İslam’ın temel kaynakları ve tarihî tecrübe ışığında gayri müslimlerler birlikte yaşamanın hukukî çerçevesi
Yükleniyor...
Tarih
2015
Yazarlar
Dergi Başlığı
Dergi ISSN
Cilt Başlığı
Yayıncı
Necmettin Erbakan Üniversitesi
Erişim Hakkı
info:eu-repo/semantics/openAccess
Özet
Herhangi bir inanç, ideoloji, hukuk veya sosyal sistemin, farklı nitelikleri ve mensubiyeti
olan insanlarla birlikte yaşayabilme olgusuna bakışı, onun insan tekini nasıl gördüğüne
ve bu insanın fizik ve metafizik farklılığını nasıl değerlendirdiğine göre tespit
edilebilir. Bu açıdan bakıldığında tarihsel tecrübe ırkçı veya seçkinci, sınıfçı ya da kastçı
anlayışlara sahip olan Roma, Grek, Hint, Yahudi, Hıristiyan, ve modern Batı medeniyetinin
başarılı bir birlikte yaşama pratiği geliştiremediğini göstermektedir. İnsan tekinin
saygınlığının onun âdemiyetinden yani insanlığından kaynaklandığını, bu yönüyle her
bir insanın temel haklara sahip olduğunu ve farklılıkların Allah’ın dilemesine bağlı bir
yaratılış gerçeği olduğunu bildiren İslam ise hem bir toplum içinde hem de toplumlararasında
adalet ve hakkaniyet temelli bir birliktelik teorisine sahiptir. Bazı münferit ihlaller
görülse de Medine’de kurulan ilk devletten itibaren Müslümanlar da farklı din ve
kültür mensuplarıyla aynı havayı teneffüs etme pratiğini yüzyıllar boyunca sergileye
gelmişlerdir.
Any belief, ideology, legal or social system’s approach to the problem of living together with human beings who have different characteristics and affiliations can be found out vis-à-vis how it views a human individual and its evaluation of that human being’s physical and metaphysical differences. Looked at from this aspect, historical experience shows that the Roman, the Greek, the Indian, the Jewish, the Christian and the Modern Western civilizations have not produced a successful cohabitation practice. On the other hand, Islam has a theory of cohabitation which depends on justice and truth both within a society and among societies. Because Islam declares that a human individual is granted dignity just because his/her humanity/Adamness; thus s/he has basic rights and the existing differences are the realities of creation resulting from the Will of God Almighty. Despite a few breaches of this general rule, Muslims have also been manifesting the practice of living together peacefully with various religious and cultural societies for centuries right from the first state established in Medina.
يمكن الاطلاع على فكرة أي معتقد أو إيديولوجية أو نظام قانوني أو اجتماعي حول مشكلة التعايش مع الذين لديهم خصائص وانتماءات مختلفة بالنظر إلى فكرتها حول الفرد البشري وتقييمها لاختلاف البشر من الناحية المادية والميتافيزيقية. من هذا الجانب, تبين التجربة التاريخية أن الحضارة الرومانية, واليونانية والهندية واليهودية والمسيحية والحضارات الغربية الحديثة لم تنجح في تأسيس التعايش لاعتمادهم على القومية فإن الإسلام له نظرية للتعايش تعتمد على العدالة والحقيقة سواء والتفريق وما شابه ذلك. ومن ناحية أخرى داخل المجتمع أم بين المجتمعات. لأن الإسلام يعلن أن الفرد البشري ُ يمنح الكرامة بمجرد وصفه بالبشرية أو بالآدمية. وبالتالي فإن له حقوقا أساسية, والخلافات القائمة هي أفعال الخلق الناتجة عن إرادة الله سبحانه قرون بداية من الدولة الأولى وتعالى. وقد كان المسلمون يتعايشون مع مختلف المجتمعات بسلام على مدى التي أنشأت في المدينة
Any belief, ideology, legal or social system’s approach to the problem of living together with human beings who have different characteristics and affiliations can be found out vis-à-vis how it views a human individual and its evaluation of that human being’s physical and metaphysical differences. Looked at from this aspect, historical experience shows that the Roman, the Greek, the Indian, the Jewish, the Christian and the Modern Western civilizations have not produced a successful cohabitation practice. On the other hand, Islam has a theory of cohabitation which depends on justice and truth both within a society and among societies. Because Islam declares that a human individual is granted dignity just because his/her humanity/Adamness; thus s/he has basic rights and the existing differences are the realities of creation resulting from the Will of God Almighty. Despite a few breaches of this general rule, Muslims have also been manifesting the practice of living together peacefully with various religious and cultural societies for centuries right from the first state established in Medina.
يمكن الاطلاع على فكرة أي معتقد أو إيديولوجية أو نظام قانوني أو اجتماعي حول مشكلة التعايش مع الذين لديهم خصائص وانتماءات مختلفة بالنظر إلى فكرتها حول الفرد البشري وتقييمها لاختلاف البشر من الناحية المادية والميتافيزيقية. من هذا الجانب, تبين التجربة التاريخية أن الحضارة الرومانية, واليونانية والهندية واليهودية والمسيحية والحضارات الغربية الحديثة لم تنجح في تأسيس التعايش لاعتمادهم على القومية فإن الإسلام له نظرية للتعايش تعتمد على العدالة والحقيقة سواء والتفريق وما شابه ذلك. ومن ناحية أخرى داخل المجتمع أم بين المجتمعات. لأن الإسلام يعلن أن الفرد البشري ُ يمنح الكرامة بمجرد وصفه بالبشرية أو بالآدمية. وبالتالي فإن له حقوقا أساسية, والخلافات القائمة هي أفعال الخلق الناتجة عن إرادة الله سبحانه قرون بداية من الدولة الأولى وتعالى. وقد كان المسلمون يتعايشون مع مختلف المجتمعات بسلام على مدى التي أنشأت في المدينة
Açıklama
Makale
Anahtar Kelimeler
Birlikte Yaşama, Âdemiyyet, İsmet, Zimmet, Gayrı Müslim, Çoğulculuk, Living Together, Adamness/Humanity, İnnocence, Debit, Non-Muslim, Pluralism, التعايش, الإنسانية, العفة, الذمة, غير المسلمين, التعددية
Kaynak
Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
WoS Q Değeri
Scopus Q Değeri
Cilt
40
Sayı
40
Künye
Yaman, A. (2015). İslam’ın temel kaynakları ve tarihî tecrübe ışığında gayri müslimlerler birlikte yaşamanın hukukî çerçevesi. Necmettin Erbakan Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 40, 40, 9-36.