Kitap / Bildiri / Sunum Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 2 / 2
  • Öğe
    Türk Müziği Solfej-Makam-Usûl-Dikte Alıştırmaları
    (NEÜ Yayınları, 2017) Gönül, Mehmet
    Eserin genişletilmiş bu baskısında; 15 zaman ve üzeri usûllerde bestelenmiş, dikte kâideleri ve usûl-düzüm kurallarına göre yazılarak usûl alıştırmaları bölümüne ilave edilmiş âsârımızın nâdîde eserlerinden örneklere, genel usûl külliyatında yer almayan ancak yörelerimizde türkülerimize kalıp olan karakteristik usûlerde eserlere ve temel makam anlatımlarına dizi ve küçük seyirlere ayrıca makam anlatımları öncesinde nazariyata ilişkin temel bazı tanımlara yer verilmiştir. Türk mûsikîsi, kadîm Türk kültürü temelinde, Selçuklu ve Osmanlı Devletlerini oluşturan Türkler, etnik toplum, topluluk ve milletlerin kültür-san’at hayatına doğrudan kattıklarıyla inkişâf etmiş, Ecdâdımızın yüksek medeniyyeti ve kıtaları aşan muazzam coğrafyası ile neşv ü nemâ bulmuş, nesilden-nesile meşk usûlü ile aktarılarak günümüze ulaşmış, eşsiz zenginliğe sahip bir Türk san’atıdır. Doğrudan hocadan-talebeye eğitim, öğretim ve aktarım modeli olan meşk usûlü, gelenekli san’atlarımızın eğitim ve intikâli için en doğru eğitim-öğretim modelidir. Bugün yapılması gereken, çağın gerekleri ve olanakları ile meşk sisteminin kaynak, metod, materyal vb. yazılı nüshalarını veya kusurlu kalan hususlarını gidermek, sürecin sağlıklı devamı konusunda teknoloji çağının imkânlarıyla ihtiyaç duyulan araç ve gereçleri en doğru kaynaklardan edinerek sisteme dâhil etmek ve/veya bu konuda yeni kaynaklar üretmek olmalıdır. Bizi biz yapan değerlerin ve kültürümüzün en saf kaynağı ve en müzeyyen vitrini olan, Türk-İslâm san’atları içerisinde en geniş paydayla yer alan mûsikîmizin icrâsında ulaştığı mertebe, maalesef kullanılan nota yazım sistemlerinin yokluğu ve/veya eksikliği sebebiyle yazılı kaynaklara ve icra yöntemlerinin süreçlerinin aktarılması bakımından gereğince arşivlere yansıtılamamıştır. Mûsikîmizin yazılı kaynaklara aktarılması hususunda artık vazgeçilemez bir noktaya ulaşan, bugün dünya sathında kullanılan batı kaynaklı nota üzerine bina edilen ve nazariyatçılarımızın mûsikîmizin makam zenginliğini ifâde etme gayretleriyle ürettikleri işaret ilaveleri ile günümüze ulaşan Türk mûsikîsi notası, her ne kadar -geçmişten günümüze ve bugün- çok değerli sanatçı ve akademisyenlerin bireysel gayretleriyle bir seviyeye ulaşabilmişse de hâlâ âsârın makam ve perde gereklerince nota ile ifâdesinin mümkün olamaması ve eğitiminin Türk müziği dinamikleriyle yurt genelinde bir standarda ulaşamaması gibi nedenler paydaşların üzerine düşen sorumluluğun önemini gözler önüne sermektedir. Türk müziği İşitme! Okuma! Yazma! olumsuz ifadeleri ile ilköğretim, ortaöğretim, lisans ve lisansüstü seviyelerde yürütülen, solfej (nota okuma) ve usûl dersleri ile dikte çalışmaları, özel ya da resmi pek çok kurum ve kuruluşta maalesef Türk müziği gerek ve gerçeklerinden uzak sürdürüldüğü görülebilmektedir. Mûsikîmizin temel iki unsuru olan makam ve perde temelli solfej dersleri ile güfte ile inkişaf eden ve zenginleşen usûl dersleri, çok kez makam ve usûl kuramını kapsamamakta ve Türk müziği makam ve usûl yapılarına gereğince “Türk müziği sazları eşliğinde” solfej ve dikte çalışmaları ihmâl edilmekte, yapılmamakta veya yapılamamaktadır. Türk mûsikîsi ancak kendi nüvesini oluşturan değerler, zenginlikler ve kazanımlar ile gereğince öğrenilebilir ve öğretilebilir. Bu ihtiyaçlar doğrultusunda uzun bir uygulama süzgecinden geçerek hazırladığımız ve ilkine ilâve olarak seyir, tanım, usul ve eser örnekleri ile genişlettiğimiz bu kitapta; Türk müziği solfej çalışmaları için Rast makamı doğal dizisi üzerinde, başlangıç seviyesinden başlayan solfej alıştırmaları sunulmuş, Türk müziği temel makamları ve geçkiler hakkında örnek alıştırmalara yer verilmiş, Nim Sofyan’dan-Devr-i Revan’a kadar olan Türk mûsikîsi usulleri için tümüyle usûl kalıplarına göre düzümlenmiş alıştırmalar sunulmuş, Raksan’dan-Zencire kadar olan usûllerde eser örnekleri ile günümüz usûl âsarı veya kaynaklarında karşılaşılmayan ve fakat yörelerimizde -özgün usûl kalıplarıyla- hayat bulan eserlere yer verilmiş, Türk müziğinin makam ve usûlleri gereğince yapılacak dikte çalışmaları için örnekler verilmiştir. Ayrıca çalışmamızda Türk mûsikîsinde usûl bahsi irdelenerek Nim Sofyan’dan Zencir’e kadar olan bütün usûllerin kalıplarına ve velvelelerine, yörelerde icra edilen özgün usul kalıplarına, ilâveten, günümüz Türk mûsikîsi icrasında, nispeten daha sık karşılaşıldığı düşünülen makamlar hakkında kısa tariflere dizi ve seyir örnekleri ile yer verilerek muhibbânın istifâdelerine ve katkılarına sunulmuştur.
  • Öğe
    Gelenekten Geleceğe Türk Mûsikîsi (Eğitim-Öğretim-İcrâ)
    (NEÜ Yayınları, 2021) Editör: Gönül, Mehmet; Gönül, Mehmet
    Geçmişten günümüze ecdadımızın ulaştığı coğrafya ve medeniyet doğrultusunda neşv-ü nemâ bulan Türk mûsikîsinin temel eğitim, öğretim ve aktarım modeli olan meşk, hoca ve talebe arasında sâdece müzik ve eser eğitim-öğretiminden ibâret değildir. Meşk aynı zaman da bir hal, edep, âdap, usûl, erkân, mânâ, üslup, tavır oluşum, edinim ve aktarım yönteminin adıdır. Hiç şüphesiz mûsikîmiz tıpkı târihimiz gibi kökleri çok derinlerde olan bir ulu çınardır. Bu muazzam çınarın yaşaması için körpe dallara, genç filizlere ve yapraklara ihtiyacı vardır. Ne kök yapraksız, ne de yaprak köksüz yaşayamaz, varlığını sürdüremez. Bu noktada her bir sanatkâr, mürşid ve talebe, kültürün köklerden-körpe dallara, yapraklara aktarımında kendi döneminden sorumlu olduğunun bilincinde olmalıdır. Türk mûsikîsinin eğitim-öğretiminde kullanılacak materyallerin, âsârdan ve icrâdan beslenmesi büyük önem arz etmektedir. Bu noktada eserlerden yola çıkılarak üretilen nazarî kaynaklar ve notalardan oluşan arşiv, ancak fem-i muhsin sanâtkâlarımızın sazında, sesinde hayat bulur, anlam kazanır. Türk mûsikîsinin genel icrâ üslûbu ve bu üslup temelinde oluşan özgün tavırlar ile gelenek idâme eder ve sonraki nesillere aktarılabilir. Aktarım ancak hocadan talebeye şeklinde olabilir. Bunun için bu kutlu sanat yoluna tam bir teslimiyet, mürşidine sadâkat, hürmet ve vefâ esastır. Eğitim-öğretim sürecinin bize ulaşan ve sonraki nesillere aktarılması gereken kutlu bir emanet olduğunun bilincinde olmak gerektir.