Yazar "Göktepe, Mevlüt Hakan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Non-variseal üst gastrointestinal sistem kanamalarında ankaferd blood stopper uygulamasının etkinliği(Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 2010) Göktepe, Mevlüt Hakan; Demir, AliNon variseal üst gastrointestinal kanamalar (NVÜGİK) gastroenterologlar ve iç hastalıkları uzmanları tarafından sık görülmekte ve acil bir durum olarak önemini korumaktadır. ÖGD hem kanayan lezyonun saptanmasına ve bu lezyona tedavi uygulanmasına olanak sağlar, hem de mortalite, cerrahi gereksinimi ve tekrar kanama riski yönünden prognostik bilgi verir. Bu nedenle endoskopik tedavi yöntemleri de son derece önemlidir. Bugüne kadar bilinen endoskopik tedavi yöntemleri arasında enjeksiyon skleroterapileri, hemoklip, heater prob, argon plazma koagulasyonu gibi etkinliği gösterilmiş tedaviler yer almaktadır. Son yıllarda Thymus vulgaris, Glycyrrhiza glabra, Vitis vinifera, Alpinia officinarum ve Urtica dioica bitkilerinin standardize karışımından oluşan Ankaferd Blood Stopper (ABS) isimli ürünün, topikal uygulandığı bölgelerde protein ve fibrin ağı ile hemostatik bir tıkaç oluşturarak pıhtılaşmayı sağladığı çalışmalarla gösterilmiştir. Biz de bunlardan yola çıkarak ABS' nin, NVÜGİK' lerde endoskopide sprey kateter ile püskürtme yöntemiyle uygulanmasının kanamanın kontrolü üzerine etkinliğini araştırmayı planladık.Klinik, prospektif ve gözlemsel olarak dizayn edilen bu çalışmaya, Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Gastroenteroloji endoskopi ünitesine acil servisten ve hastane içi servislerden hematemez, melena, hemoglobin/hematokrit düşüşü, genel durum bozukluğu gibi nedenlerle başvurup üst GİS kanaması şüphesi olan ve bu nedenle acil endoskopiye alınan hastalar çalışmaya alındı. Endoskopiye alınan bu hastalardan NVÜGİK olup, fışkırır ya da sızıntı tarzında aktif kanayan lezyonu bulunan hastalar çalışmaya alındı. Endoksopi esnasında varis kanaması olanlar ve aktif kanama bulunmayanlar çalışmadan dışlandı.Çalışmaya alınan vakalarda kanamaya neden olan lezyonlara 8-10 cc SF uygulandı, SF ile kanamanın durmadığı hastalarda, lezyonlara öncelikle 8 cc ABS Medi-Globe marka sprey kateteri ile püskürtme şeklinde uygulandı. Bir süre sonra kanamanın durmadığı görüldüğünde ise diğer endoskopik hemostaz yöntemleri [enjeksiyon tedavisi, hemoklip, elektrokoagulasyon, ıstıcı uç (heater probe), APC] uygulandı. Yoğun bakım ya da kliniğe yatırılan hastalar klinik ve laboratuvar olarak izlenerek (arteryel kan basıncı, nabız/dk sayısı, tilt testi, Hb-Htc'de düşme, günlük tuşe muayenesi gibi?) daha sonraki yeniden kanama, transfüzyon ihtiyacı, hospitalizasyon süresi, cerrahi ihtiyacı ve mortalite değerlendirildi. Toplanan tüm veriler SPSS 15.0 programına yüklendi, uygun istatistiksel yöntemlerle değerlendirildi. Bu testlerde P değerinin 0.05 değerinin altında olduğu sonuçlar istatistiki olarak anlamlı kabul edildi.Toplam 220 hasta NVÜGİK ön tanısı ile endoskopik olarak çalışmaya alındı. Bu hastalardan 27' sinde non-variseal, fışkırır yada sızıntı tarzında aktif üst GİS kanaması mevcuttu. 193 hastada ise non-variseal, fışkırır ya da sızıntı tarzında aktif kanama özellikleri olmadığından çalışmadan dışlandı. Çalışmaya alınan hastaların 10'u (% 37) kadın, 17'si (% 63) erkek, yaş ortalamaları 59±17 idi. En sık başvuru nedeni melena veya melena + hematemez, lezyonların büyük bir çoğunluğu ise duodenal ve gastrik ülserdi. Çalışmaya alınan ve SF ile kanamanın durmadığı hastalarımızın büyük bir kısmında (% 73) ABS ile kanamanın kontrol altına alındığı gözlendi (p<0.001). Kalan hastaların da biri hariç tümünde ABS ile birlikte diğer endoskopik yöntemlerin uygulanması ile kanama durduruldu. Fışkırır tarzda kanamalar ile sızıntı tarzında kanamaların ABS ile kontrolü birbirine benzer orandaydı (sırasıyla % 75; % 72). ABS uygulanan ve hemostaz sağlanan hastalarda tekrar kanama oranı (% 15,7) literatüre benzer oranlarda idi. Yine ABS ile kanaması durdurulan hastalarda ortalama transfüzyon sayısı 2,4 ünite, ABS+diğer yöntemlerin kullanılarak kanamanın kontrol altına alındığı grupta, ortalama transfüzyon sayısı 4,4 idi. ABS ile kanama kontrolü sağlanamayan hastalarda INR ve aPTT düzeyleri daha uzun, trombosit sayısı daha düşüktü (her biri için p < 0.05).Bu sonuçlar, ABS' nin non-variseal üst GİS kanamalarında, özellikle de koagülopatisi olmayan hastalarda, topikal püskürtme yöntemiyle uygulanması, kanama kontrolü açısından etkin gözükmektedir. Tekrar kanama ihtimalinin yüksek olduğu vakalarda ABS kombinasyon tedavisinin bir parçası olarak da değerlendirilebilir. Bundan sonraki amaçlarımız, üst GİS kanamalarda bu ürünün diğer endoskopik yöntemlerle karşılaştırılması için randomize-kontrollü çalışmalar yapmak, farklı uygulama teknikleri ve daha yüksek dozların lokal uygulanmasının etkinliğini değerlendirmek olacaktır.Anahtar kelimeler: Üst gastrointestinal sistem kanaması, Ankaferd