TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Bölüm "NEÜ, Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi, Eğitim Bilimleri Bölümü" TR-Dizin İndeksli Yayınlar Koleksiyonu seçeneğine göre listele
Listeleniyor 1 - 20 / 112
Sayfa Başına Sonuç
Sıralama seçenekleri
Öğe 2005 Fen ve Teknoloji ve 2013 Fen Bilimleri Öğretim Programı Madde ve Değişim Öğrenme Alanı Kazanımlarının Karşılaştırmalı Analizi(2017) Keskinkılıç Yumuşak, GüngörBu araştırmada 2005 yılında uygulamaya konulan Fen ve Teknoloji öğretim programı ile 2013 yılında uygulamaya konulan Fen Bilimleri öğretim programının kazanım boyutu karşılaştırmalı olarak analiz edilmiştir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden biri olan doküman analizi yapılmıştır. Doküman olarak öğretim programları ve 4, 5, 6, 7 ve 8. Sınıf düzeylerine ait ders kitaplarının madde ve değişim öğrenme alanı kullanılmıştır. Araştırmada veriler içerik analizi kullanılarak çözümlenmiştir. Araştırmada öncelikle programların genel amaçları karşılaştırılmış sonra kazanımlar karşılaştırılarak sonuçlar yorumlanmıştır. Programların kazanımlarının yapısı karşılıklı olarak incelendiğinde 2013 fen bilimleri programı madde ve değişim öğrenme alanı kazanımlarının oldukça genel ve kapsamlı olarak ifade edildiği belirlenmiştir. Ayrıca 2013 Fen programları Madde ve Değişim ünitesine ilişkin kazanımların 2005 programlarına kıyasla yedinci sınıf hariç diğer tüm sınıf düzeylerinde yaklaşık olarak 1/3 oranında daha az olduğu belirlenmiştir. 2013 programlarında FTTÇ, bilimsel süreç becerileri, duyuş ve ara disiplin alanlarına ilişkin ayrı bir başlık altında kazanım listelerine yer verilmediği, bu alanlara ilişkin kazanımların bilgi öğrenme alanına ilişkin kazanımlara yedirildiği belirlenmiştir.Öğe 2005 İlköğretim Programları Hakkında Öğretmen Görüşleri(2013) Baş, GökhanBu çalışmanın amacı, ilköğretim okulu öğretmenlerinin 2005 ilköğretim programlarına ilişkin görüşleri cinsiyet, mesleki kıdem, eğitim durumu ve görev yapılan okulun yerleşim birimi değişkenlerine göre incelemektir. Çalışma, Niğde il merkezinde bulunan toplam 12 ilköğretim okulunda gerçekleştirilmiştir. Araştırmaya, random olarak seçilen, toplam 230 ilköğretim öğretmeni katılmış olup; araştırmada "tarama modeli" kullanılmıştır. Araştırmanın amacına dayalı olarak, yüzde, standart sapma, bağımsız gruplar ttesti, varyans (ANOVA) analizi, Kruskal Wallis-H, Tukey-HSD ve Mann Whitney-U testleri gibi istatistik test teknikleri kullanılmıştır. Çalışmada veri toplamak için "2005 öğretim programlarını değerlendirme ölçeği" (Demir ve Fer, 2005) kullanılmıştır. Araştırmadaki istatistik analizler SPSS 17.0 ile yapılmıştır. Çalışmada elde edilen sonuçlara göre, ilköğretim okulu öğretmenlerinin 2005 ilköğretim programlarına yönelik genel olarak "olumlu" görüşlere sahip oldukları saptanmıştır. Öğretmenlerin 2005 ilköğretim programlarına ilişkin görüşlerinin cinsiyete, mesleki kıdeme ve eğitim durumuna göre farklılaştığı, ancak görev yapılan okulun yerleşim yeri değişkenine göre farklılaşmadığı saptanmıştırÖğe 60-66, 66-72, 72-84 aylık çocukların okul olgunluk ve okuma yazma becerilerini kazanma düzeylerinin incelenmesi(2013) Gündüz, Fatih; Çalışkan, MuhittinBu araştırmanın temel amacı; 60-66, 66-72, 72-84 aylık çocukların okul olgunluk ve okuma yazma becerilerini kazanma düzeylerini betimlemek, okul olgunluk ve okuma-yazma becerilerini kazanma düzeyleri açısından gruplar arasında fark olup olmadığını incelemektir. Öğrencilerin sahip oldukları okul olgunluk düzeyi "Metropolitan Olgunluk Testi" ve okuma-yazma becerilerini kazanma düzeyleri "İlk Okuma Yazma Sürecini Değerlendirme Formu" ile elde edilen verilerle betimlenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, grupların (60-66, 6672, 72-84 aylık çocuklar) okul olgunluk ve okuma yazma becerilerini kazanma düzeylerinin derinlemesine ve bütüncül bir yaklaşımla incelenebilmesi için nitel araştırmalarda veri toplama aracı olarak sıklıkla tercih edilen görüşme yöntemi kullanılmıştır. Araştırma toplam 205 (105 kız, 100 erkek) öğrenci ile gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 17 öğretmen ile de görüşme yapılmıştır. Elde edilen bulgular doğrultusunda şu sonuçlara ulaşılmıştır: 1. Metropolitan olgunluk testi değerlendirme skalasına göre, 60-66 ay yaş grubundaki çocuklar "ortanın altı" düzeyde okul olgunluğuna sahiptirler. 66-72 ve 72-84 ay yaş grubundaki çocuklar ise "orta düzeyde" okul olgunluğuna sahiptirler. 2. 72-84 aylık çocukların okul olgunluk düzeyleri hem 6672 aylık hem de 60-66 aylık çocukların okul olgunluk düzeylerinden yüksektir. 3. 66-72 ve 72-84 ay grubundaki çocuklar 60-66 ay grubundaki çocuklara göre ilk okuma yazma becerilerini değerlendirme formundan yüksek puanlar elde etmişlerdir. 4. 72-84 ve 66-72 ay yaş grubundaki çocukların okuma-yazma becerilerini kazanma düzeyleri 60-66 ay yaş grubundaki çocuklardan daha yüksektir. 5. Öğretmen görüşlerine göre, bilişsel boyutta gruplar arasında farklılık gözlenmemiştir. Ancak 60-66 ve 66-72 aylık çocuklarda bazı güçlükler (kavrama güçlüğü, parmak kas gelişimi yetersizliği, yavaş öğrenme, çabuk yorulma, kurallara uymada vb.) yaşanmıştır. Bu güçlükler 60-66 ay grubundaki çocuklarda daha yoğun gözlenmiştir.Öğe ABD'de Eyalet Düzeyindeki Yükseköğretim Kurullarının İncelenmesi ve Türkiye için Reform Önerileri: Yönetim, Kalite Güvencesi ve Finansman(2018) Gümüş, SedatABD yükseköğretim sistemi, üniversitelerinin uluslararası başarısı nedeniyle dünyanın farklı bölgelerinden büyük ilgi görmektedir. Bu nedenle, birçok ülke ABD yükseköğretim sisteminin bazı özelliklerini kendi sistemine uyarlamıştır. Türkiye yükseköğretim sisteminin yönetiminden sorumlu olan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) da ABD'deki eyalet yükseköğretim kurullarından uyarlanarak oluşturulmuştur. Bu bağlamda, bu çalışma, ABD'de bulunan eyalet yükseköğretim kurullarının yapı ve işlevlerini araştırmayı, onları YÖK ile karşılaştırmayı ve Türkiye'nin yükseköğretim üst yönetimi için reform önerileri geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla konsolide idare kurulu olan bir eyalet (Georgia) ve koordinasyon kurulu olan bir eyalet (Güney Karolina) ayrıntılı inceleme için seçilmiştir. Çalışmanın sonuçları, ABD'deki yükseköğretim kurulları ile YÖK arasında hem yapı hem de temel işlevler bakımından birkaç önemli farklılığın bulunduğunu göstermektedir. Sonuçlar temel alınarak Türkiye'ye yönelik yükseköğretim yönetim reformu önerileri ortaya konulmuşturÖğe Affedicilik ve Duyguları Yönetme Becerisi Arasındaki Çoklu İlişkinin İncelenmesi(2017) Özteke Kozan, Hatice İrem; Kesici, Şahin; Baloğlu, MustafaBu araştırmada, üniversite öğrencilerinin affedicilik düzeyleri ile duygularıyönetme becerileri arasındaki çoklu ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Buamaçla ilişkisel tarama modeli kullanılan araştırmanın örneklemini üniversiteeğitimlerine devam eden ve kolayda örnekleme yöntemi ile seçilmiş 161’ikadın 94’ü erkek toplam 255 üniversite öğrencisi oluşturmuştur. Verilerin toplanmasındakişisel bilgi formunun yanı sıra, Heartland Affetme Ölçeği ve DuygularıYönetme Becerileri Ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde kanonikkorelasyon yapılmıştır. Araştırmadan elde edilen bulgulara göre değişkenlerarasındaki kanonik korelasyon .44 olarak hesaplanmıştır. Elde edilen sonuçlar,duygularını daha yüksek düzeyde sözel ifade ve gösterme, olumsuz beden tepkilerinikontrol etme, başa çıkma ve öfkeyi yönetme becerilerinin daha yüksekÖğe An Analysis of Pupil Control Ideology of Primary Teachers From Different Variables(2012) Baş, GökhanBu çalışmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin öğrenci kontrol ideolojileri ile ilgili görüşlerini incelemektir. Araştırmanın örneklemini, Niğde ili merkezi ve bağlı bulunan köy ve kasabalardaki ilköğretim okullarında görev yapmakta olan 176 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada "tarama modeli" kullanılmıştır. Çalışmada veri toplamak için "öğrenci kontrol ideolojileri ölçeği" kullanılmıştır. Araştırmanın amacına dayalı olarak, yüzde, standart sapma, bağımsız gruplar t-testi, tek-yönlü ANOVA analizi gibi istatistik test teknikleri kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen sonuçlara göre, sınıf öğretmenlerinin genel olarak insancıl öğrenci kontrol ideolojisine sahip bulundukları sonucuna varılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin öğrenci kontrol ideolojilerinin cinsiyete göre farklılaşmadığı, ancak mesleki kıdeme, eğitim durumuna ve görev yapılan okulun yerleşim birimi değişkenlerine göre mesleki kıdemi 1-5 yıl, lisansüstü eğitim yapan ve görev yapılan okulun yerleşim birimi şehir merkezi olan öğretmenler lehine anlamlı şekilde farklılaştığı saptanmıştır.Öğe Analysis of the Relation between Self-Esteem and Values Held by Candidate Teachers(2013) Yıldız, Münevver; Dilmaç, Bülent; Deniz, Mehmet EnginAraştırmanın amacı, öğretmen adaylarının sahip oldukları değerler ile benlik saygısı arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırma, genel tarama modelinin bir alt türü olan ilişkisel tarama modelidir. Genel tarama modelleri çok sayıda elemandan oluşan bir evrende, evren hakkında genel bir yargıya varmak amacı ile evrenin tümü ya da ondan alınacak bir grup, örnek ya da örneklem üzerinde yapılan tarama düzenlemeleridir. Araştırmanın çalışma grubunu, S.Ü. Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 1245 öğretmen adayından oluşmaktadır. Araştırmada veri toplama araçları olarak; Schwartz Değerler Listesi: 1992 yılında Schwartz tarafından geliştirilen Schwartz Değerler Listesi 57 değer ifadesinden ve on alt boyuttan oluşmaktadır (Schwartz ve Boehnke, 2004). Kuşdil ve Kağıtçıbaşı (2000), uyarlamsı yapılmıştır. Bir diğer ölçüm aracıda, Benlik Saygısı Ölçeği, Arıcak (1999) tarafından geliştirilen Benlik saygısı ölçeği 32 maddeden oluşmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre; benlik saygılarının, sahip olduğu değerler ölçeğinin alt boyutları ile ilişkisine bakıldığında; sırasıyla güç, başarı, hazcılık, öz denetim, evrensellik, yardımseverlik, uyum ve güvenlik puanları arasında pozitif yönde anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir. Benlik saygısı puanları ile değerler ölçeğinin uyarılma ve geleneksellik alt boyutlarında anlamlı bir ilişkiye rastlanmamıştır.Öğe Analyzing the relationship between social anxiety, social support and problem solving approach of university students(2013) Baltacı, Önder; Hamarta, ErdalBu araştırmada, üniversite öğrencilerinin sosyal kaygı düzeyleri ile algıladıkları anne baba tutumları arasında anlamlı ilişki olup olmadığı, sosyal kaygı, sosyal destek ve problem çözme yaklaşımları arasındaki ilişki ve sosyal destek ve problem çözmenin sosyal kaygı üzerindeki etkisi incelenmiştir. Araştırmaya Ahi Evran Üniversitesi ve Selçuk Üniversitesi’nin farklı fakültelerinde öğrenim görmekte olan 506’sı kız ve 305’i erkek olmak üzere toplam 811 öğrenci katılmıştır. Araştırma verileri kişisel bilgi formu, Sosyal Kaygı Ölçeği, Problem Çözme Envanteri ve Sosyal Destek Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Araştırma sonucu olarak, sosyal kaygının tüm alt boyutları ile sosyal desteğin tüm alt boyutları arasında negatif yönlü, problem çözme yaklaşımları ile pozitif yönlü anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Sosyal desteğin sosyal kaygıyı ve problem çözme yaklaşımının sosyal destekle birlikte sosyal kaygıyı anlamlı düzeyde yordadığı saptanmıştır.Öğe Antecedents of Work-Family Conflict within Higher Education Setting(2016) Işık, Ayşe Negiş; Işık, Erkan; Hamarta, ErdalThis multidimensional work-family conflict in a sample of 828 academic staff. Following previous meta-analyses, antecedents of work-family conflict were categorized into three domains as individual/demographic (e.g., gender), work (e.g., work role overload), and nonwork/family (e.g., family role overload) variables. Multidimensional Work Family Conflict Scale (MWFCS) was used to measure each three types (time-based, strain-based, and behavior-based) of work-family and familywork conflict. After controlling for individual and family domain variables, work domain variables added significant variance in predicting all types of work-family conflict. Similarly, after controlling for individual and work domain variables, family domain variables added significant variance in predicting familywork conflict variables, except for behavior-based family-work conflict. Implications of these findings for practice and future research on work-family conflict were discussed.Öğe The Assessment of Service Quality Perception in Higher Education(2016) Yavuz, Mustafa; Gülmez, DenizIncreasing number of higher of education institutions in Turkey brings competition which also features the quality. Service quality in higher education is increasingly spotlighted in recent years. It is important that quality of all services provided by higher education institutions must be in a certain level and respond to the needs. Service quality, in effect, draws on total quality management and customer service as well as on marketing research. Fundamental to service quality is the belief that an organization exists to serve its customers. Perceptions of service quality often differ for individual customer. In the educational environment, one customer might appraise the situation a highquality while another might find the same experience middling. The purpose of the research is to determine service quality perceptions of the students who graduated from the university in Turkey. This research was conducted with mixed methods approach. The HEdPERF scale which used to measure the service quality offered to students in higher education was used and semi- structured interview was conducted to collect data. While the perception of service quality does not indicate a significant difference by gender, it indicated significant differences according to faculties and establishment years of universities.Öğe Atılganlık Eğitiminin Üniversite Öğrencilerinin Kişiler Arası Problem Çözme, Algılanan Sosyal Destek ve Atılganlık Düzeyleri Üzerine Etkisi(2014) Arslan, Coşkun; Ayşe, Eliüşük Bülbül; Güneş, FirdevsAtılganlık; 'girişken olmak', 'kendini açık olarak ortaya koymak', 'etkin davranmak', anlamlarına gelmektedir. Kişiler arası bir ilişki biçimi olan atılganlık, başkalarını küçük görmeden, haklarını yadsımadan kişinin kendi haklarını korumasını içermektedir. Atılganlık eğitimi ise öğrencilerin çeşitli becerilerini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu çalışmada atılganlık eğitiminin üniversite öğrencilerinin kişilerarası problem çözme ve algılanan sosyal destek üzerine etkileri incelenmiştir. Araştırma ön test-son test deney ve kontrol gruplu desen olarak düzenlenmiştir. Böylece 25'i kontrol, 25'ide deney grubu olmak üzere 50 öğrenciye 9 hafta boyunca atılganlık eğitimi verilmiştir. Verilerin toplanmasında Rathus tarafından 1973'de geliştirilen ve Voltan-Acar tarafından (1980a) Türkçeye uyarlanan Rathus Atılganlık Envanteri uygulanmıştır (Akt. VoltanAcar, 1980b); Ayrıca Çam ve Tümkaya'nın (2007) geliştirdiği Kişiler Arası Problem Çözme Envanteri ile Zimet, Dahlem, Zimet (1988)'in geliştirdiği, Eker, Arkar ve Yaldız'ın (2001) Türkçeye uyarladığı Çok Boyutlu Algılanan Sosyal Destek Ölçeği uygulanmıştır. Araştırmada verilen atılganlık eğitimi sonrasında, deney grubu öğrencilerinin puan ortalamalarının anlamlı düzeyde arttığı görülmüştür. Kontrol grubunda ise anlamlı düzeyde bir artış bulunmamıştır. Böylece atılganlık eğitiminin üniversite öğrencilerinin atılganlık, kişilerarası problem çözme ve algılanan sosyal destek üzerinde olumlu etkisi olduğu sonucuna ulaşılmıştır.Öğe Beliren Yetişkinlikte Beden İmgesi: Bağlanma ve Sosyal Görünüş Kaygısının Rolü(2017) Özteke Kozan, Hatice İrem; Hamarta, ErdalBu araştırmanın amacı beliren yetişkinlik dönemindeki bireylerin demografik özelliklerinin, bağlanma stilleri ile sosyal görünüş kaygılarının beden imgesi baş etme stratejilerinin alt boyutları olan kaçınma, görünüşü düzeltme ve olumlu mantıksal kabul üzerindeki yordayıcı gücünü ortaya koymaktır. Araştırmanın çalışma grubunu 181 kadın (% 52.5), 164 erkek (% 47.5) toplam 345 üniversite öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışma grubunun oluşturulmasında uygun örnekleme yönteminden yararlanılmıştır. Verilerin analizinde hiyerarşik regresyon analizi kullanılmıştır. Yapılan ön analizler verilerin hiyerarşik regresyon analizi için uygun olduğunu ortaya koymaktadır. Verilerin analizinde modele sırasıyla demografik değişkenler, bağlanma stilleri ve sosyal görünüş kaygısı sokulmuştur. Elde edilen sonuçlara göre katılımcıların bağlanma stilleri ve sosyal görünüş kaygısı düzeyleri ile beden imgesi baş etme stratejileri arasında anlamlı korelasyonel ilişkiler ortaya çıkmıştır. Hiyerarşik regresyon analizi sonuçlarına göre ise modele birinci adımda sokulan cinsiyet ve yaş demografik değişkenlerinin modele katkısı anlamlı değilken, modele ikinci adımda sokulan bağlanma stillerinin modele katkısı anlamlıdır. Modele üçüncü adımda sokulan sosyal görünüş kaygısının ise tek başına modele katkısı anlamlı olarak bulunmuştur. Araştırma sonuçları bağlanma stillerinin görünüşü düzeltme ve kaçınma, sosyal görünüş kaygısının ise beden imgesi baş etme stratejilerinin tüm alt boyutlarının (kaçınma, görünüşü düzeltme ve olumlu mantıksal kabul) önemli yordayıcıları olduğunu ortaya koymaktadır. Kaygılı bağlanma ve sosyal görünüş kaygısı puanları yükseldikçe bireyin görünüşü düzeltme puanlarında da artış görülmektedir. Olumlu mantıksal kabul stratejisine yönelik olarak bağlanma stillerinin bu stratejiye herhangi bir katkısı yokken, bireylerin sosyal görünüş kaygısı puanları arttıkça olumlu mantıksal kabul puanlarında azalma görülmüştür. Kaçınma stratejisine yönelik olarak ise, kaygılı ve kaçınan bağlanma puanları yükseldikçe bireyin kaçınma stratejisi puanlarında da artış görülmektedir. Ayrıca katılımcıların sosyal görünüş kaygısı puanları arttıkça beden imgesi baş etme stratejilerinden kaçınma puanlarında da artış görülmektedir.Öğe Bilgisayar Meslek Dersi Alan Ortaöğretim Öğrencilerinin Bilişim Teknolojilerini Kullanımlarının Etik Açıdan Değerlendirilmesi(2014) Zeybek, Gülçin; Beyhan, ÖmerAraştırmada bilgisayar meslek dersi almış veya almakta olan ortaöğretim öğrencilerinin bilişim teknolojilerini etik dışı kullanımlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma 2009-2010 Eğitim Öğretim yılında Karaman ilindeki Karaman Temizel Ünlü Bilgisayar Anadolu Teknik Lisesi ile Nefise Sultan Kız Teknik ve Meslek Lisesinde öğrenim gören ve bilgisayar meslek dersi almış ya da almakta olan öğrencilerle gerçekleştirilmiştir. Tarama modelinde gerçekleştirilen araştırma ölçeğinde Fikri Mülkiyet, Toplumsal Etki, Güvenlik ve Kalite, Ağ Doğruluğu ve Bilgi Doğruluğu olmak üzere 5 faktör bulunmaktadır. 375 adet anket formunun değerlendirmeye alındığı araştırmada elde edilen verilerin çözümlenmesinde SPSS 15 programı kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; kendine ait bilgisayarı olmayan öğrenciler, olanlara göre daha etik görüş bildirirken, kaldığı yerde internet olmayan öğrenciler, olanlara göre daha etik görüş bildirmiştir. Öğrencilerden bilgisayar kullanım düzeylerini çok iyi olarak belirtenler ile internet kullanım düzeylerini çok iyi olarak belirtenlerin, bilişim teknolojilerini daha etik dışı amaçlarla kullandıkları sonucuna varılmıştır.Öğe Bilişsel Davranışçı Yaklaşıma Dayalı Grup Rehberliğinin Dil Öğrenimine İlişkin İnançlar Üzerindeki Etkisi(2013) Işık, Erkan; Traş, Zeliha; Sürücü, AbdullahBu araştırmanın amacı, Bilişsel Davranışçı yaklaşıma dayalı olarak geliştirilen bir grup rehberliği programınm, üniversite öğrencilerinin dil öğrenimine ilişkin inançları üzerindeki etkisini incelemektir. Bu amaçla 264 Yabancı Dil Hazırlık Sınıfı öğrencisine Dil Öğrenimine İlişkin İnançlar Envanteri (Horwitz, 1988; Kunt, 1997) uygulanmıştır. Envanter sonuçları doğrultusunda olumsuz inanca sahip olduğu belirlenen 80 öğrenci içerisinden gönüllülük esasına bağlı olarak deney ve kontrol grupları oluşturulmuştur. Daha sonra deney grubuna seçilen öğrencilere Bilişsel Davranışçı yaklaşıma dayalı grup rehberliği programı uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise herhangi bir işlem yapılmamıştır. Araştırma sonucunda, deney grubuna ait son-test puanlarının kontrol gıubundakilerden anlamlı düzeyde yüksek olduğu, deney grubuna ait son-test puanlarının ön-test puanlarından anlamlı düzeyde yüksek olduğu bulunmuştur. Elde edilen bulgular, uygulanan grup rehberliği programının dil öğrenimine ilişkin inançlar üzerinde etkili olabileceğine dair kanıtlar sunmaktadır. Araştırmanm, yeni araştırmalarla desteklenerek, ülkemizde sayısı her geçen gün artan üniversite yabancı dil hazırlık okullarında, öğrencilerin dil öğrenimine ilişkin yaşadıkları olumsuz yargılar ve irıançlarla başa çıkmalarında kullanılabilecek yapılandırılmış programlar oluşturulmasına destek olabileceği düşünülmektedir.Öğe Bilişsel Giriş Davranışları ve Duyuşsal Giriş Özelliklerinin Öğrenme Düzeyine Etkisi(2014) Çalışkan, MuhittinBu çalışmada bilişsel giriş davranışları ve duyuşsal giriş özelliklerinin öğrenme düzeyine etkisi incelenmiştir. Çalışma 2011-2012 öğretim yılı güz döneminde eğitim fakültesine devam eden 258 birinci sınıf öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. İlişkisel tarama modelinde gerçekleştirilen çalışmada veriler "Bilişsel Giriş Davranışları Testi", "Eğitim Bilimine Giriş Dersi İlgi Ölçeği", "Eğitim Bilimine Giriş Dersi Tutum Ölçeği", "Akademik Özyeterlik Ölçeği" ve "Başarı Testi" ile toplanmıştır. Araştırmada, üniversite düzeyinde ve aşamalılık ilişkisi olmayan bir derste, öğrenme düzeyi üzerinde, bilişsel giriş davranışları değişkeninin anlamlı ve orta düzeyde bir etkiye sahip olduğu, duyuşsal giriş özellikleri değişkeninin ise öğrenme düzeyi üzerinde anlamlı bir etkiye sahip olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. İki değişken birlikte, öğrenme düzeyi üzerindeki değişkenliğin %6'sını açıklamaktadırlarÖğe Bir derse yönelik duyuşsal giriş özelliklerinin belirlenmesi: Bir ölçme modeli önerisi(2014) Çalışkan, MuhittinBu araştırmanın amacı, duyuşsal giriş özelliklerinin ölçülmesinde bir derse yönelik ilgi, tutum ve akademik özgüvenin yer aldığı bir ölçme modeli önermek ve modeli sınamaktır. Araştırma eğitim fakültesine devam eden 186 birinci sınıf öğrencisi ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada ilk olarak, eğitim bilimine giriş dersine yönelik ilgi, tutum ve akademik özgüveni (gizil değişkenler) ölçmek için gözlenen değişkenler (maddeler) yazılmıştır. İkinci aşamada gözlenen değişkenlerin (maddelerin) boyutları belirlenmiştir. Üçüncü aşamada gizil değişkenleri (ilgi tutum - akademik özgüven) oluşturacak gözlenen değişkenler (maddeler) seçilmiştir. Son aşamada ise model önerilmiş ve doğrulayıcı faktör analizi ile sınanmıştır. Bulgular, bir derse yönelik duyuşsal giriş özelliklerini ölçmek için bu çalışmada önerilen modelin, başka derslerde de duyuşsal giriş özelliklerini belirlemek için kullanılabileceğini göstermiştir.Öğe Comparison of Ego Resiliency of Preschool Children According to the Variable of Divorce(2015) Süleyman Barbaros, Yalçın; Gülay Ogelman, Hülya; Seçer, Zarife; Önder, Alev; Erten Sarıkaya, HaticeResiliency is described as a successful adjustment outcome, process or capacity despite an environment including challenges and threats (Özcan, 2005). Resiliency is a personal quality and power. It is the successful adjustment and recovery against stressful situations (Henderson and Milstein, 1996; Norman, 2000). Some children and youngsters are able to 'survive' and continue their interaction with the environment successfully despite various negative events. Such kind of people generally are able to be resilient against stressful events, come through very fast and even become more powerful as a result of problems and negative environmental conditions (Öğülmüş, 2001). Purpose of this study is to reveal whether ego resiliency of children attending preschool education institutions differs according to divorced and not divorced family. The study was conducted in survey method. Two groups of children from the province of Konya were included in the sample group of the study. The first group involved 70 children from the age group of 5-6 years, with divorced parents. Children live with their mothers. Mothers in this group are supported by the Dost Eli Association both psychologically and economically. The other group of the study involved 92 children from the age group of 5-6 years, whose parents are not divorced. All of the children attend preschools. 'Children's Ego Resiliency Scale' was used to determine their ego resiliency for data collection. Eisenberg and colleagues adapted Block's Q-Sort method in 1996 to develop the Children's Ego Resiliency Scale, which is a measuring instrument that identifies the resiliency level of children. The 12-item scale is used to assess the resiliency level of preschool-primary school children. Adaptation of the scale into Turkish was conducted by Önder and Gülay Ogelman in 2011. Ego resiliency data of children were obtained from mothers during the study. Collection of data lasted about 3 months. The state of divorce does not have a significant effect on the ego resiliency levels of girls and boys in the sample handled. According to the findings obtained, although children with divorced families have lower mean score than children of undivorced families with respect to resilience, no statistically significant difference was found. The reason for this situation may be thought that divorced mothers included in study group were provided both psychological and economical support by Friend Hand Association, which is a nongovernmental organisation. There are some limitations in this study, as well. In line with these limitations, following points should be considered in future studies on this subject: This study is limited with sampling groups consisting of 70 children with divorced parents and 92 children with undivorced parents. Such numbers may be increased in future studies. In this study, ego resiliency levels of children were determined according to the views of mothers. In other studies, data should be collected by means of different information sources such as peer views, sociometry and observation. Long-term effects of divorce on children should be determined by using relational survey method and conducting longitudinal studies. This study is limited with the variable of divorce. In future studies, effect of different variables (divorce process, how much time is spent with parents after divorce and how, etc.) regarding divorce should be examined. As well as social development, effect of divorce on other development fields should be investigated. It is required to conduct studies that investigate the effects on quality of the relationship of mother-child and father-child and the development of the child during and after the divorce. According to the result of the study, it is recommended that family education programs could be prepared aimed at divorced family children and also psychological counselors can support the children in preschool age about the effects of divorce on child. In addition, to minimise divorce effects on children they can benefit from play therapy. In kindergartens, teachers should guide parents in divorce process, deal with children of such families personally, and observe them regularly and continuously. In addition, they should follow carefully general development of children of divorced families especially their social skills, peer relations, and school adjustment, and should immediately intervene in problems.Öğe Contributions to the macrofungal diversity of Uşak Province(2012) Türkoğlu, Aziz; Yağız, DursunThis study was conducted on the macrofungal specimens collected from Uşak in 2006-2009. In field and laboratory studies, 100 taxa belonging to 30 families and 2 classes were identified. Ten taxa belong to Ascomycetes and 90 to Basidiomycetes. Seven of them, i.e. Pseudoplectania sphagnophila (Pers.) Kreisel, Conocybe pulchella (Velen.) Hauskn. & Svrček, Entoloma politoflavipes Noordel. & Liiv, Entoloma saundersii (Fr.) Sacc., Entoloma serrulatum (Fr.) Hesler, Hygrophorus nemoreus (Pers.) Fr., and Rugosomyces ionides (Bull.) Bon, are new records for Turkey.Öğe Çözüm Odaklı Envanter: Güvenirlik ve Geçerlik Çalışması(2015) Karahan, Faika Şanal; Hamarta, ErdalBu çalışmanın amacı, Grant, Cavanagh, Kleitman, Spence, Lakota ve Yu (2012) tarafından geliştirilen Çözüm Odaklı Envanter (ÇOE) Türkçe versiyonunun geçerlik ve güvenirliğinin incelenmesidir. Çalışma 176 üniversite öğrencisi üzerinde yürütülmüştür. Ölçeğin dil geçerliği ve eşdeğerliği İngilizce ve Türkçe formlardan elde edilen puanlar arasındaki pozitif korelasyonla desteklenmiştir. Çözüm Odaklı Envanterin dilsel eşdeğerliği için yapılan analizler sonucunda Türkçe ve orijinal form puanları arasındaki korelasyonların Problemden Ayırma alt ölçeği için .92, Hedefe yönelim alt ölçeği için .94, Kaynakları Harekete Geçirme İçin .91 olarak gözlenmiştir. Ölçeğin yapı geçerliğini incelemek için yapılan Açımlayıcı Faktör Analizi sonucunda, 12 maddeden oluşan üç faktörlü bir yapı elde edilmiştir. Elde edilen bu yapının örneklem verisine iyi uyum gösterip göstermediğini anlamak amacıyla yürütülen Doğrulayıcı Faktör analizi sonuçları ise ölçeğin uygulandığı örnekleme uyumunun iyi olduğunu göstermiştir. DFA'da Uyum indeksi değerleri ise RMSEA .072 CFI .94, IFI .94, TLI.91, GFI.93, AGFI.87 olarak bulunmuştur.Öğe Değerler Eğitimi Programının İlköğretim Okulu 8. Sınıf Öğrencilerinin Demokratik Tutum ve Davranışlarına Etkisi(2015) Izgar, Gökhan; Beyhan, ÖmerBu çalışmanın amacı ilköğretim okulu 8. sınıf öğrencilerine uygulamak üzere hazırlanan değerler eğitimi programının öğrencilerin demokratik tutum ve davranışlarına etkisini belirlemektir. Araştırma ön test – son test kontrol gruplu deneme modelinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veri toplama aracı olarak Doğanay ve Sarı (2004) tarafından geliştirilen “Demokratik Değerlere Bağlılık Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma 2011-2012 eğitim-öğretim yılında Konya il merkezinde bulunan Meram Ayşe Sönmez İlköğretim Okulu 8. sınıf öğrencileri ile gerçekleştirilmiştir. Gruplar oluşturulmadan önce veri toplama aracı olan “Demokratik Değerlere Bağlılık Ölçeği” 8. sınıfa devam eden 180 öğrenciye ön test olarak uygulanmıştır. “Demokratik Değerlere Bağlılık Ölçeği”nin uygulanması sonucu en düşük puanı alan, gönüllü 10 kız, 10 erkek öğrenci araştırmanın deney grubunu, 10 kız 10 erkek öğrenciden oluşan ikinci grup ise kontrol grubunu oluşturmuştur. Böylece biri deney diğeri kontrol grubu olmak üzere çalışmaya iki grupta toplam 40 öğrenci katılmıştır. Araştırma sürecinde araştırmacı tarafından 10 hafta boyunca ders saatleri dışında deney grubuna “Değerler Eğitimi Programı” uygulanmış; kontrol grubu ise mevcut öğrenimlerine devam etmiştir. Uygulama süreci sonunda, Değerler Eğitimi Programın öğrenciler üzerindeki etkisini belirleyebilmek için; her iki gruba son test ve 4 hafta sonra her iki gruba kalıcılık testi uygulanmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin grup içi analizinde bağımlı örneklem t testi, gruplar arası analizinde ise bağımsız örneklem t testi kullanılmıştır. Araştırma bulgularından elde edilen bulgular sonucunda uygulanan değerler eğitimi programının ilköğretim 8. sınıf öğrencilerinin demokratik tutum ve davranışlarını olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır.