Sayı 36 (2013)
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Klasik İslam düşüncesinde dil ve mantık(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013) Mahdi, Muhsin; Daşdemir, YusufDil, aldatıcı ölçüde basit, insanî bir olgudur. Her biri bir şeyler anlatan, az-çok sınırları belli birimler halinde gruplandırılmış sesleri öğrenip kullanırız. Bu isimlerin (esmâ), ismi oldukları şeyleri (müsemmeyât) ifade ettiği, belirttiği ya da gösterdiği söylenir. Hâlbuki söz konusu şeyler, kendileri bizatihi isim olmadıkları gibi, isimlerini bir ağacın kabuğu yahut bir hayvanın derisi gibi üzerlerinde de taşımazlar. Tıpkı etiketler gibi isimlerin de ismi oldukları şeyleri diğerlerinden ayırt etmek üzere üretildiği, tayin edildiği ve bunlar için konduğu düşünülür. İsimlerin bu “konma” (vaz‘) özelliği, bir tekil veya kolektif ad-koyucu ya da isimlendiricinin (vâzi‘) eseridir. İsimlere ilişkin bir araştırmanın karakteristik özelliği, kaçınılmaz bir şekilde isimlendirici, isimlendiricinin sanat ya da bilgisi ve isimlerin doğruluğu veya uygunluğu (es-sahîh) ile ilgili birtakım soruları gündeme getirmesidir.Öğe Dostoyevski’nin eserlerinde Tanrı problemi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013) Akyüz, YakupDostoyevski’de Tanrı’nın varlığı üzerine yapılan tartışmalar önemli bir yer tutar. Onun eserlerinde insanlar inançlarının gerekliliğinin neticesi olarak ya Tanrı’ya inanarak ya da inanmayarak Tanrı anlayışlarını temellendirmişlerdir. O, eserlerinde roman kişileri üzerinden Rus toplumundaki iman ve inançsızlık örneklerini ortaya koymaktadır. O, iman ve inkârı kişilerin vicdanına ve özgür iradesine bırakmıştır. O, eserlerinde Katolikliği eleştirmiş olup Hristiyan Ortodoks ilahiyat anlayışının Tanrı anlayışını benimsemiş görünmektedir. Ancak Rus toplumunda görülen inançsızlığı da betimlemekten geri durmamıştır. O, inancının bir neticesi olarak Rus toplumunun kurtuluşunu Ortodoks Hristiyan anlayışında bulur.Öğe Kur’ân-ı Kerîm’i anlamadan okuma sorunu(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013) Kırdar, ŞehabeddinAllah Teâlâ, Kur’ân’ı, “âyetlerini düşünsünler ve aklı olanlar öğüt alsınlar” diye indirmiş, Kur’ân’ın insanları en doğru yola ileteceğini belirterek onun gönderilmesinin temel gayesini beyan etmiştir. Ancak -son zamanlarda bazı kesimlerde belli bir farkındalık olsa da- mahalli lehçelerden ve ammî Arapça gibi problemlerden dolayı anadili Arapça olanlar da dâhil Kur’ânı anlama sorunu yaşadığı- çoğu müslümanın Kur’ân’ı bu amaçla okuduğu, daha doğrusu “onu anlamak” gibi bir amacın ve yükümlülüğün farkında olduğu, bunun bilincinde olsa bile bu hedef doğrultusunda ciddi bir çaba sarf ettiği söylenemez. Dinin iki temel kaynağından biri olan Kur’ân’ın anlaşılmadan okunması, sağlam bir temele dayalı din bilgisinden ve ölçüden insanımızın mahrum kalmasına yol açmaktadır. Dolayısıyla bu makalede önce Kur’ân’ın indiriliş gayeleri üzerinde durulacak, ardından Kur’ân kıraatinden maksatların neler olduğu değerlendirilecek, son kısımda Kur’ân’ı anlamadan okuma sorunu üzerinde durularak Kur’ân’ı anlamamızın önündeki belli başlı engeller ve çözüm yolları tartışılacaktır.Öğe Ebu’l-Alâ el-Hemedânî ve “Kıra’âtu Ebî Hanîfeti’n-Nûman” isimli risâlesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013) Öge, AliKıraat, Kur’an kelimelerinin edâ keyfiyetlerini ve bu kelimelerde oluşan ihtilafları râvilerine nispet eden bir ilim diye tarif edilir. Sahih olsun zayıf olsun kıraatların âyetlerin anlaşılması ile ilgilenen tefsir ilmine ve hükümler çıkarmada fıkıh ilmine katkısı büyük olmuştur. İslamî ilimler açısından önemli bir konuma sahip olan Ebû Hanîfe, Kur’an İlimleri’nden olan Kıraat İlmiyle ilgili müstakil bir eser sahibi değildir. Ancak bu onun Kıraat ilminin konuları hakkında bilgi sahibi olmadığı anlamına gelmez. Bu makale Ebu’l- Alâ el- Hasen b. Ahmed el-Hemedânî tarafından belirtilen, Ebû Hanîfe’nin tercih etmiş olduğu kıraat vecihlerini içeren “ Kıra’âtu Ebî Hanîfeti’n- Nûman” isimli risaleyi ele almaktadır.