Yazar "Erer, Beyza" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Değişim ve Strateji Yönetimine İlişkin Yeni Bir Önerme: Dikkat Odaklı Yaklaşım(2016) Gökce, Şükran; Arıcıoğlu, Mustafa Atilla; Demirel, Ebru; Erer, BeyzaÖrgütler, sürdürülebilirliğe ilişkin öngörülerini ortaya koyarken özellikle yapısal değişimlerini ve süreçte elde edecekleri kazanımları çevrenin varlığı ile kendi değerlerini belirlemeye çalışarak ortaya koyarlar. Yöneticilerin özellikle etkinlik, verimlilik, vizyon, karlılık gibi çok sayıda aracın işe yararlılığını pazar gerçekliği bağlamında denemesi, karşılık araması ve nihayetinde rekabet için anlamlı kılması öngörülerinin tutarlılığı ile değer kazanmaktadır. Özellikle 20.yüzyılın sonlarına doğru yeni ekonomi, yeni dünya ve yeni pazarlar gibi çok sayıda büyüme ve değişim argümanı tutarlılığı zorlaştırırken, çevresel uyarıcıların artması ile bilginin nitel ve nicel bağlamda daha çok değer kazanması yöneticileri yöntem ve araçlar bakımından çok sayıda seçenekle karşı karşıya bırakmaktadır. Akademik önermeler bu arayışların karşılığını vermeye çalışırken, dar bir zaman aralığı içerisinde çok sayıda çalışmanın üretilmesi dikkat çekmektedir.Dikkat odaklı yaklaşımda bu çalışmalardan yeni olanlardan birisi olarak literatürde yerini almaya çalışmaktadır. Her ne kadar 1940'lı yıllarda ilk olarak Simon tarafından söz edilmiş olsa da literatürde yaygın olarak çalışılması, biçimlendirilmesi, stratejik yönetim ve örgütlerin değişimi ile olan ilgisi 1990'lı yıllardan itibaren Ocasio tarafından dile getirilmiştir. Dikkat Odaklı Yaklaşımın ortaya çıkış gerekçesi tanım ve kavramsal çerçeve bağlamında ele alınmış, literatür ile ilgili çalışmanın ardından kavramın örgüt ve yönetim için strateji ile değişim bağlamında neyi/neleri anlattığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.Öğe Orta gelir tuzağı: Gelişmiş bir Türkiye için işletmelerimizin yapısal dönüşümü üzerine model önerisi(Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Erer, Beyza; Diken, AhmetGünümüz ekonomi literatüründe, orta gelir tuzağı gelişmekte olan ülkeler açısından önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Orta gelir grubunda yer alan ülkelerin, büyüme hızının yavaşlaması sonucu uzun yıllar bu gelir düzeyine takılıp kalmaları ve yüksek gelir kategorisine geçememeleri "Orta Gelir Tuzağı (OGT)" olarak tanımlanmaktadır. Birçok gelişmekte olan ülke gibi ne yazık ki, Türkiye'de orta gelir tuzağını test etmektedir. Çünkü Türkiye 1955-2004 yılları arasında alt-orta gelirli ülkeler grubunda yaklaşık 50 yıl kalarak alt-orta gelir tuzağına yakalanmış ve nihayetinde 2004 yılından itibaren üst-orta gelir grubuna geçiş yapmıştır. Ancak 14 yıldır üst-orta gelir grubunda yer alan Türkiye üst-orta gelir tuzağına da yakalanmış ve Türkiye'nin yüksek gelirli ülkeler arasında yerini alıp alamayacağı tartışılmaya başlanmıştır. Türkiye ekonomisinin orta gelir tuzağından çıkması için rekabetçi bir işletme sistemini kurması gerekmektedir. Çünkü işletmeler gerek Türkiye'de gerekse dünya ülkelerinde yaratmış oldukları katma değer açısından ülke ekonomilerine sağladıkları katkılardan dolayı önemli bir yere sahiptir. Ancak işletmelerin yaşamış olduğu yapısal ve işlevsel sorunlar, Türkiye'nin rekabet edilebilirliğini olumsuz etkilemekte ve arzu edilen sistemin oluşumunu engellemektedir. Bu çalışmanın amacı, Türkiye'nin orta gelir tuzağından çıkmasında önemli rolü olan KOBİ ve büyük ölçekli işletmelerin sorunlarının çözümüne yönelik bir model önerisi sunmaktır. Bu kapsamda, öncelikle orta gelir tuzağı özelinde Türkiye'nin mevcut ekonomik durumu değerlendirilmiş ve daha sonra betimsel analiz yardımıyla farklı ölçekteki işletmelerin sorunları irdelenerek bu sorunların çözümüne yönelik model önerisi sunulmuştur. Modelde, farklı ölçekteki işletmelerin birbirine entegre olması gerektiği önerilmektedir. Bu doğrultuda; dışarıdan devlet ve aracı kurumların desteği ile KOBİ'lerin kümelenmeyle bir araya gelerek büyük ölçekli işletmelerin tedarikçisi durumuna gelmesi, büyük ölçekli işletmelerin ise KOBİ'lerden dış kaynak kullanım yoluyla küresel marka yaratmaları öngörülmektedir.