Arşiv logosu
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
Arşiv logosu
  • Koleksiyonlar
  • DSpace İçeriği
  • Analiz
  • Talep/Soru
  • Türkçe
  • English
  • Giriş
    Yeni kullanıcı mısınız? Kayıt için tıklayın. Şifrenizi mi unuttunuz?
  1. Ana Sayfa
  2. Yazara Göre Listele

Yazar "Tekecik, Mahmut" seçeneğine göre listele

Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
  • Yükleniyor...
    Küçük Resim
    Öğe
    Metilkobalamin ve takrolimus içeren Polikaprolakton (PCL) nanofiberlerin periferik sinir rejenerasyonuna etkilerinin karşılaştırılması
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 2023) Tekecik, Mahmut; Altuntaş, Zeynep
    Periferik sinir yaralanmaları sık görülen; etkilenen hasta grubunda, duyusal ve motor fonksiyonlarda kayba neden olabilen bir durumdur. Kusursuz yapılan cerrahiler sonrasında bile motor ve duyusal fonksiyonlarda tatmin edici sonuçlara ulaşılamayabilir. Periferik sinir yaralanmalarının tam olarak iyileşmemesi genellikle etkilenen uzuvlarda uyuşma, kronik ağrı , duyusal ve/veya motor fonksiyonlarda azalma gibi birçok olumsuz sonuca yol açmakta ve bu nedenlerle periferik sinir yaralanmaları dünya çapında bir klinik sorun teşkil etmektedir. Tam anlamıyla başarılı olarak uygulanabilecek farmakolojik ajanın bulunması için güncel araştırmalar bu yöne doğru evrilmiştir. Bu araştırmalardan bir tanesi de nanoteknoloji ve bu yöntemle üretilen nanomateryallerdir. Çalışmamızda periferik sinir rejenerasyonuna farklı mekanizmalar üzerinden katkı yapan metilkobalamin ve takrolimus içeren nanofiber sinir sargılarının etkilerinin karşılaştırılaştırılması amaçlanmıştır. Her grupta 8’er adet sıçan olacak şekilde 6 grup oluşturularak işlemler gerçekleştirildi. Tüm gruplarda anestezi altında sıçanların sol siyatik siniri dorsal yaklaşım ile eksplore edildi ve Grup 1 hariç diğer tüm gruplarda sol siyatik trifurkasyonunun 1 cm proximalinde mikroskop altında mikromakas ile tam kat düz kesi yapıldı. Kesi sonrası aynı seansta siyatik sinir 9/0 nylon dikişler ile epinöral onarım yapılarak koaptasyon sağlandı. Grup 2 için sadece epinöral onarım yapıldı. Grup 3 için epinöral onarım hattı etrafına elektro-eğirme yöntemi ile üretilen PCL sinir sargısı sarıldı. Grup 4 için epinöral onarım hattı etrafına içerisinde Metilkobalamin bulunan, Grup 5 için Takrolimus bulunduran, Grup 6 için hem Metilkobalamin hem de Takrolimus bulunduran PCL nanofiber sinir sargıları sarıldı. Sıçanlar 8 hafta süre ile takip edildi. Sıçanlar sakrifiye edilmeden önce fonksiyonel değerlendirme için yürüme testi ve elektrofizyolojik değerlendirmeler yapıldı. Sakrifikasyon anestezi altında gerçekleştirildikten sonra sol siyatik sinirden örnek alınarak histopatolojik inceleme yapıldı. Bilateral gastroknemius kasları origo-insersiyolarından ayrılarak hassas laboratuvar terazisi ağırlıkları ölçüldü ve gastroknemius kas ağırlık indeksi hesaplandı. v 8. hafta sonunda yapılan değerlendirmelerde siyatik sinirde tam kat kesi yapılarak cerrahi işlem uygulanan gruplar arasında en iyi SFI değeri Grup 4’te bulundu. Siyatik sinirde tam kat kesi yapılarak cerrahi işlem uygulanan gruplar arasında sham grubuna en yakın, en iyi gastroknemius kas ağırlık indeksi değerleri Grup 4 ve 5 ’te bulundu. Grup 4 ve 5 arasında istatiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p=0.600). Grup 1’den Grup 6’ya sırasıyla ortalama latans süreleri; 1,42±0,13 , 2,15±0,47 , 1,83±0,22 ,1,63±0,22 , 1,74±0,25 , 1,82±0,16 ms olarak bulundu. Grup 1’den Grup 6’ya sırasıyla ortalama amplitüd değerleri; 11,91±2,30 , 3,59±0,76 , 4,86±3,71 , 9,27±2,41 , 7,75±2,51 , 5,62±3,37 mV olarak bulundu. Histopatolojik değerlendirmede ortalama fibrozis değeri Grup 5’te en düşük olarak bulundu. İnflamasyona bakıldığında Grup 5 ve 6’da diğer gruplara göre daha az inflamasyon görüldü. Grup 4 ve 5’te aksonal dejenerasyon derecesi %50’den fazla olan sıçan görülmedi. Ortalama vaskülarizasyon değerinin en yüksek Grup 3’te olduğu ve Grup 4,5 ve 6’nın da benzer vaskülarizasyon değerlerine sahip olduğu görüldü. Gruplar mm2 ‘deki aksonal yoğunluk açısından karşılaştırıldığında en fazla ortalama akson sayısının Grup 5’te olduğu görüldü. Fasiküler organizasyon bozukluğunun siyatik sinire tam kat kesi yapılarak cerrahi işlem uygulanan gruplar arasında en az Grup 4’te olduğu görüldü. Grup 4’te %50 fazla fasiküler organizasyon bozukluğu bulunan sıçan görülmedi. Sonuç olarak hem metilkobalamin hem takrolimus içeren nanofiber sinir sargılarının ayrı ayrı kullanıldığında fonksiyonel ve histopatolojik olarak sinir rejenerasyonuna olumlu katkıda bulunduğu görüldü. İki ajan fonksiyonel ve histopatolojik olarak karşılaştırıldığında sinir rejenerasyonu açısından birbirlerine belirgin üstünlüğü olmadığı görüldü. Metilkobalamin ve takrolimusun birlikte kullanımının sinir rejenerasyonu üzerinde sinerjistik bir etki yaratmadığı ve sinir iyileşmesi için olumlu katkıları bulunmasına karşın istatistiksel olarak anlamlı fark oluşturmadığı gözlemlendi.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    Original Location of Congenital Nasal Sinus Midcolumella: A Modified Inverted V Incision Technique
    (Springer India, 2023) Ismayilzade, Majid; Tekecik, Mahmut; Soylu, Arda; Nursen, Hayri Ahmet Burak; Ince, Bilsev; Dadaci, Mehmet
    Among the rare congenital malformations, congenital nasal sinuses with blind end are extremely unusual. To the best of our knowledge, a sinus located in the midcolumellar region has not been reported yet. Since there is no consensus about the treatment of midcolumellar sinus, to manage the case as individually as possible was our priority. Considering the patient's age, aesthetic concerns, and requirement of septorhinoplasty in the future, the known inverted V incision was modified to provide surgical excision without any extra scar in the midcolumellar line. This report emphasizes a patient-specific treatment of a 15-year-old female patient presented for congenital sinus in the midcolumellar area.
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A Rare Condition of Nasal Doyle Splint Displacement After Septorhinoplasty
    (Springer, 2019) Altuntas, Zeynep; Tekecik, Mahmut
    [Abstract Not Availabe]
  • Küçük Resim Yok
    Öğe
    A Simple and Convenient Alternative for the Reconstruction of Lower Extremity Soft Tissue Defects due to Different Types of Etiologies: Bipedicled Flap
    (Sage Publications Inc, 2023) Altuntas, Zeynep; Tekecik, Mahmut; Dadaci, Mehmet
    Reconstruction of soft tissue defects in the lower extremity due to different etiologies can be a challenging process for surgeons. Compelling reasons for reconstruction include the anatomy of the lower extremity, limited mobility of soft tissues especially the presence of bone, tendon, and neurovascular structures under the defect, and the exposed fixation materials make these defects more complicated. Local fasciocutaneous and muscle flaps are frequently used for the reconstruction of these defects. The patients in our study were with multiple comorbidities such as diabetes mellitus, hypertension, atherosclerosis, and peripheral vascular disease. In this study, with a clinic series consisting of 42 patients (29 male and 13 female), we present a reconstruction with a bipedicled flap as a safe, simple, and efficient reconstructive modality in the treatment of lower extremity soft tissue defects. Except for 1 total flap loss, all defects were successfully reconstructed without any major complications. When reconstruction is performed with a bipedicled flap, the main neurovascular structures are not damaged, free flap and other locoregional flaps can be used as a salvage protocol.

| Necmettin Erbakan Üniversitesi | Kütüphane | Açık Erişim Politikası | Rehber | OAI-PMH |

Bu site Creative Commons Alıntı-Gayri Ticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile korunmaktadır.


Yaka Mahallesi, Yeni Meram Caddesi, Kasım Halife Sokak, No: 11/1 42090 - Meram, Konya, TÜRKİYE
İçerikte herhangi bir hata görürseniz lütfen bize bildirin

DSpace 7.6.1, Powered by İdeal DSpace

DSpace yazılımı telif hakkı © 2002-2025 LYRASIS

  • Çerez ayarları
  • Gizlilik politikası
  • Son Kullanıcı Sözleşmesi
  • Geri bildirim Gönder