Yazar "Ulucan, Şeref" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Deterioration of heart rate recovery index in patients with erectile dysfunction(2016) Ulucan, Şeref; Kaya, Zeynettin; Keser, Ahmet; Katlandur, Hüseyin; Karanfil, Mustafa; Ateş, İsmailObjective: Heart rate recovery (HHR) after exercise is a function of vagal reactivation. This study aimed to evaluate HHR index in patients with erectile dysfunction.Methods: Men over the age of 18 years who were diagnosed with erectile dysfunction were included in the study. Ninety patients with erectile dysfunction (mean age56.1±8.3 years) and 50 healthy subjects as controls (mean age53.1±10.4 years) were compared. The erectile status of patients was evaluated using the sexual health inventory for men questionnaire. Basal electrocardiography, echocardiography, and treadmill exercise testing were performed in all patients and controls. The HHR index was defined as the reduction in heart rate from the rate at peak exercise to the rate at the first minute (HRR), second minute (HRR), third minute (HRR), and fifth minute (HRR) after terminating exercise stress testing. An independent sample t-test, Pearson correlation coefficient test, linear multivariate regression analysis, and receiver operating characteristic curve analysis were used for statistical assessment.Results: All HHR indices were found to be significantly decreased in patients with erectile dysfunction (p>0.001). Effort capacity was markedly lower (9.1±2.3 vs. 10.4±2.3 METs, p0.002) among patients with erectile dysfunction. HRR and HRR were found to be an independent risk factor for erectile dysfunction (Beta0.462, p>0.001; Beta0.403, p>0.001; respectively) in linear regression analysis.Conclusion: Decreased HHR index may be considered as one of the independent predictors of impaired autonomic function in patients with erectile dysfunction.Öğe Primer dislipidemilerde diyet ve/ veya statinlerin metabolik etkileri(Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 1997) Ulucan, Şeref; Gök, HasanBu çalışmada; primer dislipidemili hastalarda diyet, diyetle birlikte HMG-CoA redüktaz inhibitörlerinin KKH için en fazla suçlanan risk faktörlerinden biri olan dislipidemiler üzerine etkinlik düzeyleri ve güvenilirliklerinin gözlemlenmesi amaçlandı. Çalışmaya primer dislipidemi tanısı konmuş 80 (44 erkek, 36 kadın ve yaş ortalamaları 48.8 yıl) olgu dahil edildi. Diyet, pravastatin, simvastatin ve fluvastatin gruplarında yaş ortalamaları sırası ile 46.7+13.0, 51.1+84, 51.4±11.5, 49.9+10.7 yıl idi. Hastalar dört gruba ayrıldı. Birinci gruba sadece diyet, diğer gruplara sırası ile diyetle birlikte 20mg pravastatin, lOmg simvastatin, 40mg fluvastatin 24 hafta boyunca uygulandı. Başlangıçta lipid elektoforezi ile tiplendirme yapıldı ve efor stres testi ile KKH araştırıldı. Olguların 38 (%47.5)'inde HT ve 18 (%22.5)'inde KKH mevcuttu. Başlangıç, 6, 12, 18 ve 24.haftalarda TK, HDL-K, LDL-K ve TG tayinleri yapıldı. Etkinliği değerlendirmede tedavinin başlangıç ve 24. hafta sonunda kan lipid düzeyleri arasındaki % değişim (%95 güven aralığı) göz önüne alındı. Hastalar ayrıca AST, ALT, LDH, CPK, CK-MB, üre kreatinin, ürik asit, sodyum, potasyum, bilirubin ve hemoglobin değerleri ile hepatotoksisite, miyosit, hematolojik ve biyokimyasal anormallikler yönünden izlendi. Gruplar arasında yaş, cinsiyet, HT, KKH, sigara içimi, BMİ ve ailede KKH öyküsü bakımından istatistiksel açıdan fark yoktu. Diyet uygulanan grupta TK -%16 (p<0.001), LDL-K -%16.9 ve TG -%26.9 düşerken (pO.0001), HDL-K % 12.8 yükseldi (pO.001). Pravastatin^ TK -%28.7 (pO.0001), LDL-K -%21.6 ve TG -%32.3 artış gösterirken (p<0.0003), HDL-K'de sadece %3.5 artış bulundu (p>0.005). Simvastatin uygulanan hastalarda TK -%32.1 (pO.0001), LDL-K -%33.2 (p<0.0002), TG -%20.6 düşerken (pO.01), HDL-K %16.1 artış gösterdi (p<0.002). Fluvastatin uygulanan olgularda ise TK'de -%26.7 (pO.0001), LDL-K*de -%25.5 (p<0.0002), TG'de -%17.1 azalma görüldü (p<0.01). Buna karşılık HDL-K'de %17.3 artış bulundu (p<0.01). TK, LDL-K ve TG; dört grupta da anlamlı olarak düşüktü. HDL-K düzeyi ise pravastatin grubunda anlamlı değişme göstermedi. Bu az değişimde de hastaların gerek ilaç kullanım; gerekse yaşam tarzlarındaki uyum bozukluğu ve olgu sayısının az olmasının rolünün olabileceği düşünüldü. TK ve LDL-K değişimleri bakımında her üç ilacın istatistiksel olarak birbirlerine üstün olmadıkları (p>0.005), ancak yalnız diyet uygulamasına göre her üç ilacın da TKve LDL-K üzerine % değişim bakımından oldukça anlamlı üstünlük sağladıkları görüldü (pO.0001 ve p<0.004). TG ve HDL-K düzeylerini etkileme bakımından, gruplar arası anlamlı farklılık bulunmadı (p>0.05). İlaçlar hastalar tarafından iyi tolere edildi. Literatürlerde bahsedilen hepatotoksisite ve miyosite rastlanmadı. Sonuç olarak; primer hiperkolesterolemili hastalarda HMG-CoA redüktaz inhibitörleri TK, LDL-K ve TG düzeylerini etkili şekilde düşürmektedir. İlaçlara tahammülün oldukça iyi olması nedeniyle, daha yüksek dozlarda uygulanarak NCEP ATP II 'nin önerdiği lipid düzeylerine daha da yaklaşılabileceği, böylece gerek primer, gerekse sekonder korumayla KKH'na bağlı morbidite ve mortalitede beklenenden daha fazla azalma sağlanabileceği kanaatine varıldı