Yazar "Güler, Özkan" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 3 / 3
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Konya E Tipi Kapalı Cezaevi'ndeki mahkumlarda psikiyatrik bozuklukların 1 yıllık yaygınlığı(Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 2003) Güler, Özkan; Kaya, NazmiyeBu çalışmada, Konya E Tipi kapalı cezaevinde ki mahkumlarda DSM-IV ölçütlerine göre psikiyatrik bozuklukların 1 yıllık yaygınlık oranlarını araştırmak amaçlanmıştır. Çalışmaya katılan 305 mahkum ile CIDI (Uluslararası Bileşik Tanı Çizelgesi ) 2.1. 12 aylık versiyonu kullanılarak görüşülmüştür. Madde kullanımı ile ilişkili bozukluklar için ise CIDI 2.1. yaşam boyu versiyonu kullanılmıştır. Sosyodemografik özellikleri belirlemek için kendi geliştirdiğimiz kişisel bilgi formu kullanılmıştır. Verilerin istatistiksel değerlendirilmesi SPSS programında ki-kare testi ile yapılmıştır. Çalışmamızda %50.5 ile nikotin bağımlılığı en yaygın görülen psikiyatrik bozuklukken bunu %22 ile major depresyon, %16.7 ile nikotin yoksunluğu ve %15.1 ile posttravmatik stres bozukluğu izlemiştir. Alkol bağımlılığı %19.7 ile en yaygın görülen madde kullanımı ile ilişkili bozukluk olup bunu %14.8 ile alkol kötüye kullanımı ve %7.9 ile diğer madde bağımlılıkları (alkol, nikotin hariç) izlemiştir. Çalışmamızın sonucunda cezaevindeki mahkumlarda psikiyatrik bozuklukların yaygınlığı genel nüfusa oranla yüksek saptanmıştır. Ruhsal bozukluğa sahip insanların genel topluma göre daha fazla suç işledikleri ve daha fazla tutuklandıkları bildirilmektedir. Bununla beraber stres oluşturan 60cezaevi ortamıda mahkumlarda psikiyatrik bozuklukların ortaya çıkmasına neden olabilir. Cezaevlerinde koşulların iyileştirilmesi ve mahkumların psikolojik olarak desteklenmesinin ruhsal bozuklukların azalmasında rol oynayabileceği düşünülmektedir. 8. SUMMARY This study was aimed to determine one year prevalence of psychiatric disorders in inmates according to DSM-IV criteria. Three hundred five inmates who stay in prison, were interviewed using 12-month version of CID1 2.1 (Composite International Diagnostic Interview). CIDI 2.1 life-time version was used for substance related disorders. Sociodemographic features were gathered through a personal information form developed by the researchers. The statistical evaluations of data were done by Chi-square test in the SPSS for Windows program In our study the most common psychiatric disorder is nicotine dependence which is about 50.5 %. Other most common disorders were major depression with 22 % and nicotine withdrawal with 16.7 % and posttraumatic stress disorder 15.1 %. Alcohol dependence is the most common substance related disorders (19.7 % ). Other most common substance related disordersÖğe Kronik Hepatit B Hastaları ve İnaktif Hepatit B Virusu Taşıyıcılarında Depresyon, Anksiyete Düzeyleri ve Yaşam Kalitesinin Değerlendirilmesi(2017) Demir, Lütfi Saltuk; Yiğit, Özge; Ural, Onur; Aktuğ Demir, Nazlım; Sümer, Şua; Güler, ÖzkanAmaç: Bu çalışmada kronik hepatit B (KHB) hastaları ve inaktif hepatit B virusu (HBV) taşıyıcılarında sağlıklı kontrol grubuna göre anksiyete, depresyon ve yaşam kalitesi skorlarının karşılaştırılması, HBV infeksiyonu olan kişilerin takip ve tedavisi sırasında multidisipliner yaklaşımların gerekliliğinin gösterilmesi amaçlandı. Yöntemler: Çalışma Ağustos 2013-Ağustos 2014 tarihleri arasında Selçuk Üniversitesi, Tıp Fakültesi, İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Polikliniği'ne başvuran 100 KHB hastası, 100 inaktif HBV taşıyıcısı ve 100 sağlıklı kontrol olmak üzere toplam 300 kişi üzerinde yapıldı. Tüm katılımcılara anksiyete ve depresyonu değerlendirmek amacıyla Hastane Anksiyete ve Depresyon (HAD) Ölçeği ve yaşam kalitelerini değerlendirmek amacıyla "Short Form-36" (SF-36) uygulandı. Bulgular: HAD Ölçeğine göre taşıyıcı grupta anksiyete riski kontrol grubundan yüksek bulundu (p0.031). Hasta grubu (p0.031) ve taşıyıcı grupta (p0.046) depresyon riski kontrol grubuna göre yüksek bulundu. Hasta grubu ve taşıyıcı grup arasında anksiyete riski ve depresyon riski açısından anlamlı bir fark yoktu (p0.05). Hasta grubu (p0.015), taşıyıcı grup (p0.035) ve kontrol grubunda (p0.001) kadın hastalarda anksiyete riskinin erkek hastalara göre yüksek olduğu görüldü. Hasta grubu (p0.037) ve taşıyıcı grupta (p0.038) kadın hastalarda depresyon riskinin yüksek olduğu görüldü. Tüm olguların medeni durumları, aile tipi, yaşadıkları yerle anksiyete ve depresyon riskleri arasında fark bulunmadı (p0.05). Yaşam kalitesi parametrelerinden genel sağlık, fiziksel rol güçlüğü ve vitalite skorları, inaktif HBV taşıyıcıları ve KHB hastalarında kontrol grubuna göre düşük bulundu (p<0.05). Sonuçlar: HBV ile kronik olarak infekte kişilerin takip ve tedavileri sırasında ruhsal durumları göz ardı edilmemelidir. Saptanan psikiyatrik bozuklukların etkin şekilde tedavi edilmesi bu olguların sağlıkla ilişkili yaşam kalitelerinin artmasını sağlayacak ve tedaviye olan uyumlarını artıracaktır.Öğe Pregnancy-Onset Panic Disorder: Incidence, Comorbidity and Associated Factors(2015) Güler, Özkan; Kaya, Veli; Gezginç, Kazım; Kayhan, Fatih; Çiçek, Erdinç; Sönmez, Erdem ÖnderAmaç: Çalışmamızda öncelikle gebelik başlangıçlı panik bozukluğun insidans oranının saptanması amaçlanmış olup, ilave olarak bağımsız sosyo-demografik ve klinik risk faktörlerinin panik bozuklukla ilişkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Yöntem: Örneklem araştırma merkezi olan 2 obstetri polikliniğine ard arda gelen 1475 gebeden oluşmuş olup, bu 1475 gebeden gebelik baş- langıçlı panik bozukluk saptananlar (Grup 1, n20, %1,3) 1. grubu oluş- turmuştur. Kontrol grubu ise gebelik başlangıçlı depresyon ya da herhangi bir anksiyete bozukluğu olmayan 250 gebeden (Grup 2) oluşturulmuştur. Eksen I ve II tanıları yapılandırılmış klinik görüşme ölçekleri (Structured Clinical Interview for DSM-IV SCID ve Structured Clinical Interview for DSM-III-R Personality Disorders SCID II) kullanılarak saptanmıştır. Bulgular: Panik bozukluk için insidans %1,3 (n20) saptanmış olup, bu 20 kişiden 11'nin ilave anksiyete ya da duygudurum bozukluğuna sahip olduğu görülmektedir. Herhangi bir c kümesi kişilik bozukluğuna sahip olma oranı grup 1'de kontrollere göre anlamlı ölçüde yüksek saptanmıştır. Sonuç: Gebelik başlangıçlı panik bozukluğa sahip gebelerin kontrollere göre anlamlı derecede yüksek eksen II kişilik bozukluklarına ve gebelik öncesi anksiyete ve duygudurum bozukluklarına sahip olduğu anlaşılmıştır