Yazar "Sunam, Güven Sadi" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 6 / 6
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Dekortikasyon ameliyatlarında aprotinin kullanımı(Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 1994) Sunam, Güven Sadi; Solak, HasanSelçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Kalp Damar Cerrahisi Kliniği'nde dekortikasyon ameliyatı yapılan 40 hasta per ve postoperatif değerlendirmeye tabi tutulmuş olup, 20 hastaya aprotinin uygulanmış olup, postoperatif drenlerden olan kanama miktarı karşılaştırılması yapılmıştır. Aprotinin uygulanan grupta ortalama drenaj miktarı 210 ± 142 cc, kontrol grubunda ise 562.5 ± 230 cc. bulunmuştur (p < 0.05). Sonuçların istatistiksel açıdan anlamlı olduğu, aprotinin kullanımının homolog kan transfüzyonunu azalttığı ve komplikasyonlardan koruduğu vurgulanmıştır.Öğe The effects of preoperative chemotherapy and beta glucan on bronchial anastomosis in rabbits: A preliminary study(2015) Altuntaş, Bayram; Ceran, Sami; Sunam, Güven Sadi; Gültekin, Mustafa; Esen, Hacı HasanBackground: This study aims to investigate the effects of an immunostimulant, beta glucan, on the bronchial anastomosis in rabbits that received chemotherapy in preoperative period. Methods: Forty-five New Zealand male rabbits were used in this study. The rabbits were divided into three groups as group 1 (control), group 2 (chemotherapy), and group 3 (chemotherapy beta glucan) with 15 rabbits in each group. The left main bronchus was incised completely and then end- to-end anastomosis was performed in all groups. Cisplatin was administered on the preoperative first day and etoposide was administered on the preoperative first, second, and third days in group 2. In group 3, in addition to the same chemotherapy protocol, 10 mg/kg/day beta glucan was administered via enteral route starting from seven days before operation until one day before sacrifications. The rabbits were sacrificed at postoperative third, fifth, and seventh days by groups of five. The bronchial anastomosis lines were removed and tissue sections were stained with hematoxylin and eosin. Results: In pathological analysis, while there were statistically significant differences between group 1 and group 2 and between group 2 and group 3, there was no difference between group 1 and group 3 in terms of bronchial healing. Conclusion: The use of beta glucan during chemotherapy treatment may improve bronchial healing at postoperative period.Öğe Multidetector computed tomography and magnetic resonance imaging findings in pulmonary hydatid cysts(2019) Cebeci, Hakan; Özlü, Mustafa Yasir; Kılınçer, Abidin; Uysal, Emine; Durmaz, Mehmet Sedat; Uçar, Ramazan; Sunam, Güven SadiAim: Computed tomography (CT) and magnetic resonance imaging (MRI) are diagnostic modalities in pulmonary hydatid disease. We aimed to present CT and MRI findings in pulmonary hydatid disease. Material and Methods: CT and MRI findings of pulmonary hydatid cysts from January 2011 through June 2018 were evaluatedretrospectively. CT images of 112 patients and MRI images of 27 patients were evaluated. Patients’ gender and ages, lesion numberand distribution, concomitant organ involvement, complications, HU density of lesions on CT and signal characteristics of lesions onMRI were analyzed. T2 hypointense rim, T1 and T2 signal intensity, daughter vesicle and detached membranes were the evaluatedparameters on MRI. Results: 147 hydatid cyst lesions of 119 (66 female, 53 male) patients with a mean age of 39.4 19.6 years were included in the study 62 (52.1%) of patients had isolated lung involvement. 79 of 119 patients (66.4%) had solitary lung lesion. Mean CT density of cystswere 16 HU. 25 of 32 cysts showed T2 hypointense rim on MRI. Conclusion: Imaging plays important role in diagnosis and presurgical evaluation of pulmonary hydatid disease. CT is mostly usedin diagnosis; MRI should be a choice particularly in pediatric population.Öğe Nörojenik tümörü taklit eden nadir bir özofagus duplikasyon kisti: Olgu sunumu(2012) Döngel, İsa; Bayram, Mehmet; Metin, Bayram; Ceran, Sami; Sunam, Güven SadiGastrointestinal sistem (GİS) kaynaklı duplikasyon kisti, nadir görülen konjenital lezyonlardır. Gastrointestinal sistemin anormal kanalizasyonu sonucu oluşurlar. GİS boyunca herhangi bir yerde görülebilirler, fakat en sık sağ posterior mediastene yerleşirler. Tesadüfen çekilen PA akciğer grafisinde patoloji saptanan bayan hasta kliniğimize 20 yaşındaki yönlendirildi. Sağda ekstrapulmoner yerleşimli paravertebral bölgede, azygoözefageal resese uzanan kistik yapıdaki lezyon sağ torakotomi ile çıkarıldı. Histopatolojik tanısı özofagus duplikasyon kisti olarak raporlandı. Eşlik eden başka bir patoloji mevcut değildi. Bu çalışmada paravertebral yerleşimli kistik lezyonların ayırıcı tanısının yapılabilmesi ve literatür bilgileri eşliğinde duplikasyon kistinin değerlendirilmesi amaçlandı.Öğe Parabronchial Diverticulum of Esophagus: Report of a Case(2015) Altuntaş, Bayram; Uyanıkoğlu, Ahmet; Ceran, Sami; Sunam, Güven Sadi; Metin, BayramParabronşiyal ya da midözefagiyal divertiküller, özefagusun orta kesiminin periözefagiyal alana doğru kese şeklinde büyümesi sonucu ortaya çıkar. Bu büyüme genellikle mediastinel inflamasyona sekonder olarak oluşur. Biz, midözefagiyal divertikülü olan yirmibir yaşında erkek hastayı sunuyoruz. Literatür bilgileri eşliğinde bu özefagiyal patolojiyi tartışmayı amaçladık.Öğe Son 12 yılda akciğer karsinomu ön tanısı ile anabilim dalımıza başvuran olguların retrospektif değerlendirilmesi(Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, 2002) Duran, Ferdane Melike; Sunam, Güven SadiÇalışmamızda Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi kliniğinde 1990 -2001 yılları arasında, 12 yıl süresince akciğer karsinomu ön tanısı ile yatırılan 208 olgu retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Olguların 177'si ( % 85) erkek, 3 Fi (14.91) kadındır. Yaş ortalaması erkeklerde 55.7 kadınlarda 52.6 olmuştur. Olgular 51-60 ve 61-70 yaş gruplarında yoğunlaşmıştır. Erkek olguların % 86'sının, kadın olguların % 15'inin sigara içtiği saptamıştır. Olguların semptomatolojisinde öksürük sık rastlanan bir semptom olup bunu göğüs ağrısı, balgam ve nefes darlığı izlemektedir. Lezyonların % 52.8 sağ, % 41.8 sol ve % 5.2 oranında bilateral yerleştiği, radyolojik değerlendirmelerinde ise olguların çoğunluğunda periferik ve hiler kitle görünümünün ağırlıklı olduğu bunu atelektazi ve pnömonik infiltrasyonun izlediği görülmüştür. Olguların % 84. Fine cerrahi, % 14.9'una tıbbi tedavi uygulanırken cerrahi tedaviyi; pnömonektomi (%31.4) lobektomi( % 20.59) diyagnostik torakotomi ( % 16.1 ), wedge rezeksiyon (%12.2 ), anterior mediastinostomi ( % 7.4) segmentektomi ( % 3) oluşturmaktadır. Olguların % 76'sında hücre tipi tayini yapılabilmiştir. Skuamöz hücreli karsinom % 39.9, küçük hücreli karsinom % 6.25, adenokarsinom % 9.61, büyük hücreli karsinom % 0.96 ,diğer hücre tipleri % 19.2 şeklindedir. Olguların % 13.7'sinin inoperabl olduğu tesbit edilmiştir. Daha sık olarak erkek olgularda ve 61 yaş üzerinde, operasyon sonrasında % 12.5 oranında komplikasyon izlenirken, mortalite oranı % 6.2 56 bulunmuştur. % 23.5 vakada prognoz değerlendirilmesi yapılmıştır. Çalışmamız kliniğimize akciğer karsinoması ön tanısıyla yatırılan hastalar hakkında , retrospektif, tanımlayıcı nitelikte olup, preoperatif dönemde evrelendirmeye yönelik invaziv girişimlerin uygulanması ayrıca bu vakalar için özel bir arşivleme sistemi ile takım çalışmasını içeren takip programı oluşturulması gerekliliğini ortaya koymaktadır.