Yazar "Demir, Kenan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Can neutrophil/lymphocyte ratio predict recurrence of non-valvular atrial fibrillation after cardioversion?(2013) Arıbaş, Alpay; Akıllı, Hakan; Gül, Enes Elvin; Kayrak, Mehmet; Demir, Kenan; Duman, Çetin; Gök, Hasan; Alibasiç, Hajrudin; Yazıcı, Mehmet; Özdemir, KurtuluşAmaç: Yüksek nötrofil/lenfosit oranının (NLO) koroner arter baypas cerrahisi sonrası atriyal fibrilasyon (AF) gelişmesiyle ilişkili olduğu gösterilmiştir. Bu çalışmada NLO’nın kapak hastalığının eşlik etmediği AF’de elektriki kardiyoversiyon (KV) sonrası nüksü öngördürmede etkinliği araştırıldı. Yöntemler: Bu prospektif kohort çalışmasına, elektriki KV sonrası başarılı olunan toplam 149 hasta alındı. Tüm hastaların KV öncesi; kişisel bilgileri kaydedildi, tam kan sayımı, alışılagelen biyokimyasal tetkikleri ve yüksek duyarlılıklı C-reaktif protein (hs-CRP) çalışıldı. İşlem öncesi ekokardiyografik ölçümleri kaydedildi. KV sonrası hastalar rekürrens açısından altı ay takip edildi. Nüks gelişen grubun bazal karakteristikleri sinüs grubu ile Student t- testi kullanılarak karşılaştırıldı. Rekürrensin bağımsız öngördürücüleri lojistik regresyon analizi ile araştırıldı. Bulgular: Kırk altı hastada nüks izlendi. Nüks grubunda AF süresi [ortanca: 16 (çeyrekler arası aralık (ÇAA): 14.25]’e karşın, ortanca: 12 (ÇAA: 11) ay ve sol atriyum (SA) çapı (4.5±0.4 cm’e karşın, 4.3±0.5 cm belirgin uzun bulundu. Nüks gurubunda, sinus ritmine oranla başlangıç hs-CRP değerleri belirgin yüksek (ortanca: 9.80’e (ÇAA: 8.50) karşın ortanca: 4.28 (ÇAA: 5.65) mg/dL iken, NLO her iki grupta benzerdi. [rekürrens grubunda ortanca: 2.38 (ÇAA: 2.09), sinüs grubunda ortanca:2.23 (ÇAA: 1.23). NLO ile hs-CRP seviyeleri ve yaş arasında zayıf bir pozitif ilişki mevcuttu. Çoklu lojistik regresyon analizinde hs-CRP [OO: 1.34 (1.09-1.65 %95 GA) SA çapı [OO: 11.92 (1.84-77.07 %95 GA) spontan eko kontrast varlığı [OO: 5.40 (1.04-12.02 %95 GA) ve sistolik kan basıncı [OO: 1.05 (1.01-1.10 %95 GA) nüksün bağımsız öngördürücüleri olarak izlendi. Sonuç: NLO başarılı kardiyoversiyon sonrası AF nüksünü öngördürmede etkisiz bulunmuştur. Hs-CRP başarılı kardiyoversiyon sonrası nüksü öngördürmede etkin olarak kullanılabilir. (Anadolu Kardiyol Derg 2013; 13: 123-30).Öğe Evre I-II Hipertansif Bireylerde Kan Basıncı Düzenlemesinin Arteryel Sertlik Üzerine Etkisi(2013) Arıbaş, Füsun Zeynep; Altunkeser, Bülent Behlül; Avcı, Ahmet; Demir, Kenan; Aygül, Nazif; Arıbaş, AlpayAmaç: Hipertansif hastalarda sub-klinik organ hasarı göstergelerinden biri de arteryel sertliktir. Çalışmamızda Evre I-II hipertansiflerde kan basıncı düzenlemesinin arteryel sertlik üzerine etkilerini değerlendirdik. Gereç ve Yöntem: 18-65 yaş Evre I-II hipertansif 60 (34 Evre I, 26 Evre II) hastaya tedavi öncesi ve en az bir ay sonrası olmak üzere 24 saatlik ayaktan kan basıncı izlemi yapıldı. Hastaların tedavileri, arteryel sertlik parametrelerine kör olan hastanın kendi doktorunca verildi. Kan basıncı kontrol altına alınan (Grup 1, n30) ve alınamayan (Grup 2, n30) olarak iki grup oluşturuldu. 24 saatlik holter izleminden hesaplanan aortik sertlik parametrelerinin her iki grupta tedavi öncesi ve sonrası değerleri karşılaştırıldı. Bulgular: Tedavi sonrası; grup 1 hastaların kan basınçları ve arteryel sertlik parametrelerinde [Augmentasyon basıncı (13,46, 10.75.6, p0.001), Augmentasyon indeksi (29,68,2, 26,08,0, p0.001), nabız basıncı (479, 416, p0,001), nabız dalga hızı (7.70.9, 7.10.9, p0.001)] anlamlı düşme izlendi (p0,05). Grup 2 hastaların ortalama diyastolik kan basıncı (948, 918, p0,01) ile kalp hızında (788, 748, p0,03) anlamlı düşme, Augmentasyon basıncında (12,05,1, 14,05,9, p.03) anlamlı yükselme (p0,05) izlenirken, diğer parametrelerde anlamlı değişim görülmedi. Sonuç: Evre I ve Evre II hipertansif hastalarda kan basıncı kontrolü, arteryel sertlik parametrelerinde anlamlı düzelme sağlamaktadır. Yeterli kan basıncı kontrolünün sağlanamadığı durumda ise antihipertansiflere rağmen arteryel sertlik parametreleri düzelmemektedir.Öğe The Impact of Central Blood Pressure Levels on the Relationship Between Oscillometric and Central Blood Pressure Measurements: A Multicenter Invasive Study(Wiley, 2013) Alihanoglu, Yusuf I.; Kayrak, Mehmet; Ulgen, Mehmet S.; Yazici, Mehmet; Yazici, Mehmet; Yilmaz, Remzi; Demir, KenanThe aim of this study was to investigate impact of central blood pressure (BP) levels and sex on the difference between central and upper arm oscillometric BP values. Oscillometric arterial BP measurements of 675 patients were simultaneously compared with values measured from the ascending aorta. The patients were divided into 3 groups according to systolic BP levels. The upper arm oscillometric device overestimated systolic BP (SBP) at low and medium BP levels but it underestimated SBP at high BP level. As for the effect of sex on differences in central and oscillometric BP, SBP was overestimated to a lesser degree in women than in men at low BP levels, but it was more highly underestimated in women than in men at high BP levels. The difference between oscillometric upper arm BP and aortic BP was directly affected by the patient's central BP level. In addition, the difference between central and oscillometric BP was also affected by sex factor.Öğe Kronik atriyal fibrilasyon bulunan hastalarda kardiyoversiyon sonrası sinüs ritminin idamesinde statin tedavisinin yeri(Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 2007) Demir, Kenan; Can, İlknurStatinlerin özellikle de atorvastatin ve pravastatin'in lipid düşürücü etkisinin yanısıraelektriki kardiyoversiyon sonrası atriyal fibrilasyon nüksüne etkisi değerlendirilmiştir.Atorvastatin 10 mg dozu ile atriyal fibrilasyon nüksünde azalma izlenirken pravastatininherhangi bir etkisi görülmemiştir. Biz çalışmamızda elektriki kardiyoversiyon sonrası ilaveolarak antiaritmik ilaç kullanan hastalarda yüksek doz atorvastatinin AF nüksüne etkisinideğerlendirmeyi amaçladık.Materyal-Metod: Çalışmaya persistan AF'si bulunan 46 hasta alındı. Hastalar 40 mgatorvastatin ve kontrol grubuna randomize edildi. Atorvastatine kardiyoversiyondan 3 haftaönce başlanıp kardiyoversiyon sonrasıda 2 ay devam edildi. Tüm hastalara transtorasikekokardiyografi uygulandı. Üç haftalık warfarin ile oral antikoagülan tedavi sonrası bifazikkardiyoversiyon yapıldı. Kardiyoversiyonun başarısız olduğu vakalar çalışma dışı bırakıldı.Lipid parametreleri, hsCRP, fibrinojen ve beyaz küre sayımı bazal ve kardiyoversiyon öncesitüm hastalara bakıldı. Sinüs ritminde kalan hastalara 2. ayda yeniden bakıldı. Çalışmanınsonlanım noktası olarak EKG'de AF'nin 10 dakikadan daha fazla sürmesi kabul edildi.Bulgular: Gruplar arasında bazal değerler açısından önemli fark yoktu (Tablo 8). Herguruptan 1'er tane olmak üzere toplam 2 hastada kardiyoversiyon başarısız oldu. Gurublararasında bazal lipid değerleri ve hsCRP açısından önemli fark yoktu. Total kolesterol ve LDLseviyelerinde atorvastatin alan gurupta 2 ay sonraki kontrolde bazal değerlere göre önemlioranda azalma izlendi (sırasıyla 174±31 ve 135±33 mg/dl, p=0.001; 113±24 ve 68±24 mg/dl,p=0.001), kontrol gurubunda önemli bir değişiklik görülmedi (sırasıyla 161±40 ve 170±35mg/dl, p=0.07; 103±21 ve 102±29 mg/dl, p=0.1). Kardiyoversiyon öncesi guruplar arasındahsCRP, fibrinojen, ve beyaz küre düzeyleri açısından farklılık yoktu. ki aylık takip sonrasıguruplar arası farklılık olmaksızın (p=0.26), 9 hastada (20.5%) AF rekürrensi gözlendi.Atorvastatin gurubunda 2 aylık takip sonunda sinüs ritminde kalan hastaların, kontrol ve bazaldüzeylere göre hsCRP düzeyleri önemli oranda düşük bulundu.Sonuç: Atorvastatin tedavisi elektriki kardiyoversiyon sonrası sinüs ritminde kalan atriyalfibrilasyonlu hastalarda inflamatuar göstergeleri azaltmıştır. Ancak antiaritmik ilaç kullananAF'li hastalarda aritmi nüksünü önleyememiştir.Öğe The Relationship among Thiazide Like Diuretic, Uric Acid and Erectile Dysfunction in Hypertensive Subjects(Elsevier Science Inc, 2013) Aribas, Alpay; Kayrak, Mehmet; Ulucan, Seref; Keser, Ahmet; Demir, Kenan; Alibasic, Hayrudin; Akilli, Hakan[Abstract Not Availabe]Öğe The relationship between uric acid and erectile dysfunction in hypertensive subjects(Taylor & Francis Ltd, 2014) Aribas, Alpay; Kayrak, Mehmet; Ulucan, Seref; Keser, Ahmet; Demir, Kenan; Alibasic, Hayrudin; Akilli, HakanBackground. Endothelial dysfunction plays a major role in erectile dysfunction (ED). Uric acid (UA) is a marker of endothelial dysfunction. We hypothesized that increased UA levels may be associated with ED and aimed to investigate whether there is a relationship between, UA and ED in hypertensive patients. Methods. A total of 200 hypertensive patients who have a normal treadmill exercise test were divided into two groups based on the Sexual Health Inventory for Men (SHIM) test (<21 defi ned as ED n = 110, and >= 21 defi ned as normal erectile function n = 90). The differences between the ED and normal erectile function groups were compared and determinants of ED were analyzed. Main results. The prevalence of ED was found to be 55.0%. Office blood pressure level was comparable between groups. UA levels were significantly increased in the ED group (6.20 +/- 1.56 vs 5.44 +/- 1.32, p = 0.01). In a regression model, age [odds ratio (95% confidence interval): 1.08 (1.04-1.14), p = 0.001], smoking [odds ratio: 2.33 (1.04-5.20), p = 0.04] and UA [odds ratio: 1.76 (1.28-2.41), p = 0.04] were independent determinants of ED. An UA level of >5.2 mg/dl had 76.2% sensitivity, 43.7% specificity, 62.9% positive and 59.4% negative predictive value for determining ED. Conclusion. UA is an independent determinant of ED irrespective of blood pressure control and questioning erectile function for hypertensive patients with increased UA levels may be recommended.Öğe The relationship between white coat hypertension and sleep quality(Springer Japan Kk, 2014) Kaya, Zeynettin; Kayrak, Mehmet; Demir, Kenan; Gunduz, Mehmet; Alibasic, Hayruddin; Karanfil, Mustafa; Akilli, HakanImpaired sleep quality is frequently associated with hypertension. The present study aims to examine self-reported sleep quality of patients with white coat hypertension. A total of 74 subjects who were evaluated in a cardiology outpatient clinic, including 39 normotensive subjects and 35 patients with white coat hypertension between the ages of 20 and 65 were included in this study. Patients with elevated office blood pressure (>= 140/90 mm Hg) and normal 24-h and daytime ambulatory blood pressure (<125/80 mm Hg and <130/85 mm Hg, respectively) were defined as white coat hypertension. Patient's sleep quality was evaluated using the Pittsburgh sleep quality index. Global Pittsburgh sleep quality index score was significantly higher in patients with white coat hypertension than normotensive subjects (7.2 +/- 3.7 vs. 5.1 +/- 3.8, P = 0.01). Poor sleep quality was present in 65% of patients with white coat hypertension, and in 30% of the normotensive group (P = 0.003). A multiple logistic regression analysis showed that white coat hypertension (odds: 6.7 (95% confidence interval [CI] 1.22-36.64), P = 0.03) and female gender (odds: 10.1(95% CI 1.35-76.32), P = 0.02) were independent predictors of poor sleep quality. In conclusion, white coat hypertension seems to be associated with impaired sleep quality.Öğe White Coat Hypertension and Poor Sleep Quality(Elsevier Science Inc, 2013) Kaya, Zeynettin; Kayrak, Mehmet; Demir, Kenan; Gunduz, Mehmet; Alibasic, Hayruddin; Karanfil, Mustafa; Akilli, Hakan[Abstract Not Availabe]