Sayı 34 (2012)
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe ''I. Uluslararası Hadis İhtisas Sempozyumu'' ve geride bıraktıkları(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2012) Özpınar, Ömer10-11 Aralık 2011 tarihinde onuncu ve sonuncusu yapılan Gerede Hadîs Meclisi'nde, artık bundan sonra Hadîs ihtisas toplantıları şeklinde gerçekleştirilecek olan toplantıların ilkinin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ndeki Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin ev sahipliğinde, Kıbrıs'ta ve Nisan ayının sonuna doğru yapılması kararlaştırılmıştı. KKTC'nin başkenti Lefkoşa'da bulunan YDÜ, dünyaca saygın pek çok fakültesinin arasına 2011 yılında İlahiyat Fakültesi'ni de katmış oldu. Öğretim elemanı ve program desteğini Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile işbirliği yaparak sağlayan Fakülte, Dekan V. Yrd. Doç. Dr. Yusuf Suiçmez'in verdiği bilgiye göre bu yıl elli altısı Türkiye'den yüz yedi öğrenciyle öğretime başlamıştır. Üniversite yönetiminin, diğer fakültelerin aksine, öğrencilerin hepsinin tam burslu olarak okutulmasıyla İlahiyat'a bir ayrıcalık yaptığını öğrendik. Ayrıca fakültenin daha bir yılını bile tamamlamadan 26-29 Nisan 2012 tarihinde I. Uluslararası Hadis İhtisas Sempozyumu'nu gerçekleştirmesine de olağanüstü bir destek verdiklerine de yakından şahit olduk. İşte bu yazımızda söz konusu sempozyumda sunulan tebliğ ve müzakerelerde dile getirilen bilgilerden derlediğimiz kırıntıları, oturum oturum okuyucularımızla paylaşmak istedik...Öğe Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın tefsirinde kıraatlerin kullanımı(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2012) Öge, AliKur’an-ı Kerim’in farklı şekillerde okunuşu ve kelimeleri üzerindeki değişiklikler şeklinde anlaşılan kıraat ilmi müfessirlere Kur’an’ı anlamada oldukça faydalar sağlamıştır. Bu fayda özellikle lafız-anlam ilişkilerinde ortaya çıkmıştır. Kur’an’ı anlama ve anlatma çabaları içinde Türk âlimler de bulunmuştur. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır da bunlardan birisidir. Onun Cumhuriyet dönemi tefsir çalışmaları arasında sayılabilecek olan “Hak Dini Kur’an Dili” adlı tefsiri, gerek Müslüman Türkler, gerek diğer Müslümanlar tarafından beğenilmiş, kabul görmüş ve haklı bir ün kazanmıştır. Bu tefsirde de kıraat ilminden yararlanıldığı görülmektedir.Öğe Arapça’yı doğru kullanmanın Kur’an’ın anlaşılmasına olan etkisi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2012) Dereli, Muhammet VehbiArapça bir metin olarak indirilen Kur’an, bu dili en kapsamlı şekilde kullanmıştır. İnsanlara yol göstermeyi hedefleyen Kur’an’ın gerçek işlevi, ancak doğru anlaşıldığı takdirde gerçekleşmiş olacaktır. Kur’an’ın doğru anlaşılması ise, her şeyden önce Arap dilini doğru kullanmaya bağlıdır. Bu makale, Arap diline aykırı çeviri ve izahlardan örnekler sunarak, Arapçayı doğru kullanmanın, Kur’an’ın doğru anlaşılması açısından önemini ortaya koymak amacıyla kaleme alınmıştır. Nahiv, sarf ve lugat ilimleri açısından Arap dili ve gramerine uymayan, bunun dışında Arap dilinin üslûbunu ve deyimsel anlam ihtimalini dikkate almayan çeviri ya da izah örnekleri üzerinde durulmuştur. Ayrıca metnin asıl anlamına ve Kur’an’ın indiği dönem Arapçasına riayet etmemekten kaynaklanan yorumlara da dikkat çekmeye çalışılmıştır.Öğe Gazzâlî’nin yönetim anlayışında hadis ve sünnet kültürünün etkisi(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2012) Yavuz, AdilEbu Hamid Muhammed b. Muhammed el-Gazzâlî, Horasan vilayetinin Tus şehrinde doğdu. Kendi beldesinde, Cürcan ve Neysabur’da öğrenim gördü. Sonra Bağdat’a gitti ve Selçuklu veziri Nizamülmülk ile tanıştı. Yaşadığı dönemde Abbasi hilafeti ile Selçuklu devletinin karşılaştığı en büyük problem Şîî-İsmailî propagandaydı. Bu propagandanın merkezi, Fatımilerin kurduğu Ezher Üniversitesiydi. Gazzâlî, toplumla ilgilenen ve devlet idarecileriyle içli dışlı olan bir alimdi. Nizamülmülk onu, Nizamiye Medresesine baş müderris olarak tayin etti. Gazzâli, toplumda, siyaset, yönetim ve uluslar arası ilişkiler alanında ortaya çıkan problemlere çözüm bulmaya çalıştı. Devlet yöneticilerine yardım etti, tavsiyelerde bulundu ve –gerektiğinde- onları eleştirdi. Fıkıh, tasavvuf, kelam ve felsefe alanında bir çok eser vermiştir. Sanki o, devrinin ansiklopedisi gibiydi. Ancak Gazâli’nin eserlerini incelediğimizde, hadis alanında telif edilmiş müstakil bir kitabını görmüyoruz. O, hadislerin senedlerini zikretmez ve sıhhatine önem vermez. Hadislerden hadisçilerin değil sufilerin yaklaşımıyla yararlanır. Hadis ilmindeki eksikliğini kendisi de itiraf etmiştir. Bununla beraber onun etkisi, ilmi ve sosyal çevrelerde günümüze kadar devam etmiştir.