Yazar "Doğan, Serhat" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 4 / 4
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Geçirilmiş ekinokokosis enfestasyonu karsinom hücrelerinin büyümesini baskılar mı?(Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 2015) Doğan, Serhat; Kartal, AdilPankreas kanseri günümüzde sık görülen tedavisi güç olan ve maalesef mortalite oranları yüksek olan hastalıktır. Ekinokokus granulosus (EG) ülkemizde sık rastlanan bir parazittir. EG ile pankreas kanseri arasında olumlu veya olumsuz bir etkileşimin olup olmadığı ile ilgili yapılmış herhangi bir deneysel araştırma yoktur. Paraziter hastalıkların tümör olgularında daha az görüldüğü ve tümör gelişimini baskıladığı bazı literatür çalışmalarında gözlemlenmiştir. Bu durumun nedeni olarak immün sistem aktivasyonunun kanser hücrelerini baskıladığı düşünülmektedir. Tedavi araştırmaları devam etmektedir. Çalışmamızın amacı pankreas kanseri ve ekinokok enfestasyonu ile arasındaki ilişkiyi saptamak elde edeceğimiz sonuçları literatür eşliğinde tartışmaktır. GEREÇ-YÖNTEM: Bu çalışma,Necmettin Erbakan Üniversitesi Konüdam Deneysel Tıp ve Araştırma Merkezi 'nde gerçekleştirildi. Çalışmada 45 adet winster albino cins rat kullanıldı. Çalışmada kullanılan ratlar 4 grupa ayrıldı. Azaserin enjekte edilen bir grup, Ekınokokus verilen diğer bir grup, önce azaserin sonra ekinokokus enjekte edilen başka bir grup ve kontrol grubundan oluşmaktaydı. Beş aylık takip sonucunda ratlardan alınan doku örnekleriyle patolojik preparatlar hazırlandı. İmaj analizer denen bir bilgisayar programı ile hücrelerin tümöral yoğunlukları, Atipik asiner hücre fokusları (AHHF) belirlendi, istatiksel olarak değerlendirildi. BULGULAR: Azaserin ve Ekinokok'un birlikte verildiği deney grubunda (Grup 4) premalign atipik asiner hücre fokusu (AAHF) sayısının sadece Azaserin muamele edilen gruba (Grup 2) göre istatiksel olarak daha az olduğunu tespit ettik. Kontrol grubu (Grup1 ) ve sadece ekinokok grubunun (Grup 3) da herhangi bir AAHF odağına rastlamadık. SONUÇ: Elde ettiğimiz veriler ışığında pankreatik atipik asinar hücre fokusların Ekinokok enfestasyonuna bağlı olarak azalttığını saptadık. Daha uzun vadeli çalışmalar konuya yeni bir boyut kazandıracaktır. Deneysel çalışmalara dayalı klinik yorum yapmanın sakıncalarını bilerek çalışmadan elde edilen sonuçların klinikte bu alanda yapılacak çalışmalara ışık tutabilecek nitelikte olduğu kanısındayız.Öğe İleal poş deneyimlerimizin literatür eşliğinde incelenmesi(2015) Çakır, Murat; Doğan, Serhat; Küçükkartallar, Tevfik; Tekin, Ahmet; Tekin, ŞakirAmaç: Restoratif proktokolektomi günümüzde ülseratif kolit ve FAP hastalığında kullanılan sfinkter koruyucu seçkin bir tedavidir. Kliniğimizde yapılan ileal poşlu girişimleri ve sonuçlarını literatür eşliğinde irdelemeyi amaçladık.Gereç ve Yöntemler: Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi'nde 2006-2013 yılları arasında yapılan 35 restoratif proktokolektomi ve J poş ileoanal anastomoz ameliyatlarının sonuçları retrospektif olarak hastaların dosyalarından incelendi. Hastalar yaş, cinsiyet, hastanede kalış süresi, tanı, takip süresi ve poş komplikasyonlarına göre değerlendirildi. Tüm hastalara telefonla ulaşıldı ve kontrol için poliklinik randevusu verildi.Bulgular: Hastaların 19'u erkek (%54) ve 16'sı kadın (%46) idi. Ortalama yaş 45 idi. Ortalama hastanede kalış süresi 11 gündü. Hastaların 22'si (%63) FAP, 12'si (%34) senkron rektum kanseri ile birlikte kolon tümörü veya polibi ve 1'i (%3) ülseratif kolit nedeniyle ameliyat edildi. Tüm hastalara J poş ve koruyucu ileostomi uygulandı. İleostomi kapatıldıktan sonra iki olguda J poş fistülü tespit edildi. Hastalar 6 ay ile 7 yıl arasında takip edildi. Olgulara telefonla ulaşılıp aktif şikâyetleri, defekasyon sayısı üriner ve cinsel disfonksiyonları soruldu. Ortalama günde 5 dışkılama olduğu, 4 (%11) olguda 1 defa olan gece dışkılaması tespit edildi. Yapılan endoskopik kontrol incelemesinde poşit tespit edilmedi.Sonuç: Restoratif proktokolektomi ve J poş ileoanal anastomoz ameliyatı ileri yaş dâhil düşük morbidite ve mortalite oranları ile uygulanabilir bir cerrahi prosedürdür.Öğe Renal transplant patient with; ureteral necrosis and urine leakage due to double J catheter distortion(2018) Doğan, Serhat; Erikoğlu, Mehmet…Öğe Surgical treatment of phyllodes tumors of the breast: A single center experience(2013) Aksoy, Faruk; Gündeş, Ebubekir; Vatansev, Celalettin; Emlik, Ganime Dilek; Doğan, SerhatAmaç: Memenin fillodes tümörü nadir görülen fibroepitelyal bir tümördür. Bu çalışmada memenin fillodes tümörü tanılı hastalarımızın klinikopatolojik bulgularını ve tedavi yaklaşımımızı sunmayı amaçladık. Yöntem ve Gereçler: Kliniğimizde 2003-2011 yılları arasında memenin fillodes tümörü nedeniyle tedavi gören 9 hastanın tıbbi kayıtları geriye dönük olarak incelendi. Bulgular: Hastaların ortanca yaşı 38 (20-70) yaş olarak saptanmıştır. Hastaların tümünün başvuru şikayeti memede ele gelen kitle idi. Hastalardan altısına kalın-iğne biyopsi, ikisine eksizyonel biyopsi, birine de ince iğne aspirasyon biyopsisi (İİAB) ile tanı konuldu. Ortalama tümör büyüklüğü 9.3 (4-20) cm olarak hesaplandı. İki hasta dışında tüm olgulara cerrahi sınır negatif olacak şekilde lokal eksizyon uygulandı ve adjuvan ek bir tedavi verilmedi. İki hastadan birine mastektomi, diğerine ise modifiye radikal mastektomi işlemi uygulandı. Hastalar ortalama 43 (5-95) ay takip edildi. Takip süresince hastalarda memede nüks saptanmadı. Sonuç: Bu olgularda preoperatif tanı cerrahi yaklaşımı belirlemek açısından önemlidir. Ayırıcı tanıda yapılan ultrasonografi ve mamografi gibi radyolojik tetkiklerde bu tümörleri fibroadenomdan ayırt etmek zordur. Doku biyopsisi ile tanıya gitmek mümkündür. Sonuç olarak, fillodes tümörler genellikle klinik ve patolojik olarak selim olduğundan tüm hastalarda sınır negatif olacak şekilde cerrahi yaklaşım düşünülmelidir.