanan batın içi ve retroperitoneal organlar sırasıyla karaciğer ve böbrek olarak tespit edildi. Toraks içerisinde en çok yaralanan büyük damar arkus aorta ve çıkan dalları iken, kalp yaralanmalarında sol ventrikül yaralanması daha fazla olduğu saptandı. Olguları %80.0'de atış mesafesi tayini için elbiselerin tetkiki gerekli görüldüğü saptandı. PGT'da ek ölüm nedeni olarak en çok %1.9 oranla asfıksi bulundu. Yaşayan olgularda ortalama hastanede yatış süresi 5.9 gün bulundu. Yaşayan olguların %88.4'ü konservatif yöntemlerle tedavi edildiği saptandı. Elde edilen sonuçlar literatür bilgileri ışığında değerlendirildi.