İslam ve Batı medeniyetinin hak, emanet ve adalet anlayışları

Yükleniyor...
Küçük Resim

Tarih

2019

Dergi Başlığı

Dergi ISSN

Cilt Başlığı

Yayıncı

Necmettin Erbakan Üniversitesi

Erişim Hakkı

info:eu-repo/semantics/openAccess

Özet

Hak kelimesi, farklı kelimelerle ifade edilse de tüm çağlarda en üst düzeyde farkında olunan bir kavramdır. İnsan zihninin ayrılmaz bir parçası olan hak anlayışı, onun her dönemde önemli olmasını sağlamış, beraberinde diğer adalet ve emanet gibi iki kavramın da muhafaza edilmesine vesile olmuştur. Fert ve toplumların sahip oldukları bazı haklarını kötü kullanmaları, haksız uygulamaları, emanete ihanet etmeleri gibi sapmalar, peygamberlerle ıslah edilmeye çalışılmış, üstünler hukukuna dönüştürülerek yanlış uygulanan hak, adalet anlayışı ile emanet kavramlarının yeniden aslî yerine konulması hedeflenmiştir. Bu sebeple Hz. Adem’le birlikte temelleri atılan İslam Medeniyeti'nin temelini ‘hak’ , adalet ve ‘emanet’ bilinci oluşturmaktadır. Kulun yaratılmasının özünü teşkil eden ibadet “Allah hakkı”, kulların birbirlerine karşı olan görevleri ise “kul hakları” olarak isimlendirilmiş, bu iki hakka uygun yaşamanın mükâfatının dünyada selamet, ahirette ise cennet olduğu beyan edilmiştir. İslam’daki adalet ve emanete riayet etme prensibinin hak anlayışıyla doğrudan irtibatı bulunmakta ve insanoğlundan Allah’a ve kullara müteallik olan “hak emanetine” sahip çıkılması istenmektedir. Bu makalede İslam Medeniyeti'nde hukukun özünü teşkil eden hak ve emanet anlayışı ile hak nazariyesinin irtibatlı olduğu kavramlar, Batıdaki yansımalarıyla mukayeseli olarak teorik düzeyde izah edilmeye ve hakkın ferdi ve toplumsal önemi ele alınmaya çalışılacaktır.
Although the word ‘rights’ is said in different words is a concept that is highly concerned in all ages. The fact that the concept of right has been placed on human nature has made it important in every period. Misuse of some rights of individuals and societies, deviations such as unfair practices, betrayal of trust, prophets were tried to be corrected, it is aimed to put the concepts of right, justice and trust entrusted to the original place again. For this reason, the foundation of Islamic Civilization, which was founded with Adam, constitutes ‘right’, justice and ‘trust’ consciousness. The worship constituting the essence of the creation of the servant was called “the right of Allah” and the duties of the servants against each other were called “servant rights, the salvation in the world of the reward of living in accordance with these two rights, in the hereafter it is declared to be paradise. The principle of complying with justice and custody in Islam has a direct connection with the understanding of rights and human beings are asked to claim the “trust” of Allah and His servants. In this article, the concepts of rights and trust that constitute the essence of law in Islamic Civilization and the concepts that are related to the theory of rights will be explained at theoretical level in comparison with their reflections in the West and the individual and social importance of the right will be discussed.

Açıklama

Makale

Anahtar Kelimeler

Hak, Emanet, Medeniyet, İnsan Hakları, Eşitlik, Rights, Trust, Civilization, Human Rights, Equality

Kaynak

Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi

WoS Q Değeri

Scopus Q Değeri

Cilt

47

Sayı

47

Künye

Acar, A. (2019). İslam ve Batı medeniyetinin hak, emanet ve adalet anlayışları. Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 47, 47, 277-312.

Koleksiyon