İşletme Bölümü
Bu bölüm için kalıcı URI
Yayın tarihi İşletme Bölümü seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 31
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe Kümelenme ve Rekabet Analizi İçin Bir Uygulama(2013) Arıcıoğlu, Mustafa Atilla; Gökçe, Şükran; Koraş, Muhittin1980’li yıllardan itibaren rekabet ve kümelenme konusunda küresel ölçekte yaşanan gelişmeler, 2000li yıllar ile birlikte ülkemizde de karşılık aramaya başlamıştır. Gerek rekabet gerekse kümelenmenin varlığı üzerine yapılan tartışmalarda, rekabetin ölçümlenmesi ve kümelenme ile ilgili bulguların analiz edilmesi, uygulama sürecinde de bir gereklilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmada, Konya Döküm Kümesinin rekabet analizi yapılmış, sektördeki firmaların kümelenme eğilimleri ölçülmeye çalışılmıştır. Bu amaçla 175 firma ile anket yapılmış, ayrıca firmalar ile workshop kullanılarak SWOT analizi yapılmış, nihayetinde döküm sektörünün değer zinciri belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar döküm kümesinin yol haritası için küme yöneticilerine sunulmuştur.Öğe The Effects Of Ethical Climate Types On Job Satisfaction: The Case Of Tourism İndustry(2013) Kaplan, Metin; Öğüt, Adem; Karayel, Selçuk; İlhan, İbrahimBu araştırmanın amacı, turizm endüstrisinde etiksel iklim boyutları ile iş tatmini arasındaki ilişkiyi analiz etmektir. Bu hedefe ulşamak için, Nevşehir ilindiki Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli dört ve beş yıldızlı otellerde çalışan 165 işgörene üzerinde görgül bir araştırma yürütülmüştür. Araştırma sonuçlarına göre, başkalarının iyiliğini isteme boyutu ile iş tatmini arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki tespit edilirken, diğer dört boyut olan kanun ve kod, kurallar, araçsallık ve bağımsızlık ile iş tatmini arasında anlamlı bir ilişki olmadığı bulgusuna ulaşılmıştır. Regresyon analizi sonuçlarına göre, başkalarının iyiliğini isteme boyutunun iş tatminini üzerinde açıklayıcı etkiye sahip olduğu ortaya konmuştur. Araştırma bulguları tartışılmış ve araştırma alanları önerilmiştir.Öğe Stratejik Kurumsal İletişim Aracı Olarak Finansal Halkla İlişkiler: BİST’te Bir Uygulama(2014) Koçyiğit, Murat; Salur, Mehmet NuriHer geçen gün artan küresel rekabet ortamında, stratejik kurumsal iletişim, kurumun hedeflenen amaçlarına nasıl ulaşacağını belirleyen merkezi ve bütünleşik bir çerçevedir. Kurumsal iletişim stratejisi, kurum içi ve dışındaki iletişimlerin planlanması, uygulanması ve değerlendirilmesine zemin oluşturur. Etkili bir kurumsal iletişim stratejisi: Kurumun misyonu ve hedefleriyle, faaliyet gösterdiği pazarda, hedef kitlesiyle ve paydaşlarıyla arasında bağlantı kurar. Hedeflenen amaçlara ulaştıracak kaynakları açığa çıkarır. Kurumun temel yeteneklerini ve ayırt edici özelliklerini (kurumsal kimlik, hizmet güvenilirliği, kurumsal itibar, kurumsal imaj gibi) ortaya koyarak kurumu rakiplerinden farklılaştırır. Stratejik kurumsal iletişimde önemli bir yeri olan Finansal Halkla İlişkiler, kurumun önemli hedef kitlelerinden ve paydaşlarından olan yatırımcılarla aktif iletişimi etkili bir şekilde düzenler. Bu doğrultuda bu çalışmanın amacı stratejik kurumsal iletişimin önemli bir ayağı olan finansal halkla ilişkileri kavramsal olarak ortaya koymak ve işletmelerin finansal halkla ilişkiler etkinliklerini nasıl kullandıklarını belirlemeye çalışmaktır. Bu amaç doğrultusunda Borsa İstanbul'da (BİST) kayıtlı olan lokanta ve oteller sektöründe faaliyet gösteren kurumların finansal halkla ilişkiler etkinliklerini nasıl gerçekleştirdikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.Öğe Çok değişkenli setar modeli ile Türkiye'de dolar ve altın fiyatlarına dair bir uygulama(2014) Kahraman, Ümran Münire; Aydıner, ÖznurKendinden uyarımlı eşiksel otoregresif (SETAR [Self-exciting threshold autoregressive]) model, doğrusal olmayan zaman serisi modellerinden biridir. Model, bir zaman serisinin kendi geçmiş değerlerinden etkilenerek farklı rejimlerde farklı doğrusal otoregresif süreçlere sahip olmasını ifade etmektedir. Tsay (1998), çalışmasında tek değişkenli kendinden uyarımlı eşiksel otoregresif süreci çok değişkenli yapı için genişletmiştir. Bu çalışmada, çok değişkenli kendinden uyarımlı eşiksel otoregresif model uygulaması için TL cinsinden günlük Dolar (USD) kuru ve altın fiyatları serisi kullanılmıştır. Altın fiyatları serisi gösterge değişken olarak alınıp çok değişkenli SETAR model oluşturulmuş ve modelin performansını değerlendirmek üzere modelden öngörüler elde edilmiştir Yapılan çalışmada, altın fiyatlarının gösterge değişken olarak alındığı çok değişkenli Dolar ve altın fiyatları modelinden elde edilen öngörüler serilerin gözlenen değerleri ile yakın bir seyir izlemektedir. Buna göre kurulan modelin öngörü yapmak için uygun olduğu söylenebilir. Elde edilen çok değişkenli SETAR modele göre, Türkiye piyasasında altın ve Dolar fiyatlarının birbirini etkilediği ve birlikte modellenebileceği sonucuna varılmıştır.Öğe NATO barışı destekleme harekâtı, ISAF için lojistik sürdürülebilirlikte bir model önerisi: Tamsayılı doğrusal programlama uygulaması(2015) Ergülen, Ahmet; Öz, TolgaNATO’nun icra ettiği Barışı Destekleme Harekâtlarında, “Lojistik Sürdürülebilirlik” konusu, harekâtın bekası için başlı başına bir problem sahası olma özelliğini hâlâ sürdürmektedir. Askeri harekâtların en büyük tahditlerini lojistik imkanlar belirler. Lojistiğin en önemli fonksiyon sahalarından birisi de akaryakıt ikmalidir. Nev’i ne olursa olsun her türlü askeri harekâtta akaryakıt ikmali çok önemli bir kuvvet çarpanıdır. Çalışmanın amacı; NATO liderliğinde Afganistan’da yürütülen Barışı Destekleme Harekâtında, akaryakıt ikmalinin operasyon bölgesinde güvenli ve maliyetetkin dağıtımının optimizasyonu olarak belirlenmiştir. Akaryakıt dağıtımının iyileştirilmesi ile ilgili karar probleminin çözümünde; NATO’nun belirlediği 3PL firmasının dağıtım sistemindeki rota planı ile toplam dağıtım maliyeti tespit edilmiştir. Aynı değerler esas alınarak “Tamsayılı Doğrusal Programlama Modeli” (TDP) kurulmuş ve model Lindo 6.1 programında çözülerek elde edilen sonuçta maliyetin; 3PL firması ile yapılan dağıtım maliyetine göre % 7,232 oranında daha maliyet etkin olduğu tespit edilmiştir.Öğe Türk bankacılık sektöründe kurumsal sosyal sorumluluk raporlaması farkındalık düzeyi(2016) Parlakkaya, Raif; Akmeşe, Kadriye; Akmeşe, Halilİşletmeler, sosyal hayat içinde toplumla bir bütün olarak yaşıyor olmanın etkisi ile birer vatandaş gibi sorumluluklar edinmekte ve bu sorumlulukları yerine getirmeye çalışmaktadırlar. Kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetlerindeki artışla birlikte işletmeler, vergi avantajı sağlama, belirli hedef kitlelerin değerlendirmelerini etkileme ve daha birçok farklı sebeple bu faaliyetlerini duyurma ihtiyacı hissetmektedirler. Bu durum, kurumsal sosyal sorumluluk raporlama uygulamalarını ortaya çıkarmıştır. Bu raporlar, bir yandan topluma ve paydaşlara tutarlı ve resmi bilgiler sunarken bir yandan da küresel etkileşim içinde olan yatırımcılar, kreditörler ve diğer paydaşlar için güvenilir bilgi kaynakları olmaktadırlar. Bu çalışmada ülkemizde de yaygınlaşmaya başlayan kurumsal sosyal sorumluluk uygulamaları ve kurumsal sosyal sorumluluk raporlarının gelişimi incelenerek, Türk bankacılık sektöründe kurumsal sosyal sorumluluk raporlamasının farkındalığı üzerine bir alan araştırması yapılmıştır.Öğe Tersine lojistik çalışmalarının araştırma yöntemlerine göre sınıflandırılması(2016) Büyükkeklik, Arzum; Ergülen, AhmetTersine lojistik üretim işlemler yönetimi içerisinde 1980'lerden itibaren üzerinde çalışılmaya başlanan ama özellikle 2000'li yıllarla birlikte çalışmaların yoğunlaştığı, nispeten yeni bir araştırma alanıdır. Bu çalışmada tersine lojistik konularıyla ilgili genişleyen literatür incelenmiş ve çalışmalar araştırma yöntemlere göre sınıflandırılmıştır. Sınıflandırma kavramsal çalışmalar, ampirik çalışmalar ve matematikselmodelli çalışmalar şeklinde üç ana başlık altında ve konularına göre de alt başlıklar altında yapılmıştır. Bu sayede disiplinlerarası bir konu olan tersine lojistikle ilgili yoğunlaşılmış alanlar ile nispeten az çalışılmış alanların belirlenmesi ve yeni çalışmalara yol göstermek amaçlanmıştır.Öğe Değişim ve Strateji Yönetimine İlişkin Yeni Bir Önerme: Dikkat Odaklı Yaklaşım(2016) Gökce, Şükran; Arıcıoğlu, Mustafa Atilla; Demirel, Ebru; Erer, BeyzaÖrgütler, sürdürülebilirliğe ilişkin öngörülerini ortaya koyarken özellikle yapısal değişimlerini ve süreçte elde edecekleri kazanımları çevrenin varlığı ile kendi değerlerini belirlemeye çalışarak ortaya koyarlar. Yöneticilerin özellikle etkinlik, verimlilik, vizyon, karlılık gibi çok sayıda aracın işe yararlılığını pazar gerçekliği bağlamında denemesi, karşılık araması ve nihayetinde rekabet için anlamlı kılması öngörülerinin tutarlılığı ile değer kazanmaktadır. Özellikle 20.yüzyılın sonlarına doğru yeni ekonomi, yeni dünya ve yeni pazarlar gibi çok sayıda büyüme ve değişim argümanı tutarlılığı zorlaştırırken, çevresel uyarıcıların artması ile bilginin nitel ve nicel bağlamda daha çok değer kazanması yöneticileri yöntem ve araçlar bakımından çok sayıda seçenekle karşı karşıya bırakmaktadır. Akademik önermeler bu arayışların karşılığını vermeye çalışırken, dar bir zaman aralığı içerisinde çok sayıda çalışmanın üretilmesi dikkat çekmektedir.Dikkat odaklı yaklaşımda bu çalışmalardan yeni olanlardan birisi olarak literatürde yerini almaya çalışmaktadır. Her ne kadar 1940'lı yıllarda ilk olarak Simon tarafından söz edilmiş olsa da literatürde yaygın olarak çalışılması, biçimlendirilmesi, stratejik yönetim ve örgütlerin değişimi ile olan ilgisi 1990'lı yıllardan itibaren Ocasio tarafından dile getirilmiştir. Dikkat Odaklı Yaklaşımın ortaya çıkış gerekçesi tanım ve kavramsal çerçeve bağlamında ele alınmış, literatür ile ilgili çalışmanın ardından kavramın örgüt ve yönetim için strateji ile değişim bağlamında neyi/neleri anlattığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.Öğe Üretim teknolojilerindeki ve rekabetçi çevredeki değişimin, yönetim muhasebesi uygulamalarına etkisi: Bıst’ta işlem gören imalat işletmelerinde bir araştırma(2017) Çetin, Hüseyin; Eren, Tevfikİşletme yöneticilerinin alacakları kararlarda ihtiyaç duymuş oldukları finansal ve finansal olmayan bilgiler yönetim muhasebesi tarafından sağlanmaktadır. Yönetim muhasebesi bilgileri, işletme yöneticileri tarafından, planlama, kontrol, performans değerleme, performans artırımı, işletme stratejilerini uygulama ve özellikle karar alma süreçlerinde (üretim ve yatırım kararları vb.) kullanılmaktadır. Yönetim muhasebesi daha iyi kararların alınabilmesi amacıyla mevcut faaliyetlerin verimliğinin ve etkinliğinin geliştirilmesine yönelik, işletme içi karar alıcılara ve muhtelif karar destek taraflarına bilgi sağlayan bir muhasebe türüdür. İşletme yöneticilerinin karar almak için gereksinim duydukları bilgilerin işlenmemiş veri olarak toplanmasından başlayıp, ihtiyaca uygun raporların düzenlenmesine kadar işletme yöneticilerini desteklemesi hedeflenerek yürütülen tüm muhasebe çalışmaları, yönetim muhasebesini oluşturur. 19.yy'dan beri uygulanmakta olan yönetim muhasebesi uygulamalarından elde edilen bilgilerin işletme yöneticileritarafından kararların alınması konusunda önemli bir rolü bulunmakta olup, işletme içi ve işletme dışı faktörlerin etkisi ile yönetim muhasebesi uygulamalarında birçok değişim meydana gelmiş ve yeni stratejik yönetim konulmuştur.İşletmelerde performans değerlemesi önemli bir yönetim ve kontrol aracı olarak kullanılmaktadır. Performans ölçümünde ise finansal ve finansal olmayan bilgilerden birlikte faydalanılmakta olup, stratejik yönetim muhasebesi uygulamaları hem performans ölçümünde hem de işletmelerin performanslarının artırılmasında bir araç kullanılmaktadır. birçok faktör, yönetim muhasebesi uygulamalarında değişime neden olmaktadır. Bu çalışmada, rekabetçi çevredeki değişim ile üretim teknolojilerindeki değişimin, işletmelerin yönetim muhasebeleri uygulamaları üzerine etkisi araştırılmıştır.Öğe Turizm işletmelerinde ekonomik sürdürülebilirlik ve krizler: Krizlere karşı alınabilecek önlemler(2017) Yetiş, Zekeriya; Çetin, HüseyinSürdürülebilir turizm, turizm olayının var olmasını sağlayan kaynakların korunarak gelecek nesillere aktarılması olarak ifade edilebilir. Bir başka deyişle sürdürülebilir turizm, turistik arzın ve talebin sürekliliğinin sağlanmasına çalışılması olarak ifade edilebilir. Sürdürülebilir kalkınma kavramının beraberinde getirdiği bu anlayış, turistik üretimin ve tüketimin ekonomik sürdürülebilirlik, çevresel sürdürülebilirlik ve kültürel sürdürülebilirlik faktörlerini dikkate alarak yapılmasını amaçlamaktadır. Sürdürülebilir turizmi oluşturan bu faktörler birbirini etkilemekte ve birbirinden etkilenmektedir. Turizm olayını kültürel ögelerden ve çevresel güzelliklerden ayrı bir ekonomik sektör olarak düşünmek doğru olmayacaktır. Turizm işletmeleri açısından sürdürülebilirliğin sağlanmasına bağlı olduğu söylenebilir. Bunun yanında turizm işletmelerinde ekonomik sürdürülebilirliği etkileyen bir diğer etmen ise dünyada ya da destinasyonun bulunduğu ülkede yaşanan doğal, ekonomik, siyasi ve politik olaylar yani krizlerdir. İçerisinde fırsatlar ve tehditler bulunan krizler işletme yönetimleri için oldukça önemli bir konu haline gelmektedir. Bu bağlamda kriz yönetimi, kriz ortamında yöneticilerin davranışları ve stratejileri üzerinde durulması gereken önemli bir konudur. Turizm sektörü açısından krizler sektörde yer alan işletmeler açısından son derece önemlidir. Bu amaçla bu çalışmada ekonomik sürdürülebilirliğin önünde ki en önemli engellerden birisi olan ve özellikle son yıllarda yaşanan krizler ile turizm işletmelerinde krizlere karşı alınabilecek önlemler incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Çalışmada turizm işletmelerinde kriz ortamında ekonomik sürdürülebilirliğin sağlanması için alınan veya alınabilecek önlemler; stratejik önlemler, üretim ve pazarlama stratejileri, yönetim ve organizasyon stratejileri ve finansal önlemler olarak ele alınmıştır.Öğe Türkiye’de faaliyet gösteren katılım bankalarında kurumsal yönetim ve performans ilişkisi(2017) Parlakkaya, Raif; Demirci, Mustafa NihatEkonomik verimliliği artırmanın, sürdürülebilir büyümeyi sağlamanın ve özellikle yatırımcı güveninin kazanılmasının anahtar unsuru olan kurumsal yönetim, bankacılık sektörü için hayati önem arz etmektedir. Yapısı ve işleyişi itibariyle güven unsurunun oldukça ön plana çıktığı bankalar, son yıllarda güvenilir ve genel kabul görmüş kurumsal yönetim düzenlemelerine daha fazla uyum gösterme çabasına girmişlerdir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sayıları ve işlem hacimleri artan ve hem İslami finans kurumları hem de geleneksel bankalarla rekabet etmek durumunda kalan katılım bankaları etkili kurumsal yönetim uygulamalarına hızla ayak uydurmaktadır. Getirdiği ekstra maliyet ve iş yüküne rağmen, iyi kurumsal yönetim uygulamaları sonucunda tesis edilen etkili yönetim mekanizmasının, katılım bankalarında şirket performansına olumlu katkı sağlaması beklenmektedir. Bu çerçevede Türkiye'de faaliyet gösteren katılım bankaları üzerinde yaptığımız ampirik çalışmada, söz konusu bankaların kurumsal yönetim yapıları ile finansal performansları arasında anlamlı bir ilişki olup olmadığı regresyon analizleriyle tespit edilmiştir. Çalışmamızda, kurumsal yönetim değişkenleri olarak yönetim kurulu büyüklüğü, bağımsız yönetici sayısı, yönetim kurulu üyelerinin sahip oldukları ortaklık payı, firmanın büyüklüğü, yaşı ve halka açıklık oranı; finansal performans göstergesi olarak ise öz sermaye karlılığı (ROE) ve aktif karlılık oranı (ROA) kullanılmıştır. Yapılan analiz sonrasında kurumsal yönetim değişkenlerinin finansal performansı açıklamada önemli bir etkiye sahip olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmamızın bulguları literatürdeki örneklere benzer sonuçlar vermiş, bazı kurumsal yönetim unsurlarının finansal performansla ilişkisi bulunamazken genel anlamda bir ilişki tespit edilmiştir.Öğe Nepotizmin Yenilik ve Yetenek Yönetimi Üzerine Etkisi(2017) Demirel, Yavuz; Savaş, YaseminBu çalışmanın temel amacı, nepotizm (kayırmacılık) ile yenilik ve yetenek yönetimi arasındaki ilişkiyi inceleyerek nepotizmin yenilik ve yetenek yönetimi üzerine olan etkisini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda A İlinde faaliyet gösteren iki ayrı üretim işletmesinde toplam 385 çalışan ve yönetici üzerine bir araştırma gerçekleştirilmiştir. Nepotizm, genellikle insan kaynakları yönetimi sürecinde işe alma, işe yerleştirme, terfi ve kariyer geliştirmede liyakatten ziyade, yakınlık veya akrabalık derecesini dikkate alarak daha niteliksiz bireylerin değerlendirilmesidir. Ancak nepotizmin her zaman niteliksiz bireylerin tercih edildiği anlamına gelmemesi gerekir. Bazen nitelikli eş, dost ve akrabaların da tercih edildiği görülmektedir. Bu nedenle nepotizm hem pozitif hem de negatif yönü olabilir. Çalışmada nepotizm, aile bireylerinin rolü, aile bireyi olmayanların rolü, eşitlik, akraba kayırmacılığı ve profesyonellik boyutları ile ele alınmıştır. Çalışmada üzerinde durulan kavramlardan ikincisi, yenilik yönetimi kavramıdır. Yenilik yönetimi, iş süreçlerinde çalışanların kendi kararlarını alabilmeleri, kendi yeteneklerini özgürce ortaya koymaları, çalışanların sunduğu fikir ve düşüncelerin karşılık bulması, çalışanların yenilik yapabilmeleri için maddi ve manevi yönden desteklenmesine yönelik süreçlerin etkin yönetimidir. Araştırmada ele alınan diğer bir kavram ise yetenek yönetimidir. Yetenek yönetimi, çalışanların sahip oldukları yetenekleri açığa çıkarma ve bu yeteneklerin iş süreçlerine aktarılması için gerekli çabaların en etkin bir şekilde yönetilmesidir. Araştırmada, eşitlik, profesyonellik ve akraba kayırmacılığı yenilik yönetimini olumlu etkilerken, aile bireyi olmayanların ve profesyonelliğin yetenek yönetimini olumlu etkilediği belirlenmiştir.Öğe The Relation Between Political Stability and Economic Growth: The Turkish Case(2018) Diken, Ahmet; Parlakkaya, Raif; Erkan , Kara; Kodalak, OğuzhanThis study investigates the long run relationship between political stability and economic growth of Turkey in between 2002and 2016. Political stability has been referred to be one the causes of existence of strong institutions together with democracy foreconomic development for countries around the world. Empirical investigations have shown that strong institutions will besupported by political stability and democratic governance, and that these institutions will bring about robust economic growth.This work first focuses on how political stability index is related with the country’s economic output level (GDP) and then thefocus moves on to see the long run relation between political stability and several other prevalent macro-economic variables suchas inflation rate, exchange rate and short term interest rates. For this purpose, a bivariate regression models were used by runningARDL method. The study found that the political stability index, when used as sole independent variable, had no long runrelationship with each of the selected macro-economic variables including gross domestic product when testing by Bound test ofPesaran. Later, a multivariate regression was used to see the effect of political stability index together with selected macroeconomicvariables on economic growth of Turkey. Upon building our econometric modeling for long run relation, themultivariate regression results suggest that, while political stability has positive relation with economic growth in the long run, itseems to be irrelevant in the short term. In addition, inflation is found to have a negative relation with economic growth in thelong run, that is, when inflation increases the economic growth slows down in Turkey. One of the finding is that lagged value ofexchange rate implies that decareasing value of Turkish lira put downward pressure on the economic growth.Öğe KOBİ’lerde Halka Açılmanın Finansal Performansa Etkisi: BİST Gelişen İşletmeler Piyasasında Bir Uygulama(2018) Salur, Mehmet Nuri; Demirci, Mustafa Nihat; Kesen, BilalKüçük ve Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ) kavramı hemen hemen tümülkelerde kullanılan bir kavramdır. Kavramın ifade ettiği büyüklük; ekonomiye,sanayileşme düzeyine, pazarın büyüklüğüne, sektöre ve kullanılan üretim yönteminebağlı olarak ülkeler arasında farklılıklar göstermektedir. Bugünün bütün büyükfirmalarının, birçok riskli girişimin, yeniliğin ve patentin arkasında KOBİ’ler vardır. Buişlevleri ve ekonomideki önemli rolleri, görece güçsüz yapı ve sahip oldukları düşükimkânlar ile birleştirildiğinde, KOBİ’lerin desteklenmesi tüm ekonomilerde geçerliliğinihala korumakta olan bir konudur ve birçok ülkede bu konuda çeşitli programlaruygulanmaktadır. Bu bağlamda KOBİ’lere hitap eden menkul kıymet borsalarınınoluşturulması ve KOBİ’lerin bu sermaye piyasalarından yararlanmalarının teşvikedilmesi de büyük önem arz etmektedir. Ülkemizde de bu konuda 2011 yılında, gelişmeve büyüme potansiyeline sahip KOBİ’lerin paylarını halka arz etmek suretiyle sermayepiyasalarından uzun vadeli ve geri ödemesiz kaynak temin edebilmelerini sağlamakamacıyla Gelişen İşletmeler Piyasası (GİP) adında bir sermaye piyasası oluşturulmuştur.Mevcut finansman yöntemlerinin yetersiz kaldığı durumlarda alternatif bir finansman kaynağı olarak halka arz, KOBİ’lerin sadece finansal değil aynı zamanda örgütselyönden de kronik sıkıntılarını ortadan kaldırabilecek bir potansiyele sahiptir. KOBİ’lerhalka arz ile hem kurumsal yapılarını güçlendirerek kurumsal yönetime geçişisağlayacak hem de bu kurumsal yönetim ilkelerini içselleştirdikleri orandabüyümelerinin önündeki en büyük engel olan finansmana erişim sorununu aşacaktır.Çalışmamızda, tüm bu anlatılanlar doğrultusunda öncelikle KOBİ tanımıyapılarak KOBİ’lerin güçlü ve zayıf yönleri ile finansman sorunlarına değinilmiş veardından halka açılmanın faydalarından bahsedilerek BİST-GİP hakkında bilgi verilmiş,dünyadaki örneklerine değinilmiştir. Uygulama aşamasında ise BİST-GİP’te işlemgören KOBİ’lerin halka açıldıkları yıl baz alınarak, halka açılmadan önceki ve sonrakifinansal performansları karşılaştırılmıştır. Finansal performans göstergesi olarak aktifkârlılığı (ROA) ve özsermaye kârlılığının (ROE) kullanıldığı çalışmada, her iki oran daKOBİ’lerin halka açılmada baz alınan yıldan 1 yıl önceki ve 1 yıl sonraki finansaltablolarından elde edilmiştir. Çalışmanın amacı, KOBİ’lerin halka açılmaları ile finansalperformansları arasında herhangi bir ilişki olup olmadığını ölçmektir. Bu bağlamda,çalışmada halka açılmayla finansal performans arasındaki ilişki kurulan hipotezüzerinden karşılaştırma yapılan yıllardaki oranlar kullanılarak t-testi yardımıylaölçülmüştür. Çalışma sonucunda, KOBİ’lerin halka açılmasıyla finansal performanslarıarasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki olmadığı tespit edilmiştir.Öğe Sermaye piyasalarında İslami endekslerin kullanımı: Borsa İstanbul örneği(2018) Çürük, Suna AktenSermaye piyasaları, ülke içinde bulunan küçük tasarrufların büyük yatırımlara dönüştürülmesinde oldukça önemlidir. İslami sermaye piyasaları ise, yaklaşık 30 yıldır uygulama bulmasına ve geleneksel sermaye piyasalarına kıyasla oldukça küçük bir pazar payına sahip olmasına karşın, İslami finans sistemi içerisinde hızla yükselen bir segment olarak karşımıza çıkmaktadır. Bugün, uygulamanın sınırları,ilk çıktığı Ortadoğu ve Güneydoğu Asya’yı aşarak küresel bir boyut kazanmıştır. İslami hisse senetleri, İslami fonlar, İslami endeksler ve İslami borçlanma senetleri olarak tanımlayabileceğimiz sukuk İslami sermaye piyasalarında işlem gören ana enstrümanlar olarak sayılabilir.İslami endeksler, sermaye piyasalarında şer’i açıdan uygun şekilde yatırım yapmak isteyen yatırımcılar açısından alternatifleri artırmak ve geleneksel portföylerde çeşitlendirmeyi sağlamak üzere kullanılan sermaye piyasası araçlarından birisidir. Her bir İslami endeks, kendi şer’i danışma kurulu tarafından onaylanan kurallara ve düzenlemelere tabidir. Bir şirketin endeks şirketleri listesine girebilmesi için, faaliyet alanı ve finansal oranlar olmak üzere iki farklı kategorideki kriterleri sağlaması gerekir. Her iki kriteri de sağlayan şirketler listeye alındıktan sonra periyodik olarak bu işlemler tekrarlanır. Küresel çapta yaklaşık 20 yıldır işlem gören İslami endekslerin Türkiye’de 2011 yılından bu yana yayınlandığını görüyoruz. Katılım 50, Katılım 30 ve Katılım Model Portföy endeksleri bu alandaki boşluğu doldurmaktadır. Bu çalışma, sermaye piyasalarının derinliğini ve genişliğini artırabilecek, farklı bir ürün alternatifi olan İslami endeksler hakkında teorik bilgi sunma ve Türkiye uygulamalarını ortaya koyma amacındadır. Böylece, özellikle uluslararası piyasalarda İslami finans enstrümanlarına yatırım yapma arayışında olan küresel yatırımcılar için, yeni ürün geliştirme çabalarına bir katkı sağlanması beklenmektedir.Öğe A Neuroeconomic Approach to The Rationality and Homoeconomicus Concepts and The Research Discussed in The Frontal Lobe, Reptilian Brain and Serotonin Levels Basis(2018) Elgun, Mahmut Nevfel; Aşıkoğlu, Nihat Onur; Karabıyık, Hüseyin ÇağatayAfter developments of methodological techniques in neurology, especially sincefMRI was started to use for social sciences research, process of individual decisionand behaviour in human models of economic theories have been started to determinerationally and these methods have been started to use in reality, too. In this context,discussing the social sciences research in the base of neurology has increasedthe methodological efficiency of social sciences research. The literature search of thisstudy was developed with the relation between methodological techniques of discussionof the findings and rationality and homoeconomicus concepts of economics.In this research, a consumption desire scale was developed and the correlation ofconsumption desire and serotonin levels that change seasonly were analysed. Thefindings show that there is a positive correlation between serotonin levels and consumptiondesire. The relation between consumption desire and actual purchasewas also analysed in this research and higher rise in consumption desire, based onserotonin levels, was determined. Approximately at the rate of 10% inhibition hasbeen found. Consequently, these findings were discussed as the repitilian brain,which is the ultimate decision maker in purchasing and consumption decision andbehavior, is inhibited by frontal lobe at this rate. The discussions were made in theperspective of neuroeconomics.In the suggestions part of the study, methodological evaluations were made forother studies to be carried out in the economics, especially for marketing, by comparingwith the methods of this study. Neuromethodological self-critism of this studywas made in the limitations part of the text.Öğe Göç, Yoksulluk ve İstihdam(NEÜ Yayınları, 2018) Editörler: Diken, Ahmet; Buluş, Abdulkadir; Diken, Ahmet; Buluş, Abdulkadir2011 Mart ayından bu yana süregelen Suriye savaşının getirdiği göç Türkiye'nin son zamanlarda karşılaştığı en önemli sorunlardan bir tanesidir. Ortadoğu'dan, Afrika'dan ve Uzak Doğu Asya'dan zengin bölgelere göç etme talebi, dünya genelinde etkiler doğuran bir uluslararası ekonomi politik sorun olarak görülmektedir. Bu anlamda Üniversitemiz tarafından düzenlenen 2. Uluslararası Uygulamalı Bilimler Kongresi'nde tema olarak "Göç, Yoksulluk ve İstihdam" konusu seçilmiştir. Bu kavramlar akademik dünya ve iş çevresi ile birlikte tartışıldğı kongreye ait bildirilerin kitaplaştırılmasıyla değerli okuyucularımızın istifadesine sunulmuştur.Öğe Effect of the Stakeholder Salience Theory on Family Businesses Performance(2018) Çini, Mehmet Akif; Güleş, Hasan Kürşat; Arıcıoğlu, Mustafa AtillaHaving started to develop since the second half of twentieth century, Family businesses make up approximately%50 in the world, %90 in Turkey of all businesses. For that reason, presenting a good economic performance and ensuring sustainability of Family businesses plays a critical role for the whole world economies. Yet, the rate of taking-over the business from the founder of these businesses to the next generation gradually decreases. When the literature review, a lot of important reasons appears to be about this situation, like having more system compared to normal businesses. In the study, how the systems of Family businesses (family, business and management) effects the performance of the business through Stakeholders Salience Model (power, legitimacy and urgency) and which system will improve this performance best, is researched. Studying how the impact, salience and stakes of each system will affect economic performance of the business separately would fill that gap in the literature. In this research, in 12 provinces which consist of %71 of Family businesses in Turkey (Istanbul, Ankara, Bursa, Izmir, Konya, Gaziantep, Denizli, Kocaeli, Adana, Tekirdağ, Kayseri and Mersin), data from 308 businesses that are large-sized in terms of the number of workers they employ, are analyzed with Structural Equation Model. In the study, two main and six sub hypothesis are analyzed and all of are accepted. Consequently, a positive relationship between salience and stake of each of main stakeholder group and business performance has been determined.Öğe İslam ve Kapitalizm - Max Weber’in Protestan Ahlakı ve Kapitalizmin Ruhu Bakış Açısıyla Bir Değerlendirme(Nobel Akademik Yayıncılık, 2021) Kazak, HasanAvrupa’nın sanayileşme devrimlerini gerçekleştirerek gelişmiş ekonomiler olarak şekillenmeleri karşısında İslam dünyasının büyüme ve kalkınma adımlarını tam olarak yerine getirememesi yıllarca İslâm’ın gelişmeye veya ilerlemeye mâni olduğu gibi bir yanlış algının oluşmasına sebep olmuştur. Bu algı kimi çevrelerce iyi niyetle veya kötü niyetle zaman zaman dillendirilmiştir. Acaba gerçekten öyle midir? İslam sadece ahiret hayatına dönük bir yönü olan ve dünya hayatından tamamen soyutlanan bir din anlayışına mı sahiptir? Kur’an-ı Kerim ve hadislerde yer alan servetin tehlikelerinin anlatıldığı bölümler nasıl anlaşılmalıdır? İslam’ın kapitalizm ve sosyalizmle ilişkisi var mıdır varsa nasıldır? Müslüman insan zengin olabilir mi? Zenginliğin ve servet sahibi olmanın kuralları var mıdır? Harcama ve hedonizm arasındaki denge nasıl olmalıdır? Tüm bu soruların gerek İslam dünyası gerekse İslam dışı dünyadaki muhataplarınca çoğu zaman yanlış cevaplanması ve yanlış yorumlanması meselenin tam olarak anlaşılamadığının bir göstergesidir. Bu yanlış anlaşılma İslam dünyasına uzak çevreler açısından makul karşılansa da İslam dünyası tarafından da yanlış anlaşılıp yorumlanması oldukça hazindir. Bu çalışmada Max Weber’in Protestan ahlakı ve kapitalizm ilişkisini ele aldığı ve oldukça ses getiren çalışmasındaki varsayımları ve yaklaşımları ele alınarak konu İslam perspektifinden değerlendirilmiştir. Max Weber’in Protestan ahlakı bakış açısı şu açıdan önemlidir ki Hristiyanlık dini temelde Allah (c.c.) tarafından Hz. İsa’ya indirilmiş bir dinin kalıntılarından oluşmaktadır. Her ne kadar bozulmuş tahrif edilmiş yönleri olsa da temelinde doğru bilgi kırıntılarının olması kaçınılmazdır. O hâlde acaba Max Weber’in kapitalizmle Protestan ahlakı arasında kurduğu ilişkiye benzer ilişkiler İslam dini açısından da geçerli olabilir mi? Veya benzerlikler kurulabilir mi? İşte bu çalışmada bu ilişkiler ele alınarak gerçek İslam ekonomi sistemi ortaya konulmaya çalışılmış ve İslam dünyasının konuyu ele alış tarzındaki yanlışlar değerlendirilmiştir. Her şeyden önce şu açık ve net olarak belirtilmelidir ki: “İslam gelişmeye mâni değildir” ve tam tersine İslâm; “gelişme, kalkınma, iki günü birbirine eşit olmama, en iyisi olma yolunda gayret etme” hedefleri olan bir anlayışı ortaya koyar. İnsan yeryüzüne halife olarak göndermiştir. O yeryüzünü imar edecek ve yaşanılır hâle getirecektir. Yeryüzünün gerçek sahipleri (yöneticileri, idarecileri, söz sahipleri) insanlar olup, kendilerine nimetler vaat olunanlar ise iman edenleridir. O hâlde İslam toplumunun büyüme ve kalkınma hedeflerine ulaşamaması, geri kalmış toplumlar olarak bir görüntü sunmaları tamamen İslâm’ı gereği gibi anlayamamaktan, yorumlayamamaktan kaynaklanmaktadır. İşte bu çalışmamızdaki temel amaç İslam ekonomik sisteminin gereği gibi anlaşılmasını sağlamaktır. Bunun içinde Max Weber’in Protestan ahlakı ve kapitalizm ilişkisi bakış açısıyla kıyaslamalı olarak İslam ekonomik sistemi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bir nebze olsun İslam ekonomik sisteminin anlaşılmasına katkıda bulunabilirsek kendimizi bahtiyar hissedeceğiz. Bu çalışmamızın tüm ilgililere faydalı olması dilek ve temennilerimle.Öğe Sanal Alanda Yurt Edinmek: Kuryeler(NEÜ Yayınları, 2021) Öztürk, Elif BüşraBu çalışma her gün sokaklarda renkli kıyafetlerle gördüğümüz kuryelerin pandemi sürecinde çalışma koşullarının nasıl olduğunu merak etmemizle başladı. Pandemide herkes evindeyken ve sokağa çıkma yasakları uygulanırken kuryeler “normalden” daha fazla çalışmaya başlamışlardı. Bu süreç ile insanlar, davranışlarını değiştirmiş ve yeni alışkanlıklar edinmiştir. Pandemi süreci ekonomik, sosyal, kültürel vb. alanlarda karamsar bir havada ilerlerken bazı girişimler ise parlamış ve ciddi ilerlemeler kaydedilmiştir. İlerlemelerden biri olan sanal marketler, pandeminin oluşturduğu krizi fırsata çevirerek hızlı bir büyüme gerçekleştirmiştir. Bu dönemde e-ticaret oranları artmış özellikle gıda ve süpermarket alanlarındaki artış %434 ile yüksek bir seviyeye ulaşmıştır. Gıda ürünlerine artan talepler ile birlikte yeni işletme usulleri ortaya çıkmıştır. Diğer taraftan bu dönemde sanal market uygulaması olan Getir yurtdışından yatırım alarak unicorn girişim haline gelmiştir. Peki, bu girişimler başarıyı nasıl yakaladı? Kuryeler pandemi sürecinin belirsizliğinden nasıl sıyrıldı? Konya’da sanal marketlerde çalışan 20 kuryeyle yaptığımız nitel görüşmeler sonucunda inovatif bir çalışma sistemi kurulduğunu gördük. Burada, kullanıcı ve çalışanların ihtiyaçlarının merkeze alındığı çift yönlü bir sistem oluşturulmuştur. Bu girişimler kullanıcılara şehirlerde en çok ihtiyaçları olan hız, zaman, güvenlik ve koruma alanında hizmet vermiştir. Diğer taraftan kuryelerin çalışma koşullarının iyileştirilmesi, takip, izleme ve denetimin sağlanması sistemin devam etmesini sağlamıştır. Kuryelerin hızı ve virajlardan dönme kontrollerinin yapılması, trafik yoğunluğu, hava durumu, mesafe vb. durumlara göre sipariş teslim süresinin hesaplanması; sunulan hizmetin puanlanması, online bahşiş, yorumlarla geri bildirimde bulunulması; mesai saatlerinin belirli olması, mesai sonrası ücretin alınması, ekonomik kazancın ortalamanın üzerinde olması; sağlık sigortası ve koruyucu ekipmanların temin edilmesi yeni bir çalışma sisteminin oluşmasını sağlamıştır. Aynı zamanda gençler için istihdam alanı sağlayan bu girişimler gençlerin yatırım yapmasını ve kendi girişimlerini kurmasına ortam hazırlamıştır. Pandemi, e-ticaretin yükselmesi, unicron girişimlerin oluşması yeni normal olarak adlandırılan süreçle beraber ortaya çıkmıştır. Bu gelişmeler toplumsal dönüşümün seyrini değiştirmiştir. Eskiden postacıların girdiği sokaklara artık rengârenk kıyafetleriyle kuryeler girer hale gelmiştir. Bu süreci başarılı kılan ise toplumsal ihtiyaç ve sorunlara yönelik çözümler sunmasıdır. Kullanıcının ihtiyacı olan hız ve zamanın merkeze alınması aynı şekilde çalışanların güvenlik, sosyal refah ve memnuniyetlerinin sağlanması ile inovatif bir çalışma sistemi kurulmuştur.