Yazar "Buldur, Adnan Doğan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Bolluk Gölü Traverten Konilerinin Geçmişten Günümüze Değişimi(2018) Pinar, Adnan; Buldur, Adnan Doğan; Tuncer, TahirAraştırma sahası Cihanbeyli (Konya) İlçesi’nin yaklaşık 8 km güneydoğusunda yer almaktadır. Buradaki traverten konilerinden, ilk olarak 1937 yılında yabancı bilim insanları bahsetmiştir. Daha sonraki yıllarda çok sayıda bilim insanı burada incelemeler yapsa da Oğuz Erol’un 1968 yılındaki çalışması en kapsamlı olanıdır. Erol söz konusu çalışmasında, 63 adet traverten konisi tespit ederek, bunların oluşum mekanizmasını ve başta morfometrik özellikleri olmak üzere diğer birtakım özelliklerini belirtmiş ve haritalandırmasını yapmıştır. Bu çalışmadan günümüze kadar geçen 50 yıllık süre zarfında nelerin değişmiş olduğunu görmek amaçlı ve günümüzün teknolojik imkânlarını da kullanarak saha yeniden ele alınarak incelenmiştir. Bu çalışma ile Erol’un bahsettiği 63 traverten konisinden 5 tanesinin tamamen yok olduğu, 7 tanesinin yüksek derecede ve 11 tanesinin de orta derecede tahribata uğradığı, tahribatların doğal şartlardan ziyade beşeri faaliyetlerden kaynaklandığı gözlenmiştir. Ayrıca, bazı konilerin içerisindeki sular kurumuştur. Araştırma sahasında konilerle doğrudan veya dolaylı olarak ilişkisi olan 20 civarında dolin; çökme, örtü çökme ve sübsidans dolinleri olarak sınıflandırılmıştır. Jeolojik ve jeomorfolojik açıdan ilginç özelliklere sahip Bolluk Gölü çevresi traverten konileri ciddi bir tahribat altındadır. Bu kapsamda bölgenin korunması konusunda daha duyarlı olunması gerekmektedir.Öğe Dede Korkut Destanlarının Kültür Coğrafyası(2016) Buldur, Adnan Doğan; Meydan, Ali; Güngör, ŞenayDede Korkut Destanları, Türk Dili ve Edebiyatı, Türk Tarihi ve Türk Kültürü açısından son derece önemlidir. Bu destanlarda Türk dünyası içerisinde çok önemli bir yere sahip olan Oğuzlar'ın, Orta Asya'dan itibaren Anadolu'ya yerleştikleri süre boyunca gerek çevrelerindeki düşmanlarıyla yaptıkları savaşlar, gerekse kendi iç çekişmeleri ve kahramanlıkları anlatılır. Bu çalışmada, Dede Korkut destanlarındaki kültürel coğrafya unsurlarının tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırma, bir durumu kendi sınırları içinde analiz etmek amacıyla durum çalışması yöntemiyle yürütülmüş, veri toplama aracı olarak da doküman analizinden yararlanılmıştır. Araştırmada tespit edilen kültürel coğrafya unsurlarının destanlarda nasıl geçtiği hakkında metin örnekleri verilmiştir. Kültürel coğrafya unsurlarını oluşturan din, aile ve toplum yapısı, günlük hayat, ekonomik özellikler, tabiat sevgisi, eğlenceler, yeme içme alışkanlıkları, avlanma ve savaşlar gibi hususlar destanların içerisinde farklı özellikleriyle yer almaktadır. Bütün bunlar Oğuzların yaşadıkları bölgenin coğrafi özellikleri ile oluşturdukları kültürleri arasındaki ilişkiyi de ortaya koyar. Ok atmak, ata binmek, avlanmak, güreşmek gibi sporları ve eğlenceleri, bu hareketli yaşamı ve mücadeleci bir toplum olmalarını destekleyen kültürel unsurlardır.Öğe Evliya Çelebi'nin (17. yüzyıl) "İklim" anlayışı ve Seyahatname'de beldelerin iklimi(2016) Buldur, Adnan DoğanGezi notları ve gezi anılarından oluşan seyahatnameler, ilgili zaman ve yerler hakkında bizlere ayrıntılı bilgiler verirler. Evliya Çelebi'nin yazdığı Seyahatname, kültür tarihimiz için son derece önemlidir. Özellikle 17. yüzyılda Osmanlı Devleti'nin hakim olduğu alanların tarihi, kültürü, dili, dini, mimarisi, etnik yapısı ve coğrafyası hakkında bilgiler verir. Bu araştırmada, 10 cilt halinde yazılan Seyahatname'nin Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan "Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnamesi (Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Bağdat 304 Numaralı Yazmadan)" adlı eser temel alınmış, o dönemde dünyanın iklim bölgeleri ile Evliya Çelebi'nin gezip gördüğü beldelerin iklimleri hakkındaki bilgiler taranmıştır. Seyahatname'ye göre yeryüzü, birinci, ikinci, üçüncü... şeklinde yedi iklim bölgesine ayrılmıştır. Bu, aslında bir iklim tasnifinden ziyade bir bölgesel coğrafya çalışmasıdır. Beldeler gibi, dağların, nehirlerin ve ülkelerin yeryüzündeki dağılımı yapılırken hangi iklim bölgesinde olduğu vurgulanmak suretiyle bir çeşit konum belirlemesi yapılır. Mesela bir beldenin hangi iklim bölgesinde olduğu, çoğunlukla oranın hangi enlemde, uzun gün ve gecesi, saat ve derece olarak ifade edilir ve bir çeşit matematiksel konum tarifi yapılır. Seyahatnamede her bir iklim bölgesinin genel iklimsel özellikleri ve beldelerin iklimleriyle ilgili bilgilere rastlanır. Beldelerin iklimleri hakkındaki bilgilere bazen "havası ılıktır", "sıcaktır" veya "soğuktur" şeklinde doğrudan ulaşılabileceği gibi, bazen de yağmur duasına çıkılması veya sarnıçların varlığından bahsetmesi gibi dolaylı da ulaşılabilir.Öğe Sivas İli'nde iç göçler (1975-2015)(2018) Ergün, Abdulkadir; Buldur, Adnan DoğanBu çalışmanın amacı Sivas İli’ndeki iç göç hareketlerinin 1975-2015 yılları arasındaki seyrini ve yönünü belirlemektir. Bu çalışmada ilinverdiği ve aldığı göçler, ilin en fazla hangi illere göç verdiği, hangi illerdengöç aldığı ve ilden gerçekleşen göçler üzerinde etkili olan faktörlerincelenmiştir.Cumhuriyet tarihinde ilk nüfus sayımının gerçekleştiği 1927yılında 329.741 kişi olan il nüfusu 1985 yılına kadar sürekli artarak772.209’a ulaşmıştır. Bu dönemden sonra azalma eğilimine giren ilnüfusu 2015 yılında 618.617’ye kadar gerilemiştir. Bu azalmada ildemeydana gelen göç hareketleri etkili olmuştur. 1970’li yıllardan itibarenTürkiye’nin en çok göç veren illeri arasında yer alan Sivas daha çokİstanbul, Ankara, Kayseri, İzmir ve son dönemlerde ise Antalya’ya göçverirken, daha çok İstanbul, Ankara, Tokat, Kayseri, İzmir ve Malatyaillerinden göç almıştır.İl nüfusunda azalmaya neden olan göç hareketleri üzerinde ilinortalama yükseltisinin fazla olması, il arazisinin dağlık ve engebeli biryapıya sahip olması ve karasal iklim şartlarının tarım faaliyetleriüzerindeki olumsuz etkileri, tarıma elverişli alanların az olması gibi fizikicoğrafya faktörleri ile sosyo-ekonomik yönden gelişmemiş olması, ilinsanayileşme açısından yetersiz olması, artan genç nüfus ile birlikteortaya çıkan işsizlik sorunları gibi beşeri faktörler etkili olmuştur.Öğe Sosyal bilgiler öğretmen adaylarının '100. Yılda Çanakkale' kavramına ilişkin görüşleri(2016) Akkuş, Akif; Meydan, Ali; Buldur, Adnan Doğan1915 Şubat ayında, I. Dünya Savaşı'nda İngiliz Deniz Bakanı Winston Churchill başta olmak üzere İngilizlerin ısrarı ile başlayan ve İtilâf kuvvetlerinin Çanakkale Boğazı'nda Türklere yenilerek Ocak 1916'da geri çekilmelerine kadar yaklaşık 10 ay süren Çanakkale savaşları Türk tarihinin dönüm noktalarından biridir. Savaştan 100 yıl sonra ise Çanakkale ruhunu anlamak, anlamlandırmak ve hissetmek geride kalan yıllara göre çok daha önemlidir. Yapılandırmacı yaklaşımın en önemli unsurlarından biri olan kavramlar, olgu, olay ve unsurları açıklamak ve bir düşünceyi somutlaştırması açısından son derece önemlidir. Kavram benzer nesneleri, insanları, olayları, fikirleri ve süreçleri diğer gruplardan ayırt etmeyi sağladığı gibi, diğer grup, varlık, olay, fikir ve süreçlerle ilişkiler kurmaya da yardım eder. Bu kavramların ve bu kavramlarla ilişkili olgu ve olayların zihinlerde zamanında ve etkili bir şekilde yapılandırılması çok sayıda problemin de çözülmesini beraberinde getirir. Bu çalışmada sosyal bilgiler öğretmenliği 1. sınıf öğrencilerinin '100. Yılda Çanakkale' kavramına ilişkin görüşlerinin ortaya konması amaçlanmıştır. Araştırmanın örneklemini 2014-2015 öğretim yılında Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği 1. sınıfta okuyan 33 öğrenci oluşturmuştur. Araştırmada nitel araştırma metodolojisi benimsenmiş olup, olgu bilim deseninde yürütülmüştür. Veri toplama aracı araştırmacılar tarafından geliştirilen ve uzman görüşü alınan 6 sorudan oluşan açık uçlu soru formudur. Elde edilen veriler içerik analiz yöntemiyle incelenmiş, verilen cevaplar doğrultusunda kodlar oluşturulmuştur, oluşan kodlar ilişkilendirilerek, öğrencilerin görüşleri yorumlanmıştır. Sonuç olarak araştırmaya katılan öğrencilerin '100. Yılda Çanakkale' kavramı ile milli birlik ve beraberlik, vatanseverlik, bağımsızlık, barış gibi değerlerle ilgi kurmaları son derece önemlidir.Öğe Sultangazi İlçesi’nin (İstanbul) şehirleşme süreci(2018) Avcu, Samet; Buldur, Adnan DoğanSultangazi İlçesi, İstanbul’un kuzeybatısında yer alır. İlçe adını, Sultançiftliği Mahallesi ile Gazi Mahallesi’nin birleştirilmesinden almıştır. 2008 yılında, Gaziosmanpaşa’ya bağlı 13, Eyüpsultan ve Esenler’e bağlı birer mahallenin katılımıyla kurulmuştur. Yeni kurulmuş bir ilçe olsa da aslında, bölge Bizans ve Osmanlı Devleti’nden beri İstanbul için önem taşıyan tarihi suyolları üzerinde yer almaktadır. Sultangazi’de şehirleşme hareketleri 1970’li yıllar ve sonrasında o dönemde kırsal alanlar arasında yer alan Atışalanı, Küçükköy, Cebeci, Habibler ve Mahmutbey gibi kırsal yerleşmelerde sanayi kuruluşlarının açılmasıyla ve bu bölgenin daha uzağındaki büyük sanayi kuruluşlarında çalışmak için gelenlerin bu kırsal alanlara yerleşmesiyle başlamıştır. O dönemde kırsal alanlar arasında sayılan bu yerleşmelerin nüfusu göçlerle artmış, zamanla kırsal niteliklerini kaybedip İstanbul’un merkez alanına katılmışlardır. Bu çalışma ile Sultangazi İlçesi’nin geçmişten günümüze, gerek coğrafi açıdan ve gerekse alınan idari kararlarla şehirleşme sürecinde geçirdiği evrelerin araştırılması amaçlanmıştır. Araştırma yapılırken coğrafya biliminin yöntem ve ilkelerine bağlı kalınmıştır. Araştırma sahasının topografik özellikleri incelenirken Harita Genel Komutanlığı’nın ilgili haritaları, şehirleşmeyle ilgili özellikler incelenirken, başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ilgili belediyelerin Şehir Planlama Müdürlükleri’nin nazım imar planlarından, nüfusun gelişimi için, nüfus müdürlükleri kayıtları ve TÜİK istatistik verilerinden faydalanılmıştır. mahalle muhtarları ve ilçe sakinleriyle yüzyüze görüşme tekniği ile yapılan mülakat sonuçları da değerlendirmeye alınmıştır. Sultangazi ilçesinin 2014 yılı toplam nüfusu 513.022’dir ve İstanbul’un nüfusu en hızlı artan ilçelerinden biridir. Bunda; doğum oranının yüksek olmasının yanında İstanbul’un yoğun göç alan bölgelerinden biri olması etkilidir. İstanbul’daki iş imkânları ve Sultangazi İlçesi’nin bazı bölgelerinde konut kiralarının daha uygun olması bu bölgeye göçü arttıran başlıca nedenlerdir. Dolayısıyla ilçe, hızlı nüfus artışına bağlı olarak gecekondulaşma, plansız şehirleşme, alt yapı yetersizliği, işsizlik gibi birçok problemle karşı karşıyadır.Öğe Sıcaklık terselmesinin hava kirliliğine etkisi (Isparta şehir merkezi örneği)(2018) Buldur, Adnan Doğan; Sarı, SabahattinEnerji tüketiminin artması başta kentler olmak üzere, yerleşim alanlarında hava kirliliğini önemli bir sorun haline getirmiştir. Ülkemizde doğalgaz kullanımının yaygınlaşması ve kaliteli kömüre olan yöneliş, sorunun büyümesini kısmen engellese de ortadan kaldırmış değildir. Beşeri faaliyetlerin bir sonucu olan hava kirliliği üzerinde topografik ve klimatik faktörlerin etkisi oldukça önemlidir. Topografya, havanın kararlılığını dolayısı ile sıcaklık terselmesini ve rüzgâr hızını yönlendiren bir faktör olarak kirliliğe tesir eder. Bu araştırmada, Isparta şehir merkezinde yer alan Hava Kalitesi İzleme İstasyonu’ndan (37˚ 46ʹ 41ʹʹ Kuzey-30˚ 32ʹ 51ʹʹ Doğu) elektronik olarak indirilen Kükürtdioksit (SO2) ve Partikül Madde (PM10) verileri kullanılmıştır. Bu veriler Ulusal ve Avrupa Birliği ülkeleri sınır değer kriterleriyle karşılaştırılmış ve sınırların çok aşıldığı aylara ait (2006- 2016 yıllarının Kasım-Aralık-Ocak-Şubat ve Mart Ayları) günlük verileri, SPSS 23 programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmada, Yüksek Atmosfer Balonları verilerinden sıcaklık terselmesi değerleri hesaplanmış ve kirleticiler arasındaki ilişki analiz edilmiştir. Analizlerde Çoklu Regresyon ve Pearson Korelasyon testleri kullanılmıştır. Regresyon analizine göre, PM10 yoğunluğu üzerinde sıcaklık terselmesinin tek başına % 38.8’lik; sıcaklık terselmesi ile rüzgâr hızının birlikte % 47.7’lik kontrolü söz konusudur. SO2 yoğunluğu üzerinde ise rüzgâr hızının % 18.4’lük; rüzgâr hızı ile birlikte sıcaklık terselmesinin % 23.4’lük bir hakimiyeti vardır. Pearson Korelasyon testi sonuçları, Isparta’daki hava kirliliğinin önemli parametrelerinden olan SO2 ve PM10 yoğunluğu ile sıcaklık terselmesi arasında orta ve pozitif yönlü; rüzgâr hızı ve bulutluluk arasında zayıf ve negatif yönlü bir ilişkiyi ifade etmektedir. Her iki kirleticinin yoğunluğunda son yıllarda bir düşüş eğilimi saptanmıştır. Bunda doğalgaz kullanımının yaygınlaşması, yakıt kalitesinin yükseltilmesi ve ulaşım araçlarının standardındaki yükselmenin etkili olduğu düşünülmektedir.Öğe Topografyanın minimum ekstrem sıcaklıklara etkisi (Karaman-Hadim örneği)(2017) Buldur, Adnan Doğan; Sarı, SabahattinAraştırma sahası, Karaman (Merkez ilçe) ile Hadim (Konya) ilçe merkezini kapsar. Karaman (1023 m), Orta Torosların kuzey eteklerinde, Hadim (1552 m) ise Taşeli Platosu üzerinde yer alır. Karaman'dan 529 m daha yüksekteki Hadim'in en düşük (ekstrem) sıcaklığı -19.6 C iken, Karaman'da bundan daha düşük değerler 5 farklı ayda (Kasım, Aralık, Ocak, Şubat ve Mart) 36 kez tekrarlanmıştır. Bu çalışma, Karaman ile Hadim'in ekstrem minimum sıcaklık değer ve frekanslarının gösterdiği anormal farklılığın nedenlerini tespite yöneliktir. Çalışma yürütülürken her iki meteoroloji istasyonlarının 19802011 yılları arasındaki verileri kullanılmıştır. Analiz ve hesaplamalarda SPSS 23 ile Office 2010 ve çizimlerde Mapinfo 11 ile Global Mapper 18 programları kullanılmıştır. İklim elemanlarına ait ortalamalar bir bölgedeki genel iklim tipini karakterize eder. Oysa kritik zamanlarda oluşan hava olayları ihmal edilemeyecek kadar büyük etkilere sahiptir. Onun için iklim çalışmalarında ortalamalar yanında, en yüksek (maksimum-azami) ile en düşük (minimum-asgari) değerler ve don olaylı günler, soğuk ve sıcak hava dalgaları, fırtınalar, hortumlar, sağanaklar gibi kısa süreli fakat etkileri yönünden önemli olaylar da dikkate alınması gerekir. Ekstrem minimum sıcaklıklar, Türkiye'de Sibirya kökenli çok soğuk hava kütlelerinin etkili olduğu dönemlerde gerçekleşmektedir. Karaman'ın topografyası, havanın hareketini zayıflatarak bir taraftan zeminden kaynaklı soğumaya (termik inversion), diğer taraftan da soğuyan havanın alçalmasına (mekanik inversion) yol açmaktadır. Hadim çevresindeki parçalanmış arazi ise havayı nispeten daha hareketli bir hale getirerek çok düşük sıcaklıkların oluşmasına engel olmaktadır.