Yazar "Sönmez, Leyla Öztürk" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Deneysel sepsis modelinde oksidan-antioksidan sistem ve akciğer histopatolojisi üzerine okterotidin doza bağımlı etkileri(2006) Sönmez, Leyla Öztürk; Gül, MehmetAcil Tıp alanında çalışan doktorların medikolegal endişeler, tükenmişlik, anksiyete durumları ve iş tatmini düzeylerinin yaş, cinsiyet, çalışma süresi, görev ünvanı ve çalışılan kuruma göre olası farklılıklarını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Gereç ve Yöntemler Araştırma evrenini Türkiye' deki acil tıp kliniklerinde görev ünvanı pratisyen, asistan, uzman hekim ve öğretim üyesi olan doktorlar oluşturdu. Araştırma Eylül 2018- Ocak 2019 tarihleri arasında gerçekleştirildi. Verilerin toplanması için anketle bilgi toplama tekniği kullanıldı. Anketi tamamen dolduran toplam 141 Hekim çalışma popülasyonuna dâhil edildi. Anket kişisel bilgi formu, medikolegal endişeler anketi, Maslach Tükenmişlik Ölçeği, Durumluk- Süreklilik Anksiyete Ölçeği, Minnesota İş Doyum Ölçeği olmak üzere 5 ayrı bölümden oluşuyordu. Kişisel Bilgi Formu'nda hekimlerin; yaş, cinsiyet, çalışma süresi, görev ünvanı, çalışılan kurum konusunda bilgiler soruldu. Hekimler tarafından medikolegal endişeleri değerlendirmek için 29 sorudan oluşan "Medikolegal Endişeler Anketi" dolduruldu. Tükenmişlik düzeyini belirlemek için, Maslach tarafından geliştirilen Maslach Tükenmişlik Ölçeği (MTÖ), anksiyete düzeyini ölçmek için Durumluk-Süreklilik Anksiyete Ölçeği (STAI), iş tatminini ölçmek için Minnesota İş Doyum Ölçeği' nin kısa formu kullanıldı. Ayrıca çalışma populasyonu cinsiyet, çalışılan kurum, görev unvanı, yaş ve çalışılan hizmet süresi ortalamasına göre alt gruplara ayrıldı. Alt grup analizleri bu gruplar arasında yapıldı. Bu çalışma da değerlendirilen medikolegal endişeler anketi ile acil tıp hekimlerin malpraktis konusunda oldukça endişeli olduğu, komplikasyon- malpraktis ayrımının yapılamadığına inandıkları, onam formlarının ve yapılan tıbbi malpraktis sigortasının onları sorumluluktan kurtarmadığını, medikolegal endişeler ile çoğunlukla fazladan tetkik ve konsültasyon istediklerini, hastalara uygulamaları daha detaylı açıkladıkları, kayıtlar ve onam formlarının alınmasına daha çok özen gösterdikleri, dava riski ve mobbing uygulamasına maruz kaldıklarını, hekimlerin büyük oranda yurtdışına göç, mesleği bırakma veya değiştirme düşüncesinde olduklarını, yaptıkları uygulamalar ve tedaviler için güvende hissetmediklerini ortaya koymaktadır. Aynı zamanda bu cevaplara rağmen hastayla ilgili takip, tedavi planlaması, yatış ve sevk gibi konularda gerekli olan prosedürleri gerektiği gibi uyguladıklarını göstermektedir. Ayrıca STAI anksiyete ölçeğinin durumluk anksiyete ve sürekli anksiyete skorları düşük/ orta derece anksiyete varlığı, Minnesota İş Tatmini Ölçeği' ne göre dışsal iş tatminin düşük olduğu, Maslach "duygusal tükenmişlik" oranı yüksek derecede; Maslach "duyarsızlaşma" oranı orta derecede, Maslach "kişisel başarı hissinde azalma" duygusunun orta derecede olduğu saptandı. Bu skorların cinsiyet ve çalışılan kurum ile farklılık göstermediği belirlendi. Özellikle Maslach tükenmişlik parametrelerinin görev unvanı, yaş ve çalışılan görev yılı ile ilişkili olduğu, yaşı genç olan ve daha az tecrübeli olan asistan ve pratisyen hekimlerde, tükenmişliğin daha yüksek olduğu tespit edildi. Ayrıca duygusal tükenme, duyarsızlaşma, durumluk ve sürekli anksiyetenin artması ile genel, içsel ve dışsal iş tatmininin anlamlı düzeyde azaldığı tespit edildi. Sonuçlar Elde ettiğimiz sonuçlar nedeniyle gerekli hukuksal değişiklikler yapılarak ülkemiz acil tıp doktorlarının çalışma ve nöbet saatlerinin hekimleri yıpratmayacak şekilde düzenlenmesi, yeterli hekim sayısı ile hizmet verilmesi, yapılan işe karşılık uygun ücret verilmesi, hekimler üzerindeki mobbing uygulaması ve dava riskinin azaltılması, hastane öncesinde etkin triaj ile hasta yükünün azaltılabilmesi, acil bakım ve müdahale ihtiyacı olmayan hastaların acile yönlendirilmesinin engellenmesi ile medikolegal endişelerin azalabileceği, tükenmişlik ve anksiyetenin azalarak, iş doyumunun artacağı kanaatindeyiz. Ayrıca bu çalışmada elde edilen sonuçların bulgularının hem Türkiye' de hem de diğer ülkelerde daha önce yapılan çalışmalarla uyuşmasına rağmen, aynı zamanda oldukça farklı sonuçların olduğu gözlemlenmiştir. Bu nedenle, bu çalışmadan elde edilen bulgular, konuyla ilgili önceki çalışmalardan elde edilen çeşitli sonuçlar ışığında değerlendirilmelidir. Bu nedenle, burada incelenen ilişkileri daha iyi anlamak için ek çalışmalara ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz.