Necmettin Erbakan Üniversitesi Kurumsal Akademik Arşivi

DSpace@Erbakan, Necmettin Erbakan Üniversitesi tarafından doğrudan ve dolaylı olarak yayınlanan; kitap, makale, tez, bildiri, rapor, araştırma verisi gibi tüm akademik kaynakları uluslararası standartlarda dijital ortamda depolar, Üniversitenin akademik performansını izlemeye aracılık eder, kaynakları uzun süreli saklar ve yayınların etkisini artırmak için telif haklarına uygun olarak Açık Erişime sunar.




 

Güncel Gönderiler

Öğe
Kemik iliği kaynaklı mezenkimal kök hücre uygulamasının ortodontik diş hareket hızı üzerine etkisinin değerlendirilmesi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Şahin, Gökçen; Erdur, Emire Aybüke
Bu çalışmanın amacı kemik iliği kaynaklı mezenkimal kök hücre uygulamasının ortodontik diş hareket hızı üzerine olan etkisinin değerlendirilmesidir. Çalışmaya 12 haftalık 30 adet Wistar cinsi dişi rat dahil edildi (ortalama ağırlığı 270.28±10.29 gr). Bir adet ratla yapılan ön çalışmada ortodontik aparey planlaması ve aynı ratın femur kemik iliğinden hücre izolasyonu yapıldı. Elde edilen hücrelerin mezenkimal kök hücre özellikleri doğrulandı. Ratlar negatif kontrol grubu (NKG: diş hareketi için aparey uygulanmayan grup, n=9), pozitif kontrol grubu (PKG: diş hareketi için aparey kullanılan, kök hücre uygulanmayan grup;(n=10) ve kök hücre enjeksiyonu grubu (KHEG; diş hareketi için aparey kullanılan ve kök hücre enjekte edilen grup, n=10) olarak rastgele üç gruba ayrıldı. Genel anestezi altında polivinil siloksan ölçü malzemesi ile ratların başlangıç maksilla modelleri elde edildi; PKG ve KHEG’ye apareyler yerleştirildi. KHEG’ye uygulanan mezenkimal kök hücreler enjeksiyondan önce GFP ile işaretlendi ve her bir enjeksiyonda 250.000/25 µl olacak şekilde 1, 6 ve 11. günlerde dişin hareket yönünde periodontal ligament (PDL) aralığına enjekte edildi. Birinci moların mezial yönde hareketini sağlamak amacıyla 14 gün Ni-Ti sarmal yaylarla 50 gr-f uygulandı. Deney sonunda ratların maksilla ölçüleri tekrar alındı. Dekapitasyon sonrası maksillalar çıkarıldı. Alçı modelleri üzerinde ve mikro bilgisayarlı tomografi (mikro-BT) ile ortodontik diş hareketi miktarları ve PDL aralığı mesafesi ölçüldü, ayrıca maksiller kemikte diş hareketi yönünde alveolar kemiğin mikroyapısını gösteren kemik yoğunluğu, kemik hacmi/toplam hacim oranı, trabeküler kalınlık ve trabeküler sayı,trabeküler seperasyon parametreleri değerlendirildi. Anlamlılık değeri p<0.05 olacak şekilde istatistiksel analiz yapıldı. Parametrelerin grup içi karşılaştırılmasında iki bağımlı örneklem t testi, gruplar arası karşılaştırılmasında ise Tek Yönlü Varyans analizi, Kruskal Wallis, Conover-Iman testleri kullanıldı. Mikro-BT ile yapılan ortodontik hareket miktarı ölçümünde, KHEG’de PKG’ye göre anlamlı artış bulunurken, (p<0,001) PDL aralık mesafesi, dişin hareket yönünde ve hareketin tersi yönünde KHEG’de, NKG’ye göre daha yüksek, PKG’ye göre daha düşük bulundu (p<0,001). Diş hareketi yönünde alveolar kemiğin ilgili bölgesinde internal mikroyapısal parametrelerini gösteren değerlerden kemik hacmi/toplam hacim oranı ortalamaları karşılaştırıldığında, KHEG ve NKG arasında fark çıkmazken (p>0,05), PKG’ye göre anlamlı artış olduğu tespit edildi (p<0,001). Kemik mineral yoğunluğu ortalamasının gruplar arası karşılaştırılmasında; NKG, PKG’den anlamlı olarak yüksek bulunurken (p<0,05), NKG ile KHEG arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadığı tespit edildi (p>0,05). Trabeküler seperasyon değerlendirmesinde, gruplar arasında anlamlı farklılık bulunmamıştır (p>0,05). Diğer parametrelerde; KHEG ve PKG arasında istatistiksel olarak fark bulunmazken (p>0,05), her iki grup da NKG ye göre daha düşük bulunmuştur. Ortodontik diş hareket hızına mezenkimal kök hücre etkisini değerlendirdiğimiz çalışmamızda, mezenkimal kök hücre uygulamasının diş hareket hızını anlamlı derecede artırdığı, kemik kalite ve kantitesini belirleyen ölçümlerde yeni oluşan kemik kalitesi üzerine pozitif etki gösterdiği gözlenmiştir. Bulgularımız ışığında mezenkimal kök hücre uygulamalarının ortodontik diş hareketi üzerine etkinliğinin değerlendirildiği yeni klinik çalışmalara ihtiyaç vardır.
Öğe
Üst birinci premolar çekimli hastalarda trombositten zengin fibrin (TZF)'in keser retraksiyon hızına etkisi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2020) Karakaşlı, Kuter; Erdur, Emire Aybüke
Bu tez çalışmasının amacı trombositten zengin fibrin (TZF) enjeksiyonunun ortodontik diş hareketi üzerine etkisinin incelenmesidir. Çalışmamıza Sınıf II bölüm 1 anomaliye sahip, üst birinci premolar dişlerinin çekimi planlanan 40 hasta (23 kız, 17 erkek) dahil edildi. Hastalar randomize olarak iki eşit gruba ayrıldı; kontrol grubuna mini vida destekli keser retraksiyonu, çalışma grubuna ise mini vida destekli keser retraksiyonu öncesi (T0), ve retraksiyonun 2. haftasında (T2) TZF enjeksiyonu yapıldı. Hastaların T0, T1, T2, T3 ve T4 kontrollerinde üst çene alçı modelleri elde edildi. Modeller üzerinde üst kanin ve lateral diş arasındaki mesafeler ölçülerek kaydedildi. Elde edilen bulgular student t, ANOVA ve Tukey HSD testleri ile R Version 3.2.6. programı kullanılarak değerlendirildi. Gruplar arası karşılaştırmada, tüm haftalarda meydana gelen diş hareketleri çalışma grubunda kontrol grubuna göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur (p<0,05). Grup içi karşılaştırmada, kontrol grubunda haftalar arası diş hareketlerinde anlamlı bir farklılık bulunmazken (p>0,05), çalışma grubunda ise TZF enjeksiyonunu takip eden haftalarda diş hareketlerinde anlamlı artış gözlenmiştir (p<0,05). Tüm zaman aralıklarında TZF enjeksiyonunun diş hareketini hızlandırdığı gözlenmiştir. TZF enjeksiyonunun ortodontik diş hareketi üzerine etkinliğinin uzun dönem değerlendiriliği çalışmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.
Öğe
Ortodontide yapay zeka yöntemleri ile büyüme gelişim dönemlerinin tespiti
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2018) İzgi, Mehmet Said; Kök, Hatice
Bu çalıĢmanın amacı son dönemde yaygınlaĢmıĢ olan yapay zekâ yöntemlerinden yapay sinir ağlarının (YSA) kullanımı ile büyüme-geliĢimin yarı-otomatik olarak tespitinin sağlanmasıdır. Bu çalıĢmada 8-17 yaĢları arasındaki 419 bireyin sefalometrik ve el-bilek radyografileri retrospektif olarak incelenmiĢtir. Bireylerin sefalometrik ve el-bilek radyografileri kullanılarak büyüme-geliĢim seviyeleri belirlenmiĢtir ve öncelikle sefalometrik ve el-bilek radyografilerinin birbiriyle uyumu karĢılaĢtırılmıĢtır. Sefalometrik radyograflarda C2 C3 C4 ve C5 vertebraları üzerinde belirlenen 27 nokta kullanılarak bilgisayarda horizontal ve vertikal 32 doğrusal ölçüm yapılmıĢtır. Yapılan ölçümlerden oluĢan sayısal veriler Matlab programında bir arayüz oluĢturularak iĢlenmiĢtir. Ölçüm verilerinin %80‟i eğitim (training) kümesi, %10‟u test kümesi ve kalan %10‟u ise validasyon kümesi olarak ayrılmıĢtır. Bu doğrulardan oluĢurulan 25 farklı kombiasyonda YSA‟nın büyümegeliĢim tahmin baĢarısı değerlendirilmiĢtir. Sefalometrik ve el-bilek filmleri arasında %98,1 oranında pozitif yönlü korelasyon mevcuttur. Ayrıca sefalometrik radyograf ve kronolojik yaĢ arasında %91,8, el-bilek filmi ve kronolojik yaĢ arasında %90,7 lik bir uyum bulunmuĢtur. Tüm antropometrik ölçümler, değerlendirici tarafından tekrar ölçülmüĢtür. Ölçümler arasındaki gözlemci içi uyum katsayıları tüm ölçümler için ayrı ayrı hesaplandığında 0,991 ile 0,906 arasında değiĢim göstermiĢtir. ÇalıĢmamızda kullanılan ölçümlerde en önemli belirtecin 4. vertebranın anterior vertikal yüksekliği olduğu tespit edilmiĢtir. Doğrusal ölçümlerin tümü değerlendirildiğinde doğruluk 0,9332, duyarlılık 0,8857, özgüllük 0,9799, F1 değeri 0,8921 ve R2 0,9936 gibi oldukça yüksek değerlere sahip olduğu görülmüĢ, ayrıca yapılan değerlendirmelerde koyulan en az nokta ile en yüksek değerlere 13 doğrusal ölçüm ile; doğruluk 0,8902, duyarlılık 0,9143, özgüllük 0,9628, F1 değeri 0,8707 ve R2 0,9884 değerlerine ulaĢılmıĢtır. Vertebralar tek tek ölçüldüğünde ise en yüksek doğruluk dördüncü vertebranın ölçümü ile bulunmuĢtur (doğruluk 0,8115, duyarlılık 0,8143, özgüllük 0,9656, F1 değeri 0,8201 ve R2 değeri 0,9795). Sefalometrik radyograflar, el-bilek radyografileri ve kronolojik yaĢ arasında anlamlı bir iliĢki bulunmıuĢtur (p<0,001). ÇalıĢmada kullanılan tüm doğrularda çok yüksek bir doğruluğa ulaĢılmıĢ ve çalıĢmamız yapay zekâ yöntemlerinden biri olan YSA‟nın büyüme-geliĢim tespitinde kullanılabileceğini göstermiĢtir.
Öğe
Farklı kuvvet tipleri ile uygulanan yüz maskesinin iskeletsel ve dişsel etkilerinin sonlu elemanlar analizi ile incelenmesi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2022) Şahin, Veli; Yıldırım, Mücahid
Sınıf III malokluzyonlar üst çenenin gelişim geriliği, alt çenenin gelişim fazlalığı veya kombine olarak gözlenebilen ortopedik maloklüzyonlardır. Bu maloklüzyon büyüme ve gelişim döneminde sirkummaksiller süturları hareket ettirmeyi amaçlayan yüz maskesi ile tedavi edilmektedir. Yüz maskesinin dişleri ve damağı kaplayan akrilik bir parçası ve bu akrilik parçadan uzanan metal kancaları vardır. Bu metal kancalardan yüz maskesine asılan lastikler sayesinde üst çenenin sagittal yönde stimüle edilmesi amaçlanmaktadır. Bu lastikler farklı yönlerde ve kuvvetlerde verilebilir. Bu tez çalışmasının amacı sonlu elamanlar analizi ile yüz maskesi apareyinden farklı uygulama noktaları ve farklı yönlerde uygulanan kuvvetlerin çene ve yüz bölgesine etkilerinin incelemektir. Çalışma için, 15 yaşında erkek bir bireyin kafatası 3D modelleme ile elde edilmiştir. 3 boyutlu modeller üzerinde yüz maskesi apareyinden protraksiyon kuvveti farklı açılandırmalar ve noktalardan uygulanmış ve sonlu elemanlar analizi yöntemi ile statik lineer analizleri yapılmıştır. Tüm modellerde benzer tasarıma sahip diş-doku destekli ekspansiyon plağı aracılığı ile 1000 gram şiddetinde protraksiyon kuvveti uygulanmıştır. Birinci modelde anterior bölgeden lateral ve kanin dişler arasından, ikinci modelde posterior bölgeden birinci molar diş hizasından olacak şekilde, üçüncü modelde ise hem anterior hemde posterior bölgeden kombine edilerek kuvvet uygulama noktaları modellere tanımlanmış ve her bir modele oklüzal düzleme paralel, oklüzal düzlemden aşağı olacak şekilde 20°’lik ve 40°’lik açılandırmalarla protraksiyon kuvveti uygulanmıştır. Çalışma modellerinde maksilla ve çevresi alanları incelediğimizde genel olarak pterygomaksiller birleşim, frontonasal sutura, zygomaticofrontal sutura, premaksilla, maksillar alveol proces ve zygomatik butres bölgelerinde yoğun stres alanları oluştuğu görülmüştür. Maksillada pterygomaksiller sutura ve çevresi ile frontonasal sutura bölgesi genel olarak tüm modellerde en yüksek Von Mises değerine sahip stres bölgeleri olarak bulunmuştur. Posteriordan kuvvet uygulanan modellerde, maksillanın istenmeyen saat yönünün tersine hareketinin tüm modellerde sınırlandırılmasının daha zor olduğu gözlemlenmiştir. Çalışmamızın sonuçlarına göre; açık kapanış ve dikey boyutun normalden daha fazla olduğu olgularda maksiller anterior rotasyonun engellenmesi için, kuvvetin uygulama noktalarının mümkün olduğunca anteriorda konumlandırılması ve de kuvvetin yönününde oklüzal düzlemden 20° den daha aşağıda açılandırılması gerekmektedir
Öğe
Gülümseme estetiği algısının değerlendirilmesi
(Necmettin Erbakan Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 2019) Aşık, Sümeyye; Kök, Hatice
Gülümseme, sosyal hayatta insan iletişimi ve psikolojisinde, bireylerin estetik anlayışında önemli bir faktördür. Gülümseme estetiği değerlendirmesinde toplumun farklı kesimlerinde algı farklılıkları olabilmektedir. Çalışmamızda gülümseme estetiği algılarının göz izleme cihazı ve anketler ile ortodontist, diş hekimi, hasta yakını ve meslek dışı bireyler tarafından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca biz ortodontistler için gülümseme estetiği açısından opsiyonel davranılabilecek aralıklar hakkında bir fikir vermesi de hedeflenmiştir. Bir bayana ait sadece ağız ve dişleri içeren poz gülümseme fotoğrafı üzerinde dijital olarak bukkal koridor, frontal oklüzal kant, orta hat, gülümseme arkı, gülümseme çizgisi, lateral kesici diş gingival seviyesi, lateral kesici diş insisal seviyesinde farklı düzeylerde değişiklikler oluşturularak modifiye fotoğraflar elde edilmiştir. Bu fotoğraflar 42 ortodontist, 51 diş hekimi, 52 meslek dışı birey ve 50 hasta yakınından oluşan gönüllü katılımcılarımıza bilgisayarda izlettirilerek göz izleme cihazı ile odaklanma süreleri ve ziyaret sayılarını içeren göz izleme verileri elde edilmiştir. Göz izleme kayıtlarını takiben gönüllü katılımcılarımızdan anket formları üzerinde modifiye fotoğrafları VAS ve Likert ölçeği ile de değerlendirmeleri istemiş, elde edilen veriler gönüllü katılımcılarımızın yaş ve cinsiyetlerine göre de değerlendirilmiştir. BC15 skorlamasında diş hekimi gönüllü katılımcılara ait VAS ve Likert skorlarının istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (p=0,001, p=0022). BC25 için ise hasta yakını gönüllü katılımcılara ait VAS ve Likert skorları daha yüksek bulunmuştur (p=0,002, p=0,020). DML2R fotoğrafı için TFD meslek grupları arasında istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur (p=0,026). En yüksek odaklanma süresi (0,93 sn) ortodontist gönüllü katılımcılara aitken, hasta yakını gönüllü katılımcıların en kısa odaklanma süresi ortalamasına sahip oldukları gözlenmiştir (0,51 sn). RSA için odaklanma sürelerinde gruplar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmuştur. Hasta yakını gönüllü katılımcılara ait TFD 1,21 sn ile diğer gönüllü katılmcı meslek gruplarından istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (p=0,030). Buna karşın FFD, hasta yakını gönüllü katılımcı grubunda 0,70 sn ile istatistiksel olarak anlamlı düzeyde düşük olduğu tespit edilmiştir (p=0,019). LGL0R fotoğrafına ait diş hekimi gönüllü katılımcılar tarafından yapılan değerlendirme TFD için diğer gönüllü katılımcı gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha yüksek olduğu tespit edilmiştir (p=0,024). LIL0 için değerlendirme yapan gönüllü katılımcılar arasında TFD açısından istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmiştir (p=0,044). Ortodontist gönüllü katılımcılara ait süre ortalaması diğer gruplara göre istatistiksel olarak anlamlı düzeyde yüksek bulunmuştur. Çalışmamız sonucunda VAS ve Likert skorlarının uyumlu olduğu gözlenirken, bu skorların göz izleme cihazı verileri ile kısmi uyumu tespit edilmiştir. BC fotoğraflarına ait odaklanma süreleri gönüllü katılımcılar arasında istatistiksel olarak anlamlı fark göstermemiştir.En beğenilen %2 bukkal koridor en az beğenilen %25 bukkal koridor olmuştur. K2° algılanabilir ve kabul edilebilir sınır iken K4° estetik bulunmamıştır. Orta hatta 2 mm sapma tüm gruplarda fark edilmiştir. Paralel gülümseme arkı en estetik, ters gülümseme arkı en az estetik bulunmuştur. Tüm meslek gruplarında üst dudağın maksiller dişlerin dişeti sınırından geçtiği gülümseme en estetik bulunurken düşük gülümseme yüksek gülümsemeye tercih edilmiştir. Lateral ve santral kesici dişin gingival seviyelerinin aynı hizada bulunması daha estetik bulunmuştur. Lateral insizal seviye için mesleki bilgisi olmayanlarda 0,5-0 mm ve mesleki bilgisi olanlarda 1-0,5 mm kısa olduğu durumlar daha estetik olarak değerlendirilmiştir. 1.5mm kısa olması kabul edilebilir bulunurken 2mm kısalık estetik bulunmamıştır