Yazar "Savut, Bülent" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Aggravation of Acute Adrenal Crisis Due to Varenicline in a Patient with Adrenal Insufficiency(2016) Turan, Elif; Turan, Yaşar; Savut, Bülent; Kulaksızoğlu, Mustafa; Karakurt, FeridunBiz bu çalışmada primer adrenal yetmezliği olan erkek olguyu sunduk. Sigara bırakmak için vareniklin kullanılan hastamızda adrenal kriz gelişti. Hasta muhtemel adrenal kriz nedenleri ile ilgili dikkatlice tetkik edildi. Tek farklılık bir hafta önce vareniklin tedavisi başlamasıydı. Vareniklin tedavisi altında akut adrenal kriz gelişen ilk olgu sunumunu rapor ettik. Anaktar kelimeler: Vareniklin, adrenal, yetersizlik.Öğe Anjiotensin Konverting Enzim İnhibitörü ve Anjiotensin Reseptör Blokeri İlaç Tedavilerinde "Karın Ağrısı"(2016) Arslan, Şevket; Uçar, Ramazan; Uçar, Esma; Savut, Bülent; Sayın, Serhat; Türkmen, KültiginAmaç: Anjiotensin konverting enzim inhibitörleri (ACEİ) ve anjiotensin reseptör blokerleri (ARB) hipertansiyon tedavisinde ilk sırada reçete edilen ilaçlar arasındadır. Bu grup ilaçların farkındalık düzeyi düşük bir yan etkisi de; intestinal ödeme bağlı olarak ortaya çıkan karın ağrısı ataklarıdır. Bu advers etki ile ilgili yayınlar olgu sunumu ve literatür taramaları şeklindedir. Gereç ve Yöntem: Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi etik kurulundan onay alınarak, aynı hastanenin iç hastalıkları polikliniklerine herhangi bir şikayetle müracaat etmiş 8736 hastadan hipertansiyon endikasyonu ile ACEİ ve ARB kullanmakta olduğu tespit edilen 1010 hasta çalışmaya dahil edildi. Hastaların bu ilaçları kullanmaya başladıktan sonra oluşan dil-dudakta şişlik, öksürük ve karın ağrısı semptomları sorgulandı. Karın ağrısı şikayeti olup herhangi bir patoloji saptanamayan hastalar, çalışmanın hedefini oluşturacak grup olarak belirlendi. Bulgular: Hastaların 650 (%64.3)'si kadın ve 360 (%35.6)'i erkek idi. Yaş ortalamaları 528.02 idi. 553 (%55.3) 'ü ARB ve 447 (%44.7)'si ACEİ kullanmaktaydı. Hastaların ilacı kullanma süreleri ortalama ACEİ için 607.4 ay ARB için 568ay idi. Karın ağrısı tarifleyen 12 hastanın 7'si ACEİ, 5'i ARB kullanmaktaydı. Sonuç: ACEİ ve/veya ARB kullanımında intestinal anjioödeme bağlı olarak gelişen karın ağrısı görülebilmektedir. Bu ilaçlarla gelişebilecek gastrointestinal manifestasyonların farkındalığı arttıkça bu klinik semptom hekimler tarafından daha iyi tanınacaktır.Öğe Diabetik hastalarda bel ve boyun çevresi ölçümü ile glukoz, lipid ve HBA1C parametreleri arasındaki ilişki(2015) Turan, Elif; Savut, Bülent; Kulaksızoğlu, Mustafa; Uyar, Mehmet; Turan, Yaşar; Kaya, AhmetAmaç: Diyabet olan hastalarda bel çevresi ve boyun çevresinin; glukoz, HBA1c lipid parametreleri ve kan basıncı üzerine etkisini tespit etmek. Gereç ve Yöntemler: Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Endokrinoloji Kliniğine son 6 ayda başvuran 264 Tip 2 Diabetes Mellitus tanısı olan hasta çalışmaya dahil edildi. Bu hastaların kan basıncı, boy, kilo, bel çevresi ve boyun çevresi (BÇ) ölçüldü. Ölçüm sonuçları ile açlık plazma glukoz (APG), A1c lipid para- metreleri ve kan basıncı arasında verilerin korelasyonuna bakıldı. Bulgular: Çalışmaya alınan 264 hastanın 141i (%53.4) kadın, 123i (%46.6) erkekti. Hastaların ortalama yaş 55.7 10, VKİ 31.1 5.5 kg/m2, A1c %8.72.4, APG 18182 mg/dL, trigliserit 182111.7 mg/dL, HDL 42.911.7 mg/dL, LDL 111.834 mg/dL, sistolik kan basıncı (SKB) 13120 mmHg, diastolik kan basıncı (DKB) 81.612 mmHg, kadında bel çevresi ortalama 10614 cm, BÇ 36.22.8 cm, erkekte bel çevresi ortalama 105.912.8 cm, BÇ 37.95.1 cm olarak ölçüldü. Kadınlarda ve erkeklerde ayrı ayrı analizde BKİ ile bel çevresi, BÇ, SKB, DKB arasında anlamlı pozitif korelasyon bulundu (her biri için p0.001). Hem kadında hem erkekte boyun çevresi ile SKB, DKB trigliseritte pozitif korelasyon (sırasıyla p0.001, p0.001, p0.02) tespit edilirken, boyun çevresi ve HDL arasında negatif yönde korelasyon bulundu (p0.09). Kadın ve erkekler diyabetik hastalarda bel çevresi ile SKB ve DKB arasında pozitif korelasyon varken (sırasıyla p0.001, p0.001) ve HDL arasında negatif yönde korelasyon tespit edildi (p0.049). Bel çevresi ve boyun çevresi A1C, APG ve LDL-kolesterol arasında korelasyon tespit edilmedi. Sonuç: Bel çevresinin yanında boyun çevresi ölçümü takibi diyabetik hastalarda metabolik değişiklikleri yan- sıtan önemli ve basit fizik muayene bulgusu olarak kullanılabilir.Öğe Multipl miyelom hastalarında nefropati sıklığı: Tek merkez deneyimi(2017) Savut, Bülent; Baloğlu, İsmail; Tonbul, Halil Zeki; Selçuk, Nedim Yılmaz; Türkmen, KültiginMultipl miyelom (MM); anemi, tekrarlayan enfeksiyonlar, serum ve/veya idrarda monoklonal protein artışı, osteolitik kemik lezyonları, hiperkalsemi ve böbrek yetmezliği ile karakterize neoplastik bir plazma hücre diskrezisidir. MM ilişkili böbrek yetmezliği erken mortaliteye neden olan önemli bir prognostik faktördür ve MM’da böbrek hastalığı sıklığı tanıma bağlı olarak %20-50 arasında değişmektedir. Bu çalışmada, Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi, Hematoloji ve Nefroloji Kliniklerine başvuran MM hastalarında, nefropati sıklığı ve ilişkili faktörler araştırıldı. Son beş yıl içerisinde hastanemizde MM tanısı ile takip edilen toplam 104 hasta (K/E: 55/49) retrospektif olarak incelendi. Hastaların ortalama takip süresİ 29ay, yaş ortalaması 6410.6 yıldı. Takip süresince hastaların %30.8’i ölmüş, %58’i ise halen yaşamaktaydı. Hastaların %10.6’sının ise akıbeti öğrenilemedi. Kreatinin değeri 2 mg/dL olan hastalar miyelom nefropatili olarak kabul edildi. Başlangıç tedavisi olarak vinkristin-adriyamisin-deksametazon veya melfelan-metilprednizolon (65 yaş hastalar için) verilmişti. SPSS 15.0 programı ile istatistiksel analizler yapıldı. Çalışmaya katılan 104 hastanın %31.7’sinde (n33), miyeloma bağlı böbrek yetmezliği tespit edildi. Serum kreatinini 2 mg/dL olanlarda hipovolemi ve oligüri oranları daha yüksek bulundu (p0.001). Miyeloma bağlı böbrek yetmezliği olanların ortalama ürik asit (p0.002) ve kalsiyum (p0.037) değerleri, böbrek yetmezliği olmayanlardan yüksekti. Başlangıçta 31 hastada (%29.8) hemodiyaliz (HD) ihtiyacı varken bunların 19’unda (diyaliz yapılan hastaların %61.2’si, tüm hastaların %18.2’si) HD kalıcı oldu. Böbrek tutulumu olan MM hastalarında mortalite %42.4 iken böbrek tutulumu olmayanlarda %25.3 oranındaydı (p0.034). Multipl miyelomda böbrek yetmezliği kötü prognositik belirteçler arasında yer almaktadır. Hastaların yaklaşık üçte birinde miyeloma bağlı böbrek hastalığı saptandı. Böbrek yetmezliği, esas olarak monoklonal hafif zincir nefropatisine bağlı olarak gelişse de hipovolemi gibi geri dönüşümlü nedenlerin dikkatli değerlendirilmesi ve böbrek yetmezliği olan grupta artmış mortalite riski nedeniyle, MM’da bu alt gruba özellikle dikkat edilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.