Yazar "Özdemir, Mehmet" seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 13 / 13
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 18-45 Yaş Grubu Kadınlarda, Trichomonas Vaginalis Ve Diğer Mikroorganizmaların Vajinal Akıntı Örneklerinden Mikroskobik Olarak İncelenmesi(2012) Keşli, Recep; Pektaş, Bayram; Özdemir, Mehmet; Günenç, Oğuzhan; Coşkun, Erkan; Baykan, Mahmut; Baysal, BülentAmaç: Trichomonas vaginalis vajinal mukozada nekrotik ülserler ve yüzeysel defektlerle beraber köpüklü, yeşilimsi kötü kokulu akıntı ile karekterize olan trichomoniasise neden olan bir protozoondur. Trichomoniasis insandan insana seksüel temasla taşınır ve hemen hemen dünyanın her tarafında görülür. Bu çalışmanın amacı 18-45 yaş grubu vajinal akıntı şikayeti olan ve 1 Eylül-15 Aralık 2003 tarihleri arasında Konya Sosyal Sigortalar Kurumu Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Polikliniği'ne başvuran 70 kadında Trichomonas vaginalis sıklığının belirlenmesidir. Yöntemler: Örnekler bir spekulum ve steril pamuklu eküvyonlu çubuklar yardımı ile vajen posterior forniksinden alındı. Bütün örnekler ışık mikroskobu altında nativ preparat, Gram ve Giemsa boyama metodları ile incelendi. Bulgular: Yetmiş örneğin 6'sı (%9) Trichomonas vaginalis, 9'u (%13) Gardnerella vaginalis biri Mobilincus spp. ve 11'i (%16) Candida spp. pozitif bulundu. Sonuç: Ttrichomoniasis kesin tanısı kültür metodu ile yapılmasına rağmen direkt mikroskobi ile vajinal smear incelemesinin enfeksiyonun tanısında önemli bir role sahip olduğu söylenebilir. Direkt mikroskobik inceleme trichomoniasis tedavisine başlamaya karar vermekte yardımcı olacaktır.Öğe Acinetobacter baumannii izolatlarında blaOXA genlerinin dağılımı: Çok merkezli bir çalışma(2013) Çiftci, İhsan HakkI; AşIk, Gülşah; Karakeçe, Engin; Öksüz, Lütfiye; Yağcı, Server; Sesli Çetin, Emel; Özdemir, Mehmet; Atasoy, Ali Rıza; Koçoğlu, Esra; Gül, Mustafa; Kurtoğlu, Muhammet Güzel; Köksal Çakırlar, Fatma; Seyrek, Adnan; Berktaş, Mustafa; Gültepe, Bilge; Ayyıldız, AhmetAcinetobacter cinsi içerisinde hastane enfeksiyonlarının en önemli etkeni Acinetobacter baumannii’dir. Bu gram-negatif kokobasil, antimikrobiyal tedavide kullanılan çoğu antibiyotiğe dirençli olup aynı zamanda karbapenemlere de direnç geliştirme kapasitesindedir. Bu çalışmanın amacı, A.baumannii’nin OXA alt grupları için multipleks gerçek zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (qPCR) kiti tasarlamak ve Türkiye'nin farklı bölgelerinden toplanan A.baumannii izolatlarında OXA alt gruplarının dağılımını araştırmaktır. Çalışmaya, çeşitli illerdeki (Afyonkarahisar, Ankara, Bolu, Elazığ, Erzurum, Isparta, İstanbul, Kahramanmaraş, Konya, Sakarya, Van) 13 üniversite ve devlet hastanesinin mikrobiyoloji laboratuvarlarında, 2008-2011 tarihleri arasında izole edilen toplam 834 A.baumannii klinik izolatı dahil edilmiştir. İzolatlar, konvansiyonel yöntemler ve otomatize sistemler [Vitek2 (bioMerieux, ABD) ve Phoenix (BD Diagnostic, MD)] kullanıla- rak tanımlanmış; duyarlılık testleri otomatize sistemler ve disk difüzyon yöntemiyle yapılmıştır. Tüm örnek- lere blaOXA-51-like, blaOXA-23-like ve blaOXA-58-like genleri için qPCR uygulanmış; ayrıca, blaOXA-24-like geni araştırılmasında konvansiyonel PCR yöntemi kullanılmıştır. Çalışmamızda saptanan antibiyotik direnç oranları; amoksisilin-klavulanat için 96.8, siprofloksasin için 86.8, gentamisin için 74.7, amikasin için 71.7, sefaperazon-sulbaktam için 73.5, imipenem için 72.1 ve meropenem için 73 olarak izlenmiştir. Altı yüz iki izolat hem imipenem hem de meropeneme dirençli bulunmuştur. A.baumannii izolatları için en etkili antibiyotiğin, 100 duyarlılık oranı ile kolistin olduğu görülmüştür. İzolatların tümünde bla-geni pozitif bulunmuş; ancak blaOXA-24-like geni hiçbir izolatta gösterilememiştir. Toplam blaOXA-23- OXA-51-like ve blaOXA-58-like gen pozitiflikleri sırasıyla 53.7 ve 12.5 olarak saptanmıştır. Karbapeneme dirençli izolike latların blaOXA-23-like ve blaOXA-58-like gen pozitiflikleri ise sırasıyla 74.4 ve 17.3 olarak tespit edilmiştir. Yir- mi beş izolat hem blaOXA-23-like hem de blaOXA-58-like gen pozitifliği göstermiştir. blaOXA-24-like hariç, karbapeneme dirençli izolatların tamamında OXA tipi genler saptanmıştır. Çalışmaya katılan merkezlerin blaOXA-23- ve blaOXA-58-like gen pozitiflik oranları farklı bulunmuştur. Ek olarak, çalışma sürecinde blaOXA-58-like gen like pozitifliği azalırken, blaOXA-23-like gen pozitifliği ile birlikte karbapenem direncinin arttığı belirlenmiştir. So- nuç olarak, karbapenemler dahil antimikrobiyal tedavide kullanılan çoğu antibiyotiğe yüksek direnç gös- teren A.baumannii izolatlarının kolistine duyarlılığı devam etmektedir. Hem blaOXA-23-like hem de blaOXA-58- genleri karbapeneme dirençli A.baumannii klinik izolatlarında oldukça yaygın olmakla birlikte, yıllar için- like deki blaOXA-23-like pozitif izolatların artışı dikkat çekicidir. Günümüzde, hastane kaynaklı enfeksiyonların ön- lenmesi için dirençli bakterilerin hızlı tanısında, multipleks qPCR en uygun yöntemdir. Bu çalışmada geliştirilen multipleks qPCR kiti karbapeneme dirençli A.baumannii klinik izolatlarında blaOXA-23-like, blaOXA-58-like ve blaOXA-51-like genlerinin hızlı tanısı ve sıklığının ortaya konmasında yararlı olabilir.Öğe Antibiyotikle ilişkili ishal olgularında Clostridium difficile' nin araştırılması(2010) Gündem, Nadire Seval; Özdemir, MehmetSelçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi hastanesinde yatan, antibiyotiğe bağlı ishal düşünülen hastalarda C.difficile varlığı araştırılarak, risk faktörlerinin ve epidemiyolojisinin belirlenmesi amaçlanmıştır.Gereç ve Yöntem: Mart 2009-Mayıs 2010 tarihleri arasında, çeşitli kliniklerde yatan, son 3 hafta içinde antibiyotik kullanan, antibiyotiğe bağlı ishal düşünülen 250 hastanın gaita örneği makroskopik ve mikroskopik olarak incelendi. ELISA yöntemiyle C.difficile toksin A-B varlığı araştırıldı ve pozitif bulunan örnekler CCFA besiyerine ekildi. Ekimleri yapılan örnekler hemen jara yerleştirilerek anaerop ortam sağlandı ve 37oC'de 48 saat inkübe edildi. CCFA besiyeri, C.difficile'ye özgü 2-5 mm çapında, kenarları yuvarlak, sarı-yeşilimsi kolonilerin varlığı açısından değerlendirildi. Bu kolonilerden Gram boyama yapıldı. Gram pozitif terminal ve subterminal sporlu basiller görüldü. API 20A paneli kullanılarak bakterinin biyokimyasal özellikleri araştırılarak tanı konuldu.Bulgular: Toplam 250 gaita örneğinin 10 (%4)'unda toksin A-B pozitif olarak saptandı. Bakterilerin oksijene maruziyeti sonucunda 10 suşun 4'ünde üreme görülmedi. Pozitif bulunan 10 hastanın 8'i (%80) erkek, 2'si (%20) kadındır. Bu hastalara ait gaita örneklerinin 4'ü (%40) pediatrik kliniklerden, 3'ü (%30) dahili kliniklerden, 3'ü (%30) yoğun bakım ünitelerinden gönderilmiştir. Toksin A-B pozitif bulunan 10 hastanın 4'ü 0-4, 1'i 10-24, 1'i 25-44, 1'i 45-64 yaş grubunda ve 3 hasta da 65 yaş üstündedir. Pozitif bulunan hastalardan 3'ü immün yetmezlik, 2'si malignite, 1'i pnömoni, 1'i gastroenterit, 1'i sepsis, 1'i menenjit, 1'i C.difficile ile ilişkili hastalık tanısı almıştır. Bu hastaların en sık kullandığı antibiyotiğin 3. kuşak sefalosporinler olduğu; bunu meropenem, amikasin, teikoplanin, netilmisin ve tigesiklin gibi antibiyotiklerin izlediği saptanmıştır.Sonuç: Günümüzde C.difficile ile ilişkili hastalık geniş spektrumlu antibiyotiklerin yaygın ve uygunsuz biçimde kullanıldığı hastanede yatan hastalarda önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Klinik mikrobiyoloji laboratuvarlarında bu mikroorganizmayı saptayan tetkiklerin rutin tanı testleri arasında yer almaları gereklidir. Hastanelerde C.difficile ile ilişkili hastalık oranını azaltmanın başlıca yolu akılcı antibiyotik kullanımı ve infeksiyon kontrol önlemlerine gereken önemin verilmesidir.Anahtar kelimeler: Clostridium difficile, antibiyotikle ilişkili ishal, toksin A-BÖğe Detection Of The Frequency Of Per-1 Type Extended-Spectrum Β-Lactamase Producing Acinetobacter Baumannii Clinical İsolates İn Turkey: A Multicenter Study(2014) Aşık, Gülşah; Özdemir, Mehmet; Kurtoğlu, Mehmet Güzel; Yağcı, Server; Öksüz, Lütfiye; Gül, Mustafa; Koçoğlu, Mücahide Esra; Sesli Çetin, Emel; Seyrek, Adnan; Berktaş, Mustafa; Ayyıldız, Ahmet; Çiftçi, İhsan HakkıBackground/aim: β-Lactamases are an important resistance mechanism in Acinetobacter baumannii. Pseudomonas extended-resistance (PER-1) type β-lactamaseproducing strains have been reported from various geographic locations; however, PER-1 type β-lactamases from Turkish hospitals have not been investigated extensively. The aim of this study was to determine the prevalence of PER-1 type β-lactamases in A. baumannii isolates in various regions of Turkey. Materials and methods: A total of 763 clinical A. baumannii isolates were collected from 9 university hospitals and 2 state hospitals between 2008 and 2011. Molecular amplification of the OXA-51 gene from the A. baumannii genome was performed in order to verify identification of the species. Real-time polymerase chain reaction was used to detect blaPER-1 genes. Results: PER-1 was detected in 24.6% of the isolates. The annual frequencies of the PER-1 enzyme were detected as 52.2%, 35.9%, and 8.3% in 2008, 2009, and 2010, respectively. PER-1 prevalence decreased gradually over time. The differences observed in PER-1 prevalence among the regions of Turkey were statistically significant (chi-square test; P > 0.001). Conclusion: These data demonstrate that the frequency of detection of PER-1 type β-lactamases in A. baumannii species has decreased in Turkey. However, the increased carbapenem resistance, together with multidrug resistance, has created a worrisome situation regarding this pathogen.Öğe Determination of Resistance Mutation in Chronic Hepatitis B Patients Using Antiviral Drugs at Our Hospital(2017) Feyzioğlu, Bahadır; Özdemir, Mehmet; Baykan, Mahmut; Saran, Begüm; Tüzüner, UğurObjective: In this study, it is aimed to determine the mutations responsible for drug resistance in patients with chronic hepatitis B virus (HBV) infection received/receiving antiviral treatment at our hospital and to examine the patients in terms of the treatment applied and their HBV-DNA levels. Materials and Methods: One hundred and thirty-one samples taken from patients diagnosed with chronic hepatitis B infection between January 2010 and January 2015 at Necmettin Erbakan University Meram Faculty of Medicine Hospital were studied with reverse hybridization principle-based INNO-LiPA HBV DR v2 method and the results were evaluated retrospectively. Results: Mutation was determined in 12 samples (9.1%). While tyrosine, methionine, aspartate, aspartate (YMDD) pattern change causing lamuvidine resistance was determined in 10 samples, 7 of them were observed to be M204I tyrosine, isoleucine, aspartate, aspartate (YIDD) and 4 were M204V tyrosine, valine, aspartate, aspartate (YVDD). Multiple mutations were determined in six samples (M204VM204IL180I, YVDDL180MV/G173L, YIDDL180M, YIDDL80V in one each and YIDDL80I, YVDDL180M in two each) and single mutation was determined in 3 samples (YIDD in two samples and N236T and L80V in one each). Control HBV-DNA levels were evaluated in patients with resistance gene after 6-12 months and a decrease in DNA level was observed in 11 of 12 patients. Conclusion: Since a limited number of mutations can be examined via LiPA method, it is concluded that different mutation patterns causing drug resistance cannot be determined and it will be beneficial to use an additional method such as sequencing that enables to determine these genes. Additionally, as a result of treatment failure due to drug resistance, if the treatment will be continued with a novel drug that is not used before, it is considered that the possibility of the presence of mutations causing a resistance against this antiviral should not be neglected.Öğe Gastroenteritli Çocukların Dışkılarında Adenovirus ve Rotavirus Sıklığı ve Mevsimsel Dağılımı(2016) Feyzioğlu, Bahadır; Özdemir, Mehmet; Saran Gülcen, Begüm; Tüzüner, UğurAmaç: Bu çalışmada, 0-18 yaş grubundaki hastalardan ishal, karın ağrısı, kusma ve ateş gibi şikayetlerle hastanemize başvurup akut gastroenterit ön tanısı alan; bunların içinde laboratuvarımıza virolojik tahlil için gönderilen dışkı örneklerinde rotavirus ve enterik adenovirusların bulunma sıklığını ve bazı demografik özelliklere göre dağılımını araştırmayı hedefledik. Yöntemler: Ocak 2013-Aralık 2015 tarihleri arasında Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi Hastanesi'ne başvurup akut gastroenterit ön tanısı alan 5156 pediyatrik hastaya ait laboratuvar kayıtları retrospektif olarak incelenmiştir. Dışkı örneklerinde rotavirus ve adenovirus antijenlerini aynı anda immünokromatografik olarak belirleyen VIKIA Rota-Adeno (bioMérieux, Marcy l'Etoile, Fransa) kaset testi, üretici firma önerileri doğrultusunda kullanılmıştır. Bulgular: Toplam 5156 dışkı örneğinin 884 (%17.1)'ünde viral antijenler saptanmıştır. Pozitif saptananların 764 (%14.8) adedi rotavirus, 120 (%2.3) adedi adenovirus olarak belirlenmiştir. Örneğinde antijen saptanan hastalardan 412 (%46.6)'si kız, 472 (%53.4)'si erkektir. Antijen saptanan 884 hastada en sık pozitifliğin %42.1 ile 2-4 yaş (n372) arasındaki hastalarda olduğu görülmüştür. Rotavirusa bağlı gelişen akut gastroenterit olgularının kış ve ilkbahar mevsimlerinde arttığı ve enterik adenoviruslara bağlı gelişen akut gastroenterit olgularının ise tüm yıl boyunca saptandığı gözlenmiştir. Sonuçlar: Yenidoğan ve küçük çocuklarda görülen ciddi gastroenteritlerin en yaygın sebebi olan rotavirusların, özellikle ilk 4 yaştaki ishal olgularında akla getirilmesi gerekmektedir. Etkenin tanısının hızlı konması, hastanın kliniğinin öngörülmesi ve tedavi yaklaşımı bakımından önemlidir. Enterik adenovirusların, sütçocukluğu ve çocukluk döneminde önemli bir gastroenterit nedeni olması; adenovirus antijenlerinin de araştırılmasını gerekli kılmaktadır. Yapılan bölgesel çalışmalar, epidemiyolojik bilgilere katkı sağlaması açısından önemlidir.Öğe Hepatit C Enfeksiyonunun Tanısında Hepatit C Virüsü Kor Antijen Testinin Etkinliği(2016) Demircili, Mehmet Emin; Özdemir, Mehmet; Feyzioğlu, Bahadır; Baysal, BülentAmaç: Hepatit C virüsü (HCV) kor antijen testinin tanı değerinin antiHCV testi pozitif veya negatif olan hastalarda HCV ribonükleik asit (RNA) ile kıyaslanarak araştırılmasıdır.Gereç ve Yöntemler: Necmettin Erbakan Üniversitesi Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi'ne Aralık 2010- Şubat 2012 tarihleri arasında başvuran ve çeşitli nedenlerle HCV RNA testi çalışılan 189 hastadan elde edilen serum örnekleri bu çalışmaya dahil edildi. İki mL serum örneği uygun koşullar altında saklandı ve anti HCV, HCV kor antijen ve strip immünblot testi [Ticari INNO LIA(TM) HCV Score testi (Innogenetics NV in Ghent, Belçika)] testleri çalışıldı. HCV RNA pozitif olan örneklere genotipleme yapıldıBulgular: Çalışmamızda HCV kor antijen testinin sensitivite, spesifite; negatif prediktif değer ve pozitif prediktif değerleri sırayla %96,2, %100, %97,3 ve %100 olarak tespit edildi. Genotipleme yapılan 65 örneğin 59'u genotip 1b, 2'si genotip 1a/1b, 1'i genotip 3a, 1'i genotip 4, 1'i genotip 2a/2c ve 1'i genotip 1a olarak tespit edildi.Sonuç: HCV kor antijen testi sensitivitesi ve spesifitesi yüksek, kolay uygulanabilir, güvenilir bir testtir. Bu test HCV enfeksiyonunun tanısında anti-HCV test sonuçlarının konfirmasyon ve tamamlayıcı testi olarak kullanılabilir.Öğe Improvement and New Aspects of HCV Testing for Clinical Management(2013) Özdemir, Mehmet; Altindiş, MustafaSon zamanlarda Hepatit C enfeksiyonu olan hastaların tedavisi için oral yolla verilen onaylı ilaçların artması ve bu enfeksiyon için hasta başı testlerin toplum taramasında kullanılması, Hepatit C enfekte bireylerin tanı konmasında genişletici bir etki yaratmıştır. Buna rağmen HCV enfeksiyonunun yaygın tanısı, anti-HCV antikor veya çekirdek (kor) antijen testine ve teyit edici test olarak nükleik asit saptanmasına dayanmaktadır. Tedavi mevcut enfeksiyonu olan hastaları hedeflemekte iken, enfeksiyonun kanıtı için testler, HCV viremisini tespite odaklanmaktadır. HCV RNA nükleik asit testi ile ilgili karmaşıklığı ve maliyetleri en aza indirmek ve HCV kor antijen testlerinin geliştirilmesi ve validasyonunun gerçekleşmesi, HCV-viremisi olan bireylerin tanımlanmasını hızlandıracaktır. Validasyon ve maliyet-etkinlik çalışmaları, HCV viremisini en iyi şekilde tespit etmek için ve HCV RNA tespit edilmeyen kişilerdeki yalancı antikor pozitifliği ile geçirilmiş HCV arasındaki ayrımı yapmak amacıyla sürekli yürütülen uygulamalardır. HCV enfeksiyonu yönetimindeki iki önemli nokta; yeni enfeksiyonu tanımlamak ve ilaca dirençli HCV sürveyansını sürdürmektir. Bu iki noktanın çözümlenmesi sürecindeki olumlu gelişmeler, HCVnin ortadan kaldırılması için umutları güçlendirecektir.Öğe Meslek dersi öğretmenlerinin 21. yüzyıl öğreten becerileri ve yaşam boyu öğrenme eğilimleri(Necmettin Erbakan Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, 2023) Özdemir, Mehmet; Yumuşak, GüngörAraştırmamız meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin 21. Yüzyıl öğreten beceri düzeyleri, yaşam boyu öğrenme eğilimleri belirlemek ve bunlar arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Bu genel amaçla birlikte meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin 21. Yüzyıl öğreten beceri düzeyleri, yaşam boyu öğrenme eğilimlerinin cinsiyet, mesleki kıdem, lisansüstü eğitim durumları değişkenleri açısından karşılaştırılması amaçlanmıştır. Bu amaç kapsamında araştırmamız ilişkisel tarama modeli kullanılmıştır. Ayrıca araştırmamızda meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin YBÖ eğilimleri 21. Yüzyıl öğreten becerilerini yordayıp yordamadığı araştırılacağından araştırmamız bu alt problem yönüyle de yordayıcı korelasyonel araştırmadır. Araştırmanın evrenini 2022-2023 eğitim öğretim yılında Mersin ilinde meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenleri oluşturmaktadır. Araştırmamızın örneklemi ise uygun (Kolay ulaşılabilir) örnekleme yöntemi ile belirlenen 381 meslek dersi öğretmeninden oluşmaktadır. Araştırmamız kapsamında "YBÖ Eğilim Ölçeği" ve ‟21. yy. Öğreten Becerileri Kullanım Ölçeği" kullanılmıştır. Araştırma sonucunda meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin YBÖ eğilimleri düzeylerinin, 21. Yüzyıl öğreten beceri düzeylerinin yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin YBÖ eğilim düzeyleri cinsiyet değişkenine göre kadın öğretmenlerin YBÖ eğilimi düzeyleri erkek öğretmenlere göre daha yüksek olduğu ancak meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin 21. Yüzyıl Öğreten Becerileri Kullanım ölçeğinin geneli ve alt boyutlarından aldıkları puanlar cinsiyet değişkenine göre anlamlı şekilde farklılaşmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin 21. Yüzyıl Öğreten Beceri düzeyleri ile YBÖ eğilimleri arasında orta düzeyde pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu ve meslek liselerinde görev yapan meslek dersi öğretmenlerinin YBÖ düzeyi arttıkça öğretmenlerin 21. Yüzyıl öğreten beceri düzeyleri de artmakta olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Necmettin Erbakan Üniversitesi, Meram Tıp Fakültesi Hastanesi Kan Donörlerinde HCV, HIV ve HBV Seroprevalansı(2017) Tüzüner, Uğur; Özdemir, Mehmet; Feyzioğlu, Bahadır; Baykan, MahmutAmaç Çoğu viral olmak üzere çeşitli enfeksiyon etkenlerinin alıcıya bulaşması kan transfüzyonlarının en sık karşılaşılan komplikasyonudur. Bu etkenler asemptomatik, akut, kronik ve latent enfeksiyonlara neden olabilirler. Transfüzyon için güvenli kan hazırlığı, ayrıntılı donör sorgulaması ve tarama testleri ile yapılmaktadır. Ülkemizde kan ve kan ürünleri yasası gereği donörlerde bakılması zorunlu olan standart parametreler Anti-HCV, Anti-HIV 1/2, HBsAg ve VDRL/RPR'dir. Biz de çalışmamızda bu parametrelerle, Konya ilindeki HCV, HIV ve HBV prevalansını saptamayı amaçladık. Gereç ve Yöntemler: Ocak 2013-Nisan 2016 tarihleri arasında hastanemize kan vermek için başvuran toplam 79.099 donörün test sonuçlarını retrospektif olarak taradık.Bulgular:Tarananların %8,12'sinin (6.428) kadın, %91,88'inin (72.671) erkek olduğunu gördük. Donörlerin 646 (%0,82) tanesinde Anti-HCV pozitifliği, 45 (%0,06) tanesinde Anti-HIV 1/2 reaktifliği ve 2.225 (%2,81) tanesinde ise HBsAg pozitifliği saptadık. Sonuç:Çalışmamız sonucunda bölgemizde; Anti-HIV 1/2 reaktiflik oranlarının yıllar içinde değiştiğini, Anti-HCV ve HBsAg pozitiflik oranlarının yapılan diğer çalışmaların, en yüksek ve en düşük seropozitiflik oranları aralığında olduğunu görmekteyiz.Öğe Otoimmün hastalıklarda antinötrofil sitoplazmik antikorların araştırılması(2012) Özdemir, Mehmet; Feyzioğlu, Bahadır; Gündem, Nadire Seval; Baykan, Mahmut; Baysal, BülentAmaç: Antinötrofil sitoplazmik antikorlar, monositlerin lizozomları ve nötrofillerin sitoplazmik granüllerinde bulunan antijenlere karşı oluşan otoantikorlardır. Özellikle Wegener granulomatozis olmak üzere pek çok sistemik vaskülitte tanı değeri olan değerli bir prognostik belirteçtir. Çalışmada 2009 yılında otoimmün hastalık ön tanısı alan hastaların ANCA test sonuçlarının retrospektif olarak irdelenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Bu çalışmada hastanemizde 2009 yılında otoimmün hastalık ön tanısıyla Mikrobiyoloji Laboratuvarına gönderilen 1040 hastanın serum örneklerinde antinötrofil sitoplazmik antikorlar indirekt immunfloresans yöntemi ile incelenmiş, hedef antijenleri ve nötrofillerde oluşturdukları paternlere göre sitoplazmik (cANCA) veya perinükleer (pANCA) varlığı kalitatif olarak belirlenmiştir. Bulgular: Toplam 1040 hastanın 44’ünde (% 4,2) antinötrofil sitoplazmik antikorlar pozitif olarak bulunmuştur. Bunlar içinde 34’ü (% 3,2) pANCA, 10’u (% 1,0) cANCA’dır. Bu 44 hastanın 10’u (% 22,7) kronik akciğer hastalığı, 5’i (% 11,3) bağ dokusu hastalığı, 5’i (% 11,3) artrit, 5’i (% 11,3) sistemik hastalıklar, 4’ü (% 9,09) romatoid artrit, 4’ü (% 9,09) vaskülit, 4’ü (% 9,09) iridosiklit, 2’si (% 4,5) sistemik lupus eritematosus (SLE), 2’si (% 4,5) mikroskopik polianjitis, 2’si (% 4,5) ülseratif kolit, 1’i (% 2,2) lokalize skleroderma tanısı almıştır. Sonuç: ANCA pozitifliğinin özellikle vaskülitler başta olmak üzere otoimmün hastalıklarda tanı açısından önemli bir yeri vardır. ANCA tayini klinik tanıya yardımcı olarak araştırılması gereken önemli bir otoantikordur. Elde ettiğimiz veriler, hastanemizde ANCA testlerinin maliyet etkin kullanım politikalarının gözden geçirilmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır.Öğe Pseudomonas suşlarında oxa tipi karbapenemazların varlığı: Türkiye'den ilk bildirim(2015) Esenkaya Taşbent, Fatma; Özdemir, MehmetTüm dünyada önemli bir nozokomiyal patojen olan Pseudomonas suşlarında gittikçe artan oranlarda karbapenem direncine rastlanmaktadır. Karbapenem direncinden çoğunlukla metallo-beta-laktamaz (MBL) ve moleküler sınıf Dde yer alan karbapenemleri hidrolize eden oksasilinaz enzimleri sorumlu tutulmaktadır. MBL enzimlerine sıklıkla Pseudomonaslarda rastlanırken; sınıf D oksasilinazların tamamına yakını karbapeneme ve çok ilaca dirençli olan Acinetobacter baumanniide bulunmuştur. Bu çalışmada, karbapeneme dirençli Pseudomonas suşlarında karbapenemaz üretimine neden olan OXA-23, OXA-40 ve OXA-58 genlerinin araştırılması amaçlanmıştır. Çalışmaya, Kasım 2011-Ekim 2013 tarihleri arasında, Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Hastanesi, Mikrobiyoloji Laboratuvarına gönderilen çeşitli klinik örneklerden (85 bronkoalveoler lavaj, 31 yara, 18 trakeal aspirat, 16 idrar, 14 kan, 10 bal- gam, 3 kateter, 3 boğaz, 2 drenaj mayisi, 1er apse ve periton sıvısı) izole edilen imipenem ve/veya mero- peneme dirençli 184 Pseudomonas spp. suşu alınmıştır. İzolatların tanımlanması konvansiyonel yöntemler ve otomatize sistem (VITEK-2, bioMerieux, Fransa) ile yapılmış; antibiyotik duyarlılıkları Kirby-Bauer disk difüzyon yöntemi ve otomatize sistem ile CLSI önerilerine göre belirlenmiştir. Suşlarda OXA-23, OXA-40 ve OXA-58 genlerinin varlığı, ticari bir PCR kiti (Hyplex CarbOxa ID; Amplex Diagnostics GmbH, Almanya) ile araştırılmıştır. Moleküler çalışma, genomik DNA ekstraksiyonu, multipleks PCR amplifikasyonu ve hibridizasyon olmak üzere üç aşamada yapılmış; son aşamada ELISA temelli bir sistemde hibridizasyon sağlanmıştır. Çalışmamızda, karbapeneme dirençli 184 Pseudomonas suşunun 12 (%6.5)sinde OXA-23,1 (%0.54)inde OXA-40 ve 1 (%0.54)inde OXA-58 pozitifliği olmak üzere, toplam 14 (%7.6) suşta OXA genlerinin varlığı saptanmıştır. Karbapeneme dirençli Pseudomonas suşlarının %70 (129/184)i yoğun bakım ünitelerinden gelen örneklerden izole edilmiş; en sık izolasyonun yapıldığı örnek bronkoalveoler lavaj (85/184; %46.2) olmuştur. Bu çalışma, bölgemizde ve Türkiyede Pseudomonas suşlarında OXA grubu karbapenemaz varlığını araştıran ve oranlarını ortaya koyan ilk araştırmadır. Acinetobacterlerde tespit edilmiş bu direnç genlerinin Pseudomonaslarda da bulunduğu gösterilmiş olup, bu genlerin karbapenem direncine, doğrudan veya diğer direnç mekanizmalarını sinerjik olarak etkileyerek sebep olabileceği düşünülmektedir. Bu çalışma direnç mekanizmalarını açıklamak için yapılacak yeni çalışmalara basamak teşkil edecektir.Öğe Seven-year Genotype Distribution Among Hepatitis C Patients in a City in the Central Anatolia Region of Turkey(2018) Tüzüner, Uğur; Saran Gülcen, Begüm; Özdemir, Mehmet; Feyzioğlu, Bahadır; Baykan, MahmutObjectives: Hepatitis C virus (HCV) is an important viral agent ofhepatitis, cirrhosis and hepatocellular carcinoma. In our study, weaimed to determine the HCV genotype distribution among patientswith HCV who presented to our hospital in a city in the CentralAnatolia Region of Turkey.Materials and Methods: Results of 480 patients who were positivefor HCV RNA and whose serum samples were sent to our laboratoryfrom various inpatient and outpatient clinics of the hospital with apre-diagnosis of hepatitis C between January 2010 and May 2017were retrospectively screened. In HCV genotype determination,a commercially available kit (Ampliquality HCV-TS, AB Analitica,Italy) based on Reverse Line Blot was used in accordance with themanufacturer’s recommendations. Genotype distributions wereanalyzed by years and by age. The first and only one test results ofthe same patients were evaluated.Results: Of the patients whose genotyping was made, 260 were female and 220 were male. It was found that396 of 480 patients were with genotype 1b, 17-genotype 1a, 15 - genotype 3a, 14 - genotype 1, 9 - genotype 4, 8 - genotype 2, 6 - genotype2b, 5 - genotype 1a/1b, 4 - genotype 2a/2c, 3 - genotype 4a, 1 - genotype 3, 1 - genotype 5a and 1 patient was with genotype 6.Conclusion: In chronic HCV patients admitted to our hospital,genotype 1b, which had the highest prevalence in our country, wasdetected with a rate of 82.6%. In addition, the presence of raregenotypes 5a and 6 in our country has been shown.