Necmettin Erbakan Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi
DSpace@Erbakan, Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.

Güncel Gönderiler
Ku ve Ka-bant uygulamaları için geniş bantlı ultra ince ve polarizasyona duyarlı olmayan metamalzeme soğurucu
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) Ibrahım, Mahad Ali; Ünal, Emin
Bu tezde, mikrodalga frekansında çalışan metamalzeme soğurucu tabanlı yapılar tasarlanmıştır. Bu çalışma, Ku/Ka-bant uygulamaları için özel olarak tasarlanmış geniş bantlı, ultra ince ve polarizasyona duyarsız bir metamalzeme soğurucuya dayanmaktadır. Uydu iletişiminde ve yeni 5G teknolojilerinde yaygın olarak kullanılan Ku/Ka bandı, kompakt ve hafif bir profili korurken geniş bir frekans aralığında verimli bir şekilde çalışabilen soğuruculara ihtiyaç duymaktadır. Mikrodalga ve optik frekanslarda çalışan sinyal soğurucu yapıların sayısal çalışmaları, sonlu entegrasyon tekniği (FIT) tabanlı bir simülasyon programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Önerilen soğurucular, TE ve TM polarizasyon için normal gelişte tüm Ku/Ka bandını kapsayan %90'ın üzerinde neredeyse mükemmel bir soğuruculuğa sahiptir. Ayrıca, mikrodalga frekans bandında çalışan sinyal soğurucu yapıları LPKF ProtoMat E33 kullanılarak üretilmiş ve deneysel ölçümler, horn anten ve PNA-L N5234A Mikrodalga Ağ Analizörü ile yapılmıştır. Sayısal ve deneysel sonuçlar birbirleriyle karşılaştırılmıştır. Bu çalışma, ileri elektromanyetik kalkanlama, gizleme teknolojileri ve anten sistem entegrasyonunun geliştirilmesi açısından önem taşımaktadır.
Farklı çimlendirme süreleri uygulanmış kavuzlu ve kavuzsuz yulaf genotiplerinin (Avena sativa) yulaf ezmesi üretiminde kullanımı
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) Yeşil, Merve; Demir, Mustafa Kürşat
Yulaf (Avena sativa), yüksek besin değeri ve fonksiyonel özellikleri sayesinde hayvan beslenmesinde yem olarak yaygın şekilde kullanılmakta; aynı zamanda yulaf ezmesi gibi işlenmiş formlarıyla insan beslenmesinde sağlıklı ve besleyici bir alternatif olarak değerlendirilmektedir. Bu tez çalışmasında; 3 farklı çimlendirme süreleri uygulanmış (1., 2. ve 3. Gün) kavuzlu (Kazan ve Yeniçeri) ve kavuzsuz (Katmerli ve Yazır) yulaf (Avena sativa) genotipleri ve çimlendirilmemiş yulaflardan elde edilen yulaf ezmesi üretiminde kullanım potansiyeli araştırılmıştır. Üretilen bu yulaf ezmesi örneklerinde renk (L*, a* ve b*), kimyasal (nem, kül, ham yağ, ham protein, karbonhidrat ve enerji), besinsel (toplam fenolik madde ve antioksidan aktivite) özellikleri incelenmiştir. Üretilen yulaf ezmesi örneklerinin renk analiz sonuçlarına göre; çimlendirme süresi arttıkça parlaklık (L*) değerlerinde azalmalar gözlemlenmiş, kırmızılık (a*) ve sarılık (b*) renk değerlerinde de artışlar meydana gelmiştir. Ayrıca çimlenme süresinin artmasıyla birlikte nem, ham protein, toplam fenolik madde ve antioksidan aktivite içeriklerinde belirgin artışlar saptanmıştır. Buna karşılık kül, ham yağ, enerji değeri ve karbonhidrat içerikleri çimlenme süresiyle birlikte azalmıştır. Yulaf genotipleri arasında yapılan karşılaştırmalarda ise kavuzlu yulaf örneklerinin kavuzsuz yulaf örneklerine göre daha yüksek nem içeriğine sahip olduğu, karbonhidrat, kül, ham protein ve enerji değerlerinin ise daha düşük olduğu belirlenmiştir. Bu sonuçlar, çimlendirme işlemlerinin ve farklı yulaf genotiplerinin besinsel açıdan yulaf ezmesi ürünlerine olumlu değişimler sunduğunu göstermiştir. Bu sonuçlar, çimlendirme işlemlerinin ve farklı yulaf genotiplerinin besinsel açıdan yulaf ezmesi ürünlerine olumlu değişimler sunduğunu göstermiştir.
Burç tipi parçanın tüp hidro şekillendirme prosesinde farklı parametrelerle şekillendirilmesinin sayısal incelenmesi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) Küçük, Ramazan; Dilmeç, Murat
Bu tezde, burç tipi bir parçanın tüp hidro şekillendirme prosesi kapsamında, farklı şekillendirme parametreleri altında geçirdiği deformasyon davranışı sayısal yöntemlerle detaylı olarak incelenmiştir. Çalışmanın temel amacı, şekillendirme sürecinde uygulanan proses parametrelerinin, parçanın son geometrisi ve kalite kriterleri üzerindeki etkilerini ortaya koymak ve bu doğrultuda parça üretiminde optimum proses koşullarını belirlemektir. Çalışma kapsamında, üç boyutlu olarak tasarlanan burç, kalıp ve besleme sistemlerinin sonlu elemanlar yöntemine dayalı gelişmiş simülasyon yazılımlarında analizleri gerçekleştirilmiştir. Modelleme sürecinde, şekillendirme işleminin başlangıcından nihai formun elde edilmesine kadar geçen aşamalarda; iç basınç, eksenel besleme ve sürtünme gibi temel proses parametreleri ayrı ayrı ve kombinasyon halinde sistematik olarak incelenmiştir. Elde edilen analiz sonuçları, şekil değiştirme davranışı, kalınlık dağılımı, gerilme birikimi ve üretim hatası potansiyeli gibi performans kriterleri açısından kapsamlı biçimde değerlendirilmiştir. Araştırma bulguları, yalnızca iç basınca dayalı şekillendirmenin, parça geometrisinin kalıp konturuna uyumunda yetersiz kaldığını göstermiştir. Eksenel beslemenin kontrollü uygulanması, özellikle hassas toleranslı parçalarda şekil bütünlüğü ve kalınlık dağılımı açısından belirleyici olmuştur. Ancak aşırı besleme durumlarında, uç bölgelerde malzeme birikimi ve kırışıklık gibi istenmeyen hatalar gözlemlenmiştir. Çalışmada yapılan sayısal analizler ve şekillendirilebilirlik sınır diyagramı değerlendirmeleri, proses parametrelerinin uygun aralıklarda seçilmesiyle hem yüksek güvenlikli hem de verimli şekillendirme süreçlerinin elde edilebileceğini ortaya koymuştur. Özellikle, analiz sonuçları ışığında, optimuma en yakın üretim performansının 200 MPa iç basınç ve 2 mm eksenel besleme parametre kombinasyonu ile elde edildiği belirlenmiştir. Bu süreçte hem parça geometrisi başarıyla korunmuş hem de kalınlık dağılımı ve yapısal bütünlük açısından en iyi sonuçlar elde edilmiştir. Bu kapsamda, tez çalışması otomotiv ve benzeri ileri mühendislik uygulamalarında, üretim süreçlerinin optimizasyonu ve kalite güvencesinin sağlanması için bilimsel veri tabanlı bir yaklaşım sunmaktadır. Sonuçlar, literatürde bildirilen teorik ve deneysel çalışmalarla büyük ölçüde uyumludur ve sektörel açıdan proses geliştirme çalışmalarına yol gösterici niteliktedir.
Kohezyonlu zeminlere oturan yüzeysel temellerin sayısal yöntemlerle analizi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) Mohamud, Abdifatah Dahir; Yenginar, Yavuz
Tez çalışması kapsamında, kohezyonlu zeminler üzerindeki sığ temellerin oturma davranışı sayısal ve analitik yaklaşımlar kullanılarak kapsamlı bir şekilde analiz edilmiştir. Çalışmada, yapısal gerilme (q0), temel genişliği (B), temel uzunluğunun genişliğine oranı (L/B), temel derinliği (Df), yeraltı su seviyesi (Dsu) ve zemin türü (yumuşak kil ve sert kil) gibi kritik parametreler dikkate alınmıştır ve Yanıt Yüzey Yöntemi kullanılarak toplam 42 farklı durum senaryosu geliştirilmiştir. Analitik hesaplamalar ile temel zeminindeki ani, konsolidasyon ve toplam oturma değerleri hesaplanmıştır. Detaylı sonlu eleman modellemesi PLAXIS 3D'de gerçekleştirilmiştir. Sayısal analizlerde, temel kazısı sırasındaki kabarma, yapısal yükleme sonundaki ani oturma ve %90 konsolidasyon aşamasındaki toplam oturmalar, boşluk suyu basıncı değişimleri, yapısal gerilme ile oturma etki derinlikleri ve radye temelde oluşan moment etkileri belirlenmiştir. Ayrıca, girdi değişkenlerinin önemini değerlendirmek ve farklı oturma aşamaları için regresyon tabanlı tahmin modelleri geliştirmek için Yanıt Yüzey Yöntemi ve varyans analizi (ANOVA) kullanılarak istatistiksel modelleme yapılmıştır. Yumuşak kil üzerine yerleştirilen sığ temeller hem yapısal yükleme hem de konsolidasyon aşamalarında sert kile kıyasla önemli ölçüde daha büyük oturma büyüklükleri sergilemektedirler. Sayısal analizlerde efektif gerilmelerin ve boşluk suyu basınçlarının zamanla ve derinlikle değişimleri killi zeminin oturma davranışını açık bir şekilde göstermiştir. Genellikle oturma etki derinliği, yapı gerilmesi etki derinliğinden ortalama %40 daha büyük belirlenmiştir. Bu durum, kil katmanındaki efektif gerilmeler değişmese bile zamana bağlı oturmaların devam ettiğini göstermektedir (düşük geçirimlilik ve artık boşluk suyu basıncı dengelenmesi). Killi zeminlerin zamana bağlı konsolidasyon davranışı önemli olmakla birlikte hem analitik hesaplama hem de sayısal analiz sonuçları toplam oturmaların büyük kısmının yapısal yükleme aşamasında (%40-100, ortalama %75) olduğunu göstermektedir. Analitik yöntemde, net taban basıncının (qnet=q0-ɤnDf) sıfır veya negatif olduğu durumlarda konsolidasyon oturması olmazken, sayısal analizlerde konsolidasyon oturması görülmüştür. Bu nedenle analitik hesaplamalarda, özellikle yumuşak killerde, kazı derinliğinin fazla olduğu (qnet<0 ve ɤnDf/qo>0.7) durumlarda net taban basıncı yerine yapı yükünün belli bir bölümü alınması tavsiye edilmektedir. Analitik yöntemde, elastik otuma üzerinde en etkili parametreler q0, B ve elastisite modülü (E) iken sayısal analizlerde bunlara ilave olarak etki derinliği ve temel kazısı sırasındaki kabarma-yeniden yükleme olaylarının etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sayısal analizlerde elastik oturma Df<3m iken analitik hesaplardan büyük, Df>3m iken ise daha küçük elde edilmiştir. Çünkü, Df>3m iken temel kazısı sırasındaki kabarma miktarı elastik oturmanın %35'inden daha büyük olmaktadır. Temel kazısı sırasında, yumuşak killerde 191.5mm'ye kadar (ortalama 61.2mm), sert killerde ise 28.1mm'ye kadar (ortalama 12.3mm) kabarma gözlenmiştir. Sayısal analizlerden elde edilen önemli bir bulgu temel zeminindeki kabarmanın yapısal gerilmenin uygulanmasından sonra da devam edebileceğini göstermiştir. Derin kazının yapıldığı fakat yapı yüklerinin nispeten az olduğu durumlarda (ɤnDf/qo>1.5-2) yapısal gerilme aşamasında oturma gözlenirken, zamanla bu olay kabarmaya dönmüştür. Bu olaydaki kabarma miktarı çalışmadaki yapı-temel-zemin özelliklerine bağlı olarak en fazla 5-6mm olmasına rağmen, başka vakalar için zemin profilindeki kil mineralojisine göre daha yüksek değerlere ulaşma ihtimali göz ardı edilmemelidir. Analitik ve sayısal yöntemlerle temel zeminindeki düşey deformasyon değerlerini tahmin etmek için istatistiki çalışmalar yürütülmüş ve yüksek regresyon katsayılarına sahip denklemler üretilmiştir. Genel olarak, düşey deformasyonlar üzerinde yapısal gerilme (q0), temel genişliği (B) ve kazı derinliği (Df) en etkili parametreler olarak belirlenirken, etkileşim parametrelerinin (örneğin, q0xB, q0xDf, B2, (L/B)2) modellerde yer alması yapı-zemin etkileşiminin doğrusal olmayan davranışını benzetmeye olanak tanımıştır.
PLC tabanlı otomatik görüntü işleme ile hatalı plastik enjeksiyon parçaların tespiti
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, 2025) İncekara, Ayşegül; Koçer, Sabri
Günümüz endüstriyel üretim süreçlerinde, verimlilik ve kalite kontrolünün optimizasyonu kritik bir gereklilik haline gelmiştir. Plastik enjeksiyon sektöründe, ürün kalitesinin tutarlılığını sağlamak, üretim verimliliği açısından büyük öneme sahiptir. Geleneksel kalite kontrol yöntemlerinin yetersiz kaldığı ve insan kaynaklı hataların yüksek olduğu durumlarda, otomasyon tabanlı sistemlerin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Bu çalışmada, plastik enjeksiyon üretim hattında kalite kontrolünü otomatikleştirmek amacıyla PLC (Programlanabilir Lojik Kontrolör) tabanlı bir görüntü işleme sistemi tasarlanmış ve uygulanmıştır. Sistem, üretim bandındaki parçaların renk ve şekil analizini gerçek zamanlı olarak yaparak hatalı ürünlerin tespitini ve ayrıştırılmasını sağlamaktadır. OpenCV kütüphanesi kullanılarak geliştirilen görüntü işleme algoritmaları, web kamera ile elde edilen görüntüler üzerinde renk eşleştirme (HSV tabanlı segmentasyon) ve kontur analizi (kenar tespiti, geometrik şekil tanıma) işlemlerini gerçekleştirir. Tespit edilen nesneler, önceden tanımlanmış tolerans değerlerine göre sınıflandırılır. Sistemin kullanıcı arayüzü, Python Tkinter ile geliştirilmiş olup, operatörlerin; şekil ve renk eşik değerlerini ayarlamasına, algılama parametrelerini optimize etmesine, gerçek zamanlı proses izleme ve veri loglama yapmasına olanak tanımaktadır. Hatalı parçalar, PLC’ye seri haberleşme üzerinden gönderilen dijital sinyallerle otomatik olarak ayıklanarak üretim sürekliliği sağlanır. Sonuç, sistem 5 adet numune parça üzerinde 50 tekrarla test edilmiştir. Mavi daire, sarı üçgen ve turuncu kare sınıflarında %100 doğruluk ile başarı oranı sağlamıştır. Yeşil yıldız sınıfında ise doğruluk oranı %80 olarak hesaplanmıştır. Sonuçlar, geliştirilen sistemin endüstriyel ölçekte yüksek hassasiyetle çalıştığını ve insan hatalarını minimize ettiğini göstermiştir. Bu tez çalışması, geliştirilen sistemin tasarımını, algoritmaların işleyişini ve endüstriyel kalite kontrol uygulamalarındaki potansiyel kullanım alanlarını detaylı bir şekilde sunmaktadır.