Akut iskemik inmeli hastalarda diyastolik global longitudinal strain oranının inme üzerine etkisi

dc.contributor.advisorTokgöz, Osman Serhat
dc.contributor.authorÖzkan, Meliş
dc.date.accessioned2025-03-10T12:40:27Z
dc.date.available2025-03-10T12:40:27Z
dc.date.issued2025
dc.date.submitted2025
dc.departmentNEÜ, Meram Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Nöroloji Anabilim Dalı
dc.description.abstractAmaç: Akut iskemik inme ile kardiyovasküler sistem arasında çift yönlü bir etkileşim bulunmaktadır. Beyin ve kalp arasındaki bu karmaşık ilişkinin anlaşılması büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmanın amacı, miyokard fonksiyonunu değerlendirmek için kullanılan yeni bir ölçüm olan kardiyak diyastolik global longitudinal strain oranının, akut iskemik inme ile ilişkisini araştırmaktır. Yöntem: Çalışmamız, prospektif bir vaka-kontrol çalışmasıdır. Akut iskemik inme tanısı almış 80 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Acil servise akut iskemik inme ile başvuran hastaların demografik özellikleri, başvuru anındaki klinik durumları ve biyokimyasal verileri kaydedilmiştir. İnme sonrası ilk 72 saat içinde hastalara ayrıntılı ekokardiyografi yapılmış ve global longitudinal strain (GLS) ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Ayrıca, hastaların başvuru anındaki ve inme sonrası birinci ay Modifiye Rankin Skorları (mRS) kaydedilmiştir. Kontrol grubu, inme hastalarıyla benzer vasküler risk faktörlerine sahip; kardiyoloji polikliniğine başvuran 45 bireyden oluşturulmuştur. Kontrol grubunun demografik özellikleri, biyokimyasal verileri ile strain ölçümleri kaydedilmiştir. Veri analizinde, literatürdeki GLS normal değeri ile çalışmamızdaki değerlerin karşılaştırılması için Tek Örneklem t-testi, vaka-kontrol grupları arasındaki farkları incelemek amacıyla parametrik dağılımlar için Student t-testi, nonparametrik dağılımlar için Mann-Whitney U testi ve inmenin GLS değeri üzerine bağımsız bir prediktör olup olmadığını değerlendirmek için Linear Regresyon Analizi, GLS’nin klinik seyir üzerine etkisini araştırmak için ise Tekrarlayan Ölçümlerle Karışık ANOVA Testi kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya dahil edilen vakaların yaş ortalaması 69,15 ± 15,74 yıl, kontrol grubunun yaş ortalaması ise 67,38 ± 11,54 yıl olarak tespit edilmiştir. Tek Örneklem t-testinde, GLS değerleri hem vaka grubu (%15,41 ± 3,60) hem de kontrol grubunda (%10,70 ± 2,55) literatürde normal kabul edilen GLS değerinden (GLS değeri alt sınırı=%18) anlamlı derecede düşük saptanmıştır. Vaka ve kontrol grubu GLS değerleri karşılaştırıldığında, vaka grubunda GLS değeri kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0,001). Vaka ve kontrol grubu arasında ejeksiyon fraksiyonu (EF) açısından anlamlı bir fark saptanmamıştır. Akut inmenin GLS artışında bağımsız öngördürücü olduğu ve yüksek GLS değerinin de mRS’ye olumlu yönde etki eden bağımsız bir öngördürücü olduğu tespit edilmiştir. Sonuç: Çalışmamızda hem vaka hem de kontrol gruplarında, literatürde belirtilen normal değerlerin altında bir GLS değeri bulunmuştur. Bu durum, vasküler risk faktörlerinin GLS’de anlamlı bir düşüşe yol açtığını göstermektedir ancak vaka grubunda GLS değerinin kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek olması, inmenin GLS değerini azaltan değil artıran bir bağımsız değişken olduğunu göstermektedir. EF’nin her iki grupta aynı olması GLS’nin inme patofizyolojisinde EF’den daha hassas bir ölçüm olduğunu ve GLS artışının penumbrayı korumayı amaçlayan kompansasyon mekanizmalarına katkı sağlayabileceğini düşündürmektedir.
dc.description.abstractObjective: There is a bidirectional interaction between acute ischemic stroke and the cardiovascular system. Understanding this complex relationship between the brain and the heart is of great importance. The aim of this study was to investigate the association of cardiac diastolic global longitudinal strain ratio, a new measure used to assess myocardial function, with acute ischemic stroke. Method: Our study is a prospective case-control study. Eighty patients with acute ischemic stroke were included in the study. Demographic characteristics, clinical status at admission and biochemical data of patients admitted to the emergency department with acute ischemic stroke were recorded. Detailed echocardiography and global longitudinal strain (GLS) measurements were performed within the first 72 hours after stroke. In addition, Modified Rankin Scores (mRS) at admission and one month post-stroke were recorded. The control group consisted of 45 individuals admitted to the cardiology outpatient clinic with similar vascular risk factors as the stroke patients. Demographic characteristics, biochemical data and strain measurements of the control group were recorded. In data analysis, one-sample t-test was used to compare the normal value of GLS in the literature with the values in our study, Student t-test for parametric distributions, Mann-Whitney U test for nonparametric distributions, linear regression analysis to evaluate whether stroke was an independent predictor of GLS value, and repeated measures mixed ANOVA test to investigate the effect of GLS on clinical course. Results: The mean age of the cases included in the study was 69,15 ± 15,74 years and the mean age of the control group was 67,38 ± 11,54 years. In the One Sample t-test, GLS values in both the case group (15,41 ± 3,60%) and the control group (10,70% ± 2,55%) were significantly lower than the GLS value accepted as normal in the literature (lower limit of GLS value = 18%). When the GLS values of the case and control groups were compared, the GLS value was found to be significantly higher in the case group than in the control group (p<0,001). There was no significant difference between the case and control groups in terms of ejection fraction (EF). Acute stroke was found to be an independent predictor of increased GLS and high GLS value was found to be an independent predictor that positively affected mRS. Conclusion: In our study, a GLS value below the normal values reported in the literature was found in both case and control groups. This suggests that vascular risk factors lead to a significant decrease in GLS, but the fact that the GLS value was significantly higher in the case group compared to the control group suggests that stroke is an independent variable that increases the GLS value, not decreases it. The fact that EF was the same in both groups suggests that GLS is a more sensitive measure than EF in stroke pathophysiology and that an increase in GLS may contribute to compensatory mechanisms aiming to protect the penumbra.
dc.identifier.citationÖzkan, M. (2025). Akut iskemik inmeli hastalarda diyastolik global longitudinal strain oranının inme üzerine etkisi. (Yayınlanmamış tıpta uzmanlık tezi) Necmettin Erbakan Üniversitesi, Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Nöroloji Anabilim Dalı, Konya.
dc.identifier.urihttps://hdl.handle.net/20.500.12452/19167
dc.identifier.yoktezid917433
dc.language.isotr
dc.publisherNecmettin Erbakan Üniversitesi, Tıp Fakültesi
dc.relation.publicationcategoryTez
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.subjectiskemik inme
dc.subjectschemic stroke
dc.subjectkardiyak fonksiyon
dc.subjectcardiac function
dc.subjectdiyastolik global longitudinal strain değeri
dc.subjectdiastolic global longitudinal strain value
dc.subjectpenumbra
dc.subjectejeksiyon fraksiyonu
dc.subjectejection fraction
dc.titleAkut iskemik inmeli hastalarda diyastolik global longitudinal strain oranının inme üzerine etkisi
dc.title.alternativeThe effect of diastolic global longitudinal strain ratio on stroke in patients with acute iscemic stroke
dc.typeSpecialist Thesis

Dosyalar

Orijinal paket
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Yükleniyor...
Küçük Resim
İsim:
917433 Dr. Meliş ÖZKAN TEZ.pdf
Boyut:
1.71 MB
Biçim:
Adobe Portable Document Format
Lisans paketi
Listeleniyor 1 - 1 / 1
Küçük Resim Yok
İsim:
license.txt
Boyut:
1.17 KB
Biçim:
Item-specific license agreed upon to submission
Açıklama: