Sayı 38 (2014)

Bu koleksiyon için kalıcı URI

Güncel Gönderiler

Listeleniyor 1 - 11 / 11
  • Öğe
    Prof. Dr. Hüseyin Tekin Gökmenoğlu (Vefeyât)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) Editör: Yavuz, Adil
    Prof. Dr. Hüseyin Tekin Gökmenoğlu (1961-2014)
  • Öğe
    eş-Şeyh Hâlid Abdu’r-Rahmân El-Akk, Usûlu’t-Tefsîr ve Kavâiduhu, Daru’n-Nefâis Yayınları, 5. Baskı, 2007, Beyrut (Kitap Tanıtımı)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) Aksakal, Zeynep Nermin
    İslam’ın ilk asırlarından günümüze kadar Kur’an’ı anlama çabaları süregelmiş ve bu konuda bir usul oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu süreçte tefsirle alakalı olan her türlü konu ve yeni yaklaşım bu usul içerisindeki yerini almış ve bir disiplin halini alan “Tefsir Usulü” ilminin kapsamı giderek artmıştır. Tefsir Usulü ilmini, ulaştığı bu içeriği ile ele alan yeni çalışmaların gerekliliği tartışılmazdır. Bu hususta, kapsamı ile modern dönemin önemli usul çalışmalarından olup Türkçeye tercümesi yapılmamış olan Usûlu’t-Tefsîr ve Kavâiduhu isimli eser önemlidir. Usûlu’t-Tefsîr ve Kavâiduhu, Şam Genel Fetva İdaresi'nde müderrislik yapmış olan ve tefsir, fıkıh, hadis ilimleri sahalarında (kitabın bu baskısında belirtildiğine göre yirmi adet) eser vermiş olan Şeyh Hâlid Abdurrahmân el-Akk tarafından kaleme alınmıştır. Eserin ilk baskısı 1968 yılında yapılmıştır. 2007 yılında beşincisi baskısı yapılan eser, mukaddime ve altı bölüm olmak üzere 496 sayfadan oluşmaktadır.
  • Öğe
    Erdoğan Baş, Ahfeş ve Kıraatler, Rağbet Yayınları, İstanbul, 2012 (Kitap Tanıtımı)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) Koyuncu, Recep
    Kur’an-ı Kerîm, Allahü Tealâ’nın Cebrail vasıtasıyla Hz. Peygamber’e Kureyş lehçesiyle inzal ettiği bir kelamdır. Vahyin son dönemlerinde ortaya çıkan kıraat ilmi, vahiy dilinin Arapça olması ve kıraatlerin oluşum süreciyle birlikte karşımıza çıkan “yedi harf” meselesiyle ilgisinin yanı sıra, Arap dili tarihiyle de yakından alakalıdır. Bu bağlamda ilk dönem kıraat ulemasından dil bilimleriyle uğraşanların yanı sıra; ilk dönem dilcilerinin büyük bir kısmının da kıraat ilmiyle meşgul oldukları görülmektedir. Tarihi süreçte, kıraat ilminin hem tarihsel konuları hem de pratiğe yönelik hususlarını ele alan çok sayıda eser yazılsa da, özellikle kıraatlerin İbn Mücahid (324/935) tarafından seb’a “yedi kıraat” olarak tespit edilmesine kadar geçen sürece ilişkin, kıraatlerin sistematize edilmeden önceki durumuna dair detaylı bir çalışmanın bulunduğu söylenemez. Bu anlamda kıraatlerin sistematize edilmeden önceki tarihine kapı aralayarak o dönemdeki kıraat olgusunu anlayabilme adına, Hicri ikinci asrın sonu ve üçüncü asrın başlarında yaşaış, özellikle Arap dili ve Nahiv konusunda otorite olan Ahfeş el-Evsat (215/830) önemli bir isim olarak karşımıza çıkmaktadır. Tanıtımını yapacağımız “Ahfeş ve Kıraatler” başlığını taşıyan çalışma, Erdoğan Baş tarafından kaleme alınmış olup, 271 sayfadan oluşmakta, bir giriş ve toplam üç bölümden meydana gelmektedir.
  • Öğe
    Zağlûl en-Neccâr’ın “Kadiyyetu’l-İ‘câzi’l-İlmî li’l-Kur’âni’l-Kerîm ve Davâbitu’t-Te‘âmuli Ma‘ahâ” adlı kitabı (Kitap Tanıtımı)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) Marangozoğlu, İzzet
    Dünyada Kur’ân ve Sünnetin ilmî i‘câzı alanında telif ettiği eserlerle tanınan Zağlûl Râğıb Muhammed en-Neccâr’ın elimizdeki bu eseri, yedi bölümden oluşmaktadır.
  • Öğe
    Günümüzde insanların Kur’an okumadaki durumları
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) el-Keylâni, Üsâme Yasin; Çiftci, Ali
    Günümüzde Kur’an-ı Kerim okuyanların on gruba ayrıldığını görüyoruz...
  • Öğe
    İsrail mahkemelerinde İbrani hukuku
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) El Tal, Tsevi; Hasanov, Eldar
    ''İbrani Hukuku'' (Mişpat İvri) tabiri, -yeterince uygun olmasa da- Yahudi medeni hukukunu ifade eden bir sıfat olarak kullanılır. Makalede bu ikisi birbirinin yerine kullanılmıştır.
  • Öğe
    el-Kâfiyecî’nin “Nuzhetu’l-Mu’rib fi’l-Meşrıki ve’l-Mağrib'' adlı eserinin Arap dilindeki yeri ve önemi
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) Tala, Murat
    Süleyman el-Kâfiyecî (ö. 879/1474) 15. yy. alimlerindendir. Tam nispesi Muhyiddin Ebu Abdillah Muhammet b. Süleyman b. Sa‘d b. Mesut er-Rûmî el-Hanefî el-Kâfiyecî şeklindedir. Arap dili, fıkıh, tefsir, ve kelam gibi farklı alanlarda çok sayıda kitap yazmıştır. Fakat, onun kitaplarından bir çoğu hala yazma ya da kayıptır. Dil, gramer ve belagate dair eserlerinden birisi de Nuzhetu’l-mu‘rib fi’l-Maşriki ve’l-Mağrib adlı eseridir. Bu araştırma, Nuzhetu’l-mu‘rib fi’l-Maşriki ve’l-Mağrib adlı eserin Arap dilindeki yeri, değeri ve ilmî etkilerini ortaya koymaya çalışmakta ve buna ek olarak eserin tam ve tahkikli metnini de sunmaktadır.
  • Öğe
    Nazarât fi teaddiyyi’l-fi’l ve lüzûmihî fi’s-sahâfeti’l-Mısriyye (II)
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) Ahmed, Afifi Ramazan Afifi
    يهتم هذا البحث بدراسة الفعل من حيث تعديه ولزومه في إطار من النصوص اللغوية التي يمكن من خلالها رصد حركة الفعل في سياقها, ولقد تم الاقتصار في المادة المدروسة على لغة الصحافة المصرية بما تمثله من قوة لا يستهان بها يتقرر بموجبها مصير اللغة إيجابا أو سلبا, فالعلاقة بين اللغة والصحافة تشكل ظاهرة لغوية جديرة بالتأمل, ويتركز الدافع إلى اختيارالموضوع في معرفة التغيير الذي طرأ على بعض الأفعال من حيث التعدي واللزوم في الصحافة المصرية, ومد مطابقة أو مخالفة هذا التغيير للغة العربيةالفصيحة, وهذا ليس على سبيل الحصربقدرما هو تنبيه على وجودالظاهرة وانتشارها. وتهدف الدراسة إلى التريث وعدم التسرع في إصدار الأحكام بالخطأ والصواب في استخدام الأفعال, وتدقيق النظر فيها, فبعض الأفعال التي تم تغيير حالتهامن التعدي إلى اللزومأو العكس, أو استخدام حرف جرمغايرللحرف الذي درج على استخدامهمع الفعل قد يكون له أصل في اللغةمقبول, وقد لا يكون
  • Öğe
    Erken dönemde hadis ilmi ve usûlü: Süfyân es-Sevrî’nin görüşleri özelinde bir inceleme
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) Engin, Sezai
    Hadislerin tedvin ve kısmen tasnif dönemine denk gelen hicrî II. asır, hadis tarihi açısından önemli bir yere sahiptir. Hadis ve birçok alt dalının kaide ve ıstılahları bu dönemde ortaya çıkmaya başlamıştır. Özellikle hicrî ikinci asrın ikinci yarısında vefat etmiş olan birçok alim, hadis ilminin temellerini atmışlardır. Süfyân es-Sevrî bu alimlerden biridir. Bu çalışmada hadis ilmine ve usûl-i hadise dair görüşleri tespit edilerek Sevrî’nin hadis ve hadis usûlü açısından önemi ortaya konulacaktır. Ayrıca Sevrî’nin görüşleri çerçevesinde, hadis usûlü ilminin erken dönemde ortaya çıkışı üzerinde durulacaktır.
  • Öğe
    Hukûkü’l-insâni’z-zarûriyye fi’ş-Şerîati’l-İslâmiyye -Kırâe istinbâtıyye fî Sahîfeti’l-Medîne ve Hutbeti’l-Vedâ’-
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) Gazzale, Muhammed Reşid Bu
    أولى الإسلام −منذ بزوغ فجره− أهمية كبيرة لحقوق الإنسان; ذلك أن الإسلام إنما نزل على الإنسان, وجاء لأجل صحيفة المدينة" التي كانت أولى ّ ّ ُ " الإنسان, وتجسد ذلك الاهتمام واضحا في المواثيق النبوية, وأبرز تلك المواثيق بما يعرف بـ ت عليها دولة الإسلام بالمدينة, "خطبة الوداع" المشهورة, وقد َ ْ أكدت ّ وكان آخر تلك المواثيق الاتفاقيات الداخلية التي انبن الوثيقتان على وجوب رعاية حقوق الإنسان الضرورية وقد ُ اخترت في هذه المقالة أن نقرأ قراءة استنباطية في الوثيقتين; لنربط أولى الوثائق بآخرها, حيث َّ ُ عرفت ّ بكل من "الوثيقة" و"الخطبة" َ ْ ُ وبسطت مضمونهما, ْ ُ وأبرزت خصائص حقوق الإنسان بين الفكر الإسلامي والفكرالغربي, وضمانات تلك الحقوق من خلال "الصحيفة" والخطبة", والسمات التي ميزت تلك الحقوق ثم أسقطت تلك النصوص التي احتوتها "الصحيفة" و"الخطبة" على مواقع الحقوق الضرورية للإنسان, ُ وأيدت تلك ّ ّ ّ النصوص بأدلة من القرآن الكريم والسنة النبوية. وإنما اهتمت الوثيقتان بالحقوق الضرورية للإنسان للحاجة الماسة لرعاية تلك الحقوق, أماروافد الحقوق فمبثوثة في بقية نصوصالقرآن الكريم والسنةالنبوية الشريفة
  • Öğe
    Sahâbenin fıkhî mezheplere kaynaklığı
    (Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2014) Yaman, Ahmet
    İslâm’ın iki aslî kaynağının içerdiği hukukî normların anlam çerçevesi ve somut uygulama biçimi, sahabe neslinin anlayış ve uygulaması ile sonrakilere aktarıldığı için fıkıh ilmi açısından bu nesil merkezî bir konuma ve değere sahiptir. Sahâbe nesli sayesindedir ki, temel anlam ve ahkâm çerçevesi itibariyle özgün ve standart bir İslâm anlayışına sahip olunmuştur. Dolayısıyla amelî mezhepleri kendilerine nisbet ettiğimiz müctehid imamlar, ilkten bir keşfin sahibi değillerdir. En başta bilinen dört sünnî mezhep olmak üzere bütün fıkıh mezhepleri bir geleneğin ürünü ve temsilcileridirler. Bu geleneği de, sahâbeden tevârüs edilen bilgi, görgü ve uygulama belirlemiştir.