Yazar "Göktürk, Bahar" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 8 / 8
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Chest Imaging Findings in Hospitalized Children with H1N1 Influenza(2015) Pekcan, Sevgi; Göktürk, Bahar; Güner, Şükrü Nail; Ödev, Kemal; Reisli, İsmailThe aim was to review the radiological findings and to find new prognostic factors that determine the need for pediatric intensive care unit (PICU) in children with swine-origin influenza (H1N1) virus infection.Methods: Chest X-ray (CXR) and computed tomography (CT) findings of 18 children with laboratory-confirmed H1N1 infection (9 boys, 9 girls) with a median age of 34 (1-216) months were retrospectively evaluated. Results: CXRs were performed in 15 (83.3%) and thorax CT in 7 (38.8%) children. Abnormal findings were detected in 60% of the patients who underwent CXR and 85.7% of the patients who underwent thorax CT. Radiological findings were mostly diffuse, bilateral, and asymmetric. Ground-glass opacity (GGO) (66.6%) was the leading abnormality and was followed by reticulation (38.8%), nodules (27.7%), consolidation only (16.6%), tree-in-bud pattern (11.1%), consolidation with GGO (5.5%), and septal lines (5.5%). Lymphadenopathy (22.2%), air trapping (5.5%), and parenchymal band (5.5%) were other recorded findings. CXR was found to be insufficient to detect subpleural nodules, lymphadenopathies, and sometimes GGO. Only existence of nodules (p0.04) affected the need for PICU admission.Conclusion: The most common radiological findings in children with H1N1 infection were bilateral, asymmetric GGO with or without associated multifocal areas of consolidation. CXR was insufficient to detect subpleural nodules, lymphadenopathies, and sometimes GGO. The existence of nodules is a bad prognostic factor in determining the need for PICU admissionÖğe DiGeorge Sendromu(2016) Göktürk, Bahar; Reisli, İsmailDiGeorge sendromu (DGS), nöral krest gelişim ve migrasyon defektine bağlı oluşan en sık görülen mikrodelesyon sendromudur. Tipik delesyon bölgesinde 35'ten fazla gen bulunması nedeniyle fenotip oldukça değişkendir. Ancak bu hasta grubundaki genotipfenotip korelasyonu oldukça zayıftır. Fasiyal dismorfizm, mentalmotor gelişim basamaklarında gecikme ve makrotrombositopenisi olan her çocuk DGS'nun diğer bulguları açısından sorgulanmalı, gerekirse tetkik edilmelidir. Tüm bulguların birarada olması gerekmediği akılda tutulmalıdır. Tanı alan hastaların hayatlarının değişik evrelerinde değişik problemlerle karşılaşacağı bilinmeli, hasta ve ailesine yeterli genetik danışmanlık verilmelidir. Bu derlemede, sık rastlanan bir delesyon sendromu olduğu halde tanısının çok kolay atlandığı ve tanı konduktan sonra da takipte zorlukların çekildiği DGS ile ilgili ayrıntılı bilgi vermek ve farkındalığı artırmak amaçlanmıştır.Öğe Evaluation of the Demographical and Clinical Characteristics of the Children with Foreign Body Aspiration: A Single Center Experience(2015) Pekcan, Sevgi; Göktürk, Bahar; Güner, Şükrü Nail; Altınok, Tamer; Energin, Vesile MeltemAmaç: Yabancı cisim aspirasyonu tespit edilen çocukların, demografik ve klinik özelliklerinin belirlenmesi, ebeveyn eğitim düzeyleri ve gelir seviyesi ile olan ilişkilerinin değerlendirilmesi planlanmıştır. Yöntemler: Çalışmamızda, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Çocuk Göğüs Hastalıkları bölümüne aspirasyon nedeniyle başvuran ve yabancı cisim çıkartılan 17 hasta çocuğun retrospektif verileri ile aynı yaş ve cinsiyet dağılımına uyan 60 sağlıklı çocuğun demografik özellikleri değerlendirildi. Bulgular: Hastaların yaş ortalaması 14,94,8 ay olup, hastalardan 9'u (%53) erkekti. En sık başvuru şikayeti ani başlayan öksürük (%76,5) ve hışıltı (%64,7) iken, çekirdek (%47) en sık tespit edilen yabancı cisim oldu. Radyolojik incelemede en sık bulgu havalanma farkı (%76,5) iken, cisimler en sık sağ ana bronştan (%47) çıkarıldı. Hasta grubunda bir evde 5 ve üstünde kişi yaşama yüzdesi %76,5 iken, kontrol grubunda %46,6 idi (p0,008). Hasta grubunun gelir düzeyi kontrol grubuna göre belirgin olarak düşüktü (p0,02). Lise ve/veya üniversite eğitimi almamış anne oranı (%94,1), kontrol grubundaki annelere oranla (%63,3) daha yüksekti (p0,03). Sonuç: Bir çocukta ani başlayan öksürük ve hışıltı geliştiği durumlarda yabancı cisim aspirayonu akla gelmelidir. Düşük gelir, kalabalık aile ortamı ve annenin düşük eğitim düzeyi yabancı cisim aspirasyonu açısından önemli risk faktörleri arasında değerlendirilmelidirÖğe İmmünglobulin A eksikliğinde atopi ve allerjik hastalıklar(2012) Artaç, Hasibe; Keleş, Sevgi; Karagöl, Cüneyt; Göktürk, Bahar; Reisli, İsmailGiriş: İmmünglobulin (Ig) A eksikliği özellikle okul öncesi çocukluk çağında morbiditeye neden olan yaygın bir immün sistem bozukluğudur. Bu çalışmanın amacı, IgA eksikliği olan olguları atopi ve allerjik hastalık yönünden yaş gruplarına göre değerlendirmek, bu eksikliğin dört yaş altında ve üstündeki klinik sonuçlarını belirlemektir. Gereç ve Yöntem: Kasım 2001-2007 tarihleri arasında 272 parsiyel ve 23 selektif IgA eksikliği olan toplam 295 hasta retrospektif olarak incelendi. Bulgular: Hastaların tanı yaşları 64.3 43 (4-204) ay, infeksiyonların başlangıç yaşı 29.5 36 (1-168) ay idi. Tanı yaşı dört yaş altında 121 hasta mevcuttu. Başvuru sebepleri sırasıyla tekrarlayan bronşit (40), tonsillofarenjit (33), sinüzit (6), pnömoni (4), otit (2), akut gastroenterit (0.3) ve boyun apsesi (0.3) olarak kaydedildi. Olguların %25’inde eozinofili ve 38’inde artmış IgE düzeyi ve aralarında ilişki belirlendi. Hastaların 31’inde spesifik IgE ve/veya deri testi pozitifliğiyle atopi saptandı. Allerjik hastalık sıklığı 78 oranında bulundu (60 astım, 15 allerjik rinit, 8 atopik dermatit, 6 ürtiker, 0.7 allerjik konjunktivit). Klinik izlemde IgA düzeyinin normal sınırlara ulaşma zamanı 17 14 ay olup, 3-60 ay arasında değişmekteydi. Selektif IgA eksikliği olan üç hastada bronşektazi mevcuttu. Sonuç: Serum IgA düzeyi yalnızca tekrarlayan infeksiyon durumlarında değil, allerjik semptomlarla başvuran hastalarda da değerlendirilmelidir.Öğe Konjenital Lober Amfizemi Taklit Eden Yabancı Cisim Aspirasyonu(2012) Pekcan, Sevgi; Uygun, Hasibe; Göktürk, Bahar; Altınok, Tamer; Reisli, İsmail; Artaç, HasibeGiriş: Konjenital lober amfizem (KLA), süt çocuğunda solunum yetmezliğine yol açan nadir akciğer gelişim malformasyonlarındandır. Hastalar, sıklıkla yaşamın ilk 6 ayında tekrarlayan solunum sıkıntısıyla başvururlar. Yabancı cisim aspirasyonu (YCA), çocukluk çağında morbidite ve mortalitenin önemli bir sebebidir. Tekrarlayan alt solunum yolu infeksiyonu hikayesi olan ve tedaviye cevap vermeyen hastalarda YCA akla gelmelidir. Olgu Sunumu: KLAi taklit eden uzun süreli solunum şikayeti olan ve radyolojik bulguları 11 aydır havalanma farkı şeklinde sebat eden 16 aylık YCA olgusu sunuldu. Tartışma: Yabancı cismin akut ve kronik dönemdeki radyolojik bulgusu her iki akciğer arasında havalanma farkı olabilir ve bu bulgu küçük çocuklarda bazen KLAi düşündürebilir. (Gün cel Pediatri 2012; 10: 70-3)Öğe Nijmegen Breakage Sendromlu Bir Olgunun Uzun Süreli izlemi(2018) Genç Yüzüak, Serap; Göktürk, Bahar; Hazar Sayar, Esra; Yıldırım, Mahmut Selman; Reisli, İsmailNijmegen Breakage Sendromu (NBS), mikrosefali, tipik yüz görünümü, büyüme geriliği, mental gerilik, immün yetmezlik ve lenfoid malignitelere yüksek yatkınlıkla karakterize nadir görülen bir kromozomal instabilite hastalığıdır. NBS, 8 nolu kromozomda bulunan (8q21) NBS1 geninde mutasyon sonucu ortaya çıkar. Bu gen moleküler ağırlığı 95 kDa olan nibrin proteinini kodlar. NBS’lu olgularda bildirilen immünolojik anormallikler hem hücresel hem de hümoral immün sistem ile ilgili olmakta, hastalarda daha çok tekrarlayan bakteriyal ve viral sinopulmoner enfeksiyonlar görülmektedir. NBS nadir görülen bir sendromdur. Bu sendroma immün yetmezlik tablosunun eşlik edebileceği akılda tutulmalıdır.Öğe Otozomal dominat geçişin görüldüğü ailesel 22q11.2 delesyon sendromu(2016) Göktürk, Bahar; Gökdemir, Mahmut; Reisli, İsmail; Yıldırım, Mahmut Selmanİnsanlardaki en sık mikrodelesyon sendromu olan 22q11.2 delesyon sendromu sadece bir kromozomun etkilenmesiyle oluşan hemizigot bir delesyon sonucu oluşur. Hastaların çoğunda de novo mutasyon söz konusudur ancak %520'sinde ebeveynlerde birisinde etkilenme olabilir (otozomal dominant geçiş). Bu hasta grubundaki genotipfenotip korelasyonu oldukça zayıftır. Biz de otozomal dominant geçişin söz konusu olduğu 22q11.2 delesyon sendromu olan ve farklı klinik bulguları olan üç aile bireyini sunmayı hedefledik.Öğe Yaygın değişken immünyetmezliklerde bilinen genetik defektler(2014) Kara, Reyhan; Göktürk, Bahar; Acar, AynurYaygın değişken immünyetmezlik (YDİY), immünyetmezlik hastalıklarının nispeten sık görülen bir şekli olup, immünglobulin üretiminde eksiklik ve primer antikor yetmezliği ile giden heterojen bir hastalık grubudur. Son yıllarda, tanımlanan çeşitli monogenik defektlerin YDİY'in klinik ve laboratuvar bulgularındaki değişkenliği belirlediği ve immünopatogenezinde rol oynadığı anlaşılmıştır. Bu derlemede, YDİY ile ilişkili olan ICOS (inducible co-stimulator), TACI (transmembrane activator and calcium-modulator and cyclophilin ligand interactor), CD19, MSH5 (MutS Homologue 5 Mutations), BAFF-R (B cell activating factor receptor), CD20, CD81, CD21, LRBA (lipopolysaccharide-responsive beige-like anchor) molekül defektleri ve bunların genetik temellerinin gözden geçirilmesi amaçlanmıştır.