Yazar "Ülkü, Çağatay Han" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 7 / 7
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dermoid Cyst Arising from the Epiglottis(2015) Ülkü, Çağatay Han; Yücel, HilalBaş-boyun bölgesinden kaynaklanan dermoid kistler nadir, yavaş büyüyen ve iyi sınırlı benign tümörlerdir. Semptomları, özgün değildir, genellikle lezyonun boyutu ve bulunduğu yere bağlıdır. Epiglottan kaynaklı dermoid kist son derece nadirdir. Bilgimiz dahilinde, İngilizce literatürde sadece bir olgu rapor edilmiştir. Bu çalışmada, epiglottan kaynaklanan bir dermoid kist olgusu çok nadir bir klinik durum olarak sunulmuştur. Hastalığın karakteristikleri, ayırıcı tanısı ve tedavi yöntemleri özetlenmiştir.Öğe İzole alt konka hipertrofisi olan hastalarda radyofrekans termal ablasyon tedavisinin nazal mukosilier klirens üzerine etkisi(2014) Duran, Mutlu; Ülkü, Çağatay HanAmaç: Bu çalışmada izole alt konka hipertrofisi olan hastalarda radyofrekans termal ablasyonunun nazal mukosiliyer klirens üzerindeki etkisi değerlendirildi. Hastalar ve Yöntemler: Mayıs 2009 - Aralık 2009 tarihleri arasında kliniğimize kronik burun tıkanıklığı yakınması ile başvuran ve izole alt konka submüköz hipertrofisi tanısı konulan 30 erişkin hasta (10 kadın, 20 erkek; ort. yaş 31.0±12.0 yıl; dağılım 18-61 yıl) çalışma kapsamına alındı. Tedavi olarak alt konkaya üç farklı noktada 75 C ve 350 joul olmak üzere, radyofrekans termal ablasyonu uygulandı. Nazal mukosilier klirens, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde (sekizinci hafta) yapılan sakkarin klirens testi ile değerlendirildi. Bulgular: Hastaların ameliyat öncesi ve sonrası (sekizinci hafta) sakkarin klirens testi ortalaması sırası ile 565.4±253.9 sn. ve 558.7±257.7 sn. olarak belirlendi. Ancak iki ölçüm arasında anlamlı bir fark bulunamadı (p>0.05). Sonuç: Çalışma sonuçlarımız, alt konka hipertrofisi tedavisinde radyofrekans termal ablasyonu uygulamasının nazal mukosiliyer klirensi etkilemediğini göstermektedir.Öğe İzole alt konka hipertrofisi tedavisinde radyofrekans termal ablasyon tekniği etkinliğinin bilgisayarlı tomografi ve görsel analog ölçeği ile değerlendirilmesi(2014) Duran, Mutlu; Ülkü, Çağatay Han; Kıreşi, DemetAmaç: İzole alt konka hipertrofili hastalarda, radyofrekans termal ablasyonu (RFTA) tekniği etkinliğinin, bilgisayarlı tomografi (BT) ve görsel analog ölçeği (GAÖ) ile değerlendirilmesi amaçlandı. Hastalar ve Yöntemler: Mayıs 2009 - Aralık 2009 tarihleri arasında kliniğimizde izole alt konka hipertrofisi tanısı konulan 30 hasta (10 kadın, 20 erkek; ort. yaş 31.012.0 yıl; dağılım 18-61 yıl) çalışmaya alındı. Tedavi olarak, alt konkaya üç farklı noktada RFTA uygulandı. Konka boyutu değerlendirilmesi, ameliyat öncesi ve sonrası dönemde BT ile yapıldı. Ayrıca, GAÖ ile ameliyat öncesi ve sonrası dönem- de, farklı bir kulak burun boğaz (KBB) uzmanının konka boyutlarını ve hastanın burun tıkanıklığını değerlendirmesi istendi. Bulgular: Ameliyat öncesi ve sonrası BT incelemesinde sol ve sağ alt konka ortalama kesit alanı değerleri sırasıyla 112.4228.41 / 81.5322.57 ve 117.7227.85 / 86.5323.66 mm2 idi. Farklı bir KBB uzmanı tarafından sol ve sağ alt konka boyutlarının ameliyat öncesi ve sonrası ortalama GAÖ değerleri, sırasıyla 6.602.48 / 4.301.47 ve 7.601.67 / 4.631.40 olarak belirlendi. Burun tıkanıklığının ame- liyat öncesi ve sonrası ortalama GAÖ değerleri ise sırasıyla 6.771.19 ve 3.571.46 idi. Sonuç: Alt konka hipertrofisi tedavisinde kullanılan RFTA tekniği, BT ve GAÖ değerlendirme sonuçları ışığında etkin bir yöntemdir.Öğe Larenks kanserlerinin değerlendirilmesinde bilgisayarlı tomografinin yeri(Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 1996) Ülkü, Çağatay Han; Cenik , ZiyaBu çalışmada kliniğimizde Kasım 1994-Haziran 1996 tarihleri arasında larenks karsinomu tanısı almış 30 vaka preoperatif dönemde çekilen bilgisayarlı tomografi, larengoskobik muayene ve makroskobik piyes bulguları ile karşılaştırıldı. Larengoskopi sadece mukozal yüzeyi ve kord vokal hareketlerini değerlendirebilmektedir. Kord haraketîerinde sınırlılık derin invazyon şeklinde yorumlanabilmekte, ancak tümörün gerçek boyutlarının ve sınırlarının belirlenmesinde yetersiz kalmaktadır. Konvansiyoneî radyolojik tetkikler de larengoskopiye ilave bilgi vermemektedir. BT klinisyenin cerrahi tedavi yöntemini belirleyecek olan tümörün gerçek anatomik lokalizasyonu ve derin yayımını tesbite karşılaştığı bu belirsizliğin çözümüne önemli katkılar sağlamaktadır. Larengoskopi ve diğer radyolojik tekniklerle değerlendirilemeyen preepiglotîik aralık, paragîottik aralık, subgîottik alan, kitle sebebiyle değerlendirilemeyen larenksin alt bölümlerini ve kartilaj tutulumunu belirlemede bilgisayarlı tomografinin etkin bir tanı yöntemi olduğunu tesbit ettik. Ancak kartilaj tutulumunda irregüler kalsifikasyon ve mikroinvazyonlar sebebiyle yanlış değerlendirmeler olabileceğini belirledik. Küçük mukoza! lezyonların değerlendirilmesinde de BT nin yanlış(-) sonuç verebileceğini ve bu Îezyonîann belirlenmesinde larengoskopinin daha duyarlı olduğunu tesbit ettik. Konservatif cerrahi tedavi yönteminin belirlenmesinde BT kilnisyene tümörün derin yayılımı hakkında çok önemli bilgiler vermekte ve larengoskopiyi tamamlayıcı rol oynamaktadır.Öğe Lingual schwannom(2014) Esen, Hacı Hasan; Ülkü, Çağatay Han; Demir, Hilal; Yeşildemir, Huri SultanSchwannomlar, nöral kılıfın Schwann hücrelerinden kaynaklanan, benign, yavaş büyüyen, soliter ve kapsüllü nöroektodermal tümörlerdir. Tüm ekstrakraniyal schwannomların %25'i baş-boyun bölgesinde görülür. Ağız içi schwannomlar nadir olup, sıklıkla dil kökünde görülür. Bu yazıda, nadir bir klinik olarak lingual schwannomlu 20 yaşında bir kadın bir olgu sunuldu ve literatür verileri eşliğinde hastalığın karakteristikleri özetlendi.Öğe Parotis Bezinden Kaynaklanan Yüksek Dereceli Bazal Hücreli Adenokarsinom: Olgu Sunumu ve Literatürün Gözden Geçirilmesi(2017) Oltulu, Pembe; Avunduk, Mustafa Cihat; Ülkü, Çağatay HanBazal hücreli adenokarsinomlar son derece nadir görülür ve ilk kez 1991 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından tükrük bezi tümörleri histopatolojik sınıflamasına dahil edilmiştir. Bu tümörler genel olarak nadiren bölgesel ya da uzak metastaz ile birlikte olan düşük dereceli maligniteler olarak tanımlanırlar. Bununla birlikte, İngilizce literatürde major tükrük bezi kaynaklı 48 bazal hücreli adenokarsinoma, yüksek dereceli malignite olarak tanımlanmıştır. Cerrahi eksizyon ve olası postoperatif radyoterapi tedavi seÖğe Solitary Fibrous Tumor of the Supraclavicular Region(2014) Ülkü, Çağatay Han; Varsak, Yasin Kürşad; Yılmaz, OsmanSoliter fibröz tümör, baş - boyun bölgesinde çok nadir gelişen, yavaş büyüyen ve genellikle asemptomatik olan benign bir lezyondur. Bilgimiz dahilinde, 2010 yılına kadar İngilizce literatürde 153 baş - boyun soliter fibröz tümör olgusu yayınlanmıştır. Bununla birlikte hiçbiri supraklavikülar bölgede rapor edilmemiştir. Bu çalışma- da, supraklavikülar bölgeden kaynaklanan bir soliter fibröz tümör olgusu sunulmuş, hastalığın karakteristikleri, ayırıcı tanısı ve tedavi yöntemleri özetlenmiştir.