Yazar "Kara, Alperen" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2017-2022 yılları arasında Meram Tıp Fakültesi adli tıp anabilim dalı tarafından 'zihinsel, ruhsal ve davranışsal bozukluklar' başlığı yönünden maluliyet raporu düzenlenen olguların değerlendirilmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Tıp Fakültesi, 2024) Kara, Alperen; Demirci, ŞerafettinAmaç: Adli Tıp, travmatik bir olay neticesinde mağdur olan kişilerde ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal kayıpların tıbbi sonuçlarını objektif bir bakış açısıyla değerlendirmektedir. Hukuki olarak, mağdurlarda oluşan bu zararın ortaya çıkarılması gerekmektedir. Medikolegal uygulamalarda zaman zaman ön plana alınmayan ruhsal etkilenmelerin de bu değerlendirmede önemi büyüktür. Bu çalışmada, maluliyet oranı tayini için başvuran ve psikiyatri uzman muayenesi için konsültasyona yönlendirilen olguların değerlendirilmesi, bu değerlendirme neticesinde elde edilen bulgularla ruhsal kayıplar yaşayan hastalara adli tıbbi yaklaşımda dikkat edilmesi ve geliştirilmesi gereken hususların tespiti amaçlanmıştır. Yöntem: Necmettin Erbakan Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı’na Ocak 2017 – Aralık 2022 tarihleri arasında maluliyet raporu almak amacıyla başvuran ve psikiyatrik değerlendirmeye alınan olgular geriye dönük olarak düzenlenen maluliyet raporları aracılığıyla değerlendirilmiştir. Araştırma sonucu elde edilen veriler bilgisayar ortamında SPSS (Statistical Package for Social Sciences) 21.0 paket programı ile analiz edilmiştir. Bulgular: Çalışmamıza 246 olgu dâhil edilmiştir. Yaş ortalaması 36,69±14,17 olarak bulunmuştur. Olguların 129’u erkek (%52,4), 117’si kadın (%47,6) cinsiyettedir. Olgularda travmanın kaynağı olarak en sık trafik kazası (n:230, %93,5) tespit edilmiştir. Trafik kazası türleri arasında en sık araç içi trafik kazası (n:123, %53,5) saptanmıştır. Olguların 147’sinde (%59,8) olaydan sonra maluliyete yol açan fiziksel sekel olduğu tespit edilmiştir. Olguların 150’sinde (%61,0) psikiyatrik açıdan değerlendirme sonrası maluliyet oranı tayini yapıldığı görülmüştür. Tanılar değerlendirildiğinde, 90 olguda (%36,6) TSSB, 36 olguda (%%14,6) depresif bozukluk ve 21 olguda (%8,5) anksiyete bozukluğu saptandığı anlaşılmıştır. Komorbidite açısından çoklu tanıların da çalışmamızda olduğu görüldü. Semptom kümelerinin sıklığına bakıldığında, bilişlerde-duygudurumda olumsuz değişiklikler (%60,4), artan uyarılmışlık (%54,2) ve kaçınma davranışları (%51,5) semptom kümelerinin sıklıkla tespit edildiği görüldü. Kadın olgularda psikiyatrik sekel kaynaklı maluliyet oranı varlığı istatistiksel olarak anlamlı yüksek saptandı (p=0,045). Kadın olgularda kaçınma ve bilişlerde duygu durumda olumsuz değişiklikler semptom kümeleri erkek olgulara göre istatistiksel olarak anlamlı yüksek bulundu (p değerleri sırasıyla; p<0,001, p=0,003). Sonuç: Travma sonucu yaralanmış olgularda ruhsal kayıpların tespiti geciktirilmemeli ve göz ardı edilmemelidir. Ruhsal kayıplar, kişi ve toplum üzerinde önemli sonuçlara ve maliyetlere sebep olmaktadır. Mağdurlara olayın başından itibaren akut stres bozukluğu gelişimi açısından tarama uygulamalı, düzenli bir süreyle takiplerine devam edilmelidir. Yaralanma ağırlığı hafif olan olgularda da önemli oranda ruhsal patoloji gelişimi görülmekte olup, hekimlerin bu noktada ön yargı oluşturmaması gerekmektedir. Ortaya çıkan bulgular neticesinde, dünya üzerindeki örneklerin de incelenmesi ile objektif değerlendirme yapılabilmesi amacıyla tarama ve tanı ölçeklerinin hazırlanmasının hastanın sağlığına ve adli tıbbi süreçlere fayda sağlayacağını düşünmekteyiz. Maluliyet yönetmeliklerinde Ruh Sağlığı ve Hastalıkları başlığı açısından mevcut kısıtlı çerçevenin, oran tayini yaparken sağlıklı bir değerlendirme imkânı vermediği, bu nedenle yönetmeliklerin bu hususlarda gözden geçirilmesi gerektiği düşüncesindeyiz.