Yazar "Aytekin, Mehmet Ali" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 2 / 2
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe İmam Züfer'in Hanefi mezhebindeki konumu ve fıkhi görüşleri(Necmettin Erbakan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2018) Aytekin, Mehmet Ali; Çeker, Orhanİmam Züfer, İmam-ı Aʽzam Ebû Hanîfe'nin yetiştirdiği en önemli müçtehitlerden ve onunla birlikte Hanefi fıkhını tedvin eden on büyük fakihten biridir. Zamanın önde gelen âlimlerinden temel İslamî ilimleri tahsil ettikten sonra hadis ilminde yoğunlaşan ve bu ilimde önemli bir mesafe alan İmam Züfer, karşılaştığı fıkhî bir meseleden dolayı Ebû Hanîfe'nin ders halkasına katılmış ve kesintisiz yirmi sene ondan fıkıh ilmini öğrenmiştir. Fıkıhtaki ilk ve tek hocası Ebû Hanîfedir. Aklı, zekâsı, fıkhi meseleleri kavrama gücü ve mukayese kabiliyeti ile dikkatleri üzerine çekmiş, kısa zamanda hocasının övgü ve iltifatlarına mazhar olmuş; onun vefatından sonra da ders halkasının başına geçmiştir. Ancak kırk sekiz yaşında yani hocasından sekiz sene sonra çok erken denilebilecek bir yaşta vefat etmiştir. Belki de bu nedenle kendisinden fıkhi görüşlerini ihtiva eden bir eser intikal etmemiş; bu görüşleri Hanefi mezhebinin muhtelif kaynaklarında zikredilmiştir. "İmam Züfer'in Hanefi Mezhebindeki Konumu ve Fıkhi Görüşleri" isimli bu çalışmanın birinci bölümünde İmam Züfer'in hayatı ve Hanefi mezhebindeki konumu ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. İkinci bölümde ise Züfer'in Hanefi mezhebinde diğer üç imamdan yani İmam Ebû Hanîfe, İmam Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed'den farklı olarak ortaya koyduğu ve mezhepte yalnız kaldığı içtihatları ve fıkhî görüşleri tespit edilmiştir. Görüşler verilirken özellikle Züfer'in gerekçelerine, nedenlerine, delillerine, usul ve kaidelerine yer verilmiş; mezhepte müftâbih olan veya tercih edilen görüşlerine işaret edilmiştir.Öğe Nebevî Tıp arasında zikredilen hacamatın fıkhi hükmü(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019) Aytekin, Mehmet AliKandan kaynaklı bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan hacamatın çok eski bir geçmişi vardır. Arap toplumunda da yaygın bir şekilde uygulanan hacamat, Hz. Peygamberin, bazı rahatsızlıklarından dolayı kullanması ve kullanılmasına teşvik etmesi ile Müslüman toplumlarda daha önemli bir hale gelmiştir. Bazı eserlerde, rivayet edilen hadislerin lafzından hareketle hacamatın nerede ise tüm hastalıklara şifa olduğu bilgisi yer almıştır. Ancak hadis âlimleri umum lafızların husus ifade ettiğini, dolayısıyla hacamatın kandan kaynaklı bazı hastalıklara şifa olabileceğini söylemişlerdir. Yine hacamatın sünnet olduğu dile getirilerek hiçbir hastalık olmasa da sık sık hacamatın yapılmasının bir sünneti canlandırmak olduğu dile getirilmiştir. Fakat fıkıh kitaplarımızda diğer tedavi yöntemleri gibi hacamatın da mubah olan bir tedavi yöntemi olduğu vurgulanmış, bu uygulama sünnet kapsamında ele alınmamıştır.