Sayı 35 (2013)
Bu koleksiyon için kalıcı URI
Güncel Gönderiler
Öğe Bir varağın merâmı: “Fecru’ṣ-Şemed fî I‘râbi ‘Ekmeli’l-Hamd’” adlı eser üzerine bir inceleme(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013) Tala, MuratCelaleddin es-Suyûtî (ö. 911/1505) 15. ve 16 yy. alimlerinden sayılmaktadır. Arap edebiyatı, Arap dili, Arap dilbilimi, fıkıh, tefsir gibi değişik alanlarda çok sayıda kitap yazmış ve “İbnu’l-kutub” diye isimlendirilmiştir. Onun kitaplarından birçoğu daha yayımlanmamıştır. Bu araştırma, Fecru’ṣ-ṣemed fî i‘râbi “Ekmeli’l-hamd” adlı eserin Arap dilindeki yeri, değeri ve ilmî etkilerini ortaya koymaya çalışmakta ve buna ek olarak eserin tam ve tahkikli metnini de sunmaktadır.Öğe Sûretü’l-mersî fi şi’ri İbni’l-Cezerî(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013) el-Kholi, Karim Faroukيلقي البحث الضوء على شعر ابن الجزري عموما, ويرصد السمات الفنية التي تميز رثاءه خصوصا, على اعتبار الشعر الذي صدر عن قريحة الشاعر في رثاء بعض الأمراء والأصدقاء كاشفا عن ملمح من ملامح الصراع في العصر العثماني من ناحية, وعن تطور العلاقات الاجتماعية بين مختلف الأعراق والطوائف من خلال رثاء الشاعر لأصدقائه من ناحية أخر. كما يرصد البحث كيفية رسمه لصورة المرثي باعتماد منهج نقدي حديث يستقي أدواته من اللغة والبلاغة, ويعتمد على الاستقراء والتحليل ورصد الظواهراللغوية التي أسهمت في تمييزرثائه عن رثاء غيرهمن الشعراءÖğe Kadıyyetü’l-ibdâ’ fi’l-kütübi’l-İslâmiyye ba’de’l-Mogol fi dav’i resâili Muhyiddin el-Kâfiyecî fi’t-tefsîr(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013) Kaya, MesutOryantalistler, XIX. yüzyıldan itibaren İslam üzerine yaptıkları araştırmalarda, İslamî ilimlerin Moğol istilasından sonra (h. VIII. yüzyıl) çöküş dönemine girdiğini ve katı bir donukluğun içine düştüğünü iddia etmişlerdir. Özellikle Goldziher’in eserlerinde bu iddiayı çokça görmek mümkündür. İslamî ilimler hakkındaki söz konusu iddia, Oryantalistlerin yanı sıra, bazı Müslüman müellifler tarafından da benimsenmiş, geçtiğimiz yüzyıl boyunca neredeyse aynı peşin hüküm sürekli tekrar edilmiştir. Ancak söz konusu dönemin âlimleri ve eserlerine bakıldığında, bu peşin hükmün derinliğine araştırılmadan, acele verilmiş siyasi bir karar olduğu ortaya çıkmaktadır. Ahmet Davutoğlu çöküş ve gerileme iddialarına karşı, her düşünce sistemi gibi İslam düşüncesinin de seçkin âlim ve kurucu metinlerini çıkardıktan ve mecrasını bulduktan sonra, belli bir seviyede akışını sürdürdüğünü, esas olanın bu akışın, canlılığın ve sürekliliğin sağlanması olduğunu dile getirmiştir. Muhyiddin el-Kafiyeci’nin tefsire dair eserleri incelendiğinde, bir donukluk ve gerilemenin varlığı değil, diğer İslamî ilimler yanında tefsirdeki sürekliliğin sağlandığı hatta yeni metodolojilerin geliştirildiği görülmektedir.Öğe Why the water? The vision of the world by Thales of Miletus(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013) Korczak, AndrejThis article is intended to show the presence of the element water in the prephilosophical wisdom of the ancient Greeks. This provides an argument for an immaterial treatment of the element. In order to provide an insight into the philosophy of Thales, I shall gather together all preserved accounts concerning his views.Öğe el-Câhiz hayâtuhû ve âsâruhû ve’r-rivâyetü’l-edebiyye fî Bilâdi’ş-Şâm min hilâli Kitâbi el-Hayevân ve’l-Beyân ve’t-Tebyîn(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013) Ergin, Mehmet Mesutهذا البحث يتناول عن حياة الجاحظ الأديب المعروف في العهد العباسي ومؤلفاته, علاوة على ذلك جمع بعض الروايات الأدبية وما بقي من أثر الخلفاء والأمراء ومن أهل الشام في تفسير الشعر ونقده, وذلك من خلال كتابيه كتاب الحيوان والبيان والتبيينÖğe Kınalızâde Ali Efendi’nin nefis görüşü(Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2013) Uluç, TahirXIV. yüzyıldan itibaren genel İslam düşüncesinin ve özelde Türk/Osmanlı düşüncesinin karakteristiği farklı ve kimi zaman zıt felsefî ekolleri kaynaştırması ve tek bir sistem haline getirmesidir. Meşşâîlik, onu eleştiren Gazalîcilik, Meşşâîliğe alternatif olarak zuhur eden İşrâkîlik ve İbn Arabî’nin vahdet-i vücûdu bu yüzyıldan itibaren artık bağımsız ve muhalif felsefî-fikrî ekoller olmaktan çıkıp tek bir sistem içinde terkip edilmiştir. XVI. yüzyılda yaşamış önemli bir Türk-Osmanlı bilgini, düşünürü ve ahlakçısı olan Kınalızâde Ali Efendi (ö. 1572) de Ahlâk-ı Alâî’sinin nefsin mahiyetini ve kuvvelerini tartıştığı mukaddime bölümünde çağının fikrî/felsefî ruhunu yansıtmıştır. Şöyle ki o, mukaddimesinde Nasîruddîn Tûsî’nin (ö. 1274) Ahlâk-ı Nâsırî’sini temel almış, ancak nefsin basitliğinin ve gayr-cismanîliğinin ispatı ve uhrevî hayatın mahiyeti hususunda Tûsî’den ve İbn Sînâ’dan ayrılarak Gazâlî’ye (ö. 1111) yaklaşmış, idealar nazariyesi ve misal alemi meselelerinde Sühreverdî’nin İşrâkî bakış açısını benimsemiş, hayal alemi ile ilgili olarak da İbn Arabî’ye (ö. 1240) ve dolayısıyla sufilere uymuştur. Çalışmamızda, Kınalızâde’nin nefis hakkındaki görüşlerini adı zikredilen filozofların ve düşünürlerin konu hakkındaki görüşleriyle karşılaştırmalı olarak ele almaya çalışacağız.