Yazar "Dikkaya, Harun" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Ahmet Mithat Bahârî Beytur'un hayatı, eserleri ve Mihrâb-ı Aşk adlı eseri(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2016) Dikkaya, Harun; Atik, HikmetXX. yüzyıl siyasi, sosyal ve edebi alanda birçok değişimin ve etkileşimin yaşandığı dönemdir. Mithat Bahârî Beytur da bu dönemin önemli Mevlevî şairlerindendir. Mihrâb-ı Aşk, Bahârî'nin şiirlerinin önemli bir kısmının yer aldığı eseridir. Bu çalışmanın amacı, Bahârî'nin hayatını ve eserlerini inceleyip Mihrâb-ı Aşk'taki dinî ve tasavvufî unsurları tespit etmektir. Şairimizin tüm şiirleri mürettep bir divan şekline göre tasnif edilmiş, tahlil yöntemiyle şâirimizin dinî ve tasavvufî görüşü ortaya konulmaya çalışılmıştır.Mihrâb-ı Aşk'ta Allah ve Peygamber aşkı ile Mevlânâ sevgisinin yoğun olarak işlendiği görülmüştür. Şairimiz din ve tasavvufla ilgili tüm görüşlerini İslam dinine uygun olarak ortaya koyar. Ayrıca bulunduğu dönemin önemli olayları ile ilgili görüşleri de şiirlerde yer alır.Sonuç olarak bu tezin amacı XX. yüzyılın önemli mutasavvuf şairlerinden Bahârî'nin edebî ve tasavvufî kişiliği ile eserini edebiyat dünyasına tanıtmaktır.Öğe Bir edebî tür olarak kıyâfet-nâme ve Bursalı Murâdî'nin kıyâfet-nâme'si(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2022) Dikkaya, Harun; Ak, MuratKıyâfet-nâme, bir kimsenin saç, göz, el ayak gibi organlarına ve fizikî özelliklerine bakarak onun ahlâkı ve karakteri hakkında tahmin ve tespitte bulunmayı konu edinen ilimdir. İnsanın fizikî yapısını dikkate alarak kişilik özellikleri ile ilgili yapılan tespitlerin varlığı çok eskilere dayanmakla birlikte, bir edebî tür olarak kıyâfet-nâme Türk edebiyatına, Arap ve Fars kaynakları üzerinden girmiştir. İnsanın dış görünüşünden yola çıkarak iç dünyası hakkında hüküm vermek ile ilgili konuların işlendiği kıyâfet-nâmelerin Türk edebiyatında birçok örneğine rastlanır. Türün, Türk edebiyatındaki ilk örneğinde telif sebebi, erkek hizmetçi ve cariye alımında dikkat edilmesi gereken hususların bilinmesi olarak zikredilir. Sonraki dönemlerde kaleme alınan kıyâfet-nâmelerde telif sebebinin, insanın başkalarını tanıması ve bu şekilde karakterlerine göre muamale etmesi, hayır ve şerrin kimden geleceğini bilerek amel etmesinin sağlanması, yaratılışın sırlarını bilmesi ve ebedî mutluluğa vakıf olmayı öğrenmesi olarak zikredildiği görülür. Kıyâfet-nâme türünün Türk edebiyatındaki manzum örneklerinden biri II.Bayezid devri şairlerinden Bursalı Murâdî’ye aittir. Murâdî'nin Kıyâfet-nâmesi’nde insana ait fizikî özellikler yirmi fasılda değerlendirilmiştir. Eserde yer alan değerlendirmelerin, Türk edebiyatında kıyâfet-nâme türünün öne çıkan örnekleri olarak kabul edilen Hamdullah Hamdî, Erzurumlu İbrahim Hakkı ve Şaban-ı Sivrihisarî'nin Kıyâfet-nâme'leriyle büyük ölçüde benzerlik gösterdiği görülmektedir. Bu makalede önce kıyâfet-nâmelerin Arap, Fars ve Türk edebiyatlarındaki örnekleri hakkında bilgi verilmiş, ardından Bursalı Murâdî’nin Kıyâfet-nâmesi şekil ve muhteva özellikleri açısından incelenmiştir. İçerdiği hükümler açısından türün öne çıkan diğer örnekleriyle mukayese edilen eser ilk kez neşredilmiştir.Öğe Bursalı Murâdî Hayatı, Eserleri ve Ledün-Nâme Adlı Mesnevîsi(Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2021) Dikkaya, Harun; Atik, HikmetLedün-nâme, Bursalı Murâdî tarafından 1504 yılında telif edilmiş bir mesnevîdir. Muhtevasından dinî ve tasavvufî birçok konu barındırmaktadır. Ledün-nâme, Hızır ağzından anlatılmış ve başından sonuna kadar Muzaffer isimli karakterle Hızır arasında soru-cevaba dayalı bir usul üzerine kuruludur. Bu çalışma, elimizde iki nüshası mevcut olan Ledün-nâme üzerinedir. Çalışmanın giriş kısmında, Hızır konusu ele alınmıştır. Hızır'ın dinî ve tasavvufî kaynaklardaki kimliği ve yeri araştırılmış, edebiyattaki yansıması belirtilmiştir. Birinci Bölüm'de, Bursalı Murâdî ile ilgili yapılan çalışmaya yer verilmiştir. Hakkında herhangi bir bilgi bulunmayan Murâdî'nin hayatı, eserleri ve edebî şahsiyeti üzerine yapılan çalışma ortaya konmuştur. Bu bölümde ayrıca Ledünnâme'nin şekil ve muhteva özellikleri incelenmiştir. İkinci Bölüm'de Ledün-nâme yer alan dinî ve tasavvufî kavramların tahlili yapılmıştır. Dinî ve tasavvufî açıdan zengin bir muhtevaya sahip olan eserin bu özelliği, ilgili başlıklar altında değerlendirilmiştir. Üçüncü Bölüm'de, Ledün-nâme'nin nüshalarına ait bazı özelliklerden söz edilmiş daha sonra eserin transkripsiyonlu metni oluşturulmuştur.