Halk Sağlığı Anabilim Dalı Koleksiyonu

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 3 / 3
  • Öğe
    65-74 arası yaş grubu bireylerin COVID-19 pandemi süreciyle ilgili algı-davranış-tutumları ve ilişkili faktörler
    (2022) Karabacak, Vildan; Durduran, Yasemin
    Aralık 2019'da Çin'in Hubei eyaleti Wuhan kentinden başlayıp, pandemi şeklinde tüm dünyada yayılan COVID-19'un farklı seyreden klinik prognozu, başlangıçta tam olarak bilinemeyen bulaşma şekli, görüldüğü yaş grupları ve hızla yayılımı hastalığın halk sağlığı açısından olumsuz pek çok etkisi olabileceğini göstermiştir. Yaşlıların kronik hastalıklar gibi sebeplerle daha fazla risk altında olmaları ve olumsuz klinik sonuçlara duyarlı olmaları sebebiyle değerlendirme ve tedavileri daha zordur. Bu durum onların pandeminin başlangıcından itibaren koruma altına alınmalarını mecburi kılmıştır. Bulaşın önlenmesi amacıyla alınan kısıtlama tedbirlerinde 65 yaş üstüne öncelik verilmiştir. Araştırmamızda pandemi sürecinde her yönden zor zamanlar ve mağduriyetler yaşayan 65-74 yaş arası bireylerin COVID-19 hastalığına karşı olan algı ve tutumlarının tespiti ile ilişkili faktörlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırma kesitsel tipte olup, yüzyüze anket yöntemiyle Konya İli Selçuklu İlçesi'nde 65-74 yaş arası 396 genç yaşlı birey ile yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak kullanılan anketin birinci bölümünde "kişisel bilgilerin" sorgulandığı bilgi formu bulunmaktadır. İkinci bölümde mutluluk ölçeği, üçüncü bölümde ise "Koronavirüs (COVİD-19) Salgınına Yönelik Algı ve Tutumları Değerlendirme Ölçeği" kullanılmıştır. Veri analizleri bilgisayar ortamında IBM SPSS 27.0 programında yapılmıştır. Veri analizinde Mann-Whitney U testi, Kruskal Wallis testi kullanılmıştır. İstatistiksel anlamlılık düzeyi p<0,05 olarak kabul edilmiştir. Araştırmaya katılan 396 bireyin %56,6'sı (n=224) kadın olup, %%55,3'ü (n=219) en az bir kronik hastalığa sahipti. Katılımcılardan %33,5'i (n=133) COVİD-19 hastalığı geçirmişti ve %95,2'si aşı olmuştu. Katılımcıların sosyodemografik özelliklerine göre pandemiye karşı edindikleri algılar incelendiğinde; cinsiyet ile nedenler algısı ve kaçınma davranışları arasında (sırasıyla p=0,047; p<0,001); kronik hastalık varlığı ile kontrol algısı ve kaçınma davranışları arasında (sırasıyla p<0,001; p=0,027) istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edildi. COVİD-19 hastalığı geçirme durumu ile de hastalık algısı, nedenler algısı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark tespit edildi (sırasıyla p=0,047; p<0,001). Eğitim durumu ile nedenler algısı ve kaçınma davranışları arasında (sırasıyla p<0,001; p<0,001); aşı olma durumu ile de hastalık algısı alt ölçeği puan ortancası arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark vardı (p=0,011). COVİD-19 pandemisi sürecinde 65-74 yaş grubu genç yaşlıların yaşadıkları sorunların bilinmesi ve sürece yaklaşımlarının değerlendirilmesinin, bu gruba daha sonra verilecek hizmetlerin planlaması ve kanıta dayalı stratejilerin geliştirilmesi açısından faydalı olacağı düşünülmektedir.
  • Öğe
    Yetişkin bireylerin sıfır atık hakkındaki bilgi tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi (Karatay örneği)
    (2022) Ulusal, Osman; Küçükkendirci, Hasan
    Dünya nüfusundaki hızlı artışa paralel olarak doğal kaynakların kullanımı ve beraberinde ortaya çıkan atık miktarı da hızla artmaktadır. Atıkları kaynağında önlemeyi amaçlayan sıfır atık yönetimi, sıfır atık konusunda bilgili ve çevreye duyarlı nesiller sayesinde amacına ulaşacak, atıkların çevre ve insan sağlığına vereceği zararları en aza indirecektir. Bu çalışmada Konya ili Karatay ilçesinde ikamet etmekte olan yetişkin bireylerin sıfır atık konusundaki bilgi, tutum ve davranışlarının araştırılması amaçlanmıştır. Kesitsel tipte yapılan bu çalışma 20 Eylül 2021 ve 20 Kasım 2021 tarihleri arasında Konya ili Karatay ilçesinde ikamet etmekte olan 18-65 yaş arası yetişkinler üzerinde anket ve çevre davranış ölçeği uygulanarak yapılmıştır. Ankete ait veriler bilgisayar ortamında analiz edilmiştir. Analizler yapılırken Excel paket programı ile IBM SPSS 20.0 paket programları kullanılmıştır. Yapılan testler için istatistik anlamlılık düzeyi p<0,05 kabul edilmiştir. Araştırmaya toplamda 400 yetişkin birey katıldı. Katılımcıların yaş ortalaması 35,85+/-11,38 olup, %65,0’i kadın, %74,0’ü evli ve %41,8’i üniversite mezunuydu. Ankete katılanların %74,0’ünün sıfır atık konusunda bilgi sahibi olduğu, %56,0’sının ise ilçesinde yürütülmekte olan sıfır atık yönetiminden haberdar olduğu görüldü. Katılımcıların %83,8’i yetkililerce kendilerine bilgilendirme yapılmadığını belirtti. Plastik atıklar için kullanılan poşet rengini yanlış bilenlerin oranı %79,3 idi. Atıkları niteliklerine göre ayıranların oranı %33,5’tir. Elektronik aletleri atık konteynerlerine atanların oranı %14,0; yiyecekleri ayrıştırarak çöpe atanların oranı %36,5; kızartma yağlarını biriktirerek bertaraf edenlerin oranı ise %52,0’dır. Ankete katılım sağlayan bireylerin çevre davranış ölçeği ile ilgili yöneltilen sorulara verdiği cevaplarda toplamda ortalama 64,22+/-11,62 puan (min:20,00-max:100,00), lise ve altı mezuniyetlerde olan bireylerin ortalama 61,80+/-12,80 puan, üniversite ve üstü mezuniyetlerde bireylerin ortalama 66,84+/-10,61 puan aldığı görüldü. Gelir seviyesi en düşük bireyler %61,8 oranında sıfır atık ile ilgili bilgiye sahipken gelir seviyesi en yüksek olanlar %90 oranında sıfır atık ile ilgili bilgiye sahipti. Sonuç olarak, Karatay ilçesinde kişilerin sıfır atık konusundaki bilgi, tutum ve davranışlarını değerlendirmek üzere yapmış olduğumuz çalışmada daha önce yapılmış benzer çalışmalarda da görüldüğü üzere insanların çevre duyarlılığı ve bu bağlamda sıfır atık konusundaki bilgi, tutum ve davranışları yeterli düzeyde değildi. Çalışmamıza katılan bireylerin eğitim seviyesi yükseldikçe sıfır atık konusunda bilgilerinin arttığı, tutum ve davranışlarının da çevreye daha duyarlı bir birey olarak şekillendiği görüldü. Benzer şekilde katılımcıların gelir seviyesi yükseldikçe sıfır atık konusunda bilinç düzeylerinin de arttığı gözlendi. Bu doğrultuda eğitimlere ağırlık verilmeli, bilgiyi davranış haline getirebilme adına teşvik edici çalışmalar yapılmalıdır.
  • Öğe
    Konya ilinde çocukluk çağı aşı reddi konusunda anne-baba görüşleri ve aşılamayı etkileyen faktörler
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) İlter, Hüseyin; Demir, Lütfi Saltuk
    Geçmiş yüzyılın en büyük halk sağlığı başarısı olarak tanımlanan bağışıklama hizmetleri sayesinde milyonlarca bebeğin hastalanması, sakat kalması veya ölümü engellenmektedir. Aşıların ilk kullanıma sunulması ile kendini gösteren aşı karşıtlığı son yıllarda iyice artmış durumdadır. Önlem alınmadığı takdirde halen eliminasyonu sağlanan hastalıklar dâhil çok sayıda hastalığın tekrar ortaya çıkması ihtimali ciddi bir risk olarak karşımızda durmaktadır. Bu çalışma ile Konya İlinde aşı uygulamasını reddeden anne ve babaların aşılamaya ilişkin görüşleri, bilgi ve tutumlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. 01 Ocak 2017 ve 31 Aralık 2017 tarihleri arasında, Konya'da aile hekimlerine kayıtlı, aşı uygulamasını reddeden veya çeşitli sebeplerle aşı uygulaması yapılmayan, 0-4 yaş grubunda olan, halen Konya'da ikamet eden ve ailelerine ulaşılabilen, aileleri çalışmaya gönüllü olarak katılmayı kabul eden çocuklar çalışmaya dahil edildi. Aşı reddi yâda tereddüdüne ilişkin ebeveynlere uygulanmak üzere demografik bilgileri, aşılanmaya ilişkin bilgileri, aşı reddi gerekçeleri ve aşılara ilişkin aile görüşlerini içeren bir anket formu 25.03.2019 ve 05.08.2019 tarihleri arasında uygulandı. Araştırma kapsamında 478 (%81.0) anne ve 112 (%19.0) baba ile görüşülmüştür. Konya ilinde 2017 yılında aşısı hiç yapılmayan veya zamanında yapılmayarak geciktirilen ve çalışmaya katılan çocukların 299'u (%50.7) erkek, 291'i (%49.3) kız idi. İki veya daha fazla sayıda çocuğu bulunan 419 (%71.0) ailenin 159'u (%37.9) araştırmaya dahil edilen dışındaki çocuklarına da bir veya daha fazla sayıda aşı uygulamasını reddetmiştir. En sık aşı uygulatmama nedeni olarak; aşıların güvenli olduğunu düşünmeme (%63.9), aşıların yararlı ve gerekli olduğunu düşünmeme (%57.6) ve yabancı ülkede üretiliyor olması nedeniyle aşıya güvenmeme (%47.3) olarak tespit edildi. Ailelerin %65.9'una aile sağlığı çalışanı, %32.4'üne aile hekimi ve %1.7'sine de çocuk hastalıkları uzmanı tarafından, aşılamama kararından vazgeçmeleri için telkinde bulunulduğu bildirildi. Ebeveynlerin %68.8'i aşıların yararlı olmadığı, önlediği hastalıkların çok ciddi olmadığı, %5.9'u çocukluk çağı aşılamalarının tüm toplumun yararına olmadığı, %48.8'i aşıların otizme neden olduğu, %47.2'si aşıların kısırlığa neden olduğu, %63.4'ü aşıların bağışıklık sistemini zayıflattığı düşüncesindeydi. Bebeklerine aşı yapılmasını reddeden ebeveynlerin %70.0'i aile hekiminden, %65.4'ü internet/sosyal medyadan, %38.8'i dini kaynaklardan, %38.5'i arkadaştan/aileden, %32.0 'si çocuk doktorundan, %32.0'si aşı karşıtı gruplardan ve %31.9'u ise dini kanaat önderlerinden bilgi aldığını ifade etti. Aşı karşıtlığı tüm dünya için olduğu kadar ülkemiz için de hızla artan bir risk olarak karşımıza çıkmaktadır. DSÖ tarafından 2019 yılı için ilk on sağlık tehdidi arasında aşı karşıtlığına da yer verilmekte, aşı reddinin gerekçelerinin bilimsel kanıta dayalı olmadığı ve yeterli bilgilendirme ile büyük kısmının önüne geçilebileceği ifade edilmektedir. Aşı karşıtlığının bu hızla devam etmesi durumunda geçmişte bulaşıcı hastalıklara karşı kazanılan tüm başarıların yok olması ve tekrar salgınlara zemin hazırlanması riski büyüktür. Bu nedenle aşı karşıtlığı ile bilimsel gerçekler ışığında etkin mücadele edilmelidir. Halkın aşılar, uygulanma gerekçeleri, içerikleri gibi konulara ilişkin iyi bilgilendirilmesi, ikna edilmesi bu hususta atılabilecek en önemli adımdır.