Yazar "Koyuncu, Recep" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 12 / 12
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Afganistan’da Kur’ân ve Kıraat eğitimi son yüzyıl ölçeğinde bir inceleme(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020) Koyuncu, Recep; Darman, Mohammad AnwarKur’ân-ı Kerim yüce Allah’ın (c.c.) son Peygamber Hz. Muhammed’e (s.a.v.), Cebrail (a.s.) aracılığıyla gönderdiği son kitaptır. Kur’ân-ı Kerîm, İslâm dininin temel kaynağıdır. Kur’ân-ı Kerîm, Hz. Peygamber tarafından ashâbına, ashâb-ı kirâm tâbiîn’e, tâbiîn tebe-i tâbiîn’e ve onlardan da günümüze kadar nesilden nesile öğretilerek aktarıla gelmiştir. Nüzûlünden bugüne hangi coğrafyada olursa olsun Kur’ân eğitim ve öğretimine aralıksız devam edilmiştir. Bu çalışma son yüzyılda Afganistan’da Kur’ân ve kıraat eğitimi üzerine bir incelemeyi amaçlamıştır. Bu noktada eğitim veren müesseseleri ve bu müesseselerdeki eğitim öğretiminin nasıl olduğu irdelenmiştir. Öncelikle konunun merkezinde yer alan Kur’ân eğitim ve öğretimi ile hafızlık müessesesine değinildi. Ardından Afganistan’ın eğitim sisteminin kısa bir tarihçesi ele alındıktan sonra ikinci aşamada burada Kur’ân eğitimi veren müesseselerin mahiyetini ve güncel durumu incelendi. Son olarak da Kur’ân eğitimi veren müesseselerde müfredat ve materyal analizinin ardından Afganistan topraklarında yetişen hâfız ve kurrâlardan örnek verildi.Öğe Erdoğan Baş, Ahfeş ve Kıraatler, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2012 (Kitap Tanıtımı)(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) Koyuncu, RecepKur’an-ı Kerîm, Allahü Tealâ’nın Cebrail vasıtasıyla Hz. Peygamber’e Kureyş lehçesiyle inzal ettiği bir kelamdır. Vahyin son dönemlerinde ortaya çıkan kıraat ilmi, vahiy dilinin Arapça olması ve kıraatlerin oluşum süreciyle birlikte karşımıza çıkan “yedi harf” meselesiyle ilgisinin yanı sıra, Arap dili tarihiyle de yakından alakalıdır. Bu bağlamda ilk dönem kıraat ulemasından dil bilimleriyle uğraşanların yanı sıra; ilk dönem dilcilerinin büyük bir kısmının da kıraat ilmiyle meşgul oldukları görülmektedir. Tarihi süreçte, kıraat ilminin hem tarihsel konuları hem de pratiğe yönelik hususlarını ele alan çok sayıda eser yazılsa da, özellikle kıraatlerin İbn Mücahid (324/935) tarafından seb’a “yedi kıraat” olarak tespit edilmesine kadar geçen sürece ilişkin, kıraatlerin sistematize edilmeden önceki durumuna dair detaylı bir çalışmanın bulunduğu söylenemez. Bu anlamda kıraatlerin sistematize edilmeden önceki tarihine kapı aralayarak o dönemdeki kıraat olgusunu anlayabilme adına, Hicri ikinci asrın sonu ve üçüncü asrın başlarında yaşaış, özellikle Arap dili ve Nahiv konusunda otorite olan Ahfeş el-Evsat (215/830) önemli bir isim olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanıtımını yapacağımız “Ahfeş ve Kıraatler” başlığını taşıyan çalışma, Erdoğan Baş tarafından kaleme alınmış olup, 271 sayfadan oluşmakta, bir giriş ve toplam üç bölümden meydana gelmektedir.Öğe et-Tahdîd fi’l-İtkâni ve’t-Tecvîd, Ebû Amr b. Osman b. Said ed-Dânî (v. 444/1053), thk: Ğanim Kaddûri Hamed, Dâr-u Ammar, Amman, 1421/2000, s. 201 (Kitap Tanıtımı)(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2017) Koyuncu, RecepTahlil ve tanıtımını yapacağımız eserin müellifi Ebu Amr Osman b. Said ed-Dânî, kıraat ilminde Endülüs’ün parlayan yıldızlarından birisidir. Hicrî IV. asrın ilk yarısında yaşamış olan Endülüs’lü Ebû Amr ed-Dânî’nin, 371 'de (981) Kurtuba'da doğduğu ifade edilmektedir. Önceleri İbnü's-Sayrafi diye anılmakta iken uzunca bir müddet yaşadığı Dânîyye'ye nisbetle Dânî diye meşhur olmuştur. Bu dönem İslam dünyası için bölünme ve parçalanmaların çoğaldığı, fikrî ve siyâsî ayrılıkların yoğunlaştığı bir zaman dilimidir. Dânî’nin yaşadığı dönem, bir taraftan siyasi bakımından istikrarsız bir ortam olmasına rağmen ilim ve medeniyet yönünden de -önceki yılların birikimi olarakoldukça şanslı bir döneme rastlamıştır. Bilhassa onun yetişme çağı olan hicrî IV. asır ilim ve medeniyette Endülüs’ün altın çağını yaşadığı bir yüzyıldır. V. asırda ise şiddetlenen olaylar sonucu Endülüs Emevî Devletinin parçalanarak “Tavâifu’l-Mulûk” ün ortaya çıkması ve dolayısıyla devletin küçük emirliklere bölünmesi, ilim ve kültür hayatına da olumsuz etki yapmıştır.Öğe Kur'an-ı Kerîm'in anlaşılmasında vakf - ibtidânın rolü: Ibnü'l - Enbârî, ed - Dânî ve es - Secâvendî örneği(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2015) Koyuncu, Recep; Öğmüş, HarunKur'ân ilimleri içerisinde önemli bir yere sahip olan vakf-ibtidâ, Kur'ân'ı hem metinsel hem de manaya yansıyan yönüyle okuma bağlamında önem arzeden bir husustur. Mananın tamam olduğu yerde okumayı keserek nefes almayı ifade eden vakf ile mana bütünlüğüne uygun düşen yerden başlayarak okumayı ifade eden ibtidâ, Kur'ân'ın tefsiri, mana ve maksatlarının ortaya çıkarılmasında önemli bir role sahiptir. Bir giriş ve üç bölümden oluşan bu çalışmanın giriş kısmında, konunun amacı, önemi, kapsamı, yöntemi ve çalışmada kullanılan kaynaklar hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın birinci bölümünde, vahyin başlangıcından vakf işaretlerinin Mushafa konulmasına kadar geçen süreçte, Mushaf üzerinde yapılan tasarruflara genel hatlarıyla temas edilmiştir. Ardından konunun alt yapısını oluşturan kavram, terminoloji ve alana dair çalışmalar ele alınmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde üç ayrı asırda vakf-ibtidâ alanında telif edilen önemli üç eser metodolojik olarak tahlil edilmek suretiyle yapılan tasnifler karşılaştırılmıştır. Daha sonra konuyla alakalı yeni bir kavram haritasının imkân ve sınırları üzerinde durulmuştur. Üçüncü ve son bölümde ise, vakf-ibtidânın anlama etkisi bağlamında noktalama işaretleri ile vakf işaretlerinin benzer yönlerine değinilmiş ardından konunun önemi örnek ayetlerle ortaya konmaya çalışılmıştır. Çalışmada varılan sonuç, hem çeşit olarak hem de sayısal anlamda vakf işaretlerinin sadeleştirilmesinin gerekliliği; buna ilaveten noktalama işaretleri ile benzer işleve sahip olması yönüyle vakf işaretlerinin, Kur'an meallerine de yansıtılmasının gerekliliği şeklinde olmuştur.Öğe Kur’ân Eğitiminde Manzûm Tecvid Geleneği: Cemzûrî ve Tuhfetü’l-Eṭfâl Adlı Manzûm Eseri(2017) Koyuncu, RecepTecvide dair ilk manzûm eserin Ebû Müzâhim Mûsâ b. Ubeydullâh el-Hâkanî'ye (ö. 325/937) ait olduğu bilinmektedir. Sonrasında kıraat alanında otorite olan ve Mukaddime adlı manzûmenin müellifi İbnü'l-Cezerî (ö. 833/1429) karşımıza çıkmaktadır. İbnü'l-Cezerî sonrasında ise özellikle Arap coğrafyasında Kur'ân eğitiminde yaygın olarak okutulan Süleyman el-Cemzûrî'nin (d. 1160/ö.?) Tuhfetü'l-Etfâl adlı manzûm eserini görmekteyiz. Bu makale Hicrî XII. asırda yazılıp günümüzde de önemini koruyan ve Kur'ân eğitimine ilişkin Arap âleminde özellikle mübtedîlere yönelik okutulan hatta ezberletilen Cemzûrî'nin tecvide dair Tuhfetü'l-Etfâl adlı manzûmesini konu edinmektedir. Bu çalışma söz konusu manzûmeyi ve yine eserin müellifi tarafından manzûmeye yapılan Fethu'l-Akfâl adlı şerh üzerinden incelemeyi amaçlamaktadırÖğe Kıraat ilmi - Takrîb usûlü İstanbul Hacı Veyis Zâde İlim ve Kültür Vakfı Yayınları 2018(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019) Tekin, Hatice; Koyuncu, Recepİslami ilimlerin hemen her alanında ilmin teoriğini yansıtan eserler Türkçe’ye kazandırılmış veya giriş niteliğinde Türkçe eserler telif edilmiştir. Eğitimi halen klasik usûlde devam eden kıraat ilmi için ise bunu söylemek güçtür. Kıraat ilminin fem-i muhsinden alınmasının zorunluluğu ve Türkiye’de akademik camiada kıraat ilminin ayrı bir ihtisas alanı olarak yeni teşekkülü bu durumun temel etmenlerinden sayılabilir. Tanıtımını yapacağımız eser bu anlamda kıraat ilminin usûl kaidelerini Türkçe olarak derleyen ilk çalışma olması sebebiyle önemlidir. Eser, akademik tecrübe yanında Aşere- Takrîb eğitimini almış ve Kur’an’ın anlaşılmasında vakıf ve ibtidânın rolü üzerine çalışmalar yapmış olan Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Kur’an-ı Kerim Okuma ve Kıraat İlmi Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Dr. Recep KOYUNCU tarafından kaleme alınmıştır.Öğe Kıraatlerin ihticâcı bağlamında dil bilimsel tefsirler - Ahfeş’in Me’âni’l-Kur’ân’ı özeline bir tahlil(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019) Koyuncu, RecepSözlükte hüccet, "kastetmek, yönelmek, ziyaret etmek, üstün gelmek" anlamına gelen “hacce” fiilinden türemiş bir isim olup "isabetli yönelişi kanıtlayan delil ve bürhan" anlamına gelmektedir. Istılahta ise ihticac, mesleki yönden yeterliliği olan bir kârinin, bulunduğu ekol veya bölgeye göre seleften kendisine ulaşmış olan muhtelif okuyuşlar arasında bir kıraati, kendince haklı gördüğü birtakım gerekçelerle tercih etmesi ve bunu da delillerle kanıtlamasıdır. Kıraat ilminde önemli bir konu olan ihticâc olgusunu ele alırken konunun arka planında yer alan temel meselelerin iyice araştırılması gerekmektedir. Her ne kadar hüccet olgusunun tarih sahnesine çıkışına ilişkin vahyin indiği dönem olarak söylense de sistematik anlamda, tabiîn dönemi ve sonrasında özellikle Kur’ân’ın i’rabına dair hataların (lahn meselesi) gündeme gelmesi neticesinde oluştuğunu söylemek mümkündür. Kur’ân’ın i’rab ve telaffuzunda hatadan uzak olunması adına hassasiyetle yapılan bu çalışmalar tabiin döneminde yoğunlaşmış, sonraki süreçte dildeki gelişmelerle birlikte II ve III. asırlarda zirve yapan dilbilimi, kıraatleri de kaynak olarak kullanmak suretiyle tekâmül sürecini tamamlamıştır. Bu süreçte kıraat ilmine dair tedvin ve telif sürecinin henüz tam anlamıyla başlamadığı görülmekte, bunun yanı sıra ayetlerin lüğavî yönden izahının yapıldığı Meâni’l-Kur’ân tarzı eserlerin telif edildiği görülmektedir. Sistematik anlamda “Kıraat-i Seb’a”nın henüz sistematik anlamda oluşmadığı bu dönemde kıraatlerin keyfiyetini kavrama adına söz konusu çalışmaların iyi tetkik edilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu bağlamda Ahfeş’in (ö. 215/830) Meani’l - Kur’ânadlı eseri, bir yönüyle alanında önemli ve mukaddem bir eser olması diğer taraftan da hüccet olgusunun gelişimine dair önemli ipuçları barındırması açısından önem arz etmektedir. Bu çalışmada öncelikle dilbilimsel tefsir ve kıraat ilişkisinin tespiti yanında hüccet olgusundan, ardından Arap dilinde tartışmasız otorite sayılan Ahfeş’in kıraatlere yaklaşımı incelenecektir. Bu bağlamda Ahfeş’in kıraat tercihlerinde hangi unsurlar öne çıkmaktadır, kıraatleri değerlendirmede kullandığı yöntem ve üslup nedir, mütevatir kabul edilen kıraatlere bakışı gibi konulara ilişkin tespit ve değerlendirmelerde bulunulacaktır.Öğe Molla Güranî’nin (v.893-1488) Ref’ul-Hitâm ’an Vakfi Hamza ve Hişâm adlı risalesinin tahkikli neşri(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2017) Koyuncu, RecepAsıl adı Şemseddin Ahmed b. İsmâil olan Molla Gürânî (v. 893/1488) 15. yy. Osmanlı âlimlerindendir. Kıraat, kelâm, tefsir, hadis, nahiv, fıkıh, Arap dili ve edebiyatı gibi ilimleri tahsil eden Gürânî, kıraat alanında da eserler vermiş bir âlimdir. Bu çalışmalarından biri de Ref’ul-Hitâm ‘an Vakfi Hamza ve Hişâm adlı risalesidir. Molla Gürânî’nin bu çalışması, Kaside-i Lâmiyye veya Şatıbiyye adıyla da bilinen kıraat literatüründe başat eserlerden biri olan Hırzü’l-Emânî ve Vechu’t-Tehânî adlı eserin “Vakfı Hamza ve Hişâm ‘ale’l-Hemze” babına şerh olarak kaleme aldığı risaledir. Yapacağımız bu çalışmada sözkonusu risalenin kıraat alanındaki yerini ve önemini ortaya koyacağız. Buna ilaveten ilim dünyasına tanıtmak amacıyla tahkikli metnini de sunacağız.Öğe Vakf-İbtidânın Ayetlerin Anlaşılmasındaki Rolü(2015) Koyuncu, RecepKur'ân ilimleri içerisinde önemli bir yere sahip olan vakf-ibtidâ, Kur'ân'ın hem metinsel hem de manaya yansıyan yönüyle okunması bağlamında önem arz eden bir husustur. Mananın tamam olduğu yerde okumayı keserek nefes almayı ifade eden vakf ile mana bütünlüğüne uygun düşen yerden başlayarak okumayı ifade eden ibtidâ, Kur'ân'ın tefsiri, mana ve maksatlarının ortaya çıkarılmasında önemli role sahiptir. Zira mananın tamam olduğu yerlerde yapılan vakf ile mana bütünlüğüne bağlı olarak en uygun yerden okumaya devam etmek olan ibtidâ, doğru bir şekilde tatbik edilmediği taktirde mananın değişmesi ve hatta bozulması söz konusudur. Kıraat ilmi için olduğu kadar Kur'an tefsiri için de önemli olan vakf-ibtidâ ilmi, Kur'an tefsirinde sahih itikadın, hükümlerin sağlam bir şekilde tespiti, doğru mananın ortaya konulması vb. birçok hususta etkin role sahiptir. Bu makalede, vakf-ibtidânın ayetlerin anlamı ile olan irtibatı ortaya konulmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda öncelikle konuyla alakalı kavram ve yapılan tasnifler ele alınacak ardından vakf-ibtidâ meselesinin önemi ve anlam üzerindeki etkin rolü, örnek ayetlerle incelenecektir.Öğe Öğe