Makale Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 5 / 5
  • Öğe
    Light microscopic investigations on the circumvallate papillae of the young and aged Akkaraman sheep
    (2012) Ünsal, Sadettin; Cüce, Hasan; Çelik, İlhami; Sur, Emrah; Özparlak, Haluk
    Bu ışık mikroskobik çalışmada, dildeki papilla sirkumvallataların ve bunların tat tomurcuklarının morfometrik parametreleri ile tat tomurcuklarının sayısında yaşa bağlı değişikliklerin meydana gelip gelmediğinin belirlenmesi amacıyla genç (6-9 aylık) ve yaşlı (7 yaş), Akkaraman koyunu dilindeki papilla sirkumvallataların genel morfolojileri ve morfometrik parametreleri ile tat tomurcukları sayıları karşılaştırıldı. Diller yerel bir mezbahadan temin edildi. Histolojik inceleme için dilin üst yüz papillalarını içeren, her iki cinsiyetten ve her iki yaş grubundan eşit sayıda (16 adet genç ve 16 adet yaşlı) olmak üzere toplam 32 dilden alınan doku örneği kullanıldı. Işık mikroskobunda yapılan incelemelerde ortalama papilla sirkumvallata sayısı ve çapı, papilla sirkumvallatalardaki tat tomurcuklarının ortalama çap ve sayılarıyla papilla başına düşen tat tomurcuğu sayısı belirlendi. Genç ve yaşlı hayvanların ortalama papilla sirkumvallata sayıları ve çapları, tat tomurcuğu sayıları ve çaplarıyla papilla başına düşen tat tomurcuğu sayıları arasında önemli fark bulunmadı. Bununla birlikte, yaşlı hayvanlar daha büyük çaplı papilla sirkumvallatalara sahipti. Bu sonuçlar, Akkaraman koyununda yaşlanmayla birlikte papilla sirkumvallata ve tat tomurcuğu sayılarının değişmediğini gösterdi. Papilla sirkumvallataların genel morfolojilerinin ve bunların tat tomurcuğu sayılarının yaşlı hayvanlarda değişmemesi nedeniyle, tat duyusu alımında yaşla ilgili değişikliklerin, papilla sirkumvallatadaki tat tomurcuklarında oluşan dejeneratif değişikliklere bağlanamayacağı sonucuna varıldı.
  • Öğe
    Normozoospermik ve Oligozoospermik Erkeklerde Dondurma Çözdürme İşleminin Sperm DNA Kondensasyonuna Etkisi
    (2013) Aksoy, Emine; Güven, Alanur Menekşe; Mermer, Müşerref Sultan; Cüce, Gökhan; İnal, Hasan Ali
    Amaç: Sperm kriyoprezervasyonu yardımcı üreme tedavilerinde sık kullanılan bir yöntemdir. Dondurma çözdürme sonrası spermlerin en az zarar görmesi hedeftir. Çalışmamızda; sperm dondurma çözme işlemi sonrası sperm DNA kondensasyonunda değişim olup olmadığını incelemek, varsa bu değişimin azalan motilite ile korelasyonu olup olmadığını belirlemek, ayrıca semeni raw hali veya yıkama sonrası dondurmanın motilite, morfoloji ve DNA kondensasyonu üzerine etkisi olup olmadığını araştırmak amaçlanmıştır. Yöntem: Hastanemiz Tüp Bebek Ünitesine başvuran hastalardan 15 normozoospermili ve 15 oligozoospermili hasta çalışma kapsamına alınmış- tır. Hastaların semeninde hem raw haline, hem de gradient metodu ile yıkanmış numuneye motilite, morfoloji ve DNA kondensasyon değerlendirmeleri yapılmıştır. Daha sonra Sperm Cryoprotect II solusyonu ile örneklerimize dondurma işlemi yapılmıştır.15 gün sonra spermler çözdürülüp aynı parametrelerde tekrar çalışılmıştır. Bulgular: Normozoospermik ve oligozoospermik gruplarda yıkama işlemi raw spermlere göre anlamlı derecede progresif motiliteyi arttırmıştır. Kondensasyon ve morfoloji değerleri açısından normozoospermik ve oligozoospermik gruplarda herhangi bir farklılık bulunmamıştır. Dondurma işlemi; raw spermlerde ve yıkama sonrası spermlerde, hem normozoospermik hem de oligozoospermik gruplarda progresif motiliteyi anlamlı derecede azaltmış, kondensasyon ve morfolojiye anlamlı bir etkisi olmamıştır. Yorum: Sperm dondurma çözme sonrası motiliteyi daha iyi koruyabilmek için yıkanmış spermler dondurulmalıdır. Dondurma çözme sonrası sperm DNA kondensasyonunda literatürdekinin tersine değişim olmaması bizce anlamlıdır.
  • Öğe
    Comparison of costal cartilage and Dacron® graft in laryngotracheal reconstruction: an experimental study
    (2013) Baran, Yusuf; Öztürk, Kayhan; Çalık, Mustafa; Canbilen, Aydan; Esme, Hıdır
    Amaç: Larenks rekonstrüksiyonunda Dacron implant kullanımını değerlendirmek ve bu materyalin baş-boyun cerrahilerinde potansiyel endikasyonlarını tartışmak. Yöntem: Her biri 12 Wistar albino sıçandan ibaret üç grup oluşturuldu. Grup 1 kontrol grubu olup bu gruptaki sıçanlarda krikoit kıkırdaktan 5. trakea halkasına kadar 6 mm uzunluğunda kesi yapılarak elde edilen 555 mmlik otolog kosta kıkırdağı transplantasyonu yoluyla anterior larengotrakeal rekonstrüksiyon gerçekleştirildi. Grup 2de, Grup 1de olduğu gibi trakea eşit uzunluklarda bölümlere ayrıldı ve aynı büyüklükte homolog kıkırdak nakliyle anterior larengotrakeal rekonstrüksiyon gerçekleştirildi. Grup 3de trakea, Grup 1e eşit bölümlere ayrıldı ve aynı büyüklükte bir Dacron greftiyle rekonstrüksiyon yapıldı. İmplantasyondan sonraki 12. haftada sıçanlar sakrifiye edildi ve hasta gruplar trakea kesit alanı, parsiyel oksijen basıncı, epitelizasyon, neovaskülarizasyon, enflamatuar hücre infiltrasyonu ve yeni kondrosit oluşumu açısından karşılaştırıldı. Bulgular: Grup 1de postoperatif 2. günde pnömotoraks ve Grup 3de ise 8. günde granülasyon ve krutlanma nedeniyle birer deney hayvanı kaybedildi. Trakea enine kesit alanı ve parsiyel oksijen basıncı açısından gruplar arasında herhangi bir istatistiksel farklılık yoktu. Grup 2 ve Grup 3 arasında epitel gelişimi ve neovaskülarizasyon açısından istatistiksel bir farklılık yoktu ancak Grup 1, diğer iki gruptan anlamlı derecede daha iyi idi. Greft reddinde lenfosit infiltrasyonu önemli bir parametre olup gruplar arasında önemli bir farklılık vardı. Grup 1, diğer 2 gruptan daha iyi olduğu gibi Grup 3ün, Grup 2den hatırı sayılır derecede farklı olduğu belirlendi. Yeni kondrosit gelişimi açısından Grup 1. ile Grup 2 arasında anlamlı bir farklılık vardı. Sonuç: Epitel, neovaskülarizasyon ve kondrosit gelişim skorları daha iyi olduğu için otojen kosta kıkırdağı trakea ve larenks için ideal greft materyalidir. Dacronun kullanıldığı grupta stenoz, enfeksiyon ve rejeksiyon olmadığı, tüm deney hayvanlarında epitel gelişimi ve neovaskülarizasyon tatminkâr derecede oluştuğu için larenks rekonstrüksiyonunda Dacron implantları güvenle kullanılabilmektedir.
  • Öğe
    Effects of Nigella sativa L. seed oil on intima-media thickness and Bax and Caspase 3 expression in diabetic rat aorta
    (2016) Cüce, Gökhan; Kalkan, Sabiha Serpil; Sözen, Mehmet Enes; Çetinkaya, Seda; Canbaz, Halime Tuba; Seflek, Hatice
    Objective: Hyperglycaemia is an important risk factor for the development and progression of the macrovascular and microvascular complications that occur in diabetes. The expression of apoptotic markers in the aortic medial layer of diabetic rats and the effects of N. sativa L. seed oil on the expression of these markers were investigated in this study. Methods: Four-month-old adult female Wistar rats (n21) were divided into 3 groups: Group 1, control; Group 2, diabetes and Group 3, diabetes+N. sativa L. seed oil. Group 3 received 0.2 mg/kg/day N. sativa L. seed (black cumin) oil intraperitoneally 6 days per week for 30 days. At the end of the experiment, abdominal and thoracic aortas of all animals were collected and fixed in 10% formalin solution. Then, 5-?m-thick sections were stained with Verhoeff-Van Gieson stain to evaluate Bax and Caspase 3 expression. Tunica intima-media thickness was measured using the stained sections. Results: There were no significant differences in abdominal or thoracic aortic intima-media thickness among the 3 groups. However, there were significant differences in Bax and Caspase 3 expression in the tunica media of the thoracic and abdominal aortas between Group 1 and Group 2 (p0.05) and between Group 2 and Group 3 (p0.05) evaluated with the Kruskal-Wallis and Mann-Whitney U tests.Conclusion: It is understood that N. sativa L. seed oil is effective against diabetes. N. sativa L. seed oil is a plant material and has value for further investigation to develop diabetes treatment strategies for preventing apoptosis in vascular structures.
  • Öğe
    The histopathological evaluation of healing effects of vitamin C administered before methotrexate therapy on testicular injury induced by methotrexate
    (2016) Sayılmaz, Aysun; Karabulut, Yasemin Yuyucu; Özgörgülü, Aydan
    Objective: Methotrexate (MTX) leads to acute toxic side effects in tissues or organs containing rapidly dividing cells such as seminiferous tubules. In this study, we investigated the protective effects of vitamin C against MTX-induced injury in rat testis.Material and methods: A total of 31 rats were divided into 4 groups, including the control group. The study was completed within 4 weeks and the rats received daily doses of 2 mL/kg SF, 100 mg/kg vitamin C and 10 mg/kg/day MTX i.p according to their groups. The mean seminiferous tubular diameter, germinal epithelial cell thickness, and mean testicular biopsy score were determined by histologic examination of each group.Results: The vitamin C MTX group showed more similarity with the control group. Statistically significant results were achieved between groups as for mean seminiferous tubular diameter, germinal epithelial cell thickness, and mean testicular biopsy score. When compared with the group which received vitamin C after MTX therapy, values for mean seminiferous tubular diameter, germinal epithelial cell thickness, and mean testicular biopsy score were significantly higher in the group which received vitamin C before initiation of MTX therapy.Conclusion: Vitamin C decreased MTX-induced testicular histological injuries, especially when used before MTX therapy.